SaadetMutluluk, bahtiyarlık.
Saadettin1. Dinin mutluluğu.2. Dini uğurlu, kutlu kılan.
SabahGündüzün ilk saatleri, günün başlangıcı.
SabahatGüzellik, yüz güzelliği.
SabahattinDinin güzelliği.
SabahnurSabah ışığı, sabah aydınlığı.
Sabar1. Döven, vuran. 2. Bir Türk boyu.
Sabit1. Değişmeyen, kımıldamayan. 2. Kanıtlanmış, anlaşılmış.
Sabite1. Değişmeyen, kımıldamayan. 2. Kanıtlanmış, anlaşılmış.
SabiyeKüçük kız, kız çocuğu.
SabırKatlanma, dayanma,ses çıkarmadan bekleme, tahammül etme.
SabrinnisaKadınların sabırlısı.
SabriyeSabırlı, dayanıklı.
Sabur1. Çok sabırlı. 2. Tanrı adlarındandır.
SacideSecde eden, alnını yere koyan.
SacitSecde eden, alnını yere koyan.
Saçı1. Düğün armağanı. 2. Gelinin başına saçılan şeker, arpa, para gibi şeyler.
Sadak1. Ok koymaya yarayan meşin torba. 2. Sabah yeli.
SadakatDostluk, içten bağlılık, doğruluk, vefalılık.
Sadberk1. Yüz yapraklı, katmerli. 2. Katmerli bir gül türü.
SadegülBir gül kadar sade, temiz ve güzel olan.
Sadhezar1. Yüz bin. 2. Çok fazla.
SadiceKarışık olmayan, düz, yalın, saf.
SadirSadır olan, ortaya çıkan.
Sadıkİçten bağlı, doğru, gerçek dost.
Sadıkaİçten bağlı, doğru, gerçek dost.
SadrettinDinin başı, önderi.
SadriGöğüsle ilgili, göğse ait.
Sadriye1. Göğüsle ilgili, göğse ait. 2. Çocuğun anasıyla olan bağı.
SadullahTanrının kutlu, talihli kıldığı kimse.
SadunMübarek, kutlu, uğurlu.
SaferTemiz yürekli, dürüst kimse.
SaffetSaflık, temizlik, arılık.
SafinazÇok nazlı, çok naz eden.
SafinurÇok nurlu, çok aydınlık, temiz kimse.
SafirMavi renkli, değerli bir korindon türü, gök yakut.
Safire1. İnce, güzel ses. 2. Islık.
SafiyeKatkısız, duru, arı.
SafiyetSaflık, temizlik, masumluk.
SafiyüddinDini temiz, dini pak olan kimse.
SafıgülGül gibi, katıksız, saf, duru, temiz.
SağanHızlı uçan, uzun dar kanatlı küçük kuş.
SağanakŞiddetli ve kısa süreli yağmur.
SağanalpHerkese yararlı olan yiğit.
Sağbudunİyi, temiz, sıcakkanlı halk.
Sağdıç1. Düğünde gelin veya güveye kılavuzluk eden kimse. 2. Dost, arkadaş.
Sağın1. Serap. 2. Yanlışı, eksiği olmayan.
SağınçEmel, istek, amaç, düşünce.
Sağlam1. Sağlıklı. 2. Güvenilirlik. 3. Gerçek, inanılır.
Sağlamer1. Sağlıklı kimse.2. Güvenilir kimse.
SağlarSağ ve sağlıklı olanlar.
Sağlık1. Hasta olmama durumu, esenlik. 2. Güvenilir, inanılır olma durumu.
Sağman1. Sağlıklı kimse. 2. Eksiksiz, kusursuz, güvenilir kimse.
SahabiHz. Muhammed'i görmüş, birlikte bulunmuş kimse.
SahavetCömertlik, el açıklığı.
Sahba1. Al, kızıl. 2. Şarap, özellikle kırmızı şarap.
Sahibe1. İye, sahip. 2. Koruyan, gözeten. 3. Bir iş yapmış olan. 4. Herhangi bir niteliği olan.
Sahip1. İye, sahip. 2. Koruyan gözeten. 3. Bir iş yapmış olan. 4. Herhangi bir niteliği olan.
Sahir1. Geceleri uyumayan, uykusuz.2. Büyücü
Sahire1. Geceleri uyumayan, uykusuz. 2. Büyücü, büyüleyici güzel.
SahureSahur vakti doğan kız çocuklarına verilen bir ad.
Saibe1. Yanlışlık yapmayan, yanlışsız, doğru. 2. Amaca, hedefe uygun. 3. Amaca ulaşan.
Saide1. Mutlu, uğurlu. 2. İbadet etmiş, Allah’a karşı görevlerini yapmış kimse.
Saika1. Sevk eden, götüren. 2. Neden, sebep. 3. Yıldırım.
SaimeOruç tutan, oruçlu kadın.
Saip1. Yanlışlık yapmayan, yanlışsız, doğru. 2. Amaca, hedefe uygun. 3. Amaca ulaşan.
SairSeyreden, hareket eden, yürüyen.
SaireSeyreden, hareket eden, yürüyen.
Sait1. Kutlu, uğurlu. 2. İbadet etmiş, Tanrıya karşı görevini yapmış kimse.
SakBilgili, akıllı, zeki, uyanık.
Saka1. Evlere çeşmeden su taşıyan kimse. 2. Serçegillerden, başında ve boynunda kırmızı, sarı tüyler bulunan, güzel öttüğü için kafeste beslenen küçük bir kuş.
Saki1. Su veren, su dağıtan. 2. Kadehle içki sunan.
Sakibe1. Döken, dökücü. 2. Dökülen.
Sakin1. Durgun, dingin. 2. Sessiz, kendi hâlinde.
Sakine1. Durgun, dingin. 2. Sessiz, kendi hâlinde.
Sakınİhtiyatlı, temkinli ol, kendini koru anlamında kullanılan bir ad.
Sakıp1. Parlak, ışıklı. 2. Delen, delik açan.
Sakman1. Uyanık, akıllı kimse. 2. Sessiz, sakin kimse.
Sal1. Bir tür ilkel ırmak veya deniz taşıtı. 2. Boy. 3. Yel, rüzgâr. 4. Büyük sarp kaya. 5. Kıyı, kenar.
SalaSırayla ekimde, köyce ekime ayrılan yer.
Salâh1. Düzelme, iyileşme, iyilik. 2. Barış. 3. Dine olan bağlılık.
Salâhiİyilikle, barışla ilgili.
Salan1. Otlak, mera. 2. Dinlendirilen tarla, toprak.
SalârBaşkumandan, başbuğ, önder.
SaldamCiddilik, ağırbaşlılık.
SalgurSaldıran, saldırgan.
Salih1. Elverişli, iyi, uygun, yakışır. 2. Yetkisi, hakkı olan. 3. Dinin buyruklarına uygun harekette bulunan.
Saliha1. Elverişli, iyi, uygun, yakışır. 2. Yetkisi ve hakkı olan. 3. Dinin buyruklarına uygun harekette bulunan.
Salim1. Sağ, salim, sağlıklı. 2. Eksiksiz, kusursuz. 3. Korkusuz, emin.
Salime1. Sağ, sağlam. 2. Eksiksiz, kusursuz. 3. Korkusuz, emin.
Salık1. Haber, bilgi. 2. Tavsiye.
SalıkbeyTavsiye edilen bey.
SalıkbikeTavsiye edilen, beğenilen kadın.
SalınbikeSalınan, nazlanan kadın.
Salkım1. Üzüm gibi birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan yemiş. 2. Üzerinde kısa saplı dallar bulunan çiçek topluluğu. 3. Akasya.
Salkın1. Güneşsiz, serin. 2. Soğuk rüzgâr.
SalmanBaşıboş, serbest, özgür.
Saltan1. Tek, yalnız. 2. Temiz, saf. 3. Yalnız başına giden.
SaltanatSultanlık, hükümdarlık.
SaltıGezgin, yolculuk eden.
Saltık1. Kendi başına var olan, bağımsız, koşulsuz, mutlak. 2. Salıverilmiş, bırakılmış, azat edilmiş, özgür.
Salur1. Kılıç. 2. Oğuzların Üçok boyuna bağlı bir Türk kabilesi.
SalurbayEli kılıç tutan bey.
Sâmân1. Zenginlik. 2. Rahat, dinçlik. 3. Düzen.
Samet1. Çok yüksek, ulu. 2. Kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmayan anlamında Tanrı adı.
SamimÖz, asıl, iç, gönül.
SamimeÖz, asıl, iç, gönül.
Samimiİçten, candan, gönülden.
SamirMeyve veren, meyveli.
SamireMeyveli, meyve veren.
SamurDeğerli kürkü olan bir sansar türü.
San1. Dilek, istek, arzu. 2. Şöhret, ün. 3. Nişan, alamet, iz.
Sanak1. Kısa zaman, az süre. 2. Fikirsiz, düşüncesiz.
SanalAdın duyulsun, ün kazan anlamında kullanılan bir ad.
SanalpÜnlü, meşhur yiğit.
Sanat1. Bir duygunun, tasarının, güzelliğin anlatımında kullanılan yöntemlerin tümü veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık. 2. Ustalık, hüner, beceri. 3. Yetenek.
SanayAy gibi güzel, ayı anımsatacak kadar güzel.
SanbayÜnlü, tanınmış, ün yapmış kimse.
SanberkGücüyle, kuvvetiyle tanınan kimse.
SancaktarSancak taşıyan veya muhafaza eden kimse.
Sancar1. Kısa kama. 2. Saplayan, batıran, yenen.
SancarhanYenen, üstün gelen hükümdar.
Sanem1. Put 2. Güzel kadın.
SanemnurPut gibi güzel ve parlak kadın.
SanerÜnlü, tanınmış kimse.
Sanevber1. Çam fıstığı ağacı veya kozalağı. 2. Sevgilinin boyu posu.
Sani1. Yapan, işleyen, meydana getiren. 2. Yaradan. 3. İkinci.4. Tanrı adlarındandır.
Sania1. Yapan, işleyen, meydana getiren. 2. Sanat eseri yaratan.
SanihZihin ve düşüncede oluşup çıkan, fikre doğan.
SanihaÇok düşünmeden doğan iyi ve güzel düşünce veya bu düşünceleri doğuran zekâ.
Saniye1. İkinci. 2. Dakikanın altmışta biri.
SanlıÜnlü, tanınmış kimse.
SannurNurlu, ışıklı, güzel olmasıyla tanınan.
SanverÜnlendir, meşhur et, tanıt anlamında kullanılan bir ad.
SarSevindiren, sevinç veren.
SaraHalis, katkısız, temiz.
SaraçKoşum ve eyer takımları yapan, satan, işleyen veya süsleyen kimse.
SaralÇevresini kuşat anlamında kullanılan bir söz.
Saran1. Kuşatan, çeviren. 2. Hasis, cimri.
Sare1. Sıçrayan, atlayan. 2. İhtiyaç. 3. Susuzluk. 4. Hz. İbrahim'in eşinin adı.
Sargan1. Çorak yerlerde biten bir ot. 2. Bir tür balık.
Sargın1. Candan, içten, yürekten. 2. Çekici, cazibeli. 3. Kapalı, puslu hava. 4. İstekli, hevesli.
SargınalYürekten, candan al anlamında kullanılan bir ad.
Sargutİhsan, bağış, ödül.
Sarıca1. Sarıyı andıran, sarıya yakın. 2. Yaban arısı.
SarıçiçekSarı renkli çiçek.
SarıkayaGüçlü, kuvvetli sarışın kimse.
SarıtaşGüçlü, kuvvetli sarışın kimse.
SarmaşıkKoyu yeşil renkli, değişik biçimli yaprakları olan tırmanıcı bir bitki.
Sarp1. Çetin, sert, şiddetli. 2. Dik, çıkılması ve geçilmesi güç.
SarphanGüçlü, kuvvetli hükümdar.
SarpkanSert, güçlü soydan gelen.
SarpkınGüçlü, kuvvetli kimse.
SarpkoçGüçlü, kuvvetli kimse.
SartTicaretle uğraşan, tüccar.
SartıkAzat olunmuş, salıverilmiş, özgür.
SarvanDeve süren, deveci.
SatıUzun ömürlü olması için doğumundan önce ermişlere adanan çocuk.
SatıaYükselen, yükselip ortaya çıkan.
SatıbeyKendisini adamış bey.
SatıgülKendisini adamış güzel.
SatıhanımKendisini adamış hanım.
SatılmışUzun ömürlü olması için doğumundan önce ermişlere adanan çocuk.
SatvetEzici kuvvet, zorluluk.
Sav1. Söz, haber, dedikodu. 2. İleri sürülerek savunulan düşünce. 3. Sağlam. 4. Şöhret, ün.
Savacı1. Haberci. 2. Müjde getiren. 3. Peygamber.
Savak1. Geçimsiz, aksi, ters kimse.2. Aptal, şaşkın. 3. Silah kabı. 4. Arklardaki küçük bentler.
Savaş1. Silahlı çatışma. 2. Uğraşma, kavga, mücadele.
Savaşkanİyi savaşan kimse.
SavatGümüş üstüne yapılan çizgiler, süsler.
SaverSağlam, zinde, güçlü erkek.
SavgatHediye, armağan, bahşiş, ihsan.
SavletŞiddetli saldırı, hücum.
SavniKoruma, gözetme ile ilgili.
SavniyeKoruma, gözetme ile ilgili.
Savran1. Deveci, devecibaşı. 2. Altın benzeri. 3. Merdiven.
SavtunçSözünde duran kimse.
SavturSağlıklı kal, hoşça kal anlamında kullanılan bir ad.
Savun1. "Karşı koy, kendini koru, müdafaa et" anlamında kullanılan bir ad. 2. Şölen, ziyafet.
Say1. Düz, tabaka biçiminde, ince yassı taş. 2. İri, büyük kaya. 3. Arkadaş 4. Su kaynağı. 5. Elçi.
Saya1. Kundura yüzü. 2. Ağıl, ahır.3. Anadolu’da çeşitli giysilerin ortak adı.
SayanSayar, saygılı, hürmet eden.
SayarSaygılı, hürmet eden.
SaybaySayılan, hürmet edilen bey.
Saydam1. İçinden ışığın geçmesine ve arkasındaki şeylerin görülmesine engel olmayan nesne. 2. Parlak, ışıklı.
SaygıDeğeri, üstünlüğü, yaşlılığı dolayısıyla bir kimseye karşı dikkatli özenli, ölçülü davranmaya neden olan sevgi duygusu.
SaygılıSaygı duyan, saygı gösteren.
SaygınSaygı gören, sayılan, hatırlı.
SaygülHatırı sayılan, değer verilen güzel.
SayhanSayılan, değer verilen hükümdar.
SayılSaygı gör, sözün dinlensin değerin artsın anlamında kullanılan bir ad.
SayılbayDeğerli, saygın kimse.
SayılganSayılan, saygı duyulan kimse.
SayımSaygı gösteren, değer veren.
Sayın1. Kendisine saygı gösterilen, seçkin, değerli. 2. Saygı belirtisi olarak konuşma ve yazışmalarda kişi adlarının önüne getirilen san.
SayınberkSaygıdeğer güçlü, kuvvetli kimse.
SayınbeyDeğerli, saygın bey.
SayınerDeğerli, saygı duyulan kimse.
SaykalHer zaman değer ver, saygı göster anlamında kullanılan bir ad.
SaykutUğurlu, kutlu, saygıdeğer kimse.
SaylamSayılan, seçkin kimse.
Saylav1. Seçim, seçme. 2. Seçilmiş. 3. Milletvekili.
SayluDeğerli, saygıdeğer kimse.
SaymanHesap işleriyle uğraşan kimse.
SaynurParlak, güzel olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
SayraçÖten, cıvıldayan, şakıyan.
SayrakÖten, cıvıldayan, şakıyan.
SayranÖten, cıvıldayan, şakıyan.
Sayvan1. Gölge yapan siper, şemsiye. 2. Üzüm kurutmak için yapılan çardak.
Sazak1. Kuvvetli ve soğuk esen yel. 2. Soğuk yelle birlikte yağan hafif kar. 3. Bataklık, sazlık. 4. Küçük pınar, kaynak.
Sebat1. Yerinde durma, kımıldamama. 2. Sözünden, kararından vazgeçmeme.
Sebati1. Sebatlık, sözünde, kararında durma. 2. Sebatlı, sözünde duran.
Sebil1. Yol, büyük cadde. 2. Su dağıtılan yer. 3. Hayır için parasız dağıtılan su.
SebileAllah yolunda olan, hayırlı kadın.
Sebu1. Testi. 2. Şarap kabı.
Sebük1. Hafif, yeğni. 2. Çabuk, hızlı. 3. Ağırbaşlı olmayan. 4. Sevgili, aziz.
SebükalpHızlı, atak yiğit.
SebüktekinHızlı, atak hükümdar.
Seçenİyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayıran kimse.
SeçgülSeçkin, seçilmiş güzel.
SeçilBenzerlerin arasından seçil, beğenil, üstün ol, sevgi ve saygı gör anlamında kullanılan bir ad.
SeçilaySeçilmiş, seçkin güzel.
SeçkinBenzerleri arasında niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, üstün, seçilen.
SeçkinerÜstün, seçilmiş, beğenilen kimse.
SeçmeerSeçilmiş, üstün kişi.
SeçmenSeçme işini yapan, seçen.
SedanurSes ve ışık, parıltı
Sedat1. Doğruluk, hatasızlık. 2. Doğru ve haklı şey.
SedefMidye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz, gök kuşağı renkli değerli madde.
SedenUyanık, tetikte, gözü açık olan.
Sefer1. Yolculuk. 2. Savaş.
Seferî1. Yolcu olan. 2. Savaş durumu.
SeğmenBayram günlerinde, düğünlerde, törene yerli giysilerle, atlı ve silahlı olarak katılan yiğit.
SeherSabahın gün doğmadan önceki zamanı, tan ağartısı.
SehergülTan vakti açan gül.
SehernazSeher vakti nazlanan kimse.
SehharBüyü gibi bir kuvvetle çeken, büyüleyici.
SehhareÇok güzel, büyüleyici kadın.
Sehi1. Düz, doğru. 2. Fidan gibi boy.
SehranGeceleri uyanık duran.
Sekine1. Sakin olma, dinlenme. 2. Gönül rahatlığı, huzur, erinç. 3. Din görevlerini yerine getirmekten doğan sevinç ve huzur.
Sel1. Sürekli yağmurlardan ve eriyen karlardan oluşan taşkın su. 2. Etki ve iz bırakan güçlü durum, davranış.
SelâhattinDinine bağlı kimse.
Selâhi1. Barış, rahatlık. 2. Sonu iyi ve hayırlı çıkma. 3. Esenleme.
Selâm1. Barış, rahatlık. 2. Sonu iyi ve hayırlı çıkma.
SelâmettinDinin kurtuluşu.
Selâmiİyilik, barış ve rahatlıkla ilgili.
SelâmullahTanrı’nın selamı.
SelayCoşkulu, hareketli güzel.
SelcanCoşkulu, taşkın yaradılışlı, hareketli olan kimse.
Selcen1. Hareketli, coşkulu kimse. 2. İyi huylu ve maharetli.
SelçukGüzel konuşma yeteneği olan, uz dilli.
SelçukerGüzel konuşan kimse.
SelçukkanGüzel konuşanların soyundan gelen kimse..
SeldağDağdan gelen sel gibi coşkulu, hareketli.
Selek1. Eli açık, cömert. 2. Düzensiz, savruk.
SelekmanCömert, eli açık kimse.
Selen1. Müjde.2. Varlık, bolluk.
SelerSel gibi coşkun, taşkın kimse.
SelgüçSel gibi güçlü kimse.
SelhanSel gibi coşkun, taşkın hükümdar.
SelimSağlam, kusursuz, doğru.
SelimeSağlam, kusursuz, doğru.
Selin1. Övün.2. Gür akan su. 3. Orta Asya’da yetişen, bodur, sürekli yeşil kalan bir bitki.
SelışıkIşık seli, aydınlık.
SelışılIşık seli, aydınlık.
SelışınIşın seli, aydınlık.
SelkanSel gibi coşkulu soydan gelen kimse.
Selma1. Barış içinde bulunma, huzur, erinç. 2. Güzel, hoş kadın.
SelmanBarış içinde bulunma, huzur, erinç.
SelmiBarışla ilgili, barışçıl.
SelminBarış yanlısı, barış ve sevgi duygusuyla dolu.
SelokSel gibi güçlü, ok gibi hızlı olan.
Selva1. Bıldırcın eti. 2. Tih Çölünde bulundukları sürece İsrailoğullarına Allah tarafından kudret helvasıyla birlikte, karınlarını duyurmaları için gönderildiğine inanılan kuş.
SelvicanSelvi gibi uzun boylu olan güzel.
SelvihanSelvi gibi uzun boylu olan hükümdar.
SelvinazSelvi gibi nazlı nazı salınan.
SemahatCömertlik, el açıklığı, iyilikseverlik.
SemanurGökyüzünün aydınlığı, ışığı.
Semavi1. Gökle ilgili, göksel. 2. Tanrı'dan gelen, ilahî.
Semender1. İran mitolojisine göre ateşten yaratılan ve ateşle yaşayan hayvan. 2. Uzun gövdeli dört bacaklı, kuyruklu kertenkeleye benzeyen bir hayvan.
Semir1. Arkadaş. 2. Nitelikli. 3. Yamaç, dağ silsilesi.
Semiramis1. Mitolojide güvercinlerin hayatını kurtardığı kız çocuğunun adı. 2. Doğu mitolojisinde adı geçen, dünyanın yedi harikasından biri olan Babil’in Asma Bahçelerini kurduran Asur kraliçesi.
SemiyeAynı adı taşıyan, adları aynı olan, adaş.
SemuhÇok cömert, eli açık.
Senai1. Övgü ile ilgili. 2. Işık, şimşek parıltısı ile ilgili.
SenalSen al anlamında kullanılan bir ad.
SenarÂşık, seven kimse, yâr.
SenaySen aysın, ay gibi güzelsin anlamında kullanılan bir ad.
SencanSen can kadar sevilensin anlamında kullanılan bir ad.
Sencer1. Kale, istihkâm. 2. Büyük Selçuklu hükümdarı.
SenerSen ersin, yiğit ve güçlüsün anlamında kullanılan bir ad..
SengülSen gül gibi güzelsin" anlamında kullanılan bir ad.
SengünSen gündüz gibi aydınlık, güneş kadar parlaksın anlamında kullanılan bir ad.
SennurSen nur gibi güzel ve aydınlıksın anlamında kullanılan bir ad.
SenolHer zaman değişmeden kal anlamında kullanılan bir ad.
Serad1. Adı başta olan.2. Ünlü, meşhur.
Serap1. Çölde uzaktan su gibi görünen ışık yanılması, ılgın. 2. Öteki dünya.
SerayAy gibi güzel olanların başı, önde geleni.
Serazat1. Serbest, özgür. 2. Rahat, dertsiz.
SerbayÖnder, lider, başta gelen.
SerbülentBaşı yüksek, yüce.
Serdalİleri gelen, önemli kişi.
SerdarAskerin başı, kumandan, komutan.
SerdarhanKomutan olan hükümdar.
SerdengeçtiFedai, akıncı yiğit.
SerdilGönlü yüce olan kimse.
SerdinçBaşı dinç, sakin, rahat, huzurlu.
Seren1. Seren, yayan, döşeyen.2. Yelkenli gemilerde üzerine dört köşe yelken açmak ve işaret kaldırmak için direğe yatay olarak bağlanan gönder.
SerenerSeren, yayan, döşeyen kimse.
SerengülSeren, yayan, döşeyen güzel.
SerfirazBaşını yukarı kaldıran, yükselten, benzerlerinden üstün olan.
Sergen1. Raf. 2. Vitrin. 3. Tepelerdeki düzlük yerler. 4. Yorgun, perişan.
SergülGüllerin, güzellerin en güzeli.
SergünGüzellerin önde geleni.
SerhanBaş kağan, baş hükümdar.
SerhasSeçkin insanların önde geleni.
Serhenk1. Çavuş. 2. Türk müziğinde çok eski birleşik makam.
SerhunAsil bir soydan gelen.
Serim1. Serme işi. 2. Sabırlı. 3. Genellikle öykülerde başlangıç bölümüne verilen ad.
Serin1. Hafifçe soğuk. 2. Hoşgörülü, sabırlı.
SeringülHoşgörülü, sabırlı güzel.
SerkanAsil bir soydan gelen kimse.
SerkutMutlu, talihli, kutlu insan.
SermelekMelek kadar güzel ve iyi olanların önde geleni.
SermetSürekli ve sonsuz olma.
SernevazBaş okşayan, sevecen.
SernurIşık saçan güzellerin önde geleni.
SerolÖnder ol, baş ol anlamında kullanılan bir ad.
Serpilİyi geliş, büyü, güzelleş anlamında kullanılan bir ad.
SertaçBaş tacı, çok sevilen, sayılan kimse.
Sertapİnatçı, direngen, asi.
SertelKatı, sert, acımasız kimse.
SerterKatı, sert, acımasız kimse.
SertuğPadişahların ve vezirlerin başlarına taktıkları başlıkların ön tarafında bulunan tüy veya püskül biçimindeki süs.
ServerBaş, başkan, reis, ulu.
Servi1. Akdeniz bölgesinde çok yetişen, yapraklarını dökmeyen, ince, uzun bir ağaç.2. Uzun boylu.
Servinaz1. Dalları yana sarkan servi. 2. Uzun boylu sevgili.
Settar1. Örten. 2. Ayıplan örten, bağışlayan anlamında Tanrı adı.
SevalSeverek al anlamında kullanılan bir ad.
SevanSeverek hatırla anlamında kullanılan bir ad.
SevayGüzel sev anlamında kullanılan bir ad.
SevcanGönülden sev anlamında kullanılan bir ad.
Sevda1. Aşk, sevgi. 2. İstek, heves, arzu. 3. Aşırı sevgiden doğan bir tür hastalık.
Sevde1. Siyahlık, esmerlik.2. Esmer güzeli.
SevdiyeTürkçe "sevdi" sözüne yanlış olarak Arapça dişillik eki getirilerek elde edilen bir ad.
SevenSevgi duyan, sevgi dolu kimse, tutkun, âşık.
SevencanGönülden seven kimse.
SevenerSevgi duyan kimse.
SevengülSevgi duyan güzel.
SevengünSevgi duyan aydın kimse.
SevercanYürekten seven kimse.
SevgenSeven, sevgi dolu olan.
SevgiBir şeye veya bir kimseye karşı duyulan sevme duygusu.
SevgicanGönülden gelen sevgi.
SevgideğerSevilen, değer verilen kimse.
SevgihanSevilen hükümdar.
SevgiliSevgi ve bağlılık duyulan, sevilen.
SevgimSevdiğim, sevgilim, sevgi duyduğum anlamında kullanılan bir ad.
SevginazSevmekte nazlanan kimse.
SevginurSevgisiyle ışık saçan kimse.
SevgisunSevgi, dostluk göster anlamında kullanılan bir ad.
SevgülGüzel olanı sev anlamında kullanılan bir ad.
SevgünAydınlığı, ışık saçmayı sev anlamında kullanılan bir ad.
SeviAşırı sevgi ve bağlılık duygusu, aşk.
SevicanGönülden gelen sevgi.
SeviğSevgide üstün tutulan kimse.
Sevik1. Dost, arkadaş. 2. Unutkan, saf kimse.
SevilHer zaman sevilen, beğenilen biri ol anlamında kullanılan bir ad.
SevilcanYürekten sevil anlamında kullanılan bir ad.
SevilenSevgi duyulan, beğenilen kimse.
SevilsenSevil, beğenil anlamında kullanılan bir ad.
Sevim1. Sevgi. 2. Bir kimsede bulunan ve o kimseyi başkalarına sevdiren özellik.
SevinSevinç duy, hep neşeli ve sevinçli ol anlamında kullanılan bir ad.
SevinayGüzeli sevin anlamında kullanılan bir ad.
Sevinçİstenilen şeye ulaşmaktan doğan büyük coşku, hoşnutluk duygusu.
SevindikOğlan çocuğu doğduunda konulan bir ad.
SevkalHer zaman sev anlamında kullanılan bir ad.
SevkanSevmeye doy anlamında kullanılan bir ad.
SevnazNazlanarak sev anlamında kullanılan bir ad.
SevnurAydınlığı, ışığı sev" anlamında kullanılan bir ad.
SevsaySev ve saygı göster anlamında kullanılan bir ad.
SevsenHer zaman sev anlamında kullanılan bir ad.
SevsevilHer zaman sev ve sevil anamında kullanılan bir ad.
SevtapTapılacak kadar sevilen kimse.
SevüktekinÇok sevilen, tek tutulan kimse.
Seydaİleri gelen, seçkin.
SeydiEfendiye yaraşır nitelikte olan kimse.
SeyfettinDinin kılıcı, dinin askeri.
Seyfi1. Kılıçla ilgili, askerliğe ait. 2. Kılıç biçiminde. 3. Asker zümresi.
Seyfiye1. Kılıçla ilgili, askerliğe ait. 2. Kılıç biçiminde. 3. Asker zümresi.
SeyfullahAllah'ın kılıcı, askeri.
Seyit1. Bir topluluğun ileri gelen kişisi. 2. Hz. Muhammed´in soyundan olan kimse.
Seyithanİleri gelen hükümdar.
SeylâpSel, sel suyu, taşkın.
SeyranGezme, bakıp seyretme.
SeyyalAkıcı, akan, akışkan.
Seyyare1. Gezegen. 2. Kervan, kafile.
SeyyideSaygın, muhterem kadın.
SezaUygun, yaraşır, bir şeye değer.
SezaiUygun, yaraşır, münasip.
SezanSezerek an, hatırla anlamında kullanılan bir ad.
SezayGüzeli sez, tanı anlamında kullanılan bir ad.
SezekDuygulu, hassas, anlayışlı.
SezenDuyan, hisseden, anlayan, sezgili.
SezerDuygulu, hisli, anlayışlı.
SezgenSezgili, hisseden, duyan.
SezgiSezme, anlama yeteneği, seziş.
SezginSezme yeteneği olan, duygulu, anlayışlı.
SezginaySezme yeteneği olan, duygulu, anlayışlı.
SezginbaşSezme yeteneği olan, duygulu, anlayışlı.
SeziSezme yeteneği, sezgi.
SezimSezme yeteneği, sezgi.
SezinSezme, duyma, anlama.
SezişSezme işi, sezme yeteneği.
SezmenSezen, anlayan kimse.
Sibell. Buğday başağı. 2. Henüz yere düşmemiş yağmur damlası.
Sidre1. Cennetteki son ağaç. 2. İnsanoğlunun bilim ve sanatta ulaşabileceği son nokta.
Sili1. Temiz, pak.2. İffetli, erdemli.
Siml. Gümüş. 2. Gümüş para. 3. Gümüş gibi parlak ve beyaz.
Sima1. Yüz, çehre, beniz. 2. Kimse, insan, tip.
SimaviYüz, çehre, beniz ile ilgili.
SimayGümmüş gibi parlak güzel.
SimayişemsYüzü güneş gibi aydınlık olan.
SimberGümüş gibi beyaz göğüslü.
SimdenGümüşten yapılmış gibi, güzel ve parlak.
SimhanGümüş gibi parlak olan.
SiminGümüşten, gümüş gibi, gümüşe benzeyen, parlak, ışıltılı.
SimruyGümüş yüzlü, gümüş gibi parlak, ışıltılı yüzü olan.
SimtenTeni gümüş gibi güzel, parlak olan.
SimüzerAltın ve gümüş gibi parlak ve değerli olan.
Sina1. Arap Yarımadasının Mısır ile birleştiği yerde bir üçgen oluşturan yarımada. 2. Bu yarımadada bulunan ve Hz. Musa´ya Tanrı sözlerinin burada geldiğine inanılan dağ.
Sincan1. Gülgillerden, Doğu Anadolu Bölgesinde yetişen, kırmızı veya kan kırmızısı renkte çiçekleri olan çok yıllık kokulu bir bitki. 2. Uygur Özerk Bölgesinin Çince'deki adı.
Sine1. Göğüs. 2. Gönül, yürek. 3. İç, derinlik.
SinemGönlüm, yüreğim, çok sevdiğim anlamında kullanılan bir ad.
Singin1. Sıkılgan, mahcup 2. Saklanacak yer. 3. Kolayca sindirilebilen.
SipahiOsmanlı İmparatorluğu´nda tımar sahibi bir sınıf atlı asker.
Siper1. Korunulacak, saklanılacak yer. 2. Kuytu yer. 3. Savaşta askerlerin girdiği, hedef olmadan ateş etmek için kazılan hendek.
SiracettinDinin kandili, dinin verdiği aydınlık, ışık ışıklandıran, aydınlatan.
Sirap1. Suya kanmış. 2. Taze, körpe.
SirenÜst tarafı kız, alt tarafı balık olduğuna inanılan deniz kızı.
SirmenGözü ve gönlü doymuş kimse.
Sitare1. Yıldız. 2. Talih, baht, kader.
Sıba1. Düz. 2. Kaygan. 3. Kaynak. 4. Parlak. 5. Parlatılmış.
Sıdal1. Güç, kuvvet, dayanıklılık. 2. Olgunlaşmaya, erginleşmeye başlayan. 3. Öfkeli, sinirli.
SıdamSade, yalın, düz, süssüz.
SıddıkHiç yalan söylemeyen, doğru konuşan, sözünün eri.
Sıddıka1. Çok doğru, yalan söylemeyen. 2. Hz. Ayşe’nin lakabı. 3. Hz. Meryem’in lakabı.
Sıdkıİçi, yüreği temiz, doğru kimse.
Sıdkıyeİçi, yüreği temiz, doğru kimse.
Sığın1. Bir tür geyik, karaca. 2. Kuş sürüsü. 3. Şehit düşülen yer. 4. Çok, bol. 5. Saldırı karşısında sinmiş kimse.
SılaDoğup büyüdüğü yere gidip ayrı kaldığı yakınlarına kavuşma.
Sılgın1. Kırık dökük. 2. Dağınık. 3. Sıkıntılı, kederli. 4. Çekingen, gözü korkmuş.
SıralSır olarak al, sır olarak sakla anlamında kullanılan bir ad.
SıralpSır saklayan yiğit.
Sırat1. Yol. 2. Cehennemin üzerinde kurulmuş olduğuna inanılan dar ve geçilmesi güç köprü.
Sırma1. Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüş tel. 2. Sarı ve güzel saç.
SırmahanSarı ve güzel saçlı güzel.
SırriyeSır saklamasını bilen kimse.
SırrıSır saklamasını bilen kimse.
SıylıhanSevimli, cana yakın hükümdar.
SıylıkızSevimli, hoş kız.
SöğütSulak yerlerde yetişen bir ağaç.
Sökmen1. Yiğitlere verilen san. 2. Selçuklulara bağlı Hasankeyf Artuklu Beyliği'nin kurucusunun adı.
SökmensüYiğit asker, yiğit subay.
SolmazHer zaman taze, körpe ve genç olan.
Som1. İçi dolu olan, kaplama olmayan. 2. Katışıksız.
SomayAy gibi kusursuz, eksiksiz olan güzel.
SomelDoğru, katışıksız, güçlü eli olan kimse.
SonadSon çocuğa konulan bir ad.
SonalpSonuncu, son doğan yiğit.
SonatBir veya iki çalgı için yazılmış, üç veya dört bölümden oluşan müzik yapıtı.
SonbaharKıştan önceki mevsim, güz.
SonbaySonuncu, son doğan kimse.
SonerSon doğan erkek çocuk.
SongülSon doğan kız çocuk.
Songun1. Sonuncu, son olan. 2. Eğilim, yetenek.
Songur1. Şahin. 2. Ağır, hantal.
SongurhanŞahin gibi güçlü olan hükümdar.
SongurkanŞahin gibi güçlü soydan gelen.
SönmezParlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı.
SönmezalpParlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı olan yiğit.
SönmezayParlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı olan kimse.
SönmezerParlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı olan kimse.
SonnurSon doğan kız çocuk.
SonolArtık çocuk istenilmediği durumlarda konulan bir ad.
SonsenArtık çocuk istenilmediği durumlarda konulan bir ad.
SonsuzSonu olmayan, sürecek olan, ebedî.
SontaçArtık çocuk istenilmediği durumlarda konulan bir ad.
SontenArtık çocuk istenilmediği durumlarda konulan bir ad.
Sonuç1. Bir olayın oluşturduğu başka bir olay veya durum. 2. Öz, özet.
SonverSon olması istenen çocuklara verilen bir ad.
SoralSorup al anlamında kullanılan bir ad.
Sorguç1. Kimi kuşların başlarında bulunan uzun tüylere verilen ad. 2. Tuğ. 3. Soru soran, sorgulayan.
Sorgun1. Bir tür söğüt ağacı. 2. Sıkı, sert. 3. Çok uzun ve güzel saç.
Sorkun1. Yüksek dağların sırt ve etekleri. 2. Dağlarda yetişen yabani söğüt.
SoyalpYiğit soydan gelen kimse.
SoydanSoylu bir aileden gelen, soylu.
SoydaşAynı soydan olan kimse.
SoydinçDinç ve güçlü soydan gelen kimse.
SoydinçerDinç bir soydan gelen kimse.
SoygüvenTanınmış soydan gelen kimse.
SoyhanHan soyundan gelen kimse.
SoykalHer zaman soylu kal anlamında kullanılan bir ad..
SoykurtKurt gibi güçlü soydan gelen kimse.
SoykutUğurlu, kutlu soydan gelen kimse.
Soyluİyi tanınmış, köklü bir aileden gelen kimse.
Soylubayİyi tanınmış, köklü bir aileden gelen kimse.
Soylubeyİyi tanınmış, köklü bir aileden gelen bey.
Soyluerİyi tanınmış, köklü bir aileden gelen kimse.
SoysalSoyun genişlesin, yayılsın anlamında kullanılan bir ad.
SoysaldıSoyu genişledi, tanındı anlamında kullanılan bir ad.
SoysaltürkSoyu geniş olan Türk.
SoysanTanınmış soydan olan kimse.
SoyselçukGüzel konuşma yeteneği olan, uz dilli bir soydan gelen kimse.
SoytekinHükümdar soyundan gelen kimse.
SoyuerYiğit soydan gelen kimse.
SoyugürGeniş, kalabalık soydan gelen kimse.
SoyupakSoyu temiz, soylu kimse.
Soyurgalİhsan, bağış, hediye, armağan.
SözalSöz iste, konuş anlamında kullanılan bir ad.
SözenGüzel konuşan, söylev veren, hatip.
SözerSözünde duran kimse.
SözmenGüzel, etkili konuşan kimse.
SuCanlıların yaşamında önemli bir yeri olan, rengi, tadı, kokusu olmayan sıvı.
SuaviHerkesin işine koşan, yardım eden.
SuaySu gibi saf ve temiz kimse.
Subaşı1. Bir şehirde suyu dağıtımına ve şehrin su işlerine bakan kimse. 2. Çiftlik kâhyası.
SubaySilahlı kuvvetlerde asteğmenden orgeneral veya oramirale kadar rütbedeki asker.
SubegiAskerin başı, komutan.
SubutayTarihte Cengiz Hanın ünlü Moğol generalinin adı.
SudanSu gibi güzel, berrak olan.
Sude1. Sürülmüş.2. Boyanmış, sürmeli.
SudiYararlı, faydalı, kazançlı.
SudiyeYararlı, faydalı, kazançlı.
SüedaKutlu, uğurlu insanlar.
SüelEli güçlü olan kimse.
SüerdenTemiz, dürüst asker.
SüerenGüçlü, kuvvetli yiğit.
SüerkanSoylu kandan gelen asker.
SüersanYiğitliğiyle ünlü asker.
SühaBüyükayı yıldız kümesinden en küçük yıldız.
SühandanGüzel, iyi konuşan.
SüheylGüney yarımküresinde yer alan parlak yıldız.
SüheylâYumuşak huylu, sakin kadın.
SükanYiğit, güçlü bir soydan gelen kimse.
Sükûn1. Erinç, huzur, rahat. 2. Durgunluk, dinginlik.
SukuşuSu kıyılarında yaşayan bir tür kuş.
SükûtSessizlik, sakinlik.
SükûtiSusmayı seven, az konuşan kimse.
SulbiyeBirinin soyundan gelme.
SülemişDüşmana karşı asker gönderen, savaş yapan.
Süleyman1. Huzur, sükûn.2. Kur’an-ı Kerim'de adı geçen peygamberlerden biri.
SulhiBarışa özgü, barışla ilgili, barış.
SulhiyeBarışa özgü, barışla ilgili, barış.
Sultan1. Padişah, hükümdar. 2. Hükümdar ailesinden olan kadınlara verilen ad. 3. Sevilen, beğenilen, baş tacı edilen.
SülüSüleyman adının bozulmuş biçimi.
Sülün1. Sülüngillerden, kuyruğu çok uzun, eti yenilen bir kuş.2. Uzun boylu, endamlı.
SülünayUzun boylu, endamlı güzel.
SülünbikeUzun boylu, endamlı kadın.
SümbülZambakgillerden, soğanla üretilen, 15-20 cm yükseklikte, çiçekleri kuvvetli kokulu ve türlü renkli, çok yıllık bir süs bitkisi.
SümbülveşSümbüle benzeyen, sümbül gibi güzel.
SümerkanSümer soyundan gelen kimse.
Sümeyre1. Meyve çağlası. 2. Kıvrılmış yaprak.
SumruBir şeyin yüksek yeri, tepesi, üst tarafı.
Sun1. Yapma, yapış. 2. İş, yapıt. 3. Gün, etki. 4. T. Sunmak eyleminin emir biçimi.
Suna1. Bir tür yaban ördeği, erkek ördek. 2. Boylu, güzel, yakışıklı.
SunalSunma, sunuş ile ilgili.
SunalpGüçlü, etkili yiğit.
SunarSaygılı bir biçimde verir, takdim eder anlamında kullanılan bir ad.
SunayAy gibi parlak olan, parıltı veren.
Sünbüle1. Başak. 2. Başak burcu. 3. Türk müziğinde bir makam.
SündüsParlak renkli, çiçekli altın veya gümüş telle işlemeli, nakışlı dokunmuş ipek kumaş.
SunelEl sun, ilgilen, yardım et anlamında kullanılan bir ad.
SunguArmağan, bağış, ihsan.
SungunArmağan, bağış, ihsan.
Sungur1. Soğukkanlı, sakin kimse. 2. Akdoğan.
SunguralpSoğukkanlı ve doğan gibi güçlü yiğit.
SungurbayDoğan kuşu gibi güçlü kimse.
SungurtekinSoğukkanlı ve doğan gibi güçlü hükümdar.
SüngütaySüngü takmış, savaşmaya hazır kimse.
SünterKırmızı renkli, çavdara benzer bir tür sert buğday.
Sunu1. Armağan, hediye. 2. Sunulan, takdim edilen şey. 3. Geline verilen armağan.
SunullahTanrı'nın gücü, kudreti.
SüphanDoğu Anadolu´da Van Gölü´nün kuzey kıyısındaki sönmüş volkanik dağ.
SuphiSabah vaktiyle, şafak ile ilgili.
SuphiyeSabah vaktiyle, şafak ile ilgili.
Sürmeli1. Gözleri sürme çekilmiş gibi güzel olan kimse. 2. Bir tür buğday.
SürsoySoyun sürsün, genişlesin anlamında kullanılan bir ad.
SüruriSevinen, neşelenen.
SüsenÇiçekleri iri, güzel görünüşlü ve kokulu bir süs bitkisi.
SüslüSüslenmiş, bezenmiş, süsleri olan, güzel.
Suudi1. Kutsal yıldızlarla ilgili. 2. Yükselme ile ilgili.
Suut1. Kutsal sayılan yıldızlar. 2. Yukarı çıkma, yükselme.
Süvari1. Atlı. 2. Gemi kaptanı.
SüveydaKalbin ortasında var olduğuna inanılan siyah benek.
Suyurgamış1. Lütufta, ihsanda bulunan, bağış yapan kimse. 2. Acıyan, merhamet eden.
Suyurgan1. Bağışta, ihsanda bulunan. 2. Merhametli.
Suzan1. Yakan, yakıcı. 2. Ateşli, coşkulu.
SuzidilGönül ateşi, gönül sıcaklığı.
SüzülayNazlan, süzül, nazlı nazlı salın anlamında kullanılan bir ad.