AbacaAbla veya anneye benzeyen.
Abacan“Canım anneciğim, sevgili anneciğim ” anlamında kullanılan bir ad.
Abay1. Beceri. 2. Seziş, anlayış. 3. Büyük erkek kardeş.
Abaza1. Kuzeybatı Kafkasya’da yaşayan bir halk.2. Bu halka mensup olan kimse.
Abbas1. Aslan. 2. Sert, çatık kaşlı kimse.
Abdal1. Gezgin derviş.2. Dilenci kılıklı, üstü başı perişan kimse.
AbdiKullukla, kölelikle ilgili.
AbdülâlimEn iyi bilen Tanrı'nın kulu.
AbdülazimBüyük, ulu olan Tanrı'nın kulu
AbdülazizEn yüce, en değerli olan Allah'ın kulu.
AbdülbakiHer zaman var olan Tanrı'nın kulu
AbdülbariYaratan, yaratıcı olan Tanrı'nın kulu.
AbdülbasirHer şeyi görüp anlayan Tanrı'nın kulu.
AbdülbasitRızkı yayıp bollaştıran Tanrı'nın kulu.
Abdülcabbarbk. Abdülcebbar
AbdülcebbarZorlayıcı güce sahip olan Tanrı'nın kulu.
AbdülcelilEn yüce olan Tanrı'nın kulu
AbdülcemalGüzellikleri kendinde toplayan Tanrı'nın kulu.
AbdülcevatCömert olan Tanrı'nın kulu.
AbdülezelEzelden beri var olan Tanrı'nın kulu.
AbdülferitTek, eşsiz olan Tanrı'nın kulu.
AbdülfettahGizli şeyleri açığa çıkaran Tanrı'nın kulu.
AbdülgaffarKullarının günahlarını bağışlayan Tanrı'nın kulu.
Abdülgaffurbk. Abdülgafur
AbdülgafurSuç bağışlayan, merhamet eden Tanrı'nın kulu.
AbdülganiVarlıklı, cömert olan Tanrı'nın kulu.
AbdülhadiDoğru yolu gösteren Tanrı'nın kulu.
AbdülhakimHer şeyi bilen Tanrı'nın kulu.
AbdülhalikYaratan, yoktan var eden Tanrı'nın kulu.
Abdülhalimİyi ve yumuşak huylu Tanrı'nın kulu.
AbdülhamitHerkesçe övülen Tanrı'nın kulu.
AbdülkadirKudretli ve güçlü olan Tanrı'nın kulu.
AbdülkahharKahredici, yok edici gücü olan Tanrı'nın kulu.
AbdülkerimKerem sahibi, cömert, ulu olan Tanrı'nın kulu.
AbdüllâtifBağışta bulunan Tanrı'nın kulu
AbdülmecitŞan ve şeref sahibi, ulu olan Tanrı'nın kulu.
AbdülmelikEvrene hükümdar olan Tanrı'nın kulu
AbdülmennanLütuf ve ihsan sahibi olan Tanrı'nını kulu
AbdülmetinSonsuz sağlamlığa, dayanıklılığa, güce sahip olan Tanrı'nın kulu
AbdülnasırYardımcı olan, yardım eden Tanrı'nın kulu
Abdülvahapİhsanı bol olan Tanrı'nın kulu.
AbdülvahitTek ve eşsiz olan Tanrı'nın kulu.
AbdürrahimMerhametli, esirgeyen, koruyan Tanrı'nın kulu.
AbdurrahmanRahmet sahibi olan Tanrı'nın kulu.
AbdürraufÇok merhamet eden, esirgeyen Tanrı'nın kulu.
AbdürreşitDoğru yolu gösteren Tanrı'nın kulu.
AbdürrezzakTüm yaratıklara rızkını veren Tanrı'nın kulu.
AbdüssametKimseye ve hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Tanrı'nın kulu.
AbdüssamiHer şeyi duyan, yüce Tanrı'nın kulu.
AbdüsselâmBarışçı olan Tanrı'nın kulu.
AbdüssemiHer şeyi işiten, duyan Tanrı'nın kulu.
AbdüssettarGünahları örten, gizleyen Tanrı'nın kulu.
AbdüzzekiAnlayışlı, zeki olan Tanrı'nın kulu.
AbgülSu gibi berrak ve duru olan gül.
Abher1. Nergis çiçeği. 2. Yasemin. 3. Dolu kap.
Abide1. Anıt. 2. Önemi ve değeri çok olan yapıt.3. İbadet eden, tapan kul.
Abidinİbadet eden, tapan kullar.
AbilKoyun, at ve deve gibi hayvanlara iyi bakan kimse.
Abitİbadet eden, tapan kul.
Abiye1. Güzel, zarif, ince. 2. Yüzünü örtü ile örten utangaç kadın.
AbıhayatHayat suyu, içene sonsuz yaşam sağlayan efsanevi su.
Abır1. Namus, şeref, haysiyet. 2. Utanma, hicap, hayâ.
Abıru1. Yüz suyu. 2. Irz, namus, şeref, haysiyet.
Ablak1. Yüzü güzel, parlak, yakışıklı. 2. Sevimli. 3. Yayvan ve toplu yüz. 4. Çok beyaz. 5. Siyahlı beyazlı. 6. Geniş, enli. 7. Ceviz ağacının mobilya yapmaya yarar iç kısmı. 8. Ağaçların dayanıklı kısmı. 9. Yaban armudu, ahlat. 10. İyice olgunlaşmamış üzüm.
Abraş1. Çilli, çopur yüzlü, sarı saçlı, açık renkli gözlü adam. 2. Doru at. 3. Alaca bulaca, karışık renkli. 4. Tedirgin edici, obur. 5. Çarpık, eğri.
Abruy1. Yüz suyu. 2. Irz, namus, şeref, haysiyet.
Abuşka1. Kadının kocası, eş. 2. Yaşlı, sözü dinlenen kimse.
Abuzettinİzzettin'in babası.
Aca1. Amca. 2. Abla. 3. Anneanne, nine. 4. Güçlü kuvvetli, başladığı işi bitiren. 5. Büyük. 6. Derelerin içinde yetişen, basit yapraklı, kırmızı çiçekli, güzel kokulu bir çalı.
AcabayAca ve bay sözlerinden oluşan bir ad.
AcabeyAca ve bey sözlerinden oluşan bir ad.
AcahanAca ve han sözlerinden oluşan bir ad.
AçalyaFundagillerden, güzel, renkli, kokusuz çiçekler açan bir bitki.
Acar1. Kuvvetli, güçlü, dinç. 2. Çevik, atılgan, kabına sığmaz. 3. Gözü pek, yiğit, cesur, kabadayı, yılmaz, 4. Hoş, sevimli yüzlü (kimse). 5. Yeni. 6. Taze. 7. Şişman, etli, semiz. 8. Çalışkan, becerikli. 9. Açıkgöz, zeki. 10. Çapkın. 11. Bir çeşit zehirli o
AcaralpYiğit, becerikli, cesur kişi.
AcarbegümGüzel yüzlü hanımefendi, sevimli hanımefendi.
AcarbeyGüçlü, cesur, atılgan, becerikli kimse.
AcarbükeGüzel yüzlü hanım, sevimli hanım.
AcarerGüçlü, becerikli, gözü pek kimse.
AcarhatunGüzel yüzlü hatun, sevimli hatun.
AcarkanGözü pek, atılgan, cesur, nitelikli kimse.
AcarmanÇevik, becerikli, girişken insan.
AcarözÖzünde yiğitlik, cesaret, doğruluk, beceriklilik nitelikleri taşıyan kimse.
AcarsoyYiğit, güçlü bir soydan gelen kimse.
AcartürkGüçlü, korkusuz, yiğit Türk.
AcatayAca ve tay sözlerinden oluşan bir ad.
AçineÖnder, lider, yol gösteren, erkek kurt.
AcıdaşAcıya ortak olan, dost.
AçıkalınDoğruluktan ve dürüstlükten ayrılmayan kimse.
AçıkerDürüst, doğru insan.
AçıkgünAçık ve gün sözlerinden oluşan bir söz.
AçılBüyü, serpil, geliş” anlamında bir söz.
Açılay“Ay gibi doğ, ay gibi açıl” anlamında kullanılan bir ad.
AclanHızlı, çabuk, telaşlı kimse.
AcunalDünyayı fethet dünyaya yayıl" anlamında kullanılan bir ad.
Acunalan1. Dünya genişliğinde,dünyayı kapsayan. 2. Dünyayı eline geçiren.
AcunalpDünyaca tanınmış yiğit.
AcunbegümDünyanın hanımefendisi.
AcunerÇok ünlü, tanınmış kimse.
AcungüneşDünyanın güneşi, dünyayı aydınlatan şey.
AcunışıkDünyanın ışığı, dünyayı aydınlatan ışık.
AcunmanÇok ünlü, tanınmış kimse.
AdahanAda ve han sözlerinden oluşan bir ad.
AdakBir dileğin, bir isteğin yerine gelmesi amacıyla kutsal sayılan bir güce adanmış nesne.
Adal“Adın yayılsın, ün kazan” anlamında bir ad.
AdalanÜn kazanan, ünlü, tanınmış.
Adalet1. Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk, türe. 2. Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme.
Adam1. İnsan. 2. Erkek kişi. 3. İyi yetişmiş, değerli kimse. 4. İyi huylu, güvenilir kimse. 5. Birinin yanında ve işinde bulunan kimse. 6. Birinin sözünü dinleyen, nazını çeken kimse, kayırıcı. 7. Bir alanda derin bilgisi olan veya bir alanı benimseyen. 8. Bi
AdamışAdak yapmış olan kimse.
AdananÖnemli ve değerli olan bir kişi, olay vb.nin anısına yapılan.
AdanırAd alan, ünlenen kimse, şanlı, şöhretli.
Adar1. Erginlik, olgunluk. 2. Süre, zaman. 3. Arkadaş, taraftar, omuzdaş, yandaş. 4. Mart ayı.
AdarkanAdak yapar" anlamındaki adar ile kan sözlerinden oluşan ad.
AdaşAdları aynı olanlardan her biri.
AdasalAda ile ilgili, adaya özgü, adalı.
Aday1. Bir görev, bir iş için kendini ileri süren veya başkaları tarafından ileri sürülen kimse.2. Bir iş için yetiştirilmekte, eğitilmekte olan kimse, namzet.
Âdem1. Dinî inançlara göre ilk yaratılan insan ve ilk peygamber. 2. İnsan, insanoğlu. 3. İnsanda bulunması gereken olumlu özelliklere sahip olan kimse.
Adeviyeİyilikseverlik, yardımseverlik.
Adil1. Doğruluktan ayrılmayan kimse. 2. Adaletli. 3. Hakka uygun, haklı.
Adile1. Doğruluktan ayrılmayan kimse. 2. Adaletli. 3. Hakka uygun, haklı.
AdilhanAdaletli hükümdar.
Adıbelli1. Herkesçe bilinen, tanınan kimse. 2. Soyu temiz, tanınmış soydan gelen.
AdıgünAdı güneş gibi olan.
Adın1. Yabancı. 2. Başka, başkaca.
AdısanlıÜnlü, tanınmış kişi.
AdısönmezAdı her zaman duracak olan.
AdıvarAdı var, adı var olan.
AdıyamanGüçlü, becerikli, beğenilen kişi.
Adlan“Adınla ün kazan, şöhret sahibi ol” anlamında bir ad.
AdlığÜnlü, tanınmış kişi.
AdnanBir yere yerleşip ikamet eden, mukim.
AdniCennete gitmeye hak kazanmış, cennetlik kişi.
AdniyeCennete gitmeye hak kazanmış, cennetlik bayan.
AdsızÜnsüz, tanınmamış, adı duyulmamış kimse.
AdsoyAd ve soy sözlerinden oluşmuş bir ad.
AfacanZeki ve yaramaz çocuk.
Afet1. Güzelliği ile insanı şaşkına çeviren, aklını başından alan kadın. 2. Bela, felaket.
Affanİradesiyle kötü şeylerden kaçınan kimse.
Afi1. Silen. 2. Silinmiş. 3. Affeden, bağışlayan. 4. Affedilmiş, bağışlanmış. 5. Yalvaran.
AfifNamuslu, iffetli, temiz, dürüst.
AfifeNamuslu, iffetli, temiz, dürüst.
AfiyetSağlıklı, sıhhatli olma, hastalıktan uzak olma durumu.
Afra1. Ayak değmemiş ak toprak.2. Pembeye çalar beyazrenk.
Afşar1. Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri. 2. Çabuk iş gören, çevik, atılgan. 3. Uyumlu, yumuşak başlı. 4. Bir şeyin zıddı, aksi.
Ağa1. Kırlık kesimde geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse. 2. Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen san. 3. Ağabey, büyük kardeş. 4. Yardım eden, cömert kimse. 5. Okuryazar olmayan yaşlıca kişilerin adlarıyla birlikte kullanılan
AgâhBilen, bilgili, haberli, uyanık.
AğahanHükümdar gibi yüce olan kimse.
AğahanımZengin hanım, malı mülkü bol olan hanım.
AğahatunZengin hanım, varlıklı hanım.
Ağan1. Yerin hava yuvarına girince, sürtünmeden dolayı akkor duruma gelen ve ardından bir ışık çizgisi bırakarak geçen gök cismi, akan yıldız, ağma. 2. Göğe doğru yükselen, yukarı çıkan.3. Akan yıldız, kayan yıldız.
AğanbegümGöğe doğru yükselen, yüce hanımefendi.
AğanbükeGöğe doğru yükselen hanım, göğe doğru yükselen güzel.
AğanerGöğe doğru yükselen, değerli erkek.
Ağar1. Ağır, yavaş. 2. Sadık, doğru sözlü.3. Yükselir, yücelir.
AğarantanAğaran, ağarmaya başlayan tan vakti.
AğaverdiAğa verdi, ağa bağışladı" anlamında kullanılan bir ad.
AğbegümAkça, pakça hanımefendi.
Ağbet1.Akça pakça yüz. 2. Akça pakça yüzlü.
AğbilekAkça pakça bilekli, beyaz bilekli.
Ağca1. Ak renkte, beyaz, oldukça beyaz. 2. Temiz, lekesiz. 3. Alaca. 4. Pamuk ipliğinden dokunmuş çul.
AğcabeyTemiz, namuslu, eline ayağına düzgün bey.
Ağın1. Yükseliş, yüceliş. 2. İhtiyar, yaşlı. 3. Daha fazla. 4. Aşk, sevda.
AğırtaşAğırbaşlı, olgun kişi.
Ağkız1. Akça pakça kız. 2. Temiz, iffetli kız.
AğyarBaşkaları, yabancılar, eller.
Ahenk1. Uyum. 2. Uyuşma, anlaşma.3. Çalgılı eğlence
AhfeşGündüzleri zayıf, geceleri iyi görebilen kimse.
Ahi1. Arkadaş, dost. 2. Erkek kardeş. 3. Ahilik ocağından olan kimse. 4. Cömert, eliaçık.
AhıskaGürcistan topraklarında bir kale.
AhmetÖvülmeye layık, övülmüş.
AhsenÇok güzel, en güzel.
Ahter1. Yıldız. 2. Talih, şans, uğur.
Ahu1. Ceylan, karaca. 2. Güzel, ince, zarif kadın. 3. Parlak, güzel bakışlı. 4. Güzellerin gözü.
AişeRahat yaşam süren, bolluk içinde yaşayan.
Ajda1. Filiz, sürgün. 2. Çentik çentik olan şey.
Ak1. Kar, süt gibi şeylerin rengi, beyaz. 2. Temiz, namuslu. 3. Sıkıntısız, rahat.
Aka1. Büyük kardeş, ağabey. 2. Baba. 3. Saygıdeğer kişi. 4. Kabadayı. 5. Akan dam.
AkabaySaygıdeğer varlıklı kişi.
AkabeySaygıdeğer, varlıklı bey.
AkadDoğruluğuyla, dürüstlüğüyle tanınmış kimse.
AkadlıDoğruluğuyla ve dürüstlüğüyle ünlü kimse.
AkağanDürüstlüğüyle yükselen, yukarı çıkan kimse.
Akal1. Akmak ve almak fillerinin emir biçimlerinin yan yana gelmesiyle oluşmuş bir ad.2. Beyaz anlamındaki ak ile kırmızı anlamındaki al sözlerinden oluşmuş bir ad.
AkalanDürüstlüğüyle ünlenen kimse.
AkalınDürüst, temiz, namuslu kadın.
AkalpDoğruluğu ve dürüstlüğüyle tanınan kimse.
AkaltanDürüst, güvenilir sultan, padişah.
Akan1. Bir yerden bir yere doğru akan, giden. 2. Çeşme, pınar.
AkanayBir yerden bir yere doğru giden kimse.
AkanerBir yerden bir yere giden kimse.
AkansuBir yerden bir yere doğru akan, giden su.
AkantDürüst, güvenilir yemin.
AkanyıldızGüneş sistemi içinde hareket ederken dünya atmosferinin üst katmanlarına girip sürtünme sonucu ateş külçesi durumuna dönüşen küçük nesne.
Akarca1. Küçük akarsu. 2. Kaplıca. 3. Sürekli işleyen çıban. 4. Kemik veremi.
Akarsu1. Yeryüzünde, yer altında belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya zaman zaman akan su.2. Tek sıra elmastan gerdanlık.
AkartunaTuna nehri gibi akan.
AkartürkAkan, ileriye hareket eden Türk.
AkasmaDüğün çiçeğigillerden, beyaz çiçek veren, bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen sarmaşık özelliği gösteren bir bitki.
AkasoySevilen, sayılan soydan gelen.
AkataTemiz, dürüst ataların soyundan gelen kişi.
AkatayTemiz, doğru kimse.
AkayParıltılı ay, ışıklı ay.
AkaydınTemiz ve aydınlık.
AkbacıTemiz ve namuslu bacı.
AkbalAk bal, beyaz bal, oğul balı.
Akbaş1.Yazın kutup bölgelerinde yaşayan, kışın ılık kıyılara göçen, kısa ve ince gagalı, siyah bacaklı bir tür yabani kuş 2. Karnabahar. 3. Tane tutmamış ekin başağı.4. Bir çeşit beyaz buğday. 5. Ekine tane tutturmayan bir bitki hastalığı.
AkbaşakSonbaharda ekilen, kabuğu beyaz, yumuşak, kışa dayanıklı bir çeşit buğday.
AkbaturYürekli, yiğit erkek.
AkbayarDürüst ve namuslu saygın kimse.
Akbek1. Dürüst, namuslu bey. 2. Dürüst ve namuslu olan saygın, zengin kişi.
AkbelSuyu dürüst olan kimse.
AkbetNamuslu, şerefli, doğru kimse.
AkbeyDürüst, doğru kimse.
AkbilgeNamuslu, dürüst, bilgili, iyi ahlaklı, olgun ve örnek kimse.
AkboğaTemiz, dürüst ve yiğit kimse.
AkboraGenellikle arkasından yağmur getiren sert ve şiddetli fırtına gibi olan temiz ve dürüst kimse.
AkboyTemiz soydan gelen kimse
AkbudunTemiz, tanınmış soydan gelen kimse.
AkbuğBuğu, buhar gibi temiz olan kimse.
Akbulut1. Bulutlu havalardaki bunaltıcı sıcaklık. 2. Pamuk bulutları.
AkburakHz. Muhammed'in Miraç Gecesi'ndeki temiz biniti.
AkburçGüvenilir kale gibi olan kimse.
AkburçakBaklagillerden, burçağa yakın bir bitki cinsi
Akça1. Ak renkte, beyaz, oldukça beyaz. 2. Temiz, lekesiz. 3. Alaca. 4. Para.
AkçabayTemiz ve dürüst kimse.
AkçaelDürüst ve namuslu kimse.
AkçagülBeyazımsı gül gibi olan kadın.
AkçakanSoylu, temiz, dürüst.
AkçakocaSaçı sakalı beyazlaşmış ihtiyar.
Akçal1. Beyazımsı, beyaza çalan. 2. İhtiyar.
Akçalı1. Akçası olan, varlıklı, zengin.2. Dalları yassı olan bir çeşit çalı.
AkçamKuzey Amerika’da yetişen bir çam türü.
AkcanÖzü temiz, dürüst kimse.
AkçasuBerrak su gibi temiz olan.
AkçayTemiz ve berrak akan dere gibi olan kimse.
AkçerDürüst ve namuslu kimse.
AkcivanDürüst ve namuslu genç delikanlı.
AkçığırBir yolda dürüst ve namuslu olarak giden kimse.
Akçıl1. Beyazımsı. 2. Rengini atmış, ağarmış, soluk, solgun.
AkdağTepeleri karla kaplı dağ.
AkdalNamuslu, dürüst kimse.
AkdamarNamuslu, dürüst kimse.
AkdenizKuzeyde Avrupa, doğuda Asya, güneyde Afrika ile kuşatılan deniz.
AkdesEn kutsal, en kutlu.
AkdikMartta ekilen yazlık buğday.
AkdikenHünnapgillerden, kırlarda kendiliğinden yetişen, hekimlikte ve boyacılıkta kullanılan, sert odunlu bir ağaç.
Akdilİyi, doğru, güzel konuşan kişi.
Akdoğ“Talihin, şansın iyi olsun” anlamında kullanılan bir ad.
AkdoğanKartalgillerden bir doğan türü.
AkdoğduNamuslu bir biçimde dünyaya geldi" anlamında kullanılan bir ad.
AkdoğmuşNamuslu bir biçimde dünyaya gelmiş anlamında kullanılan bir ad.
AkdölTemiz soydan gelen kimse.
AkdolunAk ve kaybol" anlamlarında iki fiilin emir biçiminden oluşan bir ad.
AkdoraDoruğu bulutlu dağ.
AkdoruBeyaz" anlamındaki ak ile "gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi kara olan at" anlamındaki doru sözlerinden oluşan bir ad.
AkdorukBeyaz" anlamındaki ak ile "tepe, en yüksek yer, uç, zirve en üstün başarı düzeyi kibirli" anlamlarındaki doruk sözlerinden oluşan bir söz.
AkdurAkmak ve durmak fiillerinin emir biçimleriyle yapılmış bir ad, "ak ve dur".
AkdurmuşUzun ömürlü olması, çok yaşaması ve dürüst olması istenen çocuklara verilen ad.
Akel1. Doğru, dürüst işler yapan kimse.2. Eli uğurlu olan kimse.
AkerDürüst, güvenilir erkek.
AkerginOlgunlaşmış, yetişmiş dürüst kimse.
AkermanDürüst, soylu, temiz kişi.
AkersanYiğitliğiyle ad yapmış dürüst kimse.
AkersoyYiğit soydan gelen dürüst kimse.
AkgirayDürüst han veya prens.
AkgüçGücünü doğru ve dürüst işlerde kullanan kimse.
AkgünMutlu, sevinçli gün.
AkgündüzMutlu, sevinçli gün.
AkgünerAydınlanmış tan vakti.
AkgüneşGüneş gibi parlak ve aydınlık olan kimse.
Akgüngör“Aydınlık, güzel günler gör" anlamında bir ad.
AkhanDürüst han, güvenilir hükimdar.
AkhanımDürüst, güvenilir kadın.
Akhun1. Güzel koku veren bir bitki, papatya.2. Batı hunu.
AkibeArkadan gelen, izleyen, takip eden.
AkideBir şeye inanarak bağlanış, inanç, din inancı.
Akifİbadet eden, ibadetle uğraşan kişi.
Akifeİbadet eden, ibadetle uğraşan kadın.
Akile1. Akıllı, zeki, anlayışlı. 2. Ergenlik yaşına varmış olan kimse.
Akip1. Son peygamber, Hazreti Muhammed. 2. Bir diğerinin arkasından gelen.
AkıalpCömert, eli açık yiğit.
Akılİnsanın düşünme, anlama, kavrama yeteneği.
AkılbekAklı sağlam olan, aklına güvenilen kimse.
AkıllıBilgili, zeki kimse.
AkımanCömert, eli açık kimse.
Akın1. Düşman topraklarına tedirgin etme, yıldırma, çapul gibi amaçlarla toplu olarak yapılan baskın. 2. Kalabalık bir şeyin arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olması.
AkınalAkın yap" anlamında kullanılan bir söz.
AkıncıDüşman ülkesine akın yapan savaşçı.
AkıncıbayDüşman ülkesine akın yapan savaşçı kimse.
AkıntanTan yeri ağarırken yapılan akın.
AkkadınNamuslu, dürüst kadın.
Akkan1. Temiz soylu. 2. Bilen, bilgili.
AkkarKar gibi beyaz olan.
Akkaş1. Yeşim taşının beyazı. 2. Şöhret, lakap. 3. Haşhaş, afyon.
AkkayaAk" ve "kaya" sözlerinden oluşan bir ad.
AkkaynakTemiz, kirli olmayan kaynak.
AkkemikSoyu temiz olan kimse.
AkkermanBeyaz, kalın duvarlı, yüksek burçlu kale.
Akkın1. Beyaz kılıç kabı. 2. İstekli, gönüllü, tutkun. 3. Akan su. 4. Açık, düzgün, pürüzsüz. 5. Az eğimli, düzgün, engebesiz yol veya toprak. 6. Kolaylıkla yapılan, çabuk ilerleyen, akıcı iş. 7. Yolunda, yoluna girmiş, olurunda iş.
AkkızTemiz, dürüst, güvenilir kız.
AkkorIşık saçacak beyazlığa varıncaya kadar ısıtılmış olan.
Akközİçinde küçük kor parçaları bulunan beyaz kül.
AkkuşKartalgillerden, ava alıştırılabilen küçük bir yırtıcı kuş, atmaca.
AkkutluUğurlu, kutsal, mutlu olan dürüst kimse.
Aklan1. Sularını bir denize veya göle gönderen bölge.2. Bir dağ sırasının yamaçlarından her biri.
Akman1. Temiz, beyaz, güzel insan. 2. İhtiyar.
AkmanalpTemiz, beyaz, yiğit insan.
AkmanerTemiz, beyaz, yiğit kişi.
AkmaralDürüst, güvenilir, ceylan gibi güzel kadın.
AkmeriçMeriç nehri gibi saf ve temiz olan.
AknurNur gibi parlak ve beyaz olan.
AkolTerbiyeli, temiz, dürüst ol" anlamında kullanılan bir ad.
AkönderDürüst, güvenilir lider.
AkörenTemiz, bakımlı şehir.
AközÖzü temiz, doğru olan kimse.
AkozanGüvenilir, dürüst şair, halk şairi.
AkpayAyağı düzgün, kötü yerlere gitmeyen kimse.
AkpınarBerrak ve saf suyu olan pınar.
AkpolatÇelik gibi kuvvetli ve sert olan.
AksalAkla, beyazla ilgili.
Aksanİyi, temiz olarak tanınmış kimse.
AksarıKanarya sarısı renginde olan.
AksayDürüst, temiz olarak kabullen" anlamında kullanılan bir ad.
AkselSel gibi ak" anlamında kullanılan bir ad.
Aksen“Sen aksın, temizsin, doğru ve namuslusun” anlamında kullanılan bir ad.
AkserBeyaz başlı, namuslu, dürüst, güvenilir.
AksevenBeyazı, dürüstlüğü, doğruluğu seven.
AksevilBiraz hareket et de herkes seni sevsin" anlamında kullanılan bir ad.
Akşit1. Kutlu, uğurlu. 2. Nur, aydınlık.
Aksın“Sen aksın, temiz ve lekesizsin, doğru ve dürüstsün” anlamında kullanılan bir ad.
AksöğütSöğütgillerden, kabukları eczacılıkta kullanılan bir söğüt türü.
AksoyTemiz, tanınmış soydan gelen kimse.
Aksu1. Kayalardan sızan tatlı ve berrak su. 2. Gözdeki billur cismin saydamlığını yitirerek ağarmasından ileri gelen körlük.
AksülünBeyaz renkli sülün.
AksunKımılda ve sun" anlamında kullanılan bir ad.
AksunaAk renkli yaban ördeği.
AksunarDürüstlük, doğruluk gösterir" anlamında kullanılan bir ad.
AksunerDürüst, güvenilir sunucu.
Aksungur1. Eski Türk büyüklerine verilen san. 2. Kartalgillerden bir doğan türü, akdoğan.
AktalayBeyaz deniz, ak deniz.
AktanParlak, aydınlık sabah.
Aktar1. Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân. 2. İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt, tütün vb. satılan dükkân. 3. Damlalar.
AktekinGüvenilir, dürüst prens, şehzade.
Aktı1. Saf, masum. 2. El emeği.
AktolgaSavaşçıların başlarına giydikleri demir başlık.
AktünAydınlık, mehtaplı gece.
AktunaGösterişli, görkemli dürüst kimse.
AktürkSoylu, temiz, doğru ve dürüst Türk.
AkünDürüstlüğü ve iyiliğiyle ün yapmış kimse.
AkünalDürüstlük ve iyilikle ün kazan" anlamında kullanılan bir ad.
AkvarolDürüst bir biçimde yaşa, uzun ve sağlıklı bir yaşamın olsun anlamında kullanılan bir ad.
AkyelGüneyden esen rüzgâr, lodos.
AkyiğitDürüstlüğü ve temizliğiyle tanınmış yiğit.
AkyolDürüst, doğru ve iyi yol, hak yol.
AkyürekTemiz, iyi niyetli kimse.
AkyüzNamuslu, şerefli, doğru kimse.
Ala1. Karışık renkli, çok renkli, alaca. 2. Açık kestane renginde olan, ela. 3. Kekliğin boynundaki siyah halka.4. Benekli. 5. Tam olgunlaşmamış.
AlâattinDinin yücesi, ulusu, büyüğü.
Alabaş1. Turpgillerden, şalgama benzeyen bir bitki.2. Baş tüyleri karışık renkli bir tür kuş.
AlabayHenüz olgunlaşmamış kimse.
AlabegümHenüz olgunlaşmamış kadın.
AlabezekLeyleğe benzeyen bir göçmen kuş.
Alaca1. Birkaç rengin karışımından oluşan renk. 2. Birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma. 3. Ağaçta ilk olgunlaşan meyve.
AlaçamRengi kızıla yakın bir çam türü
AlacanHenüz olgunlaşmamış dost.
Alaçuk1. Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak.2. Keçeden yapılan çadır.
AladoğanKarışık renkli doğan kuşu.
AlageyikGeyikgillerden, Güney Avrupa ve Kuzey Afrika'da yaşayan, postu benekli, erkeklerinin boynuzları uca doğru kürek biçiminde genişleyen, bir cins geyik
AlagünYazın, güneş bulut arkasında kaldığında oluşan gölgeli durum.
AlahanHenüz olgunlaşmamış hükümdar.
AlakızHenüz olgunlaşmamış kız.
AlakoçDerisinde türlü renkler olan koç.
AlakurtDerisinde türlü renkler olan kurt.
Alan1. Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha. 2. Orman içinde düz ve ağaçsız yer.3. Ülke alan, fetheden, fatih.
AlanalpÜlke fetheden yiğit.
AlanayÜlke fetheden kimse.
AlanbayÜlke fetheden kimse.
AlanerÜlke fetheden yiğit kimse.
AlanurÇok renkli parlaklık.
AlapınarHenüz tam olgunlaşmamış genç kız.
Alat1. Acele, çabuk. 2. Bir tür çam ağacı.
AlatanGüneş doğmadan önce ufukta beliren karışık renkler.
AlatayDerisinde benekler olan tay.
Alay1. Herhangi bir törende veya gösteride yer alan topluluk.2. Genellikle üç tabur ve bunlara bağlı birliklerden oluşan asker topluluğu.
AlaybeyHerhangi bir törende veya gösteride yer alan topluluğun önderi.
Alaz1. Alev. 2. Ağaçsız, açıklık yerler. 3. Gösteriş, haşmet.
AlbeniAlım, çekicilik, cazibe.
Alboraİşte fırtına çıktı" anlamında kullanılan bir ad.
Alburakİşte Burak" anlamında kullanılan bir ad.
AlcanCesur, yürekli, atılgan kimse.
AlçinKızıl renkli küçük bir kuş.
AlçınsuKırmızı renkli su.
AldemirDemirin kızdırılmış durumu.
AldenizKızıl renkli deniz.
Alem1. Bayrak, sancak. 2. Minare, kubbe, sancak direği vb. yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs.
AlemdarBayrağı veya sancağı taşıyan kimse.
ÂlemtapDünyayı parlatan, aydınlatan.
Alev1.Yanan maddelerin veya gazların türlü biçimlerde uzanan ışıklı dili. 2. Sıcaklık.3. Kıvılcım.
AlevnazAşk ateşine düşmüş nazlı güzel.
AlganAlan, fetheden, fatih.
Algın1. Güçlü, iyi, güzel, sıcakkanlı, sevimli. 2. Sevdalı, âşık, vurgun. 3. Hızlı akan su. 4. Cılız, zayıf.
Algu1. Silah. 2. Hep, bütün, hepsi. 3. Topluluk.
Algur1. Tümsek, tepe. 2. Sakin, sessiz. 3. (Far.) Kırmızı.
Ali1. Yüce, ulu, yüksek. 2. Orun bakımından en üstün.
AlihanYüce, ulu hükümdar.
Alika1. Özgür, hür. 2. Asil, soylu. 3. Güzel, genç kız. 4. Eski.
Aliş“Ali” adının halk dilinde değişmiş biçimi.
Alisa1. Asil soydan olan. 2. Güzel.
AlişahHükümdarların en yücesi.
AlişanHerkes tarafından tanınan, ünlü.
AliyarYüce, ulu dost, sevgili.
AlıcıDuygulu, içli, alıngan.
Alım1. Çekicilik. 2. Kurum, çalım, gurur.
Alımlı1. Göz alıcı, çekici, cazibeli. 2. Kurumlu, çalımlı, gururlu.
Alıncak1. Anlayışlı, duygusal. 2. Alıngan, onurlu. 3. Kurumlu, çalımlı, gururlu.
AlışıkHerhangi bir duruma alışmış olan.
AlkılıçEline kılıç al anlamında kullanılan bir ad.
Alkın1. Sevdalı, âşık, vurgun. 2. Fakir, zayıf.
AllahverdiAllah bağışladı" anlamında kullanılan bir ad.
AllıAl renkli, al renge boyanmış.
AllıkızSağlıklı, al yanaklı kız.
AlmabanuHanımefendi, prenses.
AlnıaçıkDürüst, temiz, lekesiz kimse.
AlnıakDoğru, güvenilir kimse.
Alp1. Yiğit, kahraman, cesur, bahadır kimse. 2. Eski Türklerde kullanılan bir unvan.
AlpağanCesur, yiğit, kahraman kimse.
Alpagu1. Tek başına düşmana saldıran yiğit. 2. Eski Türklerde bir rütbe adı.
AlpakDürüst, kahraman, yiğit kimse.
AlparYiğit, kahraman, cesur kimse.
Alparslan1. Yiğit, cesur, yürekli kimse.2. Büyük Selçuklu hükümdarı.
AlpartunKendine güveni olan yiğit.
AlpatYiğit, cesur, yürekli kimse.
AlpataYiğit, cesur, yürekli ata.
AlpaydınYiğit, cesur, yürekli kimse.
AlpayerCesur, yiğit kimse.
AlpbilgeYiğit, cesur, yürekli bilge kişi.
Alpçetinİnatçı, sert tavırlı yiğit.
AlpdemirDemir yürekli, korkusuz yiğit.
AlpdoğanDoğuştan yiğit, cesur, yürekli olan kimse.
AlperYiğit, kahraman erkek.
AlperenYiğit, cesur, yürekli kimse.
AlperginYiğit, cesur, yürekli, olgun kimse.
AlpermişYiğit, cesur, yürekli ermiş kimse.
Alpertunga1. Yiğit, cesur, yürekli kimse.2. Türk destan kahramanı.
AlpgirayYiğit, cesur, yürekli hükümdar.
AlphanYiğit, cesur, yürekli hükümdar.
AlpkanYiğit soydan gelen.
AlpkanatYiğit, cesur, yürekli kimse.
AlpkartalYiğit, cesur, yürekli kimse.
AlpkınYiğit, cesur, yürekli kimse.
AlpkülükÜnlü, tanınmış yiğit kimse.
AlpkutluYiğit, cesur, yürekli, kutlu kimse.
AlpmanYiğit, cesur, kahraman kişi.
AlpnurYiğit, cesur, yürekli, güzel kadın.
AlpoğanYiğit, cesur, yürekli, etkili kimse.
AlpsoyYiğit soydan gelen kimse.
AlptekinYiğit, cesur, yürekli hükümdar.
AlptuğYiğit, cesur, yürekli, savaşçı kimse.
AlpyürekCesur, yürekli, yiğit kimse.
AlpyürükBir yerde duramayan, hareketli, cesur, yiğit kimse.
Alsan“San al, şanın, adın duyulsun” anlamında kullanılan bir ad.
AlsevinAl ve sevin anlamında kullanılan bir ad.
AlsoyÜnlü bir soydan gelen kimse.
AltaçTaç takın anlamında kullanılan bir ad.
Altan1. Kızıl tan. 2. Hakan, sultan, padişah.
AltanerYiğit, cesur hükümdar gibi olan kimse.
AltenKırmızı tenli kimse.
Altın1. Parlak sarı renkte, kolay işlenen, değerli paslanmaz maden. 2. Üstün nitelikli, değerli kimse.
AltınayÜstün nitelikli, değerli kimse.
AltınbaranÜstün nitelikli, değerli kimse.
AltınbaşÜstün nitelikli, değerli kimse.
AltınbaşakÜstün nitelikli, değerli kimse.
AltınbayÜstün nitelikli, değerli kimse.
AltınbikeÜstün nitelikli, değerli kadın.
AltınçiçekÜstün nitelikli, değerli kadın.
AltındalÜstün nitelikli, değerli kadın.
AltınelÜstün nitelikli, değerli kimse.
AltınerÜstün nitelikli, değerli kimse.
AltıngülÜstün nitelikli, değerli kadın.
AltınhanÜstün nitelikli, değerli hükümdar.
AltınhanımÜstün nitelikli, değerli kadın.
AltınhatunÜstün nitelikli, değerli kadın.
AltınizÜstün nitelikli, değerli kimse.
AltınışıkÜstün nitelikli, değerli, aydın kimse.
AltınışınÜstün nitelikli, değerli, aydın kimse.
AltınkayaÜstün nitelikli, değerli kimse.
AltınkılıçÜstün nitelikli, değerli, savaşçı kimse.
AltınkızÜstün nitelikli, değerli, güzel kadın.
AltınnurÜstün nitelikli, değerli, güzel kadın.
AltınokÜstün nitelikli, değerli kimse.
AltınözSoyu üstün nitelikli, değerli olan kimse.
AltınsaçSarı saçlı kadın.
AltınsoySoyu üstün nitelikli, değerli olan kimse.
AltıntaçAltın taç takınmış kimse.
AltıntaşÜstün nitelikli, değerli kimse.
Altıntop1. Üstün nitelikli, değerli kimse.2. Greyfurt.
AltıntuğÜstün nitelikli, değerli kimse.
Altopİşte al, tombul bir çocuk anlamında kullanılan bir ad.
AltunaKızıl akan Tuna nehri.
AmaçErişilmek istenen sonuç, maksat, gaye, hedef.
Amber1. Amber balığından çıkarılan güzel kokulu, kül renginde bir madde. 2. Güzel kokulu bazı maddelerin ortak adı.
Amil1. İsteyen, emeli olan. 2. Etken, etmen, sebep, faktör.
AmileBir işi yapmakla yükümlü olan.
AmirBir işte emir verme yetkisi bulunan kimse.
Amire1. Bir işte emir verme yetkisi bulunan kimse. 2. Şenlendiren, bayındırlaştıran kimse.
AmreYaşam süren, yaşayan.
AnabacıAnne ve kız kardeş.
Anadolu1. Anne, doldu!" anlamında kullanılan bir ad.2. Türkiye’nin Asya kıtasında bulunan topraklarına verilen ad.
AnahanımAnne olmuş kadın.
AnakadınAnne olmuş kadın.
AnarAnımsar, hatırlar anlamında kullanılan bir ad.
AnargülAnımsayan, hatırlayan güzel kadın.
Andaç1. Armağan.2. Evlat, nesil. 3. Ün, şöhret. 4. Eş, denk.
AndiçAnt iç, yemin et anlamında kullanılan bir ad.
Angı1. Şan, şöhret, ün. 2. Hatıra, hediye, armağan.
AngıtÖrdekgillerden, tüyleri kiremit renginde, evcilleştirilebilen bir yaban kuşu.
AnıYaşanmış olgulardan belleğin sakladığı her türlü iz, hatıra.
Anık1. Hazır. 2. Anı, hatıra. 3. Zayıf, cılız.
Anıl1. Amaç, erek. 2. Yavaş, ağır. 3. Bellek, hafıza. 4. “Adın her zaman anılsın” anlamında kullanılan bir ad.
AnıtÖnemli bir olayın veya büyük bir kişinin gelecek kuşaklarca tarih boyunca anılması için yapılan, göze çarpacak büyüklükte, sembol niteliğinde yapı.
AnkaMasallarda adı geçen ve gerçekte var olmayan büyük bir kuş.
AnlıÜnlü, tanınmış, namlı.
Annak1. Karşı, ön taraf. 2. Doruk, gözetleme yeri, siper. 3. Duygu. 4. Hatıra. 5. Alan, meydan
Ant1. Tanrı'yı veya kutsal bilinen bir kişiyi, bir şeyi tanık göstererek bir olayı doğrulama, yemin.2. Kendi kendine söz verme
Apa1. Büyük. 2. San, unvan.
ApakhanTertemiz, dürüst hükümdar.
ApaydınÇok aydınlık, çok ışıklı.
AracıUzlaştırıcı, anlaşma sağlayan kimse.
Arafat1. Tanışma, buluşma yeri.2. Hacıların Kurban Bayramı'nın arife günü toplandıkları Mekke'nin doğusundaki tepe.
Aral1. Birbirine yakın adaların oluşturduğu topluluk, takımada. 2. Sıradağlar.
Aran1. Kuytu, sıcak yer. 2. Yayla. 3. Düzlük, ova, kışlak. 4. Ilımlı, uyumlu, uygun.
Aras1. Kendisininmiş gibi sahip çıkılan, bulunmuş mal.2. Doğu Anadolu’da bir ırmak.
Arat1. Cesaret, yüreklilik. 2. Halk.
Araz1. Esenlik, mutluluk. 2. Sel, akıntılı su. 3. Bir tür ot. 4. Soğuk. 5. Belirti, işaret.
ArbaşSarışın, mavi gözlü kimse.
Arca1. Temiz. 2. Namuslu.
ArcanÖzü saf, temiz kimse.
Arda1. Hükümdar veya kumandan asası. 2. İşaret olarak yere dikilen çubuk. 3. Sonra gelen.4. Meriç ırmağının Edirne yöresindeki önemli bir kolu. 5. Uygur yazılarında geçen çok eski bir Türk adı.
ArdahanSonra gelen, sonraki hükümdar.
ArdıçServigillerden, güzel kokulu yapraklarını kışın da dökmeyen, yuvarlak kara yemişleri ilaç olarak kullanılan bir ağaççık.
ArdılBirinin ardından gelip onun yerine geçen kimse.
ArgınYorgun, bitkin, zayıf.
Arguİki dağ arası, uçurum.
ArgüdenTemiz ve dürüst olmayı amaçlayan kimse.
ArgünTemiz, aydınlık gün.
ArhanÜstün nitelikli, dürüst hükümdar.
Ari1. Özgür. 2. Çıplak, yoksun. 3. Boş.
ArifÇok anlayışlı ve sezgili kimse.
Arife1. Bilen, bilgili.2. Belirli bir günün, olayın bir önceki günü veya ona yakın günler.
ArikÇabuk davranan, çevik kimse.
Arı1. Temiz. 2. Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf. 3. Kutsal. 4. Günahsız. 5. Çiçeklerden bal yapan böcek. 6. Çalışkan.
ArıbalKatışıksız, temiz bal.
ArıbaşDürüst, güvenilir kimse.
ArıcanTemiz, doğru kimse.
ArıelDürüst, temiz, namuslu.
ArıhanDürüst, çalışkan hükümdar.
Arık1. Temiz, saf, duru.2. Zayıf, cılız. 3. Su yolu, ark. 4. Dere, çay. 5. Fidan dikilen yer.
Arıkal“Temiz, doğru ve dürüst kal” anlamında kullanılan bir ad.
ArıkerTemiz, dürüst kimse.
ArıkhanTemiz, dürüst hükümdar.
ArıkizKendisinden sonra iyi bir ad bırakmış olan kimse.
ArıkolTemiz ve dürüst ol anlamında kullanılan bir ad.
ArıkutMutlu olmuş dürüst kimse.
ArılTemizlen, arın anlamında kullanlıan bir ad.
ArımanTemiz, saf, dürüst kimse.
Arın1. Temiz, arı, saf. 2. Alın. 3. Yüz, cephe, dağların, tepelerin yüzü.
Arınç1. Temiz, saf, arı. 2. Barış, huzur.
ArınıkTemiz, saf, berrak.
ArıpınarBerrak akan pınar.
Arış1. Kolun dirsekle bilek arasındaki bölümü. 2. Araba, kağnı oku. 3. Asma.
ArısalArı gibi çalışkan kimse.
ArısanTemiz, doğru tanınmış kimse.
ArısoyTemiz ve dürüst bir soydan gelmiş olan kimse.
ArısuBerrak akan su temiz ve dürüst olan kimse.
ArıtanTemizleyen, arı duruma getiren.
ArıyüzTemiz görünüşlü kimse.
Arkadaş1. Birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerden her biri.2. Bir ortamda birlikte bulunanlardan her biri.
Arkan1. Temiz, arı kandan gelen. 2. Üstün, galip.
Arkay1. Yükselen.2. Çeşitli yönlere doğru çıkık bir durumda olan.
Arkın1. Yavaş, ağır, sakin. 2. Zayıf. 3. Gelecek yıl.
Arkış1. Elçi, haberci. 2. Kervan.
ArkoçArı gibi çalışkan kimse.
ArkutTemiz, uğurlu, kutlu.
Arlan“Utanç duy” anlamında kullanılan bir ad.
Armağan1. Birini sevindirmek, mutlu etmek için verilen şey, hediye. 2. Ödül. 3. Bağış, ihsan.
Arman1. Dürüst, doğru, güvenilir kimse. 2. İstek. 3. Özlem.
Arol“Arı, temiz, çalışkan ol” anlamında kullanılan bir ad.
ArpağSihir, büyü, üfürük.
ArpakTemiz, dürüst, güvenilir kimse.
Arsal1. Arı gibi temiz, çalışkan. 2. Kumral.
ArsanTemiz adlı, iyi tanınan kimse.
ArtaçTemiz taç takınmış, güvenilir hükümdar.
Artam1. Erdem, fazilet. 2. Değer, kıymet.
Artan1. Yarar, fayda. 2. Üstünlük, meziyet, nitelik.
Artık1. Erdemli, nitelikli, üstün. 2. Fazla, çok, daha çok.
ArtuçUcu sivri bir demirle donanmış, uzunca çubuk şeklinde, mızrak türünden eski bir silah.
ArtunGururlu, kendine güveni olan kimse.
ArukızSevimli kız, güzel kız.
ArziyeToprakla ilgili, topraktan yetişen.
Arzu1. İstek, dilek. 2. Heves.
ArzugülGül gibi istenilen, beğenilen.
ArzuhanHükümdarın isteği, dileği.
Arzum“İsteğim, dileğim” anlamında kullanılan bir ad.
Asaf1. Vezir. 2. Hazreti Süleyman’ın veziri.
AsalBaşlıca, esaslı, temel.
AsalbegümGerçek hanımefendi.
AşcırGüçlükleri, engelleri yenen kimse.
Asfer1. Sarı. 2. Uçuk, soluk benizli.
AsimegülGünah ve haramdan sakınan gül yüzlü.
Aşina1. Bildik, tanıdık. 2. Bilinen.
Aşir1. Bir dinî tören sırasında veya cemaatle namaz kılınıp dua edildikten sonra okunan Kur'an ayetleri. 2. On sayısı. 3. On gün.
Ası1. Yarar, fayda, kazanç. 2. Yetişkin, olgun. 3. İri, gösterişli. 4. Çevik.
AsıfŞiddetli rüzgâr, fırtına
ÂşıkTutkun, vurgun, sevdalı.
AsılbanuGerçek hanımefendi, gerçek prenses.
Asım1. Günahtan, haramdan çekinen. 2. Namuslu, iffetli.
Asıma1. Günahtan, haramdan çekinen. 2. Namuslu, iffetli.
Aşkan1. Kula donlu at. 2. İşaret, im. 3. Renk, beniz.
AşkımBenim aşkım, sevdiğim insan, sevgilim anlamında kullanılan bir ad.
Aşkın1. Belli bir süreyi aşmış, ötesine geçmiş.2. Benzerlerinden üstün.3. Çok, fazla.
AşkınayBenzerlerinden üstün olan.
AşkınerBenzerlerinden üstün olan kimse.
Aslan1.Kedigillerden, Afrika'da ve Asya'da yaşayan, erkekleri yeleli, yırtıcı, uzunluğu 160 cm, kuyruğu 70 cm ve ucu püsküllü, çok koyu sarı renkli güçlü bir memeli türü. 2. Gürbüz, yiğit adam.
AslanerAslan gibi yürekli ve cesaretli olan kimse.
AslanhanAslan gibi yürekli ve cesaretli olan hükümdar.
Asliye1. Seçkin, özel. 2. Esas, temel.
Aslı1. Bir şeyin kendisi. 2. Kerem ile Aslı öyküsünün kadın kahramanının adı.
AslıbeyBey soyundan gelen.
AslıgülSoyu gül gibi temiz ve güzel olan.
AslıhanHan soyundan gelen.
AslınurNurdan gelen, aydınlık, ışıklı, temiz.
AsmaDalları çardak üzerine yayılan bitkilere, genel olarak verilen ad.
AsudeRahat, dingin, huzurlu, sessiz, sakin.
Asya1. Doğu.2. Dünyanın beş kıtasından en büyük ve en kalabalık olanı.
Ata1. Baba. 2. Dedelerden ve büyük babalardan her biri.3. Kişinin geçmişte yaşamış olan büyükleri.
AtaanAtalarını an, hatırla anlamında kullanılan bir ad.
AtabayZengin, saygın kimse.
AtabekSelçuklularda şehzadelerin eğitimiyle görevli kimse, lala.
AtabörüAtası cesur ve yiğit olan kimse.
Ataç1. Atalardan gelen, atalarla ilgili olan. 2. Büyüklük gösteren çocuk.
AtacanSevgili baba anlamında kullanılan bir ad.
AtaerginAtalardan ulaşan.
AtagülAtaların anısı olan gül gibi güzel.
AtagünAtaların aydınlığı.
Atak1. Dışa dönük, canlı, girişken. 2. Eli açık, cömert. 3. Atıcı, nişancı.
Ataker1. Dışa dönük, canlı, girişken kimse.2. Eli açık, cömert kimse.3. Atıcı, nişancı kimse.
AtakulAtalarını gerçekten seven kimse.
AtakurtAtası cesur ve yiğit olan kimse.
AtakutAtaları kutlu olan kimse.
AtalanAt sahibi olan kimse.
AtalayÜnlü, namlı, şöhretli kimse.
AtalmışÜnlü, namlı, şöhretli kimse.
AtamanAta kişi, başkan, önder.
AtambayAtam beydir anlamında kullanılan bir ad.
AtamerAtam yiğittir anlamında kullanılan bir ad.
AtamtürkAtam Türk'tür analamında kullanılan bir ad.
AtanerAtan yiğittir anlamında kullanılan bir ad.
AtanurAtası aydın, bilge olan kimse.
AtaolYüce bir insan ol anlamında kullanılan bir ad.
AtaövAtalarını öv anlamında kullanılan bir ad.
AtasanAtaları gibi ünlü olan kimse.
AtasayAtalarına saygı göster anlamında kullanılan bir ad.
AtasevAtalarını sev anlamında kullanılan bir ad.
AtasevenAtalarını seven kimse.
AtasevinAtalarınını seviniz anlamında kullanılan bir ad.
AtasoyAtaları gibi soylu olan kimse.
AtasüAtaları asker olan kimse.
AtatöreAtalardan gelen töre.
AtatuğAtalarının tuğunu takmış olan kimse.
Atatürk1. Türklerin atası. 2. Büyük kurtarıcı Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya 1934 yılında yasayla verilmiş soyadı.
AtaullahAllah’ın bağışı, ihsanı.
AtayBilinen, tanınmış kimse.
Ateş1. Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık.2. Coşkunluk.
AtfiŞefkatle, iyilikseverlikle ilgili.
Atgun1. Yorgun, bitkin. 2. Yavaş. 3. Gizli, saklı. 4. Yaban armudu. 5. Yırtıcı hayvan.
Atik1. Eski. 2. Özgür, hür. 3. Asil, soylu.
Âtike1. Eski. 2. Özgür. 3. Soylu. 4. Güzel, genç kız.
AtimeAkşamın ilk karanlığı, karanlığın başlangıcı.
Atiye1. İhsan, lütuf, bağışlama. 2. Armağan.
Atıf1. Eğilen, meyleden. 2. Bağlayan. 3. Şefkatli, sevecen
Atıfe1. Eğilen, meyleden. 2. Bağlayan. 3. Şefkatli, sevecen.
Atıl“Girişken ol, ilerlemek için çaba göster, hızla ilerle, atılgan ol” anlamlarında kullanılan bir ad.
Atılgan1. Çekinip korkmadan kendini tehlike veya güçlüklere atan kimse.2. Girişken.
Atızİki dere arasındaki su geçecek set.
Atlan1. Ün, nam, şöhret. 2. Değer, önem.
AtlasYüzü parlak, sık dokunmuş bir tür ipekli kumaş.
Atlı1. Atı olan.2. Ünlü, tanınmış.
AtlığÜnlü, tanınmış, adlı.
Atlıhan1. Atı olan hükümdar.2. Ünlü hükümdar.
AtmacaKartalgillerden, ava alıştırılabilen küçük yırtıcı bir kuş.
Atom1. Birkaç türü birleşince çeşitli kimyasal bileşikleri, bir tek türü ise bir kimyasal ögeyi oluşturan parçacık. 2. Eski Yunan filozoflarına göre, gerçeğin son, artık bölünemez, bozulamaz diye tasarlanan temel ögeleri.
Attilâ1. Ünlü. 2. Babacık. 3. Büyük Hun İmparatorunun adı.
AtufBirine sevgisi olan, sevgi duyan.
Avar1. Direnen, karşı koyan.2. VII.yüzyılın sonuna değin Orta Avrupa’da yaşamış bir Türk boyu.
AvcıAvlanmayı seven, avı iş edinen kimse.
Avkan1. Uzak. 2. Suyun toplandığı yer.
AvniYardım ve yardımcılıkla ilgili.
AvniyeYardım ve yardımcılıkla ilgili.
Ay1. Yer yuvarlağının uydusu olan gök cismi, kamer. 2. Yılın on iki bölümünden her biri. 3. Güzel, parlak, nurlu.
AyaKibar hanım, hanımefendi.
AyabaAy gibi parlak ve güzel ana.
AyaçaSevgili hanım, sevgili kibar hanım.
AyalpAy kadar parlak ve güzel yiğit.
AyaltınAy ve altın gibi parlak olan.
AyanaEy ana! anlamında kullanılan bir ad.
AyanferGözün ışığı, göz nuru, parlaklığı.
AyasunEl uzat anlamında kullanılan bir ad.
AyataEy baba! anlamında kullanılan bir ad.
AyataçEy büyüklenen sevimliçocuk1 anlamında kullanılan bir ad.
AyaydınAy ışığı, ay aydınlığı.
Ayaz1. Duru ve sakin havada çıkan kuru soğuk. 2. Açık, bulutsuz hava. 3. Aydınlık, ışık. 4. Mehtap.
AybalaAy gibi parlak ve güzel çocuk.
AybanuAy gibi güzel ve parlak hanımefendi.
AybarGösterişli, heybetli, görkemli.
Aybars1. Ay gibi güzel ve temiz pars. 2. Hun İmparatoru Attila'nın amcası.
AybaşEy lider, önder! anlamında kullanılan bir ad.
AybayEy bey! anlamında kullanılan bir ad.
AybegümAy gibi güzel hanımefendi.
Aybek1. Ay gibi güzel ve yakışıklı olan bey.2. Hindistan’daki Türk Memlûkleri Devletinin kurucusu. (Ö. 1210).
AybenYüzünde benleri olan güzel.
AybenizAy gibi güzel yüzü olan.
AyberkEy güçlü kimse anlamında kullanılan bir ad.
AybeyAy gibi güzel olan yakışıklı bey.
AybikeAy gibi güzel, el değmemiş kız.
AyboğaEy güçlü kimse anlamında kullanılan bir ad.
AyboraEy fırtına gibi olan! anlamında kullanılan bir ad.
AycaAy gibi güzel, ışıklı, parlak.
AycagülAy gibi parlak olan güzel.
AycahanAy gibi parlak olan güzel.
AycanEy sevgili anlamında kullanılan bir ad.
AycennetEy cennet!" anlamında kullanılan bir ad.
AycerenAy gibi güzel ve parlak ceylan.
AyçetinEy anlaşılması güç kimse! anlamında kullanılan bir ad. kullanılan
AyçiçekAy gibi parlak ve çiçek gibi güzel olan.
AycihanDünyayı aydınlatan ay.
AycılAy gibi, ayla ilgili.
AyçulpanHem ay hem de çoban yıldızı gibi parlak ve güzel olan.
AydaDere kıyılarında, çayırlarda yetişen bir bitki.
AydagülAyda ve gül gibi güzel olan.
AydanGüzelliğini aydan almış, ay gibi parlak ve güzel.
AydanarıNamuslu, iffetli, güzel kadın.
AydanurAy gibi güzel ve parlak olan.
AydarÇocuğun ensesindeki saçlar, perçem.
AydemirAy gibi ışıklı, temiz, demir gibi güçlü kimse.
AydenizAy gibi güzel, deniz gibi coşkulu olan.
AydenkAyın dengi olacak kadar güzel, ay gibi güzel.
AydilGönlü ay gibi temiz olan kimse.
AydilekDileği, isteği dürüstlük olan.
Aydın1. Işıklı, pırıltılı, aydınlık. 2. Açık, kolay anlaşılır. 3. Öğrenimi, bilgisi ve görgüsü olan, ileri düşünceli kimse. 4. Umut veren. 5. Mehtap.
Aydınalpİleri düşünceli yiğit.
AydınayAydan daha güzel ve parlak olan.
Aydınbayİleri görüşlü kimse.
Aydınbeyİleri görüşlü bey.
AydınelEli açık, cömert olan kimse.
Aydınerİleri görüşlü kimse.
Aydınolİleri görüşlü ol anlamında kullanılan bir ad.
AydıntanSabahın aydınlığı gibi parlak olan.
AydıntuğBaşına parlak bir tuğ takmış olan kimse.
AydınyolYolu aydınlık olan kimse.
AydoğmuşAy gibi doğmuş olan.
AydonatAy gibi güzelliklerle donanmış olan.
AyduruAy gibi duru, parlak ve lekesiz olan.
Ayet1. Kur'an surelerini oluşturan kısımlardan her biri. 2. Belirti, nişan.
AyetullahAllah'ın ayetleri.
AyferimAy ışığım anlamında kullanılan bir ad.
Aygen1. Dost, arkadaş. 2. Sevgili, yâr.
AygökAy gibi güzel, gök gibi parlak olan.
AygölAy gibi güzel, göl gibi durgun olan.
AygönençAy gibi parlak ve huzurlu, rahat olan.
AygülAy gibi parlak, gül gibi güzel olan.
AygülerAy gibi gülümseyen.
AygülhanAy gibi parlak, gül gibi güzel olan.
AygümüşAy gibi parlak, gümüş gibi değerli, beyaz olan.
AygünAy gibi güzel, güneş gibi parlak olan.
AygünerAy gibi güzel, güneş gibi parlak olan kimse.
AygünkızAy gibi güzel, güneş gibi parlak olan kız.
AygürAy gibi parlak ve gür.
AygutalpHer şeye karşılık veren yiğit.
AygüzelAy gibi güzel olan.
AyhanEy hükümdar! anlamında kullanılan bir ad.
AyhanımAy gibi güzel olan kadın.
AyhatunAy gibi güzel olan kadın.
Ayık1. Anlayışlı, uyanık.2. Sarhoşluğu ve baygınlığı geçmiş olan.
AyımAy gibi güzel olan sevgilim!” anlamında kullanılan bir ad.
AyımbetAy yüzlüm, sevgilim anlamında kullanılan bir ad.
AyımşaBenim küçük ayım, güzelim anlamında kullanılan bir ad.
AyışığıAyın ışığı, mehtap.
AyışınıAydan gelen ışın, ayın yaydığı ışın.
Aykaç1. Söyleyen, konuşan. 2. Akıl veren. 3. Ozan, şair.
AykalAy gibi parlak ve ışıklı kal anlamında kullanılan bir ad.
AykanParlak soylu, soyu sopu temiz.
AykaşAy gibi hilal kaşlı olan.
AykızAy gibi güzel ve parlak olan kız.
AykulEy kul! anlamında kullanılan bir ad.
AykurtEy kurt gibi olan! anlamında kullanılan bir ad.
AykutalpAy gibi uğurlu olan yiğit.
AykutluAy gibi kutlu olan.
Ayla1. Ayın ve bazı yıldızların dolayındaki ışık çevresi, ay ağılı, hale. 2. Bazı kutsal kişilerin başı etrafında gösterilen ışık çevresi.
AylanAçıklık, alan, meydan.
AylanurAyın çeresindeki ışık gibi parlak olan.
AymanAy gibi ışıklı, güzel kimse.
AymaralAy kadar güzel ceylan.
AymelekAy ve melek gibi güzel olan.
AymutluAy gibi mutlu olan.
AynaIşığı yansıtan, varlıkların görüntüsünü veren, cilalı ve sırlı cam.
AynagülAyna gibi parlak olan güzel.
AynisaAy gibi güzel olan kadın.
AynıferGöz nuru, gözün ışığı.
AynımahAya benzeyen, ayın benzeri, eşi, ay kadar güzel.
AypareAy parçası, ay gibi güzel.
AyperiAy gibi güzel olan peri.
AypınarAy gibi güzel, pınar gibi saf olan.
AypolatAy gibi güzel, çelik gibi güçlü olan.
AyralBenzerlerinden farklı olan.
Ayrılİki yolun ayrıldığı yer, yol kavşağı.
AysalAy gibi, aya benzeyen.
AysanAy gibi parlak, ışıklı, temiz tanınmış adı olan.
AyşeRahat ve huzur içinde yaşayan.
AyşecanRahat ve huzur içinde yaşayan kimse.
AyşeduduHuzur içinde yaşayan kardeş.
AyşegülRahat ve huzur içinde yaşayan gül gibi güzel.
AyşehanRahat ve huzur içinde yaşayan sultan.
AyselAy gibi parlak, ışıklı, güzel.
AysemaAy gibi parlak, gök gibi yüce olan.
AysenSen aysın, ay gibi güzelsin anlamında kullanılan bir ad.
AyşenurRahat ve huzur içinde yaşayan güzel.
AyserParlaklık ver, aydınlık getir anlamında kullanılan bir ad.
AysereAydan daha güzel, daha parlak ve temiz.
AyserenParlaklık, ışık saçan.
AysevAy gibi güzel ve parlak olanları sev anlamında kullanılan bir ad.
AysevenAy gibi güzel ve parlak olanları seven anlamında kullanılan bir ad.
AyseverAy gibi güzel ve parlak olanları seven anlamında kullanılan bir ad.
AysevilAy gibi her zaman sevilen, beğenilen biri ol. anlamında kullanılan bir ad.
AysevimAy gibi sevimli olan.
AysevinAy gibi güzel olaları sevin anlamında kullanılan bir ad.
AysimAy gibi güzel, gümüş kadar parlak ve değerli olan.
AysimaÇehresi, yüzü ay gibi parlak, nurlu, ışıklı, kutlu, uğurlu olan.
AysineGönlü ay gibi parlak ve temiz olan.
AyşirinAy gibi şirin ve tatlı olan.
AyşılAy gibi ışıklı, parlak.
AysıluAy kadar temiz, iffetli, nazik olan.
AysınSen aysın, ay kadar güzelsin” anlamında kullanılan bir ad.
AyşöhretŞöhreti ay gibi parlak, aydınlık ve lekesiz olan.
AysoyAy gibi temiz soylu olan.
AysuAy gibi parlak, su gibi berrak olan.
AysudaSuda yansıyan ay ışığı.
AysultanAy gibi güzel olan sultan.
AysunaAy gibi güzel olan.
AysunarAy gibi olan güzelliğini gösteren.
AysunayGüzelliğini göster anlamında kullanılan bir ad.
AysungurEy soğukkanlı kimse! anlamında kullanılan bir ad.
AytaçAy gibi parlak taç takmış olan.
AytarHaberci, haber veren.
AytekAy gibi tek, biricik, eşsiz.
AytekinAy gibi tek ve uğurlu olan.
AytemizAy gibi saf ve temiz olan.
AytenAy gibi beyaz tenli olan.
AyterimAy gibi ince ve nazik olan.
AytiginAy gibi güzel ve parlak olan.
AytokEy doymuş! anlamında kullanılan bir ad.
AytolunDolunay, ayın on dördü.
AytopDolunay, ayın on dördü.
Aytöreİyi töre, aydınlık getiren töre.
AytözAy gibi parlak cevher.
AytunaAy gibi gösterişli, görkemli olan.
AytunçAy gibi parlak, tunç gibi dayanıklı olan.
AytungaEy kahraman, yiğit! anlamında kullanılan bir ad.
Aytürk1. Ay gibi güzel olan.2. "Ey Türk!" anlamında kullanılan bir ad.
AytutkunGüzelliğe tutkun olan.
AyülgerAy ve Süreyya yıldızı.
Ayvaz1. Koca, eş. 2. Güzel, yakışıklı. 3. Saçsız, kel. 4. Sağır. 5. Kaba. 6. Osmanlılar zamanında büyük konaklarda mutfak işlerini gören uşak.
AyverÇevrene ışık saç, yararlı ol anlamında kullanılan bir ad.
AyverdiÇevresine ışık saçtı, yararlı oldu anlamında kullanılan bir ad.
Ayyalap1. Duru ay. 2. Ay gibi parlak ve duru.
AyyalınAy gibi temiz ve saf olan.
AyyarkınAy ve güneş ışığı.
AyyüceAy gibi parlak ve ulu olan.
AyyüzAy gibi parlak yüzlü olan.
AyzıtEski Türklerde güzellik, iffet, doğum tanrıçasının adı.
AyzühreAy ve çoban yıldızı.
AzadeSerbest, hür, kurtulmuş.
AzadiÖzgürlük, serbestlik
AzamettinDinin azameti, ululuğu.
AzatKurtulmuş, serbest, özgür.
Aziz1. Ermiş, eren. 2. Sevgide üstün tutulan.
Azmi1. Azimli, kararlı.2. Sözünde duran.
Aznavur1. Yiğit, kahraman. 2. Ele avuca sığmayan. 3. Sinirli, sert, korku veren iri yarı kimse.
Azra1. El değmemiş bakire kız. 2. Delinmemiş inci. 3. Ayak basılmamış kum. 4. Medine’nin diğer bir adı. 5. Hz. Meryem’e verilen ad.
BabaçGösterişli, heybetli.
BabacanCana yakın, olgun, güvenilir kimse.
Babayiğit1. Yürekli kimse.2. Bir girişimde kendine güvenebilecek durumda olan kimse.3. Güçlü kuvvetli, korkusuz kimse.
Bacı1. Büyük kız kardeş, abla. 2. Kız kardeş. 3. Bir evde uzun zaman çalışmış yaşlı kadınlara verilen unvan. 4. Tarikat şeyhlerinin karısı.5. Kadınlara söylenen bir seslenme sözü.
BağdaşYakın arkadaş, dost.
Bağır1. Göğüs. 2. Ok yayı ve dağda orta bölüm.
BağışBağışlanan şey, yardım.
BağışhanBağışı seven hükümdar.
BağlanSev, sevdiğine bağlı kal anlamında kullanılan bir ad.
Baha1. Ar. Güzellik, zariflik. 2. Ar. Parıltı. 3. Far. Kıymet, değer, paha.
BahadırSavaşlarda gücü ve yılmazlığıyla üstünlük kazanan veya yiğitlik gösteren kimse.
BahadırhanSavaşlarda gücü ve yılmazlığıyla üstünlük kazanan veya yiğitlik gösteren hükümdar.
BahaiBahailik yanlısı kimse.
Bahar1. Kuzey yarım kürede 21 Martta gündüz gece eşitliğiyle başlayarak 22 Haziranda gün dönümü ile biten, kış ve yaz arasındaki mevsim.2. Bu mevsimde açan çiçekler ve yapraklar. 3. Gençlik çağı.
Bâhire1. Işıklı, parlak, güzel. 2. Belli, besbelli, açık.
BahiseSöz eden, bahseden.
Bahri1. Denizle ilgili olan.2. Bir tür deniz ördeği.
BahriyeDenizle ilgili olan.
Bahşı1. Bilgin, öğretmen. 2. Saz şairi, âşık. 3. Hekim.
Bahti1. Bahtla, kaderle ilgili olan.2. Bazı divan şairlerinin ortak mahlası.
BahtınurTalihli, şanslı, yazgısı parlak olan.
BahtışenMutlu, neşeli, talihli kimse.
BahtıserTalihli, şanslı, iyi yazgılı olan.
BakanayAy gibi aydınlık saçan.
Baki1. Sürekli.2. Bir şeyden artan miktar.3. Öteki.
BakinazSürekli nazlanan, çok nazlı.
Bakiye1. Artık, artan, kalan, geri kalan. 2. Kalıntı.
BakırDoğada serbest ve birleşik olarak bulunan kızıl renkli, kolay işlenir bir maden.
BakırhanBakır gibi işe yarayan hükümdar.
Balaban1. İri, büyük.2. Şişman, gürbüz kimse.2. Atmaca, doğan vb. yırtıcı bir kuş.
BalamirEski bir Türk kağanı.
BalatekinPrens, şehzade çocuğu.
BalazAğaç, asma filizi, sürgün.
BalbalEski Türklerde kişinin anılması için mezarının veya bazı kurganların etrafına dikilen taş.
BalbeyBal gibi tatlı olan bey.
BalcaBal gibi tatlı, sevimli olan.
BalcanBal gibi sevimli ve tatlı olan.
BaldanBal gibi tatlı, şirin ve güzel olan.
BaldemirBal gibi tatlı ve sevimli olan yiğit.
BalerTatlı dilli, cana yakın kimse.
BalhanBal gibi tatlı ve cana yakın hükümdar.
Balı1. Büyük kardeş. 2. Sevgi gösterilen kimse. 3. Veli, ermiş.
BalıbeyDeğer verilen olgun bey.
BalımBalım, tatlım, güzelim anlamında kullanılan bir ad.
Balk1. Şimşek. 2. Parıltı, parlayış.
Balkan1. Sık ormanla kaplı dağ. 2. Yığın, küme. 3. Sazlık, bataklık.
Balkı1. Parıltı, ışık. 2. Güzel, parlak, süslü kimse.3. Şimşek.
BalkınParıldayan, parlak.
Balkır1. Parıltı, ışıltı, ışık. 2. Şimşek.
BalkızŞirin, tatlı, hoş kız.
BalkoçBal gibi tatlı ve sevimli yiğit.
BallıŞirin, güzel, tatlı dilli.
BalsanBal gibi tatlısın" anlamında kullanılan bir ad.
BalşekerBal gibi tatlı olan.
Bandak1. Dağlardan inen suların dağ eteğinde oluşturduğu bataklık. 2. Uç taraflarından bağlanmış ot demeti.
Bangu1. Haykırış, bağırış. 2. Gök gürültüsü. 3. Yankı.
Banu1. Kadın, hatun, hanım. 2. Prenses. 3. Hanımefendi. 4. Gelin.
BarakTüylü, kıllı çuha, kebe.
Baran1. Varan, ulaşan.2. Yüce, ulu.
BaranalpHedefine ulaşan yiğit.
BaranbilgeAmacını elde eden bilge.
BaranselHedefine ulaşan sel gibi olan.
Baray1. Ezelî, öncesiz, öncesi olmayan. 2. Yeni ay, ay başı.
BarbarosBüyük Türk denizcisi, Barbaros Hayrettin Paşa'ya. (1467-1546) Avrupalılar tarafından verilen ve "Kızıl sakal" anlamına gelen bir ad.
BarçınBir tür ipekli kumaş.
BariaGüzel, tam, mükemmel, üstün.
BarikIşıklı, parıltılı, parlak, parlayan.
Barika1. Işık, parıltı, 2. Şimşek, yıldırım parıltısı.
BarizAçık, gözle görülür, belirgin.
Barım1. Varlık, servet, zenginlik. 2. İktidar.
Barın1. Bütün, hep. 2. Güç, kuvvet. 3. Göğüs.
Barış1. Barışma işi. 2. Savaşın bittiğinin bir antlaşmayla belirtilmesinden sonraki durum.3. Böyle bir antlaşmadan sonra insanlık tarihindeki süreç.4. Uyum, karşılıklı anlayış ve hoşgörü ile oluşturulan ortam.
BarışcanBarıştan yana olan kimse.
BarkanÇöllerde rüzgârın esme yönüne dikey doğrultuda oluşan, ay biçimindeki küçük kum kitlesi.
Barkın1. Yolculuk eden, yolcu, gezgin.2. Kendisini yolundan hiçbir şeyin alıkoymadığı yolcu.
BarsKedigillerden, genellikle Asya ve Afrika'nın sıcak bölgelerinde yaşayan, postu benekli, bazen de düz siyah, çevik, yırtıcı, etçil, memeli hayvan.
Bartu1. Varlık, servet.2. Varılacak yer, mesafe.
Basa1. Fazla, üstün, baskın. 2. Arka.
BaşalEn yükseğe çık, yüksel anlamında kullanılan bir ad.
BaşarBir işi istenilen biçimde bitir anlamında kullanılan bir ad.
BaşarmanYaptığı işleri başarıyla sonuçlandıran kimse.
BaşatSertlik, zorluk bakımından üstün olan.
BaşaydınAydınların önde geleni.
BaşbayZenginlerin önde geleni.
BaşbuğEski Türklerde baş, başkan, komutan.
BaşçıkÇiçeklerin erkek organlarında çiçek tozunu taşıyan torbacık.
Başdemirİleri gelen, saygın kimse.
BaşeğmezBuyruk altına girmeyen.
BaşhanEn önemli, ileri gelen hükümdar.
Basir1. Görüp anlayan. 2. Zeki. 3. Her şeyi görüp anlayan Allah.
Basiret1. Uzağı görme, seziş, sezgi, uyanıklık.2. Anlayış, kavrayış.
Basıra1. Gören, görücü. 2. Görme gücü, görüş. 3. Göz.
BaşkalHer zaman önder ol, önderliğin sürsün anlamında kullanılan bir ad.
BaskanÜstün gelme, yenme, zafer.
BaşkaraÖnemli, saygın kimse.
BaşkayaÖnemli, saygın kimse.
BaşkaynakEn önemli kaynak, ilk kaynak.
Baskın1. Kısa süreli beklenmedik saldırı. 2. Üstün.
BaşkurTürk çadırlarının çevresindeki kanatları örten bölümlerin üst tarafına bağlanan ve 18 cm. kadar eni olan kuşak.
Başkurt1. En önemli kimse.2. Ural Dağları bölgesinde yaşayan ve Türklerin Kıpçak kolundan olan bir boy.
BaşkutKutlu, talihli kimse.
BaşmanBaş olan, ileri gelen, saygın, önemli kimse.
BaşokOk gibi sivri olan, her işte ön plana çıkan kimse.
BaşolÖnder ol, lider ol anlamında kullanılan bir ad.
BaşözHer şeyin en önemli olanı.
BasriGörme ile ilgili olan.
BasriyeGörme ile ilgili olan.
BaşsoySoyu asil olan kimse.
BaştaşYaşıt, akran, kafadar, benzer.
BaştuğÖnemli, saygın kimse.
BaştugayÖnemli olan tugay.
BaştürkTürklerin önderi, lideri.
Basut1. Yardım, arka. 2. Yardımcı.
BatıbayÜstün gelen, gücü yeten, galip olan zengin.
BatıbeyÜstün gelen, gücü yeten, galip olan bey.
BatıcanÜstün gelen, gücü yeten, galip olan kimse.
BatırhanKahraman, yiğit, cesur, bahadır hükümdar.
Battal1. Cesur, kahraman. 2. Pek büyük, iri.
BatuÜstün gelen, gücü yeten, galip.
BatucemÜstün gelen, gücü yeten, galip olan hükümdar.
BatuhanÜstün gelen, gücü yeten, galip olan hükümdar.
BaturKahraman, yiğit, cesur, bahadır.
BaturalpKahraman, yiğit, cesur, bahadır kimse.
BaturayKahraman, yiğit, cesur, bahadır kimse.
BaturhanKahraman, yiğit, cesur, bahadır hükümdar.
BayarUlu, yüce, saygın, soylu kimse.
Baybars1. Zengin ve korkusuz kimse.2. Bir tür kaplan.
BaybaşZengin, ileri gelen, saygın kimse.
BaybörüZengin ve yiğit olan kimse.
BaycanZengin, varlıklı kimse.
BaydoğanDünyaya zengin olarak gelen, zengin doğan.
Baydu1. "Zengindi, varlıklıydı" anlamında kullanılan bir ad.2. İlhanlı Devletinin hükümdarı.
BaydurGüçlü, kuvvetli, cesur.
BayduralpGüçlü, kuvvetli, cesur olan yiğit.
BayerZengin, varlıklı kimse.
Bayezit1. Yezit'in babası.2. Çeşitli dönemlerde yaşamış Osmanlı şehzadelerinin ortak adı.
BaygüçGüçlü ve zengin kimse.
BayhanZengin ve varlıklı hükümdar.
Bayık1. Doğru, gerçek (söz). 2. Açık, belli.
BayındırGelişip güzelleşmesi, hayat şartlarının uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışılmış olan, bakımlı.
BayırhanZengin, varlıklı hükümdar.
Baykal1. Yabani at. 2. Deniz.
BaykanZengin bir soydan gelen kimse.
BaykaraDoğan cinsinden bir kuş türü.
BaykocaVarlıklı, saygın kimse.
BaykorZengin, varlıklı bir duruma getirir anlamında kullanılan bir ad.
BaykulZengin, varlıklı kul.
BaykurtZengin, varlıklı saygın kimse.
BaykutKutlu, talihli kimse.
BaykutayZengin. talihli kimse.
Baylan1. Ağırbaşlı, uslu, kibar. 2. Şımarık nazlı, yaramaz. 3. Sebatsız, tembel.
BaymanVarlıklı, saygın kimse.
BayolZengin ve varlıklı ol" anlamında kullanılan bir ad.
BayrakBir ulusun, bir topluluğun veya örgütün simgesi olarak kullanılan, belli bir rengi ve biçimi olan, genellikle dikdörtgen biçiminde kumaş.
BayraktarBayrağı taşıyan, bayrak taşımakla görevli kimse.
Bayram1. Ulusal veya dinsel bakımdan önemi olan, kutlanan gün. 2. Sevinç, neşe.
BayrıÇok eski zamanda var olmuş veya eskiden beri var olan, kadim.
BayrualpEskiden beri yiğit olan kimse.
BayrubayEskiden beri varlıklı olan kimse.
BayruhanEskiden beri hükümdar olan kimse.
Baysal1. Rahat ve dingin. 2. Gürültüsüz, huzurlu.
BaysanZengin ve tanınmış kimse.
BaysoyVarlıklı soydan gelen kimse.
BaysuBol, bereketli, gür su.
BaysungurŞahin türünden yırtıcı bir kuş.
Baytal1. Kısrak. 2. Bayır, yokuş.
BaytaşZengin ve varlıklı olan kimse.
BaytekinZengin prens, şehzade.
BaytimurZengin ve güçlü kimse.
BaytokZengin ve tok olan kimse.
BaytugayZengin ve varlıklı kimse.
BaytüzeZengin ve adaletli kimse.
BayülkenYüce, yüksek, ulu zengin kişi.
Bedel1. Değer, fiyat, kıymet. 2. Bir şeyin yerini tutabilen karşılık.3. Eşit, denk.
Beder1. Süs, bezek. 2. Nakış, kumaş nakışı.
Bedi1. Eşi ve benzeri olmayan, eşsiz. 2. Yeni, görülmemiş.
Bedia1. Beğenilen, değeri bilinen yeni şey. 2. Estetik değeri yüksek olan sanat eseri.
BedihAçık, anlaşılır, ilk göze çarpan, ilk akla gelen.
Bedihe1. Başlangıç. 2. Güzel söz.
BedirAyın on dördüncü gecesi, dolunay.
BedirhanDolunay gibi güzel olan hükümdar.
BedirnisaAy gibi güzel kadın.
Bediz1. Süs, bezek, nakış. 2. Resim, heykel, şekil.
BedrekaKılavuz, yol gösterici.
BedriDolunayla, ayın on dördü ile ilgili olan.
BedriyeDolunayla, ayın on dördü ile ilgili olan.
BedükBüyük, yüce, gösterişli, önemli.
BeğençGüzel veya çirkin yargısını verdiren duygu, beğenme.
Begüm1. Hanım, hanımefendi. 2. Hint prenseslerine verilen unvan.
BehiçŞen, güzel yüzlü kimse.
BehiceŞen, güzel, güler yüzlü ve şirin.
Behire1. Hayırlı ve iyiliksever, soylu kadın. 2. Şişmanlık yüzünden yürürken soluyan kadın.
Behlül1. Çok güldüren, şakacı. 2. Hayırsever, iyi adam.
Behmen1. Zeki, anlayışlı. 2. Tedbirli.
Behnan1. İyi huylu kimse.2. Güler yüzlü kimse.
Behnane1. İyi huylu kadın.2. Güler yüzlü kdaın.
Behram1. Merih yıldızı. 2. Eski İran dininde yolcuları korumakla görevli olduğuna inanılan melek.
BehzatSoyu sopu temiz, doğuştan iyi, temiz kimse.
Bek1. Sağlam, sert, katı. 2. Bey. 3. İleri gelen, sözü geçen, saygın, zengin kişi.
BekâmAmacına, isteğine kavuşmuş, erişmiş olan kimse.
BekataAtası bey olan kimse.
BekbayGüçlü ve varlıklı olan kimse.
BekdemirDemir gibi sağlam ve güçlü olan kimse.
BekdilDoğru sözlü, mert kimse.
BekemSağlam, dayanıklı, güçlü kimse.
BekirSabahları erken kalkmayı alışkanlık edinen kimse.
BeksanTanınmış, ünlü, saygın kimse.
Bektaş1. Akran, eş, yaşıt. 2. Eşit, denk.
BektöreGüçlü, değişmez töreleri olan, törelerine bağlıkimse.
Belek1. Hediye, armağan. 2. Alacalı, karışık renkli. 3. Nişan, iz.
Belen1. Dağlık, sarp yer. 2. Sırt, bayır, yamaç, dağ eteği. 3. Yüksek, dağlık yerlerde görülen düzlük. 4. Issız yer.
BelgeBir gerçeğe tanıklık eden yazı, fotoğraf, resim, film vb. vesika, doküman.
Belgi1. Bir şeyi benzerlerinden ayıran özellik, alamet, nişan. 2. Duyuş, düşünüş ve inanıştaki ayırıcı özellik.
BelginTam ve kesin olarak belirlenmiş olan, açık, anlaşılır, belirgin.
Beliğ1. Düzgün söz söyleyen. 2. Düzgün, güzel söz.
Belik1. Saç örgüsü. 2. İşaret, iz, nişan, 3. Çok, fazla. 4. Tepe, doruk.
Belin1. Korku, ürkü. 2. Şaşkınlık, hayret.
BelkısSüleyman Peygamber zamanındaki Saba melikesinin adı.
Bellek1. Zihnin belleme ve anımsama yeteneği, gücü. 2. Bellenerek öğrenilen şey. 3. İşaret, iz.
BellisanTanınmış, ünlü kimse.
BelmaYumuşak, sakin, telaşsız kimse.
BenalYüzünde kırmızı benleri olan kimse.
Benam1. Namlı, ünlü, meşhur. 2. Güzel, iyi.3. Az bulunan.
BenayAy gibi parlak olan kız.
BenderTicaret limanı, iskele.
Benek1. Herhangi bir şey üzerindeki ufak leke, nokta. 2. Güneş lekeleri yöresinde görülen, parlak taneciklerden ve parlak damarlardan oluşmuş bölüm.
BenerBen yiğitim anlamında kullanılan bir ad.
Benevşe1. Menekşe. 2. Mor renk.
BengiSonu olmayan, hep kalacak olan, sonsuz, ebedî.
BengialpSonsuza dek yiğit olarak kalacak olan.
BengibaySonsuza dek varlıklı olarak kalacak olan.
BengigülSonsuza dek güzel olarak kalacak olan.
BengisanÖlümsüz adı olan.
BengisoySoyu sonsuza dek sürecek olan.
BengisuEfsanelere göre içen kimseye ölümsüzlük sağladığına inanılan bir su, abıhayat.
BengühanHükümdarlığı sürekli olan.
BengülGül gibi güzelim anlamında kullanılan bir ad.
BenianBeni anımsa anlamında kullanılan bir ad.
BenliVücudunda ben bulunan.
BenligülVücudunda ben olan güzel.
BennurBen nur gibi parlak ve güzelim anlamında kullanılan bir ad.
BenolBen işte oyum anlamında kullanılan bir ad.
BenşenMutluyum, şenim anlamında kullanılan bir ad.
Bent1. Bağ. 2. Zincir. 3. Düğüm. 4. Tutsak, esir.
BentürkBm Türküm anlamında kullanılan mi ad.
BenzerNitelik, görünüş bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan.
Berat1. Nişan, rütbe. 2. Bir buluştan, bir haktan yararlanmak için devletçe verilen belge, patent. 3. Osmanlı İmparatorluğu'nda bir göreve atanan, aylık bağlanan, san, nişan veya ayrıcalık verilen kimseler için çıkarılan padişah buyruğu.
Berceste1. Seçilmiş, beğenilmiş. 2. Sanat değeri yüksek anlamlar taşıyan dize.
Bercis1. Jüpiter gezegeni. 2. Çok süt veren deve.
Bereket1. Bolluk, gürlük, ongunluk. 2. Yağmur.
Beren1. Güçlü, kuvvetli. 2. Akıllı. 3. Tanınmış.4. Kadife kumaş.
BergüzarAnmak için verilen armağan, hatıra, yadigâr.
Beri1. Salim, kurtulmuş. 2. Temiz.
BeriaOlgunluk ve güzelliğiyle akranlarından üstün olan sevgili, kadın.
BeriyeSalim, kurtulmuş, aklanmış, arı, temiz.
Berk1. Sağlam, kuvvetli. 2. Katı, sert. 3. Şiddetli. 4. Hızlı. 5. Orman. 6. Ar. Şimşek. 7. Yaprak.
BerkalSağlam, güçlü ol anlamında kullanılan bir ad.
Berkanİyice hatırla anlamında kullanılan bir ad.
BerkantGüçlü, bozulmaz yemin.
BerkaySağlam ve güçlü kimse.
BerkelEli güçlü olam kimse.
BerkerGüçlü, sağlam kişilikli kimse.
BerkiŞimşek gibi, parlak.
BerkinSağlam, güçlü, kuvvetli.
BerkiyeŞimşek gibi, parlak.
BerkkanGüçlü soydan gelen kimse.
BerkmanGüçlü, sağlam kişilikli kimse.
BerkokOk gibi çevik ve güçlü olan kimse.
BerkolGüçlü, dayanıklı ol anlamında kullanılan bir ad.
BerksalGüçlü, kuvvetli kimse.
BerksanGüçlü tanınan kimse.
BerksayGüçlü olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
BerksoyGüçlü soydan gelen kimse.
BerksunKendini sağlam ve güçlü olarak göster anlamında kullanılan bir ad.
BerktanSabahın parlaklığı.
BerktinÖzü güçlü, sağlam olan kimse.
BerkünSağlam, güçlü tanınmış kimse.
BerrakDuru, temiz, aydınlık, açık.
BerterÜstün, yüksek, nitelikli, değerli.
BesametGüler yüzlülük, şenlik.
BesimGüler yüzlü, güleç adam.
BesimeGüler yüzlü, güleç, neşeli kız.
Beşir1. Müjde getiren, müjdeci. 2. Güler yüzlü, güleç.
Beşire1. Müjde getiren, müjdeci. 2. Güler yüzlü, güleç.
Beste1. Bir müzik eserini oluşturan ezgilerin tümü. 2. Bağlanmış, bitiştirilmiş.
BetikYazılı olan şey, yazılmış, yapıt.
Betim1. Bir şeyi, bir kimseyi, bir olay veya duyguyu betimleyen söz veya yazı. 2. Herhangi bir şeyin resmi veya heykeli.
Betül1. Namuslu, temiz kadın. 2. Allah'ın emri. 3. Hazreti Meryem'in ve Hazreti Fatma'nın lakapları. 4. Ana ağaçtan ayrılıp, ayrı kök salan fidan.
BetülayNamuslu, iffetli, ay gibi güzel kadun.
Beyaz1. Kar rengi, ak. 2. Temiz, lekesiz.
BeybolatÇelik gibi güçlü, saygın kimse.
BeycanBey gibi olan kimse.
Beydağ1. Beyin gezip dolaştığı dağ.2. Anadolu'nun çeşitli yerlerinde dağların ortak adı.
BeyhanSır saklamayan, aklındakini ve yüreğindekini hemen söyleyen.
BeykalBeyliğini sürüdür anlamında kullanılan bir ad.
BeykanBey soylu olan kimse.
Beylem1. Açılmamış pamuk kozası. 2. Çiçek buketi.
Beyrek1. Çok nazik, efendi, bey. 2. Hüzünlü.
BeysanBey gibi tanınmış olan.
BeysunKendini bey olarak göster anlamında kullanılan bir ad.
BeytöreTörelere göre bey olmuş kimse.
BeytullahAllah’ın evi, Kâbe.
BeyzaÇok beyaz, daha ak çok temiz, lekesiz.
Beyzade1. Bey oğlu. 2. Soylu. 3. Nazlı, şımarık yetiştirilmiş.
BeyzatDoğuştan bey olan, soylu, asilzade.
Bezek1. Süs, ziynet. 2. Bir yapıtı süsleyen motiflerden her biri.
BezenSüslen, ziynetlen anlamında kullanılan bir ad.
BezmiâlemDünya meclisi, sohbet toplantısı.
BidarUyanık, uyumayan, uykusuz.
BidayetBaşlama, başlangıç.
BigeEvlenmemiş, çocuğu olmamış kadın.
Bihanİyiler, iyi olanlar.
BihinEn iyi, çok iyi, seçkin.
BihineEn iyi, çok iyi, seçkin.
BihterDaha iyi, en iyi, pek iyi.
Bilâl1. Su gibi ıslatan.2. Islaklık.
BilanSüslü ve işlemeli kılıç kemeri.
BilayEy ay gibi güzel ve parlak olan, bunu bil! anlamında kullanılan bir ad.
BilbaşarBil ve başar anlamında kullanılan bir ad.
BilbayEy varlıklı kimse, bunu bil! anlamında kullanılan bir ad.
BiledaTarihte, Atillâ'nın kardeşi. (434-445) yıllarında saltanat süren Hun Hükümdarı.
BilenBilgili, görgülü, anlayışlı.
BilenderSeyrek olarak bil" anlamında kullanılan bir ad.
BilgeBilgili, iyi ahlaklı, olgun ve örnek kimse.
BilgebayBilgili, varlıklı kimse.
BilgehanBilgili hükümdar.
BilgekağanBilgili hükümdar.
BilgekanBilgin soydan gelen kimse.
BilgekutBilgili ve kutlu kimse.
BilgenBilgili, çok bilen.
BilgenurBilgili ve aydın kimse.
BilgerAkıllı, bilgili, bilge, bilgin.
BilgiÖğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek.
Bilgiç1. Bilgili kimse, her şeyi bilen, anlayan. 2. Bilmediği hâlde bilir gibi görünen, bilgili geçinen.
BilgihanBilgili hükümdar.
BilginBilimsel bir konuda derin bilgisi olan, âlim.
BilginerBilimsel bir konuda derin bilgisi olan kimse.
BilginurBilginin ışığı, bilginin aydınlığı.
BilgiserBilgi ortaya koy anlamında kullanılan bir ad.
BilhanÇok bilgili, çok bilen.
Bilik1. Güçlü bir seziş ve görgüden doğan ruh uyanıklığı ve zevk olgunluğu. 2. Akıl, us, hikmet, bilgi.
BilirBilgili, her şeyi bilen, anlayan, görgülü, kültürlü.
Biliş1. Bilme, anlama, kavrama. 2. Tanıdık.
Billûr1. Duru, temiz, saydam, tanınmış ve değerli kesme cam, kristal. 2. Parlak, ışıklı.3. Duru.
BilmenBilen, anlayan, bilgili.
BilnurEy aydın kimse, bunu bil! anlamında kullanılan bir ad.
BilsayBil ve say anlamında kullanılan bir ad.
BilsenSen bil anlamında kullanılan bir ad.
BilsevBil ve sev anlamında kullanılan bir ad.
BilsinBilsin, tanısın anlamında kullanılan bir ad.
BiltaşBil ve coşkunluk yap anlamında kullanılan bir ad.
BiltayBunu bil anlamında kullanılan bir ad.
BilyapBilerek yap anlamında kullanılan bir ad.
BinalBindikten sonra al anlamında kullanılan bir ad.
BinanBin ve an " anlamında kullanılan bir ad.
BinatAta bin" anlamında kullanılan bir ad.
BinayBin ay " anlamında kullanılan bir ad.
BinbaşarBin ve başar anlamında kullanılan bir ad.
BinerBin tane erkek anlamında kullanılan bir ad.
BinnazÇok nazlı, cilveli.
BinyaşarÇocuğun uzun yaşaması dileğiyle verilen adlardandır.
BiranBir kez olsun hatırla anlamında kullanılan bir ad.
BirantAnt iç, yemin et anlamında kullanılan bir ad.
BirbenYalnızca ben anlamında kullanılan bir ad.
BircanÇok sevimli, cana yakın.
BirceTek, eşsiz, biricik.
Birge1. Kamçı. 2. Birlikte, beraber. 3. Kuma, ortak.
BirgenYalnızlığa alışmış.
Birgi1. Kamçı. 2. Birlikte, beraber.
BirgitBirleşik, birleşmiş, birlik olmuş.
BiricikTek, eşsiz, çok sevilen, benzeri olmayan.
BirimBir tanem, sevdiğim, biriciğim anlamında kullanılan bir ad.
BirizBirlikteyiz, beraberiz anlamında kullanılan bir ad.
BirmenTek olan, benzeri olmayan kimse.
BirolTek ol, biricik ol anlamına kullanılan bir ad.
BirsenTeksin, biriciksin anlamında kullanılan bir ad.
BirsinTeksin, eşsizsin anlamında kullanılan bir ad.
BirsoyAynı soydan olan kimse.
BirtanSabahın ilk aydınlığı gibi yakışıklı olan.
BirtekEşi olmayan, çok sevilen, yegâne.
BirtenKimseye bağımlı olmayan.
BitengülAçılmış gül gibi güzel olan.
Bitim1. Son, sonuç. 2. Yapı, kuruluş. 3. Ekinin yerden bitmesi, çimlenme.
Boğa1. Damızlık erkek sığır. 2. Bal yapan dişi arı.
Boğaç1. Boğan.2. Boğaya benzeyen.3. Dede Korkut hikâyelerinde geçen bir kahraman adı. Küçük yaşta bir boğayı öldürdüğü için bu ad verilmiştir.
BoğahanKuvvetli, cesur hükümdar.
BoğataşGüçlü ve kuvvetli kimse.
BoğatayGüçlü ve kuvvetli kimse.
BoğatekinGüçlü, kuvvetli şehzade.
BoğatimurGüçlü, kuvvetli.
Böget1. Havuz. 2. Gölün derin yeri. 3. Su birikintisi.
BöğürtlenBahçe çitlerinde, yol kıyılarında kendiliğinden yetişen dikenli bir çalı ve bunun tadı mayhoş meyvesi.
Böke1. Kahraman, güçlü kimse. 2. Önder, başkan, reis. 3. Kabadayı, cesur, efe. 4. Güreşçi, pehlivan.
BolcanCanlı, hareketli, neşeli.
BolkanKanı bol, hareketli, yerinde duramayan.
BölükbaşıAskerlikte takımlardan oluşan, üçü veya dördü bir tabur oluşturan ve öbür birliklerin temeli sayılan birliğin başı.
BoncukCam, taş, sedef, tahta gibi şeylerden yapılan yuvarlak ve renkli süs tanesi.
Bor1. İşlenmemiş, ekilmemiş toprak. 2. Fr. Doğada bor asidi veya boratlar durumunda bulunan bir element.
BoraGenellikle arkasından yağmur getiren sert ve şiddetli fırtına.
BorahanFırtına gini hükümdar.
BorakYağmurdan sonra toprağın üstünde oluşan tuzlu beyaz katman.
Boran1. Bora. 2. Sis, duman. 3. İç sıkıntısı. 4. Yaban güvercini.
BoranalpCesur, çevik yiğit.
BoranbayÇok zengin, varlıklı.
BoransüFırtına gibi asker.
BorataşSağlam, kuvvetli ve fırtına gibi olan kimse.
BoratavFırtına gibi hızlı olan kimse.
BoratayFırtına gibi olan kimse.
BörçekKâkül, perçem, pürçek.
BörkEskiden kullanılan, genellikle hayvan postundan yapılan başlık.
BorkanKanlı, canlı kimse.
BörteçinEski tarihçilere göre Türkleri Ergenekondan kurtaran demircinin adı.
Börü1. Kurt. 2. Yiğit, bahadır, cesur.
BörübarsGüçlü, kuvvetli kimse.
BörübayGüçlü, kuvvetli kimse.
BörübeyGüçlü, kuvvetli bey.
BörühanGüçlü, kuvvetli hükümdar.
BörükanGüçlü, kuvvetli bir soydan gelem kimse.
Boy1. Bir aşiretin kollarından her biri. 2. Uzunluk.
BoyarEskiden Tuna bölgesinde, Transilvanya’da ve Rusya’da soylulardan olan kimselere verilen unvan.
BoyerUzun boylu olan kimse.
BoyluBoyu uzun olan kimse.
BoysalBoyun uzasın, uzun boylu ol anlamında kullanılan bir ad.
Boysan1. Uzun boylu, yakışıklı delikanlı. 2. Serbest.
Boz1. Toprak rengi. 2. Yiğit. 3. Kin, düşmanlık.
BozayBaşkalarına yararı az olan kimse.
BozbağBağı boz anlamında kullanılan bir ad.
BozbayYiğit ve delikanlı olan zengin kimse.
BozbeyYiğit ve cesur olan bey.
BozboraFırtına gibi sert ve kuvvetli olan.
BozdağTepeleri dumanla kaplı olan dağ.
BozdemirDemir gibi sağlam ve kuvvetli olan kimse.
BozerCesur ve yiğit kimse.
BozerkSağlamlık, kuvvetlilik.
BozkanCesur, yiğit, güçlü kimse.
BozkaraTeni esmer olan yiğit.
BozkayaKuvetli, cesur, yürekli kimse.
BozkırAğaçsız ve susuz ova.
BozkurtGöktürk efsanelerinde yer alan kutsal hayvan.
BozlakOrta ve Güney Anadolu'nun bazı bölgelerinde bir türkü ezgisi.
Bozok24 Oğuz boyundan on ikisine verilen ad. Osmanoğulları bu boydan gelmiştir.
BozokayBozoklardan olan kimse.
BoztaşSağlam ve kuvvetli olan kimse.
BozyelYağmur getiren lodos rüzgârı.
BozyiğitÇok cesur ve yürekli olan yiğit.
Bucak1. Gizli veya uzak bir köşe, kuytu yer. 2. Irmak kıyılarındaki kumluk, çalılık yerler. 3. Dağ tepesi.
Budak1. İnce ve küçük dal. 2. Ağaç gövdesinde tomurcuk çıkacak yuvarlak boğum.
BudunalMilletini sev anlamında kullanılan bir ad.
BuğdayTohumu ekmek yapımında kullanılan bitki ve aynı bitkinin başaktan ayrılmış tanesi.
Büğdüz1. Ağacın budak yeri. 2. Çam ağacının özü.
Buğrahan1. Erkek deve gibi korkusuz olan hükümdar.2. X. yüzyılın başlarında Orta Asya´daki Yağma boyundan çıkan ve ilk İslam devletini kuran Türk hükümdarlarının birçoğuna verilen san.
BugülBu, gül kadar güzeldir anlamında kullanılan bir ad.
Bük1. Ova ve dere kıyılarındaki çalı ve diken topluluğu. 2. Böğürtlen. 3. Akarsu kıyılarındaki verimli tarlalar. 4. Dönemeç. 5. Sık ağaçlık, orman.
Büke1. Ejderha, büyük yılan. 2. Akılı, bilgili.
BüklümBükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu kat.
BulakKaynak, pınar, çeşme.
Bülbül1. Sesinin güzelliğiyle tanınan, Akdeniz ülkelerinde, orman ve bahçelerde yaşayan ötücü kuş. 2. Sesi çok güzel olan kimse.
BüldanÜlkeler, şehirler, iller.
BulganOlgun, bilgili, görgülü, hoşgörülü kimse.
Bulgu1. Bulunan şey, keşif. 2. Anlayış. 3. İlham.
BulgubayAnlayışlı zengin.
Buluşİlk kez yeni bir şey yaratma, icat.
BulutAtmosferdeki su damlacıkları ve buz taneciklerinin görülebilir yoğunluk kazanmasıyla oluşan, biçimleri, yükseklikleri ve yol açtıkları hava olaylarıyla birbirinden ayrılan yığınlar.
BuluttekinBulut gibi her yeri kaplayan bey.
Bumin1. Baykuş. 2. Tümen.
BünyaminYakup Peygamber'in en küçük oğlunun adı.
BurakHz. Muhammed'in Miraç Gecesi'ndeki biniti.
Burç1. Kale duvarlarından daha yüksek, yuvarlak, dört köşe veya çok köşeli kale çıkıntısı.2. Zodyak üzerinde yer alan on iki takımyıldıza verilen ortak ad.3. Ökse otu.
BurçakBaklagillerden, taneleri yem olarak kullanılan bir bitki.
BurçhanYüce, ulu, saygın hükümdar.
Burcu1. Güzel koku, ıtır. 2. Sakız ağacının tomurcuğu.
Bürge1. Pire. 2. Bir yerde duramayan canlı, taşkın kimse. 3. Keklik. 4. Bahşiş, armağan.
Bürgü1. Baş örtüsü. 2. Çarşaf, atkı. 3. İnce perde.
BurhanKanıt, delil, ispat.
BurhanettinDinin kanıtı, ispatı.
Burkay1. Ay, hilal.2. Gücenmiş, kırılmış kimse.
Buruk1. Tadı kekre olan. 2. Alınmış, kırılmış, gücenmiş. 3. Aksak, topal, eğri basan. 4. Kapalı havuz. 5. Hortum, kasırga.
BurukbayGücenmiş, kırılmış zengin kimse.
BuruktekinGücenmiş, kırılmış şehzade.
BürümcekHam ipekten dokunmuş ince bez.
BüşraMüjde, sevinçli haber.
Buyan1. Mutluluk, uğur, talih. 2. İyi iş, sevap.
Buyruk1. Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı söz, emir. 2. Egemenlik.
BuyrukalpBuyruk veren yiğit.
BuyrukataBuyruk veren ata.
BuyrukbayBuyruk veren zengin.
BuyrukçuBuyruk veren, emreden.
BuyrukhanBuyruk veren hükümdar.
ÇabaHerhangi bir işi yapmak için harcanan güç, zorlu, sürekli çalışma.
Cabbar1. Zorlayan, cebreden. 2. Kuvvet ve kudret sahibi (Allah.) 3. Gökyüzünün güneyinde bulunan bir yıldız kümesi.
Çadır1. Çadır.2. Kadınların baş örtüsü.
Cafer1. Küçük akarsu. 2. Caferî mezhebinin kurucusu. 3. Hz. Ali'nin Mute Savaşı´nda ölen kardeşinin adı.
Çağ1. Dönem, mevsim, zaman. 2. Yaş. 3. Yüzyıl, asır. 4. Çağlayan.
Çağa1. Bebek, çocuk. 2. Küçük kuş yavrusu.
ÇağaçanYeni bir dönem başlatan kimse.
ÇağakanÇağ değiştiren kimse.
Çağan1. Bayram. 2. Kalın ve kuvvetli deve kösteği. 3. Doğan kuşu.
Çağatay1. Yavru at, tay.2. Cengiz Hanın oğlu.
ÇağayÇağın parlak ve aydın bireyi.
ÇağbayÇağın zengini olan kimse.
Çağdaş1. Aynı çağda yaşayan. 2. Bulunulan çağın koşullarına uygun olan. 3. Yaşıt.
Çağıl1. Çağla ilgili. 2. Çakıl. 3. Çağla.
ÇağıltıSuyun akarken, taşlara, kayalara çarparak çıkardığı ses.
Çağır1. Şıra. 2. Çakır. 3. Dar yol, küçük yol.
ÇağkanCanlı, dinamik, çalışkan kimse.
Çağla1. Badem, kayısı, erik gibi çekirdekli yemişlerin ham durumu. 2. "Coşkulu ol" anlamında kullanılan bir ad.
Çağlak1. Şelale, çağlayan. 2. Yırtıcı kuş, çaylak.
ÇağlanBir ırmağın denize kavuştuğu yer.
Çağlar1. Çağlayan. 2. Coşkulu, canlı kimse.
ÇağlasınCoşsun, çağlasın anlamında kullanılan bir ad.
ÇağlayanKüçük bir akarsuyun çok yüksek olmayan bir yerden dökülüp aktığı yer.
ÇağlayangilÇağlayan ailesine mensup olan kimse.
ÇağlayantürkÇağlayan Türk.
Çağlı1. Kuvvetli. 2. Namuslu.
ÇağnurÇağın ışık saçan bireyi.
Çağrı1. Birini çağırma, davet. 2. Doğan, çakır kuşu. 3. Rütbe, unvan, san.
Çağrıbey1. Çağıran bey.2. Selçuklu Devleti´nin kurucularından Horasan Meliki.
ÇağrınurAydınlığa, ışığa davet eden kimse.
ÇağverenYeni bir çağ açan kimse.
CahideÇok çalışan, çaba gösteren kimse.
CahitÇok çalışan, çaba gösteren kimse.
Caize1. Armağan, hediye. 2. Yol yiyeceği, azık. 3. Eski şairlere yazdıkları methiyeler için verilen bahşiş.
ÇakanParıldayan, ışık veren.
Çakar1. Kıvılcım. 2. Şimşek. 3. Yaman, görmüş geçirmiş kimse.
ÇakılKüçük veya orta boyda taş parçası.
Çakım1. Şimşek, kıvılcım 2. Yığın.
Çakın1. Şimşek, kıvılcım. 2. Mavi gözlü.
Çakır1. Mavimsi, mavi benekli, gri göz rengi. 2. Bir doğan cinsi. 3. Gönül, iç, can.
ÇakırbeyYiğit, cesur, gözü pek bey.
ÇakırerCesur, yiğit kimse.
Çakmak1. Taşa vurulup kıvılcım çıkaran çelik parçası. 2. Tutuşturma aygıtı.
ÇakmanAmacına erişen, ulaşan kimse
Çakmur1. Yarı uykulu bakış. 2. Sert taş 3. Pinti.
ÇalganYatağı taşlık olan ve gürültüyle akan su.
CalibeKendine çeken, celbeden, çekici.
ÇalıkbeySağlığı yerinde olmayan bey.
ÇalıkuşuSerçegillerden, başı koyu kırmızı, çalılık yerleri seven, ötücü bir kuş.
Çalım1. Gösterişli tavır, kurulma. 2. Kılıcın keskin tarafı. 3. İlgi. 4. Vuruş.
Çalın1. Ateş çakmağı. 2. Çiy, kırağı.
Çalış1. Çelme, güreş. 2. Çarpışma, cenk, savaş.
ÇalışkanÇok çalışan, çalışmayı seven.
ÇalkaraDoğan türünden bir kuş.
CalpGüçlü, kuvvetli, gayretli.
Çaltı1. Diken, çalı. 2. Küçük ve dikenli orman. 3. Akasya. 4. Engel. 5. Kuytu yer. 6. Hızlı, çevik.
Çamİğne yapraklı, kozalaklı, reçineli ağaç.
ÇambelGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇamerGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇamokGüçlü, kuvvetli kimse.
Can1. Ruh. 2. Güç, dirilik, 3. İnsanın kendi varlığı, özü, 4. Gönül. 5. Çok içten, sevimli, şirin kimse.
CanaEy can, ey sevgili! anlamında kullanılan bir ad.
CanalGönül al, kendini sevdir, sevilen biri ol anlamında kullanılan bir ad.
CanalpÖzünde yiğitlik, güçlülük olan kimse.
CanaltayÖzü, ruhu yüce olan kimse.
CananeSevgili, gönül verilen, âşık olunan.
CanaşSevgili, dost, arkadaş.
CanatŞiddetle iste anlamında kullanılan bir ad.
CanaydınÖzü temiz, aydınlık ruhlu kimse.
CanbayÖzü zengin, gönlü tok olan kimse.
CanbekÖzü pek, güçlü kişilikli kimse.
CanberkGüçlü, sağlam kişilikli kimse.
Candaİçte, özde, yürekte olan kimse.
Candanİçten, yürekten, samimi.
Candanerİçten, samimi, dost kimse.
Candar1. Canlı, diri. 2. Koruyucu, muhafız.
ÇandarlıOsmanlı İmparatorluğu zamanında sadrazamlar ve kazaskerler yetiştirmiş büyük bir ailenin adı.
CandaşDost, arkadaş, yoldaş.
CandeğerUğrunda can verilecek kadar güzel, değerli, sevilen.
CandemirÖzü güçlü, demir gibi sağlam ve kişilikli kimse.
CandoğanYaradılıştan samimi, dost olan kimse.
Canelİçten, candan uzatılan el, dostluk eli.
CanerÇok içten, sevilen, sevimli kimse.
CanfedaCanını veren, özverili kimse.
Canfer1. Aydın, bilgili kimse. 2. Güçlü, saygın kimse.
CanfesÜzerinde desen bulunmayan, ince dokunmuş, parlak, tok, ipekli kumaş.
CanfezaCan artıran, gönle ferahlık veren.
CanfidanÖzü fidan gibi düzgün olan kimse.
CanfideÖzü çiçek fidesi gibi temiz ve güzel olan kimse.
Çangal1. Dallı budaklı, eğri ağaç. 2. Çok zayıf. 3. Dere dibi.
CangirayDürüst, samimi hükümdar.
CangülÖzü gül gibi sar ve temiz olan kimse.
CangünMutlu, sevimli gün.
CangürCanlı, neşeli kimse.
CanhanımSevimli, cana yakın kadın.
Canik1. Atik, çevik. 2. Gözü açık ve becerikli.
CanipYan, taraf, cihet, yön.
CanipekÖzü ipek gibi tertemiz olan kimse.
CanıpekAcıya, sıkıntıya karşı dayanıklı olan kimse.
CankanÖzü hareketli olan kimse.
CankatYaşama gücü ver, neşe ve mutluluk saç anlamında kullanılan bir ad.
CankayaÖzü sağlam olan kimse.
CankılıçÖzü klıç gibi keskin olan kimse.
CankızSevilen, sevimli, şirin kız.
CankoçSevimli, cana yakın kimse.
CankorurCanı koruyan kimse.
CankurtÖzü kurt gibi olan kimse.
CankutKişinin mutluluğu, talihi, şansı, uğuru.
CanolCandan dost ol, gerçek dost ol anlamında kullanılan bir ad.
CanözenGerçek dost olan kimse.
CanözlemGerçekten özlenen kimse.
CanperverGönül açan, iç açan, ruhu besleyen.
CanpolatCanı, özü çelik gibi güçlü kimse.
CanrübaGönül kapan, gönül alan sevgili.
CansalÖzünü bırak, terket anlamında kullanılan bir ad.
CansayŞirin, sevimli, cana yakın olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
CanselÖzü taşkın olan kimse.
CansenSen cansın, sevilensin, sevimlisin anlamında kullanılan bir ad.
CanserCanını, özünü ortaya koy anlamında kullanılan bir ad.
Cansevİnsanları sev anlamında kullanılan bir ad.
Cansevenİnsanı seven anlamında kullanılan bir ad.
Canseverİnsanı seven anlamında kullanılan bir ad.
CansınSevgi dolusun, sevilmeye değersin, dostsun, sevgilisin" anlamında kullanılan bir ad.
CansoyTatlı ve içten olan kimse.
CansuCan suyu, yaşam veren su.
CansunKendini göster anlamında kullanılan bir ad.
CansunarCanını feda eder anlamında kullanılan bir ad.
CansunayCanını feda eden kimse.
CansunerCanını feda eden kimse.
CantekinSamimi, içten hükümdar.
CantezTez canlı, aceleci, hareketli kimse.
CantürkTürk'ün dostu, arkadaşı.
Çapan1. Ceket. 2. Engelli, tehlikeli. 3. Düğün yemeği yapan aşçı. 4. Alkış, el çırpma.
Çapaner1. Saldıran, atılan, hücum eden kimse.2. Koşan, hızlı hareket eden kimse.
Çapar1. Sarışın, mavi gözlü, çilli, insan. 2. Kula renkli hayvan. 3. Çiçek bozuğu yüz. 4. Huysuz, ters adam. 5. Cesur.
Çapkan1. Saldıran, atılan, hücum eden. 2. Koşan, hızlı hareket eden.
CaranGüzel kokan bir tür çiçek.
Carullah1. Allah'a komşu olan. 2. Mekke'ye gidip orada oturan kimse.
Çav1. Ün, şöhret, şan. 2. İz, eser. 3. Güneşin buluttan sıyrılmış durumu. 4. Yüksek ses.
Çavaş1. Güneş. 2. Güneşli yer, güney.
ÇavdarBuğdaygillerden, birçok türü bulunan, yıllık, boylu bir bitki.
CavidanSonrasız, sürekli kalacak olan, sonsuz.
CavitSonrasız, sürekli kalacak olan, sonsuz, ebedî.
Çavuş1. Orduda onbaşıdan sonra gelen, görevi manga komutanlığı olan erbaş. 2. Kılavuz.
ÇaydamYatağa doldurulan veya yağmurluk yapılan ince keçe.
ÇaydamarÇay gibi akıp giden.
ÇayhanAdı çay olan hükümdar.
Çaykara1. Çay kıyılarında çıkan kaynak, pınar. 2. Kumsal, nehir yatağı.
Çaylak1. Irmağın geçit yeri, geçit. 2. Sözünde durmayan kimse. 3. Yırtıcılardan uzun kanatlı, çengel gagalı, küçük kuşları avlayan bir kuş.
Çaylan1. Çay ve ırmağın geçit yeri. 2. Kumsal, kumlu yer. 3. Çakıllı yer.
CaymazSözünü tutan, sözünden dönmeyen kimse.
Çaynak1. Tırnak, pençe. 2. Eli kolu tutmayan, sakat.
Cazibe1. Çekici, alımlı, sevimli. 2. Alım, alımlılık, çekicilik. 3. Yer çekimi, yıldızların birbirini çekmesi.
CazimKarar veren, kesen, kestirip atan.
CazipÇekici, ilgi uyandırıcı, albenili olan.
Cebe1. Zırh, zırhlı giysi. 2. Savaşla ilgili silah ve araçlar.
CebealpZırh gibi sağlam ve dayanıklı yiğit.
CebenOğuzların yirmi dört boyundan birinin adı.
Çeber1. El işlerinde usta, dikkatli, becerikli kimse. 2. Açıkgöz, cesur.
CebesoySoyu dayanıklı ve sağlam insanlara dayanan kimse.
Cebrail1. İş yapabilen melek.2. Allah'a en yakın olan dört melekten, peygamberlere buyruk ve vahiy getirmekle görevli olanı.
Çeçen1. Kafkasya'nın kuzeydoğusunda yaşayan bir halkın adı. 2. Akıllı. 3. Söz ustası, hatip. 4. Yakışıklı.
Cedide1. Yeni, kullanılmamış. 2. Pek az zamandan beri bilenen veya mevcut olan.
CefaEziyet, sıkıntı, çile.
Çekik1. Tarla kuşu. 2. Çekilmiş olan.
Çekim1. Güzel ve muntazam görünüş. 2. Güç, takat. 3. Çam yaprağı. 4. Çam kozalağı.
Çekin1. Meşe ağaçlarında olan iri bir çeşit meyve. 2. Bağ çubuklarının açılmak üzere bulunan gözlerini bitten korumak için kullanılan ökse.
CelâdetKahramanlık, yiğitlik.
CelâlYücelik, ululuk, değer.
CelâlettinDinin ululuğu, yüceliği, büyüklüğü.
Celâsun1. Kahraman, cesur, atak delikanlı, yiğit. 2. Genç ve sağlıklı, gürbüz kimse.
CelâyirMoğol ırkının büyük kollarından biri.
Çelebi1. Görgülü, terbiyeli, olgun kimse. 2. Bektaşi ve Mevlevi pirlerinin en büyüklerine verilen san. 3. Kayınbirader.
Çelem1. Yiğit. 2. Şalgam.
Çelen1. Yakışıklı delikanlı. 2. Tepelerin kar tutmayan kuytu yeri. 3. Açıkgöz, becerikli, kurnaz. 4. Evlerin dışında bulunan saçak. 5. Akıllı.
Çelenk1. Çiçek, dal ve yapraklarla yapılmış halka. 2. Uzun kuş tüyü. 3. Gümüş veya altın taç.
Çelik1. Su verilip sertleştirilen demir. 2. Çok güçlü, kuvvetli. 3. Kısa kesilmiş dal.
ÇelikbaşGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇelikbilekGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇelikelGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇelikerGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇelikhanGüçlü, kuvvetli hükümdar.
ÇelikizGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇelikkanGüçlü soydan gelen kimse.
ÇelikkanatGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇelikkayaGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇelikkolGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇeliközGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇeliksuGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇeliktanGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇeliktaşGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇeliktenÇelik gibi güçlü, sağlam, dayanıklı kimse.
ÇeliktürkGüçlü, kuvvetli Türk.
ÇelikyayGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇelikyürekCesur, soğukkanlı kimse.
Çelim1. Güç, kuvvet. 2. Tavır, çalım.
Çeltik1. Kabuğu ayıklanmış pirinç. 2. Dokunaklı söz. 3. Çoban yamağı.
Cem1. Hükümdar, şah. 2. İran mitolojisinde şarabı bulan. 3. Ar. Toparlanma, bir araya gelme.
Cemal1. Yüz güzelliği, güzellik. 2. Güzel yüz.
CemalettinDinin güzelliği.
CemalullahAllah'ın lütfu.
CemiToplanmış, bütün, hep.
Cemil1. Güzel. 2. Allah’ın sıfatlarından biri.
Cemile1. Güzel. 2. Hoşa gitmek için yaranma.
CeminurÇok nurlu, aydınlık kimse.
CemreŞubat ayında birer hafta aralıklarla önce havada, sonra suda ve en son toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi.
CemşirArslan gibi yürekli olan hükümdar.
Cemşit1. Mitolojide, İran’ın efsanevi dördüncü şahı.2. Bu şah görünüşünde olan.
CenaniYürekle, gönülle ilgili.
CenapŞeref, onur ve büyüklük.
Cengâver1. Savaşçı, silâhşor. 2. Savaşı seven, savaşkan,dövüşken.
Cengiz1. Güçlü, yılmaz, gözü pek kimse. 2. Tarihte Büyük Moğol İmparatorluğu´nu kuran Türk hükümdarı.
CenkerSavaş eri, savaşçı kimse.
Cennet1. Dinî inanışına göre, iyilik yapanların, günahsızların, öldükten sonra sonsuz mutluluğa kavuşacakları yer, uçmak. 2. Çok güzel, ferah yer, bahçe.
Çepni1. Dağ köylüsü. 2. Oğuzların Üçok koluna bağlı bir Türk Boyu.
ÇerçiKöylerde dolaşarak ufak tefek eşya satan gezgin satıcı.
Çeri1. Asker, ordu. 2. Savaş.
Cerit1. Verimsiz, çorak yer. 2. Bekâr. 3. Tarihte bir Türk oymağının adı.
ÇerkezKafkasya'nın yerli boylarından birinin adı ve bu boydan olan kimse.
Çerme1. Çay kıyılarında sulu ve yeşil yer. 2. Akarsuların topraktan çıkan sızıntısı. 3. Kaynak.
ÇeşminazNazlı, baygın bakışlı göz.
CesurYürekli, korkusuz, yiğit.
Çetik1. Yünden örülmüş terlik, mes. 2. Çarık. 3. Çocuk ayakkabısı. 4. Çekirge. 5. Fidan.
Çetin1. Sert, inatçı. 2. Sarp, engelli. 3. Çözümlenmesi güç. 4. Hayırsız.
ÇetinalpSert, inatçı yiğit.
ÇetinaySert, inatçı kimse.
ÇetinelSert, inatçı kimse.
ÇetinerSert, inatçı kimse.
ÇetinkayaSert, inatçı kimse.
ÇetinokSert, inatçı kimse.
ÇetinözSert, inatçı kimse.
ÇetinsoySert, inatçı bir soydan gelen kimse.
ÇetinsuSert, inatçı kimse.
ÇetintaşSert, inatçı kimse.
ÇetintürkSert, inatçı Türk.
ÇetinyiğitSert, inatçı kimse.
Cevdet1. İyilik, güzellik. 2. Olgunluk, büyüklük. 3. Kusursuzluk.
Cevher1. Bir şeyin esası, öz, maya. 2. Güç, enerji. 3. Değerli süs taşı, mücevher.
CevheriÖzle, yaradılışla ilgili.
ÇevikKolaylık ve çabuklukla davranan, kıvrak, hareketli kimse.
ÇevikcanKolaylık ve çabuklukla davranan, kıvrak, hareketli kimse.
ÇevikelKolaylık ve çabuklukla davranan, kıvrak, hareketli kimse.
ÇevikerKolaylık ve çabuklukla davranan, kıvrak, hareketli kimse.
ÇeviközKolaylık ve çabuklukla davranan, kıvrak, hareketli kimse.
CevriEziyet, sıkıntıyla ilgili olan.
Çevrim1. Sınır. 2. Girdap. 3. Sürekli ve düzenli değişme.
CevriyeEziyet, sıkıntıyla ilgili olan.
CevvalKoşan, dolaşan, hareket eden, hareketli.
Cevzaİkizler burcu, gökyüzünün kuzey yarım küresinde görünen iki parlak yıldızlı burç.
CeydaUzun boyunlu ve güzel kadın.
CeydahanUzun boyunlu ve güzel kadın.
CeyhanTürkiye'nin Akdeniz bölgesinde, uzunluğu 576 km. olan bir nehir.
CeyhunTevrat'a göre cennetin dört nehrinden biri.
ÇeyizGelin için hazırlanan her tür eşya.
CeylânGözlerinin güzelliğiyle ünlü, ince bacaklı, hızlı koşan, zarif, memeli hayvan.
CezmiKesin karar veren, kararlı kimse.
ÇiçekBir bitkinin, üreme organlarını taşıyan, çoğu güzel kokulu, renkli bölümü.
ÇiftçiGeçimini toprağını ekerek sağlayan kimse.
ÇiğdemZambakgillerden, türlü renklerde çiçek açan, çok yıllık, yumrulu bir kır bitkisi.
Çiğil1. Omuz, omuz başı. 2. Bir Türk boyu.
ÇiğlezYakışıklı, ince, uzun boylu.
Cihan1. Evren, âlem. 2. Dünya.
CihanbanuDünyanın hanımefendisi.
CihandarDünyaya egemen olan hükümdar.
CihandideDünyayı gezip görmüş, deneyimli kimse.
CihanefruzDünyayı parlatan, aydınlatan kimse.
CihanferCihanı, dünyayı aydınlatan, dünyanın ışığı.
CihangirDünyaya egemen olan, dünyayı zapt eden kimse.
CihanmertDünyanın en cömert insanı.
CihannurDünyayı aydınlatan, nurlu, ışıklı.
CihanşahDünyanın şahı, hükümdarı.
CihatDin uğrunda düşmanla savaşma.
ÇilekGülgillerden, sapları sürüngen, pembe kırmızı renkte meyvesi olan bir bitki.
Çilen1. Hafif yağan yağmur, çisenti. 2. Suyun derin olmayan yeri.
ÇilerŞarkı söyleyen, şakıyan, öten bülbül.
ÇilhanYüzü çil çil olan hükümdar.
ÇilhanımYüzü çil çin olan kadın.
ÇiltayÜzerinde benekler bulunan tay.
CilvekârCilveli, cilve yapan.
CilvesazCilve yapan, cilveli.
ÇimenKendiliğinden yetişmiş çim.
Çin1. Gerçek, gerçeklik, doğru. 2. Omuz. 3. Üzerinde çok meyve bulunan dal. 4. Soylu, öz, katıksız.
CindorukEn yüksek yer, zirve.
ÇinelDoğru, dürüst, namuslu kimse.
ÇinerDoğru, dürüst, namuslu kimse.
ÇinerkDoğru yolda kullanılan güç.
ÇinuçinÜstün, galip, zafer kazanmış.
Çisen1. Sisli ve kapalı havada ince ince yağan yağmur. 2. Çiy.
Çitlembik1. Mercimekten biraz büyük, buruk lezzette meyvesi olan bir ağaç. 2. Ufak tefek, esmer ve sevimli.
CivanTaze, genç delikanlı.
CivanbahtMutlu, şanslı kimse.
CivanmertCömert, eli açık kimse.
Çığ1. Dağdan yuvarlanan ve yuvarlandıkça büyüyen kar kümesi. 2. Sürü, kafile. 3. Çok, sık, fazla.
Çığa1. Horoz, cennet kuşu gibi kuşların kuyruğundaki tüylerden en gösterişlisi. 2. Yaramaz çocuk. 3. Karışık renkli bir tür kuş.
Çığıl1. Çakıl ve taş yığını. 2. Kalabalık. 3. İri saman.
Çığır1. Çığın kar üzerinde açtığı yol. 2. İz. 3. Taşlı yol, patika. 4. Yenilikçi akım.
Çınak1. Yırtıcı kuş pençesi. 2. Yağmurdan sonra açan hava.
Çınar1. Uzun boylu, kalın dallı, uzun ömürlü bir ağaç. 2. Dayanak, destek, güç alınan kimse, güçlü kimse.
ÇınayEtrafa gerçekten ışık saçan kimse.
Çıngı1. Kıvılcım. 2. Parça.
Çıray1. Yüz çizgileri, yüz güzelliği. 2. Beniz, yüz. 3. İnsan resmi.
Çıtak1. Dağlı, dağlarda yaşayan. 2. Köylü. 3. Yabancı, göçmen. 4. Kavgacı, inatçı, huysuz. 5. Açıkgöz, kurnaz. 6. İyi giyinmiş, yakışıklı delikanlı.
Çıtanak1. Bir dalda birkaç meyvenin bulunması. 2. Küçük dal.
Çıvgın1. Rüzgâr ve karla karışık yağan yağmur. 2. Ağacın verdiği yeni sürgün, filiz.
ÇobanKoyun, keçi, inek gibi hayvanları güdüp otlatan kimse.
ÇobanyıldızıVenüs gezegeni.
ÇoğahanKüçük yaşta hükümdar olmuş kimse.
ÇoğanKökü ve dalları sabun gibi köpüren bir bitki, çöven.
Çokan1. Dağın doruğu. 2. Zirveye ulaşan.
Çokay1. Köy zengini, çiftlik sahibi. 2. Eşkıya.
ÇokerGerçekten yiğit olan kimse.
ÇökermişYaşlı, yaşlanmış, ihtiyar kimse.
ÇolakEli veya kolu sakat kimse.
ÇolpanÇoban yıldızı, Zühre, Venüs.
Cömert1. Eli açık. 2. Verimli.
Çopur1. Yüzü, çiçek hastalığından kalma küçük yara izleri taşıyan kimse. 2. Bir tür geyik. 3. Benekli antilop.
ÇopuralpYüzü, çiçek hastalığından kalma küçük yara izleri taşıyan yiğit.
Çora1. Bir tür toprak. 2. Her türlü yemek.
ÇorakVerimsiz, bitek olmayan, kıraç toprak.
CoşanCoşku duyan, heyecanlı kimse.
Coşku1. Genellikle büyük bir istekle ortaya çıkan geçici hayranlık veya heyecan durumu. 2. Sevinç gösterileriyle beliren güçlü heyecan.
CoşkunCoşan, coşkulu, heyecanlı kimse.
CoşkunayCoşan, coşkulu, heyecanlı kimse.
CoşkunerCoşan, coşkulu, heyecanlı kimse.
CoşkunsuCoşan, coşkulu, heyecanlı kimse.
ÇotukAğaç kütüğü, asma kütüğü.
Çotur1. Kısa boylu, sağlam, güçlü kimse. 2. Yassı, buruşuk. 3. Fundalık.
ÇoturayKısa boylu, sağlam, güçlü kimse.
Cuci1. Konuk. 2. Sevgili. 3. Cengiz Han'ın dört oğlundan en büyüğü ve Altınordu devletinin kurucusu.
Cuma1. Toplanma. 2. Perşembeden sonra gelen gün.
CumaliDeğerli, yüce bir biçimde bir araya getirilmiş olan.
CumhurTopluluk, kalabalık, halk.
CumhuriyetHalkın egemenliği kendi elinde tuttuğu devlet biçimi.
Cündi1. Ata iyi binen, binici, süvari. 2. Asker.
CündullahAllah’ın askerleri.
Cüneyt1. Küçük asker, askercik. 2. Beylikler döneminde Aydınoğulları soyunun en son temsilcisi olan beyin adı.
Cura1. Dost, arkadaş, sevgili. 2. Güzel, ahenkli ses. 3. Ufak tefek, çelimsiz. 4. Küçük zurna. 5. Atmaca, doğan.
Çuvaş1. Güneş. 2. Güneşli yer. 3. Açık hava. 4. Çadır. 5. Rusya'da yaşayan bir Türk kavminin adı. 6. Yoksul.
Dadak1. Büyük kardeş, ağabey. 2. Bebek. 3. Bir yiyeceğin tadına bakmak için yenilen parçası, tadımlık. 4. Şeker, akide şekeri.
Dadaş1. Erkek kardeş. 2. Yiğit, delikanlı, babayiğit kimse. 3. Mert, cesur. 4. Arkadaş, dost.
DağÇevresindeki araziye göre çok yüksek olan toprak, kaya
DağaşanDağları aşan, korkusuzca dolaşan kimse.
DağdelenDağları delen, çok kararlı ve çalışkan kimse.
DağhanEski Türklerde dağ Tanrısı.
DağtekinDağlara hükmeden hükümdar.
DâhiOlağanüstü zeki ve yetenekli kimse.
Dai1. Dua eden, duacı. 2. Davet eden, çağıran.
Dal1. Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri. 2. Arka, sırt. 3. Kol.
Dalan1. Biçim, şekil. 2. İnce, narin, zarif.
DalboğaKoruyucu yürekli kimse.
DaldikenAğaç yetiştiren kimse.
DalgıçGenellikle özel donanımla su yüzeyi altında çalışmayı meslek edinen kimse.
DalımGücüm, kuvvetim anlamında kullanılan bir ad.
Dalkılıç1. Kılıcını çekmiş olan. 2. Gönüllü, fedai.
DalkoçKoruyucu, arka çıkıcı kimse.
DalokayÇok beğenilen kimse.
DaltekinKoruyucu, kayırıcı hükümdar.
Dalyan1. Deniz, göl ve nehirlerde kıyılara yakın kurulan büyük balık avlama yeri. 2. Denizde yüzeye yakın yosunlu kaya. 3. Deniz kıyılarında ve denizin dibinde dalgalı biçimde görülen kum.
Damar1. Canlı varlıklarda kan dolaşımına yarayan kanal. 2. Yer altında belli bir maden alanı. 3. Huy, yaradılış. 4. Tür.
DamlaYuvarlak biçimde, çok küçük miktarda su vb. sıvı.
DânâBilen, bilgili, zeki kimse.
DanişmentBilgin, bilgili.
DanışÖnemli bir konuda birkaç kişinin konuşması.
Danışman1. Bilgili ve düşüncesinden yararlanmak için danışılan kimse. 2. Bilgin.
Danyal1. Kutsal kitapta adı geçen İsrail peygamberi. 2. İbranice de bu ad “Tanrı benim yargıcımdır” anlamındadır.
Dara1. Hükümdar. 2. Tanrı adlarından. 3. Eski İran hükümdarlarından dokuzuncusu.
DarcanAceleci, sıkıntılı.
Daver1. Hakem, hâkim. 2. Adil padişah veya yönetici. 3. Yüce Tanrı.
Davran1. "Hazır ol, hazırlan" anlamında kullanılan bir ad.2. "İşe giriş, el at, başla" anlamında kullanılan bir ad. 3. Hazırlık.
Davut1. Sevgili, aziz.2. İsraillilerin, sesinin güzelliği ve şairliği ile tanınan hükümdar ve peygamberi.
DayaÇocuğa bakan dadı, sütnine, taya.
DayahatunÇocuğa bakan dadı, sütnine, taya.
Dayanç1. Sabır, katlanma gücü. 2. Dayanıklılık, sağlamlık.
Dayı1. Annenin erkek kardeşi. 2. Birini kayırıp koruyan saygın kimse. 3. Kabadayı, külhanbeyi. 4. Güzel, iyi.
Daylak1. Sakalı, bıyığı çıkmamış delikanlı. 2. İnce uzun boylu kimse.
Dede1. Babanın veya ananın babası. 2. Ata. 3. Mevlevi tarikatında çile doldurmuş dervişlere verilen san.
Define1. Toprak altına gömülerek saklanmış para veya değerli şeyler. 2. Değerli, önemli, az bulunur nitelikte kimse.
DefneDefnegillerden, yaprakları güzel kokulu, kış yaz yeşil kalan bir ağaç.
Değer1. Yüksek nitelik. 2. Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse. 3. Bir şeyin önemini belirten ölçü, karşılık.
DeğmeerSeçkin, nitelikli kimse.
Dehri1. Dünyanın sonsuzluğuna, ruhun bedenle birlikte öldüğüne inanan kimse. 2. Çok bilgili kimse.
Delâlİnsana hoş, sevimli görünen hâl, naz, işve.
Delice1. Delişmen, çılgın, coşkun. 2. Şahin, atmaca türünden kuş. 3. Buğdaygillerden bir bitki.
DelikanCoşkulu, hareketli, kabına sığmaz kimse.
Delikanlı1. Çocukluk çağından çıkmış genç erkek.2. Sözünün eri, dürüst, namuslu kimse.
Demet1. Bitki veya çiçek destesi. 2. Bağlanarak oluşturulmuş deste.
DemhoşSoluğu güzel kokan, hoş kokulu.
Demir1. Koyu renkli, kolay işlenen, dayanıklı, kullanılış yerleri çok maden.2. Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirağGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemiralpGüçlü, kuvvetli, sert, yiğit kimse.
DemirayGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirbağGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirbaşBaşı demir gibi sağlam olan kimse.
DemirboğaGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirbükenDemiri bükecek güçte olan kimse.
DemircanGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirçayGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirdelenDemiri delecek güçte olan kimse.
DemirdövenDemiri işleyen, güçlü kimse.
DemirelEli demir gibi güçlü olan.
DemirerGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirezenDemiri ezecek kadar güçlü olan kimse.
DemirgüçDemir gibi güçlü kimse.
DemirgülleGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirizGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirkanGüçlü soydan gelen kimse.
DemirkayaGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirkıranDemiri kıracak kadar güçlü olan kimse.
DemirkoçGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirkökGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirkolDemir gibi güçlü kolu olan kimse.
DemirkurtGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirkutGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirmanDemir gibi güçlü, sağlam kimse.
DemirokGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirolDemir gibi güçlü ol anlamında kullanılan bir ad.
DemirözÖzü demir gibi güçlü olan kimse.
DemirpençeGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirşahGüçlü, kuvvetli, sert hükümdar.
DemirsoyGüçlü soydan gelen kimse.
DemirtaşGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirtavGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirtayGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirtekinGüçlü, kuvvetli, sert hükümdar.
DemirtuğGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirtürkDemir gibi güçlü, sağlam Türk.
DemiryürekDGüçlü, yürekli kimse.
Deniz1. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi. 2. Çok bol.
DenizcanDeniz adamı, denizci.
DenizelDeniz adamı, denizci.
DenizerDeniz adamı, denizci.
DenizhanEski Türklerde deniz Tanrısı.
DeniztekinDeniz adamı, denizci.
Denk1. Aynı yaş ve değerde olan. 2. Uygun, nitelik yönünden eşit.
DenkelÖlçülü, uyumlu kimse.
DenkerÖlçülü, uyumlu kimse.
Denktaş1. Akran, aynı yaşta bulunan kimse, yaşıt. 2. Haktan yana olan, adil.
DenliTerbiyeli, saygılı, ölçülü kimse.
DenlisoyTerbiyeli, saygılı, ölçülü soydan gelen kimse.
DerenelToplayan, bir araya getiren kimse.
Derin1. Çok gelişmiş, çok ilerlemiş. 2. Yoğun. 3. İçten gelen.
DerinkökSoyu çok eskilere giden kimse.
DerinözÖzünde yücelik olan kimse.
DerlenDüzgün bir biçimde toplan, düzenli ol anlamında kullanılan bir söz.
Derman1. İlaç. 2. Çare. 3. Güç, kuvvet.
Derviş1. Bir tarikata girmiş, onun yasa ve törelerine bağlı kimse. 2. Alçak gönüllü, hoşgörülü kimse.
DervişhanAlçak gönüllü hükümdar.
DeryadilGönlü geniş, her şeyi hoş gören kimse.
DeryanurÇok güzel, çok parlak olan.
DesteDemet, tutam, bağlam.
Devin1. Hareket, kımıldanış. 2. Çaba, gayret.
DevinerHareketli, gayretli kimse.
Devlet1. Büyük mutluluk. 2. Kut, talih. 3. Büyük aşama, orun, mevki. 4. Toprak bütünlüğü ve siyasal örgütü olan bir ulusun oluşturduğu hukuksal varlık.
DevlettinDinin mutluluğu, uğuru, büyüklüğü.
Devran1. Dünya, felek. 2. Zaman. 3. Talih, yazgı.
DevrimDünya görüşünde, felsefede, bilimde, sanatta veya toplumsal düzende birdenbire olan niteliksel değişme.
DevrimerDünya görüşünde, felsefede, bilimde, sanatta veya toplumsal düzende birdenbire olan niteliksel değişmeden yana olan kimse.
DibaBir tür süslü ipek kumaş.
Dicle1. Ulu ırmak. 2. Anadolu'dan doğarak Irak'tan geçen, Fırat ile birleşerek Şattülarap adıyla Basra körfezine dökülen nehir.
DiclehanBüyük ırmak gibi çağlayan, çalışıp çaba gösteren hükümdar.
DidemGözüm, gözüm gibi sevdiğim, sevgilim anlamında kullanılan bir ad.
Dik1. Yatay bir düzleme göre yerçekimi doğrultusunda bulunan, eğik olmayan. 2. Sert, aksi. 3. Sert, kalın, tok
Dikbaşİnatçı, dik kafalı, direngen, gururlu kimse.
DikbaySert, aksi zengin kimse
DikboğaSert ve aksi kimse.
DikçamÇam gibi uzun olan kimse.
DikdalSert ve aksi kimse.
Dikeç1. Dikey. 2. Bağ çubuğu dikmek için delik açmaya yarayan demir.
DikenKimi bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuğu gibi bölümlerinde ve kimi hayvanların derisinde bulunan sert, sivri çıkıntı.
Dikmen1. Koni biçiminde sivri tepe. 2. Dağların en yüksek yeri. 3. Yayla.
DiksoySoyu ters ve inatçı kimselere dayanan.
DiktaşBir taş olsun dik, bir eser bırak anlamında kullanılan bir ad.
Dil1. Tat alma organı. 2. İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için sözcüklerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma. 3. Tutsak, esir. 4. Körfez, koy.
DilâraGönül alan, gönül okşayan, gönlü dinlendiren.
DilâşupGönlü karıştıran, gönül çalan güzel.
DilayGönlü aydınlatan ay gibi güzel.
Dilbaz1. Güzel söz söyleyen, göze hoş görünen.2. Konuşmasıyla kandıran.
DilbentGönül bağı, gönül bağlayan.
DilberGönlü alıp götüren güzel.
DilbesteGönül bağlamış, âşık.
DildadeGönül vermiş, âşık.
DildarBirinin gönlünü almış, sevgili.
DilderenSevgi toplayan, gönül alan, beğenilen.
DilefruzYürek yandıran, sevimli.
DilegeGüzel ve düzgün konuşan.
DilekDilenen, istenen şey.
DilemreAna diline tutkun, dilini çok seven kimse.
Dilerİsteyen, dilekte bulunan, dileyen.
Dilercanİsteyen, dilekte bulunan, dileyen kimse.
DilferahGönlü ferah, sevinçli.
DilfezaGönlü genişleten, gönlü artıran.
DilfigârGönlü yaralı olan, âşık.
DilfiruzGönle ferahlık veren, sevindiren.
DilgeGüzel konuşan, hoşsohbet kimse.
DilhanGönülden söyleyen, içten konuşan kimse.
DilhuşGönlü hoş, yüreği rahat.
DilmaçÇevirmen, tercüman.
DilmenDil bilen, güzel söz söyleyen.
DilnişinGönülde yer tutan, hoş, güzel.
DilsafaGönlü şen, rahat, dertsiz.
DilşahGönül şahı, sevgili.
DilşatGönlü hoş, sevinçli.
DilsazGönül yapan, tatlı davranan.
DilşenGönlü şen, sevinçli.
DilsitanGönül alan güzel.
DilsuzGönül yakan, yürek yakan.
DinçGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçalpGücü ve sağlık durumu yerinde olan yiğit.
DinçayGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinççağGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçelGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçerGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçerkGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçkalGüçlü ve sağlam kal anlamında kullanlıan bir ad.
DinçkayaGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçkökGücü ve sağlık durumu yerinde olan soydan gelen kimse.
DinçkolSağlam ve güçlü kolu olan kimse.
DinçmenGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçokGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçolGüçlü ve sağlam ol anlamında kullanılan bir ad.
DinçözÖzü güçlü ve sağlam olan kimse.
DinçsanGücü ve sağlık durumu yerinde olarak tanınan kimse.
DinçsavGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçsayGücü ve sağlık durumu yerinde olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
DinçselGüç ve sağlıkla ilgili olan.
DinçsoyGücü ve sağlık durumu yerinde olan soydan gelen kimse.
DinçsüGüçlü, sağlıklı asker.
DinçtaşGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçtürkSağlam ve güçlü Türk.
DindarAllah'a inanmış ve bağlanmış kimse.
DirahşanParlak, parlayan.
DirayetZekâ, bilgi kavrayış.
DirençDayanma, karşı koyma gücü.
Diri1. Yaşamakta olan, canlı. 2. Taze. 3. Güçlü, zinde. 4. Zengin, varlıklı.
DiricanGüçlü, canlı kimse.
DirikDiri, canlı, yaşayan, sağlıklı.
DirikerSağlıklı, canlı kimse.
DirikökSağlıklı bir soydan gelen kimse.
Dirim1. Yaşama, hayat. 2. Yaşama gücü.
DirimtekinYaşama gücü olan hükümdar.
DirinerYaşlı, eski kimse.
DirisoySağlıklı bir soydan gelen kimse.
Dirlik1. Huzur, erinç. 2. Yaşayış, sağlık, geçim.
DirsehanDede Korkut Hikâyelerinde çocuğu olmadığı için hor görülen kahramanın adı.
Doğa1. Var olan her şeyin, canlı ve nesnelerin tümü. 2. Deniz, dağ, ova, orman vb.nin oluşturduğu fiziksel dünya. 3. Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü.
Doğan1. Doğan, dünyaya gelen.2. Kartalgillerden, alıştırılarak kuş avında kullanılan, yırtıcı bir kuş.
DoğanalpDoğan, dünyaya gelen yiğit.
Doğanay1. Doğan, dünyaya gelen kimse2. Ayın ilk günleri.
DoğanbaşDoğan, dünyaya gelen kimse.
DoğanbeyDoğan, dünyaya gelen bey.
DoğanbikeDoğan, dünyaya gelen ız.
DoğanerDoğan, dünyaya gelen kişi.
DoğangünDoğan güneş gibi parlak olan.
DoğanhanDoğan, dünyaya gelen hükümdar.
DoğannurNur gibi parlak olarak doğan.
DoğanşahDoğan, dünyaya gelen hükümdar.
DoğantimurDoğan, dünyaya gelen güçlü kimse.
DoğayEy ay, artık doğ, kendini göster anlamında kullanılan bir ad.
Doğru1. Gerçek, yalan olmayan. 2. Akla, mantığa uygun. 3. Dürüst, namuslu, ahlaklı.
DoğruelEline ayağına düzgün olan kimse.
DoğruerDoğruluğuyla tanınan kimse.
DoğruolDürüst ve namuslu ol anlamında kullanılan bir ad.
DoğruözÖzü dürüst ve namuslu olan kimse.
DoğuGüneşin doğduğu yön, gündoğusu.
DoğuerDoğuda bulunan kimse.
DoğuhanDoğuda bulunan hükümdar.
DoğukanDoğudan olan kimse.
Doğuş1. Doğum, doğma. 2. Bir gök cisminin gözlem yerinin ufuk düzlemi üzerinde görünmesi.
DolanerEtine dolgun olan kimse.
DölaslanAslan gibi güçlü soydan gelen kimse.
Dölek1. Ağırbaşlı, sakin, terbiyeli kimse. 2. Uyanık, dikkatli kimse.3. Eli işe yatkın, becerikli kimse.4. Dürüst, mert kimse.5. Güzel, iyi.
DölenSakin, huzurlu, rahat kimse.
DölensoySakin, huzurlu bir soydan gelen kimse.
DolunayAyın bütün olarak ve parlak göründüğü dönemi.
Domaniç1. Tümsek, yokuş. 2. Kambur.
DonatDonat, süsle anlamında kullanılan bir ad.
Döndül. Henüz evlenmemiş kız. 2. Gittiği yerden geri gelen.
Döne1."Bundan sonraki çocuklar erkek olsun" anlamında kullanılan bir ad.2. Karşı ziyarette bulunma.
DönmezSözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli.
DönmezcanSözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli kimse.
DönmezerSözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli kimse.
DönmezsoySözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli bir soydan gelen kimse.
DönmeztekinSözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli hükümdar.
Dora1. Dağ doruğu. 2. Bir şeyin üst kısmı, yukarısı, tepe. 3. En yüksek yer, uç.
DorakTepe, en yüksek yer, doruk.
Doru1. Gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi kara olan at. 2. Doruk.
Doruk1. Tepe, en yüksek yer, uç, zirve. 2. En üstün başarı düzeyi. 3. Kibirli.
DorukhanBaşarılı, üstün nitelikli hükümdar.
DorukkanBaşarılı, üstün nitelikli kimse.
DorukkurtBaşarılı, üstün nitelikli kimse.
DorukkutBaşarılı, üstün nitelikli, saygın kimse.
DoruktekinBaşarılı, üstün nitelikli hükümdar.
DoruktepeBaşarılı, üstün nitelikli kimse.
DostSevilen, güvenilen yakın arkadaş.
Dudu1. Hanım. 2. Abla. 3. Küçük kardeş.
DudubikemEvlenmemiş ablam, kardeşim anlamında kullanılan bir ad.
Duhan1. Kur'an-ı Kerim'de bir sure adı. 2. Duman.
DülgerYapıların tahta işlerini yapan kimse.
DumanBir maddenin yanmasıyla çıkan kara ve esmer renkli gaz.
DumanbeyKara ve esmer renkli bey.
DumluTek namlulu ve içine bir fişek konulabilen tüfek.
Dumrul1. Tuğrul kuşu.2. Dede Korkut hikâyelerinde geçen bir kahramanın adı.
Dündar1. bk. Dindar2. T. Eski ordu düzeninde artçı birlik.
Dündaralp1. Dinine bağlı yiğit.2. T. Eski ordu düzenindeki artçı birlikte yer alan yiğit.
DuraYaşasın, ölmesin anlamında kullanılan bir ad.
DuracanYaşasın, uzun ömürlü olsun anlamında kullanılan bir ad.
Durak1. Tren, tramvay, otobüs, minibüs vb. genel taşıtların durmak zorunda olduğu veya durabileceği yer.2. Hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde ölçü kalıpları içindeki durma yerleri.
DuralHep aynı durumda olan, değişmeden kalan, sakin.
Duran1. Yaşayan, varlığını sürdüren. 2. Dağ yolu. 3. Kalan. 4. Dingin, sakin, huzurlu.
DuranayDingin, sakin, huzurlu bir biçimde yaşamını sürdüren kimse.
DuranerDingin, sakin, huzurlu bir biçimde yaşamını sürdüren kimse.
DuransoyDingin, sakin, huzurlu bir biçimde yaşamını sürdürmüş soydan gelen kimse.
DurantekinDingin, sakin, huzurlu bir biçimde yaşamını sürdüren hükümdar.
DurayYaşa, uzun ömürlü ol anlamında kullanılan bir ad.
DurcanYaşa, uzun ömürlü ol anlamında kullanılan bir ad.
DurduUzun ömürlü olması, yaşaması istenen çocuklara verilen bir ad.
Dürefşan1. İnci serpen. 2. İnci gibi söz söyleyeni
Durgun1. Dingin, sakin. 2. Canlı olmayan, hareketsiz
DurgunerDingin, sakin kimse.
DurgunsuDingin, sakin akan suya benzeyen kimse.
DurhanYaşa, uzun ömürlü ol anlamında kullanılan bir ad.
Düriyeİnci gibi parlayan, parlak.
DurkadınArtık çocuğun olmasın anlamında kullanılan bir ad.
DurkayaArtık çocoğun olmasın anlamında kullanılan bir ad.
DurkızArtık çocuğun olmasın anlamında kullanılan bir ad.
DurmuşUzun ömürlü olması, çok yaşaması istenen çocuklara verilen ad.
DürriParlak, parlayan, inci gibi parlayan.
DürrüşehvarPadişahlara yaraşır değerde inci.
DurşenMutlu bir biçimde yaşa anlamında kullanılan bir ad.
DursunÇok yaşasın, uzun ömürlü olsun anlamında kullanılan bir ad.
DursuneSon olması istenen kız çocuklarına verilen adlardandır.
DuruBulanık olmayan, temiz, berrak, saf.
DurubayÖzü temiz zengin kişi.
DurugülÖzü temiz güzel kadın.
DuruhanÖzü temiz hükümdar.
Duruk1. Durulmuş, duru, berrak. 2. Doruk. 3. Belli bir süre değişmeyen, olduğu gibi kalan.
DurukadınÖzü temiz kadın.
DurukalYaşamın boyunca özün temiz olsun anlamında kullanılan bir ad.
DurulBerrak, saf duruma gel anlamında kullanılan bir ad.
DurusanTemiz tanınmış kimse.
DuruselSaf ve berrak akan sel.
DurusoySoylu, temiz aileden gelen kimse.
DurusuSakin akan saf ve berrak su.
DurutekinÖzü temiz olan hükümdar.
DurutürkTemiz, dürüst Türk.
DüşünselDüşünceyle ilgili, düşünceye dayanan.
DuyguKimi nesne, olay ya da kişilerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim, his.
DuysalDuymakla, hissetmekle ilgili olan.
DüzelEline ayağına düzgün kimse.
DüzeyBir kimsenin başkalarına göre değer ve yücelik derecesi.
Düzgün1. Düzenli, doğru. 2. Eksiksiz, kusursuz.
EbetSonu olmayan zaman, sonsuzluk.
Ebru1. Kaş. 2. Kâğıt süslemeciliğinde kullanılan, mottifli boyama yöntemi.
Ece1. Başkan, ulu, ileri gelen. 2. Ak sakallı ihtiyar. 3. Arkadaş, dost.
Ecebayİleri gelen, saygın, zengin kimse.
EcebeySaygın, ileri gelen bey.
EcegülGül gibi güzel kız.
EcehanSaygın, özel kadın.
EcekanSaygın bir soydan gelen kimse.
EcenurNur gibi parlak ve güzel kız.
Ecevit1. Çevik, çalışkan, açık fikirli. 2. Açıkgöz. 3. Sinirli.
Ecir1. Bir iş veya emek karşılığı verilen şey. 2. Sevap. 3. Aziz, sevgili.
Eda1. Davranış, tavır. 2. Naz, işve.
Ede1. Ata, dede. 2. Büyük erkek kardeş. 3. Kendisine saygı gösterilen kimse.
Edgükanİyi soydan gelen kimse.
Edibe1. Terbiyeli, saygılı, nazik kimse. 2. Edebiyatla ilgilenen kimse.
Edip1. Terbiyeli, saygılı, nazik kimse. 2. Edebiyatla uğraşan kimse.
EdizUlu, yüce, değerli kimse.
Efdal1. Çok erdemli, çok faziletli. 2. En iyi, üstün.
Efe1. Batı Anadolu köy yiğidi. 2. Ağabey.3. Kabadayı.
EfekanEfe soyundan gelen kimse.
Efendi1. Buyruğu yürüyen, sözü geçen kimse. 2. Görgülü, nazik, kibar kimse.
EfganIstırap ile haykırma, bağırıp çağırma.
EfgenDüşüren, yıkan, yıkıcı.
EfgendeYıkılmış, yıkık, düşürülmüş.
Efkâr1. Düşünceler. 2. Tasa, kaygı, kuruntu, üzüntü.
Efrasiyap1. İranlı olmayan yiğit.2. Ünlü Türk büyüğü Alp Er Tunga’ya İranlılarca verilen ad.
EfruzParlatan, tutuşturan.
Ege1. Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her hâlinden sorumlu olan kimse. 2. Yaşça büyük. 3. Sahip.
EgemenBuyruk ve hüküm sahibi, buyruğunu yürüten, bağımlı olmayan.
EgenurAydınlık saçan kimse.
EgeselEgeyle ilgili olan.
EğilmezBaşkasının baskısını ve üstünlüğünü kabul etmeyen, baş eğmeyen
Eğrek1. Dede Korkut'ta Serek'in kardeşi. 2. Dinlenme yeri.
Ehil1. Sahip, malik. 2. Becerikli, yetenekli. 3. Bir yerde oturan.
Ehlimenİnançlı, inanan kimse.
Ejder1. Büyük yılan. 2. Türlü biçimlerde tasarlanan korkunç biçimli masal canavarı. 3. Hiddetli, korkusuz, acımasız.
EjderhanHiddetli, korkusuz, acımasız kimse.
EkberEn büyük, çok büyük.
Eke1. Bilgili, deneyli, olgun, yetişkin. 2. Kurnaz, açıkgöz kimse. 3. Bilmiş çocuk. 4. Dâhi.
Ekemen1. Bilgili, görgülü, olgun kimse. 2. Kibirli, kurumlu kimse.
EkenToprakla uğraşan kimse.
EkenelToprakla uğraşan kimse.
EkenerToprakla uğraşan kimse.
Ekim1. Toprağa ürün ekme işi. 2. Yılın onuncu ayı.
Ekin1. Ekilmiş tahılın filiz vermiş biçimi, tarlada bitmiş tahıl. 2. Buğday. 3. Kültür.
EkinciEkin ekip biçmekle uğraşan kimse, çiftçi.
EkinerEkin ekip biçmekle uğraşan kimse, çiftçi.
EkmelEksiksiz, olgun, en uygun.
Ekrem1. Çok cömert, eli çok açık. 2. Çok onurlu.
ElâGözde sarıya çalan kestane rengi.
ElaldıBecerisini büyüklerinden edindi anlamında kullanılan bir ad.
ElânurGözü sarıya çalan kestane rengi olan güzel.
ElbekEli güçlü olan kimse.
ElbirlikBir işi yapmak için birleşme, beraberlik, dayanışma
Elçi1. Bir devleti başka bir devlet katında temsil eden kimse. 2. Bir uzlaşma sağlamak için birinin yanına gönderilen kimse. 3. Peygamber.
ElçibeyBeyin elçiliğini yapan kimse.
Elçin1. Deste, tutam. 2. Daha çok yaz gecelerinde öten bir böcek türü, ağustos böceği. 3. Bulmaca, bilmece.
Eldem1. Yumuşak başlı, uyumlu.2. Cana yakın.
EldemirDemir gibi güçlü eli olan kimse.
ElginGarip, yabancı, gurbette yaşayan.
EliaçıkParasını ve malını esirgemeyen, cömert.
ElidemirEli güçlü olan kimse.
Elif1. Arap alfabesinin ilk harfi. 2. İnce uzun boylu kız. 3. Alışmış, alışkın.
Elife1. İstenilen, alışılan şey. 2. Alışılmış, alışkın.
ElitaşEli taş gibi ağır ve güçlü olan kimse.
Elitezİşlerini acele ile yapan kimse.
EliüstünBaşkalarından üstün olan kimse.
EliuzBecerikli, mahir kimse.
Elmas1. Mücevher olarak kullanılan saydam, değerli taş. 2. Çok sevgili ve değerli.
ElöveÖvülen, beğenilen kişi.
ElöverÖvülen, beğenilen kişi.
Elvan1. Renkler, çeşitler. 2. Rengârenk.
ElvedaBir daha kavuşulamayacağı düşünülen bir şeyden ayrılırken kullanılan bir söz.
ElverYardımcı ol anlamında kullanılan bir ad.
ElverdiYardım etti, yardımcı oldu anlamında kullanılan bir ad.
ElverenYardım eden, yardımcı olan.
EmanullahAllah’ın güvendiği kişi.
EmcetÇok şerefli, onurlu.
Emeç1. Hedef. 2. Yamaç. 3. Henüz memeden kesilmemiş buzağı. 4. Su ve kara yosunlarının kökü andıran tutunma organı.
Emek1. Uzun, yorucu ve özenli çalışma. 2. Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü.
EmelGerçekleştirilmesi zamana bağlı istek.
EmetullahAllah'ın kulu (kadınlar için kullanılır).
Emin1. İnanılır, güvenilir. 2. Sakıncasız, tehlikesiz. 3. Kuşkusu olmayan.
Emine1. İnanılır, güvenilir. 2. Sakıncasız, tehlikesiz. 3. Yüreğinde korku olmayan, korkusuz.
Emir1. Buyruk, komut. 2. Bir kavim, aşiret veya ülkenin başı. 3. Prens, şehzade.
Emrah1. Saz çalıp oynayan. 2. Erzurum'da doğmuş ünlü bir halk ozanı.
EmranKürkler, hayvan derileri.
Emre1. Âşık, tutkun. 2. Halk şairi. 3. Kardeş. 4. Arkadaş
EmriyeEmirle, buyrukla ilgili.
Emsal1. Eşler, benzerler, yaşıtlar. 2. Örnek.
EnderÇok az, çok seyrek, az bulunan.
Eneç1. Sel yarıntısı. 2. Dağlarda kışın akıp, yazın kesilen kaynağın yatağı. 3. İki sırt arasındaki düz alan. 4. Ufak tepe. 5. Eğilim.
EnerEn yiğit, en kahraman kişi.
EnerenErenlerin en üstünü, değerlisi.
EnerginEn olgun, çok olgun kimse.
EnesSoylu Arap atı, küheylan.
Enfal1. Kur'an-ı Kerim'de bir surenin adı. 2. Düşmandan alınan mallar, ganimetler.
EnfesÇok güzel, en güzel.
Engin1. Açık deniz. 2. Çok geniş. 3. İyi, güzel, temiz, sağlam.
Enginalpİyi, güzel, değerli, yiğit.
Enginayİyi, güzel, temiz, sağlam kimse.
Enginelİyi, güzel, temiz, sağlam kimse.
Enginerİyi, güzel, temiz, sağlam kimse.
Enginizİz bırakacak kadar değerli insan.
Enginsoyİyi, güzel, temiz, sağlam bir soydan gelen kimse.
EngintalayBüyük deniz, okyanus.
Engiz1. Derelerde sık ağaçlardan oluşan karanlık. 2. Ağaç filizi. 3. Çukur ve karanlık yer.
EniseDost, arkadaş, yâr, sevgili.
EnsarYardımcılar, koruyucular.
EnsariYardımcılardan olan kimse.
EnverNurlu, çok parlak, çok güzel.
Er1. Erkek. 2. Kahraman, yiğit. 3. Aşamasız asker.
ErakalınAlnı ak, dürüst erkek.
EralErken davran anlamında kullanılan bir ad.
EralkanVatanı uğrunda canını feda edebilecek yiğit.
EraltayYüce, yüksek değerli kimse.
ErandaçÜnlü, tanınmış kimse.
EranılYiğitliğinle anıl, tanın anlamında kullanılan bi ad.
EraslanAslan gibi güçlü erkek.
EratlıYiğit olarak tanınmış kimse.
ErayAyın hilal durumu, yeni ay.
Erbaşİhtiyaçları devletçe karşılanan onbaşı ve çavuş rütbesindeki asker.
ErbaşatSertlik, zorluk bakımından üstün olan kimse.
ErbaturKahraman, yiğit, cesur, bahadır kimse.
ErbaySaygın, zengin kimse.
ErbelginAçık yürekli erkek.
ErbenBen yiğit ve cesurum anlamında kullanılan bir ad.
ErbeyYiğit, cesur hükümdar, bey.
ErbilYürekli, cesur olarak kabullen anlamında kullanılan bir ad.
ErbilekGüçlü ve sağlam bilekleri olan kimse.
ErbilenYiğit ve yürekliyi tanıyan kimse.
ErbilirYiğt ve yürekli olanı tanıyan kimse.
ErboğaBoğa gibi güçlü erkek.
ErboyYiğit soydan gelen kimse.
ErcanYiğit, canlı, cesur kimse.
Erce1. Er gibi, ere yakışır biçimde.2. Erken, erken olarak.
ErçelikÇelik gibi güçlü erkek.
ErçetinSert, güçlü erkek.
ErçevikÇevik, hızlı erkek.
ErcihanCihanın tanıdığı erkek.
ErçilDoğru, sözüne güvenilir kişi.
Erciyes1. Uzaktan parlayan.2. Kayseri’de bulunan dağın adı.
ErcümentOnurlu, şerefli, saygın kimse.
ErdemAhlakın övdüğü iyilikçilik, acıma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk gibi niteliklerin genel adı, fazilet.
ErdemirDemir gibi güçlü erkek.
ErdemliErdemli olan, faziletli.
ErdenEl değmemiş, bakire.
ErdenalpTemiz, doğru yiğit.
ErdenerTemiz, dürüst kimse.
ErdenizDeniz gibi coşkulu kimse.
ErdeşirCesur, kahraman, aslan yürekli kimse.
Erdi1. Amacına ulaşan, erişen. 2. Olgun. 3. Ermiş, veli.
ErdibayOlgun, ermiş, saygın kimse.
ErdibekOlgun, ermiş, saygın bey.
ErdibeyOlgun, ermiş, saygın bey.
ErdibikeOlgunluğa erişmiş, deneyimli kadın.
ErdibikemOlgunluğa erişmiş, deneyimli kadınım anlamında kullanılan bir ad.
ErdilYürekli, cesur kimse.
ErdilekErin dileği, isteği.
Erdin1. "Amacına ulaştın, kavuştun" anlamında kullanılan bir ad.2. "Olgunlaştın" anlamında kullanılan bir ad.
Erdiner1. "Amacına ulaştın, kavuştun" anlamında kullanılan bir ad.2. "Olgunlaştın" anlamında kullanılan bir ad.
ErdoğYiğit ve cesur kimse.
Erdoğan1. Yiğit olarak doğan kimse.2. Erken doğan kimse.
ErdoğduYiğit olarak doğdu anlamında kullanılan bir ad.
ErdoğmuşDoğuştan yiğit olan kimse.
ErdölYiğit soydan gelen kimse.
ErdölekGüzel, iyi, akıllı kimse.
ErdönmezSözünden dönmeyen, doğru sözlü yiğit.
ErdurErkek çocuğun uzun ömürlü olmasını dilemek amacıyla kullanılan bir ad.
ErduranErkek çocuğun uzun ömürlü olmasını dilemek amacıyla kullanılan bir ad.
ErdurduErkek çocuğun uzun ömürlü olmasını dilemek amacıyla kullanılan bir ad.
ErdurmuşErkek çocuğun uzun ömürlü olmasını dilemek amacıyla kullanılan bir ad.
ErdursunErkek çocuğun uzun ömürlü olmasını dilemek amacıyla kullanılan bir ad.
ErduruSaf, temiz yürekli yiğit.
ErekGerçekleştirilmek için tasarlanan ve erişmek istenilen şey, amaç, gaye, hedef.
ErekenErkenden ekim yapan kimse.
EremBir işe gönüllü, istekli olma.
Eren1. Olağanüstü sezgileriyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimse. 2. Deneyimli, akıllı kimseler. 3. Dost. 4. Hayırlı çocuk.
ErenalpDeneyimli, akıllı kimse.
ErenayDeneyimli, akıllı kimse.
ErencanDeneyimli, akıllı kimse.
ErendemirDeneyimli, akıllı, güçlü kimse.
ErendizGezegenlerin en büyüğü ve güneşe yakınlık bakımından beşinisi, Jüpiter.
ErenelEli her şeye ulaşan kimse.
ErengüçDeneyimli, akıllı, güçlü kimse.
ErengülDeneyimli, akıllı güzel kadın..
ErengünDeneyimli, akıllı kimse.
ErenkaraDeneyimli, akıllı, siyah tenli kimse.
Erenler1. Benliğinden sıyrılmış, öz varlığından geçmiş, kendini Allah'a adamış kimseler. 2. Gönül gözüyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimseler. 3. Allah yolunda sırlara ermiş tarikat uluları. 4. Erkekler.
ErensoyErmişlerin soyundan gelen kimse.
ErensüAmacına ulaşmış asker.
ErentürkAmacına ulaşmış Türk.
ErenuluğAmacına ulaşmış yüce kimse.
ErerUlaşır, kavuşur, amaçlarına erer anlamında kullanılan bir ad.
ErgalipÜstün, yenen kimse.
ErgaziVatanı uğrunda savaırken gazi olmuş kimse.
Erge1. Şımarık. 2. Nazlı.
ErgemNazlım, canım anlamında kullanılan bir ad.
Ergen1. Ergenlik çağında olan. 2. Henüz evlenmemiş.
ErgenekonDağın en yüksek noktası, doruğu.
ErgenerGenç, ergenlik çağında erkek.
Ergiİyi, güzel bir şeye erişme.
ErgilEr kişi, sözüne güvenilir kişi.
ErginOlgunlaşmış, yetişmiş kimse.
ErginalOlgunlaşmış, yetişmiş kimselerle arkadaşlık yap anlamında kullanılan bir ad.
ErginayOlgunlaşmış, yetişmiş kimse.
ErginbayOlgun ve saygıdeğer kimse.
ErgincanOlgun ruhlu kimse.
ErginelOlgunlaşmış, yetişmiş kimse.
ErginerOlgunlaşmış, yetişmiş kimse.
ErginsoyOlgun kişilerin soyundan gelen kimse.
ErgintuğOlgunlaşmış, yetişmiş kimse.
ErgökMavi gözlü, sarışın kimse.
ErgökmenMavi gözlü, sarışın kimse.
ErgönenYiğit olarak mutlu ol, refaha kavuş, rahat et, sevin anlamında kullanılan bir ad.
ErgönülGönül eri, iyi insan.
ErgörYiğit olarak benimse anlamında kullanılan bir ad.
ErgüleçGüler yüzlü erkek.
ErgülenHep gülen, güler yüzlü kimse.
ErgülerHep gülen, güler yüzlü kimse.
ErgümenAmacına ulaşan, isteğine kavuşan kimse.
Ergun1. Hızlı, çevik.2. İlhanlı padişahlarından birisinin adı.
ErgunalpHızlı, çevik yiğit.
ErgünayYumuşak, uysal kimse.
ErgunerHızlı, çevik erkek.
ErgüneşGüneş gibi ışık saçan, yararlı olan kimse.
ErgüneyGüneyde bulunan kimse.
ErguvanEflatunla kırmızı arası renkte çiçek açan, güze1 bir süs ağacı.
ErgüvenKendine güveni olan kimse.
ErgüvençGüven duyulan kimse.
ErhunSavaşmayı, kan dökmeyi seven kimse.
Erik1. Erkli, güçlü, kuvvetli, yürekli. 2. Olgun.
ErikerBecerikli, yürekli adam.
Erim1. Bir şeyin erebileceği uzaklık. 2. İyi bir şeye işaret olan durum. 3. Sevgi. 4. Müjde.
ErimelAmacına ulaşmış kimse.
ErimerAmacına ulaşmış kimse.
ErimşahAmacına ulaşmış hükümdar.
ErinçDirlik, rahat, huzur.
ErincekÜşengeç, tembel kimse.
ErinçerHuzur veren kimse.
ErincikTembel, üşenen kimse.
EripekYumuşak huylu, uysal erkek.
ErişAmacına ulaş, isteğin olsun anlamında kullanılan bir ad.
ErişenAmacına ulaşan, istediğini elde eden.
ErişkinOlgun, gelişmiş, büyümesi sona ermiş kimse.
ErizYiğit bir soydan gelen kimse.
ErışıkAydın, aydınlık kimse.
Erk1. Bir işi yapabilme gücü, kudret. 2. İstediğini yaptırabilme gücü, nüfuz. 3. Naz. 4. Sevgi. 5. İçtenlik.
ErkalHer zaman yiğit kal anlamında kullanılan bir ad.
ErkanYiğit, erkek soydan gelen kimse.
ErkarslanArslan gibi güçlü, kuvvetli olan kimse.
ErkaşKaşları gür ve sık olan kimse.
ErkayaKaya gibi güçlü erkek.
Erke1. İş başarma gücü. 2. Nazlı, serbest büyütülmüş çocuk.
ErkelGüçlü, kudretli el sahibi olan kimse.
ErkerGüçlü, kudretli erkek.
ErkinHiçbir koşula bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, özgür.
ErkinelBağımsız davranan kimse.
ErkinerBağımsız, özgür insan.
ErkılıçKılıç gibi keskin, güçlü yiğit.
ErkıralÇalışkan, gayretli ol anlamında kullanılan bir ad.
ErkmanGüçlü, etkili, sözü geçer kimse.
ErkmenGüçlü, etkili, sözü geçer kimse.
ErkmenolGüçlü, etkili ol anlamında kullanılan bir ad.
ErkoçGüçlü, iri yarı erkek.
ErkoçakYiğit, güçlü kimse.
ErkolGüçlü ol anlamında kullanılan bir ad.
ErksalGüçlü, kuvvetli ol anlamında kullanılan bir ad.
ErksanGüçlü, etkili san, tanınmış ad.
ErksoyGüçlü soydan gelen kimse.
ErksunGücünü, kudretini göster anlamında kullanılan bir ad.
ErktinGüçlü kuvvetli bir ruh yapısı olan kimse.
ErkuntGüçlü, dayanıklı erkek.
ErkurtCesur ve yiğit kimse.
ErkuşGözü yükseklerde olan kimse.
ErkutKutlu, uğurlu erkek.
ErkutayUğurlu ayda doğan erkek.
ErkutluKutlu, uğurlu insan.
ErmanYiğit, kahraman, yürekli kimse.
Ermiş1. İsteğine erişmiş. 2. Olgunlaşmış. 3. Evliya, eren.
ErmiyeDolu yağdıran kasırga bulutları.
ErnaÇok güzel ve cilveli sevgili.
ErnurAYdınlık saçan, başkalarına yararlı olan kimse.
ErögeErkekler övsünler anlamında kullanılan bir ad.
EroğuzGüçlü, kuvvetli kimse.
ErokaySeçkin, beğenilen erkek.
ErolYiğit ol, doğru ol anlamında kullanılan bir ad.
EronatDürüst, güvenilir, iyi erkek.
ErözÖzü erkek, yiğit olan kimse.
ErşahanŞahin gibi güçlü yiğit.
ErsalYiğitliğinle tanın anlamında kullanılan bir ad.
ErsalmışErYiğitliğiyle tanınmış kimse.
ErsanYiğitliğiyle ad yapmış kimse.
ErşatESevinçli, mutlu erkek.
ErsavSözüne güvenilir kimse.
ErsavaşSavaşmayı seven kimse.
ErsayYiğit olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
ErseçYiğit seç anlamında kullanılan bir ad.
ErselYiğitlikle ilgili olan.
ErsenYiğitsin, erkeksin anlamında kullanılan bir ad.
ErşetDoğru yolda olan kimse.
Ersevİnsanları sev anlamında kullanılan bir ad.
Ersevenİnsanları seven kimse.
Erseverİnsanları seven kimse.
Ersevinİnsanları sevin anlamında kullanılan bir ad.
ErsezenKavrayışı güçlü erkek.
ErsezerKavrayışı güçlü erkek.
Ersin1. "Amacına ulaşsın, kavuşsun" anlamında kullanılan bir ad.2. "Sen yiğitsin, kahramansın" anlamında kullanılan bir ad.
ErsonSonuncu doğan erkek çocuk.
ErsoyYiğit soydan gelen kimse.
ErsözSözüne güvenilir, dürüst sözlü kimse.
ErsuYiğitlerin soyundan gelen kimse.
ErsunYiğitliğini göster anlamında kullanılan bir ad.
ErsunalYiğitliğini göster anlamında kullanılan bir ad.
ErtanTan vakti, sabahın ilk vakitleri.
ErtaşGüçlü, kuvvetli kimse.
ErtayGüçlü, kuvvetli kimse.
ErtaylanUzun boylu, yakışıklı erkek.
Erte1. Gelecek şafak, şafak sökme zamanı. 2. Yarın. 3. Herhangi bir işte ilk başarı.
ErtekTek olan, eşsiz yiğit.
ErtekeSözünün eri olan kimse.
ErtekinGüçlü, kuvvetli kimse.
Erten1. Sabah güneşinin doğduğu zaman. 2. Gün.
ErtepınarPınar gibi saf ve temiz olan.
ErtimPeçeneklerin üç asıl boyundan biri.
ErtinSağlam bir ruh yapısı olan kimse.
ErtingüOlağanüstü, görülmemiş.
ErtokGözü gönlü tok yiğit.
ErtopSağlam ve güçlü kimse.
ErtöreTöreleri olan yiğit.
ErtuğrulDürüst, doğru, yiğit kimse.
ErtünAkşam, gecenin başlangıcı.
ErtunçTunç gibi sağlam erkek.
ErtuncayTunç renginde olan, şişman kimse.
Ertunga1. Yiğit hakan. 2. Uygur yazıtlarında geçen Türk adlarından.
ErtüreTörelere bağlı kimse.
ErtutYiğit olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
ErtüzünYumuşak huylu sakin, soylu, asil kimse.
ErülgenYüce, yüksek, ulu kimse.
ErünÜnlü, tanınmış yiğit.
ErünalAdın duyulsun, tanın, ün kazan anlamında kullanılan bir ad.
Ervin1. Şeref, saygınlık. 2. Barış. 3. Rüzgâr. 4. Veda.
EryalçınSert, güçlü, boyun eğmez yiğit
EryamanGüçlü becerikli yiğit.
EryavuzYürekli, korkusuz yiğit.
EryetişErken gel anlamında kullanılan bir ad.
EryiğitYiğit, korkusuz erkek.
EryıldızYıldız gibi parlak yiğit.
EryılmazYılmayan, cesur yiğit.
Erzan1. Uygun,layık, yerinde 2. Ucuz.
ErziDinin buyruklarını yerine getiren kimse, veli
EsatÇok mesut, çok mutlu.
EşayAy gibi, ay kadar güzel olan.
EsedullahAllah´ın aslanı. (Hz. Ali´nin lakabı).
EsenSağlıklı, salim, rahat.
EsenbaySağlıklı, rahat kimse.
EsenboğaSağlıklı, salim, rahat, güçlü kimse.
EsendağSağlıklı, salim, rahat kimse.
EsendalSağlıklı, salim, rahat kimse.
EsendemirSağlıklı, salim, rahat, güçlü kimse.
EsenelSağlıklı, salim, rahat kimse.
EsenerSağlıklı, rahat kimse.
EsengülSağlıklı, salim, rahat kimse.
EsengünSağlıklı, salim, rahat kimse.
EsenkalSağlıklı, salim, rahat olarak kal anlamında kullanılan bir ad.
EsenkulSağlıklı, salim, rahat kimse.
EsentürkGüçlü kuvvetli, sağlıklı Türk.
Eser1. Soğuk. 2. Sert esen rüzgâr. 3. Belirti, iz.4. Ar. Yapıt.
EsertaşSağlıklı, güçlü kimse.
EşfakÇok şefkatli, çok sevecen kimse.
Esin1. Esinti, rüzgâr, sabah rüzgârı. 2. Etkilenme, çağrışım veya içe doğma ile akla gelen yaratıcı duygu, ilham.
Eşit1. Niteliği, değeri, biçimi, görünüşü bir olan. 2. Aynı düzeyde olan.
Eskin1. Rüzgâr. 2. Fırtına. 3. Karla dolan ve düz yerden ayırt edilemeyen çukur.
EskinalpFırtına gibi yiğit.
Eslekl. Çalışkan, gayretli. 2. Yumuşak başlı, uysal.
EsmerTeni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan, yağız kimse.
EsmerayTeni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan kadın.
Eşraf1. Şerefli, saygın kimseler. 2. Bir yerin zenginleri, sözü geçenler.
EşrefÇok onurlu, çok şerefli kimse.
Eti1. Baba. 2. Küçük kardeş.
EvcimenEvine, ailesine çok bağlı kimse.
EvecenÇabuk hareket eden, canlı, ivecen.
EvhatTek, yegâne, biricik.
Evin1. Bir şeyin içindeki öz, cevher. 2. Buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü. 3. Çok taneli başak. 4. Tohum, tane.
Evirgenİşini bilen, tedbirli kimse.
Evliya1. Erenler, ermişler. 2. Koruyanlar, himaye edenler. 3. Allah’a yakın olanlar.
Evran1. Çok uzun boylu insan. 2. Kasırga, hortum. 3. Evren.
Evren1. Gök varlıklarının tümü, kâinat. 2. Ejder, ejderha. 3. Boylu boslu, yakışıklı. 4. Kahraman, yiğit. 5. Zaman.
EvrenataEvrene nam salmış ata.
Evrensel1. Tüm insanlığı ilgilendiren. 2. Dünya ölçüsünde, dünya çapında.
EvrimAğır ağır ve kendiliğinden oluşan değişim.
EvrimerAğır ağır ve kendiliğinden oluşan değişen kimse.
EylemBir durumu değiştirmek için gösterilen çaba.
EylülYılın dokuzuncu ayı.
Eymen1. Daha uğurlu, daha bereketli.2. Sağ tarafta olan.
Eyüp1. Çok ıstırap çeken kimse.2. Kuran’da adı geçen ve "sabırlı insan" örneği olarak gösterilen peygamber.
Eyyam1. Günler, gündüzler. 2. Zaman. 3. Sözü geçerlik, nüfuz.
EzelBaşlangıcı, öncesi olmayan geçmiş zaman, öncesizlik.
EzelhanBaşlangıcı, öncesi olmayan geçmiş zaman hükümdarı.
EzelîÖncesiz, başlangıçsız.
EzgiBelli bir kurala göre oluşturulan ve kulakta haz uyandıran ses dizisi, nağme.
EzginSenin ezgin, nağmen anlamında kullanılan bir ad.
Fahim1. Büyük, ulu. 2. Onurlu, saygın. 3. Anlayışlı, akıllı.
Fahime1. Büyük, ulu. 2. Onurlu, saygın. 3. Anlayışlı, akıllı.
Fahir1. Şanlı, şerefli, onurlu. 2. Övünen, iftihar eden. 3. Parlak, gösterişli, güzel.
Fahire1. Şanlı, şerefli, onurlu. 2. Övünen, iftihar eden. 3. Parlak, gösterişli, güzel.
FahrettinDinin övünç kaynağı.
Fahri1. Onurla ilgili, onursal. 2. Yalnız onur için verilen karşılıksız hizmet.
Fahriye1. Onurla ilgili, onursal. 2. Yalnız onur için verilen karşılıksız hizmet.3. Divan şairlerinin kendi erdemlerini övmek için yazdıkları şiir.
FahrünnisaKadının erdemi, onuru, büyüklük ve ululuğu.
FaikManevi yönden üstün olan, yüksek, yüce.
FaikaManevi yönden üstün olan, yüksek, yüce.
Faiz1. Başarı kazanan. 2. Taşan, coşan.
Faize1. Başarı kazanan. 2. Taşan, coşan.
Fakih1. Anlayışlı, zeki kimse. 2. Fıkıh bilgini.
Fakir1. Yoksul. 2. Zavallı, garip. 3. Derviş.
FakirullahTanrı’nın büyüklüğü karşısında âciz olan kimse.
Falih1. Başarılı ve mutlu kimse. 2. Toprağı süren, eken kimse.
Fani1. Ölümlü. 2. Geçici. 3. Yaşlı.
Farabi1. Farap adlı ilden olan kimse.2. 870-950 yılları arasında yaşamış büyük Türk İslâm düşünürünün adı.
Faris1. Atlı, süvari. 2. İyi ata binen. 3. Anlayışlı, sevgili.
Farise1. Atlı, süvari. 2. İyi ata binen. 3. Anlayışlı, sevgili.
Faruk1. Haklıyı haksızdan ayıran, adaletli. 2. Keskin. 3. Hz. Ömer’in lakabı.
FasihGüzel, düzgün ve açık konuşan, konuşma yeteneği olan kimse.
FasiheGüzel, düzgün ve açık konuşan, konuşma yeteneği olan kimse.
Fatih1. Fetheden, zafer kazanan. 2. Açan, kapılar açan. 3. Osmanlı Padişahı II. Mehmet'in lakabı.
FatinZeki, akıllı, anlayışlı, kavrayışlı kimse.
FatineZeki, akıllı, anlayışlı, kavrayışlı kimse.
Fatma1. Çocuğunu sütten kesen kadın. 2. Hz. Muhammet’in ilk eşi Hz. Hatice’den doğan kızının adı.
Faysal1. Keskin kılıç. 2. Hâkim. 3. Kesin hüküm, karar.
Faziletİnsan yaradılışındaki bütün iyi huylar, erdem.
FazlıErdemli, üstün, iyiliksever.
FazlullahAllah’ın erdemi, üstünlüğü.
FecirSabaha karşı ortalığın aydınlanmaya başladığı zaman, tan vakti.
FecriTan vaktiyle, tan kızıllığıyla ilgili.
FecriyeTan vaktiyle, tan kızıllığıyla ilgili.
Fedai1. Yüksek bir ülkü uğrunda her türlü tehlikeyi göze alan kimse. 2. Bir kimseyi veya bir yeri koruyan, muhafız.
FehamettinDinin büyüklüğü, ululuğu.
FehimAnlayışlı, zeki, akıllı kimse.
FehimdarZekâ, anlayış, kavrayış sahibi kimse.
FehimeAnlayışlı, zeki, akıllı kimse.
FehmiAnlayış, kavrayışla ilgili olan.
FehmiyeAnlayış, kavrayışla ilgili olan.
FekahetŞakacılık, hoş mizaçlılık.
Felek1. Gökyüzü. 2. Dünya, âlem. 3. Talih, baht, şans.
FenniFene, bilime ilişkin, bilimle ilgili.
FenniyeFene, bilime ilişkin, bilimle ilgili.
Fer1. Aydınlık, ışık.2. Güç, kuvvet.
FeragatHakkından vazgeçme, el çekme.
Ferah1. Ar. Gönül açıklığı, sevinç, sevinme. 2. Far. Açık, aydınlık.
FerahfezaFerah artıran, ferahlatan.
FerahiBolluk, genişlik, ucuzluk.
FerahnisaSevinçli, rahat kadın.
FerahnümaSevinç gösteren, sevinçli.
FerahnurAydınlık veren, nur veren.
FerahruGüler yüzlü, güleç.
FeramuşUnutma, akıldan çıkma.
FeramuzKale muhafızı, koruyucusu.
FerasetÇabuk seziş, anlayış.
FerayAy ışığı, ayın parlaklığı.
FercanGüçlü, parlak, canlı kişiliği olan kimse.
FerdaniyeBirlik, teklik, eşsizlik.
FerdarGüce, saygınlığa sahip kimse.
Ferdi1. Tek olan şey. 2. Fertle ilgili, bireysel.
Ferdiye1. Tek olan, tek şey. 2. Fertle ilgili, bireysel.
Fereç1. Zafer, utku. 2. Sevinç, teselli.
FergünAydınlık, ışıklı gün.
Ferhan1. Sevinçli, neşeli. 2. Memnun.
Ferhat1. Güçlüğü yenip bir yeri ele geçiren. 2. Sevinç, neşe.3. Ferhat ile Şirin efsanesindeki erkek kahramanın adı.
FerhattinDinin coşkusu, sevinci.
Ferhun1. Güçlü, şanlı soydan gelen kimse.2. Sevinçli.
Ferhunde1. Kutsal, kutlu, uğurlu. 2. Mutlu, mesut.
FeriAsılla ilgili olmayıp ikinci derecede olan, ayrıntılı.
FericanCan aydınlığı, ruhun ışığı.
FerideEşi benzeri olmayan, tek, eşsiz, üstün.
Feridun1. Eşi olmayan, tek. 2. İran'da Pişdâdiyan sülâlesinin hükümdarı (M.Ö. 750).
FerihÇok mutlu, sevinçli.
FerihaFerah, rahat, sevinçli.
Feriser1. Çok ışıklı, aydınlık. 2. Çok güçlü.
Ferişte1. Melek. 2. Günahsız, masum. 3. İyi ve yumuşak huylu.
FeritEşi benzeri olmayan, tek, eşsiz, üstün.
FeritkanEşi olmayan, soylu kandan gelen kimse.
FerizEkini alınmış tarla.
FerkanGüçlü, saygın bir soydan gelen kimse.
Ferman1. Buyruk, emir. 2. Tanrı buyruğu.
FermaniBuyrukla, fermanla ilgili olan.
Fermude1. Emir, buyruk, ferman. 2. Emrolunmuş, buyurulmuş.
FernurAydınlık, ışık, nur.
Ferruh1. Uğurlu, kutlu. 2. Aydınlık yüzlü.
FersanDerisinden kürk yapılan bir kır sansarı.
Ferve1. Kürk.2. Zenginlik, servet.
Ferzane1. Bilge, filozof. 2. Bilgili kimse.
FesihGeniş, açık, aydınlık.
FetanetYüksek zekâ, zihin açıklığı, çabuk anlama ve kavrama yeteneği.
FethiFethetme, alma ile ilgili olan.
FethiyeFethetme, alma ile ilgili olan.
Fetih1. Açma. 2. Alma, zaptetme.
Fettah1. Üstün gelmiş, zafer kazanmış. 2. Fetheden, açan. 3. Allah'ın adlarındandır.
FevziKurtuluş, zafer ve üstünlükle ilgili olan.
FevziyeKurtuluş, zafer ve üstünlükle ilgili olan.
FevzullahAllah’ın üstünlüğü.
Feyiz1. Bolluk, bereket. 2. Suyun taşıp akması. 3. Bilim, bilgi.
FeymanAhlakta olgunluğu amaçlama, iyi ahlaka yönelme.
Feyyaz1. Bereket ve bolluk veren. 2. Allah.
Feyza1. Bolluk, çokluk. 2. Coşma, taşma.
Feyzan1. Bolluk, bereket. 2. Taşma, taşkın.
Feyzi1. Bollukla, bereketle ilgili. 2. Bilimle, bilgiyle ilgili.
Feyziye1. Bollukla, bereketle ilgili. 2. Bilimle, bilgiyle ilgili.
FeyzullahAllah’ın bereketi.
FezahanYükselmeyi amaçlayan hükümdar.
FezaiUzayla ilgili, uzaya ait.
FezanurUzay gibi parlak ve aydınlık olan.
Fidan1. Yeni yetişen ağaç veya ağaççık. 2. Ağacın kökünden çıkan. 3. İnce uzun, narin, zarif.
FideBaşka bir yere dikilmek için hazırlanmış körpe çiçek.
FiganIstırap ile bağırma, inleme.
FigenYaralayan, kıran, düşüren.
Fikir1. Düşünce. 2. Anlayış. 3. Zihin, us.
Fikret1. Düşünce, fikir. 2. Zihin, akıl. 3. Kuruntu.
FikriDüşünülerek oluşturulan, fikirle ilgili.
FikriyeDüşünülerek oluşturulan, fikirle ilgili.
FilbaharOrmanlarda yetişen, beyaz, mavi, mor çiçekler açan, tırmanıcı sarılgan bitki.
Filiz1. Tohumdan veya tomurcuktan çıkan körpe sürgün. 2. İnce uzun, zayıf, narin kız.
FilizerGenç, toy, delikanlı.
Firaz1. Yüksek, yukarı. 2. Yokuş, çıkış.
FirdevsCennet, cennet bahçesi.
Firdevsi1. Cennete ait, cennetle ilgili. 2. İran’ın ünlü şairi, Şehname’nin yazarı.
FirkatAyrılık, dostlardan ve sevgiliden ayrılma.
Firuz1. Mutlu, sevinçli, uğurlu. 2. Bahtlı, talihli.
FiruzeAçık mavi renkli, değerli bir süs taşı.
Fırat1. Asurca. Geniş akarsu. 2. Far. Geçit veren, üstünden geçmeye uygun. 3. Türkiye ve Suriye’nin doğu bölgelerini sulayan, Irak’ı aşan, Dicle ırmağıyla birleşerek Basra körfezine dökülen büyük nehir.
FıtnatZihin açıklığı, kolay kavrama ve anlama yeteneği, zekâ.
FulBüyük beyaz çiçekleri kokulu, boyu üç metreyi bulabilen bir ağaççık ve bunun beyaz, kokulu çiçeği.
FulyaNergisgillerden bir bitki ve onun güzel renkli, kokulu çiçeği.
FundaKurak yerlerde yetişen çalı türünden bir ağaççık.
Furkan1. İyi ile kötü, doğru ile yanlış arasındaki farkı gösteren her şey. 2. Kur'an-ı Kerim.
FüruzanParlayıcı, parlayan, parlak.
Füruzende1. Yanıcı, yakıcı. 2. Parlatan, parlayın, aydınlatan.
Füsunkâr1. Büyüleyici. 2. Sihirbaz, büyücü.
Fütüvvet1. Mertlik, yiğitlik. 2. Soy temizliği. 3. Cömertlik.
Fuzuli1. BFaziletli, erdemli. 2. Boşboğaz, gereksiz işlerle uğraşan. 3. XVI. yy.'da yaşamış en büyük Divan Edebiyatı şairlerinden biri.
Gaffar1. Çok bağışlayıcı, bağışlayan. 2. Allah’ın sıfatlarındandır.
GafirBağışlayan, merhamet eden.
Gafur1. Bağışlayan, merhamet eden. 2. Allah’ın adlarındandır.
GalibeÜstün gelen, yenen, önde gelen.
Gamze1. Süzgün ve yan bakış. 2. Çenedeki veya yanaktaki çukurluk.
Gani1. Zengin, varlıklı. 2. Bol. 3. Allah adlarındandır.
Ganimet1. Düşmandan alınan mal. 2. Beklenmedik kazanç veya olanak.
Ganiye1. Zengin, varlıklı. 2. Çok hoş. 3. Kadın şarkıcı.
GaribeGörülmemiş, tuhaf, şaşılacak.
Garip1. Yabancı. 2. Kimsesiz, zavallı. 3. Şaşılacak, tuhaf. 4. Dokunaklı, hüzün veren.
Gavsi1. Yardım, destekle ilgili. 2. Derine dalan kimse.
Gayret1. Çalışma, çabalama. 2. Koruma, esirgeme, kayırma duygusu.
GayurÇok çalışkan, gayretli.
Gazanfer1. İri aslan. 2. Yiğit, yürekli, kuvvetli adam.
Gazel1. Divan edebiyatında bir nazım biçimi. 2. Türk müziğinde belli bir kurala bağlı olmadan bir kişi tarafından sesle yapılan taksim. 3. Sonbaharda kuruyup dökülen ağaç yaprağı.
Gazi1. Düşmanla savaşan veya savaş yapmış kimse. 2. Savaştan sağ ve zafer kazanmış olarak dönen kimse.
Gedik1. Büyük çentik, yıkık yer. 2. Dağ geçidi. 3. Güçlük, güç durum. 4. Yüksek yer, tepe. 5. Ayrıcalık, verilmiş hak. 6. Görev, vazife.
GedikbaşAyrıcalıklı kimse.
GedikbayAYrıcalıklı kimse.
GediktaşAyrıcalıklı, güçlü kimse.
Gediz1. İçinde su birikmiş çukur. 2. Ege bölgesinde bir akarsu.
GelenayOrtaya çıkan ay gibi güzel.
GelengülGelen gül gibi güzel.
Gelin1. Evlenmek üzere hazırlanıp, süslenmiş kız veya yeni evlenmiş kadın. 2. Genç kız.
GelincikYazın kırlarda yetişen kırmızı ve büyük çiçekli bitki.
GelinkızGelinlik çağındaki kız.
Genç1. Yaşı ilerlememiş olan. 2. Dinç, sağlıklı.
GençağaGenç, sağlıklı kimse.
GencalGenç birisiyle evlen anlamında kullanılan bir ad.
GencelGençleş, genç kal anlamında kullanılan bir ad.
GençkalDinç ve sağlıklı kal anlamında kullanılan bir ad.
GencoGenç sözcüğünden yapılmış bir ad.
GençsavYeni düşüncelere sahip kimse.
GençsoySağlıklı bir soydan gelen kimse.
GençsuGenç bir soydan gelen kimse.
GençtanSabahın ilk vakti.
Genez1. Kolay. 2. Yaraşır, uygun.
Gerçek1. Doğru, dürüst. 2. Temel, başlıca, asıl doğayı yansıtan.
Gerçeker1. Dürüst kimse. 2. Ermiş, veli. 3. Kılavuz, yol gösteren.
Gevher1. Elmas, mücevher, inci. 2. Bir şeyin aslı, mayası.
Gevheri1. Mücevherle ilgili. 2. Kuyumcu.
GezenayGezip dolaşan kimse.
GezerDolaşan, gezen, gezici.
GezginÇok gezen, çok gezi yapan kimse.
GirayEskiden Kırım hanlarının ve han ailesinden olan prenslerin kullandığı san.
GirayerHükümdar olan kimse.
GirginHerkesle çok çabuk yakınlık kuran, her işe girişen, sokulgan.
GirginalpHerkesle çok çabuk yakınlık kuran, her işe girişen, sokulgan yiğit.
GirginerHerkesle çok çabuk yakınlık kuran, her işe girişen, sokulgan kimse.
GirginkoçHerkesle çok çabuk yakınlık kuran, her işe girişen, sokulgan kimse.
GizGizli tutulan şey, sır.
GizemAklın erişemediği veya çözülemeyen şey, sır.
GizmenGiz saklayan kimse.
Gıyas1. Yardım. 2. Yardımcı kimse.
GıyasettinDinin yayılmasına yardımı dokunan kimse.
GıyasiYardımla ilgili, yardımcı.
Göcek1. Taze, güzel. 2. Bir karış boyunda büyümüş ekin. 3. Köşe, kenar, kıyı.
Göçer1. Yer, yurt edinmeyen, göç etmekten hoşlanan. 2. Göçebe.
GöçmenKendi ülkesinden ayrılarak yerleşmek için başka ülkeye giden kimse.
Göğem1. Yeşile çalar mor renk. 2. Bir çeşit yabani ekşi erik. 3. Yapraklanmış ekin.
Göğen1. Yeşillik. 2. Bir tür mantar.
GöğüşSarı saçlı, mavi gözlü kimse.
Gök1. Yeryüzünün üzerine mavi bir kubbe gibi kapanan boşluk.2. Mavi renk.
GökbaranGökten inen yağmur.
GökbayrakGökte dalgalanan bayrak.
GökbenÖzü genç olan kimse.
Gökçe1. Güzel, gösterişli kimse. 2. Melek. 3. Mavi gözlü kimse.
GökçebalaGüzel, gösterişli, sevimli çocuk.
GökçebalanGüzel, gösterişli, sevimli çocuğun anlamında kullanılan bir ad
GökçebelGüzel, gösterişli, sevimli soydan geleen kimse.
GökçebeyGüzel, gösterişli, sevimli bey.
GökçeerGüzel, gösterişli, sevimli insan.
Gökçek1. Güzel, sevimli, hoş kimse. 2. Yiğit, cesur. 3. Taze, körpe.
GökçelGök rengini andıran, mavimsi.
GökcenGüzel, taze, dinç, sağlıklı.
GökçinMaviye çalan, mavimsi.
Gökçül1. Gökle ilgili, semavi. 2. Maviye çalan renk.
GökdemirMavi gözlü, güçlü kimse.
GökdenizÇakır gözlü kimse.
Gökdoğan1. Bir tür doğan. 2. Çakır gözlü.
GökdumanGöğe yükselen duman.
GökgölSuları bulanık olmayan göl.
GökhanEski Türklerde gök Tanrısı.
GökmenSarışın, mavi gözlü kimse.
GökmenalpSarışın, mavi gözlü yiğit.
GökmenerSarışın, mavi gözlü kimse.
GökmeteMavi gözlü hükümdar.
GöknurParlak olan gökyüzü.
GökperiMavi gözlü, peri gibi güzel.
Göksavİleri görüşlü kimse.
GöksayDeğerli olduğunu kabul et anlamında kullanılan bir ad.
GökselGökle ilgili, semavi.
GökselenMavi gözlü, varlıklı kimse.
GöksenMavi gözlüsün anlamında kullanılan bir ad.
GökseninHer zaman yükselmeyi, ilerlemeyi amaçla anlamında kullanılan bir ad.
GöksevYükselmeyi yücelmeyi sev anlamında kullanılan bir ad.
GöksevenYükselmeyi, yücelmeyi seven kimse.
GökseverYükselmeyi, yücelmeyi seven kimse.
Gökşin1. Gökkuşağı, alkım. 2. Mavi renkli.
GöksoySoyu yüce olan kimse.
Göksu1. Gökten inen su.2. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bulunan akarsuların genel adı.
GöksunYüksel, yücel anlamında kullanılan bir ad.
GöktaşGezegenlerin arasında hareket eden, tümüyle gaz durumuna geçmeden yeryüzüne ulaşan katı cisim.
GöktöreTörelere bağlı kimse.
GöktuğSavaşmayı seven kimse.
GöktunaMavi suları olan Tuna.
GöktunçSağlam karakterli olan kimse.
Göktürkİslamlıktan önce Orta Asya da yaşamış bir Türk ulusu.
GökyayIşık saç anlamında kullanılan bir ad.
Gölge1. Işığın önüne gelen bir cismin yere veya yanına bıraktığı karartı. 2. Güneş ışınlarından korunulacak yer. 3. Koruma, gözetme.
Gönç1. Zengin, varlıklı. 2. Şen, neşeli. 3. Yiğit, kuvvetli.
GoncaTam açılmamış çiçek, gül.
GoncafemGonca ağızlı olan.
GoncaferGonca gibi parlak olan.
GoncaterTaze, açılamamış gonca.
GöndemUyan, itaat eden, uysal.
Gönder1. Bayrak veya mızrağın sapı. 2. Kayık ve yelkenli gemilere yön vermeye yarayan, ucu madenî ağaç sopa.
Gönen1. "Mutlu ol, refaha kavuş, rahat et, sevin" anlamında kullanılan bir ad.2. "Yavrum, kuzum" anlamında sevgi belirten sözcük. 3. Bolluk, bereket.
GönençBolluk, rahatlık ve varlık içinde yaşama.
GönenerMutlu, rahat kimse.
GönülYürekte varsayılan sevgi, istek gibi duyguların kaynağı.
GönülayGönlü ay gibi parlak, temiz olan.
GönüldenYürekten, içten, candan.
GönüldeşAynı düşünceleri paylaşan, birbirini seven kimseler.
GöralGörüp al anlamında kullanılan bir ad.
GörbilGörüp bil anlamında kullanılan bir ad.
Görez1. Süslü,zarif, şık. 2. Gösterişe düşkün kimse. 3. Kurumlu. 4. Kuruntulu. 5. Rüzgâr.
Görgü1. Bir toplum içinde uyulması gerekli saygı ve incelik kuralları. 2. Bir kimsenin anlayış, seziş ve bilgisini artıracak nitelikte etki yapan deneysel bilgi. 3. Göz tokluğu.
Görgüç1. Dürbün. 2. Pencere.
GörgünayGörgülü, bilgili kimse.
GörgüncanGörgülü, bilgili kimse.
Görk1. Güzellik, gösteriş. 2. İyi huy. 3. Süs, ziynet.
GörkelEline ayağına düzgün kimse.
Görkem1. Gösteriş, heybet. 2. İyi gelişmiş, gürbüz.
GörkemliGösterişli, göz alıcı kimse.
GörkmenYakışıklı, gösterişli kimse.
GörksevGüzeli, güzelliği sev anlamında kullanılan bir ad.
GörsevGörüp sev anlamında kullanılan bir ad.
Gövem1. Bitki yeşilliği 2. Sonbaharda yetişen bir tür siyah zeytin.
GövezGururlu, mağrur kimse.
GöymenGözleyen, dikkatle bakan kimse.
GözalNiteliklerinle ve güzelliğinle ilgi topla anlamında kullanılan bir ad.
GözalanGösterişli, ilgi çekici.
GözayGözleri parlayan kimse.
GözaydınSevinçli, mutlu bir olayı kutlama.
GözdeÇok sevilen, beğenilen, nitelikli, üstün tutulan.
Göze1. Kaynak. 2. Suların kıyılarında olan küçük çayır. 3. Hücre. 4. Örme, örgü. 5. Sonbaharda çıkıp yazın kaybolan su.
GözegirDikkat çek anlamında kullanılan bir ad.
Gözem1. İlgi çeken, sevimli, hoşa giden kimse. 2. Sulak yer. 3. Pınar.
Gözlem1. Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve plânlı olarak ele alınıp incelenmesi, müşahede. 2. İnceleme sonucu elde edilen değer, müşahede. 3. Çeşitli araç ve gereçlerin yardımıyla olayların sebeplerini bilmek
GözütokAç gözlü olmayan kimse.
Güç1. Yorucu, emekle yapılan. 2. Zor, çetin. 3. Şiddet. 4. İş, meşguliyet. 5. Kuvvet.
Güçlü1. Gücü çok olan. 2. Etkili, önemli, nitelikli. 3. Şiddetli.
GüçmenGüçlü kuvvetli kimse.
GüçsalGücünü, kuvvetini göster anlamında kullanılan bir ad.
GüçsalanGücünü, kuvvetini gösteren kimse.
GüçsanGücüyle tanınan kimse.
GüçselGüçlü, kuvvetli kimse.
GüçyenerGüçlükleri yenen kimse.
GüçyeterGücü yeten kimse.
GüdekAmaçlanan sonuç, güdülen amaç.
Güder1. Yöneten, idare eden. 2. Düşüncelerini, ilkelerini gerçekleştirmeye çalışan.
GüfteBir müzik yaptının bestelenmiş sözleri.
GülKatmerli, kokulu çiçekleri olan, pek çok türleri bulunan gülgillerin örnek bitkisi.
GülaçGülümse anlamında kullanılan bir ad.
GülaçtıGülümsedi anlamında kullanılan bir ad.
GülâfetGül gibi güzel olan sevgili.
GülalGül gibi güzel bil kızla evlen anlamında kullanılan bir ad.
GülaraGül süsleyen, gül bezeyen.
GülaslıSoyu sopu gül gibi güzel olan.
GülâverGül getiren, gül taşıyan.
GülaydınGül gibi güzel olan.
GülayımGül gibi güzel sevgilim anlamında kullanılan bir ad.
GülayşeRahat ve huzur içinde yaşayan güzel.
GülbademBadem gözlü güzel.
GülbaharKırmızı boya elde etmede kullanılan iyi bir cins toprak.
GülbanuGül gibi güzel kadın.
GülbedenGül gibi güzel bedeni olan.
GülbenBen gül gibi güzelim anlamında kullanılan bir ad.
GülbendeGül benim elimdedir anlamında kullanılan bir ad.
GülbeşekerBir tür gül tatlısı.
GülbeyiGül gibi güzelin kocası.
GülbikeGül gibi güzel kadın.
GülbikemGül gibi güzel kadınım anlamında kullanılan bir ad.
GülbilGül gibi güzel olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
GülbittiGül yetişti anlamında kullanılan bir ad.
GülboyGül gibi boyu olan.
GülbuGül gibi güzel kokusu olan..
GülcanGül gibi güzel olan.
GülcananGül gibi güzel sevgili.
GülceGül gibi, güle benzeyen.
GülçehreYüzü gül gibi güzel olan.
GülcemalGül gibi güzel yüzlü.
GülçiçekGül ve çiçek gibi güzel olan..
GülcihanDünyanın en güzel gülü.
GülçimenÇimende yetişen gül gibi güzel olan.
GülçinGül toplayan, gül devşiren.
GüldanÇiçek konulan kap, çiçeklik.
GüldeğerGül gibi değerli olan.
GüldehanAğzı gül gibi olan, küçük ağızlı.
GüldemetGül gibi güzel olan.
GüldenGül soluklu, nefesi gül kokan.
GüldenizDeniz gibi coşkulu güzel.
GüldenurGül gibi parlak olan güzel.
GülderGül topla anlamında kullanılan bir ad.
GülderenGül toplayan, gülleri derleyen. Gül-deren.
GüldermişGül devşirmiş, gül toplamış.
GüldilekGül gibi güzel dileği olan.
GüldöneGül gibi güzel olsun anlamında kullanılan bir ad.
GüldürenMutlu eden, sevindiren.
Gülebetin1. Bezekli dikiş. 2. Güzellik, incelik simgesi.
GüleçHer zaman gülen, gülümseyen, güler yüzlü.
GüleçerHer zaman gülen, gülümseyen, güler yüzlü kimse.
GüledaGül gibi nazlı olan.
GüleğenÇok gülen, neşeli.
GülenGülümseyen, güler yüzlü.
GülenayGülümseyen, gülen kimse.
GülendamGül boylu, ince uzun, güzel endamlı.
GülenderAz bulunur, gül gibi güzel.
GülenerGülen, gülümseyen kimse.
GülengübinBal ve gül yaprağından yapılan tatlı.
GülengülGülen gül gibi güzel.
GülennurGülen nur gibi parlak güzel.
GülerGülen, gülümseyen kimse.
GülerayGülen ay gibi güzel.
GülercanGülümseyen sevgili.
GülerenGül gibi güzel olan dost.
GülermanGüler yüzlü, güleç kimse.
GülersinGülersin, gülümsersin anlamında kullanılan bir ad.
GüleryüzYüzü hep gülen, neşeli.
GülesenSağlık ve mutlulukla gül anlamında kullanılan bir ad.
GüleserGül gibi güzel iz bırakan.
GülesinMutlu olasın, gülesin anlamında kullanılan bir ad..
GülfedaKendini feda eden güzel.
GülfemGül ağızlı, küçük ağızlı.
GülferGül gibi parlak, gül parlaklığında olan.
GülferahGül gibi insanı rahatlatan.
GülgezGülerek dolaş anlamında kullanılan bir ad.
GülgoncaHenüz açılmamış gül.
GülgönülGönlü gül gibi temiz ve saf olan.
GülgûneGül yanaklı, gül renkli.
GülgüneyGül renkli güzel.
GülhanGül gibi güzel kimse.
GülhanımGül gibi güzel hanım.
GülhatırGönlü gül gibi saf ve temiz olan.
GülhatunGül gibi güzel kadın.
GülhayatHayat veren güzel.
GülhuriHuri gibi güzel olan.
GülizGül gibi güzel iz bırakan.
GülizarGül yanaklı, al yanaklı.
GülkadınGül gibi güzel kadın.
GülkanKırmızı renkli gül.
GülkızGül gibi güzel kız.
GüllühanGüle benzeyen kadın.
GüllüşahGüle benzeyen kadın.
GüllüşanGül gibi değerli olan.
GülmenÇok gülen, her zaman gülen kimse.
GülmisalGül gibi güzel, güle benzeyen.
GülmüşGülümsemiş, güler yüzlü.
GülneşeŞen ve neşeli olan güzel.
GülnurGül gibi parlak ve aydınlık olan.
GülözÖzü gül gibi temiz olan.
GülözerGül gibi özü doğru ve dürüst olan.
GülpembePembe renkli gül gibi güzel olan.
GülperiGül ve peri gibi güzel olan.
GülrenkGül renkli, pembe.
GülrizGül saçan, gül serpen.
GülruGül yüzlü, al yanaklı.
GülşadSevinçli, mutlu güzel.
GülşadiyeMutlu, seviçli güzel.
GülşahinCesur ve kuvvetli olan.
GülsalınGül gibi nazlı ol anlamında kullanılan bir ad.
GülsanGül gibi tanınmış, ünlü olan.
GülsanemGül gibi güzel olan sevgili.
GülsayGül gibi güzel olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
Gülsefaİnsana rahatlık veren gül.
GülşehriGüllerin yetiştiği şehirden olan.
GülsenGül gibi güzelsin anlamında kullanılan bir ad.
GülserGülleri ser, çevreyi güllerle beze anlamında kullanılan bir ad.
GülşerefGül gibi ünlü olan.
GülserenGülleri seren, çevreyi güllerle bezeyen.
GülşerifGül gibi değerli olan.
GülserimSabırlı güzel kimse.
GülsevGülü, gül gibi güzel olanı sev anlamında kullanılan bir ad.
GülsevenGülü, gül gibi güzel olanı seven.
GülseverGülü, gül gibi güzel olanı seven.
GülseviGülü, gül gibi güzel olanı seven.
GülsevilGül gibi sevil anlamında kullanılan bir ad.
GülsevinGülü, gül gibi güzel olanı sevin anlamnda kullanılan bir ad.
GülsezerGülü, güzeli tanıyan, güzelden anlayan.
GülsezinGül gibi güzel olanı tanıyın anlamında kullanılan bir ad.
GülsimGümüş gibi beyaz renkli gül.
GülsinemGül gibi güzel olan sevgilim anlanmında kullanılan bir ad.
GülsoyGül gibi saf ve temiz bir soydan gelen.
GülsümYuvarlak, dolgun yüzlü.
GülsümeYuvarlak, dolgun yüzlü.
GülsünMutlu olsun, şen olsun, gülsün anlamında kullanılan bir ad.
GülsunaGül gibi güzel olan.
GülsunamGül gibi güzel olan sevdiğim anlamında kullanılan bir ad.
GülsunanGüzellğini gösteren, güzelliğini belli eden.
GülsunarGüzellğini gösteren, güzelliğini belli eden.
GültabAydınlatan, ışık veren güzel.
GültaçBaşlara taç olan, çok sevilen güzel.
Gültanİnsanı şaşırtan nitelikte güzel olan.
GültaşGül, eğlen, coş anlamında kullanılan bir ad.
GültazeTaze, yeni yetişmiş gül.
GültenGül tenli, pembe tenli.
GültopGül gibi tombul olan.
GülümGül kadar güzel olan sevdiğim anlamında kullanılan bir ad.
GülümayGül kadar güzel olan sevdiğim anlamında kullanılan bir ad.
GülümşenŞen, mutlu olan sevdiğim anlamında kullanılan bir ad.
GülümserGülümseyen, güler yüzlü.
GülüşGülme işi veya biçimi.
GülverBana gül ver anlamında kullanılan bir ad.
GülzeminGüllerle kaplı yer, gül bahçesi.
Güman1. İnanç. 2. Kanaat. 3. İstek, heves. 4. Neşe.
Gümeç1. Bal peteği. 2. Külde pişirilen ekmek.
GümüşParlak, beyaz renkli kolay işlenir, değerli bir maden.
GümüşhatunGümüş gibi değerli olan.
GümüşkurtGümüş gibi değerli olan.
GümüştanTan vakti gibi temiz ve saf olan.
GümüştayTemiz ve dürüst olan.
GümüştekinDürüst, doğru ve değerli olan.
Gün1. Güneş. 2. Gündüz. 3. İyi yaşanmış zaman.
GünaçGün gibi doğ, aydınlat" anlamında kullanılan bir ad.
Günakİyi, hayırlı, mutlu gün.
GünalAydın ol, aydınlan anlamında kullanlıan bir ad.
GünalanAydınlanan, aydın olan.
GünalpGüneş gibi aydınlım ve ışık saçan yiğit.
GünaltanGüneş gibi aydınlık ve ışık saçan hükümdar.
GünaltayGüneş gibi yükseklerde, yüksek makamlarda ışık ve aydınlık saçan.
GünanIşığı ve aydınlığı her zaman hatırla anlamında kullanılan bir ad.
GünanaIşığı ve aydınlığı her zaman hatırlasın anlamında kullanılan bir ad.
GünayGüney, güneş gören yer.
GünaydınSabahları söylenen esenleme sözü.
GünbatuÜstün gelen, gücü yeten, galip.
GünbayZenginlik içinde geçen gün.
GünbeyGüneş gibi ışık ve aydınlık saçan bey.
GünçağGüneş gibi ışık ve aydınlık saç anlamında kullanılan bir ad.
GündalGüneş gibi aydınlık ve ışık saçan genç.
GündemirSağlam ve kuvvetli ışık saçan.
GündenUysal, yumuşak, her şeyi kabul eden kimse.
GündenizDeniz gibi coşkun bir biçimde etrafına ışık ve aydınlık saçan
GünderGönder, yolla anlamında kullanılan bir ad.
GündoğanSabaha karşı doğan çocuklara verilen bir ad.
GündoğduSabaha karşı doğdu anlamında kullanılan bir ad.
GündoğmuşSabaha karşı doğan çocuklar için kullanılan bir ad.
Gündöndü1. Öğleden sonraki zaman. 2. Ayçiçeği.
GündüzGünün sabahtan akşama kadar süren aydınlık bölümü.
GündüzalpGündüz gibi aydınlık ve ışık saçan yiğit.
GündüzbeyGündüz gibi aydınlık ve ışık saçan bey.
GündüzhanGündüz gibi aydınlık ve ışık saçan hükümdar.
GünelGüneş gibi aydınlık ve ışık saçan.
GüneralSabah erkenden al anlamında kullanılan bir ad.
GüneralpSabahın erkeninde kalkıp işe başlayan yiğit.
GüneraySabahın ilk vakitleri gibi parlak ve saf olan.
GünerenGüneş gibi aydınlık ve ışık saçan yiğit.
GünerginBatmak üzere olan güneş.
GüneriGünün adamı, günün kişisi.
GünerimGünün iyi haberi, müjdesi.
GünerkanYiğit soydan gelen aydın kimse.
GünermanYiğit soydan gelen aydın kimse.
GüneşGezegenlere ve yer yuvarlağına ışık ve ısı veren büyük gök cismi.
GüneşenGünü mutlu ve neşeli geçen.
GüneşhanGüneş gibi ışık ve aydınlık saçan hükümdar.
GüneşhanımGüneş gibi parlak ve güzwl olan kadın.
Güney1. Dört ana yönden biri, Kuzey kutbuna karşı olan. 2. Her zaman güneş alan yer.
Güngör“Mutluluk, neşe içinde yaşa” anlamında kullanılan bir ad.
GüngörbeyMutluluk, neşe içinde yaşayan bey.
GüngördüHer zaman neşe, mutluluk ,çinde yaşadı anlamında kullanılan bir ad.
GüngörenMutluluk, neşe içinde yaşayan.
GüngörmüşMutlu, güzel hayat sürmüş.
GüngülGüneş gibi parlak gül.
GünhanGüneş gibi aydınlık ve ışık saçan hükümdar.
GünizGüneş gibi aydınlık bırakan ize sahip kimse.
GüniziGüneşin izini taşıyan kimse.
GünizliGüneşin izini taşıyan kimse.
GünkanGüneş gibi aydınlık bir soydan gelen kimse.
GünkayaGüneş gibi aydınlık ve parlak kimse.
GünkurtGünei gibi aydın ve parlaklık saçan kimse.
GünkutGünü kutlu ve mutlu geçen kimse.
GünkutanGününü neşeli ve mutlu geçiren.
GünkutluGünü kutlu ve mutlu olan.
GünmutluGünü neşeli ve mutlu olan.
GünnarGünü heyecanlı ve ateşli geçen.
GünnurGüneş gibi ışık ve aydınlkı saçan.
GünolGüneş gibi aydınlık ve ışık saç anlamında kullanılan bir ad.
GünşahGünün şahı, hükümdarı.
GünsarGüneş gibi her tarafı çevrele, herkese yararın olsun anlamında kullanılan bir ad.
GünsavGüneş gibi herkese etki et anlamında kullanılan bir ad.
GünselGün ışığı, ışık seli.
GünseliGün ışığı, ışık seli.
GünşenGünü mutlu ve şen olan.
Günsenin'Senin günün' anlamında kullanılan bir ad.
GünserGüneş gibi aydınlık, ışık saç anlamında kullanılan bir ad.
GünserenGüneş gibi aydınlık, ışık saçan.
GünsiliTemiz, iffetli, namuslu kimse.
GünşırayGüneş gibi parlak yüzü olan kimse.
GünsuSaf, dürüst ve temiz kimse.
GüntekinGüneş gibi ışık ve aydınlık saçan kimse.
GüntöreTörelere bağlı kimse.
GüntürkGüneş gibi ışık ve aydınlık saçan Türk.
GüntürkünAydınlık ve ışık saçmak Türk'e yakışır anlamında kulanılan bir ad.
GünvarGün gibi parlak olan kimse.
GünverAydınlık ve ışık saç anlamında kullanılan bir ad.
GünyolIşıklı, aydınlık yol.
GünyüzGüneş gibi parlak yüz.
Gür1. Bol, fazla, güçlü olarak çıkan. 2. Ormanlık, çalılık. 3. Kesilmiş ağacın sürgünü.
GürakınFazlaca yapılan akın.
GüralFazlaca kırmızı olan.
GüranÇokça hatırla anlamında kullanılan nir ad.
GürardaKendisinden sonra gelenleri çok olan.
GürataAtası güçlü ve kuvvetli olan.
GürayEtrafa çokça ışık ve aydınlık saçan.
GürbaşGüçlü, kuvvetli kimse.
GürbaşkanGüçlü, kuvvetli başkan.
GürbayGüçlü ve kuvvetli zengin.
Gurbet1. Gariplik, yabancılık, yuvasından, yurdundan veya kentinden uzakta olma durumu. 2. Yabancı.
GürboğaGüçlü ve kuvvetli kimse.
GürbüzSağlam, güçlü ve iyi gelişmiş, iri.
GürcanCanlı, güçlü, kuvvetli kimse.
GürdalSoyu çok geniş olan kimse.
GürelHareketli, coşkun kimse.
Gürgân1. Kurtlar.2. Aksak Timur´un lakabı.
GürhanBolluk içindeki güçlü han.
GürkanCanlı, kanlı kimse.
GürselSel gibi çağlayan, hareketli kimse.
GürselinSel gibi coşkulu, hareketli kimse.
GürsenCoşkulu ve hareketlisin anlamında kullanılan bir ad.
GürsevÇokça sev anlamında kullanılan bir söz.
GürsevilÇokça sevil anlamında kullanılan bir ad.
GüvenKorku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu, sevinç, mutluluk.
Güvenç1. Güvenme duygusu. 2. Sevinçli. 3. Dayanak, arka, yardım.
Güvercin1. Dünyanın pek çok yerinde rastlanan, hızlı ve uzun zaman uçabilen, çoğu evcilleşmiş kuş. 2. Barış simgesi.
GüzelHoşa giden, hayranlık uyandıran, beğenilen.
Güzelce1.Güzele yakın, güzel gibi. 2.İyice, adamakıllı.
GüzeyGölgede kalan, az güneş alan yer.
GüzideSeçkin, seçilen, beğenilmiş.
GüzinSeçilmiş, seçkin, beğenilmiş.
GüzinaySeçilmiş, seçkin, beğenilmiş güzel.
GüzingülSeçilmiş, seçkin, beğenilmiş güzel.
Hacer1. Taş, kaya. 2. İsmail Peygamber’in annesinin adı.
HacergülTaşlar arasında yetişen gül.
HacıgülHacca gitmiş gül gibi güzel kadın.
HacıhanımHacca gitmiş kadın.
HacıkadınHacca gitmiş kadın.
Hadiye1. Doğru yolu gösteren, kılavuz, rehber. 2. Önde giden.
Hadra1. Çok yeşil, en yeşil. 2. Yeşillik.
Hafıza1. Kur’an-ı Kerim'ibaşından sonuna kadar ezberlemiş olan kadın. 2. Yaşantıları, öğrenilen konuları bilinçli olarak akılda tutma, saklama gücü, bellek.
Hakan1. Türk, Moğol ve Tatar hanları için "hükümdarlar hükümdarı" anlamında kullanılan bir unvan.2. Osmanlı padişahlarına verilen unvan.
Hâkime1. Egemen, hükmeden, hüküm süren. 2. Başta olan, üstün gelen.
HakkıDoğrulukla, hakla ve adaletle ilgili.
HaktanAllah'tan gelen, Allah'ın verdiği.
HakverdiAllah’ın verdiği kimse.
HalâvetTatlılık, şirinlik.
HaldunSonsuz olan, ebedî olan.
HaleBazen güneşin ve ayın çevresinde görülen ışıklı daire, ayla.
Halef1. Birinden sonra gelip onun yerine geçen kimse, sonradan gelen. 2. Soy.
HalenurBazen güneşin ve ayın çevresinde görülen ışıklı daire.
HalideSürekli, sonsuz, ebedî.
Halife1. Birinin yerine geçen kimse. 2. Hz. Muhammed'in vekili ve dünyadaki Müslümanların başı olan kimse.
HalilSadık, samimi, dost.
HalileNikâhlı kadın, karı, eş.
Halilullah1. Allah’ın sadık dostu. 2. Hz. İbrahim’e verilen san.
Halim1. Yumuşak huylu, sert olmayan. 2. Allah’ın adlarındandır.
HalimeYumuşak huylu, sert olmayan.
Halis1. Karışık olmayan, saf, katışıksız. 2. İçten, samimi.
Halise1. Karışık olmayan, saf, katışıksız. 2. İçten, samimi.
HalitSürekli, sonsuz, ebedî.
HalittinDinin sonsuzluğu, ölümsüzlüğü.
Halûkİyi ahlak sahibi, iyi huylu, geçimli kimse.
HamasetCesaret, kahramanlık, yiğitlik.
HamdiAllah’ı övmeyle, Allah’a şükretmekle ilgili.
HamdiyeAllah’ı övmeyle, Allah’a şükretmeyle ilgili.
HamdullahAllah’ın övgüsü.
Hami1. Koruyan, koruyucu, himaye eden. 2. Kayıran, kayırıcı.
Hamide1. Övülmeye değer. 2. Hamdeden, şükreden
Hamil1. Taşıyan, taşıyıcı. 2. Sahip olan. 3. Destek.
Hamit1. Övülmeye değer. 2. Allah'ın adlarındandır. 3. Hamdeden, şükreden.
Hamiye1. Himaye eden, koruyan, koruyucu. 2. Kayıran, kayıncı.
Hamiyet1. Ulusseverlik, yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası. 2. İnsanlık, fazilet.
Hamza1. Aslan, güçlü adam. 2. İslam tarihinde Hz. Muhammed'in amcası.
Han1. Eski Türklerde kağana bağlı veya kendi başına buyruk, ikinci derecede bir devlet başkanı. 2. Osmanlı Padişahlarının adlarının sonuna getirilen san.
HanalpYiğit, cesur hükümdar.
HanbeğendiHanın hoşuna gitti anlamında kullanılan bir ad.
HanbegümHanın karısı, hükümdar eşi
HanbekGüçlü, kuvvetli hükümdar.
HandanGülen, gülücü, güleç, sevinçli.
HanedanPeygamber, hükümdar veya devlet büyüğü gibi bir kimseye dayanan soy, büyük aile.
HanefiHanefi mezhebinden olan kimse.
Hanif1. İslam dinine sımsıkı bağlı olan kimse. 2. İslamiyetten önce tek Tanrı'ya inanan.
Hanife1. İslam dinine sımsıkı bağlı olan kimse. 2. İslamiyetten önce tek Tanrı'ya inanan.
Hanım1. Kadınlığın bütün iyi niteliklerini taşıyan kadın. 2. Kız ve kadınlara verilen bir san. 3. Eş, karı.
HankanHan soyundan gelen kimse.
HansoyHan soyundan gelen kimse.
HansultanHükümdar vr sultan.
Hanüman1. Ev bark, ocak, yuva. 2. Ev halkı, çoluk çocuk.
HareCam, göz vb.nde dalgalanır gibi görünen parlak çizgiler, meneviş.
HarikaNitelikleriyle hayranlık uyandıran, eksiksiz, kusursuz.
Harun1. Parlayan.2. Hz. Musa'nın küçük kardeşinin adı.
Hasan1. Güzel. 2. İyi ve hayırlı iş.
Hasbekİyi, dürüst, saf insan.
Hasbiİsteyerek ve karşılık beklemeksizin yapılan.
Hasene1. Güzel, iyi. 2. İyi, hayırlı iş, iyilik.
HasibeDeğerli, saygın, soyu temiz.
Haşim1. Kıran, ezen, parçalayan. 2. Ekmek doğrayan.
Hasip1. Değerli, saygın, soyu temiz kimse. 2. Muhasebeci.
Haskızİyi nitelikleri kendinde toplamış kız.
Hasletİnsanın yaradılışındaki huyu, doğası.
Haşmet1. Büyüklük, görkem. 2. Kibarlık, nezaket. 3. Alçak gönüllülük.
HaşmettinDinin büyüklüğü, ihtişamı.
HasnaGüzel ve namuslu kadın.
HaspolatKatışıksız, saf, çelik gibi kimse.
Hatem1. Mühür. 2. Cömert. 3. Son, en son, sonuncu.
Hatemî1. Mühürle ilgili olan. 2. Mühür yapan. 3. Cömertlik. 4. Sonuncu.
HaticeErken doğan kız çocuğu.
HaticenurErken doğan güzel kız çocuğu.
Hatif1. Sesi işitilip kendisi görülmeyen kimse. 2. Çağıran, seslenen. 3. Gaipten seslenir gibi haber veren melek.
Hatife1. Sesi işitilip de kendisi görünmeyen kimse. 2. Çağıran, seslenen.
Hatim1. Sona erdiren, bitiren. 2. Mühürleyen, mühürleyici. 3. Sonuncu.
Hatip1. Güzel, düzgün. 2. Bir topluluk karşısında etkili konuşan kimse. 3. Camide hutbe okuyan kimse.
Hatıra1. Bellekte yaşamaya devam eden geçmiş izlenim, duygu veya olay. 2. Bir kimse veya olayı hatırlatan nesne, yadigâr.
HattatGüzel el yazıları yazan ve mesleği hattatlık olan kimse.
Hatun1. Kadın. 2. Bayan, hanım. 3. Eş, zevce. 4. Eskiden yüksek kişilikli kadınlara veya hakan eşlerine verilen san.
HatunanaDeneyimli, yaşlı, saygı gösterilen kadın.
HaverGüneşin doğduğu yön, doğu.
Haviİçine alan, kaplayan.
Havva1. Kutsal kitaplara göre yaratılan ilk kadın. 2. Esmer kadın.
Hayal1. Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey. 2. Gölge.
Hayalî1. Hayal niteliğinde veya hayal ürünü olan, düşsel, imgesel. 2. Karagöz oynatan kimse, karagözcü.
Hayat1. Yaşam, dirim. 2. Canlılarda, doğumdan ölüme kadar geçen süre. 3. Yaşama, yaşayış.
Hayati1. Yaşamla ilgili, yaşamsal. 2. Büyük önem taşıyan, önemli.
Haydar1. Aslan. 2. Cesur, yiğit kimse. 3. Hz.Ali’nin lakabı.
Hayırİyilik, karşılık beklemeden yapılan yardım.
Hayırgülİyiliği seven güzel kimse.
Hayran1. Hayranlık duyan, hayrette kalan. 2. Son derece beğenen, tutkun.
HayraniHayranlık, şaşkınlık.
HayrettinDinin hayırlısı.
HayriHayır ve iyilikle ilgili, uğurlu ve kutlu.
HayriyeHayır ve iyilikle ilgili, uğurlu ve kutlu.
HayrullahAllah’ın hayırlı kıldığı.
HayrünnisaKadınların hayırlısı, uğurlusu.
HazalKuruyup dökülen ağaç yaprakları.
HazanGüz, yaprak dökümü mevsimi, sonbahar.
Hazimeİhtiyatlı, akıllı kadın.
Hazine1. Altın, gümüş, mücevher gibi değerli eşya, servet. 2. Büyük bağlılık duyulan, değer verilen kimse.
HazıkUsta, mahir, becerikli.
HazımSindiren, sindirici kimse.
Hazret1. Yüce kabul edilen kimselerin adlarının başına saygı, övme, yüceltme amacıyla getirilen unvan. 2. Adı söylenmeyen bir kimseden söz edilirken kullanılan bir söz.3. Genellikle erkekler arasında senli benli konuşmada kullanılan bir seslenme sözü.
HediyeBirini sevindirmek, mutlu etmek için verilen şey, armağan.
HekimDoktor, tabip, bilge kişi, filozof.
HemdemBirlikte yaşayan, arkadaş.
HeperHer zaman yiğit, yürekli olan kimse.
HepgülHer zaman güzel olan kimse.
HepşenHer zaman neşeli ve mutlu olan.
HepyenerHer zaman üstün gelen, yenen kimse.
HepyükselHer zaman gözün yükseklerde olsun, yüksel anlamında kullanılan bir ad.
Heves1. Arzu, istek. 2. Gelip geçici istek.
Heybetİnsanlara korku ile birlikte saygı uyandıran görünüş, büyüklük, ululuk.
HeyecanDuygularda meydana gelen coşma, coşkunluk.
HezarfenÇok bilen, elinden çok iş gelen.
Hicran1. Bir yerden veya bir kimseden ayrılma. 2. Ayrılığın verdiği büyük üzüntü, keder.
Hicret1. Bir ülkeden başka bir ülkeye göç etme. 2. Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göç etmesi.
HiçsönmezHiç sönmeyen, her zaman ışık ve aydınlık saçan.
HiçyılmazHiç yılmayan, bıkmayan.
HidayettinDinin gösterdiği doğru yol.
Hikmet1. Bilgelik. 2. Neden, gizli neden. 3. Allah’ın insanlarca anlaşılamayan amacı. 4. Özlü söz, vecize.
HikmetullahAllah’ın hikmeti.
HilâlAyın ilk günlerdeki durumu, yeni ay, ayça.
Hilkat1. Yaradılış, yaratılma. 2. Huy özelliği.
HilmiYumuşak huylu, nazik, ince kimse.
HilmiyeYumuşak huylu, ince nazik kimse.
Himmet1. Gayret, emek, çaba. 2. Yüksek irade. 3. Yardım, kayırma. 4. Kutsal sayılan bir kişi tarafından yapılan etki.
Hisar1. Küçük kale. 2. Kuşatma, etrafını çevirme.
Hitam1. Son, nihayet. 2. Bitme, tükenme.
Hıfziye1. Saklama, koruma ile ilgili. 2. Ezberleme, akılda tutma.
Hıfzı1. Saklama, koruma ile ilgili. 2. Ezberleme, akılda tutma.
HıfzırrahmanMerhamet eden, acıyan Allah’ın koruyuculuğu.
HıfzullahMerhamet eden, acıyan Allah’ın koruyuculuğu.
HıncalHıncını al anlamnda kullanılan bir ad.
HıramanSalına salına, naz ve eda ile yürüyen.
HızırHalk inanışlarına göre ölümsüzlüğe kavuşmuş olduğuna inanılan ulu kimse.
HızlanHız kazan, hızını artır anlamında kullanılan bir ad.
HızlıerÇabuk, süratli kimse.
HoşedaHareketi, davranışı hoş, güzel olan.
HoşfidanGüzel endamlı, boylu boslu kadın.
HoşgörAnlayışlı, görgülü ol anlamında kullanılan bir ad.
HoşkademGüzel ayaklı, uğurlu, kutlu.
HoşnigârGüzel, hoş sevgili.
HoşselSel gibi çağlayan güzel.
HoşsenGüzelsin, hoşsun anlamında kullanılan bir ad.
HoşsunGüzelsin, beğenilensin, sevilensin anlamında kullanılan bir ad.
HubanGüzeller, sevgililer.
Hüccet1. Seçkin âlimlere verilen san. 2. Delil, kanıt.
HucesteUğurlu, hayırlı, kutlu, mutlu.
Hudavendigâr1. Amir, hâkim. 2. Osmanlı Padişahı I. Murat’ın sanı.
Hudavent1. Allah, Tanrı. 2. Efendi, sahip. 3. Hükümdar.
HudaverdiTanrı verdi, bağışladı anlamında kullanılan bir ad.
HudayiAllah’ın yarattığı.
HükmiyeHükümle ilgili, hükme ait, bir karara dayanan.
HükümdarPadişah, kral, hakan gibi taht sahibi devlet başkanı.
Hulagu1. Kula tüylü at. 2. İlhanlılar Devletinin kurucusu olan hükümdar.
Hulki1. Yaradılışla ilgili. 2. İyi yaradılışlı, iyi ahlaklı.
Hulkiye1. Yaradılışla ilgili. 2. İyi yaradılışlı, iyi ahlaklı.
Hulûsi1. Saf halis, içi temiz. 2. İçten, candan.
Hüma1. Başına konduğu kimseye mutluluk getirdiğine inanılan devlet kuşu, talih kuşu. 2. Mutluluk, saadet.
Hümayun1. Kutlu, kutsal. 2. Padişaha özgü, hükümdarla ilgili.
HümeyraKızıllık, pembelik.
Hüner1. Beceri, marifet. 2. Ustalık.
HünkârPadişah, sultan, hükümdar.
HürayHür-ay. Ay gibi özgür, ay kadar bağımsız.
HürbeyÖzgür, bağımsız bey.
HürcanÖzgür, bağımsız kimse.
HürdoğanHür, özgür olarak doğan.
HürgülÖzgür, bağımsız güzel.
Huri1. Cennet kızı. 2. Sevgili. 3. Çok güzel kadın.
HuriselGüzel, coşkulu kadın.
Huriye1. Cennet kızı. 2. Sevgili. 3. Çok güzel kadın.
HürkalÖzgür, bağımsız yaşa nalamında kullanılan bir ad.
HürkanÖzgürlüğü, bağımsızlığı seven, özgür soydan gelen.
Hürmüz1. Zerdüştlerin hayır Tanrısının adı. 2. Eski İran takviminde güneş yılının ilk günü. 3. Jüpiter gezegeni.
HürnazNazlanmakta özgür olan.
HürolÖzgür, serbest ol anlamında kullanılan bir ad.
HürriyetÖzgürlük, bağımsızlık, serbestlik.
HürselCoşkuda özgür olan.
HürsenÖzgürsün, serbestsin anlamında kullanılan bir ad.
HürsevÖzgür, serbest olanı sev anlamında kullanılan bir ad.
HüryaşarÖzgür, serbest yaşayan.
Hüsam1. İyi bilenmiş, keskin kılıç. 2. Hüsamettin adının kısa söylenişi.
HüsamettinDinin keskin kılıcı.
HüsnaÇok, en çok, pek çok güzel.
HüsnügülGül gibi güzel olan.
HüsnügüzelCamekânlarda yetiştirilen, sarı çiçekli, güzel yapraklı bir süs bitkisi.
HüsnühâlDavranış güzelliği.
Hüsün1. Güzel, iyi. 2. Güzellik
HüveydaBelirgin, apaçık, ortada, belli.
HuzurBaş dinçliği, gönül rahatlığı, dirlik, erinç.
HüzzamTürk müziğinin en eski birleşik makamlarından biri.
İba1. Çiy, nem.2. İncelik, nezaket.
İbadetAllah’ın buyruklarını yerine getirme, tapınma.
İbadullahAllah'ın kulları, insanlar.
İbat1. Kullar, insanlar. 2. İbadet edenler.
İbik1. Köşe, kenar, uç. 2. Tavuk, kuş vb. hayvanların gagası.
İbrahimİnananların, halkların babası.
İçaçanİç açan, gönlü rahatlatan, beğenilen.
İçimbikeHoş, güzel kadın.
İclâl1. Büyüklük, ululuk. 2. Saygı gösterme, ağırlama, ikram.
İçliKolay duygulanan, duygulu, hassas.
İçtenYürekten, candan, samimi.
İdi1. Güç, kuvvet.2. Sahip.
İdikutKutlu, saadetli, yüksek rütbeli.
İdil1. Volga Nehri'ne Türklerin verdiği isim. 2. Aşkla ilgili olup köy ve kır yaşayışını anlatan kısa şiir veya yazı. 3. Yun. İçten ve saf aşk.
Idıkut1. Eski Türklerde bir san. 2. Devlet yönetme gücü.
İdris1. Meyvesi hoş kokulu, kerestesi güzel bir kiraz türü. 2. Kur’an-ı Kerim’de adı geçen, ilk kez giysi dikip giydiği için terzilerin, ilk kez kalem kullandığı için yazarların piri sayılan İdris Peygamberin adı.
İfakatHastalıktan kalkma, iyileşme, kurtulma, onma.
İffet1. Temizlik. 2. Namus.
İğdemirMarangozlukta ağaç delmek için kullanılan çelik araç.
İhlâs1. Temiz, doğru sevgi. 2. Gönülden gelen dostluk, içtenlik, bağlılık.
İhsan1. İyilik etme, iyilik. 2. Bağış, bağışlama. 3. Bağışlanan şey.
İhvan1. Sadık, candan dostlar. 2. Bir tarikata mensup kişiler.
İkbal1. Baht açıklığı. 2. Arzu, istek.
İklim1. Bir ülke veya bölgenin ortalama hava koşullarıyla beliren durumu. 2. Ülke, diyar. 3. Çevre, ortam.
İkram1. Saygı gösterme. 2. Ağırlama. 3. Bir şeyi armağan olarak verme.
İkrami1. İkram ile ilgili, saygı ve ağırlamayla ilgili. 2. İkramı seven.
İlYurt, ülke, devlet, halk.
İlalÜlke al, fethet anlamında kullanılan bir ad.
İlalanÜlke alan, ülke fetheden.
İlarslanÜlkenin en güçlü insanı.
İlaydınÜlkenini aydın ve mutlu kimsesi.
İlbarsÜlkenini en güçlü kimsesi.
İlbaşBir ülkenin başı, hükümdar.
İlbasanBir ülke üzerine yürüyen, o ülkeyi fetheden.
İlbeyMemleketin, ülkenin hükümdarı.
İlbikeÜlkenin hanımefendisi.
İlbilgeÜlkenin en bilge kişisi.
İlboğaÜlkenini en güçlü kimsesi.
İlbozanÜlkenin altını üstüne getiren kimse.
İlbozduÜlkenin altını üstüne getirdi anlamında kullanılan bir ad.
İlcanMemleketin sevimlisi.
İldemYaptığı işin kötü sonuç vermesinden üzülen, pişmanlık duyan kimse.
İldemerYaptığı işin kötü sonuç vermesinden üzülen, pişmanlık duyan kimse.
İldemirÜlkenin güçlü kimsesi.
İldenYaptığı işin kötü sonuç vermesinden üzülen, pişmanlık duyan.
İldeşAynı ülkeden olanların her biri.
Ildır1. Parıltı, parlayış. 2. Alacakaranlık. 3. Ege denizi kıyısında Karaburun Yarımadasının batısında arkeolojik nitelikte bir köy.
Ildız1. Yıldız. 2. Gündönümünden 10 gün önceki zaman.
İlerginÜlkenini olgun kimsesi.
İleri1. Benzerlerini geride bırakmış. 2. Henüz gelmemiş zaman, gelecek.
Ilgar1. Çok çabuk, hızlı. 2. Hücum, akın. 3. Verilen söz. 4. Havanın parlak, açık olması. 5. Öfke.
Ilgarlı1. Çabuk davranan, hızlı. 2. Sözünde duran. 3. Öfkeli.
Ilgaz1. Atın dört nala koşması. 2. Hücum, akın.
IlgazcanAkıncı, savaşçı kimse.
IlgazerAkıncı, savaşçı kimse.
İlgiİki şey arasındaki herhangi bir bağlılık, ilişki.
İlginayGarip, yabancı, gurbette yaşayan güzel kimse.
İlginçİlgi uyandıran, ilgi ve dikkat çeken.
Ilgı1. Soy sop. 2. Sürü. 3. Çoban. 4. Hısım, akraba.
Ilgım1. Serap, belli belirsiz görünme. 2. Gök erimi, ufuk.
Ilgın1. Akdeniz Bölgesinde yetişen bir ağaç veya ağaççık.2. Hafif esen rüzgâr. 3. Kavurucu sıcak. 4. Belli belirsiz, hafif. 5. Serap. 6. Hayal. 7. İnce.
İlham1. İçe, gönle doğma, esin. 2. İçe, gönle doğan şey. 3. Allah’ın Peygamberlerin yüreğine doğdurduğu Tanrısal âleme özgü duygu ve düşünceler.
İlhamiİçe, gönle doğan duygularla, düşüncelerle, esinle ilgili.
İlhan1. Hükümdar, imparator. 2. Eskiden Moğol İmparatorlarına verilen san.
İligEski Türklerde hükümdar.
İlim1. Bilme, biliş, bir şeyin doğrusunu bilme. 2. Bilim.
İlimdarBilim sahibi, bilgili kimse.
Ilıcak1. Sıcak su kaynayan yer. 2. Ilıkça. 3. Yoğurt yapmak için yeni mayalanmış süt.
İlkanÖncelikle an, hatırla anlamında kullanılan bir ad.
İlkayAyın hilal durumu, yeni ay.
İlkbaharYılın ılık mevsimi, bahar.
İlkbalİlk doğan çocuklara verilen adlardandır.
İlkcanİlk doğan çocuklara verilen adlardandır.
İlke1. Temel düşünce, temel kanı. 2. Temel bilgi. 3. Davranış kuralı.
İlkehanKendine göre ilkeleri olan hükümdar.
İlkerİlk doğan erkek çocuklara verilen adlardan biri.
İlkgülİlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlkiİlk doğan erkek çocuklara verilen adlardan biri.
İlkimİlk doğan çocuklara verilen adlardan biri.
İlkinİlk doğan çocuklara verilen adlardan biri.
İlkizİkiz doğan çocuklarda ikinci doğanın adı.
İlkışıkİlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlknazİlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlknurİlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlkselİlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlksenİlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlksevİlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlksoyİlk doğan erkek çocuklara verilen adlardan biri.
İlkünİlk doğan erkek çocuklara verilen adlardan biri.
İlkünsalİlk doğan erkek çocuklara verilen adlardan biri.
İlkutÜlkenin kutlusu, mutlusu, uğurlusu.
İlkutayÜlkenin mutlusu olan kimse.
İlkutluÜlkenin kutlusu, saygın kimsesi.
İlmenBir ülke halkından olan kimse, yurttaş.
İlmiyeDinî bilimlerle uğraşan kimseler topluluğu.
İlparsÜlkenin en güçlü kimsesi.
İlsavaşÜlkenini savaşçı kimsesi.
İlsavunÜlkeni düşmanlardan koru, savun anlamında kullanılan bir ad.
İlşenÜlkenin mutlu ve şen insanı.
İlsevÜlkeni sev anlamında kullanılan bir ad.
İlsuÜlkenin su gibi sar ve temiz insanı.
İltanÜlkenin beğenilen insanı.
İltaşÜlkenin sert, güçlü insanı.
İltayÜlkenin benzersiz insanı.
İltekinÜlkenin tek ve eşsiz insanı.
İltemizÜlkenin temiz ve dürüst insanı.
İlterYurdu koruyan, gözeten, yurtsever kimse.
İlterişDevleti, ülkeyi derleyip toplayan, birleştiren.
İltutmuşÜlkeyi idare altında yöneten kimse.
İltüzeÜlkeninin adaletini sağlayan kimse.
İltüzünÜlkenin yumuşak huylu, saygın kimsesi.
İlvan1. Gösteriş, çalım. 2. Süs.
İlyas1. Kutsal kitaplarda adı geçen, yağmurlara hükmeden İsrail Peygamberi. 2. Mersin ağacı.
İmam1. En önde bulunan, önder. 2. Namazda kendisine uyulan kimse. 3. Müslümanlıkta mezhep kuran kimse. 4. Halife olan kimse.
İmamettinDinin öncüsü, önderi.
İman1. İnanma, inanç. 2. İslam dinini kabul etme.
İmbatDenizden esen serin rüzgâr.
İmdat1. Tehlikede veya güç durumda olana yapılan yardım. 2. Yardım için gelen kuvvet.
İme1. Çukur, kuytu yer. 2. Bir tür dağ keçisi veya geyik. 3. İlaç, çare, şifa, deva.
İmeceBirçok kimsenin el birliğiyle, bir kişinin veya topluluğun işini yapması.
İmerÇok zengin, varlıklı.
İmgeZihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, hayal.
İmre1. Âşık, tutkun. 2. Kardeş. 3. Arkadaş.
İmrenGörülen bir şeyi veya benzerini edinme isteği.
İnakGerçek dost, arkadaş, sırdaş.
İnalKendisine inanılan, güvenilen kimse.
İnalbeyKendisine inanılan, güvenilen bey.
İnalcıkKendisine inanılan, güvenilen kimse.
İnalkutKendisine inanılan, güvenilen kutlu kimse.
İnaltekinKendisine inanılan, güvenilen kimse.
İnanBir kimse veya şeyin doğruluğunu, büyüklüğünü ve gücünü sarsılmaz bir duygu ile benimseme, iman.
İnanç1. Bir düşünceye gönülden bağlılık. 2. Allah’a, bir dine inanma, iman. 3. Güven ve inanma duygusu.
İnançlıİnancı olan, imanlı.
İnanözÖzünde inanç olan, iman eden.
İnceDüşünce, duygu veya davranış bakımından, sevgi ve saygı uyandıran, nazik.
İncebayNazik, kibar kimse.
İncesuSu gibi saf ve temiz olan nazik kimse.
İnciİstiridye gibi kimi kavkılı deniz hayvanlarının içinde oluşan değerli, küçük, sert, sedef renginde süs tanesi.
İncidenİnci gibi güzel, zarif, değerli.
İncifemİnci gibi güzel ağızlı.
İnciferİnci gibi parlak, güzel.
İncigülİnci gibi güzel olan.
İncilâ1. Parlaklık, ışık. 2. Parlama, aydınlanma. 3. Görünme, ortaya çıkma.
İncinurİnci gibi parlak olan.
İnciselİnci gibi güzel olan.
İnciserBaş inci, en güzel inci.
İnkılâp1. Bir durumdan başka bir duruma dönme, dönüşüm. 2. Devrim.
İnönüTürkiye Cumhuriyetinin ikinci Cumhurbaşkanı, Kurtuluş Savaşı kahramanı, kumandan ve devlet adamı İsmet Paşanın soyadı.
İnsafAcımaya, vicdana veya mantığa dayanan adalet.
İparYüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen bir çeşit dikenli otun sarımtırak çiçekleri.
İpek1. Bir tür böceğin ördüğü kozadan elde edilen ve kumaş yapımında kullanılan ince parlak tel ve bundan yapılan kumaş. 2. Zarif, kibar, ince.
İpekelNazik, zafir, kibar kimse.
İpektenTeni ipek gibi yumuşak olan.
Ira1. Öz yapı, karakter. 2. Yüz, çehre, görünüş.
İrem1. Cennete benzetilerek yapılan bahçe. 2. Efsanelerde, masallarda ve edebiyatta adı geçen mutluluk simgesi olan şehir veya bahçe.3. Eşi benzeri olmayan, özel ve heybetli olan.
İrfan1. Bilme, anlama. 2. Kültür, ekin. 3. Tasavvufta evrenin sırlarını bilme gücü.
İrfaniİrfanla, bilgi ve kültürle ilgili.
İrfaniyeİrfanla, bilgi ve kültürle ilgili.
İrfatYardım etme, bir şey verme.
İrgünSabahın erken saatleri.
İris1. Mitolojide geçen, Tanrıların elçisi ve gökkuşağının simgesi olarak bilinen kızın adı. 2. Çiçek adı. 3. Gözün bir tabakası.
IrmakÇoğunlukla denize dökülen, genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir.
İrşatDoğru yolu gösterme, uyarma.
İrtek1. Şafak vaktinde doğan. 2. Masal, efsane.
İsa1. Allah’ın yarlıgaması, mağfireti. 2. Dört büyük Peygamberden Hristiyanlığın kurucusu, doğumu Türkiye’de ve Batı’da takvim başlangıcı sayılan peygamber.
İsabet1. Rast gelme, yerini bulma. 2. Doğru bir fikir söyleme.
İşcanÇalışkan, becerikli, iş bilen.
İsenEsen, esenlikte olan.
İsenbikeEsenlikte olan kadın.
İsenkutluğEsenlikte ve uğurlu olan.
İsfendiyarİran Mitolojisinde adı geçen hükümdarın adı.
İşgüdenİş yapan, çalışan.
İşgüderİş yapan, çalışan.
İshak1. Gülen. 2. Kutsal kitaplarda adı geçen İbrani peygamberi.
Işık1. Aydınlık, ziya. 2. Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, yüzde ve gözlerde beliren parıltı. 3. Yol gösteren, aydınlatan, önderlik eden kimse.
IşıkalAydınlan anlamında kullanılan bir ad.
IşıkalpAydın, ileri görüşlü yiğit.
IşıkerAydın, ileri görüşlü kimse.
IşıkhanAydın, ileri görüşlü hükümdar.
IşıkkanAydın, ileri görüşlü bir soydan gelen kimse.
IşıklıIşığı olan, aydınlık.
IşıktaşAydın, ileri görüşlü kimse.
Işılak1. Parlak. 2. Göz. 3. Temiz. 4. Geniş yapraklarının bir yüzü parlak olan bir tür ot.
Işılar1. Parlayan, ışıldayan. 2. Neşeli, canlı, şen.
IşılayParlayan, ışıldayan ay, ay ışığı.
IşıldarParlak, göz alıcı, ışıldayan.
IşıltanSabahın ilk aydınlığı.
IşıltıParlaklık, aydınlık.
Işım1. Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti. 2. Simşek.
IşımanParlak, aydınlık yüzlü kimse.
IşınBir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti.
IşınayAy gibi parlak yüzlü kimse.
IşınbayAy gibi parlak yüzlü kimse.
IşınbikeYüzü ay gibi parlak kadın.
IşınerYüzü ay gibi parlak kimse.
IşınhanYüzü ay gibi parlak hükümdar.
IşınkanYüzü ay gibi parlak bir soydan gelen kimse.
IşınsalEtrafı aydınlat, ışık saç anlamında kullanılan bir ad.
IşınsuSu gibi parlak ve saf olan.
IşıtAydınlat, ışık saç, parlaklık ver anlamında kullanılan bir ad.
IşıtanAydınlatan, ışık saçan.
İskender1. Padişah.2. M.Ö. 356-323 arasında yaşayan, Yunanistan, İran, Anadolu, Suriye ve Hindistan’ı ele geçirmiş olan büyük kumandan.
İskit1. Milattan önce Orta Asya’dan Güney Rusya’ya göç ederek burada imparatorluk kuran kavim. 2. Koşuda dördüncü gelen at.
İşkurBir iş edin anlamında kullanılan bir ad.
İslâm1. Hz. Muhammed´in yaydığı din, Müslümanlık. 2. Müslüman dininden olan kimse, Müslüman.
İslim1. Çin işine benzer şekilde yapılmış bir tür süs, bezek. 2. Buhar.
İslimî1. Çin işine benzer şekilde yapılmış bir tür süs, bezek. 2. Buharlı.
İsmail1. Tanrı'yı işiten.2. Kutsal kitaplarda adı geçen, İbrahim Peygamberin oğlu olan İbrani peygamberi.
İşmenİş yapmayı seven, çalışkan kimse.
İsmet1. Masumluk, günahsızlık, temizlik. 2. Haramdan çekinme, namus.
İsmicanAdı da kendi gibi sevimli olan.
İsmigülAdı da kendi gibi güzel olan.
İsmihanAdı hükümdar adı gibi olan.
İsminazAdı gibi kendi de nazlı olan.
İsminurAdı da kendi gibi güzel olan.
IsmıkSessiz, utangaç, az konuşan kimse.
İsrafilİslam inanışında dört melekten, kıyamet kopacağını üfleyeceği boru ile bildirecek olan melek.
İşsevenİş yapmayı seven kimse.
İşseverİş yapmayı seven kimse.
İstemihanGöktürk Devletinin kurucusu Bumin Kağan'ın kardeşi olan Türk hakanı.
İstikbal1. Gelecek zaman, gelecek.2. Karşılama.
İstiklâlBağımsızlık, özgürlük.
İsvanSacda pişen ekmeği çevirmeye yarayan araç.
İşvekârİşveli, nazlı, edalı.
İtibar1. Saygı gösterme, önem verme. 2. Onur, şeref.
Itır1. Güzel koku. 2. Itır çiçeği.
ItriKokulu güzel koku ile ilgili.
İyicilİyilik etmeyi seven, iyiliksever.
İyidoğanDoğumu uğur getiren.
İyimser1. Her olayı umutla karşılayan ve her şeyin sonunu iyi gören. 2. İyiliksever kimse.
İyiolİyi ol, iyi davran anlamında kullanılan bir ad.
İyisanİyi adla anılan, iyi tanınan kimse.
İyisoyTemiz ve iyi tanınmış soydan gelen kimse.
İyiyürekBaşkaları için hep iyilik düşünen, iyiliksever kimse.
İzboğaGüçlü, kuvvetli bir iz bırakan kimse.
İzbudakSoyu iyi bir iz bırakmış olan kimse.
İzbudunTarihe geçen millet.
İzbulSoyunu, sopunu araştır anlamında kullanılan bir ad.
İzelİz bırakan bir ele sahip olan kimse.
İzgü1. İyi, güzel.2. Akıllı, adaletli.
İzgülGül gibi güzel etki yapan.
İzgünGüneş gibi parlak bir iz bırakan.
İzzet1. Değer, kıymet. 2. Yücelik, ululuk. 3. Güç, kuvvet. 4. Saygı, ikram.
İzzettinDinin değeri, gücü ve ululuğu.
JülideKarmakarışık, dağınık, birbirine girmiş.
Kabadayı1. İyi dövüşen, korkusuz, kendine özgü namus kurallarının dışına çıkmayan kimse. 2. Yürekli.
Kabil1. Kabul eden, kabul edici. 2. Hz. Âdem'in oğlu.
Kader1. Alın yazısı, yazgı. 2. Genellikle kaçınılmaz kötü talih.
Kadife1. Yüzeyi belirli uzunlukta bırakılmış ham madde lifleriyle kaplı, parlak, yumuşak kumaş.2. Yumuşak, sakin, iyi huylu.
Kadir1. Kuvvetli, güçlü, kudret sahibi. 2. Değer, onur, kıymet, şeref.3. Allah’ın adlarındandır.
Kadın1. Erişkin dişi insan. 2. Evlenmiş kız. 3. Eskiden bayan anlamında kullanılan bir san. 4. Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri olan .
KadınanaDeneyimli, yaşlı, saygı gösterilen kadın.
KadrettinDinin kudreti, gücü.
KadriDeğer, kıymet, onurla ilgili.
KadrihanDeğerli, saygın hükümdar.
KadriyeDeğer, kıymet, onurla ilgili.
Kağan1. Hanların hanı, hükümdar. 2. Tarihte Çin ve Moğol hükümdarlarına verilen ad.
Kahir1. Üstün gelen, ezen, ezici. 2. Kahreden, zorlayan. 3. Yok eden.
Kahraman1. Yiğit, cesur. 2. Bir olayın, serüvenin başlıca kişisi. 3. Sessiz, yumuşak kimse.
Kaim1. Birinin yerine geçen. 2. Bir işte sebat eden, direnen. 3. Ayakta duran.
Kakınç1. Öfke, kızgınlık, sitem. 2. Vurma, vuruş. 3. Harekete geçiş, ayağa kalkış.
Kala1. Kale, hisar. 2. (T.) Atmaca.
KalenderGösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan alçak gönüllü kimse.
Kalgay1. İzci kumandanı. 2. Tarihte Kırım veliahdına verilen san.
Kalkan1. Ok, kılıç vb.nden korunmak için savaşçıların kullandığı korunmalık.2. Koruyucu
Kalmuk1. Göz kapağı.2. Tüylü yün kumaş.3. Asya’da eski bir Moğol kabilesinin adı.
KamacıTop kaması yapan veya onaran kimse.
KamanDağların doruğuna yakın olan yerler.
KamanbaySaygın, değerli kimse.
Kamber1. Hz. Ali'nin sadık kölesi. 2. Bir eve çok gelen kimse.
Kamertab1. Aydınlık, ışık. 2. Ay ışığı, mehtap.
Kamet1. Boy, boy bos, endam. 2. Camilerde namaza kalkmak için okunan iç ezan. 3. Ses, gürültü.
Kâmil1. Olgun, yetkin kimse. 2. Kültürlü, bilgili, bilgin. 3. Bütün, tam, eksiksiz.
Kâmile1. Olgun, yetkin kimse. 2. Kültürlü, bilgili. 3. Bütün, tam, eksiksiz.
Kamu1. Bütün, hep. 2. Halk.
KanağanÇabuk inanan, kanan.
Kanat1. Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ. 2. Yan, taraf.
KanbayKanmış, doymuş, varlıklı kimse.
KandemirGüçlü soydan gelen kimse.
KanerSoyu yiğit olsn kimse.
Kani1. Kanaat eden, fazlasını istemeyen. 2. İnanmış, kanmış.
Kaniye1. Kanaat eden, fazlasını istemeyen. 2. İnanmış, kanmış.
KanıkorAteşli, canlı yaradılışta olan kimse.
KanıtBir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanı verici belge, delil.
KanpolatYiğit, kahraman kimse.
KansuSoyu su gibi saf ve temiz olan.
KansunKansın, inansın anlamında kullanılan bir ad.
KantürkTürk soyundan gelen.
Kanun1. Yasa. 2. Geçerli olan kural.
KanverCanlılık kat anlamında kullanılan bir ad.
Kapagan1. Çokça kapan, alan.2. 691-716 Yılları arasında hüküm sürmüş olan Göktürk kağanı.
Kapçak1. Kale kuşatmasında duvara çakılmış büyük çember. 2. Bayrak.
KaplanKedigillerden, enine siyah çizgili, koyu sarı postu olan çevik ve yırtıcı hayvan.
KaptanGemi yönetimiyle görevli en yüksek görevli.
Kara1. En koyu renk, siyah. 2. Zenci, esmer.
KaraalpEsmer, kara yağız yiğit.
Karabaş1. Hiç evlenmemiş erkek, bekâr. 2. Evlenmeyen rahip. 3. Kışa dayanıklı sert buğday.
Karabatak1. Balıkla beslenen, gagası uzun ve sivri kara tüylü bir deniz kuşu. 2. Geleceğini düşünmeden yaşayan, savurgan.
KarabayEsmer, yağız kimse.
KarabetYakınlık, hısımlık, akrabalık.
KaraboğaGüçlü, kuvvetli esmer kimse.
Karabörüİşini iyi bilen esmer kimse.
KarabudunEsmer milletten olan.
KarabuğdayTohumları için yetiştirilen bir yıllık bitki.
KarabuğraDeve gibi boylu boslu olan kimse.
KarabulutKoyu esmer renkte büyük yağmur bulutu.
Karaca1. Geyikgillerden, boynuzları küçük ve çatallı bir av hayvanı. 2. Esmer.
Karacabey1. Esmer bey.2. Kahramanlığıyla ün salmış bir Türk komutanı.
KaracakurtYaşlı ve deneyimli esmer kimse.
KaraçayBir Türk kavminin adı.
KaraçelikKuvvetli, güçlü esmer kimse.
Karacı1. Gönül alan. 2. Gözetleyici.
KaradağBulutlarla kaplı dağ.
KarademirGüçlü, kuvvetli esmer kimse.
KaradenizTürkiye'nin kuzeyindeki büyük deniz.
KaradoğanEsmer olarak dünyaya gelen.
KaraerKara yağız, esmer yiğit.
Karagöz1. Kara gözlü kimse. 2. Şakacı, hoşsohbet kimse. 3. Halk tiyatrosunda Hacivat'ın muhatabı, oyun arkadaşı
KarahanTarihte bazı kavimlerde hanlara verilen san.
KarakalpakOrta Asya'da yaşayan bir Türk boyu.
KarakanBir tür dağ ağacı.
KarakaşGür ve kara kaşları olan kimse.
KarakayaGüçlü, kuvvetli esmer kimse.
KarakoçDelikanlı, yiğit esmer kimse.
Karakoca1. Saçı sakalı ağarmayan yaşlı adam. 2. Büyümeden yaşlanan kavruk ağaç.
KarakoyunUysal, ılımlı esmer kimse.
Karakucak1. Sarılma, kucaklama, kavrama, tutuşma. 2. En eski Türk güreş biçimi.
KarakurtDeneyimli esmer kimse.
KarakuşKartal cinsindan kuşlara verilen genel ad.
Karaman1. Esmer, kara yağız insan. 2. Güneybatıdan esen yel.
KaramukDağlarda kendi kendine biten ve ilkbaharda çiçek açan, saçma büyüklüğünde, üzüm biçiminde meyveleri olan dikenli bir bitki, çalı.
Karamürsel1. Marmara Denizi kıyılarında işleyen küçük teknelere verilen ad. 2. Marmara bölgesinde Kocaeli’nin ilçe merkezi.
KaramutKara baht, kötü şans.
Karan1. Kahraman, yürekli. 2. Karanlık.
KaranalpKara yağız, kahraman yiğit.
KaranbayKahraman, yürekli kimse.
KaranfilGüzel renkli çiçekler açan bir süs bitkisi.
KaraoğlanEsmer renkli çocok.
KaraörsKuvveti, güçlü kimse.
KaraparsGüçlü, kuvvetli esmer kimse.
KarasungurSoğukkanlı, sakin esmer kimse.
KarasüyekEski Türklerde soylular karşıtı olan halk katmanı.
KaratanŞafak sökmeden önceki alaca karanlık.
KarataşSiyah taş, hacerülesvet.
KaratayAnadolu Selçuklu devlet adamı.
KarayağızKoyu esmer kimse.
KarayelKuzeybatıdan esen, genellikle soğuk yel.
KardanKar gibi, ak, beyaz, temiz, saf.
KardelenBaharın müjdecisi bir çiçek.
Kardeş1. Aynı ana babadan doğmuş veya ana babadan biri ayrı olan çocukların birbirine göre adı. 2. Çok yakın arkadaş, dost.
Kargı1. Eskiden silah olarak kullanılan, ucu sivri demirli, ağaçtan yapılmış uzun sırık. 2. Kamış, saz.
Kargın1. Taşkın su. 2. Bol, çok. 3. Doymuş, tok. 4. Erimiş buz ve kar parçalarının oluşturduğu akarsu. 5. Çağlayan.
KargınalpCoşkulu, taşkın, hareketli yiğit.
Karık1. Bağ ve bahçelerde sebze ekmek için ayrılan bölümler. 2. Karışık, karışmış.
KarlukTürk boylarından biri.
KarlukhanKarluk boyunun hanı.
KarselKarın erimesiyle oluşan sel.
KartalKartalgillerden, çok güçlü, iri, yırtıcı kuş.
KartekinKar gibi saf, temiz kimse.
KaryağdıKarlı günde doğan beyaz tenli kız çocuklarına verilen bir ad.
KasalKibir, gurur, övünme.
KâşifBulan, keşfeden, bulucu.
KâşifeBulan, keşfeden, bulucu.
Kasım1. Ayıran, bölen, taksim eden. 2. Kırıcı, ezici, ufaltıcı.
Kasırga1. Şiddetli fırtına. 2. Duyguların patlak verişi, büyük heyecan, coşku.
KaşkaŞakacı, neşeli kimse.
KâtibeKadın sekreter, kadın kâtip.
KâtipYazan, yazıcı, usta yazıcı.
Katı1. Çok, pek, fazla, yeğin. 2. Ağır. 3. Haşin, sert, kırıcı.
KatıhanSert, kırıcı hükümdar.
Kavas1. Oklu asker. 2. Ok yapan, okçu.
Kavruk1. Dertli, acı çeken. 2. Sevdalı, âşık.
KavurtHeybetli, gösterişli, cesur, yiğit, kahraman.
KavurtbeyHeybetli, gösterişli, cesur, yiğit, kahraman bey.
KavurthanHeybetli, gösterişli, cesur, yiğit, kahraman hükümdar.
KayaBüyük ve sert taş kütlesi.
KayaalpKaya gibi güçlü yiğit.
KayacanCanı kaya gibi güçlü olan.
KayaerKaya gibi güçlü kimse.
KayagünKaya gibi güçlü ve yakışıklı kimse.
KayagündüzKaya gibi güçlü ve yakışıklı kimse.
KayahanKaya gibi güçlü hükümdar.
Kayan1. Akarsu, sel. 2. Yassı, düz, kat kat oluşmuş taşlar.
KayanselSel gibi taşan, coşan kimse.
KayatekinKaya gibi güçlü kimse.
KayatimurKaya ve demir gibi sert, güçlü kimse.
KayatürkKaya gibi sert Türk.
KaygısızEndişesiz, hiçbir şeye aldırış etmeyen.
Kayı1. Yağmur, sağanak, bora. 2. Sağlam, güçlü, sert.
KayıbaySağlam, güçlü, sert kimse.
Kayın1. Kayıngillerderı, kışın yaprak döken, güzel görünüşlü orman ağacı. 2. Kardeş, hısım, akraba.
Kayıt1. Araç, eşya. 2. Saban. 3. İş, güç. 4. Kış için ayrılan yiyecek.
KayıtmışGeri dönmüş, geri gelmiş, vazgeçmiş.
Kaymak1. Sütün yüzünde toplanan yağlı katman 2. En seçkin, en güzel.
KaymazYılmayan, azimli, cesur.
Kaynak1. Bir suyun çıktığı yer. 2. Neşe, sevinç. 3. Eğlendirici, neşeli kimse.
KaynarkanCoşkulu, hareketli kimse.
KayraBüyük bir kimseden gelen iyilik, ihsan.
Kayraalpİyiliksever yiğit.
Kayrabayİyiliksever, saygın kimse.
Kayrahanİyiliksever hükümdar.
KayralKayrılan, himaye edilen kimse.
Kayran1. Orman içindeki ağaçsız alan. 2. Kayan yer. 3. İnce çakıllı, kumlu toprak.
Kayser1. Eski Roma ve Bizans İmparatorlarının sanı. 2. Hükümdar.
KayyumEzelî ve ebedî olan, değişmeyen.
Kazak1. Göçebe, akıncı. 2. Rusya'da yaşayan bir Türk kavmi. 3. Genç, taze. 4. İnatçı.
KazanOlumlu etkiler bırakan kimse.
KazanhanOlumlu etkiler bırakan hükümdar.
KâzimeÖfkesini, hırsını yenebilen kimse.
KâzımÖfkesini, hırsını yenebilen kimse.
Kebir1. Büyük, ulu. 2. Çocukluktan çıkmış genç. 3. Yaşça büyük, yaşlı.
Kebire1. Büyük, ulu. 2. Çocukluktan çıkmış genç. 3. Yaşça büyük, yaşlı. 4. Büyük günah.
KekikGüzel kokulu bir bitki.
Keklik1. Güvercin büyüklüğünde, eti için avlanan, tüyü boz, ayakları ve gagası kırmızı renkte, beğenilen bir kuş 2. Alımlı, güzel kadın.
KelâmiSöze ilişkin, sözle ilgili.
Kelebek1. Vücudu, kanatları ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türü olan böcek. 2. Narin, zarif kadın.
Keleş1. Güzel, yakışıklı kimse. 2. Yiğit, cesur, bahadır.
Keleşbay1. Güzel, yakışıklı kimse. 2. Yiğit, cesur, bahadır kimse.
Keleşhan1. Güzel, yakışıklı hükümdar.2. Yiğit, cesur, bahadır hükümdar.
Keleştimur1. Güzel, yakışıklı, güçlü kimse. 2. Yiğit, cesur, bahadır.
Kemal1. Bilgi ve erdem bakımından olgunluk, yetkinlik, erginlik, eksiksizlik.2. En yüksek değer.
KemalettinDinin olgunluğu, eksiksizliği ve değeri.
KemandarYay tutan, yay tutucu.
Kemter1. Daha aşağı, daha değersiz. 2. Tam olmayan, eksik.
Kenan1. Vaat edilmiş ülke.2. Cennet.3. Hazreti Yakup'un ülkesi, Filistin.
Kepez1. Yüksek dağ. 2. Mağara. 3. Gelin başlığı. 4. Kuşların başındaki uzun tüyler.
KeramettinDinin kerameti, doğaüstü gücü.
Kerem1. Soyluluk. 2. Cömertlik, el açıklığı, bağış.
KeremşahEli açık, cömert şah.
Kerim1. Cömert, eli açık. 2. Ulu, büyük.
KerimanEli açıklar, cömertler.
KerimhanEli açık, cömert hükümdar.
KervanUzak yerlere yolcu ve ticaret eşyası taşıyan yük. hayvanı katar.
Kesek1. Bel, çapa veya sabanın topraktan kaldırdığı iri parça. 2. Çimen yapmak için üzerindeki otuyla birlikte çıkarılmış çayır parçası.
Keşfi1. Keşifle ilgili.2. Keşfeden.
Keşfiye1. Keşifle ilgili.2. Keşfeden.
Kesim1. İki taraf arasındaki kararlaştırılan şey. 2. Biçim, endam, boy bos. 3. Bölüm, parça. 4. Yeryüzündeki sel yarıntıları. 5. Ürün kaldırma mevsimi.
Keskin1. Etkili, sert. 2. Görevini iyi yapan. 3. Azgın.
KeskinayEtkili, görevini iyi yapan kimse.
KeskinelEtkili ve sert kişilikli kimse.
KeskinerEtkili ve sert kişilikli kimse.
Keven1. Kimi türlerinden kitre denilen zamk çıkarılan dikenli bir çalı. 2. Bir tür kahve.
KevnîVar olmayla, varlıkla ilgili.
Kevser1. Cennette bir havuzun adı. 2. Kur’an-ı Kerim’in bir suresi. 3. Maddi ve manevi çokluk, kalabalık. 4. Cennette bulunduğuna inanılan bir ırmak.
Keyİran’da efsanevi Keyyaniler Hanedanı'nın padişahlarına verilen unvan.
Keyfiİsteğe bağlı olan, bir kurala bir düzene bağlı olmayan.
KezbanKâhya kadın, bir daireyi idare eden kadın.
Kibar1. Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan. 2. Seçkin, değerli. 3. Zengin, soylu. 4. Büyükler, ulular.
Kibare1. Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan. 2. Seçkin, değerli. 3. Zengin, soylu.
Kibariye1. Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan. 2. Seçkin, değerli. 3. Zengin, soylu.
Kifayet1. Yetişme, el verme, kâfi gelme. 2. Bir işi yapabilecek nitelikte olma.
Kimya1. Maddelerin temel yapılarını, bileşimlerini, vb.ni inceleyen bilim. 2. Üstün nitelikler taşıyan, çok değerli.
KinaşBir iş üzerinde konuşma, danışma.
Kip1. Uygun, uyumlu, idareli. 2. Sağlam, dayanıklı. 3. Şık, zarif, biçimli. 4. Kullanışlı.
KipcanCanlı, dayanıklı, sağlam kimse.
KiperCanlı, dayanıklı, sağlam kimse.
KipkurtCanlı, dayanıklı, sağlam, deneyimli, yaşlı kimse.
Kiram1. Soylular. 2. Eli açıklar, cömertler.
KiramettinDinin uluları, soyluları.
Kirami1. Cömertlere, eli açıklara özgü. 2. Soylular, ulular, şereflilerle ilgili.
KirazGülgillerden bir meyve ağacı ve bu ağacın etli, sulu, tek çekirdekli, kırmızı renkli meyvesi.
Kişi1. Kimse, insan. 2. Sahip. 3. Koca, eş.
KişihanHükümdar olan kimse.
KılavuzYol gösteren, rehber.
KılıçUzun, düz veya eğri, ucu sivri, bir veya her iki yüzü keskin, kın içinde bele takılan, çelikten silah.
KılıçalKılıç takın, kuşan anlamında kullanılan bir ad.
KılıçalpKılıç gibi keskin yiğit.
KılıçaslanKılıç gibi keskin, yürekli kimse.
KılıçbayKılıç gibi keskin kimse.
KılıçelEli kılıç gibi etkili olan kimse.
KılıçerKılıç gibi keskin kimse.
KılıçhanKılıç gibi keskin hükümdar.
KılınçDavranış, yaradılış, huy.
KımızKısrak sütünden yapılan bir içki.
KınBıçak, kılıç gibi kesici araçların kabı.
KınayÇok çalışan, etkin, faal.
KınaymanÇalışkan, etkin kimse.
KınaytürkÇok çalışan, etkin, faal Türk.
KınelÇok çalışan, etkin, faal kimse.
KınerÇok çalışan, etkin, faal kimse.
Kınık1. Kaynak, memba. 2. İstek, arzu, gayret. 3. Obur. 4. Oğuzların 24 boyundan biri.
KınıkaslanGayretli, çabalayan kimse.
KıpçakXI-XV. yüzyıllarda, Ural dağlarıyla Volga ırmağı arasında yaşamış bir Türk boyu.
KıraçBitek olmayan, verimsiz veya sulanmayan yer.
KıralpAk saçlı ve sakallı, yaşlı yiğit.
Kıran1. Çevre, kıyı, kenar. 2. Ufuk. 3. Tepe, yamaç, bayır.
KıranalpDüşmanı bozguna uğratan yiğit.
KıranerDüşmani bozguna uğratan kimse.
Kırat1. Elmas, zümrüt gibi değerli taşların tartısında kullanılan ölçü birimi. 2. Nitelik, değer.
KıratlıDeğerli, nitelikli.
Kıray1. Genç, delikanlı. 2. Ürün vermeyen arazi. 3. Eşkıya, yol kesen.
KırbayYaşlı, ak sakallı kimse.
KırboğaGüçlü, kuvetli yaşlı kimse.
KırbörüYaşlı, ak sakallı deneyimli kimse.
Kırca1. Dolu. 2. Ufak ve sert taneli kar. 3. Bora, rüzgârla karışık yağmur.
KırdarÖlçülü davranış, sakınganlık.
KırdarlıÖlçülü, sakıngan kimse.
Kırgız1. Gezici, gezgin. 2. Çoğunlukla Kırgızistan'da toplu durumda yaşayan, Türk soyundan gelen bir halk.
KırhanYaşlı, ak sakallı hükümdar.
KırmanSaçlarına ak düşmüş adam.
KırtaySaçlarona ak düşmüş kimse.
KırtekeSaçlarına ak düşmüş kimse.
KırtekinSaçlarına ak düşmüş kimse.
KısmetAllah’ın herkese uygun gördüğü yaşama durumu, nasip, kader.
KıvançerÖvünen, iftihar eden kimse.
KıvançlıKıvanç duyan, sevinçli.
Kıvılcım1. Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası. 2. Harekete geçiren etken.
KıyamKalkma, ayağa kalkma.
KıyanDağdan hızla inen sel.
Kıyas1. Tutma, denk sayma. 2. Karşılaştırma, oranlama.
Kıymet1. Değer. 2. Değerli, nitelikli.
Kızgın1. Çok ısınmış, ısıtılmış. 2. Kızmış olan, öfkeli.
KızgınbeyÖfkeli, kızmış bey.
KızgınokKızmış, öfkelenmiş kimse.
KızgınyiğitKızmış, öfkelenmiş yiğit kimse.
KızhanımAz bulunur hanımefendi.
Kızık1. Öfkeli, sert, kırıcı. 2. İstek, heves, arzu.
Kızıl1. Parlak kırmızı renk. 2. Altın, para.
KızılaslanAltın gibi yüreği olan cesur kimse.
KızılateşÇok iyi yanan ateş.
KızılboğaGüçlü, kuvvetli kimse.
KızılbörüGüçlü, kuvvetli, deneyimli kimse.
KızıldemirGüçlü, kuvvetli kimse.
KızılelmaYeryüzündeki Türklerin birleşip kuracakları ideal ülke veya bütün Türklerin bir araya geleceği ülküsü.
KızılkurtDeneyimli, yaşlı kimse.
KızılparsGüçlü, kuvvetli kimse.
KızımayKızım ay gibi parlak ve güzeldir anlamında kullanılan bir ad.
Koç1. Damızlık erkek koyun. 2. Sağlıklı, gürbüz genç erkek. 3. Kahraman.
Koca1. Yaşlı, ihtiyar. 2. Büyük, ulu, yüce.
KocabaşYaşlı, saygın kimse.
KocabeyYaşlı, ihtiyar bey.
KocademirGüçlü kuvvetli ihtiyar kimse.
KocagözGözleri büyük kimse.
Koçak1. Cömert, eli açık. 2. Yiğit, kahraman. 3. Becerikli.
KoçakalpCömert, kahraman yiğit.
KoçakaslanCömert, kahraman yiğit.
KoçakerCömert, kahraman kimse.
Koçaş1. Kılavuz, rehber. 2. Yağmur bulutu.
KocatürkBüyük, saygın Türk.
KocaünMeşhur, ünlü kimse.
KoçboğaGüçlü, kuvvetli kimse.
KoçbörüGüçlü, kuvvetli kimse.
KoçerSağlıklı, yürekli kimse.
KöçeriGöç sırasında doğan çocuk.
KoçhanGüçlü, kuvvetli hükümdar.
KoçkanYiğit, yürekli soydan gelen.
Koçkar1. Dövüş için yetiştirilmiş iri boynuzlu koç. 2. Yaban koyunu.
KoçsoyGüçlü ve kuvvetli bir soydan gelen kimse.
KoçtuğGüçlü kuvvetli savaşçı kimse.
KoçtürkGüçlü, kuvvetli Türk.
Koçu1. Gelin arabası. 2. Çukur oyuk yer, hendek.
KoçubeyKoçu arabasını kullanan kişi.
KoçyiğitYürekli, cesur, kahraman kimse.
Kök1. Dar ve derin dere. 2. Gürbüz, sağlıklı. 3. Gök. 4. Asıl, kök, köken
Köken1. Bir şeyin çıktığı dayandığı temel, biçim, neden veya yer. 2. Kavun, karpuz, kabak gibi bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları. 3. Soy, asıl, ata.
KökerKöklü soydan gelen kimse.
Köklü1. Soylu, görgülü. 2. Varlıklı, kuvvetli.
KöksalKökünü derinlemesine sal, soyun genişlesin anlamında kullanılan bir ad.
Kökşin1. Gök renginde. 2. Yaşlı, koca.
KöksoyTanınmış, ünlü soydan gelen kimse.
KöksuAslı, soyu su gibi temiz ve saf olan.
KöksürSoyun genişlesin anlamında kullanılan bir ad.
KöktaşAynı soydan gelenlerden her biri.
KöktaySoylu bir aileden gelen kimse.
Kökten1. Köklü, yüzeyde kalmayan, derine inen. 2. Soylu.
KöktürkTarihteki ilk Türk devleti.
KolatYardım et, yardımcı ol anlamında kullanılan bir ad.
Kolçak1. Yiğit, mert, yürekli, koçak. 2. Kola geçirilen kolluk.
KoldanKurala uygun, normal.
Koldaş1. Bir işi birlikte yapan kimseler, ortak. 2. Yardımcı, arkadaş.
KomutanBir asker topluluğunun başı, kumandan.
Konak1. Konuk, misafir. 2. Konuk olunan yer.
KongurSarı ile siyah karışımı bir renk, koyu kumral, kestane rengi.
KöniDürüst, doğru, samimi, içten.
Konur1. Açık san, boz, bozla sarı arası renk. 2. Yanık kırmızı, yağızımsı al. 3. Kimseyi beğenmeyen, gururlu, kibirli. 4. Kahraman, yiğit. 5. Süslü, çalımlı, şık, kurumlu. 6. İnatçı, aksi.
KonuralpGururlu, kibirli yiğit kimse.
KonurataGururlu, kibirli kimse.
KonurayGururlu, kibirli kimse.
KonurbeyKahraman, yiğit bey.
KonurözKahraman, yiğit kimse.
Kopan1. Zafer kazanan. 2. Ortaya çıkan, harekete geçen.
KoparalKopar ve al anlamında kullanılan bir ad.
Kopuz1. Boğaz, dar yer. 2. Ozanların çaldığı eski bir telli Türk sazı.
Kor1. İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür veya odun parçası. 2. Kırmızı. 3. Sıra, dizi, altın dizisi. 4. Dere.
Kora1. Eski. 2. Anahtar. 3. Karda açılan ince yol. 4. Olgunlaşmamış üzüm, koruk.
KoralpAteşli, canlı, hareketli yiğit.
KoraltanAteşli, canlı, hareketli hükümdar.
KoramazKimseyi beğenmeyen, mağrur kimse.
KoraslanAteşli, canlı, hareketli yiğit kimse.
KorayAteşli, canlı, hareketli kimse.
KorcanAteşli, canlı, hareketli kimse.
KorelAteşli, canlı, hareketli kimse.
KorerAteşli, canlı, hareketli kimse.
KorgünAteşli, canlı, hareketli kimse.
KorhanAteşli, canlı, güçlü hükümdar.
KorkanKor gibi ateşli, dinamik, hareketli soydan gelen kimse.
KorkmazHiçbir şeyden korkmayan, yılmayan, cesur.
Korkut1. Büyük dolu tanesi. 2. Cin, şeytan gibi hayalî yaratıklar. 3. Korkusuz, yavuz, heybetli.
KorkutalpKorkusuz, yavuz, heybetli yiğit.
KorkutataKorkusuz, yavuz, heybetli ata.
KormanKor gibi ateşli, canlı, hareketli kimse.
KöroğluÜnlü Türk halk öyküsünün kahramanı.
KörpeYeni yetişmiş, taze, genç.
KortakGüzel, gösterişli, endamlı.
KortanAteşli, canlı, hareketli kimse.
KortaşAteşli, canlı, hareketli kimse.
KortayAteşli, canlı, hareketli kimse.
KoryakOdun veya kömürü kor duruma gelinceye kadar yak anlamında kullanılan bir ad.
KoryayAteşli, canlı, hareketli kimse.
KoryiğitAteşli, canlı, hareketli kimse.
KoryürekAteş gibi sıcak yüreği olan.
KoşalKoş ve al anlamında kullanılan bir ad.
Köse1. Bıyığı sakalı çıkmayan erkek. 2. Cılız, bodur. 3. Yeni evlenmiş erkek, güvey.
Köşek1. Deve yavrusu. 2. Torun.
KösemKılavuz, yol gösteren, rehber.
KoşukhanBir arada olan hükümdarlar.
KoşuktekinBir araya gelmiş hükümdarlar.
KotuzhanGururlu, kibirli hükümdar.
Koyak1. Vadi, dere. 2. Dağlar ve kayalıklar üzerindeki doğal çukurlar. 3. Dağ üzerinde otu bol olan, bitek, çukur yer.
Koygun1. Etkili, hüzünlü, dokunaklı. 2. Akdoğan.
KoytakRüzgâr almayan çukur yer.
Köz1. Kor, ateş koru, kızıl ateş parçası. 2. İçinde küçük küçük kor parçalan bulunan kül.
Kozak1. Kozalak. 2. Ham meyve. 3. Güneş görmeyen, gölgede kalan yer.
KözcanSamimi, içten kimse.
KubatKaba, şişman, biçimsiz.
KubilayÜnlü bir hükümdar.
KübraEn büyük, çok büyük olan.
KudayberdiTanrı lutfetti, bağışladı" anlamında kullanılan mir ad.
Kuddus1. Temiz, pak. 2. Tanrı adlarındandır. 3. Kutsal, kutlu.
KuddusiKutsal niteliklere ulaşmış olan kimse.
Kudret1. Güç, kuvvet. 2. Allah'ın gücü. 3. Varlık, zenginlik. 4. Allah yapısı. 5. Yetenek
KudretullahTanrı’nın gücü.
KuğuYabani ve evcil türleri bulunan, çok uzun ve kıvrık boyunlu, geniş kanatlı ve geniş gagalı bir su kuşu.
Kulanİki üç yaşında dişi tay, kısrak.
KumralSaçları koyu sarı ve açık kestane rengi olan.
KumruGüvercinden küçük, boz, gri renkli, sevimli bir kuş.
Kürşat1. Yiğit, alp.2. Göktürk prenslerinden birinin adı.
KurtuluşTehlikeli veya kötü bir durumdan kurtulma.
KutalUğurlu, talihli, mutlu ol, şansın açık olsun anlamında kullanılan bir ad.
Kutan1. Saban. 2. Saka kuşu.
Kutay1. Kutlu, uğurlu ay. 2. İpek, ipekli kumaş.
KutbiyeKutupla ilgili, kutba ilişkin.
KutluUğurlu, kutsal, mutlu.
Kutsal1. Güçlü bir dinsel saygı uyandıran veya uyandırması gereken kimse.2. Tapınılacak veya yolunda can verilecek derecede sevilen. 3. Uğur getirdiğine inanılan.
KutsalanUğur getiren, kutlu.
KutsalarUğur getiren, kutlu.
KutsanUğurlu, talihli ad.
KutseliUğur, mutluluk seli.
KuzayGüneş görmeyen gölgelik yer.
Kuzey1. Sağını doğuya, solunu batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, şimal, güney karşıtı. 2. Bulunduğu noktaya göre kuzeyde kalan yer.
Lâçin1. Yiğit adam. 2. Kartal. 3. Şahin. 4. Atmaca.
Lâhik1. Yetişen, ulaşan. 2. Eklenen.
LâhutTanrı âlemi, ilahi âlem.
Lala1. Çocuğun eğitim ve öğretimiyle görevli kimse. 2. Köle.3. Padişahların sadrazamlara hitap ederken kullandıkları san.
LâleÇiçekleri kadeh biçiminde olan, türlü renklerde süs bitkisi.
LâlegülLâle ve gül gibi güzel olan.
LâlehanLâle gibi güzel olan.
LâleruhLâle yanaklı, yanağı lâle gibi kırmızı olan.
LâlezarLâle yetişen yer, lâle bahçesi.
LâlgûnKırmızı renkli, al.
LâmiParıldayan, parlak, parıltılı.
LâmiaParlayan, parıldayan, parlak.
LâmiyeParıldayan, parlak, parıltılı.
Lâtif1. Hoş, narin, şirin. 2. Yumuşak, nazik. 3. Tanrı adlarındandır
Lâtife1. Yumuşak, hoş, güzel, sevimli. 2. Güldüren, tuhaf ve güzel söz, şaka.
LâyıkUygun, değer, yakışır.
LebibeAkıllı, uyanık, zeki.
LebipAkıllı, zeki, uyanık.
LebrizAğzına dek dolu, taşan.
LedünTanrı huzuru, Tanrı katı.
LemiyeParlayan, ışıldayan.
LetafetGüzellik, hoşluk, incelik, nezaket.
Levent1. Boylu boslu yakışıklı kimse.2. Osmanlı donanmasında ve kıyılarda görev yapan asker sınıfı. 3. Yiğit denizci.
LeyanParlayan, parlayıcı.
Leylâ1. Gece. 2. Saçları gece gibi simsiyah olan kadın. 3. Arabi ayların son gecesi.
LeylâgülSaçları siyah olan güzel kadın.
LezizLezzetli, tatlı, hoşa giden.
LimonTurunçgillerden bir ağaç ve bu ağacın meyvesi.
Liyakat1. İktidar, güç.2. Erdem.
Lut1. Ürdün ve İsrail arasındaki büyük bir gölün adı. 2. Hz. İbrahim'in yeğeni olan peygamberin adı.
Lütfi1. İyilik ve güzellikle ilgili. 2. İhsan, bağışla ilgili.
Lütfiyeİyilik, güzellik ve ihsanla ilgili.
Lütuf1. İyilik, güzellik, hoşluk. 2. Bağış, ihsan.
MacideŞan ve şeref sahibi kimse.
MacitŞan ve şeref sahibi kimse.
MağfiretAllah’ın, kullarının günahlarını bağışlaması.
Mağrur1. Gururlu. 2. Kendine çok fazla güvenen.
MahbubeSevilen, sevilmiş, sevgili.
MahbupSevilen, sevilmiş, sevgili.
MahferAy aydınlığı, ay ışığı.
Mahfuz1. Korunmuş, gözetilmiş. 2. Gizlenmiş, saklanmış.
MahirHünerli, becerikli, elinden iş gelen kimse.
MahireHünerli, becerikli, elinden iş gelen kimse.
MahizarAyın çok olduğu gece.
MahınevYeni ay, ayça, hilal.
MahmudeÖvülmüş, övülmeye değer.
Mahmur1. Sarhoşluğun verdiği sersemlik. 2. Uyku basmış göz, baygın göz.
Mahmure1. Sarhoşluğun verdiği sersemlik. 2. Uyku basmış göz, baygın göz.
MahmutÖvülmüş, övülmeye değer.
MahperiAy gibi, peri kadar güzel.
MahpeykerAy yüzlü, güzel.
Mahra1. Değerli kimse. 2. Elverişli uygun şey.
MahruAy yüzlü, yüzü ay gibi olan güzel.
MahsunGüçlendirilmiş, güçlü.
MahsureKuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş.
Mahsut1. Hasat edilmiş, ekini biçilmiş. 2. Biçilmiş ekin.
MahtenAy gibi beyaz, ışıklı, parlak teni olan.
MahterYeni ay, ayça, hilal.
MahyaRamazan gecelerinde, camilerde iki minare arasına gerilen ipler üzerine kandil veya elektrik ampulleriyle yazılan yazı veya yapılan resim.
Maide1. Yemek, ziyafet. 2. Üzerinde yemek bulunan sofra.3. Kur’an-ı Kerim'in bir suresinin adı.
Mail1. Hevesli, istekli. 2. Eğik, eğri.
Makal1. Söz, lakırtı. 2. Söyleme, söyleyiş.
Makbul1. Kabul olunmuş, alınmış. 2. Beğenilen, hoş karşılanan.
Makbule1. Kabul olunmuş, alınmış. 2. Beğenilen, hoş karşılanan.
MaklûbeTers çevrilmiş, devrilmiş.
MaksudeUlaşılması istenen şey, istek, emel.
MaksumTaksim edilmiş, ayrılmış, bölünmüş.
MaksumeTaksim edilmiş, bölünmüş.
Maksur1. Kısaltılmış. 2. Alıkonulmuş. 3. Bir şeye ayrılmış.
Maksure1. Kısaltılmış. 2. Alıkonulmuş. 3. Bir şeye ayrılmış.
MaksutUlaşılması istenilen şey, istek, emel.
MakulAkla uygun iş gören, anlayışlı, mantıklı.
MalikBir şeye sahip, bir şeyi olan.
MalikeBir şeye sahip, bir şeyi olan.
MalkoçKale muhafızı, koruyucu.
MalkoçoğluKale koruyucusunun oğlu.
MançerAşısız kiraz ağacı ve meyvesi.
MançuKuzeydoğu Çin´de yaşayan Moğol asıllı halktan olan.
MançuhanMançuların hükümsarı.
MangaOn kişilik askerî birlik.
Mangalay1. Alın. 2. Binici, süvari.
ManolyaÇok iri, beyaz çiçekler açan, yaprakları almaşık, parlak yeşil renkte süs bitkisi.
MansurTanrı’nın yardımıyla galip, üstün gelmiş.
MansureAllah’ın yardımıyla üstün gelen, galip gelen.
Manzur1. Görünen, görülmüş. 2. Beğenilen.
MarifetBeceriklilik, el uzluğu.
MartıMartıgillerden, çoğu beyaz renkte, eti yenmez, yüzücü, perde ayaklı deniz kuşlarının ortak adı.
Maruf1. Herkesçe bilinen, tanınmış, belli. 2. Ünlü.
Marufe1. Herkesçe bilinen, tanınmış, belli. 2. Ünlü.
MarziyeHoşa giden, beğenilen.
Maşallah1. "Tanrının istediği gibi" anlamında kullanılan bir ad. 2. "Tanrı nazardan saklasın" anlamında kullanılan bir ad.3. Hayret ve memnunluk anlatan söz.
MaşukSevilen, sevilmiş kimse.
MaşukaSevilen, sevilmiş kimse.
Masum1. Günahsız, suçsuz. 2. Küçük çocuk. 3. Temiz, saf.
Masume1. Günahsız, suçsuz. 2. Küçük çocuk. 3. Temiz, saf.
Matlupİstenilen, aranılan, talep edilen şey.
MatukAzat olunmuş, özgürlüğü bağışlanmış.
MavişMavi gözlü, sarışın kız.
MaviselSel gibi coşkun, coşkulu olan.
Maya1. Asıl, öz, kendi, yaradılış. 2. İktidar, güç. 3. Bilgi. 4. Para, mal. 5. Dişi deve. 6. Uzun hava, türkü.
Mazhar1. Bir şeyin göründüğü çıktığı yer. 2. Şereflenme, onurlanma.
Mazlum1. Sessiz, sakin, yumuşak kimse. 2. Zulüm görmüş.
Mazlume1. Sessiz, sakin, yumuşak kimse. 2. Zulüm görmüş kimse.
Mebruk1. Kutlanacak kimse, tebriğe layık kimse.2. Kutlu.
Mebruke1. Kutlanacak kimse, tebriğe layık kadın.2. Kutlu.
MebrurHayırlı, beğenilmiş, makbul.
MebrureHayırlı, beğenilmiş, makbul.
Mebusl. Gönderilmiş, yollanmış. 2. Milletvekili.
Mebuse1. Gönderilmiş, yollanmış. 2. Milletvekili.
MecdiBüyüklük, ululuk, şan ve şerefle ilgili.
MecdutTalihi açık, mutlu, şanslı kimse.
Mecide1. Büyük, ulu. 2. Şan ve şeref sahibi.
Mecit1. Büyük, ulu. 2. Şan ve şeref sahibi. 3. Tanrının adlarındandır.
MecittinDinin ululuğu, büyüklüğü.
Mecnun1. Çılgın, deli, divane. 2. Çılgınca seven, tutkun.
Medar1. Dayanak, yardımcı. 2. Neden, sebep, vasıta.
MedayinŞehirler, kentler.
Medeni1. Uygar. 2. Şehirli, şehir halkından olan. 3. Terbiyeli, görgülü, kibar, ince.
MedihaÖvülen, beğenilen kadın.
Medine1. Kent, şehir. 2. Hicaz’da Hz. Muhammed’in türbesinin bulunduğu şehir.
Mefhar1. Övünme. 2. Övünmeyi gerektiren şey.
Mefharet1. Övünme. 2. Övünmeyi gerektiren şey.
Meftun1. Gönül vermiş, tutkun. 2. Hayran olmuş, şaşırmış.
Meftune1. Gönül vermiş, tutkun. 2. Hayran olmuş, şaşırmış.
Mehabet1. Büyük ve saygıdeğer kimselere duyulan saygı. 2. Büyüklük, ululuk, yücelik.
Mehcur1. Bırakılmış, unutulmuş. 2. Uzaklaşmış, ayrılmış.
Mehcure1. Bırakılmış, unutulmuş. 2. Uzaklaşmış, ayrılmış.
MehdiDoğru yolu bulan, hidayete eren.
MehdiyeDoğru yolu bulan, hidayete eren.
Mehip1. Heybetli, azametli. 2. Aslan.
MehlikaAy parçası, çok güzel kadın.
MehmetçikTürk ulusunun sevgi duygusuyla Türk askerine verdiği ad.
MehpareAy parçası, çok güzel kadın.
Mehtap1. Ay ışığı. 2. Dolunay.
MehveşAy gibi güzel kadın.
Mekin1. Vakarlı, temkinli, güç sahibi kimse. 2. Oturan, yerleşen.
Mekki1. Mekkeli. 2. Mekke'yle ilgili.
MelâhatGüzellik, yüz güzelliği.
Melek1.Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığına ve nurdan olduğuna inanılan manevi varlık.2. Terbiyeli, uysal kimse.
MeleknazTerbiyeli, uysal, nazlı kadın.
MeleknurTerbiyeli, uysal, güzel kadın.
MelekşahTerbiyeli, uysal, güzel kadın.
Melenİşlenmemiş, kıraç toprak.
MelihGüzel, şirin, sevimli.
MelihaGüzel, şirin, sevimli.
Melik1. Hükümdar, hakan. 2. Tanrı adlarındandır.
Melike1. Kadın hükümdar.2. Padişah karısı.
Melis1. Bal, tatlı şey, sevgili, can. 2. Bal arısı. 3. Çayır, çayırlık. 4. Oğul otu.
MelodiBelli bir kurala göre yaratılan, kulağa hoş gelen ses dizisi.
MeltemYazın karadan denize doğru esen mevsim rüzgârı.
Melûl1. Usanmış, bıkmış. 2. Hüzünlü, mahzun.
MemduhaÖvülmüş, övülecek.
MemikMehmet adının halk dilinde bozulmuş biçimi.
MemişMehmet adının halk dilinde bozulmuş biçimlerinden biri.
Memnun1. Sevimli, sevinçli. 2. Razı olan, kabul eden.
Memnune1. Sevinmiş, sevinçli. 2. Razı olan, kabul eden.
MemoMehmet adının halk dilinde bozulmuş biçimi.
MemunKorkusuz, tehlikesiz, sağlam.
Menaf1. Dağın sivri tepesi. 2. Arap tarihinde Kureyş kabilesini oluşturan boylardan biri.
MenderesBir akarsu yatağının az eğimli koyak tabanlarında ve ova düzlüklerinde çizdiği S harfine benzeyen kıvrım.
MenekşeMor renkli, güzel kokulu çiçekler açan, çok yıllık otsu bir bitki.
MengüÖlümsüz, sonsuz, ebedîleştirilmiş.
MengübertiTanrı verdi anlamında kullanılan bir ad.
MengücekErzincan, Kemah, Divriği ve Şebinkarahisar´ı içine alan bölgeyi fethederek XIII. yy.´ın ilk yarısına kadar elinde tutan Türk sülalesi.
MengüerAdı ölümsüzleşmiş kimse.
MengütayAdı ölümsüzleşmiş kimse.
MengütekinAdı ölümsüzleşmiş hükümdar.
Mennan1. Çok ihsan eden, veren. 2. Tanrının adlarındandır.
MensupBir kimseyle, bir şeyle ilgisi veya bağıntısı bulunan.
Mensur1. Saçılmış, dağılmış. 2. Ölçüsüz, uyaksız, manzum olmayan söz.
MensureSaçılmış, dağılmış.
Menzur1. Adanmış, söz verilmiş. 2. Adak olarak belirtilmiş.
Menzure1. Adanmış, söz verilmiş. 2. Adak olarak belirtilmiş.
Mercan1. Tropik ve ılık denizlerde yaşayan, geniş resifler oluşturan, mercanlar sınıfının örneği olan, kırmızı kalker iskeletli hayvan.2. Bu hayvanın iskeletinden elde edilen ve süs eşyaları yapımında kullanılan madde.3. Açık kırmızı renkte bir balık türü.
MerdanErkekler, yiğitler, mertler.
Merdi1. Mertlik, erlik. 2. Cesaret, yüreklilik. 3. İnsanlık.
MergubeSevilen, beğenilen, aranılan.
MergupSevilen, beğenilen, aranılan.
Merih1. Ateş rengi.2. Güneş sistemini oluşturan dokuz gezegenden biri.
Mersin1. Yaprakları yaz kış yeşil kalan, beyaz çiçekli bir ağaç. 2. Akdeniz bölgesinde bir şehir.
Mert1. Erkek. 2. Özü sözü doğru olan.
MertelÖzü sözü doğru kimse.
MertkalHer zaman sözünün eri ol anlamında kullanılan bir ad.
MertkanMert soydan gelen kimse.
MertkolÖzü, sözü doğru, güvenilir kimse.
MertolSözünün eri ol, verdiğin sözü tut anlamında kullanılan bir ad.
MerttürkSözünün eri Türk.
Merve1. Çakıl taşı.2. Mekke’de hacıların yedi kez gidip geldikleri kutsal dağın adı.
Meryem1. Peygamber İsa’nın annesi. 2. Dindar kadın.3. İbr. İsyan, ayaklanma.
Merzuk1. Mutlu. 2. Rızkı verilmiş.
Merzuka1. Mutlu. 2. Rızkı verilmiş.
MesadetMutluluk, kutluluk.
Meşale1. Ucunda alev çıkararak yanıcı bir madde bulunan aydınlatmaya yarayan değnek. 2. Herhangi bir konuda ışık tutan kimse, önder.
Mescur1. Taşkın su, deniz. 2. Alevli ateş.
MeşhurÜnlü, şöhretli, tanınmış.
Mesih1. Meshedilmiş, kutsanmış.2. Başka bir biçime girmiş, şekli bozulmuş.3. Hz, İsa´nın lakabı.
Meşkûr1. Beğenilmiş, övülmüş. 2. Teşekkür edilmeye değer olan.
Meşkûre1. Beğenilmiş, övülmüş. 2. Teşekkür edilmeye değer olan.
MeşruYasaya, dine uygun olan.
Mestan1. Savruk kimse. 2. Sarhoşlar.
MestinazÇok nazlı, naz sarhoşu.
Mestur1. Örtülü, kapalı, gizli. 2. Namuslu.
Mesture1. Örtülü, kapalı, gizli. 2. Açık saçık gezmeyen nazlı kadın.
MesudeMutlu, sevinçli, bahtiyar.
MesureRivayet yoluyla öğrenilmiş olan ünlü, önemli haber.
MesutMutlu, sevinçli, bahtiyar.
MeteBüyük Türk-Hun İmparatoru. (M.Ö. 209-174)
MetehanHükümdar olan Mete.
Methiye1. Övgü. 2. Birini veya bir şeyi övmek için yazılmış şiir.
MetinSağlam, dayanıklı, güçlü.
MetineSağlam, dayanıklı, güçlü.
MetinerSağlam, dayanıklı, güçlü kimse.
MetinkayaSağlam, dayanıklı, güçlü kimse.
MevaSığınacak yer, yurt, mesken.
Mevcude1. Var olan, bulunan. 2. Hazır olan, hazır bulunan.
Mevcut1. Var olan, bulunan. 2. Hazır olan, hazır bulunan.
MevhibeAllah vergisi, ihsan, bağış.
Mevlâna1. "Efendimiz" anlamında kullanılan bir ad. 2. Hazret anlamında bir san.
Mevlide1. Doğma, dünyaya gelme. 2. Doğulan zaman.
Mevlit1. Doğma, dünyaya gelme. 2. Doğulan zaman. 3. Hz. Muhammet´in doğumunu, yaşamını anlatan manzum yapıt.
Mevlûde1. Yeni doğmuş bebek. 2. Doğulan zaman veya yer.
Mevlût1. Yeni doğmuş bebek. 2. Doğulan zaman veya yer.
MevsimYılın, iklim koşulları bakımından farklılık gösteren dört bölümünden her biri.
Mevzun1. Biçimli, yakışıklı.2. Güzel.
Mevzune1. Biçimli, yakışıklı.2. Güzel.
Meyil1. Eğimli, eğiklik. 2. Sevme, tutulma. 3. Gönül akışı.
MeymunUğurlu, bereketli, kutlu.
MeymuneUğurlu, bereketli, kutlu.
MeyransaMihrinisa adının bozulmuş biçimi.
Meyyal1. Çok istekli, düşkün. 2. Eğilen, meyleden.
MezideZiyadeleşmiş, artmış, büyümüş.
MezitZiyadeleşmiş, artmış, büyümüş.
MeziyetBir kişiyi benzerlerinden üstün gösteren nitelik.
Mezun1. İzinli, izin almış. 2. Bir okuldan diploma almış.