ŞabanArabi ayların sekizincisi, ramazandan önce gelen ay.
ŞafakGüneş doğmadan az önce beliren aydınlık.
ŞahaneHükümdarlara yakışacak kadar güzel, eksiksiz olan.
Şahap1. Kıvılcım. 2. Akan yıldız. 3. Cesur, yürekli kimse.
ŞahatGüçlü, güzel cins at, atların şahı.
ŞahbanuHükümdar eşi, şah hanımı.
Şahbaz1. Bir cins iri ve beyaz doğan. 2. Yiğit, cesur, kahraman kimse. 3. Atılgan, becerikli kimse.
ŞahbeyÜstün nitelikli, saygın, yüce kimse.
ŞahdarDallı, budaklı ağaç.
Şaheser1. Değerli, üstün nitelikli. 2. Kalıcı, değerli, üstün yapıt.
ŞahhanımKadınların en güzeli.
ŞahikaDağ tepesi, dağ doruğu, zirve.
ŞahinOldukça büyük boylu, yırtıcı kuş.
ŞahinalpŞahin gibi güçlü, yiğit, cesur kimse.
ŞahinbayŞahin gibi güçlü, yiğit kimse.
ŞahinbeyŞahin gibi güçlü, yiğit kimse.
ŞahinerŞahin gibi güçlü, yiğit kimse.
ŞahinhanŞahin gibi güçlü, yiğit hükümdar.
ŞahinkanYiğit soydan gelen, güçlü, kahraman kimse.
ŞahinterÇok yiğit, kahraman, şahin gibi kimse.
ŞahittinDinlerin şahı, dinlerin en iyisi.
ŞahlanŞaha kalk coş, kükre parla, ışılda" anlamlarında kullanılan bir ad.
ŞahmelekMelek gibi güzel olan.
Şahnisa1. Hükümdar kadın.2. Hükümdar karısı.
ŞahnurÇok güzel, çok parlak.
ŞahruhYüce ruhlu, görkemli, üstün kişilikli kimse.
ŞahsınurNurlu kişi, aydınlık kimse.
Şahsüvarİyi ata binen, yiğit kimse.
Şahvarİri ve iyi cins inci.
ŞahzadeŞah oğlu, hükümdar çocuğu.
Şaikİstekli, hevesli kimse.
Şakar1. Şen, neşeli, şakrak. 2. Yiğit, cesur.
ŞakayıkBahçelerde yetiştirilen, pembe, kırmızı, alaca çiçekler açan, çok yıllık süs bitkisi.
ŞakirŞükreden, durumundan memnun olan kimse.
ŞakireŞükreden, durumundan memnun olan kimse.
Şamilİçine alan, kapsayan.
Şamileİçine alan, kapsayan.
ŞanlıbayTanınmış, ünlü kimse.
Şansalİyi niteliklerinle ün kazan, şanın yayılsın anlamında kullanılan bir ad.
ŞanselÇok tanınmış, çok ünlü kimse.
ŞanserŞanını, yüceliğini göster anlamında kullanılan bir ad.
ŞarbayKentli, şehirli kimse.
ŞazimentKimseye benzemeyen, farklı, tek, eşsiz.
ŞebnemHavada buğu durumundayken akşamın ve gecenin serinliğiyle yerde veya bitkilerde toplanan küçük su damlaları, çiy.
ŞebnurGecenin nuru, gecenin ışığı, aydınlığı.
ŞecaatYiğitlik, yüreklilik. kahramanlık.
ŞefaattinDinin, Allah ile kul arasındaki aracılığı, dinin şefaati.
ŞefikŞefkatli, acıması olan, esirgeyici.
ŞefikaŞefkatli, acıması olan, esirgeyici.
ŞefkatSevecenlik, acıma ve sevgi duygusu.
Şehadet1. Tanıklık, şahitlik. 2. Bir şeyin doğruluğuna inanma. 3. Yüce bir ülkü uğrunda ölme, şehitlik. 4. İşaret, iz.
Şehadettin1. Dinin tanıklığı. 2. Dinin belirtisi, işareti.
ŞehâlemEvrenin hükümdarı.
Şehamet1. Mutluluk.2. Basiret, geleceği görme.
ŞehbalKuş kanadının en uzun tüyü.
ŞehimAkıllı ve kurnaz yiğit.
ŞehinşahŞahların şahı, en büyük hükümdar.
ŞehleventLeventlerin şahı, boylu boslu, canlı, yakışıklı erkek.
ŞehmuzHükümdar soyundan gelen.
Şehnaz1. Çok nazlı. 2. Türk müziğinin eski mürekkep makamlarından biri.
ŞehperKuş kanadının en uzun tüyü.
ŞehrazatKendi kendine yaşayan, özgür.
ŞehribanŞehrin büyüğü, ileri geleni.
ŞehrinazTürk müziğinin en eski makamlarından biri.
ŞehriyârPadişah, hükümdar.
Şehriye1. Şehirli, kentli. 2. Kibar, ince, nazik.
ŞekerŞeker kamışı, şeker pancarı, patates, havuç, mısır, buğday vb. bitkilerin sap ve köklerinin öz suyundan veya nişastasından çıkarılan, birleşiminde karbon, oksijen ve hidrojen bulunan, beyaz, suda eriyen, mayalanabilen ve çoğu tatlı olan maddelerin genel a
ŞekernazÇok nazlanan güzel.
Şekerpare1. Çok tatlı bir kayısı türü. 2. Bir tür nakış. 3. Bir tür tatlı.
ŞekibeSabırlı, dayanıklı, tahammüllü.
ŞekimeDayanma, dayanıklılık, karşı koyma.
ŞekipSabırlı, dayanıklı, tahammüllü.
Şemail1. Huylar, davranışlar, alışkılar. 2. Bir kimsenin dış görünüşünün özellikleri.
ŞemdinDinin mumu, aydınlığı.
Şemi1. Mumla, ışıkla ilgili, ışıklı. 2. Mum yapan veya satan kimse.
ŞemimGüzel kokan, güzel kokulu.
ŞemimeGüzel kokan, güzel kokulu.
ŞeminurMum ışığı, mum aydınlığı.
ŞemsettinDinin güneşi, dinin insanlara verdiği aydınlık.
ŞemsiGüneşle ilgili, güneşe özgü.
ŞemsiferGüneşin aydınlığı, parlaklığı.
ŞemsinisaKadınların güneşi.
ŞemsiyeGüneşle ilgili, güneşe özgü, güneşlik.
ŞenalpNeşeli, canlı yiğit.
ŞenaltanNeşeli, sevinçli hükümdar.
ŞenbaySevinçli, mutlu, varlıklı kimse.
ŞendağÇok neşeli ve sevinçli olan.
ŞendenizSevinç ve neşeye boğulan, çok neşeli.
ŞendilGüzel konuşan, tatlı dilli.
ŞendoğanSevinçli, neşeli olarak dünyaya gelen.
ŞendurNeşeli kal, mutlu kal, mutluluğun kalıcı olsun anlamında kullanılan bir ad.
ŞenelŞen ve mutlu ol" anlamında kullanılan bir ad.
ŞengeldiGüler yüzle, sevinçle geldi anlamında kullanılan bir ad.
Şengilİyi yürekli, hoşsohbet kimse.
ŞengönülGönlü şen, sevinçli, mutlu kimse.
ŞenizMutlu, sevinçli bir iz bırakan kimse.
ŞenkalHer zaman neşeli kal anlamında kullanılan bir ad.
ŞenlenNeşelen, mutlu ol anlamında kullanılan bir ad.
ŞenlikSevinçli, coşkulu, mutlu olma durumu.
Şenözİçinde mutluluk ve sevinç bulunan.
ŞensalNeşeni, sevincini çevrene de yay, herkes şenlensin anlamında kullanılan bir ad.
ŞensenNeşeli ve mutlu bir insansın anlamında kullanılan bir ad.
ŞensoyNeşeli soydan gelen kimse.
ŞensuMıtlu, sevinçli ve su kadar temiz, berrak kimse.
ŞentürkNeşeli, canlı, mutlu Türk.
ŞenyaşarYaşamı neşeli, mutlu geçen kimse.
ŞenyerMutlu, sevinçli, neşe dolu kimse.
ŞenyılMutlu ve neşeli bir biçimde geçen yıl.
ŞenyurtNeşeli, mutlu insanların yurdu.
ŞenyüzMutlu, neşeli, sevinçli yüzü olan kimse.
Şerafet1. Şerefli olma. 2. Soydanlık, asalet. 3. Hz. Muhammed´in soyundan gelme.
ŞerafettinDinlerin en şereflisi, en büyüğü.
ŞerefBüyüklük, ululuk, üstünlük.
ŞerefhanBüyük, ulu, üstün hükümdar.
ŞerefnazBüyük, ulu, üstün ve nazlı kimse.
ŞerefnurBüyük, ulu, üstün ve güzel kimse.
ŞeremetÇalışkan, becerikli, eli çabuk kimse.
Şerif1. Şerefli, kutsal. 2. Soylu, temiz. 3. Hz. Hasan’ın soyundan gelenlere verilen unvan.
Şerife1. Şerefli, kutsal. 2. Soylu, temiz.
ŞermendeUtangaç, çok utanan, mahcup.
ŞeşenGüzel konuşan, hatip.
ŞetaretNeşe, şenlik, sevinç.
ŞevketfezaBüyüklüğü artıran, heybet kazandıran.
ŞevkiŞevkli, neşeli, istekli.
ŞevkidilGönül neşesi, gönül sevinci.
ŞevkinurSon derece aydın ve parlak.
ŞevkiyeŞevkli, neşeli, istekli.
ŞevvalHicri takvime göre yılın onuncu ayı, ilk üç günü Ramazan Bayramıdır.
ŞeydagülSevgisi dolayısıyla çılgına dönmüş güzel.
ŞeydanurSevgisi nedeniyle çılgına dönmüş güzel.
Şeyma1. Çok kıymetli,değerli.2. Vücudunda ben olan.
Şeyyat1. Kendini çok yoran, kendini helak eden. 2. Yüze gülücü, iki yüzlü.
ŞideParlak, ışıklı, güneş.
Şiir1. Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimi.2. Düş gücüne, hayale, imgeye, gönle seslenen, anı, duygu, coşku uyandıran, etkileyen şey.
Şimşad1. Bir ağaç türü. 2. Uzun boylu.
Şimşek1. Bir bulutun tabanı ile yer arasında, iki bulut arasında veya bir bulut içinde elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi biçimindeki geçici ışık. 2. Canlı, hızlı, coşkulu, hareketli kimse.
ŞimşekerÇok hareketli, canlı, hızlı kimse.
ŞimşekhanÇok hareketli, canlı, hızlı hükümdar.
ŞimşekkanHareketli, canlı soydan gelen.
ŞinasiTanımaya, anlamaya özgü, tanımak, bilmekle ilgili.
ŞirinTatlı, sevimli, cana yakın.
ŞirinbegimSevimli, cana yakın kadın.
ŞirinbigeSevimli, cana yakın kadın.
ŞirinşahSevimli, cana yakın hükümdar.
ŞirzatAslan gibi güçlü, kişilikli kimse.
ŞivekârNazlı, edalı, işveli.
ŞölenBir olayı kutlamak veya eğlenmek amacıyla yapılan yemekli toplantı.
Şuayp1. Cemaat, kabile. 2. Kızıldeniz’den çıkarılan taşlar. 3. Medyen halkına Tanrı tarafından gönderilmiş bir peygamber.
Şükranİyilik bilme, gönül borcu, minnettarlık.
Şükûfel. Açmamış çiçek, tomurcuk. 2. Süslemede çiçek motiflerine dayanan bir tarzın adı.