MacideŞan ve şeref sahibi kimse.
MacitŞan ve şeref sahibi kimse.
MağfiretAllah’ın, kullarının günahlarını bağışlaması.
Mağrur1. Gururlu. 2. Kendine çok fazla güvenen.
MahbubeSevilen, sevilmiş, sevgili.
MahbupSevilen, sevilmiş, sevgili.
MahferAy aydınlığı, ay ışığı.
Mahfuz1. Korunmuş, gözetilmiş. 2. Gizlenmiş, saklanmış.
MahirHünerli, becerikli, elinden iş gelen kimse.
MahireHünerli, becerikli, elinden iş gelen kimse.
MahizarAyın çok olduğu gece.
MahınevYeni ay, ayça, hilal.
MahmudeÖvülmüş, övülmeye değer.
Mahmur1. Sarhoşluğun verdiği sersemlik. 2. Uyku basmış göz, baygın göz.
Mahmure1. Sarhoşluğun verdiği sersemlik. 2. Uyku basmış göz, baygın göz.
MahmutÖvülmüş, övülmeye değer.
MahperiAy gibi, peri kadar güzel.
MahpeykerAy yüzlü, güzel.
Mahra1. Değerli kimse. 2. Elverişli uygun şey.
MahruAy yüzlü, yüzü ay gibi olan güzel.
MahsunGüçlendirilmiş, güçlü.
MahsureKuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş.
Mahsut1. Hasat edilmiş, ekini biçilmiş. 2. Biçilmiş ekin.
MahtenAy gibi beyaz, ışıklı, parlak teni olan.
MahterYeni ay, ayça, hilal.
MahyaRamazan gecelerinde, camilerde iki minare arasına gerilen ipler üzerine kandil veya elektrik ampulleriyle yazılan yazı veya yapılan resim.
Maide1. Yemek, ziyafet. 2. Üzerinde yemek bulunan sofra.3. Kur’an-ı Kerim'in bir suresinin adı.
Mail1. Hevesli, istekli. 2. Eğik, eğri.
Makal1. Söz, lakırtı. 2. Söyleme, söyleyiş.
Makbul1. Kabul olunmuş, alınmış. 2. Beğenilen, hoş karşılanan.
Makbule1. Kabul olunmuş, alınmış. 2. Beğenilen, hoş karşılanan.
MaklûbeTers çevrilmiş, devrilmiş.
MaksudeUlaşılması istenen şey, istek, emel.
MaksumTaksim edilmiş, ayrılmış, bölünmüş.
MaksumeTaksim edilmiş, bölünmüş.
Maksur1. Kısaltılmış. 2. Alıkonulmuş. 3. Bir şeye ayrılmış.
Maksure1. Kısaltılmış. 2. Alıkonulmuş. 3. Bir şeye ayrılmış.
MaksutUlaşılması istenilen şey, istek, emel.
MakulAkla uygun iş gören, anlayışlı, mantıklı.
MalikBir şeye sahip, bir şeyi olan.
MalikeBir şeye sahip, bir şeyi olan.
MalkoçKale muhafızı, koruyucu.
MalkoçoğluKale koruyucusunun oğlu.
MançerAşısız kiraz ağacı ve meyvesi.
MançuKuzeydoğu Çin´de yaşayan Moğol asıllı halktan olan.
MançuhanMançuların hükümsarı.
MangaOn kişilik askerî birlik.
Mangalay1. Alın. 2. Binici, süvari.
ManolyaÇok iri, beyaz çiçekler açan, yaprakları almaşık, parlak yeşil renkte süs bitkisi.
MansurTanrı’nın yardımıyla galip, üstün gelmiş.
MansureAllah’ın yardımıyla üstün gelen, galip gelen.
Manzur1. Görünen, görülmüş. 2. Beğenilen.
MarifetBeceriklilik, el uzluğu.
MartıMartıgillerden, çoğu beyaz renkte, eti yenmez, yüzücü, perde ayaklı deniz kuşlarının ortak adı.
Maruf1. Herkesçe bilinen, tanınmış, belli. 2. Ünlü.
Marufe1. Herkesçe bilinen, tanınmış, belli. 2. Ünlü.
MarziyeHoşa giden, beğenilen.
Maşallah1. "Tanrının istediği gibi" anlamında kullanılan bir ad. 2. "Tanrı nazardan saklasın" anlamında kullanılan bir ad.3. Hayret ve memnunluk anlatan söz.
MaşukSevilen, sevilmiş kimse.
MaşukaSevilen, sevilmiş kimse.
Masum1. Günahsız, suçsuz. 2. Küçük çocuk. 3. Temiz, saf.
Masume1. Günahsız, suçsuz. 2. Küçük çocuk. 3. Temiz, saf.
Matlupİstenilen, aranılan, talep edilen şey.
MatukAzat olunmuş, özgürlüğü bağışlanmış.
MavişMavi gözlü, sarışın kız.
MaviselSel gibi coşkun, coşkulu olan.
Maya1. Asıl, öz, kendi, yaradılış. 2. İktidar, güç. 3. Bilgi. 4. Para, mal. 5. Dişi deve. 6. Uzun hava, türkü.
Mazhar1. Bir şeyin göründüğü çıktığı yer. 2. Şereflenme, onurlanma.
Mazlum1. Sessiz, sakin, yumuşak kimse. 2. Zulüm görmüş.
Mazlume1. Sessiz, sakin, yumuşak kimse. 2. Zulüm görmüş kimse.
Mebruk1. Kutlanacak kimse, tebriğe layık kimse.2. Kutlu.
Mebruke1. Kutlanacak kimse, tebriğe layık kadın.2. Kutlu.
MebrurHayırlı, beğenilmiş, makbul.
MebrureHayırlı, beğenilmiş, makbul.
Mebusl. Gönderilmiş, yollanmış. 2. Milletvekili.
Mebuse1. Gönderilmiş, yollanmış. 2. Milletvekili.
MecdiBüyüklük, ululuk, şan ve şerefle ilgili.
MecdutTalihi açık, mutlu, şanslı kimse.
Mecide1. Büyük, ulu. 2. Şan ve şeref sahibi.
Mecit1. Büyük, ulu. 2. Şan ve şeref sahibi. 3. Tanrının adlarındandır.
MecittinDinin ululuğu, büyüklüğü.
Mecnun1. Çılgın, deli, divane. 2. Çılgınca seven, tutkun.
Medar1. Dayanak, yardımcı. 2. Neden, sebep, vasıta.
MedayinŞehirler, kentler.
Medeni1. Uygar. 2. Şehirli, şehir halkından olan. 3. Terbiyeli, görgülü, kibar, ince.
MedihaÖvülen, beğenilen kadın.
Medine1. Kent, şehir. 2. Hicaz’da Hz. Muhammed’in türbesinin bulunduğu şehir.
Mefhar1. Övünme. 2. Övünmeyi gerektiren şey.
Mefharet1. Övünme. 2. Övünmeyi gerektiren şey.
Meftun1. Gönül vermiş, tutkun. 2. Hayran olmuş, şaşırmış.
Meftune1. Gönül vermiş, tutkun. 2. Hayran olmuş, şaşırmış.
Mehabet1. Büyük ve saygıdeğer kimselere duyulan saygı. 2. Büyüklük, ululuk, yücelik.
Mehcur1. Bırakılmış, unutulmuş. 2. Uzaklaşmış, ayrılmış.
Mehcure1. Bırakılmış, unutulmuş. 2. Uzaklaşmış, ayrılmış.
MehdiDoğru yolu bulan, hidayete eren.
MehdiyeDoğru yolu bulan, hidayete eren.
Mehip1. Heybetli, azametli. 2. Aslan.
MehlikaAy parçası, çok güzel kadın.
MehmetçikTürk ulusunun sevgi duygusuyla Türk askerine verdiği ad.
MehpareAy parçası, çok güzel kadın.
Mehtap1. Ay ışığı. 2. Dolunay.
MehveşAy gibi güzel kadın.
Mekin1. Vakarlı, temkinli, güç sahibi kimse. 2. Oturan, yerleşen.
Mekki1. Mekkeli. 2. Mekke'yle ilgili.
MelâhatGüzellik, yüz güzelliği.
Melek1.Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığına ve nurdan olduğuna inanılan manevi varlık.2. Terbiyeli, uysal kimse.
MeleknazTerbiyeli, uysal, nazlı kadın.
MeleknurTerbiyeli, uysal, güzel kadın.
MelekşahTerbiyeli, uysal, güzel kadın.
Melenİşlenmemiş, kıraç toprak.
MelihGüzel, şirin, sevimli.
MelihaGüzel, şirin, sevimli.
Melik1. Hükümdar, hakan. 2. Tanrı adlarındandır.
Melike1. Kadın hükümdar.2. Padişah karısı.
Melis1. Bal, tatlı şey, sevgili, can. 2. Bal arısı. 3. Çayır, çayırlık. 4. Oğul otu.
MelodiBelli bir kurala göre yaratılan, kulağa hoş gelen ses dizisi.
MeltemYazın karadan denize doğru esen mevsim rüzgârı.
Melûl1. Usanmış, bıkmış. 2. Hüzünlü, mahzun.
MemduhaÖvülmüş, övülecek.
MemikMehmet adının halk dilinde bozulmuş biçimi.
MemişMehmet adının halk dilinde bozulmuş biçimlerinden biri.
Memnun1. Sevimli, sevinçli. 2. Razı olan, kabul eden.
Memnune1. Sevinmiş, sevinçli. 2. Razı olan, kabul eden.
MemoMehmet adının halk dilinde bozulmuş biçimi.
MemunKorkusuz, tehlikesiz, sağlam.
Menaf1. Dağın sivri tepesi. 2. Arap tarihinde Kureyş kabilesini oluşturan boylardan biri.
MenderesBir akarsu yatağının az eğimli koyak tabanlarında ve ova düzlüklerinde çizdiği S harfine benzeyen kıvrım.
MenekşeMor renkli, güzel kokulu çiçekler açan, çok yıllık otsu bir bitki.
MengüÖlümsüz, sonsuz, ebedîleştirilmiş.
MengübertiTanrı verdi anlamında kullanılan bir ad.
MengücekErzincan, Kemah, Divriği ve Şebinkarahisar´ı içine alan bölgeyi fethederek XIII. yy.´ın ilk yarısına kadar elinde tutan Türk sülalesi.
MengüerAdı ölümsüzleşmiş kimse.
MengütayAdı ölümsüzleşmiş kimse.
MengütekinAdı ölümsüzleşmiş hükümdar.
Mennan1. Çok ihsan eden, veren. 2. Tanrının adlarındandır.
MensupBir kimseyle, bir şeyle ilgisi veya bağıntısı bulunan.
Mensur1. Saçılmış, dağılmış. 2. Ölçüsüz, uyaksız, manzum olmayan söz.
MensureSaçılmış, dağılmış.
Menzur1. Adanmış, söz verilmiş. 2. Adak olarak belirtilmiş.
Menzure1. Adanmış, söz verilmiş. 2. Adak olarak belirtilmiş.
Mercan1. Tropik ve ılık denizlerde yaşayan, geniş resifler oluşturan, mercanlar sınıfının örneği olan, kırmızı kalker iskeletli hayvan.2. Bu hayvanın iskeletinden elde edilen ve süs eşyaları yapımında kullanılan madde.3. Açık kırmızı renkte bir balık türü.
MerdanErkekler, yiğitler, mertler.
Merdi1. Mertlik, erlik. 2. Cesaret, yüreklilik. 3. İnsanlık.
MergubeSevilen, beğenilen, aranılan.
MergupSevilen, beğenilen, aranılan.
Merih1. Ateş rengi.2. Güneş sistemini oluşturan dokuz gezegenden biri.
Mersin1. Yaprakları yaz kış yeşil kalan, beyaz çiçekli bir ağaç. 2. Akdeniz bölgesinde bir şehir.
Mert1. Erkek. 2. Özü sözü doğru olan.
MertelÖzü sözü doğru kimse.
MertkalHer zaman sözünün eri ol anlamında kullanılan bir ad.
MertkanMert soydan gelen kimse.
MertkolÖzü, sözü doğru, güvenilir kimse.
MertolSözünün eri ol, verdiğin sözü tut anlamında kullanılan bir ad.
MerttürkSözünün eri Türk.
Merve1. Çakıl taşı.2. Mekke’de hacıların yedi kez gidip geldikleri kutsal dağın adı.
Meryem1. Peygamber İsa’nın annesi. 2. Dindar kadın.3. İbr. İsyan, ayaklanma.
Merzuk1. Mutlu. 2. Rızkı verilmiş.
Merzuka1. Mutlu. 2. Rızkı verilmiş.
MesadetMutluluk, kutluluk.
Meşale1. Ucunda alev çıkararak yanıcı bir madde bulunan aydınlatmaya yarayan değnek. 2. Herhangi bir konuda ışık tutan kimse, önder.
Mescur1. Taşkın su, deniz. 2. Alevli ateş.
MeşhurÜnlü, şöhretli, tanınmış.
Mesih1. Meshedilmiş, kutsanmış.2. Başka bir biçime girmiş, şekli bozulmuş.3. Hz, İsa´nın lakabı.
Meşkûr1. Beğenilmiş, övülmüş. 2. Teşekkür edilmeye değer olan.
Meşkûre1. Beğenilmiş, övülmüş. 2. Teşekkür edilmeye değer olan.
MeşruYasaya, dine uygun olan.
Mestan1. Savruk kimse. 2. Sarhoşlar.
MestinazÇok nazlı, naz sarhoşu.
Mestur1. Örtülü, kapalı, gizli. 2. Namuslu.
Mesture1. Örtülü, kapalı, gizli. 2. Açık saçık gezmeyen nazlı kadın.
MesudeMutlu, sevinçli, bahtiyar.
MesureRivayet yoluyla öğrenilmiş olan ünlü, önemli haber.
MesutMutlu, sevinçli, bahtiyar.
MeteBüyük Türk-Hun İmparatoru. (M.Ö. 209-174)
MetehanHükümdar olan Mete.
Methiye1. Övgü. 2. Birini veya bir şeyi övmek için yazılmış şiir.
MetinSağlam, dayanıklı, güçlü.
MetineSağlam, dayanıklı, güçlü.
MetinerSağlam, dayanıklı, güçlü kimse.
MetinkayaSağlam, dayanıklı, güçlü kimse.
MevaSığınacak yer, yurt, mesken.
Mevcude1. Var olan, bulunan. 2. Hazır olan, hazır bulunan.
Mevcut1. Var olan, bulunan. 2. Hazır olan, hazır bulunan.
MevhibeAllah vergisi, ihsan, bağış.
Mevlâna1. "Efendimiz" anlamında kullanılan bir ad. 2. Hazret anlamında bir san.
Mevlide1. Doğma, dünyaya gelme. 2. Doğulan zaman.
Mevlit1. Doğma, dünyaya gelme. 2. Doğulan zaman. 3. Hz. Muhammet´in doğumunu, yaşamını anlatan manzum yapıt.
Mevlûde1. Yeni doğmuş bebek. 2. Doğulan zaman veya yer.
Mevlût1. Yeni doğmuş bebek. 2. Doğulan zaman veya yer.
MevsimYılın, iklim koşulları bakımından farklılık gösteren dört bölümünden her biri.
Mevzun1. Biçimli, yakışıklı.2. Güzel.
Mevzune1. Biçimli, yakışıklı.2. Güzel.
Meyil1. Eğimli, eğiklik. 2. Sevme, tutulma. 3. Gönül akışı.
MeymunUğurlu, bereketli, kutlu.
MeymuneUğurlu, bereketli, kutlu.
MeyransaMihrinisa adının bozulmuş biçimi.
Meyyal1. Çok istekli, düşkün. 2. Eğilen, meyleden.
MezideZiyadeleşmiş, artmış, büyümüş.
MezitZiyadeleşmiş, artmış, büyümüş.
MeziyetBir kişiyi benzerlerinden üstün gösteren nitelik.
Mezun1. İzinli, izin almış. 2. Bir okuldan diploma almış.
MihribanŞefkatli, güler yüzlü, yumuşak huylu, dost.
Mihrican1.Sonbahar. 2.İranlılarda bir bayram.
Mihrinisa1. Kadınlığın güneşi.2. Erdemli, nitelikli kadın.
MihrinurGün ışığı, güneş ışığı.
MihrişahGüneş gibi ışık saçan padişah.
MikâilDört büyük melekten rızkları bölüştürmekle görevli olanı.
MimozaSarı, beyaz veya menekşe renginde çiçekler açan, yaprakları akasya yaprağına benzeyen bir süs bitkisi.
Mina1. Billur, şeffaf.2. Şarap şişesi. 3. Mine. 4. Gökyüzü. 5. Ar. Liman.
Mine1. Metal eşya üzerine vurulan renkli cam katmanı. 2. İnce ve parlak nakış. 3. Çiçekleri başak durumunda, alacalı, mavi veya menekşe renginde, ıtırlı bir bitki.
Minnetİyilik yapana karşı duyulan teşekkür, gönül borcu.
Miraç1. Yükselme, çıkma. 2. Hz. Muhammet'in göğe yükselmesi.
Mirat1. Ayna. 2. Ünlü bir tür lale.
MirayAy gibi ışık saçan bey.
MircanGerçek dost olan değerli kimse.
MirkelâmGüzel, nazik konuşan kimse.
MirnurEtrafına ışık saçan kadın hükümdar.
Mirza1. İranlılara özgü "beyzade" anlamında bir soyluluk sanı. 2. Bir yıldızın adı.
Misal1. Örnek. 2. Benzer, eş. 3. Rüya, düş. 4. Masal.
MisliMis kokulu, güzel kokan.
MiyaseYarısı değerli taşlarla süslü bir tür taç.
Mısır1. Bir tarım bitkisi ve taneli ürünü. 2. Afrika’da bir ülke.
MısraBir şiiri oluşturan dizelerden her biri.
MocanSoğukkanlı, güçlü, dayanıklı.
MorayYüzü mor renkli olan.
MuadeletDenklik, eşitlik.
Muallâ1. Yüksek, yüce. 2. Onuru yüksek olan kimse.
MuallimÖğreten, öğretmen, hoca.
MuammerÖmür süren, yaşayan, yaşamış.
Muarra1. Çıplak, soyulmuş. 2. Arı, temizlenmiş.
Muattar1. Itırlı, güzel kokulu. 2. Bir tür lale.
Muazzam1. Kocaman, çok büyük. 2. Ulu. 3. Güçlü, önemli.
Muazzez1. Saygı duyulan, saygı ile karşılanan. 2. Değerli, kıymetli.
MubahatGünah veya sevap olmayan işler.
Mübarek1. Bereketli. 2. Uğurlu, hayırlı, kutlu.
Mübareke1. Bereketli. 2. Uğurlu, hayırlı, kutlu.
MübeccelSaygı gösterilmiş, yüceltilmiş, ulu.
MüberraTemize çıkmış, aklanmış.
MübeyyenOrtaya çıkarılmış, açıklanmış, açıkça bildirilmiş.
Mübin1. İyiyi ve kötüyü ayıran. 2. Açık, besbelli.
Mübine1. İyiyi ve kötüyü ayıran. 2. Açık, besbelli.
MücahitDin uğruna savaşan, uğraşan, savaşçı.
MücahittinDinin düşmanlarıyla savaşan, din mücahidi.
MücapDuası kabul edilen kimse.
MücellâParlatılmış, parlak, cilalı.
MücessemCisim durumunda olan, cisimlenmiş, somut.
MücevherDeğerli süs eşyası.
MucideYeni bir buluş ortaya koyan, icat eden.
Mucip1. Gerektiren, lâzım kılan. 2. Neden, sebep.
MucitYeni bir buluş ortaya koyan, icat eden kimse.
Mucize1. Hayran bırakan, doğaüstü sayılan olay. 2. İnsan aklının alamayacağı olay.
MüderrisMedresede ders veren.
Müdrik1. İdrak eden, anlayan, aklı eren. 2. Eren, erişen. 3. Yetişmiş, olgun.
Müeddep1. Eğitilmiş, terbiye edilmiş, uslu. 2. Çok okumuş, bilgili.
MüesserEtkilenmiş, kendisine bir şey tesir etmiş olan.
Müeyyet1. Güçlendirilmiş, sağlam. 2. Yardım gören.
MüferrihFerahlık veren, iç açan.
Müfide1. Anlatan, ifade eden, anlamlı. 2. Yararlı, faydalı.
Müfit1. Anlatan, ifade eden, anlamlı. 2. Yararlı, faydalı.
Müftü1. Fetva veren. 2. İl ve ilçelerde din işlerine bakan kimse.
Muhabbet1. Sevgi. 2. Dostça konuşma.
MuhaddereKapalı, örtülü, namuslu kadın.
Muhammet1. Övülmüş. 2. Hz. Muhammed'in adlarından biri.
Muharrem1. Haram kılınmış. 2. Ay takviminin birinci ayı, aşure ayı.
MuhibbiSevgi duyan, dost.
MühibeKorku ve saygı uyandıran.
MuhipSeven, sevgi besleyen, dost.
MuhittinDini canlandıran, dini ihya eden.
Muhlis1. Katkısız, halis. 2. İçten, samimi, dost canlısı.
Muhlise1. Katkısız, halis. 2. İçten, samimi, dost canlısı.
Muhsinİyilikte, bağışta bulunan, ihsan eden.
Muhsineİyilikte, bağışta bulunan, ihsan eden.
Muhtar1. Seçilmiş, seçkin. 2. Davranışlarında özgür olan, dilediğini yapan. 3. Köy ya da mahalle işlerine bakmak için halkın seçtiği kimse.
MuhteremSaygıdeğer, saygın.
MuhteşemGösterişli, görkemli.
MühürdarBir daire veya bakanlığın resmî mührünü kullanma yetkisi olan kimse.
MuhyiDirilten, canlandıran, yaşam veren.
MuinYardım eden, yardımcı.
MuineYardım eden, yardımcı.
MüjdatMüjdeler, sevinçli haberler.
Mukaddem1. Sunulan, takdim edilen. 2. Önde olan, önde giden. 3. Değerli, üstün.
MukadderBeğenilen, değeri bilinmiş, takdir olunmuş.
Mükâfat1. Ödül. 2. Sevindirici haber.
MükerremSaygıdeğer, sayılan, aziz.
MükevvenMeydana getirilmiş, yaratılmış.
MukimOturan, ikamet eden.
MukimeOturan, ikamet eden.
Mükrimİkram eden, ağırlayan, konuksever.
MükrimeKonuksever, ikram eden, ağırlayan.
MükriminAğırlayanlar, konukseverler, ikram edenler.
MuktedirGücü yeten, güçlü, iktidarlı.
Mülâyim1. Uygun. 2. Yumuşak huylu, sakin kimse.
Mülâzım1. Ayrılmayan, tutunup kalan. 2. Bir işe girmek için bir süre parasız gidip gelen.
Mülhimİlham veren, içe doğduran, esinlendiren.
Mülhimeİlham veren, içe doğduran, esinlendiren.
Mümin1. Tanımış, iman etmiş. 2. İslam dinine inanmış, Müslüman.
Mümine1. Tanımış, iman etmiş. 2. İslam dinine inanmış, Müslüman.
Müminhanİnanmış, inançlı hükümdar.
Mümtaz1. Ayrı tutulmuş, üstün tutulmuş. 2. Seçkin.
Mümtaze1. Ayrı tutulmuş, üstün tutulmuş. 2. Seçkin.
Munar1. Pınar, çeşme. 2. Yalnız, kimsesiz. 3. Serap.
MünasipUygun, yerinde, yaraşır, yakışır.
MünciKurtarıcı, kurtaran, önder.
MünciyeKurtarıcı, kurtaran, önder.
Münevver1. Aydınlatılmış, ışıklı, parlatılmış. 2. Aydın.
Münibe1. Allah’a yönelen. 2. Güzel yağan, yararlı yağmur. 3. Bahar.
MünifeYüksek, ulu, büyük.
Münim1. Nimet veren, yedirip içiren Allah. 2. Velinimet.
MünimeNimet veren, yedirip içiren.
Münip1. Tanrı´ya yönelen. 2. Güzel yağan, yararlı yağmur. 3. Bahar.
MünirNurlandıran, ışık veren, parlak.
MünireNurlandıran, ışık veren, parlak.
Munis1. Cana yakın, sevimli. 2. Alışılan, alışılmış.
Munise1. Cana yakın, sevimli. 2. Alışılan, alışmış.
Murat1. İstek, dilek, arzu. 2. Amaç.
Murathanİsteğini elde etmiş hükümdar.
MürenIrmak, nehir, akarsu.
Mürideİsteyen, arzulayan.
Mürit1. Buyuran, emreden. 2. Bir tarikat şeyhine bağlı kimse.
Mürsel1. Gönderilmiş, yollanmış. 2. Peygamber.
MürşideDoğru yolu gösteren, kılavuz.
Mürşit1. Doğru yolu gösteren, kılavuz. 2. Müritlerine tasavvufu öğreten, sırları ve gerçekleri gösteren tarikat şeyhi.
Murtaza1. Kendisinden razı olunmuş. 2. Hz. Ali´nin lakabı.
Mürüvvetİnsanlık, cömertlik, iyilikseverlik.
Musa1. Musevi dininin kurucusu, İsrail peygamberi ve kanun koyucusu. 2. Bir vasiyeti yerine getirmekle görevli kimse.
MusaddıkOnaylayan, tasdik eden.
Musafatİçten ve gerçek dostluk.
MusaffaTemizlenmiş, arıtılmış.
MüşahitGören, bakan, izleyen.
Müsemma1. Adlanmış, adlı, ismi olan. 2. Belirli zaman.
MüşerrefŞereflendirilmiş, şerefli, onurlu.
MüsevverÇevresine sur, duvar çevrilmiş, korunmuş.
Müşfik1. Sevecen, şefkatli.2. Acıyan.
Müşfika1. Sevecen, şefkatli.2. Acıyan.
Müşir1. Haber veren, bildiren. 2. Emir ve işaret eden.
Muslihİyileştiren, düzelten, ıslah eden.
Musliheİyileştiren, düzelten, ıslah eden.
MuslihiddinDini iyileştiren, düzelten, ıslah eden.
Müslimİslam dininde olan, Müslüman.
Müslimeİslam dininde olan, Müslüman.
Mustafa1. Seçilmiş, seçkin. 2. Hz. Muhammed'in adlarından.
MüştakÖzleyen, göreceği gelen, can atan.
Müstakim1. Doğru, düz.2. Temiz, namuslu, doğru.
Müstakime1. Doğru, düz.2. Temiz, namuslu, doğru.
MüstecapDileği kabul edilmiş kimse.
MüstenireIşık saçan, parlak.
MüstesnaBenzerlerinden farklı, üstün, ayrı tutulan.
MuştuMüjde, sevindirici haber.
Mutahhar1. Temizlenmiş, temiz. 2. Kutlu, kutsal, mübarek.
Mutarra1. Taze. 2. Güzel kokulu. 3. Cilalı, parlak.
MutenaÖzenle, dikkatle seçilmiş.
Muti1. Boyun eğen, itaat eden. 2. Bağlı, sadık. 3. Rahat.
Mutia1. Boyun eğen, itaat eden. 2. Bağlı, sadık. 3. Rahat.
MutluMutluluğa ermiş olan, mesut.
MutluerMutluluğa ermiş kimse.
MutlugünMutlu günde doğmuş kimse.
MutlukanMutlu soydan gelen kimse.
MutlutekinMutlu hükümdar.
MutverMutluluk ver anlamında kullanılan bir ad.
Muvaffak1. Başarmış olan, başarılı. 2. Tanrının yardımını görmüş.
MuvahhideAllah’ın birliğine inanan.
MuvahhitAllah’ın birliğine inanan.
Muvakkar1. Ağırbaşlı, vakarlı. 2. Ağırlanmış, saygı gösterilmiş.
MüveddetSevgi, muhabbet, dostluk.
MüyesserKolaylıkla olan, kolay yapılan.
MuzafferZafer kazanmış, üstün.
MüzahirYardım eden, yardımcı.
MüzehherÇiçekli, çiçek açmış.
MüzeyyenSüslenmiş, bezenmiş, süslü.