Kabadayı1. İyi dövüşen, korkusuz, kendine özgü namus kurallarının dışına çıkmayan kimse. 2. Yürekli.
Kabil1. Kabul eden, kabul edici. 2. Hz. Âdem'in oğlu.
Kader1. Alın yazısı, yazgı. 2. Genellikle kaçınılmaz kötü talih.
Kadife1. Yüzeyi belirli uzunlukta bırakılmış ham madde lifleriyle kaplı, parlak, yumuşak kumaş.2. Yumuşak, sakin, iyi huylu.
Kadir1. Kuvvetli, güçlü, kudret sahibi. 2. Değer, onur, kıymet, şeref.3. Allah’ın adlarındandır.
Kadın1. Erişkin dişi insan. 2. Evlenmiş kız. 3. Eskiden bayan anlamında kullanılan bir san. 4. Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri olan .
KadınanaDeneyimli, yaşlı, saygı gösterilen kadın.
KadrettinDinin kudreti, gücü.
KadriDeğer, kıymet, onurla ilgili.
KadrihanDeğerli, saygın hükümdar.
KadriyeDeğer, kıymet, onurla ilgili.
Kağan1. Hanların hanı, hükümdar. 2. Tarihte Çin ve Moğol hükümdarlarına verilen ad.
Kahir1. Üstün gelen, ezen, ezici. 2. Kahreden, zorlayan. 3. Yok eden.
Kahraman1. Yiğit, cesur. 2. Bir olayın, serüvenin başlıca kişisi. 3. Sessiz, yumuşak kimse.
Kaim1. Birinin yerine geçen. 2. Bir işte sebat eden, direnen. 3. Ayakta duran.
Kakınç1. Öfke, kızgınlık, sitem. 2. Vurma, vuruş. 3. Harekete geçiş, ayağa kalkış.
Kala1. Kale, hisar. 2. (T.) Atmaca.
KalenderGösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan alçak gönüllü kimse.
Kalgay1. İzci kumandanı. 2. Tarihte Kırım veliahdına verilen san.
Kalkan1. Ok, kılıç vb.nden korunmak için savaşçıların kullandığı korunmalık.2. Koruyucu
Kalmuk1. Göz kapağı.2. Tüylü yün kumaş.3. Asya’da eski bir Moğol kabilesinin adı.
KamacıTop kaması yapan veya onaran kimse.
KamanDağların doruğuna yakın olan yerler.
KamanbaySaygın, değerli kimse.
Kamber1. Hz. Ali'nin sadık kölesi. 2. Bir eve çok gelen kimse.
Kamertab1. Aydınlık, ışık. 2. Ay ışığı, mehtap.
Kamet1. Boy, boy bos, endam. 2. Camilerde namaza kalkmak için okunan iç ezan. 3. Ses, gürültü.
Kâmil1. Olgun, yetkin kimse. 2. Kültürlü, bilgili, bilgin. 3. Bütün, tam, eksiksiz.
Kâmile1. Olgun, yetkin kimse. 2. Kültürlü, bilgili. 3. Bütün, tam, eksiksiz.
Kamu1. Bütün, hep. 2. Halk.
KanağanÇabuk inanan, kanan.
Kanat1. Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ. 2. Yan, taraf.
KanbayKanmış, doymuş, varlıklı kimse.
KandemirGüçlü soydan gelen kimse.
KanerSoyu yiğit olsn kimse.
Kani1. Kanaat eden, fazlasını istemeyen. 2. İnanmış, kanmış.
Kaniye1. Kanaat eden, fazlasını istemeyen. 2. İnanmış, kanmış.
KanıkorAteşli, canlı yaradılışta olan kimse.
KanıtBir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanı verici belge, delil.
KanpolatYiğit, kahraman kimse.
KansuSoyu su gibi saf ve temiz olan.
KansunKansın, inansın anlamında kullanılan bir ad.
KantürkTürk soyundan gelen.
Kanun1. Yasa. 2. Geçerli olan kural.
KanverCanlılık kat anlamında kullanılan bir ad.
Kapagan1. Çokça kapan, alan.2. 691-716 Yılları arasında hüküm sürmüş olan Göktürk kağanı.
Kapçak1. Kale kuşatmasında duvara çakılmış büyük çember. 2. Bayrak.
KaplanKedigillerden, enine siyah çizgili, koyu sarı postu olan çevik ve yırtıcı hayvan.
KaptanGemi yönetimiyle görevli en yüksek görevli.
Kara1. En koyu renk, siyah. 2. Zenci, esmer.
KaraalpEsmer, kara yağız yiğit.
Karabaş1. Hiç evlenmemiş erkek, bekâr. 2. Evlenmeyen rahip. 3. Kışa dayanıklı sert buğday.
Karabatak1. Balıkla beslenen, gagası uzun ve sivri kara tüylü bir deniz kuşu. 2. Geleceğini düşünmeden yaşayan, savurgan.
KarabayEsmer, yağız kimse.
KarabetYakınlık, hısımlık, akrabalık.
KaraboğaGüçlü, kuvvetli esmer kimse.
Karabörüİşini iyi bilen esmer kimse.
KarabudunEsmer milletten olan.
KarabuğdayTohumları için yetiştirilen bir yıllık bitki.
KarabuğraDeve gibi boylu boslu olan kimse.
KarabulutKoyu esmer renkte büyük yağmur bulutu.
Karaca1. Geyikgillerden, boynuzları küçük ve çatallı bir av hayvanı. 2. Esmer.
Karacabey1. Esmer bey.2. Kahramanlığıyla ün salmış bir Türk komutanı.
KaracakurtYaşlı ve deneyimli esmer kimse.
KaraçayBir Türk kavminin adı.
KaraçelikKuvvetli, güçlü esmer kimse.
Karacı1. Gönül alan. 2. Gözetleyici.
KaradağBulutlarla kaplı dağ.
KarademirGüçlü, kuvvetli esmer kimse.
KaradenizTürkiye'nin kuzeyindeki büyük deniz.
KaradoğanEsmer olarak dünyaya gelen.
KaraerKara yağız, esmer yiğit.
Karagöz1. Kara gözlü kimse. 2. Şakacı, hoşsohbet kimse. 3. Halk tiyatrosunda Hacivat'ın muhatabı, oyun arkadaşı
KarahanTarihte bazı kavimlerde hanlara verilen san.
KarakalpakOrta Asya'da yaşayan bir Türk boyu.
KarakanBir tür dağ ağacı.
KarakaşGür ve kara kaşları olan kimse.
KarakayaGüçlü, kuvvetli esmer kimse.
KarakoçDelikanlı, yiğit esmer kimse.
Karakoca1. Saçı sakalı ağarmayan yaşlı adam. 2. Büyümeden yaşlanan kavruk ağaç.
KarakoyunUysal, ılımlı esmer kimse.
Karakucak1. Sarılma, kucaklama, kavrama, tutuşma. 2. En eski Türk güreş biçimi.
KarakurtDeneyimli esmer kimse.
KarakuşKartal cinsindan kuşlara verilen genel ad.
Karaman1. Esmer, kara yağız insan. 2. Güneybatıdan esen yel.
KaramukDağlarda kendi kendine biten ve ilkbaharda çiçek açan, saçma büyüklüğünde, üzüm biçiminde meyveleri olan dikenli bir bitki, çalı.
Karamürsel1. Marmara Denizi kıyılarında işleyen küçük teknelere verilen ad. 2. Marmara bölgesinde Kocaeli’nin ilçe merkezi.
KaramutKara baht, kötü şans.
Karan1. Kahraman, yürekli. 2. Karanlık.
KaranalpKara yağız, kahraman yiğit.
KaranbayKahraman, yürekli kimse.
KaranfilGüzel renkli çiçekler açan bir süs bitkisi.
KaraoğlanEsmer renkli çocok.
KaraörsKuvveti, güçlü kimse.
KaraparsGüçlü, kuvvetli esmer kimse.
KarasungurSoğukkanlı, sakin esmer kimse.
KarasüyekEski Türklerde soylular karşıtı olan halk katmanı.
KaratanŞafak sökmeden önceki alaca karanlık.
KarataşSiyah taş, hacerülesvet.
KaratayAnadolu Selçuklu devlet adamı.
KarayağızKoyu esmer kimse.
KarayelKuzeybatıdan esen, genellikle soğuk yel.
KardanKar gibi, ak, beyaz, temiz, saf.
KardelenBaharın müjdecisi bir çiçek.
Kardeş1. Aynı ana babadan doğmuş veya ana babadan biri ayrı olan çocukların birbirine göre adı. 2. Çok yakın arkadaş, dost.
Kargı1. Eskiden silah olarak kullanılan, ucu sivri demirli, ağaçtan yapılmış uzun sırık. 2. Kamış, saz.
Kargın1. Taşkın su. 2. Bol, çok. 3. Doymuş, tok. 4. Erimiş buz ve kar parçalarının oluşturduğu akarsu. 5. Çağlayan.
KargınalpCoşkulu, taşkın, hareketli yiğit.
Karık1. Bağ ve bahçelerde sebze ekmek için ayrılan bölümler. 2. Karışık, karışmış.
KarlukTürk boylarından biri.
KarlukhanKarluk boyunun hanı.
KarselKarın erimesiyle oluşan sel.
KartalKartalgillerden, çok güçlü, iri, yırtıcı kuş.
KartekinKar gibi saf, temiz kimse.
KaryağdıKarlı günde doğan beyaz tenli kız çocuklarına verilen bir ad.
KasalKibir, gurur, övünme.
KâşifBulan, keşfeden, bulucu.
KâşifeBulan, keşfeden, bulucu.
Kasım1. Ayıran, bölen, taksim eden. 2. Kırıcı, ezici, ufaltıcı.
Kasırga1. Şiddetli fırtına. 2. Duyguların patlak verişi, büyük heyecan, coşku.
KaşkaŞakacı, neşeli kimse.
KâtibeKadın sekreter, kadın kâtip.
KâtipYazan, yazıcı, usta yazıcı.
Katı1. Çok, pek, fazla, yeğin. 2. Ağır. 3. Haşin, sert, kırıcı.
KatıhanSert, kırıcı hükümdar.
Kavas1. Oklu asker. 2. Ok yapan, okçu.
Kavruk1. Dertli, acı çeken. 2. Sevdalı, âşık.
KavurtHeybetli, gösterişli, cesur, yiğit, kahraman.
KavurtbeyHeybetli, gösterişli, cesur, yiğit, kahraman bey.
KavurthanHeybetli, gösterişli, cesur, yiğit, kahraman hükümdar.
KayaBüyük ve sert taş kütlesi.
KayaalpKaya gibi güçlü yiğit.
KayacanCanı kaya gibi güçlü olan.
KayaerKaya gibi güçlü kimse.
KayagünKaya gibi güçlü ve yakışıklı kimse.
KayagündüzKaya gibi güçlü ve yakışıklı kimse.
KayahanKaya gibi güçlü hükümdar.
Kayan1. Akarsu, sel. 2. Yassı, düz, kat kat oluşmuş taşlar.
KayanselSel gibi taşan, coşan kimse.
KayatekinKaya gibi güçlü kimse.
KayatimurKaya ve demir gibi sert, güçlü kimse.
KayatürkKaya gibi sert Türk.
KaygısızEndişesiz, hiçbir şeye aldırış etmeyen.
Kayı1. Yağmur, sağanak, bora. 2. Sağlam, güçlü, sert.
KayıbaySağlam, güçlü, sert kimse.
Kayın1. Kayıngillerderı, kışın yaprak döken, güzel görünüşlü orman ağacı. 2. Kardeş, hısım, akraba.
Kayıt1. Araç, eşya. 2. Saban. 3. İş, güç. 4. Kış için ayrılan yiyecek.
KayıtmışGeri dönmüş, geri gelmiş, vazgeçmiş.
Kaymak1. Sütün yüzünde toplanan yağlı katman 2. En seçkin, en güzel.
KaymazYılmayan, azimli, cesur.
Kaynak1. Bir suyun çıktığı yer. 2. Neşe, sevinç. 3. Eğlendirici, neşeli kimse.
KaynarkanCoşkulu, hareketli kimse.
KayraBüyük bir kimseden gelen iyilik, ihsan.
Kayraalpİyiliksever yiğit.
Kayrabayİyiliksever, saygın kimse.
Kayrahanİyiliksever hükümdar.
KayralKayrılan, himaye edilen kimse.
Kayran1. Orman içindeki ağaçsız alan. 2. Kayan yer. 3. İnce çakıllı, kumlu toprak.
Kayser1. Eski Roma ve Bizans İmparatorlarının sanı. 2. Hükümdar.
KayyumEzelî ve ebedî olan, değişmeyen.
Kazak1. Göçebe, akıncı. 2. Rusya'da yaşayan bir Türk kavmi. 3. Genç, taze. 4. İnatçı.
KazanOlumlu etkiler bırakan kimse.
KazanhanOlumlu etkiler bırakan hükümdar.
KâzimeÖfkesini, hırsını yenebilen kimse.
KâzımÖfkesini, hırsını yenebilen kimse.
Kebir1. Büyük, ulu. 2. Çocukluktan çıkmış genç. 3. Yaşça büyük, yaşlı.
Kebire1. Büyük, ulu. 2. Çocukluktan çıkmış genç. 3. Yaşça büyük, yaşlı. 4. Büyük günah.
KekikGüzel kokulu bir bitki.
Keklik1. Güvercin büyüklüğünde, eti için avlanan, tüyü boz, ayakları ve gagası kırmızı renkte, beğenilen bir kuş 2. Alımlı, güzel kadın.
KelâmiSöze ilişkin, sözle ilgili.
Kelebek1. Vücudu, kanatları ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türü olan böcek. 2. Narin, zarif kadın.
Keleş1. Güzel, yakışıklı kimse. 2. Yiğit, cesur, bahadır.
Keleşbay1. Güzel, yakışıklı kimse. 2. Yiğit, cesur, bahadır kimse.
Keleşhan1. Güzel, yakışıklı hükümdar.2. Yiğit, cesur, bahadır hükümdar.
Keleştimur1. Güzel, yakışıklı, güçlü kimse. 2. Yiğit, cesur, bahadır.
Kemal1. Bilgi ve erdem bakımından olgunluk, yetkinlik, erginlik, eksiksizlik.2. En yüksek değer.
KemalettinDinin olgunluğu, eksiksizliği ve değeri.
KemandarYay tutan, yay tutucu.
Kemter1. Daha aşağı, daha değersiz. 2. Tam olmayan, eksik.
Kenan1. Vaat edilmiş ülke.2. Cennet.3. Hazreti Yakup'un ülkesi, Filistin.
Kepez1. Yüksek dağ. 2. Mağara. 3. Gelin başlığı. 4. Kuşların başındaki uzun tüyler.
KeramettinDinin kerameti, doğaüstü gücü.
Kerem1. Soyluluk. 2. Cömertlik, el açıklığı, bağış.
KeremşahEli açık, cömert şah.
Kerim1. Cömert, eli açık. 2. Ulu, büyük.
KerimanEli açıklar, cömertler.
KerimhanEli açık, cömert hükümdar.
KervanUzak yerlere yolcu ve ticaret eşyası taşıyan yük. hayvanı katar.
Kesek1. Bel, çapa veya sabanın topraktan kaldırdığı iri parça. 2. Çimen yapmak için üzerindeki otuyla birlikte çıkarılmış çayır parçası.
Keşfi1. Keşifle ilgili.2. Keşfeden.
Keşfiye1. Keşifle ilgili.2. Keşfeden.
Kesim1. İki taraf arasındaki kararlaştırılan şey. 2. Biçim, endam, boy bos. 3. Bölüm, parça. 4. Yeryüzündeki sel yarıntıları. 5. Ürün kaldırma mevsimi.
Keskin1. Etkili, sert. 2. Görevini iyi yapan. 3. Azgın.
KeskinayEtkili, görevini iyi yapan kimse.
KeskinelEtkili ve sert kişilikli kimse.
KeskinerEtkili ve sert kişilikli kimse.
Keven1. Kimi türlerinden kitre denilen zamk çıkarılan dikenli bir çalı. 2. Bir tür kahve.
KevnîVar olmayla, varlıkla ilgili.
Kevser1. Cennette bir havuzun adı. 2. Kur’an-ı Kerim’in bir suresi. 3. Maddi ve manevi çokluk, kalabalık. 4. Cennette bulunduğuna inanılan bir ırmak.
Keyİran’da efsanevi Keyyaniler Hanedanı'nın padişahlarına verilen unvan.
Keyfiİsteğe bağlı olan, bir kurala bir düzene bağlı olmayan.
KezbanKâhya kadın, bir daireyi idare eden kadın.
Kibar1. Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan. 2. Seçkin, değerli. 3. Zengin, soylu. 4. Büyükler, ulular.
Kibare1. Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan. 2. Seçkin, değerli. 3. Zengin, soylu.
Kibariye1. Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan. 2. Seçkin, değerli. 3. Zengin, soylu.
Kifayet1. Yetişme, el verme, kâfi gelme. 2. Bir işi yapabilecek nitelikte olma.
Kimya1. Maddelerin temel yapılarını, bileşimlerini, vb.ni inceleyen bilim. 2. Üstün nitelikler taşıyan, çok değerli.
KinaşBir iş üzerinde konuşma, danışma.
Kip1. Uygun, uyumlu, idareli. 2. Sağlam, dayanıklı. 3. Şık, zarif, biçimli. 4. Kullanışlı.
KipcanCanlı, dayanıklı, sağlam kimse.
KiperCanlı, dayanıklı, sağlam kimse.
KipkurtCanlı, dayanıklı, sağlam, deneyimli, yaşlı kimse.
Kiram1. Soylular. 2. Eli açıklar, cömertler.
KiramettinDinin uluları, soyluları.
Kirami1. Cömertlere, eli açıklara özgü. 2. Soylular, ulular, şereflilerle ilgili.
KirazGülgillerden bir meyve ağacı ve bu ağacın etli, sulu, tek çekirdekli, kırmızı renkli meyvesi.
Kişi1. Kimse, insan. 2. Sahip. 3. Koca, eş.
KişihanHükümdar olan kimse.
KılavuzYol gösteren, rehber.
KılıçUzun, düz veya eğri, ucu sivri, bir veya her iki yüzü keskin, kın içinde bele takılan, çelikten silah.
KılıçalKılıç takın, kuşan anlamında kullanılan bir ad.
KılıçalpKılıç gibi keskin yiğit.
KılıçaslanKılıç gibi keskin, yürekli kimse.
KılıçbayKılıç gibi keskin kimse.
KılıçelEli kılıç gibi etkili olan kimse.
KılıçerKılıç gibi keskin kimse.
KılıçhanKılıç gibi keskin hükümdar.
KılınçDavranış, yaradılış, huy.
KımızKısrak sütünden yapılan bir içki.
KınBıçak, kılıç gibi kesici araçların kabı.
KınayÇok çalışan, etkin, faal.
KınaymanÇalışkan, etkin kimse.
KınaytürkÇok çalışan, etkin, faal Türk.
KınelÇok çalışan, etkin, faal kimse.
KınerÇok çalışan, etkin, faal kimse.
Kınık1. Kaynak, memba. 2. İstek, arzu, gayret. 3. Obur. 4. Oğuzların 24 boyundan biri.
KınıkaslanGayretli, çabalayan kimse.
KıpçakXI-XV. yüzyıllarda, Ural dağlarıyla Volga ırmağı arasında yaşamış bir Türk boyu.
KıraçBitek olmayan, verimsiz veya sulanmayan yer.
KıralpAk saçlı ve sakallı, yaşlı yiğit.
Kıran1. Çevre, kıyı, kenar. 2. Ufuk. 3. Tepe, yamaç, bayır.
KıranalpDüşmanı bozguna uğratan yiğit.
KıranerDüşmani bozguna uğratan kimse.
Kırat1. Elmas, zümrüt gibi değerli taşların tartısında kullanılan ölçü birimi. 2. Nitelik, değer.
KıratlıDeğerli, nitelikli.
Kıray1. Genç, delikanlı. 2. Ürün vermeyen arazi. 3. Eşkıya, yol kesen.
KırbayYaşlı, ak sakallı kimse.
KırboğaGüçlü, kuvetli yaşlı kimse.
KırbörüYaşlı, ak sakallı deneyimli kimse.
Kırca1. Dolu. 2. Ufak ve sert taneli kar. 3. Bora, rüzgârla karışık yağmur.
KırdarÖlçülü davranış, sakınganlık.
KırdarlıÖlçülü, sakıngan kimse.
Kırgız1. Gezici, gezgin. 2. Çoğunlukla Kırgızistan'da toplu durumda yaşayan, Türk soyundan gelen bir halk.
KırhanYaşlı, ak sakallı hükümdar.
KırmanSaçlarına ak düşmüş adam.
KırtaySaçlarona ak düşmüş kimse.
KırtekeSaçlarına ak düşmüş kimse.
KırtekinSaçlarına ak düşmüş kimse.
KısmetAllah’ın herkese uygun gördüğü yaşama durumu, nasip, kader.
KıvançerÖvünen, iftihar eden kimse.
KıvançlıKıvanç duyan, sevinçli.
Kıvılcım1. Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası. 2. Harekete geçiren etken.
KıyamKalkma, ayağa kalkma.
KıyanDağdan hızla inen sel.
Kıyas1. Tutma, denk sayma. 2. Karşılaştırma, oranlama.
Kıymet1. Değer. 2. Değerli, nitelikli.
Kızgın1. Çok ısınmış, ısıtılmış. 2. Kızmış olan, öfkeli.
KızgınbeyÖfkeli, kızmış bey.
KızgınokKızmış, öfkelenmiş kimse.
KızgınyiğitKızmış, öfkelenmiş yiğit kimse.
KızhanımAz bulunur hanımefendi.
Kızık1. Öfkeli, sert, kırıcı. 2. İstek, heves, arzu.
Kızıl1. Parlak kırmızı renk. 2. Altın, para.
KızılaslanAltın gibi yüreği olan cesur kimse.
KızılateşÇok iyi yanan ateş.
KızılboğaGüçlü, kuvvetli kimse.
KızılbörüGüçlü, kuvvetli, deneyimli kimse.
KızıldemirGüçlü, kuvvetli kimse.
KızılelmaYeryüzündeki Türklerin birleşip kuracakları ideal ülke veya bütün Türklerin bir araya geleceği ülküsü.
KızılkurtDeneyimli, yaşlı kimse.
KızılparsGüçlü, kuvvetli kimse.
KızımayKızım ay gibi parlak ve güzeldir anlamında kullanılan bir ad.
Koç1. Damızlık erkek koyun. 2. Sağlıklı, gürbüz genç erkek. 3. Kahraman.
Koca1. Yaşlı, ihtiyar. 2. Büyük, ulu, yüce.
KocabaşYaşlı, saygın kimse.
KocabeyYaşlı, ihtiyar bey.
KocademirGüçlü kuvvetli ihtiyar kimse.
KocagözGözleri büyük kimse.
Koçak1. Cömert, eli açık. 2. Yiğit, kahraman. 3. Becerikli.
KoçakalpCömert, kahraman yiğit.
KoçakaslanCömert, kahraman yiğit.
KoçakerCömert, kahraman kimse.
Koçaş1. Kılavuz, rehber. 2. Yağmur bulutu.
KocatürkBüyük, saygın Türk.
KocaünMeşhur, ünlü kimse.
KoçboğaGüçlü, kuvvetli kimse.
KoçbörüGüçlü, kuvvetli kimse.
KoçerSağlıklı, yürekli kimse.
KöçeriGöç sırasında doğan çocuk.
KoçhanGüçlü, kuvvetli hükümdar.
KoçkanYiğit, yürekli soydan gelen.
Koçkar1. Dövüş için yetiştirilmiş iri boynuzlu koç. 2. Yaban koyunu.
KoçsoyGüçlü ve kuvvetli bir soydan gelen kimse.
KoçtuğGüçlü kuvvetli savaşçı kimse.
KoçtürkGüçlü, kuvvetli Türk.
Koçu1. Gelin arabası. 2. Çukur oyuk yer, hendek.
KoçubeyKoçu arabasını kullanan kişi.
KoçyiğitYürekli, cesur, kahraman kimse.
Kök1. Dar ve derin dere. 2. Gürbüz, sağlıklı. 3. Gök. 4. Asıl, kök, köken
Köken1. Bir şeyin çıktığı dayandığı temel, biçim, neden veya yer. 2. Kavun, karpuz, kabak gibi bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları. 3. Soy, asıl, ata.
KökerKöklü soydan gelen kimse.
Köklü1. Soylu, görgülü. 2. Varlıklı, kuvvetli.
KöksalKökünü derinlemesine sal, soyun genişlesin anlamında kullanılan bir ad.
Kökşin1. Gök renginde. 2. Yaşlı, koca.
KöksoyTanınmış, ünlü soydan gelen kimse.
KöksuAslı, soyu su gibi temiz ve saf olan.
KöksürSoyun genişlesin anlamında kullanılan bir ad.
KöktaşAynı soydan gelenlerden her biri.
KöktaySoylu bir aileden gelen kimse.
Kökten1. Köklü, yüzeyde kalmayan, derine inen. 2. Soylu.
KöktürkTarihteki ilk Türk devleti.
KolatYardım et, yardımcı ol anlamında kullanılan bir ad.
Kolçak1. Yiğit, mert, yürekli, koçak. 2. Kola geçirilen kolluk.
KoldanKurala uygun, normal.
Koldaş1. Bir işi birlikte yapan kimseler, ortak. 2. Yardımcı, arkadaş.
KomutanBir asker topluluğunun başı, kumandan.
Konak1. Konuk, misafir. 2. Konuk olunan yer.
KongurSarı ile siyah karışımı bir renk, koyu kumral, kestane rengi.
KöniDürüst, doğru, samimi, içten.
Konur1. Açık san, boz, bozla sarı arası renk. 2. Yanık kırmızı, yağızımsı al. 3. Kimseyi beğenmeyen, gururlu, kibirli. 4. Kahraman, yiğit. 5. Süslü, çalımlı, şık, kurumlu. 6. İnatçı, aksi.
KonuralpGururlu, kibirli yiğit kimse.
KonurataGururlu, kibirli kimse.
KonurayGururlu, kibirli kimse.
KonurbeyKahraman, yiğit bey.
KonurözKahraman, yiğit kimse.
Kopan1. Zafer kazanan. 2. Ortaya çıkan, harekete geçen.
KoparalKopar ve al anlamında kullanılan bir ad.
Kopuz1. Boğaz, dar yer. 2. Ozanların çaldığı eski bir telli Türk sazı.
Kor1. İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür veya odun parçası. 2. Kırmızı. 3. Sıra, dizi, altın dizisi. 4. Dere.
Kora1. Eski. 2. Anahtar. 3. Karda açılan ince yol. 4. Olgunlaşmamış üzüm, koruk.
KoralpAteşli, canlı, hareketli yiğit.
KoraltanAteşli, canlı, hareketli hükümdar.
KoramazKimseyi beğenmeyen, mağrur kimse.
KoraslanAteşli, canlı, hareketli yiğit kimse.
KorayAteşli, canlı, hareketli kimse.
KorcanAteşli, canlı, hareketli kimse.
KorelAteşli, canlı, hareketli kimse.
KorerAteşli, canlı, hareketli kimse.
KorgünAteşli, canlı, hareketli kimse.
KorhanAteşli, canlı, güçlü hükümdar.
KorkanKor gibi ateşli, dinamik, hareketli soydan gelen kimse.
KorkmazHiçbir şeyden korkmayan, yılmayan, cesur.
Korkut1. Büyük dolu tanesi. 2. Cin, şeytan gibi hayalî yaratıklar. 3. Korkusuz, yavuz, heybetli.
KorkutalpKorkusuz, yavuz, heybetli yiğit.
KorkutataKorkusuz, yavuz, heybetli ata.
KormanKor gibi ateşli, canlı, hareketli kimse.
KöroğluÜnlü Türk halk öyküsünün kahramanı.
KörpeYeni yetişmiş, taze, genç.
KortakGüzel, gösterişli, endamlı.
KortanAteşli, canlı, hareketli kimse.
KortaşAteşli, canlı, hareketli kimse.
KortayAteşli, canlı, hareketli kimse.
KoryakOdun veya kömürü kor duruma gelinceye kadar yak anlamında kullanılan bir ad.
KoryayAteşli, canlı, hareketli kimse.
KoryiğitAteşli, canlı, hareketli kimse.
KoryürekAteş gibi sıcak yüreği olan.
KoşalKoş ve al anlamında kullanılan bir ad.
Köse1. Bıyığı sakalı çıkmayan erkek. 2. Cılız, bodur. 3. Yeni evlenmiş erkek, güvey.
Köşek1. Deve yavrusu. 2. Torun.
KösemKılavuz, yol gösteren, rehber.
KoşukhanBir arada olan hükümdarlar.
KoşuktekinBir araya gelmiş hükümdarlar.
KotuzhanGururlu, kibirli hükümdar.
Koyak1. Vadi, dere. 2. Dağlar ve kayalıklar üzerindeki doğal çukurlar. 3. Dağ üzerinde otu bol olan, bitek, çukur yer.
Koygun1. Etkili, hüzünlü, dokunaklı. 2. Akdoğan.
KoytakRüzgâr almayan çukur yer.
Köz1. Kor, ateş koru, kızıl ateş parçası. 2. İçinde küçük küçük kor parçalan bulunan kül.
Kozak1. Kozalak. 2. Ham meyve. 3. Güneş görmeyen, gölgede kalan yer.
KözcanSamimi, içten kimse.
KubatKaba, şişman, biçimsiz.
KubilayÜnlü bir hükümdar.
KübraEn büyük, çok büyük olan.
KudayberdiTanrı lutfetti, bağışladı" anlamında kullanılan mir ad.
Kuddus1. Temiz, pak. 2. Tanrı adlarındandır. 3. Kutsal, kutlu.
KuddusiKutsal niteliklere ulaşmış olan kimse.
Kudret1. Güç, kuvvet. 2. Allah'ın gücü. 3. Varlık, zenginlik. 4. Allah yapısı. 5. Yetenek
KudretullahTanrı’nın gücü.
KuğuYabani ve evcil türleri bulunan, çok uzun ve kıvrık boyunlu, geniş kanatlı ve geniş gagalı bir su kuşu.
Kulanİki üç yaşında dişi tay, kısrak.
KumralSaçları koyu sarı ve açık kestane rengi olan.
KumruGüvercinden küçük, boz, gri renkli, sevimli bir kuş.
Kürşat1. Yiğit, alp.2. Göktürk prenslerinden birinin adı.
KurtuluşTehlikeli veya kötü bir durumdan kurtulma.
KutalUğurlu, talihli, mutlu ol, şansın açık olsun anlamında kullanılan bir ad.
Kutan1. Saban. 2. Saka kuşu.
Kutay1. Kutlu, uğurlu ay. 2. İpek, ipekli kumaş.
KutbiyeKutupla ilgili, kutba ilişkin.
KutluUğurlu, kutsal, mutlu.
Kutsal1. Güçlü bir dinsel saygı uyandıran veya uyandırması gereken kimse.2. Tapınılacak veya yolunda can verilecek derecede sevilen. 3. Uğur getirdiğine inanılan.
KutsalanUğur getiren, kutlu.
KutsalarUğur getiren, kutlu.
KutsanUğurlu, talihli ad.
KutseliUğur, mutluluk seli.
KuzayGüneş görmeyen gölgelik yer.
Kuzey1. Sağını doğuya, solunu batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, şimal, güney karşıtı. 2. Bulunduğu noktaya göre kuzeyde kalan yer.