Dadak1. Büyük kardeş, ağabey. 2. Bebek. 3. Bir yiyeceğin tadına bakmak için yenilen parçası, tadımlık. 4. Şeker, akide şekeri.
Dadaş1. Erkek kardeş. 2. Yiğit, delikanlı, babayiğit kimse. 3. Mert, cesur. 4. Arkadaş, dost.
DağÇevresindeki araziye göre çok yüksek olan toprak, kaya
DağaşanDağları aşan, korkusuzca dolaşan kimse.
DağdelenDağları delen, çok kararlı ve çalışkan kimse.
DağhanEski Türklerde dağ Tanrısı.
DağtekinDağlara hükmeden hükümdar.
DâhiOlağanüstü zeki ve yetenekli kimse.
Dai1. Dua eden, duacı. 2. Davet eden, çağıran.
Dal1. Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri. 2. Arka, sırt. 3. Kol.
Dalan1. Biçim, şekil. 2. İnce, narin, zarif.
DalboğaKoruyucu yürekli kimse.
DaldikenAğaç yetiştiren kimse.
DalgıçGenellikle özel donanımla su yüzeyi altında çalışmayı meslek edinen kimse.
DalımGücüm, kuvvetim anlamında kullanılan bir ad.
Dalkılıç1. Kılıcını çekmiş olan. 2. Gönüllü, fedai.
DalkoçKoruyucu, arka çıkıcı kimse.
DalokayÇok beğenilen kimse.
DaltekinKoruyucu, kayırıcı hükümdar.
Dalyan1. Deniz, göl ve nehirlerde kıyılara yakın kurulan büyük balık avlama yeri. 2. Denizde yüzeye yakın yosunlu kaya. 3. Deniz kıyılarında ve denizin dibinde dalgalı biçimde görülen kum.
Damar1. Canlı varlıklarda kan dolaşımına yarayan kanal. 2. Yer altında belli bir maden alanı. 3. Huy, yaradılış. 4. Tür.
DamlaYuvarlak biçimde, çok küçük miktarda su vb. sıvı.
DânâBilen, bilgili, zeki kimse.
DanişmentBilgin, bilgili.
DanışÖnemli bir konuda birkaç kişinin konuşması.
Danışman1. Bilgili ve düşüncesinden yararlanmak için danışılan kimse. 2. Bilgin.
Danyal1. Kutsal kitapta adı geçen İsrail peygamberi. 2. İbranice de bu ad “Tanrı benim yargıcımdır” anlamındadır.
Dara1. Hükümdar. 2. Tanrı adlarından. 3. Eski İran hükümdarlarından dokuzuncusu.
DarcanAceleci, sıkıntılı.
Daver1. Hakem, hâkim. 2. Adil padişah veya yönetici. 3. Yüce Tanrı.
Davran1. "Hazır ol, hazırlan" anlamında kullanılan bir ad.2. "İşe giriş, el at, başla" anlamında kullanılan bir ad. 3. Hazırlık.
Davut1. Sevgili, aziz.2. İsraillilerin, sesinin güzelliği ve şairliği ile tanınan hükümdar ve peygamberi.
DayaÇocuğa bakan dadı, sütnine, taya.
DayahatunÇocuğa bakan dadı, sütnine, taya.
Dayanç1. Sabır, katlanma gücü. 2. Dayanıklılık, sağlamlık.
Dayı1. Annenin erkek kardeşi. 2. Birini kayırıp koruyan saygın kimse. 3. Kabadayı, külhanbeyi. 4. Güzel, iyi.
Daylak1. Sakalı, bıyığı çıkmamış delikanlı. 2. İnce uzun boylu kimse.
Dede1. Babanın veya ananın babası. 2. Ata. 3. Mevlevi tarikatında çile doldurmuş dervişlere verilen san.
Define1. Toprak altına gömülerek saklanmış para veya değerli şeyler. 2. Değerli, önemli, az bulunur nitelikte kimse.
DefneDefnegillerden, yaprakları güzel kokulu, kış yaz yeşil kalan bir ağaç.
Değer1. Yüksek nitelik. 2. Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse. 3. Bir şeyin önemini belirten ölçü, karşılık.
DeğmeerSeçkin, nitelikli kimse.
Dehri1. Dünyanın sonsuzluğuna, ruhun bedenle birlikte öldüğüne inanan kimse. 2. Çok bilgili kimse.
Delâlİnsana hoş, sevimli görünen hâl, naz, işve.
Delice1. Delişmen, çılgın, coşkun. 2. Şahin, atmaca türünden kuş. 3. Buğdaygillerden bir bitki.
DelikanCoşkulu, hareketli, kabına sığmaz kimse.
Delikanlı1. Çocukluk çağından çıkmış genç erkek.2. Sözünün eri, dürüst, namuslu kimse.
Demet1. Bitki veya çiçek destesi. 2. Bağlanarak oluşturulmuş deste.
DemhoşSoluğu güzel kokan, hoş kokulu.
Demir1. Koyu renkli, kolay işlenen, dayanıklı, kullanılış yerleri çok maden.2. Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirağGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemiralpGüçlü, kuvvetli, sert, yiğit kimse.
DemirayGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirbağGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirbaşBaşı demir gibi sağlam olan kimse.
DemirboğaGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirbükenDemiri bükecek güçte olan kimse.
DemircanGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirçayGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirdelenDemiri delecek güçte olan kimse.
DemirdövenDemiri işleyen, güçlü kimse.
DemirelEli demir gibi güçlü olan.
DemirerGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirezenDemiri ezecek kadar güçlü olan kimse.
DemirgüçDemir gibi güçlü kimse.
DemirgülleGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirizGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirkanGüçlü soydan gelen kimse.
DemirkayaGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirkıranDemiri kıracak kadar güçlü olan kimse.
DemirkoçGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirkökGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirkolDemir gibi güçlü kolu olan kimse.
DemirkurtGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirkutGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirmanDemir gibi güçlü, sağlam kimse.
DemirokGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirolDemir gibi güçlü ol anlamında kullanılan bir ad.
DemirözÖzü demir gibi güçlü olan kimse.
DemirpençeGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirşahGüçlü, kuvvetli, sert hükümdar.
DemirsoyGüçlü soydan gelen kimse.
DemirtaşGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirtavGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirtayGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirtekinGüçlü, kuvvetli, sert hükümdar.
DemirtuğGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirtürkDemir gibi güçlü, sağlam Türk.
DemiryürekDGüçlü, yürekli kimse.
Deniz1. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi. 2. Çok bol.
DenizcanDeniz adamı, denizci.
DenizelDeniz adamı, denizci.
DenizerDeniz adamı, denizci.
DenizhanEski Türklerde deniz Tanrısı.
DeniztekinDeniz adamı, denizci.
Denk1. Aynı yaş ve değerde olan. 2. Uygun, nitelik yönünden eşit.
DenkelÖlçülü, uyumlu kimse.
DenkerÖlçülü, uyumlu kimse.
Denktaş1. Akran, aynı yaşta bulunan kimse, yaşıt. 2. Haktan yana olan, adil.
DenliTerbiyeli, saygılı, ölçülü kimse.
DenlisoyTerbiyeli, saygılı, ölçülü soydan gelen kimse.
DerenelToplayan, bir araya getiren kimse.
Derin1. Çok gelişmiş, çok ilerlemiş. 2. Yoğun. 3. İçten gelen.
DerinkökSoyu çok eskilere giden kimse.
DerinözÖzünde yücelik olan kimse.
DerlenDüzgün bir biçimde toplan, düzenli ol anlamında kullanılan bir söz.
Derman1. İlaç. 2. Çare. 3. Güç, kuvvet.
Derviş1. Bir tarikata girmiş, onun yasa ve törelerine bağlı kimse. 2. Alçak gönüllü, hoşgörülü kimse.
DervişhanAlçak gönüllü hükümdar.
DeryadilGönlü geniş, her şeyi hoş gören kimse.
DeryanurÇok güzel, çok parlak olan.
DesteDemet, tutam, bağlam.
Devin1. Hareket, kımıldanış. 2. Çaba, gayret.
DevinerHareketli, gayretli kimse.
Devlet1. Büyük mutluluk. 2. Kut, talih. 3. Büyük aşama, orun, mevki. 4. Toprak bütünlüğü ve siyasal örgütü olan bir ulusun oluşturduğu hukuksal varlık.
DevlettinDinin mutluluğu, uğuru, büyüklüğü.
Devran1. Dünya, felek. 2. Zaman. 3. Talih, yazgı.
DevrimDünya görüşünde, felsefede, bilimde, sanatta veya toplumsal düzende birdenbire olan niteliksel değişme.
DevrimerDünya görüşünde, felsefede, bilimde, sanatta veya toplumsal düzende birdenbire olan niteliksel değişmeden yana olan kimse.
DibaBir tür süslü ipek kumaş.
Dicle1. Ulu ırmak. 2. Anadolu'dan doğarak Irak'tan geçen, Fırat ile birleşerek Şattülarap adıyla Basra körfezine dökülen nehir.
DiclehanBüyük ırmak gibi çağlayan, çalışıp çaba gösteren hükümdar.
DidemGözüm, gözüm gibi sevdiğim, sevgilim anlamında kullanılan bir ad.
Dik1. Yatay bir düzleme göre yerçekimi doğrultusunda bulunan, eğik olmayan. 2. Sert, aksi. 3. Sert, kalın, tok
Dikbaşİnatçı, dik kafalı, direngen, gururlu kimse.
DikbaySert, aksi zengin kimse
DikboğaSert ve aksi kimse.
DikçamÇam gibi uzun olan kimse.
DikdalSert ve aksi kimse.
Dikeç1. Dikey. 2. Bağ çubuğu dikmek için delik açmaya yarayan demir.
DikenKimi bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuğu gibi bölümlerinde ve kimi hayvanların derisinde bulunan sert, sivri çıkıntı.
Dikmen1. Koni biçiminde sivri tepe. 2. Dağların en yüksek yeri. 3. Yayla.
DiksoySoyu ters ve inatçı kimselere dayanan.
DiktaşBir taş olsun dik, bir eser bırak anlamında kullanılan bir ad.
Dil1. Tat alma organı. 2. İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için sözcüklerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma. 3. Tutsak, esir. 4. Körfez, koy.
DilâraGönül alan, gönül okşayan, gönlü dinlendiren.
DilâşupGönlü karıştıran, gönül çalan güzel.
DilayGönlü aydınlatan ay gibi güzel.
Dilbaz1. Güzel söz söyleyen, göze hoş görünen.2. Konuşmasıyla kandıran.
DilbentGönül bağı, gönül bağlayan.
DilberGönlü alıp götüren güzel.
DilbesteGönül bağlamış, âşık.
DildadeGönül vermiş, âşık.
DildarBirinin gönlünü almış, sevgili.
DilderenSevgi toplayan, gönül alan, beğenilen.
DilefruzYürek yandıran, sevimli.
DilegeGüzel ve düzgün konuşan.
DilekDilenen, istenen şey.
DilemreAna diline tutkun, dilini çok seven kimse.
Dilerİsteyen, dilekte bulunan, dileyen.
Dilercanİsteyen, dilekte bulunan, dileyen kimse.
DilferahGönlü ferah, sevinçli.
DilfezaGönlü genişleten, gönlü artıran.
DilfigârGönlü yaralı olan, âşık.
DilfiruzGönle ferahlık veren, sevindiren.
DilgeGüzel konuşan, hoşsohbet kimse.
DilhanGönülden söyleyen, içten konuşan kimse.
DilhuşGönlü hoş, yüreği rahat.
DilmaçÇevirmen, tercüman.
DilmenDil bilen, güzel söz söyleyen.
DilnişinGönülde yer tutan, hoş, güzel.
DilsafaGönlü şen, rahat, dertsiz.
DilşahGönül şahı, sevgili.
DilşatGönlü hoş, sevinçli.
DilsazGönül yapan, tatlı davranan.
DilşenGönlü şen, sevinçli.
DilsitanGönül alan güzel.
DilsuzGönül yakan, yürek yakan.
DinçGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçalpGücü ve sağlık durumu yerinde olan yiğit.
DinçayGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinççağGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçelGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçerGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçerkGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçkalGüçlü ve sağlam kal anlamında kullanlıan bir ad.
DinçkayaGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçkökGücü ve sağlık durumu yerinde olan soydan gelen kimse.
DinçkolSağlam ve güçlü kolu olan kimse.
DinçmenGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçokGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçolGüçlü ve sağlam ol anlamında kullanılan bir ad.
DinçözÖzü güçlü ve sağlam olan kimse.
DinçsanGücü ve sağlık durumu yerinde olarak tanınan kimse.
DinçsavGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçsayGücü ve sağlık durumu yerinde olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
DinçselGüç ve sağlıkla ilgili olan.
DinçsoyGücü ve sağlık durumu yerinde olan soydan gelen kimse.
DinçsüGüçlü, sağlıklı asker.
DinçtaşGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçtürkSağlam ve güçlü Türk.
DindarAllah'a inanmış ve bağlanmış kimse.
DirahşanParlak, parlayan.
DirayetZekâ, bilgi kavrayış.
DirençDayanma, karşı koyma gücü.
Diri1. Yaşamakta olan, canlı. 2. Taze. 3. Güçlü, zinde. 4. Zengin, varlıklı.
DiricanGüçlü, canlı kimse.
DirikDiri, canlı, yaşayan, sağlıklı.
DirikerSağlıklı, canlı kimse.
DirikökSağlıklı bir soydan gelen kimse.
Dirim1. Yaşama, hayat. 2. Yaşama gücü.
DirimtekinYaşama gücü olan hükümdar.
DirinerYaşlı, eski kimse.
DirisoySağlıklı bir soydan gelen kimse.
Dirlik1. Huzur, erinç. 2. Yaşayış, sağlık, geçim.
DirsehanDede Korkut Hikâyelerinde çocuğu olmadığı için hor görülen kahramanın adı.
Doğa1. Var olan her şeyin, canlı ve nesnelerin tümü. 2. Deniz, dağ, ova, orman vb.nin oluşturduğu fiziksel dünya. 3. Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü.
Doğan1. Doğan, dünyaya gelen.2. Kartalgillerden, alıştırılarak kuş avında kullanılan, yırtıcı bir kuş.
DoğanalpDoğan, dünyaya gelen yiğit.
Doğanay1. Doğan, dünyaya gelen kimse2. Ayın ilk günleri.
DoğanbaşDoğan, dünyaya gelen kimse.
DoğanbeyDoğan, dünyaya gelen bey.
DoğanbikeDoğan, dünyaya gelen ız.
DoğanerDoğan, dünyaya gelen kişi.
DoğangünDoğan güneş gibi parlak olan.
DoğanhanDoğan, dünyaya gelen hükümdar.
DoğannurNur gibi parlak olarak doğan.
DoğanşahDoğan, dünyaya gelen hükümdar.
DoğantimurDoğan, dünyaya gelen güçlü kimse.
DoğayEy ay, artık doğ, kendini göster anlamında kullanılan bir ad.
Doğru1. Gerçek, yalan olmayan. 2. Akla, mantığa uygun. 3. Dürüst, namuslu, ahlaklı.
DoğruelEline ayağına düzgün olan kimse.
DoğruerDoğruluğuyla tanınan kimse.
DoğruolDürüst ve namuslu ol anlamında kullanılan bir ad.
DoğruözÖzü dürüst ve namuslu olan kimse.
DoğuGüneşin doğduğu yön, gündoğusu.
DoğuerDoğuda bulunan kimse.
DoğuhanDoğuda bulunan hükümdar.
DoğukanDoğudan olan kimse.
Doğuş1. Doğum, doğma. 2. Bir gök cisminin gözlem yerinin ufuk düzlemi üzerinde görünmesi.
DolanerEtine dolgun olan kimse.
DölaslanAslan gibi güçlü soydan gelen kimse.
Dölek1. Ağırbaşlı, sakin, terbiyeli kimse. 2. Uyanık, dikkatli kimse.3. Eli işe yatkın, becerikli kimse.4. Dürüst, mert kimse.5. Güzel, iyi.
DölenSakin, huzurlu, rahat kimse.
DölensoySakin, huzurlu bir soydan gelen kimse.
DolunayAyın bütün olarak ve parlak göründüğü dönemi.
Domaniç1. Tümsek, yokuş. 2. Kambur.
DonatDonat, süsle anlamında kullanılan bir ad.
Döndül. Henüz evlenmemiş kız. 2. Gittiği yerden geri gelen.
Döne1."Bundan sonraki çocuklar erkek olsun" anlamında kullanılan bir ad.2. Karşı ziyarette bulunma.
DönmezSözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli.
DönmezcanSözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli kimse.
DönmezerSözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli kimse.
DönmezsoySözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli bir soydan gelen kimse.
DönmeztekinSözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli hükümdar.
Dora1. Dağ doruğu. 2. Bir şeyin üst kısmı, yukarısı, tepe. 3. En yüksek yer, uç.
DorakTepe, en yüksek yer, doruk.
Doru1. Gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi kara olan at. 2. Doruk.
Doruk1. Tepe, en yüksek yer, uç, zirve. 2. En üstün başarı düzeyi. 3. Kibirli.
DorukhanBaşarılı, üstün nitelikli hükümdar.
DorukkanBaşarılı, üstün nitelikli kimse.
DorukkurtBaşarılı, üstün nitelikli kimse.
DorukkutBaşarılı, üstün nitelikli, saygın kimse.
DoruktekinBaşarılı, üstün nitelikli hükümdar.
DoruktepeBaşarılı, üstün nitelikli kimse.
DostSevilen, güvenilen yakın arkadaş.
Dudu1. Hanım. 2. Abla. 3. Küçük kardeş.
DudubikemEvlenmemiş ablam, kardeşim anlamında kullanılan bir ad.
Duhan1. Kur'an-ı Kerim'de bir sure adı. 2. Duman.
DülgerYapıların tahta işlerini yapan kimse.
DumanBir maddenin yanmasıyla çıkan kara ve esmer renkli gaz.
DumanbeyKara ve esmer renkli bey.
DumluTek namlulu ve içine bir fişek konulabilen tüfek.
Dumrul1. Tuğrul kuşu.2. Dede Korkut hikâyelerinde geçen bir kahramanın adı.
Dündar1. bk. Dindar2. T. Eski ordu düzeninde artçı birlik.
Dündaralp1. Dinine bağlı yiğit.2. T. Eski ordu düzenindeki artçı birlikte yer alan yiğit.
DuraYaşasın, ölmesin anlamında kullanılan bir ad.
DuracanYaşasın, uzun ömürlü olsun anlamında kullanılan bir ad.
Durak1. Tren, tramvay, otobüs, minibüs vb. genel taşıtların durmak zorunda olduğu veya durabileceği yer.2. Hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde ölçü kalıpları içindeki durma yerleri.
DuralHep aynı durumda olan, değişmeden kalan, sakin.
Duran1. Yaşayan, varlığını sürdüren. 2. Dağ yolu. 3. Kalan. 4. Dingin, sakin, huzurlu.
DuranayDingin, sakin, huzurlu bir biçimde yaşamını sürdüren kimse.
DuranerDingin, sakin, huzurlu bir biçimde yaşamını sürdüren kimse.
DuransoyDingin, sakin, huzurlu bir biçimde yaşamını sürdürmüş soydan gelen kimse.
DurantekinDingin, sakin, huzurlu bir biçimde yaşamını sürdüren hükümdar.
DurayYaşa, uzun ömürlü ol anlamında kullanılan bir ad.
DurcanYaşa, uzun ömürlü ol anlamında kullanılan bir ad.
DurduUzun ömürlü olması, yaşaması istenen çocuklara verilen bir ad.
Dürefşan1. İnci serpen. 2. İnci gibi söz söyleyeni
Durgun1. Dingin, sakin. 2. Canlı olmayan, hareketsiz
DurgunerDingin, sakin kimse.
DurgunsuDingin, sakin akan suya benzeyen kimse.
DurhanYaşa, uzun ömürlü ol anlamında kullanılan bir ad.
Düriyeİnci gibi parlayan, parlak.
DurkadınArtık çocuğun olmasın anlamında kullanılan bir ad.
DurkayaArtık çocoğun olmasın anlamında kullanılan bir ad.
DurkızArtık çocuğun olmasın anlamında kullanılan bir ad.
DurmuşUzun ömürlü olması, çok yaşaması istenen çocuklara verilen ad.
DürriParlak, parlayan, inci gibi parlayan.
DürrüşehvarPadişahlara yaraşır değerde inci.
DurşenMutlu bir biçimde yaşa anlamında kullanılan bir ad.
DursunÇok yaşasın, uzun ömürlü olsun anlamında kullanılan bir ad.
DursuneSon olması istenen kız çocuklarına verilen adlardandır.
DuruBulanık olmayan, temiz, berrak, saf.
DurubayÖzü temiz zengin kişi.
DurugülÖzü temiz güzel kadın.
DuruhanÖzü temiz hükümdar.
Duruk1. Durulmuş, duru, berrak. 2. Doruk. 3. Belli bir süre değişmeyen, olduğu gibi kalan.
DurukadınÖzü temiz kadın.
DurukalYaşamın boyunca özün temiz olsun anlamında kullanılan bir ad.
DurulBerrak, saf duruma gel anlamında kullanılan bir ad.
DurusanTemiz tanınmış kimse.
DuruselSaf ve berrak akan sel.
DurusoySoylu, temiz aileden gelen kimse.
DurusuSakin akan saf ve berrak su.
DurutekinÖzü temiz olan hükümdar.
DurutürkTemiz, dürüst Türk.
DüşünselDüşünceyle ilgili, düşünceye dayanan.
DuyguKimi nesne, olay ya da kişilerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim, his.
DuysalDuymakla, hissetmekle ilgili olan.
DüzelEline ayağına düzgün kimse.
DüzeyBir kimsenin başkalarına göre değer ve yücelik derecesi.
Düzgün1. Düzenli, doğru. 2. Eksiksiz, kusursuz.