Bebek İsimleri

Hepsi | A B C D E F G H I J K L M N O P R S T U V Y Z
9505 sonuç bulundu.
A
Aba
1. Abla. 2. Anne.
Abaç
Annesine benzeyen.
Abaca
Abla veya anneye benzeyen.
Abacan
“Canım anneciğim, sevgili anneciğim ” anlamında kullanılan bir ad.
Abay
1. Beceri. 2. Seziş, anlayış. 3. Büyük erkek kardeş.
Abayhan
Abay+han.
Abaza
1. Kuzeybatı Kafkasya’da yaşayan bir halk.2. Bu halka mensup olan kimse.
Abbas
1. Aslan. 2. Sert, çatık kaşlı kimse.
Abdal
1. Gezgin derviş.2. Dilenci kılıklı, üstü başı perişan kimse.
Abdi
Kullukla, kölelikle ilgili.
Abdülâlim
En iyi bilen Tanrı'nın kulu.
Abdülazim
Büyük, ulu olan Tanrı'nın kulu
Abdülaziz
En yüce, en değerli olan Allah'ın kulu.
Abdülbaki
Her zaman var olan Tanrı'nın kulu
Abdülbari
Yaratan, yaratıcı olan Tanrı'nın kulu.
Abdülbasir
Her şeyi görüp anlayan Tanrı'nın kulu.
Abdülbasit
Rızkı yayıp bollaştıran Tanrı'nın kulu.
Abdülcabbar
bk. Abdülcebbar
Abdülcebbar
Zorlayıcı güce sahip olan Tanrı'nın kulu.
Abdülcelil
En yüce olan Tanrı'nın kulu
Abdülcemal
Güzellikleri kendinde toplayan Tanrı'nın kulu.
Abdülcevat
Cömert olan Tanrı'nın kulu.
Abdülezel
Ezelden beri var olan Tanrı'nın kulu.
Abdülferit
Tek, eşsiz olan Tanrı'nın kulu.
Abdülfettah
Gizli şeyleri açığa çıkaran Tanrı'nın kulu.
Abdülgaffar
Kullarının günahlarını bağışlayan Tanrı'nın kulu.
Abdülgaffur
bk. Abdülgafur
Abdülgafur
Suç bağışlayan, merhamet eden Tanrı'nın kulu.
Abdülgani
Varlıklı, cömert olan Tanrı'nın kulu.
Abdülhadi
Doğru yolu gösteren Tanrı'nın kulu.
Abdülhak
Tanrı'nın kulu.
Abdülhakim
Her şeyi bilen Tanrı'nın kulu.
Abdülhalik
Yaratan, yoktan var eden Tanrı'nın kulu.
Abdülhalim
İyi ve yumuşak huylu Tanrı'nın kulu.
Abdülhamit
Herkesçe övülen Tanrı'nın kulu.
Abdülkadir
Kudretli ve güçlü olan Tanrı'nın kulu.
Abdülkahhar
Kahredici, yok edici gücü olan Tanrı'nın kulu.
Abdülkerim
Kerem sahibi, cömert, ulu olan Tanrı'nın kulu.
Abdullah
Tanrı’nın kulu.
Abdüllâtif
Bağışta bulunan Tanrı'nın kulu
Abdülmecit
Şan ve şeref sahibi, ulu olan Tanrı'nın kulu.
Abdülmelik
Evrene hükümdar olan Tanrı'nın kulu
Abdülmennan
Lütuf ve ihsan sahibi olan Tanrı'nını kulu
Abdülmetin
Sonsuz sağlamlığa, dayanıklılığa, güce sahip olan Tanrı'nın kulu
Abdülnasır
Yardımcı olan, yardım eden Tanrı'nın kulu
Abdülvahap
İhsanı bol olan Tanrı'nın kulu.
Abdülvahit
Tek ve eşsiz olan Tanrı'nın kulu.
Abdürrahim
Merhametli, esirgeyen, koruyan Tanrı'nın kulu.
Abdurrahman
Rahmet sahibi olan Tanrı'nın kulu.
Abdürrauf
Çok merhamet eden, esirgeyen Tanrı'nın kulu.
Abdürreşit
Doğru yolu gösteren Tanrı'nın kulu.
Abdürrezzak
Tüm yaratıklara rızkını veren Tanrı'nın kulu.
Abdüssamet
Kimseye ve hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Tanrı'nın kulu.
Abdüssami
Her şeyi duyan, yüce Tanrı'nın kulu.
Abdüsselâm
Barışçı olan Tanrı'nın kulu.
Abdüssemi
Her şeyi işiten, duyan Tanrı'nın kulu.
Abdüssettar
Günahları örten, gizleyen Tanrı'nın kulu.
Abdüzzeki
Anlayışlı, zeki olan Tanrı'nın kulu.
Abgül
Su gibi berrak ve duru olan gül.
Abher
1. Nergis çiçeği. 2. Yasemin. 3. Dolu kap.
Abid
bk. abit
Abide
1. Anıt. 2. Önemi ve değeri çok olan yapıt.3. İbadet eden, tapan kul.
Abidin
İbadet eden, tapan kullar.
Abil
Koyun, at ve deve gibi hayvanlara iyi bakan kimse.
Abir
Güzel koku, misk.
Abit
İbadet eden, tapan kul.
Abiye
1. Güzel, zarif, ince. 2. Yüzünü örtü ile örten utangaç kadın.
Abıhayat
Hayat suyu, içene sonsuz yaşam sağlayan efsanevi su.
Abır
1. Namus, şeref, haysiyet. 2. Utanma, hicap, hayâ.
Abıru
1. Yüz suyu. 2. Irz, namus, şeref, haysiyet.
Ablak
1. Yüzü güzel, parlak, yakışıklı. 2. Sevimli. 3. Yayvan ve toplu yüz. 4. Çok beyaz. 5. Siyahlı beyazlı. 6. Geniş, enli. 7. Ceviz ağacının mobilya yapmaya yarar iç kısmı. 8. Ağaçların dayanıklı kısmı. 9. Yaban armudu, ahlat. 10. İyice olgunlaşmamış üzüm.
Abraş
1. Çilli, çopur yüzlü, sarı saçlı, açık renkli gözlü adam. 2. Doru at. 3. Alaca bulaca, karışık renkli. 4. Tedirgin edici, obur. 5. Çarpık, eğri.
Abruy
1. Yüz suyu. 2. Irz, namus, şeref, haysiyet.
Abuşka
1. Kadının kocası, eş. 2. Yaşlı, sözü dinlenen kimse.
Abuzer
Altın suyu.
Abuzettin
İzzettin'in babası.
Aca
1. Amca. 2. Abla. 3. Anneanne, nine. 4. Güçlü kuvvetli, başladığı işi bitiren. 5. Büyük. 6. Derelerin içinde yetişen, basit yapraklı, kırmızı çiçekli, güzel kokulu bir çalı.
Acabay
Aca ve bay sözlerinden oluşan bir ad.
Acabey
Aca ve bey sözlerinden oluşan bir ad.
Acahan
Aca ve han sözlerinden oluşan bir ad.
Açalya
Fundagillerden, güzel, renkli, kokusuz çiçekler açan bir bitki.
Açangül
Açmış gül.
Acar
1. Kuvvetli, güçlü, dinç. 2. Çevik, atılgan, kabına sığmaz. 3. Gözü pek, yiğit, cesur, kabadayı, yılmaz, 4. Hoş, sevimli yüzlü (kimse). 5. Yeni. 6. Taze. 7. Şişman, etli, semiz. 8. Çalışkan, becerikli. 9. Açıkgöz, zeki. 10. Çapkın. 11. Bir çeşit zehirli o
Acaralp
Yiğit, becerikli, cesur kişi.
Acarbegüm
Güzel yüzlü hanımefendi, sevimli hanımefendi.
Acarbey
Güçlü, cesur, atılgan, becerikli kimse.
Acarbike
bk.Acarbüke
Acarbüke
Güzel yüzlü hanım, sevimli hanım.
Acarer
Güçlü, becerikli, gözü pek kimse.
Acarhatun
Güzel yüzlü hatun, sevimli hatun.
Acarkan
Gözü pek, atılgan, cesur, nitelikli kimse.
Acarkatun
bk. Acarhatun.
Acarman
Çevik, becerikli, girişken insan.
Acaröz
Özünde yiğitlik, cesaret, doğruluk, beceriklilik nitelikleri taşıyan kimse.
Acarsoy
Yiğit, güçlü bir soydan gelen kimse.
Acartürk
Güçlü, korkusuz, yiğit Türk.
Acatay
Aca ve tay sözlerinden oluşan bir ad.
Açelya
bk.Açalya.
Açine
Önder, lider, yol gösteren, erkek kurt.
Acıdaş
Acıya ortak olan, dost.
Açıkalın
Doğruluktan ve dürüstlükten ayrılmayan kimse.
Açıkel
Cömert insan.
Açıker
Dürüst, doğru insan.
Açıkgün
Açık ve gün sözlerinden oluşan bir söz.
Açıl
Büyü, serpil, geliş” anlamında bir söz.
Açılay
“Ay gibi doğ, ay gibi açıl” anlamında kullanılan bir ad.
Açkıngül
Açan, açmış gül.
Aclan
Hızlı, çabuk, telaşlı kimse.
Acun
1. Dünya. 2. Varlık.
Acunal
Dünyayı fethet dünyaya yayıl" anlamında kullanılan bir ad.
Acunalan
1. Dünya genişliğinde,dünyayı kapsayan. 2. Dünyayı eline geçiren.
Acunalp
Dünyaca tanınmış yiğit.
Acunbegim
bk. Acunbegüm.
Acunbegüm
Dünyanın hanımefendisi.
Acunbike
bk. Acunbüke.
Acunbüke
Dünya güzeli.
Acuner
Çok ünlü, tanınmış kimse.
Acungüneş
Dünyanın güneşi, dünyayı aydınlatan şey.
Acunışık
Dünyanın ışığı, dünyayı aydınlatan ışık.
Acunman
Çok ünlü, tanınmış kimse.
Acunseven
Dünyayı seven.
Adahan
Ada ve han sözlerinden oluşan bir ad.
Adak
Bir dileğin, bir isteğin yerine gelmesi amacıyla kutsal sayılan bir güce adanmış nesne.
Adal
“Adın yayılsın, ün kazan” anlamında bir ad.
Adalan
Ün kazanan, ünlü, tanınmış.
Adalet
1. Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk, türe. 2. Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme.
Adalettin
Dinin adaleti.
Adam
1. İnsan. 2. Erkek kişi. 3. İyi yetişmiş, değerli kimse. 4. İyi huylu, güvenilir kimse. 5. Birinin yanında ve işinde bulunan kimse. 6. Birinin sözünü dinleyen, nazını çeken kimse, kayırıcı. 7. Bir alanda derin bilgisi olan veya bir alanı benimseyen. 8. Bi
Adamış
Adak yapmış olan kimse.
Adanan
Önemli ve değerli olan bir kişi, olay vb.nin anısına yapılan.
Adanır
Ad alan, ünlenen kimse, şanlı, şöhretli.
Adar
1. Erginlik, olgunluk. 2. Süre, zaman. 3. Arkadaş, taraftar, omuzdaş, yandaş. 4. Mart ayı.
Adarkan
Adak yapar" anlamındaki adar ile kan sözlerinden oluşan ad.
Adaş
Adları aynı olanlardan her biri.
Adasal
Ada ile ilgili, adaya özgü, adalı.
Aday
1. Bir görev, bir iş için kendini ileri süren veya başkaları tarafından ileri sürülen kimse.2. Bir iş için yetiştirilmekte, eğitilmekte olan kimse, namzet.
Â
Âdem
1. Dinî inançlara göre ilk yaratılan insan ve ilk peygamber. 2. İnsan, insanoğlu. 3. İnsanda bulunması gereken olumlu özelliklere sahip olan kimse.
A
Adeviye
İyilikseverlik, yardımseverlik.
Adil
1. Doğruluktan ayrılmayan kimse. 2. Adaletli. 3. Hakka uygun, haklı.
Adile
1. Doğruluktan ayrılmayan kimse. 2. Adaletli. 3. Hakka uygun, haklı.
Adilhan
Adaletli hükümdar.
Adıbelli
1. Herkesçe bilinen, tanınan kimse. 2. Soyu temiz, tanınmış soydan gelen.
Adıgün
Adı güneş gibi olan.
Adıgüzel
Adı güzel olan.
Adın
1. Yabancı. 2. Başka, başkaca.
Adışah
Adı şah olan.
Adısanlı
Ünlü, tanınmış kişi.
Adısönmez
Adı her zaman duracak olan.
Adıvar
Adı var, adı var olan.
Adıyahşi
Adı güzel.
Adıyaman
Güçlü, becerikli, beğenilen kişi.
Adlan
“Adınla ün kazan, şöhret sahibi ol” anlamında bir ad.
Adli
Adaletli.
Adlı
Ünlü, tanınmış kişi.
Adlığ
Ünlü, tanınmış kişi.
Adnan
Bir yere yerleşip ikamet eden, mukim.
Adni
Cennete gitmeye hak kazanmış, cennetlik kişi.
Adniye
Cennete gitmeye hak kazanmış, cennetlik bayan.
Adsız
Ünsüz, tanınmamış, adı duyulmamış kimse.
Adsoy
Ad ve soy sözlerinden oluşmuş bir ad.
Adviye
bk. Adeviye.
Afacan
Zeki ve yaramaz çocuk.
Afak
(a:fa:k)
Afer
Çok beyaz, bembeyaz.
Afet
1. Güzelliği ile insanı şaşkına çeviren, aklını başından alan kadın. 2. Bela, felaket.
Affan
İradesiyle kötü şeylerden kaçınan kimse.
Afi
1. Silen. 2. Silinmiş. 3. Affeden, bağışlayan. 4. Affedilmiş, bağışlanmış. 5. Yalvaran.
Afif
Namuslu, iffetli, temiz, dürüst.
Afife
Namuslu, iffetli, temiz, dürüst.
Afitap
Güzel yüz.
Afiye
bk. Afi.
Afiyet
Sağlıklı, sıhhatli olma, hastalıktan uzak olma durumu.
Afra
1. Ayak değmemiş ak toprak.2. Pembeye çalar beyazrenk.
Afşar
1. Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri. 2. Çabuk iş gören, çevik, atılgan. 3. Uyumlu, yumuşak başlı. 4. Bir şeyin zıddı, aksi.
Afşin
1. Zırh 2. Silah.
Ağa
1. Kırlık kesimde geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse. 2. Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen san. 3. Ağabey, büyük kardeş. 4. Yardım eden, cömert kimse. 5. Okuryazar olmayan yaşlıca kişilerin adlarıyla birlikte kullanılan
Ağabay
Zengin kimse.
Ağacan
Yakın dost.
Agâh
Bilen, bilgili, haberli, uyanık.
Ağahan
Hükümdar gibi yüce olan kimse.
Ağahanım
Zengin hanım, malı mülkü bol olan hanım.
Ağahatun
Zengin hanım, varlıklı hanım.
Ağakan
bk. Ağahan
Ağakatun
bk. Ağahatun.
Ağan
1. Yerin hava yuvarına girince, sürtünmeden dolayı akkor duruma gelen ve ardından bir ışık çizgisi bırakarak geçen gök cismi, akan yıldız, ağma. 2. Göğe doğru yükselen, yukarı çıkan.3. Akan yıldız, kayan yıldız.
Ağanbegim
bk. Ağanbegüm.
Ağanbegüm
Göğe doğru yükselen, yüce hanımefendi.
Ağanbike
bk. Ağanbüke.
Ağanbüke
Göğe doğru yükselen hanım, göğe doğru yükselen güzel.
Ağaner
Göğe doğru yükselen, değerli erkek.
Ağaoğlu
Ağanın oğlu.
Ağar
1. Ağır, yavaş. 2. Sadık, doğru sözlü.3. Yükselir, yücelir.
Ağarantan
Ağaran, ağarmaya başlayan tan vakti.
Ağaverdi
Ağa verdi, ağa bağışladı" anlamında kullanılan bir ad.
Ağbacı
Akça, pakça bacı.
Ağbegim
bk. Ağbegüm.
Ağbegüm
Akça, pakça hanımefendi.
Ağbet
1.Akça pakça yüz. 2. Akça pakça yüzlü.
Ağbilek
Akça pakça bilekli, beyaz bilekli.
Ağca
1. Ak renkte, beyaz, oldukça beyaz. 2. Temiz, lekesiz. 3. Alaca. 4. Pamuk ipliğinden dokunmuş çul.
Ağcabey
Temiz, namuslu, eline ayağına düzgün bey.
Ağçelik
Beyaz çelik.
Ağer
Temiz, doğru kimse.
Ağgül
Beyaz gül, ak gül.
Agil
Göz ucuyla bakış.
Ağın
1. Yükseliş, yüceliş. 2. İhtiyar, yaşlı. 3. Daha fazla. 4. Aşk, sevda.
Ağırtaş
Ağırbaşlı, olgun kişi.
Ağış
Yükseliş, yükselme.
Ağkız
1. Akça pakça kız. 2. Temiz, iffetli kız.
Ağnak
Coşkulu, sevinçli.
Aguş
Kucak.
Ağyar
Başkaları, yabancılar, eller.
Ahen
Demir.
Ahenk
1. Uyum. 2. Uyuşma, anlaşma.3. Çalgılı eğlence
Ahfeş
Gündüzleri zayıf, geceleri iyi görebilen kimse.
Ahi
1. Arkadaş, dost. 2. Erkek kardeş. 3. Ahilik ocağından olan kimse. 4. Cömert, eliaçık.
Ahıska
Gürcistan topraklarında bir kale.
Ahmet
Övülmeye layık, övülmüş.
Ahsen
Çok güzel, en güzel.
Ahter
1. Yıldız. 2. Talih, şans, uğur.
Ahu
1. Ceylan, karaca. 2. Güzel, ince, zarif kadın. 3. Parlak, güzel bakışlı. 4. Güzellerin gözü.
Aişe
Rahat yaşam süren, bolluk içinde yaşayan.
Ajda
1. Filiz, sürgün. 2. Çentik çentik olan şey.
Ajlan
bk. Aclan.
Ak
1. Kar, süt gibi şeylerin rengi, beyaz. 2. Temiz, namuslu. 3. Sıkıntısız, rahat.
Aka
1. Büyük kardeş, ağabey. 2. Baba. 3. Saygıdeğer kişi. 4. Kabadayı. 5. Akan dam.
Akabay
Saygıdeğer varlıklı kişi.
Akabey
Saygıdeğer, varlıklı bey.
Akad
Doğruluğuyla, dürüstlüğüyle tanınmış kimse.
Akadlı
Doğruluğuyla ve dürüstlüğüyle ünlü kimse.
Akağan
Dürüstlüğüyle yükselen, yukarı çıkan kimse.
Akal
1. Akmak ve almak fillerinin emir biçimlerinin yan yana gelmesiyle oluşmuş bir ad.2. Beyaz anlamındaki ak ile kırmızı anlamındaki al sözlerinden oluşmuş bir ad.
Akalan
Dürüstlüğüyle ünlenen kimse.
Akalın
Dürüst, temiz, namuslu kadın.
Akalp
Doğruluğu ve dürüstlüğüyle tanınan kimse.
Akaltan
Dürüst, güvenilir sultan, padişah.
Akan
1. Bir yerden bir yere doğru akan, giden. 2. Çeşme, pınar.
Akanay
Bir yerden bir yere doğru giden kimse.
Akaner
Bir yerden bir yere giden kimse.
Akansu
Bir yerden bir yere doğru akan, giden su.
Akant
Dürüst, güvenilir yemin.
Akanyıldız
Güneş sistemi içinde hareket ederken dünya atmosferinin üst katmanlarına girip sürtünme sonucu ateş külçesi durumuna dönüşen küçük nesne.
Akarca
1. Küçük akarsu. 2. Kaplıca. 3. Sürekli işleyen çıban. 4. Kemik veremi.
Akarçay
Akan çay, dere.
Akarsel
Akan sel.
Akarsu
1. Yeryüzünde, yer altında belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya zaman zaman akan su.2. Tek sıra elmastan gerdanlık.
Akartuna
Tuna nehri gibi akan.
Akartürk
Akan, ileriye hareket eden Türk.
Akasma
Düğün çiçeğigillerden, beyaz çiçek veren, bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen sarmaşık özelliği gösteren bir bitki.
Akasoy
Sevilen, sayılan soydan gelen.
Akata
Temiz, dürüst ataların soyundan gelen kişi.
Akatay
Temiz, doğru kimse.
Akay
Parıltılı ay, ışıklı ay.
Akaydın
Temiz ve aydınlık.
Akbacı
Temiz ve namuslu bacı.
Akbal
Ak bal, beyaz bal, oğul balı.
Akbaran
Yağmur.
Akbaş
1.Yazın kutup bölgelerinde yaşayan, kışın ılık kıyılara göçen, kısa ve ince gagalı, siyah bacaklı bir tür yabani kuş 2. Karnabahar. 3. Tane tutmamış ekin başağı.4. Bir çeşit beyaz buğday. 5. Ekine tane tutturmayan bir bitki hastalığı.
Akbaşak
Sonbaharda ekilen, kabuğu beyaz, yumuşak, kışa dayanıklı bir çeşit buğday.
Akbatu
Yiğit erkek.
Akbatur
Yürekli, yiğit erkek.
Akbay
Dürüst zengin.
Akbayar
Dürüst ve namuslu saygın kimse.
Akbek
1. Dürüst, namuslu bey. 2. Dürüst ve namuslu olan saygın, zengin kişi.
Akbel
Suyu dürüst olan kimse.
Akbet
Namuslu, şerefli, doğru kimse.
Akbey
Dürüst, doğru kimse.
Akbil
bk. Akbel.
Akbilge
Namuslu, dürüst, bilgili, iyi ahlaklı, olgun ve örnek kimse.
Akboğa
Temiz, dürüst ve yiğit kimse.
Akbora
Genellikle arkasından yağmur getiren sert ve şiddetli fırtına gibi olan temiz ve dürüst kimse.
Akbörü
Beyaz kurt.
Akboy
Temiz soydan gelen kimse
Akbudun
Temiz, tanınmış soydan gelen kimse.
Akbuğ
Buğu, buhar gibi temiz olan kimse.
Akbulut
1. Bulutlu havalardaki bunaltıcı sıcaklık. 2. Pamuk bulutları.
Akburak
Hz. Muhammed'in Miraç Gecesi'ndeki temiz biniti.
Akburç
Güvenilir kale gibi olan kimse.
Akburçak
Baklagillerden, burçağa yakın bir bitki cinsi
Akça
1. Ak renkte, beyaz, oldukça beyaz. 2. Temiz, lekesiz. 3. Alaca. 4. Para.
Akçabay
Temiz ve dürüst kimse.
Akçael
Dürüst ve namuslu kimse.
Akçagül
Beyazımsı gül gibi olan kadın.
Akçakan
Soylu, temiz, dürüst.
Akçakaya
Beyaz kaya.
Akçakıl
Beyaz çakıl.
Akçakoca
Saçı sakalı beyazlaşmış ihtiyar.
Akçal
1. Beyazımsı, beyaza çalan. 2. İhtiyar.
Akçalı
1. Akçası olan, varlıklı, zengin.2. Dalları yassı olan bir çeşit çalı.
Akçam
Kuzey Amerika’da yetişen bir çam türü.
Akcan
Özü temiz, dürüst kimse.
Akçasu
Berrak su gibi temiz olan.
Akçay
Temiz ve berrak akan dere gibi olan kimse.
Akcebe
Beyaz zırh.
Akçer
Dürüst ve namuslu kimse.
Akçiçek
Beyaz çiçek.
Akçit
bk. Akşit.
Akcivan
Dürüst ve namuslu genç delikanlı.
Akçığır
Bir yolda dürüst ve namuslu olarak giden kimse.
Akçıl
1. Beyazımsı. 2. Rengini atmış, ağarmış, soluk, solgun.
Akçınar
Bir çınar türü.
Akçora
Yiğit, kahraman.
Akdağ
Tepeleri karla kaplı dağ.
Akdal
Namuslu, dürüst kimse.
Akdamar
Namuslu, dürüst kimse.
Akdemir
Dövme demir.
Akdeniz
Kuzeyde Avrupa, doğuda Asya, güneyde Afrika ile kuşatılan deniz.
Akdes
En kutsal, en kutlu.
Akdik
Martta ekilen yazlık buğday.
Akdiken
Hünnapgillerden, kırlarda kendiliğinden yetişen, hekimlikte ve boyacılıkta kullanılan, sert odunlu bir ağaç.
Akdil
İyi, doğru, güzel konuşan kişi.
Akdoğ
“Talihin, şansın iyi olsun” anlamında kullanılan bir ad.
Akdoğan
Kartalgillerden bir doğan türü.
Akdoğdu
Namuslu bir biçimde dünyaya geldi" anlamında kullanılan bir ad.
Akdoğmuş
Namuslu bir biçimde dünyaya gelmiş anlamında kullanılan bir ad.
Akdoğu
Ak-doğu.
Akdöl
Temiz soydan gelen kimse.
Akdolun
Ak ve kaybol" anlamlarında iki fiilin emir biçiminden oluşan bir ad.
Akdora
Doruğu bulutlu dağ.
Akdoru
Beyaz" anlamındaki ak ile "gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi kara olan at" anlamındaki doru sözlerinden oluşan bir ad.
Akdoruk
Beyaz" anlamındaki ak ile "tepe, en yüksek yer, uç, zirve en üstün başarı düzeyi kibirli" anlamlarındaki doruk sözlerinden oluşan bir söz.
Akduman
Beyaz duman.
Akdur
Akmak ve durmak fiillerinin emir biçimleriyle yapılmış bir ad, "ak ve dur".
Akdurmuş
Uzun ömürlü olması, çok yaşaması ve dürüst olması istenen çocuklara verilen ad.
Akel
1. Doğru, dürüst işler yapan kimse.2. Eli uğurlu olan kimse.
Aker
Dürüst, güvenilir erkek.
Akergin
Olgunlaşmış, yetişmiş dürüst kimse.
Akerman
Dürüst, soylu, temiz kişi.
Akersan
Yiğitliğiyle ad yapmış dürüst kimse.
Akersoy
Yiğit soydan gelen dürüst kimse.
Akgil
Temiz soylu kimse.
Akgiray
Dürüst han veya prens.
Akgöl
Temiz göl.
Akgöze
Temiz su kaynağı.
Akgüç
Gücünü doğru ve dürüst işlerde kullanan kimse.
Akgül
Beyaz gül.
Akgün
Mutlu, sevinçli gün.
Akgündüz
Mutlu, sevinçli gün.
Akgüner
Aydınlanmış tan vakti.
Akgüneş
Güneş gibi parlak ve aydınlık olan kimse.
Akgüngör
“Aydınlık, güzel günler gör" anlamında bir ad.
Akhan
Dürüst han, güvenilir hükimdar.
Akhanım
Dürüst, güvenilir kadın.
Akhun
1. Güzel koku veren bir bitki, papatya.2. Batı hunu.
Akibe
Arkadan gelen, izleyen, takip eden.
Akide
Bir şeye inanarak bağlanış, inanç, din inancı.
Akif
İbadet eden, ibadetle uğraşan kişi.
Akife
İbadet eden, ibadetle uğraşan kadın.
Akil
Akıllı, zeki kimse.
Akile
1. Akıllı, zeki, anlayışlı. 2. Ergenlik yaşına varmış olan kimse.
Akinci
Beyaz inci.
Akip
1. Son peygamber, Hazreti Muhammed. 2. Bir diğerinin arkasından gelen.
Akipek
Beyaz ipek.
Akı
Cömert kişi.
Akıalp
Cömert, eli açık yiğit.
Akıl
İnsanın düşünme, anlama, kavrama yeteneği.
Akılbek
Aklı sağlam olan, aklına güvenilen kimse.
Akıllı
Bilgili, zeki kimse.
Akıman
Cömert, eli açık kimse.
Akın
1. Düşman topraklarına tedirgin etme, yıldırma, çapul gibi amaçlarla toplu olarak yapılan baskın. 2. Kalabalık bir şeyin arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olması.
Akınal
Akın yap" anlamında kullanılan bir söz.
Akınalp
Akın yapan yiğit.
Akıncı
Düşman ülkesine akın yapan savaşçı.
Akıncıbay
Düşman ülkesine akın yapan savaşçı kimse.
Akıner
Akın yapan er.
Akıneri
Akıncı, savaşçı.
Akıntan
Tan yeri ağarırken yapılan akın.
Akkadın
Namuslu, dürüst kadın.
Akkan
1. Temiz soylu. 2. Bilen, bilgili.
Akkar
Kar gibi beyaz olan.
Akkaş
1. Yeşim taşının beyazı. 2. Şöhret, lakap. 3. Haşhaş, afyon.
Akkaya
Ak" ve "kaya" sözlerinden oluşan bir ad.
Akkaynak
Temiz, kirli olmayan kaynak.
Akkemik
Soyu temiz olan kimse.
Akkerman
Beyaz, kalın duvarlı, yüksek burçlu kale.
Akkılıç
Beyaz kılıç.
Akkın
1. Beyaz kılıç kabı. 2. İstekli, gönüllü, tutkun. 3. Akan su. 4. Açık, düzgün, pürüzsüz. 5. Az eğimli, düzgün, engebesiz yol veya toprak. 6. Kolaylıkla yapılan, çabuk ilerleyen, akıcı iş. 7. Yolunda, yoluna girmiş, olurunda iş.
Akkız
Temiz, dürüst, güvenilir kız.
Akkor
Işık saçacak beyazlığa varıncaya kadar ısıtılmış olan.
Akköz
İçinde küçük kor parçaları bulunan beyaz kül.
Akkurt
Beyaz kurt.
Akkuş
Kartalgillerden, ava alıştırılabilen küçük bir yırtıcı kuş, atmaca.
Akkutlu
Uğurlu, kutsal, mutlu olan dürüst kimse.
Akkuyaş
Ak ışıklı güneş.
Aklan
1. Sularını bir denize veya göle gönderen bölge.2. Bir dağ sırasının yamaçlarından her biri.
Akmaç
Şelale.
Akman
1. Temiz, beyaz, güzel insan. 2. İhtiyar.
Akmanalp
Temiz, beyaz, yiğit insan.
Akmaner
Temiz, beyaz, yiğit kişi.
Akmaral
Dürüst, güvenilir, ceylan gibi güzel kadın.
Akmeriç
Meriç nehri gibi saf ve temiz olan.
Aknur
Nur gibi parlak ve beyaz olan.
Akol
Terbiyeli, temiz, dürüst ol" anlamında kullanılan bir ad.
Akönder
Dürüst, güvenilir lider.
Akören
Temiz, bakımlı şehir.
Aköz
Özü temiz, doğru olan kimse.
Akozan
Güvenilir, dürüst şair, halk şairi.
Akpay
Ayağı düzgün, kötü yerlere gitmeyen kimse.
Akpınar
Berrak ve saf suyu olan pınar.
Akpolat
Çelik gibi kuvvetli ve sert olan.
Akpulat
bk. Akpolat.
Aksal
Akla, beyazla ilgili.
Aksan
İyi, temiz olarak tanınmış kimse.
Aksarı
Kanarya sarısı renginde olan.
Aksay
Dürüst, temiz olarak kabullen" anlamında kullanılan bir ad.
Aksel
Sel gibi ak" anlamında kullanılan bir ad.
Aksen
“Sen aksın, temizsin, doğru ve namuslusun” anlamında kullanılan bir ad.
Akser
Beyaz başlı, namuslu, dürüst, güvenilir.
Akses
Sesi güzel olan.
Akseven
Beyazı, dürüstlüğü, doğruluğu seven.
Aksevil
Biraz hareket et de herkes seni sevsin" anlamında kullanılan bir ad.
Akşit
1. Kutlu, uğurlu. 2. Nur, aydınlık.
Aksın
“Sen aksın, temiz ve lekesizsin, doğru ve dürüstsün” anlamında kullanılan bir ad.
Aksöğüt
Söğütgillerden, kabukları eczacılıkta kullanılan bir söğüt türü.
Aksoy
Temiz, tanınmış soydan gelen kimse.
Aksu
1. Kayalardan sızan tatlı ve berrak su. 2. Gözdeki billur cismin saydamlığını yitirerek ağarmasından ileri gelen körlük.
Aksülün
Beyaz renkli sülün.
Aksun
Kımılda ve sun" anlamında kullanılan bir ad.
Aksuna
Ak renkli yaban ördeği.
Aksunar
Dürüstlük, doğruluk gösterir" anlamında kullanılan bir ad.
Aksuner
Dürüst, güvenilir sunucu.
Aksungur
1. Eski Türk büyüklerine verilen san. 2. Kartalgillerden bir doğan türü, akdoğan.
Aksüyek
Soyu temiz olan.
Aktaç
Beyaz taç.
Aktalay
Beyaz deniz, ak deniz.
Aktan
Parlak, aydınlık sabah.
Aktar
1. Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân. 2. İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt, tütün vb. satılan dükkân. 3. Damlalar.
Aktaş
Lüle taşı
Aktay
Beyaz tay.
Aktekin
Güvenilir, dürüst prens, şehzade.
Aktemür
bk. Akdemir
Aktimur
bk. Akdemir
Aktı
1. Saf, masum. 2. El emeği.
Aktolga
Savaşçıların başlarına giydikleri demir başlık.
Aktolun
Beyaz ay.
Aktuğ
Beyaz tuğ.
Aktün
Aydınlık, mehtaplı gece.
Aktuna
Gösterişli, görkemli dürüst kimse.
Aktunç
Beyaz tunç.
Aktürk
Soylu, temiz, doğru ve dürüst Türk.
Akün
Dürüstlüğü ve iyiliğiyle ün yapmış kimse.
Akünal
Dürüstlük ve iyilikle ün kazan" anlamında kullanılan bir ad.
Akvarol
Dürüst bir biçimde yaşa, uzun ve sağlıklı bir yaşamın olsun anlamında kullanılan bir ad.
Akyel
Güneyden esen rüzgâr, lodos.
Akyiğit
Dürüstlüğü ve temizliğiyle tanınmış yiğit.
Akyipek
bk. Akipek.
Akyıldız
Çoban yıldızı.
Akyol
Dürüst, doğru ve iyi yol, hak yol.
Akyön
Doğru yön.
Akyürek
Temiz, iyi niyetli kimse.
Akyurt
Güvenilir yurt.
Akyüz
Namuslu, şerefli, doğru kimse.
Ala
1. Karışık renkli, çok renkli, alaca. 2. Açık kestane renginde olan, ela. 3. Kekliğin boynundaki siyah halka.4. Benekli. 5. Tam olgunlaşmamış.
Alâattin
Dinin yücesi, ulusu, büyüğü.
Alabaş
1. Turpgillerden, şalgama benzeyen bir bitki.2. Baş tüyleri karışık renkli bir tür kuş.
Alabay
Henüz olgunlaşmamış kimse.
Alabegim
bk. Alabegüm.
Alabegüm
Henüz olgunlaşmamış kadın.
Alabezek
Leyleğe benzeyen bir göçmen kuş.
Alaca
1. Birkaç rengin karışımından oluşan renk. 2. Birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma. 3. Ağaçta ilk olgunlaşan meyve.
Alaçam
Rengi kızıla yakın bir çam türü
Alacan
Henüz olgunlaşmamış dost.
Alaçuk
1. Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak.2. Keçeden yapılan çadır.
Aladoğan
Karışık renkli doğan kuşu.
Alageyik
Geyikgillerden, Güney Avrupa ve Kuzey Afrika'da yaşayan, postu benekli, erkeklerinin boynuzları uca doğru kürek biçiminde genişleyen, bir cins geyik
Alagöz
Ela gözlü kimse.
Alagün
Yazın, güneş bulut arkasında kaldığında oluşan gölgeli durum.
Alahan
Henüz olgunlaşmamış hükümdar.
Alakız
Henüz olgunlaşmamış kız.
Alakoç
Derisinde türlü renkler olan koç.
Alakurt
Derisinde türlü renkler olan kurt.
Alakuş
Tavus kuşu.
Alâmet
Belirti, iz.
Alan
1. Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha. 2. Orman içinde düz ve ağaçsız yer.3. Ülke alan, fetheden, fatih.
Alanalp
Ülke fetheden yiğit.
Alanay
Ülke fetheden kimse.
Alanbay
Ülke fetheden kimse.
Alaner
Ülke fetheden yiğit kimse.
Alangoya
Altın geyik.
Alangu
Altın geyik.
Alanur
Çok renkli parlaklık.
Alapınar
Henüz tam olgunlaşmamış genç kız.
Alat
1. Acele, çabuk. 2. Bir tür çam ağacı.
Alatan
Güneş doğmadan önce ufukta beliren karışık renkler.
Alataş
Çok renkli taş.
Alatay
Derisinde benekler olan tay.
Alay
1. Herhangi bir törende veya gösteride yer alan topluluk.2. Genellikle üç tabur ve bunlara bağlı birliklerden oluşan asker topluluğu.
Alaybey
Herhangi bir törende veya gösteride yer alan topluluğun önderi.
Alayunt
Al kısrak.
Alaz
1. Alev. 2. Ağaçsız, açıklık yerler. 3. Gösteriş, haşmet.
Albayrak
Türk bayrağı.
Albeni
Alım, çekicilik, cazibe.
Albora
İşte fırtına çıktı" anlamında kullanılan bir ad.
Alburak
İşte Burak" anlamında kullanılan bir ad.
Alcan
Cesur, yürekli, atılgan kimse.
Alçiçek
Kırımızı çiçek.
Alçin
Kızıl renkli küçük bir kuş.
Alçık
Gözcü, kollayıcı.
Alçın
Al renkli, kırmızı.
Alçınsu
Kırmızı renkli su.
Aldemir
Demirin kızdırılmış durumu.
Aldeniz
Kızıl renkli deniz.
Aldoğan
Bir doğan türü.
Alem
1. Bayrak, sancak. 2. Minare, kubbe, sancak direği vb. yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs.
Alemdar
Bayrağı veya sancağı taşıyan kimse.
Alemşah
Hükümdar nişanı.
Â
Âlemtap
Dünyayı parlatan, aydınlatan.
A
Alev
1.Yanan maddelerin veya gazların türlü biçimlerde uzanan ışıklı dili. 2. Sıcaklık.3. Kıvılcım.
Alevnaz
Aşk ateşine düşmüş nazlı güzel.
Algan
Alan, fetheden, fatih.
Algın
1. Güçlü, iyi, güzel, sıcakkanlı, sevimli. 2. Sevdalı, âşık, vurgun. 3. Hızlı akan su. 4. Cılız, zayıf.
Algış
Dua, övgü.
Algu
1. Silah. 2. Hep, bütün, hepsi. 3. Topluluk.
Algül
Kırmızı gül.
Algun
bk. Algın.
Algur
1. Tümsek, tepe. 2. Sakin, sessiz. 3. (Far.) Kırmızı.
Alhan
Erkek deve kuşu.
Ali
1. Yüce, ulu, yüksek. 2. Orun bakımından en üstün.
Alican
Yüce, ulu dost.
Alihan
Yüce, ulu hükümdar.
Alika
1. Özgür, hür. 2. Asil, soylu. 3. Güzel, genç kız. 4. Eski.
Alim
Bilgin.
Alime
Bilgin kadın.
Alipek
Al renkli ipek.
Aliş
“Ali” adının halk dilinde değişmiş biçimi.
Alisa
1. Asil soydan olan. 2. Güzel.
Alişah
Hükümdarların en yücesi.
Alişan
Herkes tarafından tanınan, ünlü.
Alise
bk. Alisa.
Aliyar
Yüce, ulu dost, sevgili.
Aliye
Yüksek, yüce.
Alıcı
Duygulu, içli, alıngan.
Alım
1. Çekicilik. 2. Kurum, çalım, gurur.
Alımlı
1. Göz alıcı, çekici, cazibeli. 2. Kurumlu, çalımlı, gururlu.
Alıncak
1. Anlayışlı, duygusal. 2. Alıngan, onurlu. 3. Kurumlu, çalımlı, gururlu.
Alışık
Herhangi bir duruma alışmış olan.
Alışın
Al renkli ışın.
Alkan
Kırmızı kan.
Alkaş
bk. Alkış.
Alkılıç
Eline kılıç al anlamında kullanılan bir ad.
Alkım
Gökkuşağı.
Alkın
1. Sevdalı, âşık, vurgun. 2. Fakir, zayıf.
Alkış
Hayırlı dua.
Alkoç
Kınalı koç.
Alkor
Kırmızı ateş, köz.
Alköz
Kırmızı ateş.
Alkun
Hep, bütün, herkes.
Allahverdi
Allah bağışladı" anlamında kullanılan bir ad.
Allı
Al renkli, al renge boyanmış.
Allıkız
Sağlıklı, al yanaklı kız.
Almabanu
Hanımefendi, prenses.
Almagül
Güle gibi güzel.
Almila
bk. Alımla.
Almile
bk. Alımla.
Almıla
Kırmızı elma.
Almula
bk. Alımla.
Alnar
Kırmızı nar.
Alnıaçık
Dürüst, temiz, lekesiz kimse.
Alnıak
Doğru, güvenilir kimse.
Alp
1. Yiğit, kahraman, cesur, bahadır kimse. 2. Eski Türklerde kullanılan bir unvan.
Alpağan
Cesur, yiğit, kahraman kimse.
Alpagu
1. Tek başına düşmana saldıran yiğit. 2. Eski Türklerde bir rütbe adı.
Alpak
Dürüst, kahraman, yiğit kimse.
Alpar
Yiğit, kahraman, cesur kimse.
Alparslan
1. Yiğit, cesur, yürekli kimse.2. Büyük Selçuklu hükümdarı.
Alpartun
Kendine güveni olan yiğit.
Alpaslan
bk. Alparslan.
Alpat
Yiğit, cesur, yürekli kimse.
Alpata
Yiğit, cesur, yürekli ata.
Alpay
Cesur, yiğit kimse.
Alpaydın
Yiğit, cesur, yürekli kimse.
Alpayer
Cesur, yiğit kimse.
Alpbilge
Yiğit, cesur, yürekli bilge kişi.
Alpçetin
İnatçı, sert tavırlı yiğit.
Alpdemir
Demir yürekli, korkusuz yiğit.
Alpdoğan
Doğuştan yiğit, cesur, yürekli olan kimse.
Alper
Yiğit, kahraman erkek.
Alperen
Yiğit, cesur, yürekli kimse.
Alpergin
Yiğit, cesur, yürekli, olgun kimse.
Alpermiş
Yiğit, cesur, yürekli ermiş kimse.
Alpertunga
1. Yiğit, cesur, yürekli kimse.2. Türk destan kahramanı.
Alpgiray
Yiğit, cesur, yürekli hükümdar.
Alphan
Yiğit, cesur, yürekli hükümdar.
Alpkan
Yiğit soydan gelen.
Alpkanat
Yiğit, cesur, yürekli kimse.
Alpkartal
Yiğit, cesur, yürekli kimse.
Alpkın
Yiğit, cesur, yürekli kimse.
Alpkülük
Ünlü, tanınmış yiğit kimse.
Alpkutlu
Yiğit, cesur, yürekli, kutlu kimse.
Alpman
Yiğit, cesur, kahraman kişi.
Alpnur
Yiğit, cesur, yürekli, güzel kadın.
Alpoğan
Yiğit, cesur, yürekli, etkili kimse.
Alpsoy
Yiğit soydan gelen kimse.
Alpsü
Yiğit asker.
Alptekin
Yiğit, cesur, yürekli hükümdar.
Alptoğan
bk. Alpdoğan
Alptuğ
Yiğit, cesur, yürekli, savaşçı kimse.
Alpyürek
Cesur, yürekli, yiğit kimse.
Alpyürük
Bir yerde duramayan, hareketli, cesur, yiğit kimse.
Alsan
“San al, şanın, adın duyulsun” anlamında kullanılan bir ad.
Alsancak
Türk bayrağı.
Alsevin
Al ve sevin anlamında kullanılan bir ad.
Alsoy
Ünlü bir soydan gelen kimse.
Alsu
Pembe renkli.
Altaç
Taç takın anlamında kullanılan bir ad.
Altan
1. Kızıl tan. 2. Hakan, sultan, padişah.
Altaner
Yiğit, cesur hükümdar gibi olan kimse.
Altaş
Kırmızı taş.
Altav
Altın.
Altay
Yüksek dağ.
Altemür
Al renkli demir.
Alten
Kırmızı tenli kimse.
Altın
1. Parlak sarı renkte, kolay işlenen, değerli paslanmaz maden. 2. Üstün nitelikli, değerli kimse.
Altınay
Üstün nitelikli, değerli kimse.
Altınbaran
Üstün nitelikli, değerli kimse.
Altınbaş
Üstün nitelikli, değerli kimse.
Altınbaşak
Üstün nitelikli, değerli kimse.
Altınbay
Üstün nitelikli, değerli kimse.
Altınbike
Üstün nitelikli, değerli kadın.
Altınçiçek
Üstün nitelikli, değerli kadın.
Altındal
Üstün nitelikli, değerli kadın.
Altınel
Üstün nitelikli, değerli kimse.
Altıner
Üstün nitelikli, değerli kimse.
Altıngül
Üstün nitelikli, değerli kadın.
Altınhan
Üstün nitelikli, değerli hükümdar.
Altınhanım
Üstün nitelikli, değerli kadın.
Altınhatun
Üstün nitelikli, değerli kadın.
Altıniz
Üstün nitelikli, değerli kimse.
Altınışık
Üstün nitelikli, değerli, aydın kimse.
Altınışın
Üstün nitelikli, değerli, aydın kimse.
Altınkaya
Üstün nitelikli, değerli kimse.
Altınkılıç
Üstün nitelikli, değerli, savaşçı kimse.
Altınkız
Üstün nitelikli, değerli, güzel kadın.
Altınnur
Üstün nitelikli, değerli, güzel kadın.
Altınok
Üstün nitelikli, değerli kimse.
Altınöz
Soyu üstün nitelikli, değerli olan kimse.
Altınsaç
Sarı saçlı kadın.
Altınsoy
Soyu üstün nitelikli, değerli olan kimse.
Altıntaç
Altın taç takınmış kimse.
Altıntaş
Üstün nitelikli, değerli kimse.
Altıntop
1. Üstün nitelikli, değerli kimse.2. Greyfurt.
Altıntuğ
Üstün nitelikli, değerli kimse.
Altoğan
bk. Aldoğan.
Altop
İşte al, tombul bir çocuk anlamında kullanılan bir ad.
Altuğ
Kırmızı tuğ.
Altun
bk. Altın
Altuna
Kızıl akan Tuna nehri.
Altunay
bk. Altınay
Altunbaş
bk. Altınbaş
Altunç
Kırmızı tunç.
Altunçağ
Altın çağ.
Altuncan
bk. Altıncan
Altuner
bk. Altıner
Altunhan
bk. Altunhan
Altuntaş
bk. Altıntaş
Alyipek
bk. Alipek
Amaç
Erişilmek istenen sonuç, maksat, gaye, hedef.
Amanullah
bk. Emanullah
Amber
1. Amber balığından çıkarılan güzel kokulu, kül renginde bir madde. 2. Güzel kokulu bazı maddelerin ortak adı.
Amil
1. İsteyen, emeli olan. 2. Etken, etmen, sebep, faktör.
Amile
Bir işi yapmakla yükümlü olan.
Amine
bk. Emine
Amir
Bir işte emir verme yetkisi bulunan kimse.
Amiran
Amirler.
Amire
1. Bir işte emir verme yetkisi bulunan kimse. 2. Şenlendiren, bayındırlaştıran kimse.
Amre
Yaşam süren, yaşayan.
Anabacı
Anne ve kız kardeş.
Anabörü
Dişi kurt.
Anadolu
1. Anne, doldu!" anlamında kullanılan bir ad.2. Türkiye’nin Asya kıtasında bulunan topraklarına verilen ad.
Anahanım
Anne olmuş kadın.
Anakadın
Anne olmuş kadın.
Anakız
Anne ve kız.
Anar
Anımsar, hatırlar anlamında kullanılan bir ad.
Anargül
Anımsayan, hatırlayan güzel kadın.
Anber
bk. Amber.
Ancı
Avcı.
Ançıbay
Avcı bey.
Andaç
1. Armağan.2. Evlat, nesil. 3. Ün, şöhret. 4. Eş, denk.
Andak
Derhâl, hemen.
Andelip
Bülbül.
Andiç
Ant iç, yemin et anlamında kullanılan bir ad.
Andıç
bk. Andaç.
Angı
1. Şan, şöhret, ün. 2. Hatıra, hediye, armağan.
Angıl
Ünlü, tanınmış.
Angın
Tanınmış, ünlü.
Angış
Anı, hatıra.
Angıt
Ördekgillerden, tüyleri kiremit renginde, evcilleştirilebilen bir yaban kuşu.
Anı
Yaşanmış olgulardan belleğin sakladığı her türlü iz, hatıra.
Anık
1. Hazır. 2. Anı, hatıra. 3. Zayıf, cılız.
Anıl
1. Amaç, erek. 2. Yavaş, ağır. 3. Bellek, hafıza. 4. “Adın her zaman anılsın” anlamında kullanılan bir ad.
Anıt
Önemli bir olayın veya büyük bir kişinin gelecek kuşaklarca tarih boyunca anılması için yapılan, göze çarpacak büyüklükte, sembol niteliğinde yapı.
Anka
Masallarda adı geçen ve gerçekte var olmayan büyük bir kuş.
Anlı
Ünlü, tanınmış, namlı.
Annak
1. Karşı, ön taraf. 2. Doruk, gözetleme yeri, siper. 3. Duygu. 4. Hatıra. 5. Alan, meydan
Ant
1. Tanrı'yı veya kutsal bilinen bir kişiyi, bir şeyi tanık göstererek bir olayı doğrulama, yemin.2. Kendi kendine söz verme
Apa
1. Büyük. 2. San, unvan.
Apak
Tertemiz, bembeyaz.
Apakhan
Tertemiz, dürüst hükümdar.
Apaydın
Çok aydınlık, çok ışıklı.
Aracı
Uzlaştırıcı, anlaşma sağlayan kimse.
Arafat
1. Tanışma, buluşma yeri.2. Hacıların Kurban Bayramı'nın arife günü toplandıkları Mekke'nin doğusundaki tepe.
Aral
1. Birbirine yakın adaların oluşturduğu topluluk, takımada. 2. Sıradağlar.
Aran
1. Kuytu, sıcak yer. 2. Yayla. 3. Düzlük, ova, kışlak. 4. Ilımlı, uyumlu, uygun.
Aras
1. Kendisininmiş gibi sahip çıkılan, bulunmuş mal.2. Doğu Anadolu’da bir ırmak.
Arat
1. Cesaret, yüreklilik. 2. Halk.
Araz
1. Esenlik, mutluluk. 2. Sel, akıntılı su. 3. Bir tür ot. 4. Soğuk. 5. Belirti, işaret.
Arbaş
Sarışın, mavi gözlü kimse.
Arbay
bk. Erbay
Arbek
bk. Erbey
Arca
1. Temiz. 2. Namuslu.
Arcan
Özü saf, temiz kimse.
Arda
1. Hükümdar veya kumandan asası. 2. İşaret olarak yere dikilen çubuk. 3. Sonra gelen.4. Meriç ırmağının Edirne yöresindeki önemli bir kolu. 5. Uygur yazılarında geçen çok eski bir Türk adı.
Ardahan
Sonra gelen, sonraki hükümdar.
Ardemir
bk. Erdemir
Ardıç
Servigillerden, güzel kokulu yapraklarını kışın da dökmeyen, yuvarlak kara yemişleri ilaç olarak kullanılan bir ağaççık.
Ardıl
Birinin ardından gelip onun yerine geçen kimse.
Arefe
bk. Arife
Arel
Temiz, dürüst kimse.
Arer
Temiz, doğru kimse.
Argana
Akıllı.
Argın
Yorgun, bitkin, zayıf.
Argu
İki dağ arası, uçurum.
Arguç
Gurur.
Argüden
Temiz ve dürüst olmayı amaçlayan kimse.
Argüder
bk. Argüden
Argün
Temiz, aydınlık gün.
Arhan
Üstün nitelikli, dürüst hükümdar.
Ari
1. Özgür. 2. Çıplak, yoksun. 3. Boş.
Arif
Çok anlayışlı ve sezgili kimse.
Arife
1. Bilen, bilgili.2. Belirli bir günün, olayın bir önceki günü veya ona yakın günler.
Arik
Çabuk davranan, çevik kimse.
Arı
1. Temiz. 2. Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf. 3. Kutsal. 4. Günahsız. 5. Çiçeklerden bal yapan böcek. 6. Çalışkan.
Arıbal
Katışıksız, temiz bal.
Arıbaş
Dürüst, güvenilir kimse.
Arıboğa
Çalışkan kimse.
Arıç
Barış.
Arıca
Temizce, arı gibi.
Arıcan
Temiz, doğru kimse.
Arıel
Dürüst, temiz, namuslu.
Arıer
Çalışkan kimse.
Arığ
bk. Arık
Arıhan
Dürüst, çalışkan hükümdar.
Arık
1. Temiz, saf, duru.2. Zayıf, cılız. 3. Su yolu, ark. 4. Dere, çay. 5. Fidan dikilen yer.
Arıkal
“Temiz, doğru ve dürüst kal” anlamında kullanılan bir ad.
Arıkan
Temiz soylu kimse.
Arıkboğa
bk. Arıboğa
Arıker
Temiz, dürüst kimse.
Arıkhan
Temiz, dürüst hükümdar.
Arıkiz
Kendisinden sonra iyi bir ad bırakmış olan kimse.
Arıkol
Temiz ve dürüst ol anlamında kullanılan bir ad.
Arıkut
Mutlu olmuş dürüst kimse.
Arıl
Temizlen, arın anlamında kullanlıan bir ad.
Arıman
Temiz, saf, dürüst kimse.
Arın
1. Temiz, arı, saf. 2. Alın. 3. Yüz, cephe, dağların, tepelerin yüzü.
Arınç
1. Temiz, saf, arı. 2. Barış, huzur.
Arınık
Temiz, saf, berrak.
Arıpınar
Berrak akan pınar.
Arış
1. Kolun dirsekle bilek arasındaki bölümü. 2. Araba, kağnı oku. 3. Asma.
Arısal
Arı gibi çalışkan kimse.
Arısan
Temiz, doğru tanınmış kimse.
Arısoy
Temiz ve dürüst bir soydan gelmiş olan kimse.
Arısu
Berrak akan su temiz ve dürüst olan kimse.
Arıtan
Temizleyen, arı duruma getiren.
Arıtaş
Temiz taş.
Arıyüz
Temiz görünüşlü kimse.
Arkadaş
1. Birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerden her biri.2. Bir ortamda birlikte bulunanlardan her biri.
Arkan
1. Temiz, arı kandan gelen. 2. Üstün, galip.
Arkay
1. Yükselen.2. Çeşitli yönlere doğru çıkık bir durumda olan.
Arkın
1. Yavaş, ağır, sakin. 2. Zayıf. 3. Gelecek yıl.
Arkış
1. Elçi, haberci. 2. Kervan.
Arkoç
Arı gibi çalışkan kimse.
Arkun
bk. Arkın
Arkut
Temiz, uğurlu, kutlu.
Arlan
“Utanç duy” anlamında kullanılan bir ad.
Armağan
1. Birini sevindirmek, mutlu etmek için verilen şey, hediye. 2. Ödül. 3. Bağış, ihsan.
Arman
1. Dürüst, doğru, güvenilir kimse. 2. İstek. 3. Özlem.
Armanç
İdeal, ülkü.
Arna
Adak, adanmış.
Arol
“Arı, temiz, çalışkan ol” anlamında kullanılan bir ad.
Arpad
Arpacık.
Arpağ
Sihir, büyü, üfürük.
Arpak
Temiz, dürüst, güvenilir kimse.
Arpınar
bk. Arıpınar
Arsal
1. Arı gibi temiz, çalışkan. 2. Kumral.
Arsan
Temiz adlı, iyi tanınan kimse.
Arslan
bk. Aslan
Arslaner
bk. Aslaner
Arsoy
bk. Arısoy
Artaç
Temiz taç takınmış, güvenilir hükümdar.
Artam
1. Erdem, fazilet. 2. Değer, kıymet.
Artan
1. Yarar, fayda. 2. Üstünlük, meziyet, nitelik.
Artık
1. Erdemli, nitelikli, üstün. 2. Fazla, çok, daha çok.
Artuç
Ucu sivri bir demirle donanmış, uzunca çubuk şeklinde, mızrak türünden eski bir silah.
Artuk
bk. Artık
Artun
Gururlu, kendine güveni olan kimse.
Artunç
bk. Ertunç
Artut
Hediye.
Aru
bk. Arı
Arukan
bk. Arıkan
Arukız
Sevimli kız, güzel kız.
Aryüz
bk. Arıyüz
Arziye
Toprakla ilgili, topraktan yetişen.
Arzık
Dindar, sofu
Arzu
1. İstek, dilek. 2. Heves.
Arzugül
Gül gibi istenilen, beğenilen.
Arzuhan
Hükümdarın isteği, dileği.
Arzum
“İsteğim, dileğim” anlamında kullanılan bir ad.
Aşa
Aşırı, aşkın, fazla.
Asaf
1. Vezir. 2. Hazreti Süleyman’ın veziri.
Asal
Başlıca, esaslı, temel.
Asalbegim
bk. Asalbegüm
Asalbegüm
Gerçek hanımefendi.
Asalet
(asa:let)
Asan
Kolay.
Aşcır
Güçlükleri, engelleri yenen kimse.
Asena
Kurt.
Asfer
1. Sarı. 2. Uçuk, soluk benizli.
Asil
Soylu.
Asile
Soylu.
Asime
bk. Asıma.
Asimegül
Günah ve haramdan sakınan gül yüzlü.
Aşina
1. Bildik, tanıdık. 2. Bilinen.
Aşir
1. Bir dinî tören sırasında veya cemaatle namaz kılınıp dua edildikten sonra okunan Kur'an ayetleri. 2. On sayısı. 3. On gün.
Asiye
İsyan eden.
Ası
1. Yarar, fayda, kazanç. 2. Yetişkin, olgun. 3. İri, gösterişli. 4. Çevik.
Asıf
Şiddetli rüzgâr, fırtına
Â
Âşık
Tutkun, vurgun, sevdalı.
A
Asılbanu
Gerçek hanımefendi, gerçek prenses.
Asılgül
Gerçek gül.
Asım
1. Günahtan, haramdan çekinen. 2. Namuslu, iffetli.
Asıma
1. Günahtan, haramdan çekinen. 2. Namuslu, iffetli.
Aşır
bk. Aşir
Aşkan
1. Kula donlu at. 2. İşaret, im. 3. Renk, beniz.
Aşkım
Benim aşkım, sevdiğim insan, sevgilim anlamında kullanılan bir ad.
Aşkın
1. Belli bir süreyi aşmış, ötesine geçmiş.2. Benzerlerinden üstün.3. Çok, fazla.
Aşkınay
Benzerlerinden üstün olan.
Aşkıner
Benzerlerinden üstün olan kimse.
Aslan
1.Kedigillerden, Afrika'da ve Asya'da yaşayan, erkekleri yeleli, yırtıcı, uzunluğu 160 cm, kuyruğu 70 cm ve ucu püsküllü, çok koyu sarı renkli güçlü bir memeli türü. 2. Gürbüz, yiğit adam.
Aslaner
Aslan gibi yürekli ve cesaretli olan kimse.
Aslanhan
Aslan gibi yürekli ve cesaretli olan hükümdar.
Asliye
1. Seçkin, özel. 2. Esas, temel.
Aslı
1. Bir şeyin kendisi. 2. Kerem ile Aslı öyküsünün kadın kahramanının adı.
Aslıbey
Bey soyundan gelen.
Aslıgül
Soyu gül gibi temiz ve güzel olan.
Aslıhan
Han soyundan gelen.
Aslım
Yarar, fayda.
Aslınur
Nurdan gelen, aydınlık, ışıklı, temiz.
Asma
Dalları çardak üzerine yayılan bitkilere, genel olarak verilen ad.
Asri
Çağcıl, çağdaş.
Asu
(A:su)
Asude
Rahat, dingin, huzurlu, sessiz, sakin.
Asuman
Gök, gökyüzü.
Asutay
Hırçın tay.
Asya
1. Doğu.2. Dünyanın beş kıtasından en büyük ve en kalabalık olanı.
Asye
bk. Asiye.
Ata
1. Baba. 2. Dedelerden ve büyük babalardan her biri.3. Kişinin geçmişte yaşamış olan büyükleri.
Ataan
Atalarını an, hatırla anlamında kullanılan bir ad.
Atabay
Zengin, saygın kimse.
Atabek
Selçuklularda şehzadelerin eğitimiyle görevli kimse, lala.
Atabey
bk. Atabek.
Atabörü
Atası cesur ve yiğit olan kimse.
Ataç
1. Atalardan gelen, atalarla ilgili olan. 2. Büyüklük gösteren çocuk.
Atacan
Sevgili baba anlamında kullanılan bir ad.
Atadan
Atalardan gelen.
Ataergin
Atalardan ulaşan.
Atagül
Ataların anısı olan gül gibi güzel.
Atagün
Ataların aydınlığı.
Atahan
Hükümdar olan ata.
Atak
1. Dışa dönük, canlı, girişken. 2. Eli açık, cömert. 3. Atıcı, nişancı.
Atakan
Hükümdar olan ata.
Ataker
1. Dışa dönük, canlı, girişken kimse.2. Eli açık, cömert kimse.3. Atıcı, nişancı kimse.
Atakul
Atalarını gerçekten seven kimse.
Atakurt
Atası cesur ve yiğit olan kimse.
Atakut
Ataları kutlu olan kimse.
Atalan
At sahibi olan kimse.
Atalay
Ünlü, namlı, şöhretli kimse.
Atalmış
Ünlü, namlı, şöhretli kimse.
Ataman
Ata kişi, başkan, önder.
Atambay
Atam beydir anlamında kullanılan bir ad.
Atamer
Atam yiğittir anlamında kullanılan bir ad.
Atamtürk
Atam Türk'tür analamında kullanılan bir ad.
Ataner
Atan yiğittir anlamında kullanılan bir ad.
Atanur
Atası aydın, bilge olan kimse.
Ataol
Yüce bir insan ol anlamında kullanılan bir ad.
Ataöv
Atalarını öv anlamında kullanılan bir ad.
Atasagun
Hekim, doktor.
Atasan
Ataları gibi ünlü olan kimse.
Atasay
Atalarına saygı göster anlamında kullanılan bir ad.
Atasev
Atalarını sev anlamında kullanılan bir ad.
Ataseven
Atalarını seven kimse.
Atasever
bk. Ataseven
Atasevin
Atalarınını seviniz anlamında kullanılan bir ad.
Atasoy
Ataları gibi soylu olan kimse.
Atasü
Ataları asker olan kimse.
Atatöre
Atalardan gelen töre.
Atatuğ
Atalarının tuğunu takmış olan kimse.
Atatüre
bk. Atatöre
Atatürk
1. Türklerin atası. 2. Büyük kurtarıcı Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya 1934 yılında yasayla verilmiş soyadı.
Ataullah
Allah’ın bağışı, ihsanı.
Ataün
Ata-ün.
Atay
Bilinen, tanınmış kimse.
Ateş
1. Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık.2. Coşkunluk.
Atfi
Şefkatle, iyilikseverlikle ilgili.
Atgun
1. Yorgun, bitkin. 2. Yavaş. 3. Gizli, saklı. 4. Yaban armudu. 5. Yırtıcı hayvan.
Atik
1. Eski. 2. Özgür, hür. 3. Asil, soylu.
Â
Âtike
1. Eski. 2. Özgür. 3. Soylu. 4. Güzel, genç kız.
A
Atila
bk. Attila
Atilla
bk. Attila
Atime
Akşamın ilk karanlığı, karanlığın başlangıcı.
Atiye
1. İhsan, lütuf, bağışlama. 2. Armağan.
Atıf
1. Eğilen, meyleden. 2. Bağlayan. 3. Şefkatli, sevecen
Atıfa
bk. Atıfe
Atıfe
1. Eğilen, meyleden. 2. Bağlayan. 3. Şefkatli, sevecen.
Atıl
“Girişken ol, ilerlemek için çaba göster, hızla ilerle, atılgan ol” anlamlarında kullanılan bir ad.
Atılay
bk. Atalay
Atılgan
1. Çekinip korkmadan kendini tehlike veya güçlüklere atan kimse.2. Girişken.
Atız
İki dere arasındaki su geçecek set.
Atlan
1. Ün, nam, şöhret. 2. Değer, önem.
Atlas
Yüzü parlak, sık dokunmuş bir tür ipekli kumaş.
Atlı
1. Atı olan.2. Ünlü, tanınmış.
Atlığ
Ünlü, tanınmış, adlı.
Atlıhan
1. Atı olan hükümdar.2. Ünlü hükümdar.
Atmaca
Kartalgillerden, ava alıştırılabilen küçük yırtıcı bir kuş.
Atom
1. Birkaç türü birleşince çeşitli kimyasal bileşikleri, bir tek türü ise bir kimyasal ögeyi oluşturan parçacık. 2. Eski Yunan filozoflarına göre, gerçeğin son, artık bölünemez, bozulamaz diye tasarlanan temel ögeleri.
Attilâ
1. Ünlü. 2. Babacık. 3. Büyük Hun İmparatorunun adı.
Atuf
Birine sevgisi olan, sevgi duyan.
Avar
1. Direnen, karşı koyan.2. VII.yüzyılın sonuna değin Orta Avrupa’da yaşamış bir Türk boyu.
Avcı
Avlanmayı seven, avı iş edinen kimse.
Avhan
Avı seven hükümdar.
Avkan
1. Uzak. 2. Suyun toplandığı yer.
Avni
Yardım ve yardımcılıkla ilgili.
Avniye
Yardım ve yardımcılıkla ilgili.
Avşar
bk. Afşar.
Avunç
Avunma, teselli.
Ay
1. Yer yuvarlağının uydusu olan gök cismi, kamer. 2. Yılın on iki bölümünden her biri. 3. Güzel, parlak, nurlu.
Aya
Kibar hanım, hanımefendi.
Ayaba
Ay gibi parlak ve güzel ana.
Ayaça
Sevgili hanım, sevgili kibar hanım.
Ayal
Karı, eş, zevce.
Ayalp
Ay kadar parlak ve güzel yiğit.
Ayaltın
Ay ve altın gibi parlak olan.
Ayana
Ey ana! anlamında kullanılan bir ad.
Ayanç
Saygı.
Ayanfer
Gözün ışığı, göz nuru, parlaklığı.
Ayas
bk. Ayaz
Ayaşan
Yükselen.
Ayasun
El uzat anlamında kullanılan bir ad.
Ayata
Ey baba! anlamında kullanılan bir ad.
Ayataç
Ey büyüklenen sevimliçocuk1 anlamında kullanılan bir ad.
Ayaydın
Ay ışığı, ay aydınlığı.
Ayaz
1. Duru ve sakin havada çıkan kuru soğuk. 2. Açık, bulutsuz hava. 3. Aydınlık, ışık. 4. Mehtap.
Aybala
Ay gibi parlak ve güzel çocuk.
Aybanu
Ay gibi güzel ve parlak hanımefendi.
Aybar
Gösterişli, heybetli, görkemli.
Aybars
1. Ay gibi güzel ve temiz pars. 2. Hun İmparatoru Attila'nın amcası.
Aybaş
Ey lider, önder! anlamında kullanılan bir ad.
Aybay
Ey bey! anlamında kullanılan bir ad.
Aybegim
bk. Aybegüm
Aybegüm
Ay gibi güzel hanımefendi.
Aybek
1. Ay gibi güzel ve yakışıklı olan bey.2. Hindistan’daki Türk Memlûkleri Devletinin kurucusu. (Ö. 1210).
Ayben
Yüzünde benleri olan güzel.
Aybeniz
Ay gibi güzel yüzü olan.
Ayberk
Ey güçlü kimse anlamında kullanılan bir ad.
Aybet
Ay yüzlü.
Aybey
Ay gibi güzel olan yakışıklı bey.
Aybige
bk. Aybike
Aybike
Ay gibi güzel, el değmemiş kız.
Aybir
bk. Aytek
Aybirgen
Ay veren.
Ayboğa
Ey güçlü kimse anlamında kullanılan bir ad.
Aybora
Ey fırtına gibi olan! anlamında kullanılan bir ad.
Aybüge
bk. Aybike
Aybüke
bk. Aybike
Ayca
Ay gibi güzel, ışıklı, parlak.
Ayçağ
Ay-çağ.
Aycagül
Ay gibi parlak olan güzel.
Aycahan
Ay gibi parlak olan güzel.
Aycan
Ey sevgili anlamında kullanılan bir ad.
Aycennet
Ey cennet!" anlamında kullanılan bir ad.
Ayceren
Ay gibi güzel ve parlak ceylan.
Ayçetin
Ey anlaşılması güç kimse! anlamında kullanılan bir ad. kullanılan
Ayçiçek
Ay gibi parlak ve çiçek gibi güzel olan.
Aycihan
Dünyayı aydınlatan ay.
Ayçil
bk. Ayçıl
Aycıl
Ay gibi, ayla ilgili.
Ayçolpan
bk. Ayçulpan
Ayçulpan
Hem ay hem de çoban yıldızı gibi parlak ve güzel olan.
Ayda
Dere kıyılarında, çayırlarda yetişen bir bitki.
Aydagül
Ayda ve gül gibi güzel olan.
Aydan
Güzelliğini aydan almış, ay gibi parlak ve güzel.
Aydanarı
Namuslu, iffetli, güzel kadın.
Aydanur
Ay gibi güzel ve parlak olan.
Aydar
Çocuğun ensesindeki saçlar, perçem.
Aydemir
Ay gibi ışıklı, temiz, demir gibi güçlü kimse.
Aydeniz
Ay gibi güzel, deniz gibi coşkulu olan.
Aydenk
Ayın dengi olacak kadar güzel, ay gibi güzel.
Aydil
Gönlü ay gibi temiz olan kimse.
Aydilek
Dileği, isteği dürüstlük olan.
Aydinç
Ay gibi dinç olan.
Aydın
1. Işıklı, pırıltılı, aydınlık. 2. Açık, kolay anlaşılır. 3. Öğrenimi, bilgisi ve görgüsü olan, ileri düşünceli kimse. 4. Umut veren. 5. Mehtap.
Aydınalp
İleri düşünceli yiğit.
Aydınay
Aydan daha güzel ve parlak olan.
Aydınbay
İleri görüşlü kimse.
Aydınbey
İleri görüşlü bey.
Aydınel
Eli açık, cömert olan kimse.
Aydıner
İleri görüşlü kimse.
Aydınol
İleri görüşlü ol anlamında kullanılan bir ad.
Aydıntan
Sabahın aydınlığı gibi parlak olan.
Aydıntuğ
Başına parlak bir tuğ takmış olan kimse.
Aydınyol
Yolu aydınlık olan kimse.
Aydoğan
Ay gibi doğan.
Aydoğdu
Ay gibi doğan.
Aydoğmuş
Ay gibi doğmuş olan.
Aydolu
Ayın on beşi.
Aydolun
Dolunay, mehtap.
Aydonat
Ay gibi güzelliklerle donanmış olan.
Ayduru
Ay gibi duru, parlak ve lekesiz olan.
Ayet
1. Kur'an surelerini oluşturan kısımlardan her biri. 2. Belirti, nişan.
Ayetullah
Allah'ın ayetleri.
Ayfer
Ay ışığı.
Ayferi
Ay ışığı.
Ayferim
Ay ışığım anlamında kullanılan bir ad.
Aygen
1. Dost, arkadaş. 2. Sevgili, yâr.
Aygerim
Ay gibi güzel.
Aygök
Ay gibi güzel, gök gibi parlak olan.
Aygöl
Ay gibi güzel, göl gibi durgun olan.
Aygönenç
Ay gibi parlak ve huzurlu, rahat olan.
Aygönül
Güzel gönüllü.
Aygül
Ay gibi parlak, gül gibi güzel olan.
Aygüler
Ay gibi gülümseyen.
Aygülhan
Ay gibi parlak, gül gibi güzel olan.
Aygümüş
Ay gibi parlak, gümüş gibi değerli, beyaz olan.
Aygün
Ay gibi güzel, güneş gibi parlak olan.
Aygüner
Ay gibi güzel, güneş gibi parlak olan kimse.
Aygünkız
Ay gibi güzel, güneş gibi parlak olan kız.
Aygür
Ay gibi parlak ve gür.
Aygut
Karşılık, mükâfat.
Aygutalp
Her şeye karşılık veren yiğit.
Aygüzel
Ay gibi güzel olan.
Ayhan
Ey hükümdar! anlamında kullanılan bir ad.
Ayhanım
Ay gibi güzel olan kadın.
Ayhatun
Ay gibi güzel olan kadın.
Ayilkin
İlk ay.
Ayık
1. Anlayışlı, uyanık.2. Sarhoşluğu ve baygınlığı geçmiş olan.
Ayım
Ay gibi güzel olan sevgilim!” anlamında kullanılan bir ad.
Ayımbet
Ay yüzlüm, sevgilim anlamında kullanılan bir ad.
Ayımşa
Benim küçük ayım, güzelim anlamında kullanılan bir ad.
Ayışığı
Ayın ışığı, mehtap.
Ayışını
Aydan gelen ışın, ayın yaydığı ışın.
Aykaç
1. Söyleyen, konuşan. 2. Akıl veren. 3. Ozan, şair.
Aykal
Ay gibi parlak ve ışıklı kal anlamında kullanılan bir ad.
Aykan
Parlak soylu, soyu sopu temiz.
Aykaş
Ay gibi hilal kaşlı olan.
Aykatun
bk. Ayhatun
Aykın
Çok konuşan.
Aykız
Ay gibi güzel ve parlak olan kız.
Aykönül
bk. Aygönül
Aykul
Ey kul! anlamında kullanılan bir ad.
Aykün
bk. Aygün
Aykurt
Ey kurt gibi olan! anlamında kullanılan bir ad.
Aykut
Kutlu, uğurlu ay.
Aykutalp
Ay gibi uğurlu olan yiğit.
Aykutlu
Ay gibi kutlu olan.
Ayla
1. Ayın ve bazı yıldızların dolayındaki ışık çevresi, ay ağılı, hale. 2. Bazı kutsal kişilerin başı etrafında gösterilen ışık çevresi.
Aylan
Açıklık, alan, meydan.
Aylanur
Ayın çeresindeki ışık gibi parlak olan.
Aylin
bk. Ayla
Ayman
Ay gibi ışıklı, güzel kimse.
Aymaral
Ay kadar güzel ceylan.
Aymelek
Ay ve melek gibi güzel olan.
Aymete
Ay ve mete.
Aymutlu
Ay gibi mutlu olan.
Ayna
Işığı yansıtan, varlıkların görüntüsünü veren, cilalı ve sırlı cam.
Aynagül
Ayna gibi parlak olan güzel.
Ayni
Gözle ilgili olan.
Aynisa
Ay gibi güzel olan kadın.
Aynişah
Şahın ta kendisi.
Ayniye
Gözle ilgili olan.
Aynıfer
Göz nuru, gözün ışığı.
Aynımah
Aya benzeyen, ayın benzeri, eşi, ay kadar güzel.
Aynur
Ay ışığı.
Aypar
bk. Aybar
Aypare
Ay parçası, ay gibi güzel.
Aypars
bk. Aybars
Ayperi
Ay gibi güzel olan peri.
Aypınar
Ay gibi güzel, pınar gibi saf olan.
Aypolat
Ay gibi güzel, çelik gibi güçlü olan.
Ayral
Benzerlerinden farklı olan.
Ayrıl
İki yolun ayrıldığı yer, yol kavşağı.
Aysal
Ay gibi, aya benzeyen.
Aysan
Ay gibi parlak, ışıklı, temiz tanınmış adı olan.
Ayşe
Rahat ve huzur içinde yaşayan.
Ayşecan
Rahat ve huzur içinde yaşayan kimse.
Ayşedudu
Huzur içinde yaşayan kardeş.
Ayşegül
Rahat ve huzur içinde yaşayan gül gibi güzel.
Ayşehan
Rahat ve huzur içinde yaşayan sultan.
Aysel
Ay gibi parlak, ışıklı, güzel.
Ayselen
İyi haber.
Aysema
Ay gibi parlak, gök gibi yüce olan.
Aysen
Sen aysın, ay gibi güzelsin anlamında kullanılan bir ad.
Ayşenur
Rahat ve huzur içinde yaşayan güzel.
Ayser
Parlaklık ver, aydınlık getir anlamında kullanılan bir ad.
Aysere
Aydan daha güzel, daha parlak ve temiz.
Ayseren
Parlaklık, ışık saçan.
Aysev
Ay gibi güzel ve parlak olanları sev anlamında kullanılan bir ad.
Ayseven
Ay gibi güzel ve parlak olanları seven anlamında kullanılan bir ad.
Aysever
Ay gibi güzel ve parlak olanları seven anlamında kullanılan bir ad.
Aysevil
Ay gibi her zaman sevilen, beğenilen biri ol. anlamında kullanılan bir ad.
Aysevim
Ay gibi sevimli olan.
Aysevin
Ay gibi güzel olaları sevin anlamında kullanılan bir ad.
Aysim
Ay gibi güzel, gümüş kadar parlak ve değerli olan.
Aysima
Çehresi, yüzü ay gibi parlak, nurlu, ışıklı, kutlu, uğurlu olan.
Ayşin
Ay gibi güzel olan.
Aysine
Gönlü ay gibi parlak ve temiz olan.
Ayşirin
Ay gibi şirin ve tatlı olan.
Ayşıl
Ay gibi ışıklı, parlak.
Aysılu
Ay kadar temiz, iffetli, nazik olan.
Aysın
Sen aysın, ay kadar güzelsin” anlamında kullanılan bir ad.
Ayşöhret
Şöhreti ay gibi parlak, aydınlık ve lekesiz olan.
Aysoy
Ay gibi temiz soylu olan.
Aysu
Ay gibi parlak, su gibi berrak olan.
Aysuda
Suda yansıyan ay ışığı.
Aysultan
Ay gibi güzel olan sultan.
Aysun
Uysal.
Aysuna
Ay gibi güzel olan.
Aysunar
Ay gibi olan güzelliğini gösteren.
Aysunay
Güzelliğini göster anlamında kullanılan bir ad.
Aysungur
Ey soğukkanlı kimse! anlamında kullanılan bir ad.
Aytaç
Ay gibi parlak taç takmış olan.
Aytan
Ay aydınlığı.
Aytar
Haberci, haber veren.
Aytek
Ay gibi tek, biricik, eşsiz.
Aytekin
Ay gibi tek ve uğurlu olan.
Aytemiz
Ay gibi saf ve temiz olan.
Aytemur
bk. Aydemir
Ayten
Ay gibi beyaz tenli olan.
Ayterim
Ay gibi ince ve nazik olan.
Aytigin
Ay gibi güzel ve parlak olan.
Aytimur
bk. Aydemir
Aytirim
bk. Ayterim
Aytış
Konuşma, söyleyiş.
Aytok
Ey doymuş! anlamında kullanılan bir ad.
Aytolun
Dolunay, ayın on dördü.
Aytop
Dolunay, ayın on dördü.
Aytöre
İyi töre, aydınlık getiren töre.
Aytöz
Ay gibi parlak cevher.
Aytuğ
Ay gibi tuğ.
Aytül
Mehtap.
Aytün
Ay ve gece.
Aytuna
Ay gibi gösterişli, görkemli olan.
Aytunç
Ay gibi parlak, tunç gibi dayanıklı olan.
Aytunca
Ay ve tunca.
Aytunga
Ey kahraman, yiğit! anlamında kullanılan bir ad.
Aytürk
1. Ay gibi güzel olan.2. "Ey Türk!" anlamında kullanılan bir ad.
Aytutkun
Güzelliğe tutkun olan.
Ayulduz
bk. Ayyıldız
Ayülger
Ay ve Süreyya yıldızı.
Ayülker
bk. Ayülger
Ayün
Ay gibi ünlü olan.
Ayvaz
1. Koca, eş. 2. Güzel, yakışıklı. 3. Saçsız, kel. 4. Sağır. 5. Kaba. 6. Osmanlılar zamanında büyük konaklarda mutfak işlerini gören uşak.
Ayver
Çevrene ışık saç, yararlı ol anlamında kullanılan bir ad.
Ayverdi
Çevresine ışık saçtı, yararlı oldu anlamında kullanılan bir ad.
Ayyalap
1. Duru ay. 2. Ay gibi parlak ve duru.
Ayyalın
Ay gibi temiz ve saf olan.
Ayyarkın
Ay ve güneş ışığı.
Ayyaruk
Ay ışığı.
Ayyıldız
Ay ve yıldız.
Ayyuca
bk. Ayyüce
Ayyüce
Ay gibi parlak ve ulu olan.
Ayyüz
Ay gibi parlak yüzlü olan.
Ayzıt
Eski Türklerde güzellik, iffet, doğum tanrıçasının adı.
Ayzühre
Ay ve çoban yıldızı.
Azade
Serbest, hür, kurtulmuş.
Azadi
Özgürlük, serbestlik
Azam
Büyük, çok büyük.
Azamet
Büyüklük, ululuk.
Azamettin
Dinin azameti, ululuğu.
Azat
Kurtulmuş, serbest, özgür.
Azelya
bk. Açalya
Azer
(a:zer)
Azim
Büyük, ulu.
Azime
Büyük, yüce.
Aziz
1. Ermiş, eren. 2. Sevgide üstün tutulan.
Azize
Ermiş kadın.
Azmi
1. Azimli, kararlı.2. Sözünde duran.
Azmidil
Gönül yüceliği.
Azmun
Deneme, sınama.
Aznavur
1. Yiğit, kahraman. 2. Ele avuca sığmayan. 3. Sinirli, sert, korku veren iri yarı kimse.
Azra
1. El değmemiş bakire kız. 2. Delinmemiş inci. 3. Ayak basılmamış kum. 4. Medine’nin diğer bir adı. 5. Hz. Meryem’e verilen ad.
Azrak
Az bulunur, nadir.
Azze
Şerefli, saygıdeğer.
B
Babaç
Gösterişli, heybetli.
Babacan
Cana yakın, olgun, güvenilir kimse.
Babayiğit
1. Yürekli kimse.2. Bir girişimde kendine güvenebilecek durumda olan kimse.3. Güçlü kuvvetli, korkusuz kimse.
Babür
Kaplan.
Babürşah
Kaplan gibi şah.
Bacı
1. Büyük kız kardeş, abla. 2. Kız kardeş. 3. Bir evde uzun zaman çalışmış yaşlı kadınlara verilen unvan. 4. Tarikat şeyhlerinin karısı.5. Kadınlara söylenen bir seslenme sözü.
Bade
Şarap, içki.
Badegül
Gül renkli şarap.
Badiye
Çöl.
Bağatur
bk. Bahadır
Bağdaç
bk. Bağdaş
Bağdagül
Bağda olan gül.
Bağdaş
Yakın arkadaş, dost.
Bağır
1. Göğüs. 2. Ok yayı ve dağda orta bölüm.
Bağış
Bağışlanan şey, yardım.
Bağışhan
Bağışı seven hükümdar.
Bağlan
Sev, sevdiğine bağlı kal anlamında kullanılan bir ad.
Baha
1. Ar. Güzellik, zariflik. 2. Ar. Parıltı. 3. Far. Kıymet, değer, paha.
Bahadır
Savaşlarda gücü ve yılmazlığıyla üstünlük kazanan veya yiğitlik gösteren kimse.
Bahadırhan
Savaşlarda gücü ve yılmazlığıyla üstünlük kazanan veya yiğitlik gösteren hükümdar.
Bahai
Bahailik yanlısı kimse.
Bahar
1. Kuzey yarım kürede 21 Martta gündüz gece eşitliğiyle başlayarak 22 Haziranda gün dönümü ile biten, kış ve yaz arasındaki mevsim.2. Bu mevsimde açan çiçekler ve yapraklar. 3. Gençlik çağı.
Bahattin
Dinin güzelliği.
Bahir
Deniz.
Bâhire
1. Işıklı, parlak, güzel. 2. Belli, besbelli, açık.
Bahise
Söz eden, bahseden.
Bahri
1. Denizle ilgili olan.2. Bir tür deniz ördeği.
Bahriye
Denizle ilgili olan.
Bahşı
1. Bilgin, öğretmen. 2. Saz şairi, âşık. 3. Hekim.
Bahti
1. Bahtla, kaderle ilgili olan.2. Bazı divan şairlerinin ortak mahlası.
Bahtiyar
Mutlu.
Bahtınur
Talihli, şanslı, yazgısı parlak olan.
Bahtışen
Mutlu, neşeli, talihli kimse.
Bahtıser
Talihli, şanslı, iyi yazgılı olan.
Bakanay
Ay gibi aydınlık saçan.
Baki
1. Sürekli.2. Bir şeyden artan miktar.3. Öteki.
Bakinaz
Sürekli nazlanan, çok nazlı.
Bakiye
1. Artık, artan, kalan, geri kalan. 2. Kalıntı.
Bakır
Doğada serbest ve birleşik olarak bulunan kızıl renkli, kolay işlenir bir maden.
Bakırhan
Bakır gibi işe yarayan hükümdar.
Baksı
bk. Bahşı
Bala
Yavru, çocuk.
Balaban
1. İri, büyük.2. Şişman, gürbüz kimse.2. Atmaca, doğan vb. yırtıcı bir kuş.
Balâbey
Yüce bey.
Balaman
bk. Balaban
Balamir
Eski bir Türk kağanı.
Balatekin
Prens, şehzade çocuğu.
Balatürk
Türk çocuğu.
Balaz
Ağaç, asma filizi, sürgün.
Balbal
Eski Türklerde kişinin anılması için mezarının veya bazı kurganların etrafına dikilen taş.
Balbay
Bal-bay.
Balbey
Bal gibi tatlı olan bey.
Balca
Bal gibi tatlı, sevimli olan.
Balcan
Bal gibi sevimli ve tatlı olan.
Baldan
Bal gibi tatlı, şirin ve güzel olan.
Baldemir
Bal gibi tatlı ve sevimli olan yiğit.
Baler
Tatlı dilli, cana yakın kimse.
Balhan
Bal gibi tatlı ve cana yakın hükümdar.
Balibey
bk. Balıbey.
Balı
1. Büyük kardeş. 2. Sevgi gösterilen kimse. 3. Veli, ermiş.
Balıbaş
Ermiş kimse.
Balıbey
Değer verilen olgun bey.
Balım
Balım, tatlım, güzelim anlamında kullanılan bir ad.
Balın
Sevgili, sevilen.
Balk
1. Şimşek. 2. Parıltı, parlayış.
Balkan
1. Sık ormanla kaplı dağ. 2. Yığın, küme. 3. Sazlık, bataklık.
Balkı
1. Parıltı, ışık. 2. Güzel, parlak, süslü kimse.3. Şimşek.
Balkın
Parıldayan, parlak.
Balkır
1. Parıltı, ışıltı, ışık. 2. Şimşek.
Balkış
Şimşek.
Balkız
Şirin, tatlı, hoş kız.
Balkoç
Bal gibi tatlı ve sevimli yiğit.
Ballı
Şirin, güzel, tatlı dilli.
Balsan
Bal gibi tatlısın" anlamında kullanılan bir ad.
Balsarı
Sarışın.
Balşeker
Bal gibi tatlı olan.
Baltaş
Küçük balta.
Bandak
1. Dağlardan inen suların dağ eteğinde oluşturduğu bataklık. 2. Uç taraflarından bağlanmış ot demeti.
Bangu
1. Haykırış, bağırış. 2. Gök gürültüsü. 3. Yankı.
Banu
1. Kadın, hatun, hanım. 2. Prenses. 3. Hanımefendi. 4. Gelin.
Banuhan
Banu-han.
Barak
Tüylü, kıllı çuha, kebe.
Baran
1. Varan, ulaşan.2. Yüce, ulu.
Baranalp
Hedefine ulaşan yiğit.
Baranbilge
Amacını elde eden bilge.
Baransel
Hedefine ulaşan sel gibi olan.
Baray
1. Ezelî, öncesiz, öncesi olmayan. 2. Yeni ay, ay başı.
Barbaros
Büyük Türk denizcisi, Barbaros Hayrettin Paşa'ya. (1467-1546) Avrupalılar tarafından verilen ve "Kızıl sakal" anlamına gelen bir ad.
Barça
Hepsi, tamamı.
Barçak
bk. Balçak
Barçın
Bir tür ipekli kumaş.
Baria
Güzel, tam, mükemmel, üstün.
Barik
Işıklı, parıltılı, parlak, parlayan.
Barika
1. Işık, parıltı, 2. Şimşek, yıldırım parıltısı.
Bariz
Açık, gözle görülür, belirgin.
Barım
1. Varlık, servet, zenginlik. 2. İktidar.
Barın
1. Bütün, hep. 2. Güç, kuvvet. 3. Göğüs.
Barış
1. Barışma işi. 2. Savaşın bittiğinin bir antlaşmayla belirtilmesinden sonraki durum.3. Böyle bir antlaşmadan sonra insanlık tarihindeki süreç.4. Uyum, karşılıklı anlayış ve hoşgörü ile oluşturulan ortam.
Barışcan
Barıştan yana olan kimse.
Barkan
Çöllerde rüzgârın esme yönüne dikey doğrultuda oluşan, ay biçimindeki küçük kum kitlesi.
Barkın
1. Yolculuk eden, yolcu, gezgin.2. Kendisini yolundan hiçbir şeyin alıkoymadığı yolcu.
Barlas
Kahraman, savaşçı.
Barlık
Varlık, zenginlik.
Bars
Kedigillerden, genellikle Asya ve Afrika'nın sıcak bölgelerinde yaşayan, postu benekli, bazen de düz siyah, çevik, yırtıcı, etçil, memeli hayvan.
Barsbay
bk. Barsbey
Barsbey
Yiğit, cesur bey.
Bartu
1. Varlık, servet.2. Varılacak yer, mesafe.
Basa
1. Fazla, üstün, baskın. 2. Arka.
Başağa
En büyük ağa.
Basak
Sağlam, dayanıklı.
Başal
En yükseğe çık, yüksel anlamında kullanılan bir ad.
Başar
Bir işi istenilen biçimde bitir anlamında kullanılan bir ad.
Başargan
Başarılı olan.
Başarman
Yaptığı işleri başarıyla sonuçlandıran kimse.
Başat
Sertlik, zorluk bakımından üstün olan.
Başay
bk. İlkay
Başaydın
Aydınların önde geleni.
Başbay
Zenginlerin önde geleni.
Başbuğ
Eski Türklerde baş, başkan, komutan.
Başçık
Çiçeklerin erkek organlarında çiçek tozunu taşıyan torbacık.
Başdemir
İleri gelen, saygın kimse.
Başdoğan
Önce doğan.
Başeğmez
Buyruk altına girmeyen.
Başel
Baş ve el.
Başer
En önemli kimse.
Başhan
En önemli, ileri gelen hükümdar.
Basir
1. Görüp anlayan. 2. Zeki. 3. Her şeyi görüp anlayan Allah.
Basiret
1. Uzağı görme, seziş, sezgi, uyanıklık.2. Anlayış, kavrayış.
Basım
Güç, kuvvet.
Basıra
1. Gören, görücü. 2. Görme gücü, görüş. 3. Göz.
Baskak
Cesur, yürekli.
Başkal
Her zaman önder ol, önderliğin sürsün anlamında kullanılan bir ad.
Baskan
Üstün gelme, yenme, zafer.
Başkara
Önemli, saygın kimse.
Başkaya
Önemli, saygın kimse.
Başkaynak
En önemli kaynak, ilk kaynak.
Baskın
1. Kısa süreli beklenmedik saldırı. 2. Üstün.
Başkur
Türk çadırlarının çevresindeki kanatları örten bölümlerin üst tarafına bağlanan ve 18 cm. kadar eni olan kuşak.
Başkurt
1. En önemli kimse.2. Ural Dağları bölgesinde yaşayan ve Türklerin Kıpçak kolundan olan bir boy.
Başkut
Kutlu, talihli kimse.
Başman
Baş olan, ileri gelen, saygın, önemli kimse.
Başok
Ok gibi sivri olan, her işte ön plana çıkan kimse.
Başol
Önder ol, lider ol anlamında kullanılan bir ad.
Başöz
Her şeyin en önemli olanı.
Basri
Görme ile ilgili olan.
Basriye
Görme ile ilgili olan.
Başsoy
Soyu asil olan kimse.
Baştaş
Yaşıt, akran, kafadar, benzer.
Baştemir
bk. Başdemir
Baştuğ
Önemli, saygın kimse.
Baştugay
Önemli olan tugay.
Baştürk
Türklerin önderi, lideri.
Basut
1. Yardım, arka. 2. Yardımcı.
Batı
Güneşin battığı yön.
Batıbay
Üstün gelen, gücü yeten, galip olan zengin.
Batıbey
Üstün gelen, gücü yeten, galip olan bey.
Batıcan
Üstün gelen, gücü yeten, galip olan kimse.
Batıhan
bk. Batuhan
Batır
bk. Batur
Batıray
bk. Baturay
Batırhan
Kahraman, yiğit, cesur, bahadır hükümdar.
Battal
1. Cesur, kahraman. 2. Pek büyük, iri.
Batu
Üstün gelen, gücü yeten, galip.
Batucem
Üstün gelen, gücü yeten, galip olan hükümdar.
Batuhan
Üstün gelen, gücü yeten, galip olan hükümdar.
Batur
Kahraman, yiğit, cesur, bahadır.
Baturalp
Kahraman, yiğit, cesur, bahadır kimse.
Baturay
Kahraman, yiğit, cesur, bahadır kimse.
Baturhan
Kahraman, yiğit, cesur, bahadır hükümdar.
Bayar
Ulu, yüce, saygın, soylu kimse.
Baybars
1. Zengin ve korkusuz kimse.2. Bir tür kaplan.
Baybaş
Zengin, ileri gelen, saygın kimse.
Baybek
Zengin bey.
Baybora
Fırtına.
Baybörü
Zengin ve yiğit olan kimse.
Bayça
Zengin, varlıklı.
Baycan
Zengin, varlıklı kimse.
Baydoğan
Dünyaya zengin olarak gelen, zengin doğan.
Baydu
1. "Zengindi, varlıklıydı" anlamında kullanılan bir ad.2. İlhanlı Devletinin hükümdarı.
Baydur
Güçlü, kuvvetli, cesur.
Bayduralp
Güçlü, kuvvetli, cesur olan yiğit.
Bayer
Zengin, varlıklı kimse.
Bayezit
1. Yezit'in babası.2. Çeşitli dönemlerde yaşamış Osmanlı şehzadelerinin ortak adı.
Baygüç
Güçlü ve zengin kimse.
Bayhan
Zengin ve varlıklı hükümdar.
Bayhun
Zengin kimse.
Bayık
1. Doğru, gerçek (söz). 2. Açık, belli.
Bayın
bk. Baylan
Bayındır
Gelişip güzelleşmesi, hayat şartlarının uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışılmış olan, bakımlı.
Bayır
Zengin, varlıklı.
Bayırhan
Zengin, varlıklı hükümdar.
Baykal
1. Yabani at. 2. Deniz.
Baykam
Doktor, hekim.
Baykan
Zengin bir soydan gelen kimse.
Baykara
Doğan cinsinden bir kuş türü.
Baykır
Ay ışığı.
Baykoca
Varlıklı, saygın kimse.
Baykor
Zengin, varlıklı bir duruma getirir anlamında kullanılan bir ad.
Baykul
Zengin, varlıklı kul.
Baykurt
Zengin, varlıklı saygın kimse.
Baykut
Kutlu, talihli kimse.
Baykutay
Zengin. talihli kimse.
Baylan
1. Ağırbaşlı, uslu, kibar. 2. Şımarık nazlı, yaramaz. 3. Sebatsız, tembel.
Bayman
Varlıklı, saygın kimse.
Bayol
Zengin ve varlıklı ol" anlamında kullanılan bir ad.
Bayrak
Bir ulusun, bir topluluğun veya örgütün simgesi olarak kullanılan, belli bir rengi ve biçimi olan, genellikle dikdörtgen biçiminde kumaş.
Bayraktar
Bayrağı taşıyan, bayrak taşımakla görevli kimse.
Bayram
1. Ulusal veya dinsel bakımdan önemi olan, kutlanan gün. 2. Sevinç, neşe.
Bayrı
Çok eski zamanda var olmuş veya eskiden beri var olan, kadim.
Bayru
bk. Bayrı
Bayrualp
Eskiden beri yiğit olan kimse.
Bayrubay
Eskiden beri varlıklı olan kimse.
Bayruhan
Eskiden beri hükümdar olan kimse.
Bayruk
bk. Bayrı
Baysal
1. Rahat ve dingin. 2. Gürültüsüz, huzurlu.
Baysan
Zengin ve tanınmış kimse.
Baysoy
Varlıklı soydan gelen kimse.
Baysu
Bol, bereketli, gür su.
Baysungur
Şahin türünden yırtıcı bir kuş.
Baytal
1. Kısrak. 2. Bayır, yokuş.
Baytaş
Zengin ve varlıklı olan kimse.
Baytekin
Zengin prens, şehzade.
Baytimur
Zengin ve güçlü kimse.
Baytok
Zengin ve tok olan kimse.
Baytugay
Zengin ve varlıklı kimse.
Baytüze
Zengin ve adaletli kimse.
Baytüzün
Soylu kişi.
Bayuk
bk. Bayık
Bayülken
Yüce, yüksek, ulu zengin kişi.
Bayyiğit
Zengin yiğit.
Bedel
1. Değer, fiyat, kıymet. 2. Bir şeyin yerini tutabilen karşılık.3. Eşit, denk.
Beder
1. Süs, bezek. 2. Nakış, kumaş nakışı.
Bedi
1. Eşi ve benzeri olmayan, eşsiz. 2. Yeni, görülmemiş.
Bedia
1. Beğenilen, değeri bilinen yeni şey. 2. Estetik değeri yüksek olan sanat eseri.
Bedih
Açık, anlaşılır, ilk göze çarpan, ilk akla gelen.
Bedihe
1. Başlangıç. 2. Güzel söz.
Bedir
Ayın on dördüncü gecesi, dolunay.
Bedirhan
Dolunay gibi güzel olan hükümdar.
Bedirnisa
Ay gibi güzel kadın.
Bedis
bk. Bediz
Bediz
1. Süs, bezek, nakış. 2. Resim, heykel, şekil.
Bedreka
Kılavuz, yol gösterici.
Bedrettin
Dinin dolunayı.
Bedri
Dolunayla, ayın on dördü ile ilgili olan.
Bedriye
Dolunayla, ayın on dördü ile ilgili olan.
Bedük
Büyük, yüce, gösterişli, önemli.
Beğenç
Güzel veya çirkin yargısını verdiren duygu, beğenme.
Begim
bk. Begüm
Begüm
1. Hanım, hanımefendi. 2. Hint prenseslerine verilen unvan.
Behçet
Sevinç.
Behiç
Şen, güzel yüzlü kimse.
Behice
Şen, güzel, güler yüzlü ve şirin.
Behin
bk. Bihin
Behire
1. Hayırlı ve iyiliksever, soylu kadın. 2. Şişmanlık yüzünden yürürken soluyan kadın.
Behiye
Güzel.
Behlül
1. Çok güldüren, şakacı. 2. Hayırsever, iyi adam.
Behmen
1. Zeki, anlayışlı. 2. Tedbirli.
Behnan
1. İyi huylu kimse.2. Güler yüzlü kimse.
Behnane
1. İyi huylu kadın.2. Güler yüzlü kdaın.
Behram
1. Merih yıldızı. 2. Eski İran dininde yolcuları korumakla görevli olduğuna inanılan melek.
Behzat
Soyu sopu temiz, doğuştan iyi, temiz kimse.
Bek
1. Sağlam, sert, katı. 2. Bey. 3. İleri gelen, sözü geçen, saygın, zengin kişi.
Bekâm
Amacına, isteğine kavuşmuş, erişmiş olan kimse.
Bekata
Atası bey olan kimse.
Bekbars
Cesur, yiğit bey.
Bekbay
Güçlü ve varlıklı olan kimse.
Bekdemir
Demir gibi sağlam ve güçlü olan kimse.
Bekdil
Doğru sözlü, mert kimse.
Bekem
Sağlam, dayanıklı, güçlü kimse.
Beken
Dayanıklı, güçlü.
Beker
Güçlü, yiğit kimse.
Bekir
Sabahları erken kalkmayı alışkanlık edinen kimse.
Beksan
Tanınmış, ünlü, saygın kimse.
Bektaş
1. Akran, eş, yaşıt. 2. Eşit, denk.
Bektöre
Güçlü, değişmez töreleri olan, törelerine bağlıkimse.
Bektürk
Güçlü Türk.
Beleda
bk. Bileda
Belek
1. Hediye, armağan. 2. Alacalı, karışık renkli. 3. Nişan, iz.
Belen
1. Dağlık, sarp yer. 2. Sırt, bayır, yamaç, dağ eteği. 3. Yüksek, dağlık yerlerde görülen düzlük. 4. Issız yer.
Belge
Bir gerçeğe tanıklık eden yazı, fotoğraf, resim, film vb. vesika, doküman.
Belgi
1. Bir şeyi benzerlerinden ayıran özellik, alamet, nişan. 2. Duyuş, düşünüş ve inanıştaki ayırıcı özellik.
Belgin
Tam ve kesin olarak belirlenmiş olan, açık, anlaşılır, belirgin.
Beliğ
1. Düzgün söz söyleyen. 2. Düzgün, güzel söz.
Belik
1. Saç örgüsü. 2. İşaret, iz, nişan, 3. Çok, fazla. 4. Tepe, doruk.
Belin
1. Korku, ürkü. 2. Şaşkınlık, hayret.
Beliz
İşaret, im, iz.
Belkıs
Süleyman Peygamber zamanındaki Saba melikesinin adı.
Bellek
1. Zihnin belleme ve anımsama yeteneği, gücü. 2. Bellenerek öğrenilen şey. 3. İşaret, iz.
Bellisan
Tanınmış, ünlü kimse.
Belma
Yumuşak, sakin, telaşsız kimse.
Belmen
Çok güzel kadın.
Benal
Yüzünde kırmızı benleri olan kimse.
Benam
1. Namlı, ünlü, meşhur. 2. Güzel, iyi.3. Az bulunan.
Benan
(bena:n)
Benay
Ay gibi parlak olan kız.
Benazir
Eşsiz, tek olan.
Bender
Ticaret limanı, iskele.
Bendeş
Eş, benzer.
Benek
1. Herhangi bir şey üzerindeki ufak leke, nokta. 2. Güneş lekeleri yöresinde görülen, parlak taneciklerden ve parlak damarlardan oluşmuş bölüm.
Bener
Ben yiğitim anlamında kullanılan bir ad.
Benevşe
1. Menekşe. 2. Mor renk.
Bengi
Sonu olmayan, hep kalacak olan, sonsuz, ebedî.
Bengialp
Sonsuza dek yiğit olarak kalacak olan.
Bengibay
Sonsuza dek varlıklı olarak kalacak olan.
Bengigül
Sonsuza dek güzel olarak kalacak olan.
Bengisan
Ölümsüz adı olan.
Bengisoy
Soyu sonsuza dek sürecek olan.
Bengisu
Efsanelere göre içen kimseye ölümsüzlük sağladığına inanılan bir su, abıhayat.
Bengitaş
Orhun anıtları.
Bengü
bk. Bengi
Bengühan
Hükümdarlığı sürekli olan.
Bengül
Gül gibi güzelim anlamında kullanılan bir ad.
Benian
Beni anımsa anlamında kullanılan bir ad.
Benice
Sonsuz, ebedî.
Benli
Vücudunda ben bulunan.
Benligül
Vücudunda ben olan güzel.
Bennur
Ben nur gibi parlak ve güzelim anlamında kullanılan bir ad.
Benol
Ben işte oyum anlamında kullanılan bir ad.
Benşen
Mutluyum, şenim anlamında kullanılan bir ad.
Bensu
bk. Bengisu
Bent
1. Bağ. 2. Zincir. 3. Düğüm. 4. Tutsak, esir.
Bentürk
Bm Türküm anlamında kullanılan mi ad.
Benzer
Nitelik, görünüş bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan.
Berat
1. Nişan, rütbe. 2. Bir buluştan, bir haktan yararlanmak için devletçe verilen belge, patent. 3. Osmanlı İmparatorluğu'nda bir göreve atanan, aylık bağlanan, san, nişan veya ayrıcalık verilen kimseler için çıkarılan padişah buyruğu.
Berceste
1. Seçilmiş, beğenilmiş. 2. Sanat değeri yüksek anlamlar taşıyan dize.
Bercis
1. Jüpiter gezegeni. 2. Çok süt veren deve.
Bereket
1. Bolluk, gürlük, ongunluk. 2. Yağmur.
Beren
1. Güçlü, kuvvetli. 2. Akıllı. 3. Tanınmış.4. Kadife kumaş.
Berfin
Berfi(:)n
Berfu
Kar tanesi.
Berge
İm, iz, eser.
Bergin
bk. Berkin
Bergüzar
Anmak için verilen armağan, hatıra, yadigâr.
Beri
1. Salim, kurtulmuş. 2. Temiz.
Beria
Olgunluk ve güzelliğiyle akranlarından üstün olan sevgili, kadın.
Berin
(beri:n)
Beriye
Salim, kurtulmuş, aklanmış, arı, temiz.
Berk
1. Sağlam, kuvvetli. 2. Katı, sert. 3. Şiddetli. 4. Hızlı. 5. Orman. 6. Ar. Şimşek. 7. Yaprak.
Berkal
Sağlam, güçlü ol anlamında kullanılan bir ad.
Berkan
İyice hatırla anlamında kullanılan bir ad.
Berkant
Güçlü, bozulmaz yemin.
Berkay
Sağlam ve güçlü kimse.
Berke
Kamçı.
Berkel
Eli güçlü olam kimse.
Berker
Güçlü, sağlam kişilikli kimse.
Berki
Şimşek gibi, parlak.
Berkin
Sağlam, güçlü, kuvvetli.
Berkiye
Şimşek gibi, parlak.
Berkkan
Güçlü soydan gelen kimse.
Berkman
Güçlü, sağlam kişilikli kimse.
Berkmen
bk. Berkman
Berkok
Ok gibi çevik ve güçlü olan kimse.
Berkol
Güçlü, dayanıklı ol anlamında kullanılan bir ad.
Berköz
Özü güçlü kimse.
Berksal
Güçlü, kuvvetli kimse.
Berksan
Güçlü tanınan kimse.
Berksay
Güçlü olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
Berksoy
Güçlü soydan gelen kimse.
Berksu
Bol, gür akan su.
Berksun
Kendini sağlam ve güçlü olarak göster anlamında kullanılan bir ad.
Berktan
Sabahın parlaklığı.
Berktin
Özü güçlü, sağlam olan kimse.
Berkün
Sağlam, güçlü tanınmış kimse.
Bermude
Nesne, şey.
Berna
(berna:)
Berrak
Duru, temiz, aydınlık, açık.
Berran
(berra:n)
Berrin
Karada yaşayan.
Berşe
Hep, bütün, çok.
Bertan
Şafak yemişi.
Berter
Üstün, yüksek, nitelikli, değerli.
Besalet
(besa:let)
Besamet
Güler yüzlülük, şenlik.
Beşaret
(beşa:ret)
Beşarettin
Dinin müjdesi.
Besat
Düz yer, düzlük.
Besen
bk. Pesen
Beşer
İnsan, insanoğlu.
Beşgül
Beş tane gül.
Besim
Güler yüzlü, güleç adam.
Besime
Güler yüzlü, güleç, neşeli kız.
Beşir
1. Müjde getiren, müjdeci. 2. Güler yüzlü, güleç.
Beşire
1. Müjde getiren, müjdeci. 2. Güler yüzlü, güleç.
Beste
1. Bir müzik eserini oluşturan ezgilerin tümü. 2. Bağlanmış, bitiştirilmiş.
Bestegül
Gül demeti.
Betigül
Gül yüzlü güzel.
Betik
Yazılı olan şey, yazılmış, yapıt.
Betil
bk. Betül
Betim
1. Bir şeyi, bir kimseyi, bir olay veya duyguyu betimleyen söz veya yazı. 2. Herhangi bir şeyin resmi veya heykeli.
Betül
1. Namuslu, temiz kadın. 2. Allah'ın emri. 3. Hazreti Meryem'in ve Hazreti Fatma'nın lakapları. 4. Ana ağaçtan ayrılıp, ayrı kök salan fidan.
Betülay
Namuslu, iffetli, ay gibi güzel kadun.
Beyaz
1. Kar rengi, ak. 2. Temiz, lekesiz.
Beyazıt
bk. Bayezit
Beybars
bk. Baybars
Beybolat
Çelik gibi güçlü, saygın kimse.
Beycan
Bey gibi olan kimse.
Beyda
Sahra, çöl.
Beydağ
1. Beyin gezip dolaştığı dağ.2. Anadolu'nun çeşitli yerlerinde dağların ortak adı.
Beydaş
Adil, doğru.
Beygu
Yırtıcı bir kuş.
Beyhan
Sır saklamayan, aklındakini ve yüreğindekini hemen söyleyen.
Beyhatun
Bey hanımı.
Beykal
Beyliğini sürüdür anlamında kullanılan bir ad.
Beykan
Bey soylu olan kimse.
Beykara
bk. Baykara
Beylan
bk. Baylan
Beylem
1. Açılmamış pamuk kozası. 2. Çiçek buketi.
Beyrek
1. Çok nazik, efendi, bey. 2. Hüzünlü.
Beysan
Bey gibi tanınmış olan.
Beysun
Kendini bey olarak göster anlamında kullanılan bir ad.
Beytekin
bk. Baytekin
Beytemir
bk. Baydemir
Beytöre
Törelere göre bey olmuş kimse.
Beytullah
Allah’ın evi, Kâbe.
Beyza
Çok beyaz, daha ak çok temiz, lekesiz.
Beyzade
1. Bey oğlu. 2. Soylu. 3. Nazlı, şımarık yetiştirilmiş.
Beyzat
Doğuştan bey olan, soylu, asilzade.
Bezek
1. Süs, ziynet. 2. Bir yapıtı süsleyen motiflerden her biri.
Bezen
Süslen, ziynetlen anlamında kullanılan bir ad.
Bezmiâlem
Dünya meclisi, sohbet toplantısı.
Bican
Cansız.
Bidar
Uyanık, uyumayan, uykusuz.
Bidayet
Başlama, başlangıç.
Bige
Evlenmemiş, çocuğu olmamış kadın.
Bigüm
bk. Begüm
Bihan
İyiler, iyi olanlar.
Bihin
En iyi, çok iyi, seçkin.
Bihine
En iyi, çok iyi, seçkin.
Bihter
Daha iyi, en iyi, pek iyi.
Bihterin
En iyi, pek iyi.
Bike
bk. Bige
Bilâl
1. Su gibi ıslatan.2. Islaklık.
Bilan
Süslü ve işlemeli kılıç kemeri.
Bilay
Ey ay gibi güzel ve parlak olan, bunu bil! anlamında kullanılan bir ad.
Bilbaşar
Bil ve başar anlamında kullanılan bir ad.
Bilbay
Ey varlıklı kimse, bunu bil! anlamında kullanılan bir ad.
Bileda
Tarihte, Atillâ'nın kardeşi. (434-445) yıllarında saltanat süren Hun Hükümdarı.
Bilek
Güç, kuvvet.
Bilen
Bilgili, görgülü, anlayışlı.
Bilender
Seyrek olarak bil" anlamında kullanılan bir ad.
Bilge
Bilgili, iyi ahlaklı, olgun ve örnek kimse.
Bilgealp
Bilgili yiğit.
Bilgebay
Bilgili, varlıklı kimse.
Bilgecan
Bilgili kimse.
Bilgeer
Bilgili kimse.
Bilgehan
Bilgili hükümdar.
Bilgekağan
Bilgili hükümdar.
Bilgekan
Bilgin soydan gelen kimse.
Bilgekurt
Bilgili kimse.
Bilgekut
Bilgili ve kutlu kimse.
Bilgen
Bilgili, çok bilen.
Bilgenur
Bilgili ve aydın kimse.
Bilger
Akıllı, bilgili, bilge, bilgin.
Bilgetay
Bilgili kimse.
Bilgetürk
Bilgili Türk.
Bilgi
Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek.
Bilgiç
1. Bilgili kimse, her şeyi bilen, anlayan. 2. Bilmediği hâlde bilir gibi görünen, bilgili geçinen.
Bilgihan
Bilgili hükümdar.
Bilgin
Bilimsel bir konuda derin bilgisi olan, âlim.
Bilginer
Bilimsel bir konuda derin bilgisi olan kimse.
Bilginur
Bilginin ışığı, bilginin aydınlığı.
Bilgiser
Bilgi ortaya koy anlamında kullanılan bir ad.
Bilgivar
Bilgili, bilen.
Bilgü
bk. Bilgi
Bilgün
bk. Bilgin
Bilgütay
Bilgili.
Bilhan
Çok bilgili, çok bilen.
Bilik
1. Güçlü bir seziş ve görgüden doğan ruh uyanıklığı ve zevk olgunluğu. 2. Akıl, us, hikmet, bilgi.
Bilir
Bilgili, her şeyi bilen, anlayan, görgülü, kültürlü.
Biliş
1. Bilme, anlama, kavrama. 2. Tanıdık.
Bilkan
Bilgili.
Billûr
1. Duru, temiz, saydam, tanınmış ve değerli kesme cam, kristal. 2. Parlak, ışıklı.3. Duru.
Bilmen
Bilen, anlayan, bilgili.
Bilnur
Ey aydın kimse, bunu bil! anlamında kullanılan bir ad.
Bilsay
Bil ve say anlamında kullanılan bir ad.
Bilsen
Sen bil anlamında kullanılan bir ad.
Bilsev
Bil ve sev anlamında kullanılan bir ad.
Bilsin
Bilsin, tanısın anlamında kullanılan bir ad.
Biltaş
Bil ve coşkunluk yap anlamında kullanılan bir ad.
Biltay
Bunu bil anlamında kullanılan bir ad.
Bilyap
Bilerek yap anlamında kullanılan bir ad.
Binal
Bindikten sonra al anlamında kullanılan bir ad.
Binali
Hz. Ali'nin oğlu.
Binalp
Bin yiğit.
Binan
Bin ve an " anlamında kullanılan bir ad.
Binat
Ata bin" anlamında kullanılan bir ad.
Binay
Bin ay " anlamında kullanılan bir ad.
Binbaşar
Bin ve başar anlamında kullanılan bir ad.
Binbay
Çok zengin kimse.
Bindal
Bin tane dal.
Biner
Bin tane erkek anlamında kullanılan bir ad.
Bingöl
Bin tane göl.
Bingül
Bin tane gül.
Bingün
Bin tane gün.
Binhan
Bin tane han.
Biniz
Binlerce iz.
Binışık
Çok parlak.
Binkan
Güçlü, kuvvetli
Binnaz
Çok nazlı, cilveli.
Binnur
Çok nurlu.
Bintuğ
Savaşçı, dövüşken.
Binyaşar
Çocuğun uzun yaşaması dileğiyle verilen adlardandır.
Binzet
Güzel, zarif.
Biran
Bir kez olsun hatırla anlamında kullanılan bir ad.
Birant
Ant iç, yemin et anlamında kullanılan bir ad.
Biray
Ay gibi tek, eşsiz.
Birben
Yalnızca ben anlamında kullanılan bir ad.
Birbenek
Güzel kadın.
Bircan
Çok sevimli, cana yakın.
Birce
Tek, eşsiz, biricik.
Birçek
Saç, kâkül, zülüf.
Birdal
Yardımsever.
Birge
1. Kamçı. 2. Birlikte, beraber. 3. Kuma, ortak.
Birgen
Yalnızlığa alışmış.
Birgi
1. Kamçı. 2. Birlikte, beraber.
Birgit
Birleşik, birleşmiş, birlik olmuş.
Birgül
Biricik.
Birgün
Bir gün.
Birhan
Seçkin kimse.
Biricik
Tek, eşsiz, çok sevilen, benzeri olmayan.
Birim
Bir tanem, sevdiğim, biriciğim anlamında kullanılan bir ad.
Biriz
Birlikteyiz, beraberiz anlamında kullanılan bir ad.
Birkan
Aynı soydan olan.
Birke
bk. Birge
Birkök
Aynı soydan olan.
Birmen
Tek olan, benzeri olmayan kimse.
Birnaz
Nazlı, cilveli.
Birnur
Parlak, güzel.
Birol
Tek ol, biricik ol anlamına kullanılan bir ad.
Birsan
Ünlü, tanınmış.
Birsel
Hareketli, canlı.
Birsen
Teksin, biriciksin anlamında kullanılan bir ad.
Birsin
Teksin, eşsizsin anlamında kullanılan bir ad.
Birsoy
Aynı soydan olan kimse.
Birtan
Sabahın ilk aydınlığı gibi yakışıklı olan.
Birtane
Biricik.
Birtek
Eşi olmayan, çok sevilen, yegâne.
Birten
Kimseye bağımlı olmayan.
Bitek
Verimli.
Bitengül
Açılmış gül gibi güzel olan.
Bitim
1. Son, sonuç. 2. Yapı, kuruluş. 3. Ekinin yerden bitmesi, çimlenme.
Boğa
1. Damızlık erkek sığır. 2. Bal yapan dişi arı.
Boğaç
1. Boğan.2. Boğaya benzeyen.3. Dede Korkut hikâyelerinde geçen bir kahraman adı. Küçük yaşta bir boğayı öldürdüğü için bu ad verilmiştir.
Boğaçhan
bk. Boğaç
Boğahan
Kuvvetli, cesur hükümdar.
Boğataş
Güçlü ve kuvvetli kimse.
Boğatay
Güçlü ve kuvvetli kimse.
Boğatekin
Güçlü, kuvvetli şehzade.
Boğatimur
Güçlü, kuvvetli.
Boğatır
bk. Bahadır
Böget
1. Havuz. 2. Gölün derin yeri. 3. Su birikintisi.
Böğrek
bk. Beyrek
Böğürtlen
Bahçe çitlerinde, yol kıyılarında kendiliğinden yetişen dikenli bir çalı ve bunun tadı mayhoş meyvesi.
Böke
1. Kahraman, güçlü kimse. 2. Önder, başkan, reis. 3. Kabadayı, cesur, efe. 4. Güreşçi, pehlivan.
Böken
bk. Böke
Bolat
bk. Polat
Bolcan
Canlı, hareketli, neşeli.
Bolgan
Olan, bulunan.
Bolhan
bk. Bolgan
Bolkan
Kanı bol, hareketli, yerinde duramayan.
Bölükbaşı
Askerlikte takımlardan oluşan, üçü veya dördü bir tabur oluşturan ve öbür birliklerin temeli sayılan birliğin başı.
Boncuk
Cam, taş, sedef, tahta gibi şeylerden yapılan yuvarlak ve renkli süs tanesi.
Bor
1. İşlenmemiş, ekilmemiş toprak. 2. Fr. Doğada bor asidi veya boratlar durumunda bulunan bir element.
Bora
Genellikle arkasından yağmur getiren sert ve şiddetli fırtına.
Borahan
Fırtına gini hükümdar.
Borak
Yağmurdan sonra toprağın üstünde oluşan tuzlu beyaz katman.
Borakan
Bora-kan.
Borakhan
bk. Burak
Boran
1. Bora. 2. Sis, duman. 3. İç sıkıntısı. 4. Yaban güvercini.
Boranalp
Cesur, çevik yiğit.
Boranbay
Çok zengin, varlıklı.
Boransü
Fırtına gibi asker.
Borataş
Sağlam, kuvvetli ve fırtına gibi olan kimse.
Boratav
Fırtına gibi hızlı olan kimse.
Boratay
Fırtına gibi olan kimse.
Boray
bk. Boray
Börçek
Kâkül, perçem, pürçek.
Börk
Eskiden kullanılan, genellikle hayvan postundan yapılan başlık.
Borkan
Kanlı, canlı kimse.
Börteçin
Eski tarihçilere göre Türkleri Ergenekondan kurtaran demircinin adı.
Börü
1. Kurt. 2. Yiğit, bahadır, cesur.
Börübars
Güçlü, kuvvetli kimse.
Börübay
Güçlü, kuvvetli kimse.
Börübey
Güçlü, kuvvetli bey.
Börühan
Güçlü, kuvvetli hükümdar.
Börükan
Güçlü, kuvvetli bir soydan gelem kimse.
Boy
1. Bir aşiretin kollarından her biri. 2. Uzunluk.
Boyar
Eskiden Tuna bölgesinde, Transilvanya’da ve Rusya’da soylulardan olan kimselere verilen unvan.
Boydak
Özgür, serbest.
Boydaş
Aynı boyda olan.
Boyer
Uzun boylu olan kimse.
Boylan
Kibirli, mağrur.
Boylu
Boyu uzun olan kimse.
Boynak
Boynu eğri.
Boyraz
bk. Poyraz
Boysal
Boyun uzasın, uzun boylu ol anlamında kullanılan bir ad.
Boysan
1. Uzun boylu, yakışıklı delikanlı. 2. Serbest.
Boz
1. Toprak rengi. 2. Yiğit. 3. Kin, düşmanlık.
Bozan
Sürülmemiş tarla.
Bozat
Boz donlu at.
Bozay
Başkalarına yararı az olan kimse.
Bozbağ
Bağı boz anlamında kullanılan bir ad.
Bozbala
Yiğit delikanlı.
Bozbaş
Yiğit delikanlı.
Bozbay
Yiğit ve delikanlı olan zengin kimse.
Bozbey
Yiğit ve cesur olan bey.
Bozbora
Fırtına gibi sert ve kuvvetli olan.
Bozca
Boza benzeyen.
Bozçin
Dişi geyik.
Bozdağ
Tepeleri dumanla kaplı olan dağ.
Bozdemir
Demir gibi sağlam ve kuvvetli olan kimse.
Bozdeniz
Dalgalı deniz.
Bozdoğan
Bir şahin türü.
Bozer
Cesur ve yiğit kimse.
Bozerk
Sağlamlık, kuvvetlilik.
Bozhan
Yiğit hükümdar.
Bozkan
Cesur, yiğit, güçlü kimse.
Bozkara
Teni esmer olan yiğit.
Bozkaya
Kuvetli, cesur, yürekli kimse.
Bozkır
Ağaçsız ve susuz ova.
Bozkurt
Göktürk efsanelerinde yer alan kutsal hayvan.
Bozlak
Orta ve Güney Anadolu'nun bazı bölgelerinde bir türkü ezgisi.
Bozok
24 Oğuz boyundan on ikisine verilen ad. Osmanoğulları bu boydan gelmiştir.
Bozokay
Bozoklardan olan kimse.
Boztaş
Sağlam ve kuvvetli olan kimse.
Boztepe
Bozkır olan yer.
Boztimur
bk. Bozdemir
Bozyel
Yağmur getiren lodos rüzgârı.
Bozyiğit
Çok cesur ve yürekli olan yiğit.
Bucak
1. Gizli veya uzak bir köşe, kuytu yer. 2. Irmak kıyılarındaki kumluk, çalılık yerler. 3. Dağ tepesi.
Budak
1. İnce ve küçük dal. 2. Ağaç gövdesinde tomurcuk çıkacak yuvarlak boğum.
Budun
Halk, kavim, ulus.
Budunal
Milletini sev anlamında kullanılan bir ad.
Budunalp
Milletin yiğidi.
Buğday
Tohumu ekmek yapımında kullanılan bitki ve aynı bitkinin başaktan ayrılmış tanesi.
Büğdüz
1. Ağacın budak yeri. 2. Çam ağacının özü.
Büge
Su bendi, bent.
Büget
bk. Böget
Buğra
Erkek deve.
Buğrahan
1. Erkek deve gibi korkusuz olan hükümdar.2. X. yüzyılın başlarında Orta Asya´daki Yağma boyundan çıkan ve ilk İslam devletini kuran Türk hükümdarlarının birçoğuna verilen san.
Bugül
Bu, gül kadar güzeldir anlamında kullanılan bir ad.
Bük
1. Ova ve dere kıyılarındaki çalı ve diken topluluğu. 2. Böğürtlen. 3. Akarsu kıyılarındaki verimli tarlalar. 4. Dönemeç. 5. Sık ağaçlık, orman.
Bukay
Alçak, aşağı, kısa.
Büke
1. Ejderha, büyük yılan. 2. Akılı, bilgili.
Buket
Çiçek demeti.
Büklüm
Bükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu kat.
Bulak
Kaynak, pınar, çeşme.
Bülbül
1. Sesinin güzelliğiyle tanınan, Akdeniz ülkelerinde, orman ve bahçelerde yaşayan ötücü kuş. 2. Sesi çok güzel olan kimse.
Büldan
Ülkeler, şehirler, iller.
Bülent
Yüksek, yüce, ulu.
Bulgan
Olgun, bilgili, görgülü, hoşgörülü kimse.
Bulgu
1. Bulunan şey, keşif. 2. Anlayış. 3. İlham.
Bulgubay
Anlayışlı zengin.
Bulgucan
Anlayışlı kimse.
Bulgunoyan
Anlayışlı bey.
Buluç
Bulunan şey, buluş.
Bulunç
Vicdan.
Buluş
İlk kez yeni bir şey yaratma, icat.
Bulut
Atmosferdeki su damlacıkları ve buz taneciklerinin görülebilir yoğunluk kazanmasıyla oluşan, biçimleri, yükseklikleri ve yol açtıkları hava olaylarıyla birbirinden ayrılan yığınlar.
Bulutay
Bulut ve ay.
Buluttekin
Bulut gibi her yeri kaplayan bey.
Bumin
1. Baykuş. 2. Tümen.
Buminhan
bk. Bumin
Bünyamin
Yakup Peygamber'in en küçük oğlunun adı.
Burak
Hz. Muhammed'in Miraç Gecesi'ndeki biniti.
Büran
Keskin, kesici.
Burç
1. Kale duvarlarından daha yüksek, yuvarlak, dört köşe veya çok köşeli kale çıkıntısı.2. Zodyak üzerinde yer alan on iki takımyıldıza verilen ortak ad.3. Ökse otu.
Burçak
Baklagillerden, taneleri yem olarak kullanılan bir bitki.
Bürçe
Kurt yavrusu.
Burçhan
Yüce, ulu, saygın hükümdar.
Burçin
Geyik, dişi geyik.
Burcu
1. Güzel koku, ıtır. 2. Sakız ağacının tomurcuğu.
Bürge
1. Pire. 2. Bir yerde duramayan canlı, taşkın kimse. 3. Keklik. 4. Bahşiş, armağan.
Bürgü
1. Baş örtüsü. 2. Çarşaf, atkı. 3. İnce perde.
Burhan
Kanıt, delil, ispat.
Burhanettin
Dinin kanıtı, ispatı.
Bürkan
Volkan, yanardağ.
Burkay
1. Ay, hilal.2. Gücenmiş, kırılmış kimse.
Bürküt
Kartal.
Bürran
Keskin, kesici.
Buruk
1. Tadı kekre olan. 2. Alınmış, kırılmış, gücenmiş. 3. Aksak, topal, eğri basan. 4. Kapalı havuz. 5. Hortum, kasırga.
Burukbay
Gücenmiş, kırılmış zengin kimse.
Buruktekin
Gücenmiş, kırılmış şehzade.
Bürümcek
Ham ipekten dokunmuş ince bez.
Buse
Öpücük, öpme, öpüş.
Büşra
Müjde, sevinçli haber.
Büte
Çalılık.
Bütün
Eksiksiz, tüm.
Buyan
1. Mutluluk, uğur, talih. 2. İyi iş, sevap.
Buyruk
1. Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı söz, emir. 2. Egemenlik.
Buyrukalp
Buyruk veren yiğit.
Buyrukata
Buyruk veren ata.
Buyrukbay
Buyruk veren zengin.
Buyrukçu
Buyruk veren, emreden.
Buyrukhan
Buyruk veren hükümdar.
Ç
Çaba
Herhangi bir işi yapmak için harcanan güç, zorlu, sürekli çalışma.
Çabar
bk. Çapar
C
Cabbar
1. Zorlayan, cebreden. 2. Kuvvet ve kudret sahibi (Allah.) 3. Gökyüzünün güneyinde bulunan bir yıldız kümesi.
Cabir
Zorlayan, cebreden.
Ç
Çadır
1. Çadır.2. Kadınların baş örtüsü.
C
Cafer
1. Küçük akarsu. 2. Caferî mezhebinin kurucusu. 3. Hz. Ali'nin Mute Savaşı´nda ölen kardeşinin adı.
Ç
Çağ
1. Dönem, mevsim, zaman. 2. Yaş. 3. Yüzyıl, asır. 4. Çağlayan.
Çağa
1. Bebek, çocuk. 2. Küçük kuş yavrusu.
Çağaçan
Yeni bir dönem başlatan kimse.
Çağaçar
bk. Çağaçan
Çağakan
Çağ değiştiren kimse.
Çağan
1. Bayram. 2. Kalın ve kuvvetli deve kösteği. 3. Doğan kuşu.
Çağanak
Körfez, liman.
Çağatay
1. Yavru at, tay.2. Cengiz Hanın oğlu.
Çağay
Çağın parlak ve aydın bireyi.
Çağbay
Çağın zengini olan kimse.
Çağdaş
1. Aynı çağda yaşayan. 2. Bulunulan çağın koşullarına uygun olan. 3. Yaşıt.
Çağıl
1. Çağla ilgili. 2. Çakıl. 3. Çağla.
Çağıltı
Suyun akarken, taşlara, kayalara çarparak çıkardığı ses.
Çağın
Yıldırım, şimşek.
Çağır
1. Şıra. 2. Çakır. 3. Dar yol, küçük yol.
Çağkan
Canlı, dinamik, çalışkan kimse.
Çağla
1. Badem, kayısı, erik gibi çekirdekli yemişlerin ham durumu. 2. "Coşkulu ol" anlamında kullanılan bir ad.
Çağlak
1. Şelale, çağlayan. 2. Yırtıcı kuş, çaylak.
Çağlam
Çağlayan.
Çağlan
Bir ırmağın denize kavuştuğu yer.
Çağlar
1. Çağlayan. 2. Coşkulu, canlı kimse.
Çağlasın
Coşsun, çağlasın anlamında kullanılan bir ad.
Çağlayan
Küçük bir akarsuyun çok yüksek olmayan bir yerden dökülüp aktığı yer.
Çağlayangil
Çağlayan ailesine mensup olan kimse.
Çağlayantürk
Çağlayan Türk.
Çağlı
1. Kuvvetli. 2. Namuslu.
Çağman
Çağın insanı.
Çağnur
Çağın ışık saçan bireyi.
Çağrı
1. Birini çağırma, davet. 2. Doğan, çakır kuşu. 3. Rütbe, unvan, san.
Çağrıbey
1. Çağıran bey.2. Selçuklu Devleti´nin kurucularından Horasan Meliki.
Çağrınur
Aydınlığa, ışığa davet eden kimse.
Çağveren
Yeni bir çağ açan kimse.
C
Cahide
Çok çalışan, çaba gösteren kimse.
Cahit
Çok çalışan, çaba gösteren kimse.
Caize
1. Armağan, hediye. 2. Yol yiyeceği, azık. 3. Eski şairlere yazdıkları methiyeler için verilen bahşiş.
Ç
Çakan
Parıldayan, ışık veren.
Çakar
1. Kıvılcım. 2. Şimşek. 3. Yaman, görmüş geçirmiş kimse.
Çakıl
Küçük veya orta boyda taş parçası.
Çakım
1. Şimşek, kıvılcım 2. Yığın.
Çakın
1. Şimşek, kıvılcım. 2. Mavi gözlü.
Çakır
1. Mavimsi, mavi benekli, gri göz rengi. 2. Bir doğan cinsi. 3. Gönül, iç, can.
Çakırbey
Yiğit, cesur, gözü pek bey.
Çakırca
Çakıra benzeyen.
Çakırer
Cesur, yiğit kimse.
Çakmak
1. Taşa vurulup kıvılcım çıkaran çelik parçası. 2. Tutuşturma aygıtı.
Çakman
Amacına erişen, ulaşan kimse
Çakmur
1. Yarı uykulu bakış. 2. Sert taş 3. Pinti.
Çalapkulu
Tanrı kulu.
Çalapöver
Tanrı över.
Çalapverdi
Tanrı verdi.
Çalgan
Yatağı taşlık olan ve gürültüyle akan su.
C
Calibe
Kendine çeken, celbeden, çekici.
Ç
Çalıkbey
Sağlığı yerinde olmayan bey.
Çalıkuşu
Serçegillerden, başı koyu kırmızı, çalılık yerleri seven, ötücü bir kuş.
Çalım
1. Gösterişli tavır, kurulma. 2. Kılıcın keskin tarafı. 3. İlgi. 4. Vuruş.
Çalın
1. Ateş çakmağı. 2. Çiy, kırağı.
Çalış
1. Çelme, güreş. 2. Çarpışma, cenk, savaş.
Çalışkan
Çok çalışan, çalışmayı seven.
Çalkan
Su birikintisi.
Çalkara
Doğan türünden bir kuş.
Çalkın
Alev.
C
Calp
Güçlü, kuvvetli, gayretli.
Ç
Çaltı
1. Diken, çalı. 2. Küçük ve dikenli orman. 3. Akasya. 4. Engel. 5. Kuytu yer. 6. Hızlı, çevik.
Çam
İğne yapraklı, kozalaklı, reçineli ağaç.
Çamak
Kendini beğenen.
Çambel
Güçlü, kuvvetli kimse.
Çamer
Güçlü, kuvvetli kimse.
Çamok
Güçlü, kuvvetli kimse.
C
Can
1. Ruh. 2. Güç, dirilik, 3. İnsanın kendi varlığı, özü, 4. Gönül. 5. Çok içten, sevimli, şirin kimse.
Cana
Ey can, ey sevgili! anlamında kullanılan bir ad.
Canal
Gönül al, kendini sevdir, sevilen biri ol anlamında kullanılan bir ad.
Canalp
Özünde yiğitlik, güçlülük olan kimse.
Canaltay
Özü, ruhu yüce olan kimse.
Canan
(ca:nan)
Canane
Sevgili, gönül verilen, âşık olunan.
Canaş
Sevgili, dost, arkadaş.
Canat
Şiddetle iste anlamında kullanılan bir ad.
Canay
Şirin, tatlı kimse.
Canaydın
Özü temiz, aydınlık ruhlu kimse.
Canbay
Özü zengin, gönlü tok olan kimse.
Canbek
Özü pek, güçlü kişilikli kimse.
Canberk
Güçlü, sağlam kişilikli kimse.
Canbey
Şirin, tatlı bey.
Canbolat
bk. Canpolat
Canbulat
bk. Canpolat
Canda
İçte, özde, yürekte olan kimse.
Candan
İçten, yürekten, samimi.
Candaner
İçten, samimi, dost kimse.
Candar
1. Canlı, diri. 2. Koruyucu, muhafız.
Ç
Çandarlı
Osmanlı İmparatorluğu zamanında sadrazamlar ve kazaskerler yetiştirmiş büyük bir ailenin adı.
C
Candaş
Dost, arkadaş, yoldaş.
Candeğer
Uğrunda can verilecek kadar güzel, değerli, sevilen.
Candemir
Özü güçlü, demir gibi sağlam ve kişilikli kimse.
Candoğan
Yaradılıştan samimi, dost olan kimse.
Canel
İçten, candan uzatılan el, dostluk eli.
Caner
Çok içten, sevilen, sevimli kimse.
Canfeda
Canını veren, özverili kimse.
Canfer
1. Aydın, bilgili kimse. 2. Güçlü, saygın kimse.
Canfes
Üzerinde desen bulunmayan, ince dokunmuş, parlak, tok, ipekli kumaş.
Canfeza
Can artıran, gönle ferahlık veren.
Canfidan
Özü fidan gibi düzgün olan kimse.
Canfide
Özü çiçek fidesi gibi temiz ve güzel olan kimse.
Ç
Çanga
Soylu.
Çangal
1. Dallı budaklı, eğri ağaç. 2. Çok zayıf. 3. Dere dibi.
C
Cangiray
Dürüst, samimi hükümdar.
Cangül
Özü gül gibi sar ve temiz olan kimse.
Cangün
Mutlu, sevimli gün.
Cangür
Canlı, neşeli kimse.
Canhanım
Sevimli, cana yakın kadın.
Canik
1. Atik, çevik. 2. Gözü açık ve becerikli.
Canip
Yan, taraf, cihet, yön.
Canipek
Özü ipek gibi tertemiz olan kimse.
Canıpek
Acıya, sıkıntıya karşı dayanıklı olan kimse.
Cankan
Özü hareketli olan kimse.
Ç
Çankara
Çan ve kara.
C
Cankat
Yaşama gücü ver, neşe ve mutluluk saç anlamında kullanılan bir ad.
Cankaya
Özü sağlam olan kimse.
Cankılıç
Özü klıç gibi keskin olan kimse.
Cankız
Sevilen, sevimli, şirin kız.
Cankoç
Sevimli, cana yakın kimse.
Cankorur
Canı koruyan kimse.
Cankurt
Özü kurt gibi olan kimse.
Cankut
Kişinin mutluluğu, talihi, şansı, uğuru.
Cannur
Nurlu olan kimse.
Canol
Candan dost ol, gerçek dost ol anlamında kullanılan bir ad.
Canören
Gerçek dost olan.
Canöz
Kişinin özü.
Canözen
Gerçek dost olan kimse.
Canözlem
Gerçekten özlenen kimse.
Canperver
Gönül açan, iç açan, ruhu besleyen.
Canpolat
Canı, özü çelik gibi güçlü kimse.
Canrüba
Gönül kapan, gönül alan sevgili.
Cansal
Özünü bırak, terket anlamında kullanılan bir ad.
Cansay
Şirin, sevimli, cana yakın olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
Cansel
Özü taşkın olan kimse.
Cansen
Sen cansın, sevilensin, sevimlisin anlamında kullanılan bir ad.
Canser
Canını, özünü ortaya koy anlamında kullanılan bir ad.
Canses
Samimi, içten ses.
Cansev
İnsanları sev anlamında kullanılan bir ad.
Canseven
İnsanı seven anlamında kullanılan bir ad.
Cansever
İnsanı seven anlamında kullanılan bir ad.
Cansın
Sevgi dolusun, sevilmeye değersin, dostsun, sevgilisin" anlamında kullanılan bir ad.
Cansoy
Tatlı ve içten olan kimse.
Cansu
Can suyu, yaşam veren su.
Cansun
Kendini göster anlamında kullanılan bir ad.
Cansunar
Canını feda eder anlamında kullanılan bir ad.
Cansunay
Canını feda eden kimse.
Cansuner
Canını feda eden kimse.
Cantaş
bk. Candaş
Cantekin
Samimi, içten hükümdar.
Canten
Ruh ve beden.
Cantez
Tez canlı, aceleci, hareketli kimse.
Cantürk
Türk'ün dostu, arkadaşı.
Canyurt
Gerçek yurt.
Ç
Çapan
1. Ceket. 2. Engelli, tehlikeli. 3. Düğün yemeği yapan aşçı. 4. Alkış, el çırpma.
Çapaner
1. Saldıran, atılan, hücum eden kimse.2. Koşan, hızlı hareket eden kimse.
Çapar
1. Sarışın, mavi gözlü, çilli, insan. 2. Kula renkli hayvan. 3. Çiçek bozuğu yüz. 4. Huysuz, ters adam. 5. Cesur.
Çapın
Saldırı, hücum.
Çapkan
1. Saldıran, atılan, hücum eden. 2. Koşan, hızlı hareket eden.
C
Caran
Güzel kokan bir tür çiçek.
Carim
Suçlu.
Ç
Çarlan
Güçlü akan su.
Çarman
Neşeli.
C
Carullah
1. Allah'a komşu olan. 2. Mekke'ye gidip orada oturan kimse.
Ç
Çav
1. Ün, şöhret, şan. 2. İz, eser. 3. Güneşin buluttan sıyrılmış durumu. 4. Yüksek ses.
Çavaş
1. Güneş. 2. Güneşli yer, güney.
Çavdar
Buğdaygillerden, birçok türü bulunan, yıllık, boylu bir bitki.
Çavdur
Ünlü, şöhretli.
C
Cavidan
Sonrasız, sürekli kalacak olan, sonsuz.
Cavit
Sonrasız, sürekli kalacak olan, sonsuz, ebedî.
Ç
Çavlan
Büyük çağlayan.
C
Cavlı
bk. Çavlı
Cavuldur
bk. Çavuldur
Ç
Çavuş
1. Orduda onbaşıdan sonra gelen, görevi manga komutanlığı olan erbaş. 2. Kılavuz.
Çaydam
Yatağa doldurulan veya yağmurluk yapılan ince keçe.
Çaydamar
Çay gibi akıp giden.
Çayhan
Adı çay olan hükümdar.
Çaykara
1. Çay kıyılarında çıkan kaynak, pınar. 2. Kumsal, nehir yatağı.
Çaylak
1. Irmağın geçit yeri, geçit. 2. Sözünde durmayan kimse. 3. Yırtıcılardan uzun kanatlı, çengel gagalı, küçük kuşları avlayan bir kuş.
Çaylan
1. Çay ve ırmağın geçit yeri. 2. Kumsal, kumlu yer. 3. Çakıllı yer.
C
Caymaz
Sözünü tutan, sözünden dönmeyen kimse.
Ç
Çaynak
1. Tırnak, pençe. 2. Eli kolu tutmayan, sakat.
C
Cazibe
1. Çekici, alımlı, sevimli. 2. Alım, alımlılık, çekicilik. 3. Yer çekimi, yıldızların birbirini çekmesi.
Cazim
Karar veren, kesen, kestirip atan.
Cazip
Çekici, ilgi uyandırıcı, albenili olan.
Cebbar
bk. Cabbar
Cebe
1. Zırh, zırhlı giysi. 2. Savaşla ilgili silah ve araçlar.
Cebealp
Zırh gibi sağlam ve dayanıklı yiğit.
Ceben
Oğuzların yirmi dört boyundan birinin adı.
Ç
Çeber
1. El işlerinde usta, dikkatli, becerikli kimse. 2. Açıkgöz, cesur.
C
Cebesoy
Soyu dayanıklı ve sağlam insanlara dayanan kimse.
Cebrail
1. İş yapabilen melek.2. Allah'a en yakın olan dört melekten, peygamberlere buyruk ve vahiy getirmekle görevli olanı.
Ç
Çeçen
1. Kafkasya'nın kuzeydoğusunda yaşayan bir halkın adı. 2. Akıllı. 3. Söz ustası, hatip. 4. Yakışıklı.
C
Cedide
1. Yeni, kullanılmamış. 2. Pek az zamandan beri bilenen veya mevcut olan.
Cefa
Eziyet, sıkıntı, çile.
Ç
Çekik
1. Tarla kuşu. 2. Çekilmiş olan.
Çekim
1. Güzel ve muntazam görünüş. 2. Güç, takat. 3. Çam yaprağı. 4. Çam kozalağı.
Çekin
1. Meşe ağaçlarında olan iri bir çeşit meyve. 2. Bağ çubuklarının açılmak üzere bulunan gözlerini bitten korumak için kullanılan ökse.
C
Celâdet
Kahramanlık, yiğitlik.
Celâl
Yücelik, ululuk, değer.
Celâlettin
Dinin ululuğu, yüceliği, büyüklüğü.
Celâli
Yüceliğe mensup.
Celâsun
1. Kahraman, cesur, atak delikanlı, yiğit. 2. Genç ve sağlıklı, gürbüz kimse.
Celâyir
Moğol ırkının büyük kollarından biri.
Ç
Çelebi
1. Görgülü, terbiyeli, olgun kimse. 2. Bektaşi ve Mevlevi pirlerinin en büyüklerine verilen san. 3. Kayınbirader.
Çelem
1. Yiğit. 2. Şalgam.
Çelen
1. Yakışıklı delikanlı. 2. Tepelerin kar tutmayan kuytu yeri. 3. Açıkgöz, becerikli, kurnaz. 4. Evlerin dışında bulunan saçak. 5. Akıllı.
Çelenk
1. Çiçek, dal ve yapraklarla yapılmış halka. 2. Uzun kuş tüyü. 3. Gümüş veya altın taç.
Çelik
1. Su verilip sertleştirilen demir. 2. Çok güçlü, kuvvetli. 3. Kısa kesilmiş dal.
Çelikbaş
Güçlü, kuvvetli kimse.
Çelikbilek
Güçlü, kuvvetli kimse.
Çelikel
Güçlü, kuvvetli kimse.
Çeliker
Güçlü, kuvvetli kimse.
Çelikhan
Güçlü, kuvvetli hükümdar.
Çelikiz
Güçlü, kuvvetli kimse.
Çelikkan
Güçlü soydan gelen kimse.
Çelikkanat
Güçlü, kuvvetli kimse.
Çelikkaya
Güçlü, kuvvetli kimse.
Çelikkol
Güçlü, kuvvetli kimse.
Çeliköz
Güçlü, kuvvetli kimse.
Çeliksu
Güçlü, kuvvetli kimse.
Çeliktan
Güçlü, kuvvetli kimse.
Çeliktaş
Güçlü, kuvvetli kimse.
Çelikten
Çelik gibi güçlü, sağlam, dayanıklı kimse.
Çeliktürk
Güçlü, kuvvetli Türk.
Çelikyay
Güçlü, kuvvetli kimse.
Çelikyürek
Cesur, soğukkanlı kimse.
C
Celil
Ulu, büyük, yüce.
Celilay
Ulu, yüce ay.
Celile
Ulu, büyük, yüce.
Ç
Çelim
1. Güç, kuvvet. 2. Tavır, çalım.
Çeltik
1. Kabuğu ayıklanmış pirinç. 2. Dokunaklı söz. 3. Çoban yamağı.
C
Cem
1. Hükümdar, şah. 2. İran mitolojisinde şarabı bulan. 3. Ar. Toparlanma, bir araya gelme.
Cemal
1. Yüz güzelliği, güzellik. 2. Güzel yüz.
Cemaleddin
bk. Cemalettin
Cemalettin
Dinin güzelliği.
Cemalullah
Allah'ın lütfu.
Cemi
Toplanmış, bütün, hep.
Cemil
1. Güzel. 2. Allah’ın sıfatlarından biri.
Cemile
1. Güzel. 2. Hoşa gitmek için yaranma.
Ceminur
Çok nurlu, aydınlık kimse.
Cemre
Şubat ayında birer hafta aralıklarla önce havada, sonra suda ve en son toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi.
Cemşah
Şah olan Cem.
Cemşir
Arslan gibi yürekli olan hükümdar.
Cemşit
1. Mitolojide, İran’ın efsanevi dördüncü şahı.2. Bu şah görünüşünde olan.
Cenan
Yürek, gönül.
Cenani
Yürekle, gönülle ilgili.
Cenap
Şeref, onur ve büyüklük.
Ç
Çender
bk. Çandar
C
Cengâver
1. Savaşçı, silâhşor. 2. Savaşı seven, savaşkan,dövüşken.
Cenger
bk. Cenker
Cengiz
1. Güçlü, yılmaz, gözü pek kimse. 2. Tarihte Büyük Moğol İmparatorluğu´nu kuran Türk hükümdarı.
Cengizhan
Güçlü hükümdar.
Cenk
Savaş.
Cenker
Savaş eri, savaşçı kimse.
Cennet
1. Dinî inanışına göre, iyilik yapanların, günahsızların, öldükten sonra sonsuz mutluluğa kavuşacakları yer, uçmak. 2. Çok güzel, ferah yer, bahçe.
Ç
Çepni
1. Dağ köylüsü. 2. Oğuzların Üçok koluna bağlı bir Türk Boyu.
Çerçi
Köylerde dolaşarak ufak tefek eşya satan gezgin satıcı.
C
Ceren
Ceylan.
Ç
Çeri
1. Asker, ordu. 2. Savaş.
C
Cerit
1. Verimsiz, çorak yer. 2. Bekâr. 3. Tarihte bir Türk oymağının adı.
Ç
Çerkez
Kafkasya'nın yerli boylarından birinin adı ve bu boydan olan kimse.
Çerme
1. Çay kıyılarında sulu ve yeşil yer. 2. Akarsuların topraktan çıkan sızıntısı. 3. Kaynak.
C
Cerullah
bk. Carullah
Cesim
İri, büyük.
Ç
Çeşminaz
Nazlı, baygın bakışlı göz.
C
Cesur
Yürekli, korkusuz, yiğit.
Ç
Çetik
1. Yünden örülmüş terlik, mes. 2. Çarık. 3. Çocuk ayakkabısı. 4. Çekirge. 5. Fidan.
Çetin
1. Sert, inatçı. 2. Sarp, engelli. 3. Çözümlenmesi güç. 4. Hayırsız.
Çetinalp
Sert, inatçı yiğit.
Çetinay
Sert, inatçı kimse.
Çetinel
Sert, inatçı kimse.
Çetiner
Sert, inatçı kimse.
Çetinkaya
Sert, inatçı kimse.
Çetinok
Sert, inatçı kimse.
Çetinöz
Sert, inatçı kimse.
Çetinsoy
Sert, inatçı bir soydan gelen kimse.
Çetinsu
Sert, inatçı kimse.
Çetintaş
Sert, inatçı kimse.
Çetintürk
Sert, inatçı Türk.
Çetinyiğit
Sert, inatçı kimse.
C
Cevahir
(ceva:hir)
Cevat
Cömert, eli açık.
Cevdet
1. İyilik, güzellik. 2. Olgunluk, büyüklük. 3. Kusursuzluk.
Cevher
1. Bir şeyin esası, öz, maya. 2. Güç, enerji. 3. Değerli süs taşı, mücevher.
Cevheri
Özle, yaradılışla ilgili.
Ç
Çevik
Kolaylık ve çabuklukla davranan, kıvrak, hareketli kimse.
Çevikcan
Kolaylık ve çabuklukla davranan, kıvrak, hareketli kimse.
Çevikel
Kolaylık ve çabuklukla davranan, kıvrak, hareketli kimse.
Çeviker
Kolaylık ve çabuklukla davranan, kıvrak, hareketli kimse.
Çeviköz
Kolaylık ve çabuklukla davranan, kıvrak, hareketli kimse.
C
Cevri
Eziyet, sıkıntıyla ilgili olan.
Ç
Çevrim
1. Sınır. 2. Girdap. 3. Sürekli ve düzenli değişme.
C
Cevriye
Eziyet, sıkıntıyla ilgili olan.
Cevval
Koşan, dolaşan, hareket eden, hareketli.
Cevza
İkizler burcu, gökyüzünün kuzey yarım küresinde görünen iki parlak yıldızlı burç.
Ceyda
Uzun boyunlu ve güzel kadın.
Ceydahan
Uzun boyunlu ve güzel kadın.
Ceyhan
Türkiye'nin Akdeniz bölgesinde, uzunluğu 576 km. olan bir nehir.
Ceyhun
Tevrat'a göre cennetin dört nehrinden biri.
Ç
Çeyiz
Gelin için hazırlanan her tür eşya.
C
Ceylân
Gözlerinin güzelliğiyle ünlü, ince bacaklı, hızlı koşan, zarif, memeli hayvan.
Cezayir
Adalar.
Cezlân
Mutlu.
Cezmi
Kesin karar veren, kararlı kimse.
Ç
Çiçek
Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan, çoğu güzel kokulu, renkli bölümü.
Çiftçi
Geçimini toprağını ekerek sağlayan kimse.
Çiğdem
Zambakgillerden, türlü renklerde çiçek açan, çok yıllık, yumrulu bir kır bitkisi.
Çiğil
1. Omuz, omuz başı. 2. Bir Türk boyu.
Çiğlez
Yakışıklı, ince, uzun boylu.
C
Cihan
1. Evren, âlem. 2. Dünya.
Cihanbanu
Dünyanın hanımefendisi.
Cihandar
Dünyaya egemen olan hükümdar.
Cihandide
Dünyayı gezip görmüş, deneyimli kimse.
Cihanefruz
Dünyayı parlatan, aydınlatan kimse.
Cihaner
Dünyanın yiğidi.
Cihanfer
Cihanı, dünyayı aydınlatan, dünyanın ışığı.
Cihangir
Dünyaya egemen olan, dünyayı zapt eden kimse.
Cihangül
Dünyanın gülü.
Cihani
Dünyalı, insan.
Cihanmert
Dünyanın en cömert insanı.
Cihannur
Dünyayı aydınlatan, nurlu, ışıklı.
Cihanşah
Dünyanın şahı, hükümdarı.
Cihat
Din uğrunda düşmanla savaşma.
Ç
Çilek
Gülgillerden, sapları sürüngen, pembe kırmızı renkte meyvesi olan bir bitki.
Çilen
1. Hafif yağan yağmur, çisenti. 2. Suyun derin olmayan yeri.
Çilenti
Çiy, jale.
Çiler
Şarkı söyleyen, şakıyan, öten bülbül.
Çilhan
Yüzü çil çil olan hükümdar.
Çilhanım
Yüzü çil çin olan kadın.
Çiltay
Üzerinde benekler bulunan tay.
C
Cilvekâr
Cilveli, cilve yapan.
Cilvenaz
Cilveli, nazlı.
Cilvesaz
Cilve yapan, cilveli.
Ç
Çimen
Kendiliğinden yetişmiş çim.
Çimnaz
Çok nazlı.
C
Cimşit
bk. Cemşit
Ç
Çin
1. Gerçek, gerçeklik, doğru. 2. Omuz. 3. Üzerinde çok meyve bulunan dal. 4. Soylu, öz, katıksız.
C
Cindoruk
En yüksek yer, zirve.
Ç
Çinel
Doğru, dürüst, namuslu kimse.
Çiner
Doğru, dürüst, namuslu kimse.
Çinerk
Doğru yolda kullanılan güç.
Çingiz
bk. Cengiz
Çinkılıç
Gerçek savaşçı.
Çintan
Sabah vakti.
Çintay
Soylu at.
Çinuçin
Üstün, galip, zafer kazanmış.
Çiray
Yüz, surat.
Çisen
1. Sisli ve kapalı havada ince ince yağan yağmur. 2. Çiy.
Çisil
İnce yağmur.
Çitlembik
1. Mercimekten biraz büyük, buruk lezzette meyvesi olan bir ağaç. 2. Ufak tefek, esmer ve sevimli.
C
Civan
Taze, genç delikanlı.
Civanbaht
Mutlu, şanslı kimse.
Civanmert
Cömert, eli açık kimse.
Civanşir
Genç aslan.
Ç
Çıda
Süngü, mızrak.
Çıdal
Sabır.
Çıdam
Sabır.
Çıdamlı
Sabırlı.
Çığ
1. Dağdan yuvarlanan ve yuvarlandıkça büyüyen kar kümesi. 2. Sürü, kafile. 3. Çok, sık, fazla.
Çığa
1. Horoz, cennet kuşu gibi kuşların kuyruğundaki tüylerden en gösterişlisi. 2. Yaramaz çocuk. 3. Karışık renkli bir tür kuş.
Çığal
bk. Çığa
Çığıl
1. Çakıl ve taş yığını. 2. Kalabalık. 3. İri saman.
Çığır
1. Çığın kar üzerinde açtığı yol. 2. İz. 3. Taşlı yol, patika. 4. Yenilikçi akım.
Çınak
1. Yırtıcı kuş pençesi. 2. Yağmurdan sonra açan hava.
Çınar
1. Uzun boylu, kalın dallı, uzun ömürlü bir ağaç. 2. Dayanak, destek, güç alınan kimse, güçlü kimse.
Çınay
Etrafa gerçekten ışık saçan kimse.
Çıngı
1. Kıvılcım. 2. Parça.
Çıray
1. Yüz çizgileri, yüz güzelliği. 2. Beniz, yüz. 3. İnsan resmi.
Çıtak
1. Dağlı, dağlarda yaşayan. 2. Köylü. 3. Yabancı, göçmen. 4. Kavgacı, inatçı, huysuz. 5. Açıkgöz, kurnaz. 6. İyi giyinmiş, yakışıklı delikanlı.
Çıtanak
1. Bir dalda birkaç meyvenin bulunması. 2. Küçük dal.
Çıvgın
1. Rüzgâr ve karla karışık yağan yağmur. 2. Ağacın verdiği yeni sürgün, filiz.
Çoban
Koyun, keçi, inek gibi hayvanları güdüp otlatan kimse.
Çobanyıldızı
Venüs gezegeni.
Çoğa
1. Çocuk. 2. Yavru.
Çoğahan
Küçük yaşta hükümdar olmuş kimse.
Çoğan
Kökü ve dalları sabun gibi köpüren bir bitki, çöven.
Çoğaş
Güneş.
Çoğay
bk. Çokay
Çokan
1. Dağın doruğu. 2. Zirveye ulaşan.
Çokar
Soylu.
Çokay
1. Köy zengini, çiftlik sahibi. 2. Eşkıya.
Çoker
Gerçekten yiğit olan kimse.
Çökermiş
Yaşlı, yaşlanmış, ihtiyar kimse.
Çokman
Topuz, gürz.
Çoku
bk. Çokan
Çolak
Eli veya kolu sakat kimse.
Çölbey
Çölde yaşayan bey.
Çolpan
Çoban yıldızı, Zühre, Venüs.
C
Cömert
1. Eli açık. 2. Verimli.
Ç
Çopar
Dikkatsiz.
Çopur
1. Yüzü, çiçek hastalığından kalma küçük yara izleri taşıyan kimse. 2. Bir tür geyik. 3. Benekli antilop.
Çopuralp
Yüzü, çiçek hastalığından kalma küçük yara izleri taşıyan yiğit.
Çora
1. Bir tür toprak. 2. Her türlü yemek.
Çorak
Verimsiz, bitek olmayan, kıraç toprak.
C
Coşan
Coşku duyan, heyecanlı kimse.
Coşar
Coşkulu, heyecanlı.
Coşku
1. Genellikle büyük bir istekle ortaya çıkan geçici hayranlık veya heyecan durumu. 2. Sevinç gösterileriyle beliren güçlü heyecan.
Coşkun
Coşan, coşkulu, heyecanlı kimse.
Coşkunay
Coşan, coşkulu, heyecanlı kimse.
Coşkuner
Coşan, coşkulu, heyecanlı kimse.
Coşkunsu
Coşan, coşkulu, heyecanlı kimse.
Ç
Çotuk
Ağaç kütüğü, asma kütüğü.
Çotur
1. Kısa boylu, sağlam, güçlü kimse. 2. Yassı, buruşuk. 3. Fundalık.
Çoturay
Kısa boylu, sağlam, güçlü kimse.
Çöyür
Fidan.
C
Cuci
1. Konuk. 2. Sevgili. 3. Cengiz Han'ın dört oğlundan en büyüğü ve Altınordu devletinin kurucusu.
Cudi
Cömert, eli açık.
Cudiye
Cömert, eli açık.
Ç
Çuğa
Cesur, kahraman.
C
Culduz
bk. Yıldız
Ç
Çulpan
bk. Çolpan
C
Cuma
1. Toplanma. 2. Perşembeden sonra gelen gün.
Cumali
Değerli, yüce bir biçimde bir araya getirilmiş olan.
Cumhur
Topluluk, kalabalık, halk.
Cumhuriyet
Halkın egemenliği kendi elinde tuttuğu devlet biçimi.
Cündi
1. Ata iyi binen, binici, süvari. 2. Asker.
Cündullah
Allah’ın askerleri.
Cüneyt
1. Küçük asker, askercik. 2. Beylikler döneminde Aydınoğulları soyunun en son temsilcisi olan beyin adı.
Cura
1. Dost, arkadaş, sevgili. 2. Güzel, ahenkli ses. 3. Ufak tefek, çelimsiz. 4. Küçük zurna. 5. Atmaca, doğan.
Ç
Çuvaş
1. Güneş. 2. Güneşli yer. 3. Açık hava. 4. Çadır. 5. Rusya'da yaşayan bir Türk kavminin adı. 6. Yoksul.
D
Dadak
1. Büyük kardeş, ağabey. 2. Bebek. 3. Bir yiyeceğin tadına bakmak için yenilen parçası, tadımlık. 4. Şeker, akide şekeri.
Dadaş
1. Erkek kardeş. 2. Yiğit, delikanlı, babayiğit kimse. 3. Mert, cesur. 4. Arkadaş, dost.
Dağ
Çevresindeki araziye göre çok yüksek olan toprak, kaya
Dağa
Yayla, yüksek yer.
Dağaşan
Dağları aşan, korkusuzca dolaşan kimse.
Dağdelen
Dağları delen, çok kararlı ve çalışkan kimse.
Dağhan
Eski Türklerde dağ Tanrısı.
Dağtekin
Dağlara hükmeden hükümdar.
Dâhi
Olağanüstü zeki ve yetenekli kimse.
Dai
1. Dua eden, duacı. 2. Davet eden, çağıran.
Daim
Sürekli, sonsuz.
Daime
Sürekli, sonsuz.
Dal
1. Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri. 2. Arka, sırt. 3. Kol.
Dalan
1. Biçim, şekil. 2. İnce, narin, zarif.
Dalay
Deniz.
Dalayer
Deniz adamı.
Dalbaş
Koruyucu.
Dalboğa
Koruyucu yürekli kimse.
Dalda
Kuytu yer, barınak.
Daldal
Kahraman, yiğit.
Daldiken
Ağaç yetiştiren kimse.
Dalgıç
Genellikle özel donanımla su yüzeyi altında çalışmayı meslek edinen kimse.
Dalım
Gücüm, kuvvetim anlamında kullanılan bir ad.
Dalkılıç
1. Kılıcını çekmiş olan. 2. Gönüllü, fedai.
Dalkoç
Koruyucu, arka çıkıcı kimse.
Dalokay
Çok beğenilen kimse.
Daltekin
Koruyucu, kayırıcı hükümdar.
Dalyan
1. Deniz, göl ve nehirlerde kıyılara yakın kurulan büyük balık avlama yeri. 2. Denizde yüzeye yakın yosunlu kaya. 3. Deniz kıyılarında ve denizin dibinde dalgalı biçimde görülen kum.
Damar
1. Canlı varlıklarda kan dolaşımına yarayan kanal. 2. Yer altında belli bir maden alanı. 3. Huy, yaradılış. 4. Tür.
Damla
Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda su vb. sıvı.
Dânâ
Bilen, bilgili, zeki kimse.
Daniş
Bilgi, bilim.
Danişment
Bilgin, bilgili.
Danış
Önemli bir konuda birkaç kişinin konuşması.
Danışman
1. Bilgili ve düşüncesinden yararlanmak için danışılan kimse. 2. Bilgin.
Danyal
1. Kutsal kitapta adı geçen İsrail peygamberi. 2. İbranice de bu ad “Tanrı benim yargıcımdır” anlamındadır.
Dara
1. Hükümdar. 2. Tanrı adlarından. 3. Eski İran hükümdarlarından dokuzuncusu.
Darcan
Aceleci, sıkıntılı.
Darga
Başkan, lider.
Daver
1. Hakem, hâkim. 2. Adil padişah veya yönetici. 3. Yüce Tanrı.
Davran
1. "Hazır ol, hazırlan" anlamında kullanılan bir ad.2. "İşe giriş, el at, başla" anlamında kullanılan bir ad. 3. Hazırlık.
Davut
1. Sevgili, aziz.2. İsraillilerin, sesinin güzelliği ve şairliği ile tanınan hükümdar ve peygamberi.
Daya
Çocuğa bakan dadı, sütnine, taya.
Dayahatun
Çocuğa bakan dadı, sütnine, taya.
Dayanç
1. Sabır, katlanma gücü. 2. Dayanıklılık, sağlamlık.
Dayar
Hazır, hazırlanmış.
Daye
bk. Daya
Dayı
1. Annenin erkek kardeşi. 2. Birini kayırıp koruyan saygın kimse. 3. Kabadayı, külhanbeyi. 4. Güzel, iyi.
Daylak
1. Sakalı, bıyığı çıkmamış delikanlı. 2. İnce uzun boylu kimse.
Dede
1. Babanın veya ananın babası. 2. Ata. 3. Mevlevi tarikatında çile doldurmuş dervişlere verilen san.
Define
1. Toprak altına gömülerek saklanmış para veya değerli şeyler. 2. Değerli, önemli, az bulunur nitelikte kimse.
Defne
Defnegillerden, yaprakları güzel kokulu, kış yaz yeşil kalan bir ağaç.
Değer
1. Yüksek nitelik. 2. Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse. 3. Bir şeyin önemini belirten ölçü, karşılık.
Değmeer
Seçkin, nitelikli kimse.
Deha
(deha:)
Dehan
Ağız.
Dehri
1. Dünyanın sonsuzluğuna, ruhun bedenle birlikte öldüğüne inanan kimse. 2. Çok bilgili kimse.
Delâl
İnsana hoş, sevimli görünen hâl, naz, işve.
Delice
1. Delişmen, çılgın, coşkun. 2. Şahin, atmaca türünden kuş. 3. Buğdaygillerden bir bitki.
Delikan
Coşkulu, hareketli, kabına sığmaz kimse.
Delikanlı
1. Çocukluk çağından çıkmış genç erkek.2. Sözünün eri, dürüst, namuslu kimse.
Demet
1. Bitki veya çiçek destesi. 2. Bağlanarak oluşturulmuş deste.
Demhoş
Soluğu güzel kokan, hoş kokulu.
Demir
1. Koyu renkli, kolay işlenen, dayanıklı, kullanılış yerleri çok maden.2. Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirağ
Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demiralp
Güçlü, kuvvetli, sert, yiğit kimse.
Demiray
Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirbağ
Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirbaş
Başı demir gibi sağlam olan kimse.
Demirboğa
Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirbüken
Demiri bükecek güçte olan kimse.
Demircan
Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirçay
Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirdelen
Demiri delecek güçte olan kimse.
Demirdöven
Demiri işleyen, güçlü kimse.
Demirel
Eli demir gibi güçlü olan.
Demirer
Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirezen
Demiri ezecek kadar güçlü olan kimse.
Demirgüç
Demir gibi güçlü kimse.
Demirgülle
Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirhan
Güçlü hükümdar.
Demiriz
Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirkan
Güçlü soydan gelen kimse.
Demirkaya
Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirkıran
Demiri kıracak kadar güçlü olan kimse.
Demirkoç
Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirkök
Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirkol
Demir gibi güçlü kolu olan kimse.
Demirkurt
Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirkut
Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirman
Demir gibi güçlü, sağlam kimse.
Demirok
Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirol
Demir gibi güçlü ol anlamında kullanılan bir ad.
Demiröz
Özü demir gibi güçlü olan kimse.
Demirpençe
Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirşah
Güçlü, kuvvetli, sert hükümdar.
Demirsoy
Güçlü soydan gelen kimse.
Demirtaş
Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirtav
Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirtay
Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirtekin
Güçlü, kuvvetli, sert hükümdar.
Demirtuğ
Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
Demirtürk
Demir gibi güçlü, sağlam Türk.
Demiryürek
DGüçlü, yürekli kimse.
Demokan
Amlayışlı kimse.
Demren
bk. Temren
Dengiz
bk. Deniz
Dengizer
bk. Denizer
Deniz
1. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi. 2. Çok bol.
Denizalp
Yiğit denizci.
Denizcan
Deniz adamı, denizci.
Denizel
Deniz adamı, denizci.
Denizer
Deniz adamı, denizci.
Denizhan
Eski Türklerde deniz Tanrısı.
Denizman
Denizci.
Denizmen
bk. Denizman
Deniztekin
Deniz adamı, denizci.
Denk
1. Aynı yaş ve değerde olan. 2. Uygun, nitelik yönünden eşit.
Denkel
Ölçülü, uyumlu kimse.
Denker
Ölçülü, uyumlu kimse.
Denktaş
1. Akran, aynı yaşta bulunan kimse, yaşıt. 2. Haktan yana olan, adil.
Denli
Terbiyeli, saygılı, ölçülü kimse.
Denlisoy
Terbiyeli, saygılı, ölçülü soydan gelen kimse.
Deren
Derleyen, toplayan.
Derenel
Toplayan, bir araya getiren kimse.
Derin
1. Çok gelişmiş, çok ilerlemiş. 2. Yoğun. 3. İçten gelen.
Derinkök
Soyu çok eskilere giden kimse.
Derinöz
Özünde yücelik olan kimse.
Derlen
Düzgün bir biçimde toplan, düzenli ol anlamında kullanılan bir söz.
Derman
1. İlaç. 2. Çare. 3. Güç, kuvvet.
Derviş
1. Bir tarikata girmiş, onun yasa ve törelerine bağlı kimse. 2. Alçak gönüllü, hoşgörülü kimse.
Dervişani
Dervişlere ait.
Dervişhan
Alçak gönüllü hükümdar.
Derya
(derya:)
Deryadil
Gönlü geniş, her şeyi hoş gören kimse.
Deryanur
Çok güzel, çok parlak olan.
Deste
Demet, tutam, bağlam.
Destegül
Gül demeti.
Devin
1. Hareket, kımıldanış. 2. Çaba, gayret.
Deviner
Hareketli, gayretli kimse.
Devlet
1. Büyük mutluluk. 2. Kut, talih. 3. Büyük aşama, orun, mevki. 4. Toprak bütünlüğü ve siyasal örgütü olan bir ulusun oluşturduğu hukuksal varlık.
Devlettin
Dinin mutluluğu, uğuru, büyüklüğü.
Devran
1. Dünya, felek. 2. Zaman. 3. Talih, yazgı.
Devrim
Dünya görüşünde, felsefede, bilimde, sanatta veya toplumsal düzende birdenbire olan niteliksel değişme.
Devrimer
Dünya görüşünde, felsefede, bilimde, sanatta veya toplumsal düzende birdenbire olan niteliksel değişmeden yana olan kimse.
Diba
Bir tür süslü ipek kumaş.
Dicle
1. Ulu ırmak. 2. Anadolu'dan doğarak Irak'tan geçen, Fırat ile birleşerek Şattülarap adıyla Basra körfezine dökülen nehir.
Diclehan
Büyük ırmak gibi çağlayan, çalışıp çaba gösteren hükümdar.
Didar
Yüz, çehre.
Didem
Gözüm, gözüm gibi sevdiğim, sevgilim anlamında kullanılan bir ad.
Didim
Taç.
Dik
1. Yatay bir düzleme göre yerçekimi doğrultusunda bulunan, eğik olmayan. 2. Sert, aksi. 3. Sert, kalın, tok
Dikalp
Sert, aksi yiğit.
Dikay
Sert, aksi kimse.
Dikbaş
İnatçı, dik kafalı, direngen, gururlu kimse.
Dikbay
Sert, aksi zengin kimse
Dikboğa
Sert ve aksi kimse.
Dikçam
Çam gibi uzun olan kimse.
Dikdal
Sert ve aksi kimse.
Dikeç
1. Dikey. 2. Bağ çubuğu dikmek için delik açmaya yarayan demir.
Dikel
Aksi, ters kimse.
Diken
Kimi bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuğu gibi bölümlerinde ve kimi hayvanların derisinde bulunan sert, sivri çıkıntı.
Diker
Aksi, ters kimse
Dikey
Dik olarak.
Dikmen
1. Koni biçiminde sivri tepe. 2. Dağların en yüksek yeri. 3. Yayla.
Diksoy
Soyu ters ve inatçı kimselere dayanan.
Diktaş
Bir taş olsun dik, bir eser bırak anlamında kullanılan bir ad.
Dil
1. Tat alma organı. 2. İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için sözcüklerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma. 3. Tutsak, esir. 4. Körfez, koy.
Dila
Ey gönül!
Dilân
Gönüller, yürekler.
Dilâra
Gönül alan, gönül okşayan, gönlü dinlendiren.
Dilâşup
Gönlü karıştıran, gönül çalan güzel.
Dilâver
Yiğit, yürekli.
Dilay
Gönlü aydınlatan ay gibi güzel.
Dilbaz
1. Güzel söz söyleyen, göze hoş görünen.2. Konuşmasıyla kandıran.
Dilbent
Gönül bağı, gönül bağlayan.
Dilber
Gönlü alıp götüren güzel.
Dilbeste
Gönül bağlamış, âşık.
Dilbu
Gönül kokusu.
Dildade
Gönül vermiş, âşık.
Dildar
Birinin gönlünü almış, sevgili.
Dilderen
Sevgi toplayan, gönül alan, beğenilen.
Dilefruz
Yürek yandıran, sevimli.
Dilege
Güzel ve düzgün konuşan.
Dilek
Dilenen, istenen şey.
Dilem
Gönül ilacı.
Dilemre
Ana diline tutkun, dilini çok seven kimse.
Diler
İsteyen, dilekte bulunan, dileyen.
Dilercan
İsteyen, dilekte bulunan, dileyen kimse.
Dilferah
Gönlü ferah, sevinçli.
Dilfeza
Gönlü genişleten, gönlü artıran.
Dilfigâr
Gönlü yaralı olan, âşık.
Dilfiruz
Gönle ferahlık veren, sevindiren.
Dilge
Güzel konuşan, hoşsohbet kimse.
Dilhan
Gönülden söyleyen, içten konuşan kimse.
Dilhayat
Gönül canlılığı.
Dilhun
İçi kan ağlayan.
Dilhuş
Gönlü hoş, yüreği rahat.
Dilmaç
Çevirmen, tercüman.
Dilman
bk. Dilmen.
Dilmen
Dil bilen, güzel söz söyleyen.
Dilnişin
Gönülde yer tutan, hoş, güzel.
Dilnur
Gönlü nurlu.
Dilrüba
Gönül kapan.
Dilsafa
Gönlü şen, rahat, dertsiz.
Dilşah
Gönül şahı, sevgili.
Dilşat
Gönlü hoş, sevinçli.
Dilsaz
Gönül yapan, tatlı davranan.
Dilşen
Gönlü şen, sevinçli.
Dilşikâr
Gönül avlayan.
Dilsitan
Gönül alan güzel.
Dilsuz
Gönül yakan, yürek yakan.
Dilyâr
Dil-yâr.
Dinç
Gücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
Dinçalp
Gücü ve sağlık durumu yerinde olan yiğit.
Dinçay
Gücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
Dinççağ
Gücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
Dinçel
Gücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
Dinçer
Gücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
Dinçerk
Gücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
Dinçkal
Güçlü ve sağlam kal anlamında kullanlıan bir ad.
Dinçkaya
Gücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
Dinçkök
Gücü ve sağlık durumu yerinde olan soydan gelen kimse.
Dinçkol
Sağlam ve güçlü kolu olan kimse.
Dinçmen
Gücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
Dinçok
Gücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
Dinçol
Güçlü ve sağlam ol anlamında kullanılan bir ad.
Dinçöz
Özü güçlü ve sağlam olan kimse.
Dinçsan
Gücü ve sağlık durumu yerinde olarak tanınan kimse.
Dinçsav
Gücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
Dinçsay
Gücü ve sağlık durumu yerinde olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
Dinçsel
Güç ve sağlıkla ilgili olan.
Dinçsoy
Gücü ve sağlık durumu yerinde olan soydan gelen kimse.
Dinçsü
Güçlü, sağlıklı asker.
Dinçtaş
Gücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
Dinçtürk
Sağlam ve güçlü Türk.
Dindar
Allah'a inanmış ve bağlanmış kimse.
Dirahşan
Parlak, parlayan.
Dirayet
Zekâ, bilgi kavrayış.
Diren
Toplayan.
Direnç
Dayanma, karşı koyma gücü.
Diri
1. Yaşamakta olan, canlı. 2. Taze. 3. Güçlü, zinde. 4. Zengin, varlıklı.
Diribaş
Açıkgöz, kurnaz.
Dirican
Güçlü, canlı kimse.
Dirik
Diri, canlı, yaşayan, sağlıklı.
Diriker
Sağlıklı, canlı kimse.
Dirikök
Sağlıklı bir soydan gelen kimse.
Diril
Ruh.
Dirim
1. Yaşama, hayat. 2. Yaşama gücü.
Dirimtekin
Yaşama gücü olan hükümdar.
Dirin
Eski.
Diriner
Yaşlı, eski kimse.
Dirisoy
Sağlıklı bir soydan gelen kimse.
Dirlik
1. Huzur, erinç. 2. Yaşayış, sağlık, geçim.
Dirsehan
Dede Korkut Hikâyelerinde çocuğu olmadığı için hor görülen kahramanın adı.
Dizdar
Kale muhafızı.
Doğa
1. Var olan her şeyin, canlı ve nesnelerin tümü. 2. Deniz, dağ, ova, orman vb.nin oluşturduğu fiziksel dünya. 3. Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü.
Doğan
1. Doğan, dünyaya gelen.2. Kartalgillerden, alıştırılarak kuş avında kullanılan, yırtıcı bir kuş.
Doğanalp
Doğan, dünyaya gelen yiğit.
Doğanay
1. Doğan, dünyaya gelen kimse2. Ayın ilk günleri.
Doğanbaş
Doğan, dünyaya gelen kimse.
Doğanbey
Doğan, dünyaya gelen bey.
Doğanbike
Doğan, dünyaya gelen ız.
Doğaner
Doğan, dünyaya gelen kişi.
Doğangün
Doğan güneş gibi parlak olan.
Doğanhan
Doğan, dünyaya gelen hükümdar.
Doğannur
Nur gibi parlak olarak doğan.
Doğanşah
Doğan, dünyaya gelen hükümdar.
Doğantan
Şafak vakti.
Doğantimur
Doğan, dünyaya gelen güçlü kimse.
Doğay
Ey ay, artık doğ, kendini göster anlamında kullanılan bir ad.
Doğru
1. Gerçek, yalan olmayan. 2. Akla, mantığa uygun. 3. Dürüst, namuslu, ahlaklı.
Doğruel
Eline ayağına düzgün olan kimse.
Doğruer
Doğruluğuyla tanınan kimse.
Doğruol
Dürüst ve namuslu ol anlamında kullanılan bir ad.
Doğruöz
Özü dürüst ve namuslu olan kimse.
Doğu
Güneşin doğduğu yön, gündoğusu.
Doğudan
Doğu yönünden.
Doğuer
Doğuda bulunan kimse.
Doğuhan
Doğuda bulunan hükümdar.
Doğukan
Doğudan olan kimse.
Doğuş
1. Doğum, doğma. 2. Bir gök cisminin gözlem yerinin ufuk düzlemi üzerinde görünmesi.
Dolan
Dolgun olan.
Dolaner
Etine dolgun olan kimse.
Dölaslan
Aslan gibi güçlü soydan gelen kimse.
Dolay
Etraf, çevre.
Dölek
1. Ağırbaşlı, sakin, terbiyeli kimse. 2. Uyanık, dikkatli kimse.3. Eli işe yatkın, becerikli kimse.4. Dürüst, mert kimse.5. Güzel, iyi.
Dölen
Sakin, huzurlu, rahat kimse.
Dölensoy
Sakin, huzurlu bir soydan gelen kimse.
Dolun
bk. Tolun
Dolunay
Ayın bütün olarak ve parlak göründüğü dönemi.
Domaniç
1. Tümsek, yokuş. 2. Kambur.
Domurcuk
Tomurcuk.
Donat
Donat, süsle anlamında kullanılan bir ad.
Döndü
l. Henüz evlenmemiş kız. 2. Gittiği yerden geri gelen.
Döne
1."Bundan sonraki çocuklar erkek olsun" anlamında kullanılan bir ad.2. Karşı ziyarette bulunma.
Dönmez
Sözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli.
Dönmezcan
Sözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli kimse.
Dönmezer
Sözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli kimse.
Dönmezsoy
Sözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli bir soydan gelen kimse.
Dönmeztekin
Sözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli hükümdar.
Dönü
Tövbe.
Dönüş
Dönme işi, dönme.
Dora
1. Dağ doruğu. 2. Bir şeyin üst kısmı, yukarısı, tepe. 3. En yüksek yer, uç.
Dorak
Tepe, en yüksek yer, doruk.
Doru
1. Gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi kara olan at. 2. Doruk.
Doruk
1. Tepe, en yüksek yer, uç, zirve. 2. En üstün başarı düzeyi. 3. Kibirli.
Dorukhan
Başarılı, üstün nitelikli hükümdar.
Dorukkan
Başarılı, üstün nitelikli kimse.
Dorukkurt
Başarılı, üstün nitelikli kimse.
Dorukkut
Başarılı, üstün nitelikli, saygın kimse.
Doruktekin
Başarılı, üstün nitelikli hükümdar.
Doruktepe
Başarılı, üstün nitelikli kimse.
Dost
Sevilen, güvenilen yakın arkadaş.
Dudu
1. Hanım. 2. Abla. 3. Küçük kardeş.
Dudubikem
Evlenmemiş ablam, kardeşim anlamında kullanılan bir ad.
Duduhan
Abla, kardeş.
Duhan
1. Kur'an-ı Kerim'de bir sure adı. 2. Duman.
Duhter
Kız.
Dülge
Deste.
Dülger
Yapıların tahta işlerini yapan kimse.
Duman
Bir maddenin yanmasıyla çıkan kara ve esmer renkli gaz.
Dumanbey
Kara ve esmer renkli bey.
Dumlu
Tek namlulu ve içine bir fişek konulabilen tüfek.
Dumrul
1. Tuğrul kuşu.2. Dede Korkut hikâyelerinde geçen bir kahramanın adı.
Dündar
1. bk. Dindar2. T. Eski ordu düzeninde artçı birlik.
Dündaralp
1. Dinine bağlı yiğit.2. T. Eski ordu düzenindeki artçı birlikte yer alan yiğit.
Dura
Yaşasın, ölmesin anlamında kullanılan bir ad.
Duracan
Yaşasın, uzun ömürlü olsun anlamında kullanılan bir ad.
Durak
1. Tren, tramvay, otobüs, minibüs vb. genel taşıtların durmak zorunda olduğu veya durabileceği yer.2. Hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde ölçü kalıpları içindeki durma yerleri.
Dural
Hep aynı durumda olan, değişmeden kalan, sakin.
Duran
1. Yaşayan, varlığını sürdüren. 2. Dağ yolu. 3. Kalan. 4. Dingin, sakin, huzurlu.
Duranay
Dingin, sakin, huzurlu bir biçimde yaşamını sürdüren kimse.
Duraner
Dingin, sakin, huzurlu bir biçimde yaşamını sürdüren kimse.
Duransoy
Dingin, sakin, huzurlu bir biçimde yaşamını sürdürmüş soydan gelen kimse.
Durantekin
Dingin, sakin, huzurlu bir biçimde yaşamını sürdüren hükümdar.
Duray
Yaşa, uzun ömürlü ol anlamında kullanılan bir ad.
Durcan
Yaşa, uzun ömürlü ol anlamında kullanılan bir ad.
Dürdane
İnci tanesi.
Durdu
Uzun ömürlü olması, yaşaması istenen çocuklara verilen bir ad.
Dürefşan
1. İnci serpen. 2. İnci gibi söz söyleyeni
Durgun
1. Dingin, sakin. 2. Canlı olmayan, hareketsiz
Durguner
Dingin, sakin kimse.
Durgunsu
Dingin, sakin akan suya benzeyen kimse.
Durhan
Yaşa, uzun ömürlü ol anlamında kullanılan bir ad.
Düri
bk. Düriye
Düriye
İnci gibi parlayan, parlak.
Durkadın
Artık çocuğun olmasın anlamında kullanılan bir ad.
Durkaya
Artık çocoğun olmasın anlamında kullanılan bir ad.
Durkız
Artık çocuğun olmasın anlamında kullanılan bir ad.
Durmuş
Uzun ömürlü olması, çok yaşaması istenen çocuklara verilen ad.
Dürnev
Yeni inci.
Dürri
Parlak, parlayan, inci gibi parlayan.
Dürrüşehvar
Padişahlara yaraşır değerde inci.
Durşen
Mutlu bir biçimde yaşa anlamında kullanılan bir ad.
Dursun
Çok yaşasın, uzun ömürlü olsun anlamında kullanılan bir ad.
Dursune
Son olması istenen kız çocuklarına verilen adlardandır.
Duru
Bulanık olmayan, temiz, berrak, saf.
Durualp
Özü temiz yiğit.
Durubay
Özü temiz zengin kişi.
Durucan
Özü temiz kişi.
Durugül
Özü temiz güzel kadın.
Duruhan
Özü temiz hükümdar.
Duruiz
Özü temiz kimse.
Duruk
1. Durulmuş, duru, berrak. 2. Doruk. 3. Belli bir süre değişmeyen, olduğu gibi kalan.
Durukadın
Özü temiz kadın.
Durukal
Yaşamın boyunca özün temiz olsun anlamında kullanılan bir ad.
Durukan
Özü temiz kimse.
Durul
Berrak, saf duruma gel anlamında kullanılan bir ad.
Duruöz
Özü temiz kimse.
Durusan
Temiz tanınmış kimse.
Durusel
Saf ve berrak akan sel.
Durusoy
Soylu, temiz aileden gelen kimse.
Durusu
Sakin akan saf ve berrak su.
Durutekin
Özü temiz olan hükümdar.
Durutürk
Temiz, dürüst Türk.
Duşize
El değmemiş kız.
Düşün
Düşünce, fikir.
Düşünsel
Düşünceyle ilgili, düşünceye dayanan.
Düşvar
Güç, zor.
Duygu
Kimi nesne, olay ya da kişilerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim, his.
Duygun
Duygulu, hassas.
Duysal
Duymakla, hissetmekle ilgili olan.
Duyu
Algılama yeteneği.
Düzel
Eline ayağına düzgün kimse.
Düzey
Bir kimsenin başkalarına göre değer ve yücelik derecesi.
Düzgün
1. Düzenli, doğru. 2. Eksiksiz, kusursuz.
E
Ebecen
Akıllı çocuk.
Ebed
bk. Ebet
Ebet
Sonu olmayan zaman, sonsuzluk.
Ebrak
Çok parlak olan.
Ebru
1. Kaş. 2. Kâğıt süslemeciliğinde kullanılan, mottifli boyama yöntemi.
Ebubekir
Bekir'in babası.
Ece
1. Başkan, ulu, ileri gelen. 2. Ak sakallı ihtiyar. 3. Arkadaş, dost.
Ecebay
İleri gelen, saygın, zengin kimse.
Ecebey
Saygın, ileri gelen bey.
Ecegül
Gül gibi güzel kız.
Ecehan
Saygın, özel kadın.
Ecekan
Saygın bir soydan gelen kimse.
Ecemiş
Çok bilmiş, olgun.
Ecenur
Nur gibi parlak ve güzel kız.
Ecer
Yeni, güzel, iyi.
Ecevit
1. Çevik, çalışkan, açık fikirli. 2. Açıkgöz. 3. Sinirli.
Ecir
1. Bir iş veya emek karşılığı verilen şey. 2. Sevap. 3. Aziz, sevgili.
Ecmel
Çok güzel.
Ecvet
En iyi olan.
Eda
1. Davranış, tavır. 2. Naz, işve.
Edadil
Nazlanan.
Edagül
Nazlı güzel.
Ede
1. Ata, dede. 2. Büyük erkek kardeş. 3. Kendisine saygı gösterilen kimse.
Edgü
İyi.
Edgüalp
İyi yiğit.
Edgübay
İyi zengin.
Edgüer
İyi kimse.
Edgükan
İyi soydan gelen kimse.
Edhem
Karayağız at.
Edibe
1. Terbiyeli, saygılı, nazik kimse. 2. Edebiyatla ilgilenen kimse.
Edip
1. Terbiyeli, saygılı, nazik kimse. 2. Edebiyatla uğraşan kimse.
Edis
bk. Ediz
Ediz
Ulu, yüce, değerli kimse.
Efdal
1. Çok erdemli, çok faziletli. 2. En iyi, üstün.
Efe
1. Batı Anadolu köy yiğidi. 2. Ağabey.3. Kabadayı.
Efekan
Efe soyundan gelen kimse.
Efendi
1. Buyruğu yürüyen, sözü geçen kimse. 2. Görgülü, nazik, kibar kimse.
Efgan
Istırap ile haykırma, bağırıp çağırma.
Efgen
Düşüren, yıkan, yıkıcı.
Efgende
Yıkılmış, yıkık, düşürülmüş.
Efkâr
1. Düşünceler. 2. Tasa, kaygı, kuruntu, üzüntü.
Eflâtun
(eflâ:tun)
Efnan
Türler, çeşitler.
Efrasiyap
1. İranlı olmayan yiğit.2. Ünlü Türk büyüğü Alp Er Tunga’ya İranlılarca verilen ad.
Efruz
Parlatan, tutuşturan.
Efser
Taç.
Efsun
Büyü, sihir.
Efza
Artıran, çoğaltan.
Ege
1. Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her hâlinden sorumlu olan kimse. 2. Yaşça büyük. 3. Sahip.
Egemen
Buyruk ve hüküm sahibi, buyruğunu yürüten, bağımlı olmayan.
Egenur
Aydınlık saçan kimse.
Egesel
Egeyle ilgili olan.
Eğilmez
Başkasının baskısını ve üstünlüğünü kabul etmeyen, baş eğmeyen
Eğrek
1. Dede Korkut'ta Serek'in kardeşi. 2. Dinlenme yeri.
Ehed
bk. Ahat
Ehil
1. Sahip, malik. 2. Becerikli, yetenekli. 3. Bir yerde oturan.
Ehlimen
İnançlı, inanan kimse.
Ejder
1. Büyük yılan. 2. Türlü biçimlerde tasarlanan korkunç biçimli masal canavarı. 3. Hiddetli, korkusuz, acımasız.
Ejderhan
Hiddetli, korkusuz, acımasız kimse.
Ekber
En büyük, çok büyük.
Eke
1. Bilgili, deneyli, olgun, yetişkin. 2. Kurnaz, açıkgöz kimse. 3. Bilmiş çocuk. 4. Dâhi.
Ekemen
1. Bilgili, görgülü, olgun kimse. 2. Kibirli, kurumlu kimse.
Eken
Toprakla uğraşan kimse.
Ekenel
Toprakla uğraşan kimse.
Ekener
Toprakla uğraşan kimse.
Ekim
1. Toprağa ürün ekme işi. 2. Yılın onuncu ayı.
Ekin
1. Ekilmiş tahılın filiz vermiş biçimi, tarlada bitmiş tahıl. 2. Buğday. 3. Kültür.
Ekinci
Ekin ekip biçmekle uğraşan kimse, çiftçi.
Ekiner
Ekin ekip biçmekle uğraşan kimse, çiftçi.
Ekmel
Eksiksiz, olgun, en uygun.
Ekrem
1. Çok cömert, eli çok açık. 2. Çok onurlu.
Elâ
Gözde sarıya çalan kestane rengi.
Elaldı
Becerisini büyüklerinden edindi anlamında kullanılan bir ad.
Elânur
Gözü sarıya çalan kestane rengi olan güzel.
Elbek
Eli güçlü olan kimse.
Elbeyi
Memleketin beyi.
Elbirle
El birliği ile.
Elbirlik
Bir işi yapmak için birleşme, beraberlik, dayanışma
Elçi
1. Bir devleti başka bir devlet katında temsil eden kimse. 2. Bir uzlaşma sağlamak için birinin yanına gönderilen kimse. 3. Peygamber.
Elçibey
Beyin elçiliğini yapan kimse.
Elçim
bk. Elçin
Elçin
1. Deste, tutam. 2. Daha çok yaz gecelerinde öten bir böcek türü, ağustos böceği. 3. Bulmaca, bilmece.
Eldem
1. Yumuşak başlı, uyumlu.2. Cana yakın.
Eldemir
Demir gibi güçlü eli olan kimse.
Elfaz
Sözcükler, sözler.
Elgin
Garip, yabancı, gurbette yaşayan.
Elhan
Nağmeler, ezgiler.
Eliaçık
Parasını ve malını esirgemeyen, cömert.
Elibol
Eliaçık, cömert.
Elidemir
Eli güçlü olan kimse.
Elif
1. Arap alfabesinin ilk harfi. 2. İnce uzun boylu kız. 3. Alışmış, alışkın.
Elife
1. İstenilen, alışılan şey. 2. Alışılmış, alışkın.
Elik
Ceylan.
Elitaş
Eli taş gibi ağır ve güçlü olan kimse.
Elitez
İşlerini acele ile yapan kimse.
Eliüstün
Başkalarından üstün olan kimse.
Eliuz
Becerikli, mahir kimse.
Elmas
1. Mücevher olarak kullanılan saydam, değerli taş. 2. Çok sevgili ve değerli.
Elöve
Övülen, beğenilen kişi.
Elöver
Övülen, beğenilen kişi.
Elvan
1. Renkler, çeşitler. 2. Rengârenk.
Elveda
Bir daha kavuşulamayacağı düşünülen bir şeyden ayrılırken kullanılan bir söz.
Elver
Yardımcı ol anlamında kullanılan bir ad.
Elverdi
Yardım etti, yardımcı oldu anlamında kullanılan bir ad.
Elveren
Yardım eden, yardımcı olan.
Emanet
(ema:net)
Emanullah
Allah’ın güvendiği kişi.
Embiya
bk. Enbiya
Emcet
Çok şerefli, onurlu.
Emeç
1. Hedef. 2. Yamaç. 3. Henüz memeden kesilmemiş buzağı. 4. Su ve kara yosunlarının kökü andıran tutunma organı.
Emek
1. Uzun, yorucu ve özenli çalışma. 2. Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü.
Emel
Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek.
Emet
Son, sonuç.
Emetullah
Allah'ın kulu (kadınlar için kullanılır).
Emin
1. İnanılır, güvenilir. 2. Sakıncasız, tehlikesiz. 3. Kuşkusu olmayan.
Emine
1. İnanılır, güvenilir. 2. Sakıncasız, tehlikesiz. 3. Yüreğinde korku olmayan, korkusuz.
Eminel
Güvenilir kimse.
Emir
1. Buyruk, komut. 2. Bir kavim, aşiret veya ülkenin başı. 3. Prens, şehzade.
Emirhan
Bey.
Emirşah
Bey ve şah.
Emoş
bk. Emine
Emrah
1. Saz çalıp oynayan. 2. Erzurum'da doğmuş ünlü bir halk ozanı.
Emran
Kürkler, hayvan derileri.
Emre
1. Âşık, tutkun. 2. Halk şairi. 3. Kardeş. 4. Arkadaş
Emri
Emirle ilgili.
Emriye
Emirle, buyrukla ilgili.
Emrullah
Allah buyruğu
Emsal
1. Eşler, benzerler, yaşıtlar. 2. Örnek.
Enbiya
Peygamberler.
Enç
Rahat, huzur, erinç.
Ender
Çok az, çok seyrek, az bulunan.
Eneç
1. Sel yarıntısı. 2. Dağlarda kışın akıp, yazın kesilen kaynağın yatağı. 3. İki sırt arasındaki düz alan. 4. Ufak tepe. 5. Eğilim.
Ener
En yiğit, en kahraman kişi.
Eneren
Erenlerin en üstünü, değerlisi.
Energin
En olgun, çok olgun kimse.
Enes
Soylu Arap atı, küheylan.
Enfal
1. Kur'an-ı Kerim'de bir surenin adı. 2. Düşmandan alınan mallar, ganimetler.
Enfes
Çok güzel, en güzel.
Engin
1. Açık deniz. 2. Çok geniş. 3. İyi, güzel, temiz, sağlam.
Enginalp
İyi, güzel, değerli, yiğit.
Enginay
İyi, güzel, temiz, sağlam kimse.
Enginel
İyi, güzel, temiz, sağlam kimse.
Enginer
İyi, güzel, temiz, sağlam kimse.
Enginiz
İz bırakacak kadar değerli insan.
Enginsoy
İyi, güzel, temiz, sağlam bir soydan gelen kimse.
Enginsu
Açık deniz.
Engintalay
Büyük deniz, okyanus.
Engiz
1. Derelerde sık ağaçlardan oluşan karanlık. 2. Ağaç filizi. 3. Çukur ve karanlık yer.
Engür
Çok gür.
Enhar
Irmaklar, çaylar.
Enis
Dost, arkadaş.
Enise
Dost, arkadaş, yâr, sevgili.
Enmutlu
Çok mutlu.
Ensar
Yardımcılar, koruyucular.
Ensari
Yardımcılardan olan kimse.
Enver
Nurlu, çok parlak, çok güzel.
Er
1. Erkek. 2. Kahraman, yiğit. 3. Aşamasız asker.
Eracar
Becerikli erkek.
Erakalın
Alnı ak, dürüst erkek.
Erakıncı
Yiğit akıncı.
Eraksan
Temiz adlı yiğit.
Eral
Erken davran anlamında kullanılan bir ad.
Eralkan
Vatanı uğrunda canını feda edebilecek yiğit.
Eralp
Yiğit erkek.
Eraltay
Yüce, yüksek değerli kimse.
Erandaç
Ünlü, tanınmış kimse.
Eranıl
Yiğitliğinle anıl, tanın anlamında kullanılan bi ad.
Eraslan
Aslan gibi güçlü erkek.
Eratlı
Yiğit olarak tanınmış kimse.
Eray
Ayın hilal durumu, yeni ay.
Eraydın
Aydın insan.
Erbaş
İhtiyaçları devletçe karşılanan onbaşı ve çavuş rütbesindeki asker.
Erbaşat
Sertlik, zorluk bakımından üstün olan kimse.
Erbatur
Kahraman, yiğit, cesur, bahadır kimse.
Erbay
Saygın, zengin kimse.
Erbelgin
Açık yürekli erkek.
Erben
Ben yiğit ve cesurum anlamında kullanılan bir ad.
Erberk
Şimşek gibi yiğit.
Erbey
Yiğit, cesur hükümdar, bey.
Erbil
Yürekli, cesur olarak kabullen anlamında kullanılan bir ad.
Erbilek
Güçlü ve sağlam bilekleri olan kimse.
Erbilen
Yiğit ve yürekliyi tanıyan kimse.
Erbilir
Yiğt ve yürekli olanı tanıyan kimse.
Erboğa
Boğa gibi güçlü erkek.
Erboy
Yiğit soydan gelen kimse.
Ercan
Yiğit, canlı, cesur kimse.
Erce
1. Er gibi, ere yakışır biçimde.2. Erken, erken olarak.
Erçelik
Çelik gibi güçlü erkek.
Erçetin
Sert, güçlü erkek.
Erçevik
Çevik, hızlı erkek.
Ercihan
Cihanın tanıdığı erkek.
Erçil
Doğru, sözüne güvenilir kişi.
Ercivan
Genç yiğit.
Erciyes
1. Uzaktan parlayan.2. Kayseri’de bulunan dağın adı.
Ercüment
Onurlu, şerefli, saygın kimse.
Erdağ
Yüce, saygın kimse.
Erdal
Genç kimse.
Erdem
Ahlakın övdüğü iyilikçilik, acıma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk gibi niteliklerin genel adı, fazilet.
Erdemalp
Erdemli yiğit.
Erdemay
Erdemli güzel.
Erdemer
Erdemli kimse.
Erdemir
Demir gibi güçlü erkek.
Erdemli
Erdemli olan, faziletli.
Erden
El değmemiş, bakire.
Erdenalp
Temiz, doğru yiğit.
Erdenay
Ay kadar temiz.
Erdener
Temiz, dürüst kimse.
Erdeniz
Deniz gibi coşkulu kimse.
Erdeşir
Cesur, kahraman, aslan yürekli kimse.
Erdi
1. Amacına ulaşan, erişen. 2. Olgun. 3. Ermiş, veli.
Erdibay
Olgun, ermiş, saygın kimse.
Erdibek
Olgun, ermiş, saygın bey.
Erdibey
Olgun, ermiş, saygın bey.
Erdibike
Olgunluğa erişmiş, deneyimli kadın.
Erdibikem
Olgunluğa erişmiş, deneyimli kadınım anlamında kullanılan bir ad.
Erdil
Yürekli, cesur kimse.
Erdilek
Erin dileği, isteği.
Erdin
1. "Amacına ulaştın, kavuştun" anlamında kullanılan bir ad.2. "Olgunlaştın" anlamında kullanılan bir ad.
Erdinç
Dinç, güçlü kimse.
Erdiner
1. "Amacına ulaştın, kavuştun" anlamında kullanılan bir ad.2. "Olgunlaştın" anlamında kullanılan bir ad.
Erdoğ
Yiğit ve cesur kimse.
Erdoğan
1. Yiğit olarak doğan kimse.2. Erken doğan kimse.
Erdoğdu
Yiğit olarak doğdu anlamında kullanılan bir ad.
Erdoğmuş
Doğuştan yiğit olan kimse.
Erdöl
Yiğit soydan gelen kimse.
Erdölek
Güzel, iyi, akıllı kimse.
Erdönmez
Sözünden dönmeyen, doğru sözlü yiğit.
Erdur
Erkek çocuğun uzun ömürlü olmasını dilemek amacıyla kullanılan bir ad.
Erduran
Erkek çocuğun uzun ömürlü olmasını dilemek amacıyla kullanılan bir ad.
Erdurdu
Erkek çocuğun uzun ömürlü olmasını dilemek amacıyla kullanılan bir ad.
Erdurmuş
Erkek çocuğun uzun ömürlü olmasını dilemek amacıyla kullanılan bir ad.
Erdursun
Erkek çocuğun uzun ömürlü olmasını dilemek amacıyla kullanılan bir ad.
Erduru
Saf, temiz yürekli yiğit.
Erek
Gerçekleştirilmek için tasarlanan ve erişmek istenilen şey, amaç, gaye, hedef.
Ereken
Erkenden ekim yapan kimse.
Erel
Eli güçlü olan.
Erem
Bir işe gönüllü, istekli olma.
Eren
1. Olağanüstü sezgileriyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimse. 2. Deneyimli, akıllı kimseler. 3. Dost. 4. Hayırlı çocuk.
Erenalp
Deneyimli, akıllı kimse.
Erenay
Deneyimli, akıllı kimse.
Erencan
Deneyimli, akıllı kimse.
Erendemir
Deneyimli, akıllı, güçlü kimse.
Erendiz
Gezegenlerin en büyüğü ve güneşe yakınlık bakımından beşinisi, Jüpiter.
Erenel
Eli her şeye ulaşan kimse.
Erengüç
Deneyimli, akıllı, güçlü kimse.
Erengül
Deneyimli, akıllı güzel kadın..
Erengün
Deneyimli, akıllı kimse.
Erenkara
Deneyimli, akıllı, siyah tenli kimse.
Erenler
1. Benliğinden sıyrılmış, öz varlığından geçmiş, kendini Allah'a adamış kimseler. 2. Gönül gözüyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimseler. 3. Allah yolunda sırlara ermiş tarikat uluları. 4. Erkekler.
Erenöz
Özü ermiş kimse.
Erensoy
Ermişlerin soyundan gelen kimse.
Erensü
Amacına ulaşmış asker.
Erentürk
Amacına ulaşmış Türk.
Erenuluğ
Amacına ulaşmış yüce kimse.
Erer
Ulaşır, kavuşur, amaçlarına erer anlamında kullanılan bir ad.
Ergalip
Üstün, yenen kimse.
Ergazi
Vatanı uğrunda savaırken gazi olmuş kimse.
Erge
1. Şımarık. 2. Nazlı.
Ergem
Nazlım, canım anlamında kullanılan bir ad.
Ergen
1. Ergenlik çağında olan. 2. Henüz evlenmemiş.
Ergenç
Genç erkek.
Ergenekon
Dağın en yüksek noktası, doruğu.
Ergener
Genç, ergenlik çağında erkek.
Ergi
İyi, güzel bir şeye erişme.
Ergil
Er kişi, sözüne güvenilir kişi.
Ergin
Olgunlaşmış, yetişmiş kimse.
Erginal
Olgunlaşmış, yetişmiş kimselerle arkadaşlık yap anlamında kullanılan bir ad.
Erginalp
Olgun yiğit.
Erginay
Olgunlaşmış, yetişmiş kimse.
Erginbay
Olgun ve saygıdeğer kimse.
Ergincan
Olgun ruhlu kimse.
Erginel
Olgunlaşmış, yetişmiş kimse.
Erginer
Olgunlaşmış, yetişmiş kimse.
Erginsoy
Olgun kişilerin soyundan gelen kimse.
Ergintuğ
Olgunlaşmış, yetişmiş kimse.
Ergök
Mavi gözlü, sarışın kimse.
Ergökmen
Mavi gözlü, sarışın kimse.
Ergönen
Yiğit olarak mutlu ol, refaha kavuş, rahat et, sevin anlamında kullanılan bir ad.
Ergönül
Gönül eri, iyi insan.
Ergör
Yiğit olarak benimse anlamında kullanılan bir ad.
Ergüç
Erkek gücü.
Ergüden
Yiğit erkek.
Ergüder
Yiğit erkek.
Ergül
Yeni açan gül.
Ergüleç
Güler yüzlü erkek.
Ergülen
Hep gülen, güler yüzlü kimse.
Ergüler
Hep gülen, güler yüzlü kimse.
Ergümen
Amacına ulaşan, isteğine kavuşan kimse.
Ergun
1. Hızlı, çevik.2. İlhanlı padişahlarından birisinin adı.
Ergunalp
Hızlı, çevik yiğit.
Ergünay
Yumuşak, uysal kimse.
Erguner
Hızlı, çevik erkek.
Ergüneş
Güneş gibi ışık saçan, yararlı olan kimse.
Ergüney
Güneyde bulunan kimse.
Erguvan
Eflatunla kırmızı arası renkte çiçek açan, güze1 bir süs ağacı.
Ergüven
Kendine güveni olan kimse.
Ergüvenç
Güven duyulan kimse.
Erhan
Yiğit hükümdar.
Erhun
Savaşmayı, kan dökmeyi seven kimse.
Eribe
Akıllı, zeki kadın
Erik
1. Erkli, güçlü, kuvvetli, yürekli. 2. Olgun.
Eriker
Becerikli, yürekli adam.
Erim
1. Bir şeyin erebileceği uzaklık. 2. İyi bir şeye işaret olan durum. 3. Sevgi. 4. Müjde.
Erimel
Amacına ulaşmış kimse.
Erimer
Amacına ulaşmış kimse.
Erimşah
Amacına ulaşmış hükümdar.
Erin
Erginleşmiş kimse.
Erinç
Dirlik, rahat, huzur.
Erincek
Üşengeç, tembel kimse.
Erinçer
Huzur veren kimse.
Erincik
Tembel, üşenen kimse.
Erip
Akıllı, zeki kimse.
Eripek
Yumuşak huylu, uysal erkek.
Eriş
Amacına ulaş, isteğin olsun anlamında kullanılan bir ad.
Erişen
Amacına ulaşan, istediğini elde eden.
Erişkin
Olgun, gelişmiş, büyümesi sona ermiş kimse.
Eriz
Yiğit bir soydan gelen kimse.
Erışık
Aydın, aydınlık kimse.
Erk
1. Bir işi yapabilme gücü, kudret. 2. İstediğini yaptırabilme gücü, nüfuz. 3. Naz. 4. Sevgi. 5. İçtenlik.
Erkal
Her zaman yiğit kal anlamında kullanılan bir ad.
Erkan
Yiğit, erkek soydan gelen kimse.
Erkarslan
Arslan gibi güçlü, kuvvetli olan kimse.
Erkaş
Kaşları gür ve sık olan kimse.
Erkaya
Kaya gibi güçlü erkek.
Erke
1. İş başarma gücü. 2. Nazlı, serbest büyütülmüş çocuk.
Erkel
Güçlü, kudretli el sahibi olan kimse.
Erker
Güçlü, kudretli erkek.
Erkin
Hiçbir koşula bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, özgür.
Erkinel
Bağımsız davranan kimse.
Erkiner
Bağımsız, özgür insan.
Erkılıç
Kılıç gibi keskin, güçlü yiğit.
Erkın
Çalışkan kimse.
Erkınay
Çalışkan erkek.
Erkınel
Çalışkan kimse.
Erkıral
Çalışkan, gayretli ol anlamında kullanılan bir ad.
Erkış
Erken gelen kış.
Erkman
Güçlü, etkili, sözü geçer kimse.
Erkmen
Güçlü, etkili, sözü geçer kimse.
Erkmenol
Güçlü, etkili ol anlamında kullanılan bir ad.
Erkoç
Güçlü, iri yarı erkek.
Erkoçak
Yiğit, güçlü kimse.
Erkol
Güçlü ol anlamında kullanılan bir ad.
Erksal
Güçlü, kuvvetli ol anlamında kullanılan bir ad.
Erksan
Güçlü, etkili san, tanınmış ad.
Erksoy
Güçlü soydan gelen kimse.
Erksun
Gücünü, kudretini göster anlamında kullanılan bir ad.
Erktin
Güçlü kuvvetli bir ruh yapısı olan kimse.
Erkul
Erkek kimse.
Erkunt
Güçlü, dayanıklı erkek.
Erkurt
Cesur ve yiğit kimse.
Erkuş
Gözü yükseklerde olan kimse.
Erkut
Kutlu, uğurlu erkek.
Erkutay
Uğurlu ayda doğan erkek.
Erkutlu
Kutlu, uğurlu insan.
Erlik
Yiğitlik, erkeklik.
Erman
Yiğit, kahraman, yürekli kimse.
Ermiş
1. İsteğine erişmiş. 2. Olgunlaşmış. 3. Evliya, eren.
Ermiye
Dolu yağdıran kasırga bulutları.
Ermutlu
Mutlu erkek.
Erna
Çok güzel ve cilveli sevgili.
Ernoyan
Yiğit başkomutan.
Ernur
AYdınlık saçan, başkalarına yararlı olan kimse.
Eroğan
Güçlü erkek.
Eröge
Erkekler övsünler anlamında kullanılan bir ad.
Eroğlu
Yiğit oğlu.
Eroğul
Erkek evlat.
Eroğuz
Güçlü, kuvvetli kimse.
Erokay
Seçkin, beğenilen erkek.
Erol
Yiğit ol, doğru ol anlamında kullanılan bir ad.
Eronat
Dürüst, güvenilir, iyi erkek.
Eröz
Özü erkek, yiğit olan kimse.
Erozan
Erkek ozan, şair.
Ersagun
Erkek hekim.
Erşahan
Şahin gibi güçlü yiğit.
Ersal
Yiğitliğinle tanın anlamında kullanılan bir ad.
Ersalmış
ErYiğitliğiyle tanınmış kimse.
Ersan
Yiğitliğiyle ad yapmış kimse.
Erşat
ESevinçli, mutlu erkek.
Ersav
Sözüne güvenilir kimse.
Ersavaş
Savaşmayı seven kimse.
Ersay
Yiğit olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
Ersayın
Saygıdeğer kimse.
Erseç
Yiğit seç anlamında kullanılan bir ad.
Ersel
Yiğitlikle ilgili olan.
Ersen
Yiğitsin, erkeksin anlamında kullanılan bir ad.
Erserim
Sabırılı kimse.
Erşet
Doğru yolda olan kimse.
Ersev
İnsanları sev anlamında kullanılan bir ad.
Erseven
İnsanları seven kimse.
Ersever
İnsanları seven kimse.
Ersevin
İnsanları sevin anlamında kullanılan bir ad.
Ersevinç
Sevinen kimse.
Ersezen
Kavrayışı güçlü erkek.
Ersezer
Kavrayışı güçlü erkek.
Ersin
1. "Amacına ulaşsın, kavuşsun" anlamında kullanılan bir ad.2. "Sen yiğitsin, kahramansın" anlamında kullanılan bir ad.
Erson
Sonuncu doğan erkek çocuk.
Ersoy
Yiğit soydan gelen kimse.
Ersöz
Sözüne güvenilir, dürüst sözlü kimse.
Ersu
Yiğitlerin soyundan gelen kimse.
Ersun
Yiğitliğini göster anlamında kullanılan bir ad.
Ersunal
Yiğitliğini göster anlamında kullanılan bir ad.
Ertaç
Taç takınmış kimse.
Ertan
Tan vakti, sabahın ilk vakitleri.
Ertaş
Güçlü, kuvvetli kimse.
Ertay
Güçlü, kuvvetli kimse.
Ertaylan
Uzun boylu, yakışıklı erkek.
Erte
1. Gelecek şafak, şafak sökme zamanı. 2. Yarın. 3. Herhangi bir işte ilk başarı.
Ertek
Tek olan, eşsiz yiğit.
Erteke
Sözünün eri olan kimse.
Ertekin
Güçlü, kuvvetli kimse.
Ertem
bk. Erdem
Erten
1. Sabah güneşinin doğduğu zaman. 2. Gün.
Ertepınar
Pınar gibi saf ve temiz olan.
Ertim
Peçeneklerin üç asıl boyundan biri.
Ertin
Sağlam bir ruh yapısı olan kimse.
Ertingü
Olağanüstü, görülmemiş.
Ertok
Gözü gönlü tok yiğit.
Ertop
Sağlam ve güçlü kimse.
Ertöre
Töreleri olan yiğit.
Ertuğ
Savaşçı kimse.
Ertugay
Er-tugay.
Ertuğrul
Dürüst, doğru, yiğit kimse.
Ertün
Akşam, gecenin başlangıcı.
Ertuna
Gösterişli kimse.
Ertunç
Tunç gibi sağlam erkek.
Ertunca
Er ve tunca.
Ertuncay
Tunç renginde olan, şişman kimse.
Ertunga
1. Yiğit hakan. 2. Uygur yazıtlarında geçen Türk adlarından.
Erturan
bk. Erduran
Ertüre
Törelere bağlı kimse.
Ertürk
Yiğit Türk.
Ertut
Yiğit olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
Ertüze
Adaletli kimse.
Ertüzün
Yumuşak huylu sakin, soylu, asil kimse.
Erülgen
Yüce, yüksek, ulu kimse.
Erün
Ünlü, tanınmış yiğit.
Erünal
Adın duyulsun, tanın, ün kazan anlamında kullanılan bir ad.
Erüstün
Üstün erkek.
Ervin
1. Şeref, saygınlık. 2. Barış. 3. Rüzgâr. 4. Veda.
Eryalçın
Sert, güçlü, boyun eğmez yiğit
Eryaman
Güçlü becerikli yiğit.
Eryavuz
Yürekli, korkusuz yiğit.
Eryetiş
Erken gel anlamında kullanılan bir ad.
Eryiğit
Yiğit, korkusuz erkek.
Eryıldız
Yıldız gibi parlak yiğit.
Eryılmaz
Yılmayan, cesur yiğit.
Erzade
Yiğit oğlu.
Erzan
1. Uygun,layık, yerinde 2. Ucuz.
Erzi
Dinin buyruklarını yerine getiren kimse, veli
Esat
Çok mesut, çok mutlu.
Eşay
Ay gibi, ay kadar güzel olan.
Ese
Rüzgâr.
Esedullah
Allah´ın aslanı. (Hz. Ali´nin lakabı).
Esen
Sağlıklı, salim, rahat.
Esenbay
Sağlıklı, rahat kimse.
Esenboğa
Sağlıklı, salim, rahat, güçlü kimse.
Esendağ
Sağlıklı, salim, rahat kimse.
Esendal
Sağlıklı, salim, rahat kimse.
Esendemir
Sağlıklı, salim, rahat, güçlü kimse.
Esenel
Sağlıklı, salim, rahat kimse.
Esener
Sağlıklı, rahat kimse.
Esengül
Sağlıklı, salim, rahat kimse.
Esengün
Sağlıklı, salim, rahat kimse.
Esenkal
Sağlıklı, salim, rahat olarak kal anlamında kullanılan bir ad.
Esenkul
Sağlıklı, salim, rahat kimse.
Esentimur
bk. Esendemir
Esentürk
Güçlü kuvvetli, sağlıklı Türk.
Eser
1. Soğuk. 2. Sert esen rüzgâr. 3. Belirti, iz.4. Ar. Yapıt.
Esergül
Sağlıklı kimse.
Esertaş
Sağlıklı, güçlü kimse.
Eşfak
Çok şefkatli, çok sevecen kimse.
Esim
Rüzgârın esişi.
Esin
1. Esinti, rüzgâr, sabah rüzgârı. 2. Etkilenme, çağrışım veya içe doğma ile akla gelen yaratıcı duygu, ilham.
Esiner
Esinlenen kimse.
Eşit
1. Niteliği, değeri, biçimi, görünüşü bir olan. 2. Aynı düzeyde olan.
Eskin
1. Rüzgâr. 2. Fırtına. 3. Karla dolan ve düz yerden ayırt edilemeyen çukur.
Eskinalp
Fırtına gibi yiğit.
Eslek
l. Çalışkan, gayretli. 2. Yumuşak başlı, uysal.
Esma
Adlar, isimler.
Esmahan
Hükümdar adları.
Eşmen
Eş, arkadaş, yaşıt.
Esmer
Teni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan, yağız kimse.
Esmeray
Teni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan kadın.
Esna
Yüksek, yüce.
Esra
En çabuk, pek çabuk.
Eşraf
1. Şerefli, saygın kimseler. 2. Bir yerin zenginleri, sözü geçenler.
Eşref
Çok onurlu, çok şerefli kimse.
Esvet
Siyah, kara.
Ethem
bk. Edhem
Eti
1. Baba. 2. Küçük kardeş.
Etik
Süs, bezek.
Etike
Öğretmen, eğitici.
Evcan
Aceleci kimse.
Evcil
Evine düşkün kimse.
Evcimen
Evine, ailesine çok bağlı kimse.
Evdegül
Evde olan güzel.
Evecen
Çabuk hareket eden, canlı, ivecen.
Evgin
Aceleci, telaşlı.
Evhat
Tek, yegâne, biricik.
Evin
1. Bir şeyin içindeki öz, cevher. 2. Buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü. 3. Çok taneli başak. 4. Tohum, tane.
Evirgen
İşini bilen, tedbirli kimse.
Evliya
1. Erenler, ermişler. 2. Koruyanlar, himaye edenler. 3. Allah’a yakın olanlar.
Evnur
Eve aydınlık veren.
Evran
1. Çok uzun boylu insan. 2. Kasırga, hortum. 3. Evren.
Evren
1. Gök varlıklarının tümü, kâinat. 2. Ejder, ejderha. 3. Boylu boslu, yakışıklı. 4. Kahraman, yiğit. 5. Zaman.
Evrenata
Evrene nam salmış ata.
Evrensel
1. Tüm insanlığı ilgilendiren. 2. Dünya ölçüsünde, dünya çapında.
Evrim
Ağır ağır ve kendiliğinden oluşan değişim.
Evrimer
Ağır ağır ve kendiliğinden oluşan değişen kimse.
Evsen
Hafif, az, yavaş.
Eylem
Bir durumu değiştirmek için gösterilen çaba.
Eylül
Yılın dokuzuncu ayı.
Eymen
1. Daha uğurlu, daha bereketli.2. Sağ tarafta olan.
Eyüp
1. Çok ıstırap çeken kimse.2. Kuran’da adı geçen ve "sabırlı insan" örneği olarak gösterilen peygamber.
Eyyam
1. Günler, gündüzler. 2. Zaman. 3. Sözü geçerlik, nüfuz.
Ezel
Başlangıcı, öncesi olmayan geçmiş zaman, öncesizlik.
Ezelhan
Başlangıcı, öncesi olmayan geçmiş zaman hükümdarı.
Ezelî
Öncesiz, başlangıçsız.
Ezgi
Belli bir kurala göre oluşturulan ve kulakta haz uyandıran ses dizisi, nağme.
Ezgin
Senin ezgin, nağmen anlamında kullanılan bir ad.
Ezgü
bk. Edgü
Ezgüer
bk. Edgüer
Ezgütekin
İyi hükümdar.
F
Fadik
bk. Fatma
Fadile
bk. Fazıla
Fadim
bk. Fatma
Fadime
bk. Fatma
Fadıl
bk. Fazıl
Fadıla
bk. Fazıla
Fahim
1. Büyük, ulu. 2. Onurlu, saygın. 3. Anlayışlı, akıllı.
Fahime
1. Büyük, ulu. 2. Onurlu, saygın. 3. Anlayışlı, akıllı.
Fahir
1. Şanlı, şerefli, onurlu. 2. Övünen, iftihar eden. 3. Parlak, gösterişli, güzel.
Fahire
1. Şanlı, şerefli, onurlu. 2. Övünen, iftihar eden. 3. Parlak, gösterişli, güzel.
Fahrettin
Dinin övünç kaynağı.
Fahri
1. Onurla ilgili, onursal. 2. Yalnız onur için verilen karşılıksız hizmet.
Fahriye
1. Onurla ilgili, onursal. 2. Yalnız onur için verilen karşılıksız hizmet.3. Divan şairlerinin kendi erdemlerini övmek için yazdıkları şiir.
Fahrünnisa
Kadının erdemi, onuru, büyüklük ve ululuğu.
Faik
Manevi yönden üstün olan, yüksek, yüce.
Faika
Manevi yönden üstün olan, yüksek, yüce.
Faiz
1. Başarı kazanan. 2. Taşan, coşan.
Faize
1. Başarı kazanan. 2. Taşan, coşan.
Fakih
1. Anlayışlı, zeki kimse. 2. Fıkıh bilgini.
Fakihe
Zeki, anlayışlı.
Fakir
1. Yoksul. 2. Zavallı, garip. 3. Derviş.
Fakirullah
Tanrı’nın büyüklüğü karşısında âciz olan kimse.
Falih
1. Başarılı ve mutlu kimse. 2. Toprağı süren, eken kimse.
Fani
1. Ölümlü. 2. Geçici. 3. Yaşlı.
Farabi
1. Farap adlı ilden olan kimse.2. 870-950 yılları arasında yaşamış büyük Türk İslâm düşünürünün adı.
Fariha
bk. Feriha
Farik
Ayıran, ayırıcı.
Faris
1. Atlı, süvari. 2. İyi ata binen. 3. Anlayışlı, sevgili.
Farise
1. Atlı, süvari. 2. İyi ata binen. 3. Anlayışlı, sevgili.
Faruk
1. Haklıyı haksızdan ayıran, adaletli. 2. Keskin. 3. Hz. Ömer’in lakabı.
Fasih
Güzel, düzgün ve açık konuşan, konuşma yeteneği olan kimse.
Fasihe
Güzel, düzgün ve açık konuşan, konuşma yeteneği olan kimse.
Fatih
1. Fetheden, zafer kazanan. 2. Açan, kapılar açan. 3. Osmanlı Padişahı II. Mehmet'in lakabı.
Fatin
Zeki, akıllı, anlayışlı, kavrayışlı kimse.
Fatine
Zeki, akıllı, anlayışlı, kavrayışlı kimse.
Fatma
1. Çocuğunu sütten kesen kadın. 2. Hz. Muhammet’in ilk eşi Hz. Hatice’den doğan kızının adı.
Fatmagül
Fatma ve gül.
Fatmanur
Fatma ve nur.
Fato
bk. Fatma
Fatoş
bk. Fatma
Faysal
1. Keskin kılıç. 2. Hâkim. 3. Kesin hüküm, karar.
Fazilet
İnsan yaradılışındaki bütün iyi huylar, erdem.
Fazıl
Erdemli.
Fazıla
Erdemli.
Fazlı
Erdemli, üstün, iyiliksever.
Fazlullah
Allah’ın erdemi, üstünlüğü.
Fecir
Sabaha karşı ortalığın aydınlanmaya başladığı zaman, tan vakti.
Fecri
Tan vaktiyle, tan kızıllığıyla ilgili.
Fecriye
Tan vaktiyle, tan kızıllığıyla ilgili.
Feda
(feda:)
Fedai
1. Yüksek bir ülkü uğrunda her türlü tehlikeyi göze alan kimse. 2. Bir kimseyi veya bir yeri koruyan, muhafız.
Fedakâr
(feda:kâr)
Fehamet
(feha:met)
Fehamettin
Dinin büyüklüğü, ululuğu.
Fehim
Anlayışlı, zeki, akıllı kimse.
Fehimdar
Zekâ, anlayış, kavrayış sahibi kimse.
Fehime
Anlayışlı, zeki, akıllı kimse.
Fehmi
Anlayış, kavrayışla ilgili olan.
Fehmiye
Anlayış, kavrayışla ilgili olan.
Fekahet
Şakacılık, hoş mizaçlılık.
Felât
Susuz çöl.
Felek
1. Gökyüzü. 2. Dünya, âlem. 3. Talih, baht, şans.
Fenni
Fene, bilime ilişkin, bilimle ilgili.
Fenniye
Fene, bilime ilişkin, bilimle ilgili.
Fer
1. Aydınlık, ışık.2. Güç, kuvvet.
Feragat
Hakkından vazgeçme, el çekme.
Ferah
1. Ar. Gönül açıklığı, sevinç, sevinme. 2. Far. Açık, aydınlık.
Ferahet
Şan ve şeref.
Ferahfeza
Ferah artıran, ferahlatan.
Ferahi
Bolluk, genişlik, ucuzluk.
Ferahnisa
Sevinçli, rahat kadın.
Ferahnüma
Sevinç gösteren, sevinçli.
Ferahnur
Aydınlık veren, nur veren.
Ferahru
Güler yüzlü, güleç.
Feramuş
Unutma, akıldan çıkma.
Feramuz
Kale muhafızı, koruyucusu.
Feraset
Çabuk seziş, anlayış.
Feray
Ay ışığı, ayın parlaklığı.
Feraye
bk. Feray
Fercan
Güçlü, parlak, canlı kişiliği olan kimse.
Ferda
(ferda:)
Ferdal
Dalın tomurcuğu.
Ferdane
bk. Ferdaniye
Ferdaniye
Birlik, teklik, eşsizlik.
Ferdar
Güce, saygınlığa sahip kimse.
Ferdi
1. Tek olan şey. 2. Fertle ilgili, bireysel.
Ferdiye
1. Tek olan, tek şey. 2. Fertle ilgili, bireysel.
Fereç
1. Zafer, utku. 2. Sevinç, teselli.
Fergün
Aydınlık, ışıklı gün.
Ferhan
1. Sevinçli, neşeli. 2. Memnun.
Ferhat
1. Güçlüğü yenip bir yeri ele geçiren. 2. Sevinç, neşe.3. Ferhat ile Şirin efsanesindeki erkek kahramanın adı.
Ferhattin
Dinin coşkusu, sevinci.
Ferhun
1. Güçlü, şanlı soydan gelen kimse.2. Sevinçli.
Ferhunde
1. Kutsal, kutlu, uğurlu. 2. Mutlu, mesut.
Feri
Asılla ilgili olmayıp ikinci derecede olan, ayrıntılı.
Feribe
Aldanmış.
Ferican
Can aydınlığı, ruhun ışığı.
Feride
Eşi benzeri olmayan, tek, eşsiz, üstün.
Feridun
1. Eşi olmayan, tek. 2. İran'da Pişdâdiyan sülâlesinin hükümdarı (M.Ö. 750).
Ferih
Çok mutlu, sevinçli.
Feriha
Ferah, rahat, sevinçli.
Feriser
1. Çok ışıklı, aydınlık. 2. Çok güçlü.
Ferişte
1. Melek. 2. Günahsız, masum. 3. İyi ve yumuşak huylu.
Ferit
Eşi benzeri olmayan, tek, eşsiz, üstün.
Feritkan
Eşi olmayan, soylu kandan gelen kimse.
Feriz
Ekini alınmış tarla.
Ferkan
Güçlü, saygın bir soydan gelen kimse.
Ferman
1. Buyruk, emir. 2. Tanrı buyruğu.
Fermani
Buyrukla, fermanla ilgili olan.
Fermude
1. Emir, buyruk, ferman. 2. Emrolunmuş, buyurulmuş.
Fernur
Aydınlık, ışık, nur.
Ferruh
1. Uğurlu, kutlu. 2. Aydınlık yüzlü.
Fersan
Derisinden kürk yapılan bir kır sansarı.
Feruzat
Hayırlı, kutlu.
Feruze
bk. Firuze
Ferve
1. Kürk.2. Zenginlik, servet.
Ferzan
Bilim ve hikmet.
Ferzane
1. Bilge, filozof. 2. Bilgili kimse.
Ferzend
Oğul, çocuk.
Fesih
Geniş, açık, aydınlık.
Fetanet
Yüksek zekâ, zihin açıklığı, çabuk anlama ve kavrama yeteneği.
Fethi
Fethetme, alma ile ilgili olan.
Fethiye
Fethetme, alma ile ilgili olan.
Fethullah
Allah’ın fethi.
Fetih
1. Açma. 2. Alma, zaptetme.
Fettah
1. Üstün gelmiş, zafer kazanmış. 2. Fetheden, açan. 3. Allah'ın adlarındandır.
Fevzi
Kurtuluş, zafer ve üstünlükle ilgili olan.
Fevziye
Kurtuluş, zafer ve üstünlükle ilgili olan.
Fevzullah
Allah’ın üstünlüğü.
Feyha
(feyha:)
Feyiz
1. Bolluk, bereket. 2. Suyun taşıp akması. 3. Bilim, bilgi.
Feyman
Ahlakta olgunluğu amaçlama, iyi ahlaka yönelme.
Feyyaz
1. Bereket ve bolluk veren. 2. Allah.
Feyza
1. Bolluk, çokluk. 2. Coşma, taşma.
Feyzan
1. Bolluk, bereket. 2. Taşma, taşkın.
Feyzettin
Dinin bereketi.
Feyzi
1. Bollukla, bereketle ilgili. 2. Bilimle, bilgiyle ilgili.
Feyziye
1. Bollukla, bereketle ilgili. 2. Bilimle, bilgiyle ilgili.
Feyzullah
Allah’ın bereketi.
Feza
(feza:)
Fezahan
Yükselmeyi amaçlayan hükümdar.
Fezai
Uzayla ilgili, uzaya ait.
Fezanur
Uzay gibi parlak ve aydınlık olan.
Fidan
1. Yeni yetişen ağaç veya ağaççık. 2. Ağacın kökünden çıkan. 3. İnce uzun, narin, zarif.
Fidangül
Gül fidanı.
Fide
Başka bir yere dikilmek için hazırlanmış körpe çiçek.
Figan
Istırap ile bağırma, inleme.
Figen
Yaralayan, kıran, düşüren.
Fikir
1. Düşünce. 2. Anlayış. 3. Zihin, us.
Fikret
1. Düşünce, fikir. 2. Zihin, akıl. 3. Kuruntu.
Fikrettin
Din düşüncesi.
Fikri
Düşünülerek oluşturulan, fikirle ilgili.
Fikriye
Düşünülerek oluşturulan, fikirle ilgili.
Filbahar
Ormanlarda yetişen, beyaz, mavi, mor çiçekler açan, tırmanıcı sarılgan bitki.
Filiz
1. Tohumdan veya tomurcuktan çıkan körpe sürgün. 2. İnce uzun, zayıf, narin kız.
Filizer
Genç, toy, delikanlı.
Firaz
1. Yüksek, yukarı. 2. Yokuş, çıkış.
Firdevs
Cennet, cennet bahçesi.
Firdevsi
1. Cennete ait, cennetle ilgili. 2. İran’ın ünlü şairi, Şehname’nin yazarı.
Firkat
Ayrılık, dostlardan ve sevgiliden ayrılma.
Firuz
1. Mutlu, sevinçli, uğurlu. 2. Bahtlı, talihli.
Firuzan
bk. Füruzan
Firuze
Açık mavi renkli, değerli bir süs taşı.
Fitnat
bk. Fıtnat
Fırat
1. Asurca. Geniş akarsu. 2. Far. Geçit veren, üstünden geçmeye uygun. 3. Türkiye ve Suriye’nin doğu bölgelerini sulayan, Irak’ı aşan, Dicle ırmağıyla birleşerek Basra körfezine dökülen büyük nehir.
Fıtnat
Zihin açıklığı, kolay kavrama ve anlama yeteneği, zekâ.
Fuat
Gönül, kalp, yürek.
Fügen
bk. Figen
Ful
Büyük beyaz çiçekleri kokulu, boyu üç metreyi bulabilen bir ağaççık ve bunun beyaz, kokulu çiçeği.
Fulya
Nergisgillerden bir bitki ve onun güzel renkli, kokulu çiçeği.
Funda
Kurak yerlerde yetişen çalı türünden bir ağaççık.
Furkan
1. İyi ile kötü, doğru ile yanlış arasındaki farkı gösteren her şey. 2. Kur'an-ı Kerim.
Füruzan
Parlayıcı, parlayan, parlak.
Füruzende
1. Yanıcı, yakıcı. 2. Parlatan, parlayın, aydınlatan.
Füsun
Sihir, büyü.
Füsunkâr
1. Büyüleyici. 2. Sihirbaz, büyücü.
Fütüvvet
1. Mertlik, yiğitlik. 2. Soy temizliği. 3. Cömertlik.
Fuzuli
1. BFaziletli, erdemli. 2. Boşboğaz, gereksiz işlerle uğraşan. 3. XVI. yy.'da yaşamış en büyük Divan Edebiyatı şairlerinden biri.
G
Gaffar
1. Çok bağışlayıcı, bağışlayan. 2. Allah’ın sıfatlarındandır.
Gafir
Bağışlayan, merhamet eden.
Gafur
1. Bağışlayan, merhamet eden. 2. Allah’ın adlarındandır.
Galibe
Üstün gelen, yenen, önde gelen.
Galip
Üstün gelen, yenen.
Gamze
1. Süzgün ve yan bakış. 2. Çenedeki veya yanaktaki çukurluk.
Gani
1. Zengin, varlıklı. 2. Bol. 3. Allah adlarındandır.
Ganime
Ganimet alan.
Ganimet
1. Düşmandan alınan mal. 2. Beklenmedik kazanç veya olanak.
Ganiye
1. Zengin, varlıklı. 2. Çok hoş. 3. Kadın şarkıcı.
Garibe
Görülmemiş, tuhaf, şaşılacak.
Garip
1. Yabancı. 2. Kimsesiz, zavallı. 3. Şaşılacak, tuhaf. 4. Dokunaklı, hüzün veren.
Gavsi
1. Yardım, destekle ilgili. 2. Derine dalan kimse.
Gaye
Amaç, erek, hedef.
Gayret
1. Çalışma, çabalama. 2. Koruma, esirgeme, kayırma duygusu.
Gayur
Çok çalışkan, gayretli.
Gazal
Ceylan.
Gazale
Dişi geyik.
Gazanfer
1. İri aslan. 2. Yiğit, yürekli, kuvvetli adam.
Gazel
1. Divan edebiyatında bir nazım biçimi. 2. Türk müziğinde belli bir kurala bağlı olmadan bir kişi tarafından sesle yapılan taksim. 3. Sonbaharda kuruyup dökülen ağaç yaprağı.
Gazi
1. Düşmanla savaşan veya savaş yapmış kimse. 2. Savaştan sağ ve zafer kazanmış olarak dönen kimse.
Gedik
1. Büyük çentik, yıkık yer. 2. Dağ geçidi. 3. Güçlük, güç durum. 4. Yüksek yer, tepe. 5. Ayrıcalık, verilmiş hak. 6. Görev, vazife.
Gedikbaş
Ayrıcalıklı kimse.
Gedikbay
AYrıcalıklı kimse.
Gediktaş
Ayrıcalıklı, güçlü kimse.
Gediz
1. İçinde su birikmiş çukur. 2. Ege bölgesinde bir akarsu.
Gelenay
Ortaya çıkan ay gibi güzel.
Gelener
Gelen kimse.
Gelengül
Gelen gül gibi güzel.
Gelin
1. Evlenmek üzere hazırlanıp, süslenmiş kız veya yeni evlenmiş kadın. 2. Genç kız.
Gelincik
Yazın kırlarda yetişen kırmızı ve büyük çiçekli bitki.
Gelinkız
Gelinlik çağındaki kız.
Genç
1. Yaşı ilerlememiş olan. 2. Dinç, sağlıklı.
Gençağa
Genç, sağlıklı kimse.
Gencal
Genç birisiyle evlen anlamında kullanılan bir ad.
Gencalp
bk. Gençalp
Gencaslan
bk. Gençaslan
Gencay
bk. Gençay
Gence
Geniş, genişçe.
Gencel
Gençleş, genç kal anlamında kullanılan bir ad.
Gencer
bk. Gençer
Gençkal
Dinç ve sağlıklı kal anlamında kullanılan bir ad.
Genco
Genç sözcüğünden yapılmış bir ad.
Gençsav
Yeni düşüncelere sahip kimse.
Gençsoy
Sağlıklı bir soydan gelen kimse.
Gençsu
Genç bir soydan gelen kimse.
Gençtan
Sabahın ilk vakti.
Gençtürk
Genç Türk.
Genez
1. Kolay. 2. Yaraşır, uygun.
Geray
bk. Giray
Gerçek
1. Doğru, dürüst. 2. Temel, başlıca, asıl doğayı yansıtan.
Gerçeker
1. Dürüst kimse. 2. Ermiş, veli. 3. Kılavuz, yol gösteren.
German
bk. Kirman
Gevher
1. Elmas, mücevher, inci. 2. Bir şeyin aslı, mayası.
Gevheri
1. Mücevherle ilgili. 2. Kuyumcu.
Gezenay
Gezip dolaşan kimse.
Gezer
Dolaşan, gezen, gezici.
Gezgin
Çok gezen, çok gezi yapan kimse.
Gezginer
Çok gezen kimse.
Giray
Eskiden Kırım hanlarının ve han ailesinden olan prenslerin kullandığı san.
Girayalp
Hükümdar yiğit.
Girayer
Hükümdar olan kimse.
Girayhan
Hükümdar.
Girgin
Herkesle çok çabuk yakınlık kuran, her işe girişen, sokulgan.
Girginalp
Herkesle çok çabuk yakınlık kuran, her işe girişen, sokulgan yiğit.
Girginer
Herkesle çok çabuk yakınlık kuran, her işe girişen, sokulgan kimse.
Girginkoç
Herkesle çok çabuk yakınlık kuran, her işe girişen, sokulgan kimse.
Girizan
bk. Gürizan
Giz
Gizli tutulan şey, sır.
Gizay
Sır saklayan kimse.
Gizem
Aklın erişemediği veya çözülemeyen şey, sır.
Gizer
Sır saklayan kimse.
Gizmen
Giz saklayan kimse.
Gıyas
1. Yardım. 2. Yardımcı kimse.
Gıyasettin
Dinin yayılmasına yardımı dokunan kimse.
Gıyasi
Yardımla ilgili, yardımcı.
Göcek
1. Taze, güzel. 2. Bir karış boyunda büyümüş ekin. 3. Köşe, kenar, kıyı.
Göçen
Göçmen, muhacir.
Göçer
1. Yer, yurt edinmeyen, göç etmekten hoşlanan. 2. Göçebe.
Göçmen
Kendi ülkesinden ayrılarak yerleşmek için başka ülkeye giden kimse.
Göğem
1. Yeşile çalar mor renk. 2. Bir çeşit yabani ekşi erik. 3. Yapraklanmış ekin.
Göğen
1. Yeşillik. 2. Bir tür mantar.
Göğünç
Özlem, hasret.
Göğüş
Sarı saçlı, mavi gözlü kimse.
Gök
1. Yeryüzünün üzerine mavi bir kubbe gibi kapanan boşluk.2. Mavi renk.
Gökalp
Mavi gözlü yiğit.
Gökay
Mavi gözlü kimse.
Gökbaran
Gökten inen yağmur.
Gökbay
Mavi gözlü kimse.
Gökbayrak
Gökte dalgalanan bayrak.
Gökbel
Yeşil geçit.
Gökbelen
bk. Belen
Gökben
Özü genç olan kimse.
Gökberk
Yeşil yaprak.
Gökbey
Mavi gözlü bey.
Gökbora
Fırtına.
Gökbörü
Kurt.
Gökbudak
Budak.
Gökbudun
Halk, ulus.
Gökbulut
Mavi bulut.
Gökcan
Mavi gözlü kimse.
Gökçe
1. Güzel, gösterişli kimse. 2. Melek. 3. Mavi gözlü kimse.
Gökçebala
Güzel, gösterişli, sevimli çocuk.
Gökçebalan
Güzel, gösterişli, sevimli çocuğun anlamında kullanılan bir ad
Gökçebel
Güzel, gösterişli, sevimli soydan geleen kimse.
Gökçebey
Güzel, gösterişli, sevimli bey.
Gökçeer
Güzel, gösterişli, sevimli insan.
Gökçek
1. Güzel, sevimli, hoş kimse. 2. Yiğit, cesur. 3. Taze, körpe.
Gökçel
Gök rengini andıran, mavimsi.
Gökçem
Mavi gözlü kız.
Gökcen
Güzel, taze, dinç, sağlıklı.
Gökçer
bk. Gökçeer
Gökçesu
Tatlı, güzel su.
Gökçil
bk. Gökçül
Gökçin
Maviye çalan, mavimsi.
Gökçül
1. Gökle ilgili, semavi. 2. Maviye çalan renk.
Gökçün
bk. Gökçin
Gökdal
Göğe ulaşmış dal.
Gökdemir
Mavi gözlü, güçlü kimse.
Gökdeniz
Çakır gözlü kimse.
Gökdoğan
1. Bir tür doğan. 2. Çakır gözlü.
Gökduman
Göğe yükselen duman.
Gökel
Göğe açılan el.
Göken
bk. Göğen
Göker
Mavi gözlü kimse.
Gökgöl
Suları bulanık olmayan göl.
Gökhan
Eski Türklerde gök Tanrısı.
Gökhun
Doğu insanı.
Gökmen
Sarışın, mavi gözlü kimse.
Gökmenalp
Sarışın, mavi gözlü yiğit.
Gökmener
Sarışın, mavi gözlü kimse.
Gökmete
Mavi gözlü hükümdar.
Göknel
Gökle ilgili olan.
Göknil
Mavi gözlü kimse.
Göknur
Parlak olan gökyüzü.
Gökperi
Mavi gözlü, peri gibi güzel.
Göksal
bk. Göksel
Göksaltuk
Özgür kişi.
Göksan
Saygın kimse.
Göksav
İleri görüşlü kimse.
Göksay
Değerli olduğunu kabul et anlamında kullanılan bir ad.
Göksel
Gökle ilgili, semavi.
Gökselen
Mavi gözlü, varlıklı kimse.
Göksen
Mavi gözlüsün anlamında kullanılan bir ad.
Göksenin
Her zaman yükselmeyi, ilerlemeyi amaçla anlamında kullanılan bir ad.
Gökser
Saygın kimse.
Göksev
Yükselmeyi yücelmeyi sev anlamında kullanılan bir ad.
Gökseven
Yükselmeyi, yücelmeyi seven kimse.
Göksever
Yükselmeyi, yücelmeyi seven kimse.
Gökşin
1. Gökkuşağı, alkım. 2. Mavi renkli.
Göksoy
Soyu yüce olan kimse.
Göksu
1. Gökten inen su.2. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bulunan akarsuların genel adı.
Göksun
Yüksel, yücel anlamında kullanılan bir ad.
Göktalay
Mavi deniz.
Göktan
Şafak vakti.
Göktaş
Gezegenlerin arasında hareket eden, tümüyle gaz durumuna geçmeden yeryüzüne ulaşan katı cisim.
Göktay
Tek, biricik.
Gökten
Gökten, yüksekten.
Göktöre
Törelere bağlı kimse.
Göktuğ
Savaşmayı seven kimse.
Göktulga
Savaşçı kimse.
Göktuna
Mavi suları olan Tuna.
Göktunç
Sağlam karakterli olan kimse.
Göktürk
İslamlıktan önce Orta Asya da yaşamış bir Türk ulusu.
Gökyay
Işık saç anlamında kullanılan bir ad.
Gölge
1. Işığın önüne gelen bir cismin yere veya yanına bıraktığı karartı. 2. Güneş ışınlarından korunulacak yer. 3. Koruma, gözetme.
Gönç
1. Zengin, varlıklı. 2. Şen, neşeli. 3. Yiğit, kuvvetli.
Gonca
Tam açılmamış çiçek, gül.
Goncafem
Gonca ağızlı olan.
Goncafer
Gonca gibi parlak olan.
Goncagül
Gonca ve gül.
Goncater
Taze, açılamamış gonca.
Gonce
bk. Gonca
Göndem
Uyan, itaat eden, uysal.
Gönder
1. Bayrak veya mızrağın sapı. 2. Kayık ve yelkenli gemilere yön vermeye yarayan, ucu madenî ağaç sopa.
Gönen
1. "Mutlu ol, refaha kavuş, rahat et, sevin" anlamında kullanılan bir ad.2. "Yavrum, kuzum" anlamında sevgi belirten sözcük. 3. Bolluk, bereket.
Gönenç
Bolluk, rahatlık ve varlık içinde yaşama.
Gönener
Mutlu, rahat kimse.
Gönül
Yürekte varsayılan sevgi, istek gibi duyguların kaynağı.
Gönülay
Gönlü ay gibi parlak, temiz olan.
Gönülden
Yürekten, içten, candan.
Gönüldeş
Aynı düşünceleri paylaşan, birbirini seven kimseler.
Göral
Görüp al anlamında kullanılan bir ad.
Görbil
Görüp bil anlamında kullanılan bir ad.
Görez
1. Süslü,zarif, şık. 2. Gösterişe düşkün kimse. 3. Kurumlu. 4. Kuruntulu. 5. Rüzgâr.
Görgü
1. Bir toplum içinde uyulması gerekli saygı ve incelik kuralları. 2. Bir kimsenin anlayış, seziş ve bilgisini artıracak nitelikte etki yapan deneysel bilgi. 3. Göz tokluğu.
Görgüç
1. Dürbün. 2. Pencere.
Görgün
Görgülü, bilgili.
Görgünay
Görgülü, bilgili kimse.
Görgüncan
Görgülü, bilgili kimse.
Görk
1. Güzellik, gösteriş. 2. İyi huy. 3. Süs, ziynet.
Görkel
Eline ayağına düzgün kimse.
Görkem
1. Gösteriş, heybet. 2. İyi gelişmiş, gürbüz.
Görkemli
Gösterişli, göz alıcı kimse.
Görker
Gösterişli kimse.
Görkey
Güzellik.
Görklü
Güzel, gösterişli.
Görkmen
Yakışıklı, gösterişli kimse.
Görksev
Güzeli, güzelliği sev anlamında kullanılan bir ad.
Görsev
Görüp sev anlamında kullanılan bir ad.
Gövem
1. Bitki yeşilliği 2. Sonbaharda yetişen bir tür siyah zeytin.
Gövez
Gururlu, mağrur kimse.
Göymen
Gözleyen, dikkatle bakan kimse.
Göyük
Yanmış, yakılmış.
Göyünç
Özlem, hasret.
Gözal
Niteliklerinle ve güzelliğinle ilgi topla anlamında kullanılan bir ad.
Gözalan
Gösterişli, ilgi çekici.
Gözay
Gözleri parlayan kimse.
Gözaydın
Sevinçli, mutlu bir olayı kutlama.
Gözde
Çok sevilen, beğenilen, nitelikli, üstün tutulan.
Göze
1. Kaynak. 2. Suların kıyılarında olan küçük çayır. 3. Hücre. 4. Örme, örgü. 5. Sonbaharda çıkıp yazın kaybolan su.
Gözegir
Dikkat çek anlamında kullanılan bir ad.
Gözem
1. İlgi çeken, sevimli, hoşa giden kimse. 2. Sulak yer. 3. Pınar.
Gözenç
bk. Gözen
Gözlem
1. Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve plânlı olarak ele alınıp incelenmesi, müşahede. 2. İnceleme sonucu elde edilen değer, müşahede. 3. Çeşitli araç ve gereçlerin yardımıyla olayların sebeplerini bilmek
Gözütok
Aç gözlü olmayan kimse.
Güç
1. Yorucu, emekle yapılan. 2. Zor, çetin. 3. Şiddet. 4. İş, meşguliyet. 5. Kuvvet.
Gücal
bk. Güçal
Gücalp
bk. Güçalp
Gücel
bk. Güçel
Gücer
Güçlü kimse.
Güçeren
Güçlü yiğit.
Güçermiş
Güçlü kimse.
Güçhan
Güçlü hükümdar.
Güçkan
Delikanlı kimse.
Güçkanat
Güçlü kimse.
Güçlü
1. Gücü çok olan. 2. Etkili, önemli, nitelikli. 3. Şiddetli.
Güçlübay
Güçlü kimse.
Güçlüer
Güçlü kimse.
Güçlühan
Güçlü hükümdar.
Güçlükhan
bk. Güçlühan
Güçlütürk
Güçlü Türk.
Güçmen
Güçlü kuvvetli kimse.
Güçsal
Gücünü, kuvvetini göster anlamında kullanılan bir ad.
Güçsalan
Gücünü, kuvvetini gösteren kimse.
Güçsan
Gücüyle tanınan kimse.
Güçsel
Güçlü, kuvvetli kimse.
Gücümen
Küçük.
Güçyener
Güçlükleri yenen kimse.
Güçyeter
Gücü yeten kimse.
Güdek
Amaçlanan sonuç, güdülen amaç.
Güder
1. Yöneten, idare eden. 2. Düşüncelerini, ilkelerini gerçekleştirmeye çalışan.
Güfte
Bir müzik yaptının bestelenmiş sözleri.
Güher
bk. Gevher
Gül
Katmerli, kokulu çiçekleri olan, pek çok türleri bulunan gülgillerin örnek bitkisi.
Gülaç
Gülümse anlamında kullanılan bir ad.
Gülaçtı
Gülümsedi anlamında kullanılan bir ad.
Gülâfet
Gül gibi güzel olan sevgili.
Gülal
Gül gibi güzel bil kızla evlen anlamında kullanılan bir ad.
Gülân
Güller.
Gülara
Gül süsleyen, gül bezeyen.
Gülaslı
Soyu sopu gül gibi güzel olan.
Gülasya
Asya gülü.
Gülâver
Gül getiren, gül taşıyan.
Gülay
Güllerin açtığı ay.
Gülaydın
Gül gibi güzel olan.
Gülayım
Gül gibi güzel sevgilim anlamında kullanılan bir ad.
Gülayşe
Rahat ve huzur içinde yaşayan güzel.
Gülbadem
Badem gözlü güzel.
Gülbağ
Gül bahçesi.
Gülbahar
Kırmızı boya elde etmede kullanılan iyi bir cins toprak.
Gülbanu
Gül gibi güzel kadın.
Gülbay
Gül-bay.
Gülbeden
Gül gibi güzel bedeni olan.
Gülbek
Gülümseyen bey.
Gülben
Ben gül gibi güzelim anlamında kullanılan bir ad.
Gülbende
Gül benim elimdedir anlamında kullanılan bir ad.
Gülbeniz
Gül yüzlü.
Gülberk
Gül yaprağı.
Gülbeşeker
Bir tür gül tatlısı.
Gülbey
Gülümseyen bey.
Gülbeyaz
Beyaz gül.
Gülbeyi
Gül gibi güzelin kocası.
Gülbike
Gül gibi güzel kadın.
Gülbikem
Gül gibi güzel kadınım anlamında kullanılan bir ad.
Gülbil
Gül gibi güzel olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
Gülbin
bk. Gülbün
Gülbitti
Gül yetişti anlamında kullanılan bir ad.
Gülbiz
Gül serpen.
Gülboy
Gül gibi boyu olan.
Gülbu
Gül gibi güzel kokusu olan..
Gülbün
Gül fidanı.
Gülbüz
bk. Gülbiz
Gülcan
Gül gibi güzel olan.
Gülcanan
Gül gibi güzel sevgili.
Gülce
Gül gibi, güle benzeyen.
Gülçehre
Yüzü gül gibi güzel olan.
Gülcemal
Gül gibi güzel yüzlü.
Gülçiçek
Gül ve çiçek gibi güzel olan..
Gülcihan
Dünyanın en güzel gülü.
Gülçimen
Çimende yetişen gül gibi güzel olan.
Gülçin
Gül toplayan, gül devşiren.
Gülçün
bk. Gülçin
Güldal
Gül dalı.
Güldalı
Gül dalı.
Güldan
Çiçek konulan kap, çiçeklik.
Güldane
Gül tanesi.
Güldeğer
Gül gibi değerli olan.
Güldehan
Ağzı gül gibi olan, küçük ağızlı.
Güldehen
bk. Güldehan
Güldem
Gül zamanı.
Güldemet
Gül gibi güzel olan.
Gülden
Gül soluklu, nefesi gül kokan.
Güldeniz
Deniz gibi coşkulu güzel.
Güldenur
Gül gibi parlak olan güzel.
Gülder
Gül topla anlamında kullanılan bir ad.
Gülderen
Gül toplayan, gülleri derleyen. Gül-deren.
Güldermiş
Gül devşirmiş, gül toplamış.
Güldeste
Gül demeti.
Güldilek
Gül gibi güzel dileği olan.
Güldoğan
Gül gibi güzel.
Güldöne
Gül gibi güzel olsun anlamında kullanılan bir ad.
Güldünya
Dünyanın güzeli.
Güldüren
Mutlu eden, sevindiren.
Gülebetin
1. Bezekli dikiş. 2. Güzellik, incelik simgesi.
Güleç
Her zaman gülen, gülümseyen, güler yüzlü.
Gülece
Gül gibi güzel.
Güleçer
Her zaman gülen, gülümseyen, güler yüzlü kimse.
Güleda
Gül gibi nazlı olan.
Gülefşan
Gül saçan.
Güleğen
Çok gülen, neşeli.
Gülek
Güler yüzlü, güleç.
Gülel
Elinde gül olan.
Gülen
Gülümseyen, güler yüzlü.
Gülenay
Gülümseyen, gülen kimse.
Gülendam
Gül boylu, ince uzun, güzel endamlı.
Gülender
Az bulunur, gül gibi güzel.
Gülener
Gülen, gülümseyen kimse.
Gülengübin
Bal ve gül yaprağından yapılan tatlı.
Gülengül
Gülen gül gibi güzel.
Gülennur
Gülen nur gibi parlak güzel.
Güler
Gülen, gülümseyen kimse.
Güleray
Gülen ay gibi güzel.
Gülercan
Gülümseyen sevgili.
Güleren
Gül gibi güzel olan dost.
Gülergin
Olgun gül.
Gülergün
bk. Gülergin
Gülerman
Güler yüzlü, güleç kimse.
Gülersin
Gülersin, gülümsersin anlamında kullanılan bir ad.
Gülertan
Aydınlık şafak.
Güleryüz
Yüzü hep gülen, neşeli.
Gülesen
Sağlık ve mutlulukla gül anlamında kullanılan bir ad.
Güleser
Gül gibi güzel iz bırakan.
Gülesin
Mutlu olasın, gülesin anlamında kullanılan bir ad..
Gülev
Alev.
Gülfam
Gül renkli.
Gülfeda
Kendini feda eden güzel.
Gülfem
Gül ağızlı, küçük ağızlı.
Gülfer
Gül gibi parlak, gül parlaklığında olan.
Gülferah
Gül gibi insanı rahatlatan.
Gülfeşan
Gül saçan.
Gülfeza
Güzellik artıran.
Gülfidan
Gül fidanı.
Gülfide
Gül fidesi.
Gülgen
Gülen, gülümseyen.
Gülgez
Gülerek dolaş anlamında kullanılan bir ad.
Gülgonca
Henüz açılmamış gül.
Gülgönül
Gönlü gül gibi temiz ve saf olan.
Gülgûn
Gül renkli, pembe.
Gülgûne
Gül yanaklı, gül renkli.
Gülgüney
Gül renkli güzel.
Gülgüzel
Gül gibi güzel.
Gülhan
Gül gibi güzel kimse.
Gülhanım
Gül gibi güzel hanım.
Gülhatır
Gönlü gül gibi saf ve temiz olan.
Gülhatun
Gül gibi güzel kadın.
Gülhayat
Hayat veren güzel.
Gülhiz
Gül yetiştiren.
Gülhuri
Huri gibi güzel olan.
Gülinaz
Naz yapan güzel.
Gülinci
Gül ve inci.
Gülipek
Gül ve ipek.
Gülistan
Gül bahçesi.
Güliz
Gül gibi güzel iz bırakan.
Gülizar
Gül yanaklı, al yanaklı.
Gülkadın
Gül gibi güzel kadın.
Gülkan
Kırmızı renkli gül.
Gülkız
Gül gibi güzel kız.
Güllü
Güle benzeyen.
Güllühan
Güle benzeyen kadın.
Güllüşah
Güle benzeyen kadın.
Güllüşan
Gül gibi değerli olan.
Gülmen
Çok gülen, her zaman gülen kimse.
Gülmisal
Gül gibi güzel, güle benzeyen.
Gülmüş
Gülümsemiş, güler yüzlü.
Gülnar
Nar çiçeği.
Gülnare
bk. Gülnar
Gülnazik
Menekşe.
Gülneşe
Şen ve neşeli olan güzel.
Gülnihal
Gül fidanı.
Gülnur
Gül gibi parlak ve aydınlık olan.
Gülnuş
Gül içen.
Gülören
Gül demeti yapan.
Gülöz
Özü gül gibi temiz olan.
Gülözer
Gül gibi özü doğru ve dürüst olan.
Gülpembe
Pembe renkli gül gibi güzel olan.
Gülperi
Gül ve peri gibi güzel olan.
Gülrenk
Gül renkli, pembe.
Gülriz
Gül saçan, gül serpen.
Gülru
Gül yüzlü, al yanaklı.
Gülruh
Gül yanaklı güzel.
Gülşad
Sevinçli, mutlu güzel.
Gülşadiye
Mutlu, seviçli güzel.
Gülşah
Gül dalı.
Gülşahin
Cesur ve kuvvetli olan.
Gülsalın
Gül gibi nazlı ol anlamında kullanılan bir ad.
Gülsan
Gül gibi tanınmış, ünlü olan.
Gülsanem
Gül gibi güzel olan sevgili.
Gülsay
Gül gibi güzel olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
Gülsefa
İnsana rahatlık veren gül.
Gülşehri
Güllerin yetiştiği şehirden olan.
Gülşeker
Gül tatlısı.
Gülsel
Gülle ilgili olan.
Gülseli
Çok sayıda gül.
Gülselin
Çok sayıda gül.
Gülsema
Gökyüzünün gülü.
Gülsemin
Değerli gül.
Gülsen
Gül gibi güzelsin anlamında kullanılan bir ad.
Gülser
Gülleri ser, çevreyi güllerle beze anlamında kullanılan bir ad.
Gülşeref
Gül gibi ünlü olan.
Gülseren
Gülleri seren, çevreyi güllerle bezeyen.
Gülşerif
Gül gibi değerli olan.
Gülserim
Sabırlı güzel kimse.
Gülsev
Gülü, gül gibi güzel olanı sev anlamında kullanılan bir ad.
Gülseven
Gülü, gül gibi güzel olanı seven.
Gülsever
Gülü, gül gibi güzel olanı seven.
Gülsevi
Gülü, gül gibi güzel olanı seven.
Gülsevil
Gül gibi sevil anlamında kullanılan bir ad.
Gülsevin
Gülü, gül gibi güzel olanı sevin anlamnda kullanılan bir ad.
Gülsezer
Gülü, güzeli tanıyan, güzelden anlayan.
Gülsezin
Gül gibi güzel olanı tanıyın anlamında kullanılan bir ad.
Gülsim
Gümüş gibi beyaz renkli gül.
Gülsima
Gül yüzlü.
Gülsimin
Gümüşten gül.
Gülsinem
Gül gibi güzel olan sevgilim anlanmında kullanılan bir ad.
Gülsoy
Gül gibi saf ve temiz bir soydan gelen.
Gülsu
Gül suyu.
Gülsüm
Yuvarlak, dolgun yüzlü.
Gülsüme
Yuvarlak, dolgun yüzlü.
Gülsün
Mutlu olsun, şen olsun, gülsün anlamında kullanılan bir ad.
Gülsuna
Gül gibi güzel olan.
Gülsunam
Gül gibi güzel olan sevdiğim anlamında kullanılan bir ad.
Gülsunan
Güzellğini gösteren, güzelliğini belli eden.
Gülsunar
Güzellğini gösteren, güzelliğini belli eden.
Gültab
Aydınlatan, ışık veren güzel.
Gültaç
Başlara taç olan, çok sevilen güzel.
Gültan
İnsanı şaşırtan nitelikte güzel olan.
Gültane
Gül tohumu.
Gültaş
Gül, eğlen, coş anlamında kullanılan bir ad.
Gültaze
Taze, yeni yetişmiş gül.
Gültekin
Güvenilir kimse.
Gülten
Gül tenli, pembe tenli.
Gülter
Taze gül, gonca.
Gültop
Gül gibi tombul olan.
Gülüm
Gül kadar güzel olan sevdiğim anlamında kullanılan bir ad.
Gülümay
Gül kadar güzel olan sevdiğim anlamında kullanılan bir ad.
Gülümşen
Şen, mutlu olan sevdiğim anlamında kullanılan bir ad.
Gülümser
Gülümseyen, güler yüzlü.
Gülüş
Gülme işi veya biçimi.
Gülüstü
Gülün üst tarafı.
Gülver
Bana gül ver anlamında kullanılan bir ad.
Gülveren
Gül veren.
Gülyüz
Yüzü güzel olan.
Gülzar
Gül bahçesi.
Gülzemin
Güllerle kaplı yer, gül bahçesi.
Gülziba
Süslü, güzel gül.
Güman
1. İnanç. 2. Kanaat. 3. İstek, heves. 4. Neşe.
Gümberk
Aydınlık gün.
Gümeç
1. Bal peteği. 2. Külde pişirilen ekmek.
Gümüş
Parlak, beyaz renkli kolay işlenir, değerli bir maden.
Gümüşhatun
Gümüş gibi değerli olan.
Gümüşkurt
Gümüş gibi değerli olan.
Gümüşkut
Mutlu, şen.
Gümüştan
Tan vakti gibi temiz ve saf olan.
Gümüştay
Temiz ve dürüst olan.
Gümüştekin
Dürüst, doğru ve değerli olan.
Gün
1. Güneş. 2. Gündüz. 3. İyi yaşanmış zaman.
Günaç
Gün gibi doğ, aydınlat" anlamında kullanılan bir ad.
Günak
İyi, hayırlı, mutlu gün.
Günal
Aydın ol, aydınlan anlamında kullanlıan bir ad.
Günalan
Aydınlanan, aydın olan.
Günalp
Güneş gibi aydınlım ve ışık saçan yiğit.
Günaltan
Güneş gibi aydınlık ve ışık saçan hükümdar.
Günaltay
Güneş gibi yükseklerde, yüksek makamlarda ışık ve aydınlık saçan.
Günan
Işığı ve aydınlığı her zaman hatırla anlamında kullanılan bir ad.
Günana
Işığı ve aydınlığı her zaman hatırlasın anlamında kullanılan bir ad.
Günay
Güney, güneş gören yer.
Günaydın
Sabahları söylenen esenleme sözü.
Günbatu
Üstün gelen, gücü yeten, galip.
Günbay
Zenginlik içinde geçen gün.
Günbek
bk. Günbey
Günbey
Güneş gibi ışık ve aydınlık saçan bey.
Günçağ
Güneş gibi ışık ve aydınlık saç anlamında kullanılan bir ad.
Günçe
Güneşli yer.
Günçiçeği
Ayçiçeği.
Günçiçek
bk. Günçiçeği
Gündal
Güneş gibi aydınlık ve ışık saçan genç.
Gündaş
bk. Gündeş
Gündemir
Sağlam ve kuvvetli ışık saçan.
Günden
Uysal, yumuşak, her şeyi kabul eden kimse.
Gündeniz
Deniz gibi coşkun bir biçimde etrafına ışık ve aydınlık saçan
Günder
Gönder, yolla anlamında kullanılan bir ad.
Gündeş
AYnı günde doğan.
Gündoğan
Sabaha karşı doğan çocuklara verilen bir ad.
Gündoğar
bk. Gündoğan
Gündoğdu
Sabaha karşı doğdu anlamında kullanılan bir ad.
Gündoğmuş
Sabaha karşı doğan çocuklar için kullanılan bir ad.
Gündöndü
1. Öğleden sonraki zaman. 2. Ayçiçeği.
Gündüz
Günün sabahtan akşama kadar süren aydınlık bölümü.
Gündüzalp
Gündüz gibi aydınlık ve ışık saçan yiğit.
Gündüzbey
Gündüz gibi aydınlık ve ışık saçan bey.
Gündüzhan
Gündüz gibi aydınlık ve ışık saçan hükümdar.
Günebakan
Ayçiçeği.
Güneç
Çok güneş alan yer.
Günel
Güneş gibi aydınlık ve ışık saçan.
Güner
Tan vakti.
Güneral
Sabah erkenden al anlamında kullanılan bir ad.
Güneralp
Sabahın erkeninde kalkıp işe başlayan yiğit.
Güneray
Sabahın ilk vakitleri gibi parlak ve saf olan.
Güneren
Güneş gibi aydınlık ve ışık saçan yiğit.
Günergin
Batmak üzere olan güneş.
Güneri
Günün adamı, günün kişisi.
Günerim
Günün iyi haberi, müjdesi.
Günerkan
Yiğit soydan gelen aydın kimse.
Günerman
Yiğit soydan gelen aydın kimse.
Güneş
Gezegenlere ve yer yuvarlağına ışık ve ısı veren büyük gök cismi.
Güneşen
Günü mutlu ve neşeli geçen.
Güneşhan
Güneş gibi ışık ve aydınlık saçan hükümdar.
Güneşhanım
Güneş gibi parlak ve güzwl olan kadın.
Güney
1. Dört ana yönden biri, Kuzey kutbuna karşı olan. 2. Her zaman güneş alan yer.
Günfer
Gün ışığı.
Güngör
“Mutluluk, neşe içinde yaşa” anlamında kullanılan bir ad.
Güngörbey
Mutluluk, neşe içinde yaşayan bey.
Güngördü
Her zaman neşe, mutluluk ,çinde yaşadı anlamında kullanılan bir ad.
Güngören
Mutluluk, neşe içinde yaşayan.
Güngörmüş
Mutlu, güzel hayat sürmüş.
Güngöze
Işıklı kaynak.
Güngül
Güneş gibi parlak gül.
Günhan
Güneş gibi aydınlık ve ışık saçan hükümdar.
Güniz
Güneş gibi aydınlık bırakan ize sahip kimse.
Günizi
Güneşin izini taşıyan kimse.
Günizli
Güneşin izini taşıyan kimse.
Günışık
Güneş ışığı.
Günkan
Güneş gibi aydınlık bir soydan gelen kimse.
Günkaya
Güneş gibi aydınlık ve parlak kimse.
Günkurt
Günei gibi aydın ve parlaklık saçan kimse.
Günkut
Günü kutlu ve mutlu geçen kimse.
Günkutan
Gününü neşeli ve mutlu geçiren.
Günkutlu
Günü kutlu ve mutlu olan.
Günmutlu
Günü neşeli ve mutlu olan.
Günnar
Günü heyecanlı ve ateşli geçen.
Günnaz
Nazlı güzel.
Günnur
Güneş gibi ışık ve aydınlkı saçan.
Günol
Güneş gibi aydınlık ve ışık saç anlamında kullanılan bir ad.
Günşah
Günün şahı, hükümdarı.
Günsar
Güneş gibi her tarafı çevrele, herkese yararın olsun anlamında kullanılan bir ad.
Günsav
Güneş gibi herkese etki et anlamında kullanılan bir ad.
Günsel
Gün ışığı, ışık seli.
Günseli
Gün ışığı, ışık seli.
Günşen
Günü mutlu ve şen olan.
Günsenin
'Senin günün' anlamında kullanılan bir ad.
Günser
Güneş gibi aydınlık, ışık saç anlamında kullanılan bir ad.
Günseren
Güneş gibi aydınlık, ışık saçan.
Günsili
Temiz, iffetli, namuslu kimse.
Günşıray
Güneş gibi parlak yüzü olan kimse.
Günsu
Saf, dürüst ve temiz kimse.
Güntan
Tan vakti.
Güntekin
Güneş gibi ışık ve aydınlık saçan kimse.
Günten
Parlak teni olan.
Güntimur
bk. Gündemir
Güntöre
Törelere bağlı kimse.
Güntülü
Gündüz rüyası.
Güntürk
Güneş gibi ışık ve aydınlık saçan Türk.
Güntürkün
Aydınlık ve ışık saçmak Türk'e yakışır anlamında kulanılan bir ad.
Günvar
Gün gibi parlak olan kimse.
Günver
Aydınlık ve ışık saç anlamında kullanılan bir ad.
Günyaruk
Gün ışığı.
Günyeli
Doğu rüzgârı.
Günyıl
Gün ve yıl.
Günyol
Işıklı, aydınlık yol.
Günyüz
Güneş gibi parlak yüz.
Gür
1. Bol, fazla, güçlü olarak çıkan. 2. Ormanlık, çalılık. 3. Kesilmiş ağacın sürgünü.
Gürak
Çok beyaz, temiz.
Gürakan
Bol, fazla akan.
Gürakın
Fazlaca yapılan akın.
Güral
Fazlaca kırmızı olan.
Güran
Çokça hatırla anlamında kullanılan nir ad.
Gürarda
Kendisinden sonra gelenleri çok olan.
Gürata
Atası güçlü ve kuvvetli olan.
Güray
Etrafa çokça ışık ve aydınlık saçan.
Gürbaş
Güçlü, kuvvetli kimse.
Gürbaşkan
Güçlü, kuvvetli başkan.
Gürbay
Güçlü ve kuvvetli zengin.
Gurbet
1. Gariplik, yabancılık, yuvasından, yurdundan veya kentinden uzakta olma durumu. 2. Yabancı.
Gürboğa
Güçlü ve kuvvetli kimse.
Gürbüz
Sağlam, güçlü ve iyi gelişmiş, iri.
Gürcan
Canlı, güçlü, kuvvetli kimse.
Gürdal
Soyu çok geniş olan kimse.
Gürel
Hareketli, coşkun kimse.
Gürer
Güçlü, yiğit kimse.
Gürgân
1. Kurtlar.2. Aksak Timur´un lakabı.
Gürhan
Bolluk içindeki güçlü han.
Gürkan
Canlı, kanlı kimse.
Gürsel
Sel gibi çağlayan, hareketli kimse.
Gürselin
Sel gibi coşkulu, hareketli kimse.
Gürsen
Coşkulu ve hareketlisin anlamında kullanılan bir ad.
Gürses
Sesi gür olan.
Gürsev
Çokça sev anlamında kullanılan bir söz.
Gürsevil
Çokça sevil anlamında kullanılan bir ad.
Gürsu
Çağlayan.
Gürten
Güçlü, kuvvetli.
Güven
Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu, sevinç, mutluluk.
Güvenay
Güvenilen güzel.
Güvenç
1. Güvenme duygusu. 2. Sevinçli. 3. Dayanak, arka, yardım.
Güvercin
1. Dünyanın pek çok yerinde rastlanan, hızlı ve uzun zaman uçabilen, çoğu evcilleşmiş kuş. 2. Barış simgesi.
Güz
Sonbahar.
Güzay
Sonbahar ayı.
Güze
bk. Göze
Güzel
Hoşa giden, hayranlık uyandıran, beğenilen.
Güzelay
Güzel kimse.
Güzelcan
Güzel kimse.
Güzelce
1.Güzele yakın, güzel gibi. 2.İyice, adamakıllı.
Güzey
Gölgede kalan, az güneş alan yer.
Güzide
Seçkin, seçilen, beğenilmiş.
Güzin
Seçilmiş, seçkin, beğenilmiş.
Güzinay
Seçilmiş, seçkin, beğenilmiş güzel.
Güzingül
Seçilmiş, seçkin, beğenilmiş güzel.
H
Hacer
1. Taş, kaya. 2. İsmail Peygamber’in annesinin adı.
Hacergül
Taşlar arasında yetişen gül.
Hacıgül
Hacca gitmiş gül gibi güzel kadın.
Hacıhanım
Hacca gitmiş kadın.
Hacıkadın
Hacca gitmiş kadın.
Hadiye
1. Doğru yolu gösteren, kılavuz, rehber. 2. Önde giden.
Hadra
1. Çok yeşil, en yeşil. 2. Yeşillik.
Hafide
Kız torun.
Hafize
Koruyan, saklayan.
Hafıza
1. Kur’an-ı Kerim'ibaşından sonuna kadar ezberlemiş olan kadın. 2. Yaşantıları, öğrenilen konuları bilinçli olarak akılda tutma, saklama gücü, bellek.
Hakan
1. Türk, Moğol ve Tatar hanları için "hükümdarlar hükümdarı" anlamında kullanılan bir unvan.2. Osmanlı padişahlarına verilen unvan.
Hakikat
(haki:kat)
Hâkime
1. Egemen, hükmeden, hüküm süren. 2. Başta olan, üstün gelen.
Hakkı
Doğrulukla, hakla ve adaletle ilgili.
Haktan
Allah'tan gelen, Allah'ın verdiği.
Hakverdi
Allah’ın verdiği kimse.
Halâs
Kurtuluş, kurtulma.
Halâskâr
Kurtarıcı.
Halâvet
Tatlılık, şirinlik.
Haldun
Sonsuz olan, ebedî olan.
Hale
Bazen güneşin ve ayın çevresinde görülen ışıklı daire, ayla.
Halef
1. Birinden sonra gelip onun yerine geçen kimse, sonradan gelen. 2. Soy.
Halenur
Bazen güneşin ve ayın çevresinde görülen ışıklı daire.
Hâlet
(hâ:let)
Halide
Sürekli, sonsuz, ebedî.
Halife
1. Birinin yerine geçen kimse. 2. Hz. Muhammed'in vekili ve dünyadaki Müslümanların başı olan kimse.
Halil
Sadık, samimi, dost.
Halile
Nikâhlı kadın, karı, eş.
Halilullah
1. Allah’ın sadık dostu. 2. Hz. İbrahim’e verilen san.
Halim
1. Yumuşak huylu, sert olmayan. 2. Allah’ın adlarındandır.
Halime
Yumuşak huylu, sert olmayan.
Hâlinur
Işıklı, aydınlık.
Halis
1. Karışık olmayan, saf, katışıksız. 2. İçten, samimi.
Halise
1. Karışık olmayan, saf, katışıksız. 2. İçten, samimi.
Halit
Sürekli, sonsuz, ebedî.
Halittin
Dinin sonsuzluğu, ölümsüzlüğü.
Halûk
İyi ahlak sahibi, iyi huylu, geçimli kimse.
Hamaset
Cesaret, kahramanlık, yiğitlik.
Hamdi
Allah’ı övmeyle, Allah’a şükretmekle ilgili.
Hamdiye
Allah’ı övmeyle, Allah’a şükretmeyle ilgili.
Hamdullah
Allah’ın övgüsü.
Hami
1. Koruyan, koruyucu, himaye eden. 2. Kayıran, kayırıcı.
Hamide
1. Övülmeye değer. 2. Hamdeden, şükreden
Hamil
1. Taşıyan, taşıyıcı. 2. Sahip olan. 3. Destek.
Hamis
Beşinci.
Hamise
Beşinci.
Hamit
1. Övülmeye değer. 2. Allah'ın adlarındandır. 3. Hamdeden, şükreden.
Hamiye
1. Himaye eden, koruyan, koruyucu. 2. Kayıran, kayıncı.
Hamiyet
1. Ulusseverlik, yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası. 2. İnsanlık, fazilet.
Hamra
Çok kırmızı, kızıl.
Hamza
1. Aslan, güçlü adam. 2. İslam tarihinde Hz. Muhammed'in amcası.
Han
1. Eski Türklerde kağana bağlı veya kendi başına buyruk, ikinci derecede bir devlet başkanı. 2. Osmanlı Padişahlarının adlarının sonuna getirilen san.
Hanalp
Yiğit, cesur hükümdar.
Hanbeğendi
Hanın hoşuna gitti anlamında kullanılan bir ad.
Hanbegüm
Hanın karısı, hükümdar eşi
Hanbek
Güçlü, kuvvetli hükümdar.
Hanbey
Hükümdar ve bey.
Hanbike
Hükümdar karısı.
Hanbiken
bk. Hanbike
Handan
Gülen, gülücü, güleç, sevinçli.
Hande
Gülüş, gülme.
Hanedan
Peygamber, hükümdar veya devlet büyüğü gibi bir kimseye dayanan soy, büyük aile.
Hanefi
Hanefi mezhebinden olan kimse.
Hanif
1. İslam dinine sımsıkı bağlı olan kimse. 2. İslamiyetten önce tek Tanrı'ya inanan.
Hanife
1. İslam dinine sımsıkı bağlı olan kimse. 2. İslamiyetten önce tek Tanrı'ya inanan.
Hanım
1. Kadınlığın bütün iyi niteliklerini taşıyan kadın. 2. Kız ve kadınlara verilen bir san. 3. Eş, karı.
Hanımkız
Ağırbaşlı kız.
Hankan
Han soyundan gelen kimse.
Hankız
Hükümdar kızı.
Hansoy
Han soyundan gelen kimse.
Hansultan
Hükümdar vr sultan.
Hanüman
1. Ev bark, ocak, yuva. 2. Ev halkı, çoluk çocuk.
Hanzade
(hanza:de)
Harbiye
Savaşla ilgili.
Hare
Cam, göz vb.nde dalgalanır gibi görünen parlak çizgiler, meneviş.
Harika
Nitelikleriyle hayranlık uyandıran, eksiksiz, kusursuz.
Harun
1. Parlayan.2. Hz. Musa'nın küçük kardeşinin adı.
Hasan
1. Güzel. 2. İyi ve hayırlı iş.
Hasanalp
Güzel yiğit.
Hasane
bk. Hasene
Hasay
Ay gbi özel olan.
Hasbek
İyi, dürüst, saf insan.
Hasbi
İsteyerek ve karşılık beklemeksizin yapılan.
Hasefe
Seçkin kabadayı.
Hasene
1. Güzel, iyi. 2. İyi, hayırlı iş, iyilik.
Hasgül
Seçkin gül.
Hasibe
Değerli, saygın, soyu temiz.
Haşim
1. Kıran, ezen, parçalayan. 2. Ekmek doğrayan.
Hasip
1. Değerli, saygın, soyu temiz kimse. 2. Muhasebeci.
Haskız
İyi nitelikleri kendinde toplamış kız.
Haslet
İnsanın yaradılışındaki huyu, doğası.
Haşmet
1. Büyüklük, görkem. 2. Kibarlık, nezaket. 3. Alçak gönüllülük.
Haşmettin
Dinin büyüklüğü, ihtişamı.
Hasna
Güzel ve namuslu kadın.
Haspolat
Katışıksız, saf, çelik gibi kimse.
Hasret
Özlem, özleyiş.
Hatem
1. Mühür. 2. Cömert. 3. Son, en son, sonuncu.
Hatemî
1. Mühürle ilgili olan. 2. Mühür yapan. 3. Cömertlik. 4. Sonuncu.
Hatice
Erken doğan kız çocuğu.
Haticenur
Erken doğan güzel kız çocuğu.
Hatif
1. Sesi işitilip kendisi görülmeyen kimse. 2. Çağıran, seslenen. 3. Gaipten seslenir gibi haber veren melek.
Hatife
1. Sesi işitilip de kendisi görünmeyen kimse. 2. Çağıran, seslenen.
Hatim
1. Sona erdiren, bitiren. 2. Mühürleyen, mühürleyici. 3. Sonuncu.
Hatime
Son, nihayet.
Hatip
1. Güzel, düzgün. 2. Bir topluluk karşısında etkili konuşan kimse. 3. Camide hutbe okuyan kimse.
Hatıra
1. Bellekte yaşamaya devam eden geçmiş izlenim, duygu veya olay. 2. Bir kimse veya olayı hatırlatan nesne, yadigâr.
Hattat
Güzel el yazıları yazan ve mesleği hattatlık olan kimse.
Hatun
1. Kadın. 2. Bayan, hanım. 3. Eş, zevce. 4. Eskiden yüksek kişilikli kadınlara veya hakan eşlerine verilen san.
Hatunana
Deneyimli, yaşlı, saygı gösterilen kadın.
Hava
Gökyüzü.
Haver
Güneşin doğduğu yön, doğu.
Havi
İçine alan, kaplayan.
Havva
1. Kutsal kitaplara göre yaratılan ilk kadın. 2. Esmer kadın.
Hayal
1. Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey. 2. Gölge.
Hayalî
1. Hayal niteliğinde veya hayal ürünü olan, düşsel, imgesel. 2. Karagöz oynatan kimse, karagözcü.
Hayat
1. Yaşam, dirim. 2. Canlılarda, doğumdan ölüme kadar geçen süre. 3. Yaşama, yaşayış.
Hayati
1. Yaşamla ilgili, yaşamsal. 2. Büyük önem taşıyan, önemli.
Haydar
1. Aslan. 2. Cesur, yiğit kimse. 3. Hz.Ali’nin lakabı.
Hayır
İyilik, karşılık beklemeden yapılan yardım.
Hayırgül
İyiliği seven güzel kimse.
Hayran
1. Hayranlık duyan, hayrette kalan. 2. Son derece beğenen, tutkun.
Hayrani
Hayranlık, şaşkınlık.
Hayret
Şaşkınlık, şaşma.
Hayrettin
Dinin hayırlısı.
Hayri
Hayır ve iyilikle ilgili, uğurlu ve kutlu.
Hayriye
Hayır ve iyilikle ilgili, uğurlu ve kutlu.
Hayrullah
Allah’ın hayırlı kıldığı.
Hayrünnisa
Kadınların hayırlısı, uğurlusu.
Hazal
Kuruyup dökülen ağaç yaprakları.
Hazan
Güz, yaprak dökümü mevsimi, sonbahar.
Hazar
Barış ve güven.
Hazel
bk. Hazal
Hazime
İhtiyatlı, akıllı kadın.
Hazin
Hüzünlü, kederli.
Hazine
1. Altın, gümüş, mücevher gibi değerli eşya, servet. 2. Büyük bağlılık duyulan, değer verilen kimse.
Hazık
Usta, mahir, becerikli.
Hazım
Sindiren, sindirici kimse.
Hazret
1. Yüce kabul edilen kimselerin adlarının başına saygı, övme, yüceltme amacıyla getirilen unvan. 2. Adı söylenmeyen bir kimseden söz edilirken kullanılan bir söz.3. Genellikle erkekler arasında senli benli konuşmada kullanılan bir seslenme sözü.
Hediye
Birini sevindirmek, mutlu etmek için verilen şey, armağan.
Hekim
Doktor, tabip, bilge kişi, filozof.
Hemdem
Birlikte yaşayan, arkadaş.
Hemta
Benzer, denk, eşit.
Heper
Her zaman yiğit, yürekli olan kimse.
Hepgül
Her zaman güzel olan kimse.
Hepşen
Her zaman neşeli ve mutlu olan.
Hepyener
Her zaman üstün gelen, yenen kimse.
Hepyüksel
Her zaman gözün yükseklerde olsun, yüksel anlamında kullanılan bir ad.
Heves
1. Arzu, istek. 2. Gelip geçici istek.
Heybet
İnsanlara korku ile birlikte saygı uyandıran görünüş, büyüklük, ululuk.
Heyecan
Duygularda meydana gelen coşma, coşkunluk.
Hezarfen
Çok bilen, elinden çok iş gelen.
Hicabi
Utanmayla ilgili.
Hicap
Utanma, sıkılma.
Hicran
1. Bir yerden veya bir kimseden ayrılma. 2. Ayrılığın verdiği büyük üzüntü, keder.
Hicret
1. Bir ülkeden başka bir ülkeye göç etme. 2. Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göç etmesi.
Hiçsönmez
Hiç sönmeyen, her zaman ışık ve aydınlık saçan.
Hiçyılmaz
Hiç yılmayan, bıkmayan.
Hidayet
(hida:yet)
Hidayettin
Dinin gösterdiği doğru yol.
Hikmet
1. Bilgelik. 2. Neden, gizli neden. 3. Allah’ın insanlarca anlaşılamayan amacı. 4. Özlü söz, vecize.
Hikmettin
Dinin hikmeti.
Hikmetullah
Allah’ın hikmeti.
Hilâl
Ayın ilk günlerdeki durumu, yeni ay, ayça.
Hilâlî
(hilâ:li:)
Hilkat
1. Yaradılış, yaratılma. 2. Huy özelliği.
Hilmi
Yumuşak huylu, nazik, ince kimse.
Hilmiye
Yumuşak huylu, ince nazik kimse.
Himmet
1. Gayret, emek, çaba. 2. Yüksek irade. 3. Yardım, kayırma. 4. Kutsal sayılan bir kişi tarafından yapılan etki.
Hisar
1. Küçük kale. 2. Kuşatma, etrafını çevirme.
Hitam
1. Son, nihayet. 2. Bitme, tükenme.
Hıdır
bk. Hızır
Hıfziye
1. Saklama, koruma ile ilgili. 2. Ezberleme, akılda tutma.
Hıfzı
1. Saklama, koruma ile ilgili. 2. Ezberleme, akılda tutma.
Hıfzırrahman
Merhamet eden, acıyan Allah’ın koruyuculuğu.
Hıfzullah
Merhamet eden, acıyan Allah’ın koruyuculuğu.
Hıncal
Hıncını al anlamnda kullanılan bir ad.
Hıraman
Salına salına, naz ve eda ile yürüyen.
Hızır
Halk inanışlarına göre ölümsüzlüğe kavuşmuş olduğuna inanılan ulu kimse.
Hızlan
Hız kazan, hızını artır anlamında kullanılan bir ad.
Hızlı
Çabuk, süratli.
Hızlıer
Çabuk, süratli kimse.
Hoşeda
Hareketi, davranışı hoş, güzel olan.
Hoşfidan
Güzel endamlı, boylu boslu kadın.
Hoşgör
Anlayışlı, görgülü ol anlamında kullanılan bir ad.
Hoşkadem
Güzel ayaklı, uğurlu, kutlu.
Hoşnigâr
Güzel, hoş sevgili.
Hoşnur
Güzel ışık.
Hoşnut
Memnun, kıvançlı.
Hoşsel
Sel gibi çağlayan güzel.
Hoşsen
Güzelsin, hoşsun anlamında kullanılan bir ad.
Hoşses
Sesi güzel olan.
Hoşsun
Güzelsin, beğenilensin, sevilensin anlamında kullanılan bir ad.
Hoşten
Vücudu güzel olan.
Huban
Güzeller, sevgililer.
Hüccet
1. Seçkin âlimlere verilen san. 2. Delil, kanıt.
Huceste
Uğurlu, hayırlı, kutlu, mutlu.
Hudavendigâr
1. Amir, hâkim. 2. Osmanlı Padişahı I. Murat’ın sanı.
Hudavent
1. Allah, Tanrı. 2. Efendi, sahip. 3. Hükümdar.
Hüdaver
Hüda:ver
Hudaverdi
Tanrı verdi, bağışladı anlamında kullanılan bir ad.
Hudayi
Allah’ın yarattığı.
Hükminaz
Nazlı, edalı.
Hükmiye
Hükümle ilgili, hükme ait, bir karara dayanan.
Hükümdar
Padişah, kral, hakan gibi taht sahibi devlet başkanı.
Hulagu
1. Kula tüylü at. 2. İlhanlılar Devletinin kurucusu olan hükümdar.
Hulki
1. Yaradılışla ilgili. 2. İyi yaradılışlı, iyi ahlaklı.
Hulkiye
1. Yaradılışla ilgili. 2. İyi yaradılışlı, iyi ahlaklı.
Hulûsi
1. Saf halis, içi temiz. 2. İçten, candan.
Hulya
bk. Hülya
Hüma
1. Başına konduğu kimseye mutluluk getirdiğine inanılan devlet kuşu, talih kuşu. 2. Mutluluk, saadet.
Hümayun
1. Kutlu, kutsal. 2. Padişaha özgü, hükümdarla ilgili.
Hümeyra
Kızıllık, pembelik.
Hunalp
Savaşçı yiğit.
Hüner
1. Beceri, marifet. 2. Ustalık.
Hünkâr
Padişah, sultan, hükümdar.
Hür
Özgür, bağımsız.
Hüray
Hür-ay. Ay gibi özgür, ay kadar bağımsız.
Hürbey
Özgür, bağımsız bey.
Hürcan
Özgür, bağımsız kimse.
Hürdoğan
Hür, özgür olarak doğan.
Hürgül
Özgür, bağımsız güzel.
Huri
1. Cennet kızı. 2. Sevgili. 3. Çok güzel kadın.
Hurican
Çok güzel kadın.
Hurisel
Güzel, coşkulu kadın.
Huriser
En güzel kadın.
Huriye
1. Cennet kızı. 2. Sevgili. 3. Çok güzel kadın.
Hürkal
Özgür, bağımsız yaşa nalamında kullanılan bir ad.
Hürkan
Özgürlüğü, bağımsızlığı seven, özgür soydan gelen.
Hürmet
Saygı.
Hürmüz
1. Zerdüştlerin hayır Tanrısının adı. 2. Eski İran takviminde güneş yılının ilk günü. 3. Jüpiter gezegeni.
Hürnaz
Nazlanmakta özgür olan.
Hürol
Özgür, serbest ol anlamında kullanılan bir ad.
Hurrem
bk. Hürrem
Hürriyet
Özgürlük, bağımsızlık, serbestlik.
Hürsel
Coşkuda özgür olan.
Hürsen
Özgürsün, serbestsin anlamında kullanılan bir ad.
Hürsev
Özgür, serbest olanı sev anlamında kullanılan bir ad.
Hurşide
Güneş.
Hurşit
Güneş.
Hüryaşar
Özgür, serbest yaşayan.
Hüsam
1. İyi bilenmiş, keskin kılıç. 2. Hüsamettin adının kısa söylenişi.
Hüsamettin
Dinin keskin kılıcı.
Hüseyin
Küçük sevgili.
Hüsmen
bk. Hüsamettin
Hüsna
Çok, en çok, pek çok güzel.
Hüsne
bk. Hüsna
Hüsniye
Güzel.
Hüsnü
Güzel.
Hüsnügül
Gül gibi güzel olan.
Hüsnügüzel
Camekânlarda yetiştirilen, sarı çiçekli, güzel yapraklı bir süs bitkisi.
Hüsnühâl
Davranış güzelliği.
Hüsnüye
bk. Hüsniye
Hüsrev
Hükümdar, padişah.
Hüsün
1. Güzel, iyi. 2. Güzellik
Hüveyda
Belirgin, apaçık, ortada, belli.
Huzur
Baş dinçliği, gönül rahatlığı, dirlik, erinç.
Hüzzam
Türk müziğinin en eski birleşik makamlarından biri.
İ
İba
1. Çiy, nem.2. İncelik, nezaket.
İbad
bk. İbat
İbadet
Allah’ın buyruklarını yerine getirme, tapınma.
İbadullah
Allah'ın kulları, insanlar.
İbat
1. Kullar, insanlar. 2. İbadet edenler.
İbik
1. Köşe, kenar, uç. 2. Tavuk, kuş vb. hayvanların gagası.
İbili
İnce, narin, nazik
İbiş
bk. İbrahim
İbo
bk. İbrahim
İbrahim
İnananların, halkların babası.
İçaçan
İç açan, gönlü rahatlatan, beğenilen.
İçim
Hoş, güzel
İçimbike
Hoş, güzel kadın.
İclâl
1. Büyüklük, ululuk. 2. Saygı gösterme, ağırlama, ikram.
İçli
Kolay duygulanan, duygulu, hassas.
İçöz
İçi özlü, değerli.
İçten
Yürekten, candan, samimi.
İdi
1. Güç, kuvvet.2. Sahip.
İdikurt
Güçlü kimse.
İdikut
Kutlu, saadetli, yüksek rütbeli.
İdil
1. Volga Nehri'ne Türklerin verdiği isim. 2. Aşkla ilgili olup köy ve kır yaşayışını anlatan kısa şiir veya yazı. 3. Yun. İçten ve saf aşk.
I
Idık
Kutsal, mübarek.
Idıkut
1. Eski Türklerde bir san. 2. Devlet yönetme gücü.
İ
İdris
1. Meyvesi hoş kokulu, kerestesi güzel bir kiraz türü. 2. Kur’an-ı Kerim’de adı geçen, ilk kez giysi dikip giydiği için terzilerin, ilk kez kalem kullandığı için yazarların piri sayılan İdris Peygamberin adı.
İfakat
Hastalıktan kalkma, iyileşme, kurtulma, onma.
İffet
1. Temizlik. 2. Namus.
İğdemir
Marangozlukta ağaç delmek için kullanılan çelik araç.
İhlâs
1. Temiz, doğru sevgi. 2. Gönülden gelen dostluk, içtenlik, bağlılık.
İhsan
1. İyilik etme, iyilik. 2. Bağış, bağışlama. 3. Bağışlanan şey.
İhvan
1. Sadık, candan dostlar. 2. Bir tarikata mensup kişiler.
İhya
(ihya:)
İkbal
1. Baht açıklığı. 2. Arzu, istek.
İkiz
Bir çift, iki tane.
İklil
Çiçekten taç.
İklim
1. Bir ülke veya bölgenin ortalama hava koşullarıyla beliren durumu. 2. Ülke, diyar. 3. Çevre, ortam.
İkram
1. Saygı gösterme. 2. Ağırlama. 3. Bir şeyi armağan olarak verme.
İkrami
1. İkram ile ilgili, saygı ve ağırlamayla ilgili. 2. İkramı seven.
İl
Yurt, ülke, devlet, halk.
İlal
Ülke al, fethet anlamında kullanılan bir ad.
İlalan
Ülke alan, ülke fetheden.
İlaldı
bk. İlalan
İlalmış
bk. İlalan
İlarslan
Ülkenin en güçlü insanı.
İlay
Ülkenin en güzeli.
İlayda
Su perisi.
İlaydın
Ülkenini aydın ve mutlu kimsesi.
İlbars
Ülkenini en güçlü kimsesi.
İlbaş
Bir ülkenin başı, hükümdar.
İlbasan
Bir ülke üzerine yürüyen, o ülkeyi fetheden.
İlbasmış
bk. İlbasan
İlbastı
bk. İlbasan
İlbay
Vali.
İlbeg
bk. İlbey
İlbek
bk. İlbey
İlbey
Memleketin, ülkenin hükümdarı.
İlbeyi
bk. İlbey
İlbike
Ülkenin hanımefendisi.
İlbilge
Ülkenin en bilge kişisi.
İlboğa
Ülkenini en güçlü kimsesi.
İlbozan
Ülkenin altını üstüne getiren kimse.
İlbozdu
Ülkenin altını üstüne getirdi anlamında kullanılan bir ad.
İlbudun
Memleket halkı.
İlcan
Memleketin sevimlisi.
İlçi
bk. Elçi
İldem
Yaptığı işin kötü sonuç vermesinden üzülen, pişmanlık duyan kimse.
İldemer
Yaptığı işin kötü sonuç vermesinden üzülen, pişmanlık duyan kimse.
İldemir
Ülkenin güçlü kimsesi.
İlden
Yaptığı işin kötü sonuç vermesinden üzülen, pişmanlık duyan.
İldeniz
Ülkenin denizi.
İldeş
Aynı ülkeden olanların her biri.
I
Ildır
1. Parıltı, parlayış. 2. Alacakaranlık. 3. Ege denizi kıyısında Karaburun Yarımadasının batısında arkeolojik nitelikte bir köy.
Ildız
1. Yıldız. 2. Gündönümünden 10 gün önceki zaman.
İ
İlergin
Ülkenini olgun kimsesi.
İleri
1. Benzerlerini geride bırakmış. 2. Henüz gelmemiş zaman, gelecek.
İlerigün
Önceki gün
I
Ilgar
1. Çok çabuk, hızlı. 2. Hücum, akın. 3. Verilen söz. 4. Havanın parlak, açık olması. 5. Öfke.
Ilgarlı
1. Çabuk davranan, hızlı. 2. Sözünde duran. 3. Öfkeli.
Ilgaz
1. Atın dört nala koşması. 2. Hücum, akın.
Ilgazcan
Akıncı, savaşçı kimse.
Ilgazer
Akıncı, savaşçı kimse.
İ
İlgazi
Gazi olan.
İlgi
İki şey arasındaki herhangi bir bağlılık, ilişki.
İlgin
bk. Elgin
İlginay
Garip, yabancı, gurbette yaşayan güzel kimse.
İlginç
İlgi uyandıran, ilgi ve dikkat çeken.
I
Ilgı
1. Soy sop. 2. Sürü. 3. Çoban. 4. Hısım, akraba.
Ilgım
1. Serap, belli belirsiz görünme. 2. Gök erimi, ufuk.
Ilgın
1. Akdeniz Bölgesinde yetişen bir ağaç veya ağaççık.2. Hafif esen rüzgâr. 3. Kavurucu sıcak. 4. Belli belirsiz, hafif. 5. Serap. 6. Hayal. 7. İnce.
İ
İlgü
Engel.
İlgül
Memleketin güzeli.
İlgün
Halk, ulus, ahali.
İlham
1. İçe, gönle doğma, esin. 2. İçe, gönle doğan şey. 3. Allah’ın Peygamberlerin yüreğine doğdurduğu Tanrısal âleme özgü duygu ve düşünceler.
İlhami
İçe, gönle doğan duygularla, düşüncelerle, esinle ilgili.
İlhan
1. Hükümdar, imparator. 2. Eskiden Moğol İmparatorlarına verilen san.
İlig
Eski Türklerde hükümdar.
İlim
1. Bilme, biliş, bir şeyin doğrusunu bilme. 2. Bilim.
İlimdar
Bilim sahibi, bilgili kimse.
I
Ilıcak
1. Sıcak su kaynayan yer. 2. Ilıkça. 3. Yoğurt yapmak için yeni mayalanmış süt.
Ilıcan
Sıcakkanlı kimse.
İ
İlkan
Öncelikle an, hatırla anlamında kullanılan bir ad.
İlkay
Ayın hilal durumu, yeni ay.
İlkbahar
Yılın ılık mevsimi, bahar.
İlkbal
İlk doğan çocuklara verilen adlardandır.
İlkcan
İlk doğan çocuklara verilen adlardandır.
İlke
1. Temel düşünce, temel kanı. 2. Temel bilgi. 3. Davranış kuralı.
İlkehan
Kendine göre ilkeleri olan hükümdar.
İlker
İlk doğan erkek çocuklara verilen adlardan biri.
İlkgül
İlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlki
İlk doğan erkek çocuklara verilen adlardan biri.
İlkim
İlk doğan çocuklara verilen adlardan biri.
İlkin
İlk doğan çocuklara verilen adlardan biri.
İlkiz
İkiz doğan çocuklarda ikinci doğanın adı.
İlkışık
İlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlknaz
İlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlknur
İlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlksel
İlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlksen
İlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlksev
İlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlksoy
İlk doğan erkek çocuklara verilen adlardan biri.
İlkün
İlk doğan erkek çocuklara verilen adlardan biri.
İlkünsal
İlk doğan erkek çocuklara verilen adlardan biri.
İlkut
Ülkenin kutlusu, mutlusu, uğurlusu.
İlkutay
Ülkenin mutlusu olan kimse.
İlkutlu
Ülkenin kutlusu, saygın kimsesi.
İlkyaz
İlkbahar.
İlmen
Bir ülke halkından olan kimse, yurttaş.
İlmiye
Dinî bilimlerle uğraşan kimseler topluluğu.
İlpars
Ülkenin en güçlü kimsesi.
İlsavaş
Ülkenini savaşçı kimsesi.
İlsavun
Ülkeni düşmanlardan koru, savun anlamında kullanılan bir ad.
İlşen
Ülkenin mutlu ve şen insanı.
İlsev
Ülkeni sev anlamında kullanılan bir ad.
İlseven
Ülkesini seven.
İlsever
Ülkesini seven.
İlsu
Ülkenin su gibi sar ve temiz insanı.
İltan
Ülkenin beğenilen insanı.
İltaş
Ülkenin sert, güçlü insanı.
İltay
Ülkenin benzersiz insanı.
İltekin
Ülkenin tek ve eşsiz insanı.
İltemir
bk. İldemir
İltemiz
Ülkenin temiz ve dürüst insanı.
İltemür
bk. İldemir
İlter
Yurdu koruyan, gözeten, yurtsever kimse.
İlteriş
Devleti, ülkeyi derleyip toplayan, birleştiren.
İltutmuş
Ülkeyi idare altında yöneten kimse.
İltüze
Ülkeninin adaletini sağlayan kimse.
İltüzün
Ülkenin yumuşak huylu, saygın kimsesi.
İlvan
1. Gösteriş, çalım. 2. Süs.
İlyas
1. Kutsal kitaplarda adı geçen, yağmurlara hükmeden İsrail Peygamberi. 2. Mersin ağacı.
İmadettin
Dinin direği.
İmam
1. En önde bulunan, önder. 2. Namazda kendisine uyulan kimse. 3. Müslümanlıkta mezhep kuran kimse. 4. Halife olan kimse.
İmamettin
Dinin öncüsü, önderi.
İman
1. İnanma, inanç. 2. İslam dinini kabul etme.
İmat
Direk, sütun.
İmbat
Denizden esen serin rüzgâr.
İmdat
1. Tehlikede veya güç durumda olana yapılan yardım. 2. Yardım için gelen kuvvet.
İme
1. Çukur, kuytu yer. 2. Bir tür dağ keçisi veya geyik. 3. İlaç, çare, şifa, deva.
İmece
Birçok kimsenin el birliğiyle, bir kişinin veya topluluğun işini yapması.
İmer
Çok zengin, varlıklı.
İmge
Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, hayal.
İmre
1. Âşık, tutkun. 2. Kardeş. 3. Arkadaş.
İmren
Görülen bir şeyi veya benzerini edinme isteği.
İnak
Gerçek dost, arkadaş, sırdaş.
İnal
Kendisine inanılan, güvenilen kimse.
İnalbey
Kendisine inanılan, güvenilen bey.
İnalcık
Kendisine inanılan, güvenilen kimse.
İnalkut
Kendisine inanılan, güvenilen kutlu kimse.
İnaltekin
Kendisine inanılan, güvenilen kimse.
İnan
Bir kimse veya şeyin doğruluğunu, büyüklüğünü ve gücünü sarsılmaz bir duygu ile benimseme, iman.
İnanç
1. Bir düşünceye gönülden bağlılık. 2. Allah’a, bir dine inanma, iman. 3. Güven ve inanma duygusu.
İnançlı
İnancı olan, imanlı.
İnanır
İnanan, inançlı.
İnanöz
Özünde inanç olan, iman eden.
İnayet
(ina:yet)
İnce
Düşünce, duygu veya davranış bakımından, sevgi ve saygı uyandıran, nazik.
İncebay
Nazik, kibar kimse.
İncebey
Nazik kimse.
İncesu
Su gibi saf ve temiz olan nazik kimse.
İnci
İstiridye gibi kimi kavkılı deniz hayvanlarının içinde oluşan değerli, küçük, sert, sedef renginde süs tanesi.
İnciden
İnci gibi güzel, zarif, değerli.
İncifem
İnci gibi güzel ağızlı.
İncifer
İnci gibi parlak, güzel.
İncigül
İnci gibi güzel olan.
İncilâ
1. Parlaklık, ışık. 2. Parlama, aydınlanma. 3. Görünme, ortaya çıkma.
İncilây
bk. İncilâ
İncinur
İnci gibi parlak olan.
İncisel
İnci gibi güzel olan.
İnciser
Baş inci, en güzel inci.
İnkılâp
1. Bir durumdan başka bir duruma dönme, dönüşüm. 2. Devrim.
İnönü
Türkiye Cumhuriyetinin ikinci Cumhurbaşkanı, Kurtuluş Savaşı kahramanı, kumandan ve devlet adamı İsmet Paşanın soyadı.
İnsaf
Acımaya, vicdana veya mantığa dayanan adalet.
İpar
Yüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen bir çeşit dikenli otun sarımtırak çiçekleri.
İpek
1. Bir tür böceğin ördüğü kozadan elde edilen ve kumaş yapımında kullanılan ince parlak tel ve bundan yapılan kumaş. 2. Zarif, kibar, ince.
İpekel
Nazik, zafir, kibar kimse.
İpekten
Teni ipek gibi yumuşak olan.
I
Ira
1. Öz yapı, karakter. 2. Yüz, çehre, görünüş.
Iraz
bk. Raziye
İ
İrem
1. Cennete benzetilerek yapılan bahçe. 2. Efsanelerde, masallarda ve edebiyatta adı geçen mutluluk simgesi olan şehir veya bahçe.3. Eşi benzeri olmayan, özel ve heybetli olan.
İren
Özgür, hür.
İrfan
1. Bilme, anlama. 2. Kültür, ekin. 3. Tasavvufta evrenin sırlarını bilme gücü.
İrfani
İrfanla, bilgi ve kültürle ilgili.
İrfaniye
İrfanla, bilgi ve kültürle ilgili.
İrfat
Yardım etme, bir şey verme.
İrgün
Sabahın erken saatleri.
İris
1. Mitolojide geçen, Tanrıların elçisi ve gökkuşağının simgesi olarak bilinen kızın adı. 2. Çiçek adı. 3. Gözün bir tabakası.
I
Irıs
Mutluluk, saadet.
Irısgül
Mutluluk gülü.
Irız
Cesur, yiğit.
Irkıl
Kâhin, falcı.
Irmak
Çoğunlukla denize dökülen, genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir.
İ
İrşat
Doğru yolu gösterme, uyarma.
İrtek
1. Şafak vaktinde doğan. 2. Masal, efsane.
İsa
1. Allah’ın yarlıgaması, mağfireti. 2. Dört büyük Peygamberden Hristiyanlığın kurucusu, doğumu Türkiye’de ve Batı’da takvim başlangıcı sayılan peygamber.
İsabet
1. Rast gelme, yerini bulma. 2. Doğru bir fikir söyleme.
İşcan
Çalışkan, becerikli, iş bilen.
İsen
Esen, esenlikte olan.
İsenbike
Esenlikte olan kadın.
İsenkutluğ
Esenlikte ve uğurlu olan.
İsfendiyar
İran Mitolojisinde adı geçen hükümdarın adı.
İşgüden
İş yapan, çalışan.
İşgüder
İş yapan, çalışan.
İshak
1. Gülen. 2. Kutsal kitaplarda adı geçen İbrani peygamberi.
I
Işık
1. Aydınlık, ziya. 2. Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, yüzde ve gözlerde beliren parıltı. 3. Yol gösteren, aydınlatan, önderlik eden kimse.
Işıkal
Aydınlan anlamında kullanılan bir ad.
Işıkalp
Aydın, ileri görüşlü yiğit.
Işıkay
Ay ışığı.
Işıker
Aydın, ileri görüşlü kimse.
Işıkhan
Aydın, ileri görüşlü hükümdar.
Işıkkan
Aydın, ileri görüşlü bir soydan gelen kimse.
Işıklı
Işığı olan, aydınlık.
Işıktaş
Aydın, ileri görüşlü kimse.
Işıl
Işıldayan, parlayan.
Işılak
1. Parlak. 2. Göz. 3. Temiz. 4. Geniş yapraklarının bir yüzü parlak olan bir tür ot.
Işılar
1. Parlayan, ışıldayan. 2. Neşeli, canlı, şen.
Işılay
Parlayan, ışıldayan ay, ay ışığı.
Işıldar
Parlak, göz alıcı, ışıldayan.
Işıltan
Sabahın ilk aydınlığı.
Işıltı
Parlaklık, aydınlık.
Işım
1. Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti. 2. Simşek.
Işıman
Parlak, aydınlık yüzlü kimse.
Işın
Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti.
Işınay
Ay gibi parlak yüzlü kimse.
Işınbay
Ay gibi parlak yüzlü kimse.
Işınbike
Yüzü ay gibi parlak kadın.
Işıner
Yüzü ay gibi parlak kimse.
Işınhan
Yüzü ay gibi parlak hükümdar.
Işınkan
Yüzü ay gibi parlak bir soydan gelen kimse.
Işınsal
Etrafı aydınlat, ışık saç anlamında kullanılan bir ad.
Işınsu
Su gibi parlak ve saf olan.
Işıt
Aydınlat, ışık saç, parlaklık ver anlamında kullanılan bir ad.
Işıtan
Aydınlatan, ışık saçan.
İ
İskender
1. Padişah.2. M.Ö. 356-323 arasında yaşayan, Yunanistan, İran, Anadolu, Suriye ve Hindistan’ı ele geçirmiş olan büyük kumandan.
İskit
1. Milattan önce Orta Asya’dan Güney Rusya’ya göç ederek burada imparatorluk kuran kavim. 2. Koşuda dördüncü gelen at.
I
Işkın
Filiz, sürgün.
İ
İşkur
Bir iş edin anlamında kullanılan bir ad.
İslâm
1. Hz. Muhammed´in yaydığı din, Müslümanlık. 2. Müslüman dininden olan kimse, Müslüman.
İslim
1. Çin işine benzer şekilde yapılmış bir tür süs, bezek. 2. Buhar.
İslimî
1. Çin işine benzer şekilde yapılmış bir tür süs, bezek. 2. Buharlı.
İsmail
1. Tanrı'yı işiten.2. Kutsal kitaplarda adı geçen, İbrahim Peygamberin oğlu olan İbrani peygamberi.
İşman
bk. İşmen
İşmen
İş yapmayı seven, çalışkan kimse.
İsmet
1. Masumluk, günahsızlık, temizlik. 2. Haramdan çekinme, namus.
İsmican
Adı da kendi gibi sevimli olan.
İsmigül
Adı da kendi gibi güzel olan.
İsmihan
Adı hükümdar adı gibi olan.
İsminaz
Adı gibi kendi de nazlı olan.
İsminur
Adı da kendi gibi güzel olan.
I
Ismık
Sessiz, utangaç, az konuşan kimse.
İ
İsrafil
İslam inanışında dört melekten, kıyamet kopacağını üfleyeceği boru ile bildirecek olan melek.
İşseven
İş yapmayı seven kimse.
İşsever
İş yapmayı seven kimse.
İstemihan
Göktürk Devletinin kurucusu Bumin Kağan'ın kardeşi olan Türk hakanı.
İstikbal
1. Gelecek zaman, gelecek.2. Karşılama.
İstiklâl
Bağımsızlık, özgürlük.
İsvan
Sacda pişen ekmeği çevirmeye yarayan araç.
İşvekâr
İşveli, nazlı, edalı.
İtibar
1. Saygı gösterme, önem verme. 2. Onur, şeref.
I
Itır
1. Güzel koku. 2. Itır çiçeği.
Itri
Kokulu güzel koku ile ilgili.
İ
İvecen
Aceleci, canı tez.
İvegen
Aceleci, canı tez.
İyem
Güzellik.
İyicil
İyilik etmeyi seven, iyiliksever.
İyidoğan
Doğumu uğur getiren.
İyigün
İyi günde doğan.
İyimser
1. Her olayı umutla karşılayan ve her şeyin sonunu iyi gören. 2. İyiliksever kimse.
İyiol
İyi ol, iyi davran anlamında kullanılan bir ad.
İyisan
İyi adla anılan, iyi tanınan kimse.
İyisoy
Temiz ve iyi tanınmış soydan gelen kimse.
İyiyürek
Başkaları için hep iyilik düşünen, iyiliksever kimse.
İzboğa
Güçlü, kuvvetli bir iz bırakan kimse.
İzbörü
Kurt izi.
İzbudak
Soyu iyi bir iz bırakmış olan kimse.
İzbudun
Tarihe geçen millet.
İzbul
Soyunu, sopunu araştır anlamında kullanılan bir ad.
İzel
İz bırakan bir ele sahip olan kimse.
İzem
Büyüklük, ululuk.
İzgi
bk. İzgü
İzgü
1. İyi, güzel.2. Akıllı, adaletli.
İzgül
Gül gibi güzel etki yapan.
İzgün
Güneş gibi parlak bir iz bırakan.
İzzet
1. Değer, kıymet. 2. Yücelik, ululuk. 3. Güç, kuvvet. 4. Saygı, ikram.
İzzettin
Dinin değeri, gücü ve ululuğu.
J
Jale
Kırağı, çiy.
Jülide
Karmakarışık, dağınık, birbirine girmiş.
K
Kaan
bk. Kağan
Kabadayı
1. İyi dövüşen, korkusuz, kendine özgü namus kurallarının dışına çıkmayan kimse. 2. Yürekli.
Kaban
Savaşçı, dövüşken.
Kabil
1. Kabul eden, kabul edici. 2. Hz. Âdem'in oğlu.
Kadagan
Buyruk, emir.
Kadam
Dost, arkadaş.
Kadem
1. Uğur. 2. Ayak.
Kader
1. Alın yazısı, yazgı. 2. Genellikle kaçınılmaz kötü talih.
Kadife
1. Yüzeyi belirli uzunlukta bırakılmış ham madde lifleriyle kaplı, parlak, yumuşak kumaş.2. Yumuşak, sakin, iyi huylu.
Kadim
Eski.
Kadime
Eski.
Kadir
1. Kuvvetli, güçlü, kudret sahibi. 2. Değer, onur, kıymet, şeref.3. Allah’ın adlarındandır.
Kadire
Güçlü, kuvvetli.
Kadın
1. Erişkin dişi insan. 2. Evlenmiş kız. 3. Eskiden bayan anlamında kullanılan bir san. 4. Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri olan .
Kadınana
Deneyimli, yaşlı, saygı gösterilen kadın.
Kadıncık
Hanımefendi.
Kadrettin
Dinin kudreti, gücü.
Kadri
Değer, kıymet, onurla ilgili.
Kadrihan
Değerli, saygın hükümdar.
Kadriye
Değer, kıymet, onurla ilgili.
Kafar
Arkadaş, dost.
Kağan
1. Hanların hanı, hükümdar. 2. Tarihte Çin ve Moğol hükümdarlarına verilen ad.
Kahir
1. Üstün gelen, ezen, ezici. 2. Kahreden, zorlayan. 3. Yok eden.
Kahraman
1. Yiğit, cesur. 2. Bir olayın, serüvenin başlıca kişisi. 3. Sessiz, yumuşak kimse.
Kaim
1. Birinin yerine geçen. 2. Bir işte sebat eden, direnen. 3. Ayakta duran.
Kakınç
1. Öfke, kızgınlık, sitem. 2. Vurma, vuruş. 3. Harekete geçiş, ayağa kalkış.
Kala
1. Kale, hisar. 2. (T.) Atmaca.
Kalagay
Al, kırmızı renk.
Kalender
Gösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan alçak gönüllü kimse.
Kalgay
1. İzci kumandanı. 2. Tarihte Kırım veliahdına verilen san.
Kalkan
1. Ok, kılıç vb.nden korunmak için savaşçıların kullandığı korunmalık.2. Koruyucu
Kalmık
bk. Kalmuk
Kalmuk
1. Göz kapağı.2. Tüylü yün kumaş.3. Asya’da eski bir Moğol kabilesinin adı.
Kam
1. Hekim. 2. Düşünür.
Kamacı
Top kaması yapan veya onaran kimse.
Kaman
Dağların doruğuna yakın olan yerler.
Kamanbay
Saygın, değerli kimse.
Kamar
Hekim, doktor.
Kambay
Hekim, tabip.
Kamber
1. Hz. Ali'nin sadık kölesi. 2. Bir eve çok gelen kimse.
Kamer
Ay.
Kamertab
1. Aydınlık, ışık. 2. Ay ışığı, mehtap.
Kamet
1. Boy, boy bos, endam. 2. Camilerde namaza kalkmak için okunan iç ezan. 3. Ses, gürültü.
Kâmil
1. Olgun, yetkin kimse. 2. Kültürlü, bilgili, bilgin. 3. Bütün, tam, eksiksiz.
Kâmile
1. Olgun, yetkin kimse. 2. Kültürlü, bilgili. 3. Bütün, tam, eksiksiz.
Kâmran
(kâ:mran)
Kamu
1. Bütün, hep. 2. Halk.
Kâmuran
(kâ:muran)
Kanağan
Çabuk inanan, kanan.
Kanak
Çabuk aldanan, saf.
Kanat
1. Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ. 2. Yan, taraf.
Kanbay
Kanmış, doymuş, varlıklı kimse.
Kanber
bk. Kamber
Kandemir
Güçlü soydan gelen kimse.
Kaner
Soyu yiğit olsn kimse.
Kani
1. Kanaat eden, fazlasını istemeyen. 2. İnanmış, kanmış.
Kaniye
1. Kanaat eden, fazlasını istemeyen. 2. İnanmış, kanmış.
Kanık
İnanç, kanı.
Kanıkor
Ateşli, canlı yaradılışta olan kimse.
Kanıt
Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanı verici belge, delil.
Kanpolat
Yiğit, kahraman kimse.
Kanpulat
bk. Kanpolat
Kansu
Soyu su gibi saf ve temiz olan.
Kansun
Kansın, inansın anlamında kullanılan bir ad.
Kanturalı
Zengin yaşayan.
Kantürk
Türk soyundan gelen.
Kanun
1. Yasa. 2. Geçerli olan kural.
Kanver
Canlılık kat anlamında kullanılan bir ad.
Kapagan
1. Çokça kapan, alan.2. 691-716 Yılları arasında hüküm sürmüş olan Göktürk kağanı.
Kapar
1. Akıl.2. Ruh.
Kapçak
1. Kale kuşatmasında duvara çakılmış büyük çember. 2. Bayrak.
Kapkın
Uygun, düzenli.
Kaplan
Kedigillerden, enine siyah çizgili, koyu sarı postu olan çevik ve yırtıcı hayvan.
Kaptan
Gemi yönetimiyle görevli en yüksek görevli.
Kara
1. En koyu renk, siyah. 2. Zenci, esmer.
Karaalp
Esmer, kara yağız yiğit.
Karabaş
1. Hiç evlenmemiş erkek, bekâr. 2. Evlenmeyen rahip. 3. Kışa dayanıklı sert buğday.
Karabatak
1. Balıkla beslenen, gagası uzun ve sivri kara tüylü bir deniz kuşu. 2. Geleceğini düşünmeden yaşayan, savurgan.
Karabay
Esmer, yağız kimse.
Karabet
Yakınlık, hısımlık, akrabalık.
Karabey
Esmer, yağız bey.
Karaboğa
Güçlü, kuvvetli esmer kimse.
Karabörü
İşini iyi bilen esmer kimse.
Karabudun
Esmer milletten olan.
Karabuğday
Tohumları için yetiştirilen bir yıllık bitki.
Karabuğra
Deve gibi boylu boslu olan kimse.
Karabükey
Güçlü güreşçi.
Karabulut
Koyu esmer renkte büyük yağmur bulutu.
Karaca
1. Geyikgillerden, boynuzları küçük ve çatallı bir av hayvanı. 2. Esmer.
Karacabey
1. Esmer bey.2. Kahramanlığıyla ün salmış bir Türk komutanı.
Karacakurt
Yaşlı ve deneyimli esmer kimse.
Karacan
Esmer kimse.
Karaçar
Kötü ruhlar.
Karaçay
Bir Türk kavminin adı.
Karaçelik
Kuvvetli, güçlü esmer kimse.
Karacı
1. Gönül alan. 2. Gözetleyici.
Karadağ
Bulutlarla kaplı dağ.
Karademir
Güçlü, kuvvetli esmer kimse.
Karadeniz
Türkiye'nin kuzeyindeki büyük deniz.
Karadoğan
Esmer olarak dünyaya gelen.
Karaduman
Siyah duman.
Karadut
Siyah renkli dut.
Karaer
Kara yağız, esmer yiğit.
Karagöz
1. Kara gözlü kimse. 2. Şakacı, hoşsohbet kimse. 3. Halk tiyatrosunda Hacivat'ın muhatabı, oyun arkadaşı
Karahan
Tarihte bazı kavimlerde hanlara verilen san.
Karakalpak
Orta Asya'da yaşayan bir Türk boyu.
Karakan
Bir tür dağ ağacı.
Karakaş
Gür ve kara kaşları olan kimse.
Karakaya
Güçlü, kuvvetli esmer kimse.
Karakız
Esmer kız.
Karakoç
Delikanlı, yiğit esmer kimse.
Karakoca
1. Saçı sakalı ağarmayan yaşlı adam. 2. Büyümeden yaşlanan kavruk ağaç.
Karakoyun
Uysal, ılımlı esmer kimse.
Karakucak
1. Sarılma, kucaklama, kavrama, tutuşma. 2. En eski Türk güreş biçimi.
Karakurt
Deneyimli esmer kimse.
Karakuş
Kartal cinsindan kuşlara verilen genel ad.
Karaman
1. Esmer, kara yağız insan. 2. Güneybatıdan esen yel.
Karamık
bk. Karamuk
Karamuk
Dağlarda kendi kendine biten ve ilkbaharda çiçek açan, saçma büyüklüğünde, üzüm biçiminde meyveleri olan dikenli bir bitki, çalı.
Karamürsel
1. Marmara Denizi kıyılarında işleyen küçük teknelere verilen ad. 2. Marmara bölgesinde Kocaeli’nin ilçe merkezi.
Karamut
Kara baht, kötü şans.
Karan
1. Kahraman, yürekli. 2. Karanlık.
Karanalp
Kara yağız, kahraman yiğit.
Karanbay
Kahraman, yürekli kimse.
Karanfil
Güzel renkli çiçekler açan bir süs bitkisi.
Karaoğlan
Esmer renkli çocok.
Karaörs
Kuvveti, güçlü kimse.
Karapars
Güçlü, kuvvetli esmer kimse.
Karasal
Kara ile ilgili.
Karaşın
Esmer.
Karasu
Ağır akan su.
Karasungur
Soğukkanlı, sakin esmer kimse.
Karasüyek
Eski Türklerde soylular karşıtı olan halk katmanı.
Karatan
Şafak sökmeden önceki alaca karanlık.
Karataş
Siyah taş, hacerülesvet.
Karatay
Anadolu Selçuklu devlet adamı.
Karatekin
Esmer kimse.
Karatün
Karanlık gece.
Karayağız
Koyu esmer kimse.
Karayel
Kuzeybatıdan esen, genellikle soğuk yel.
Karcan
bk. Karacan
Kardan
Kar gibi, ak, beyaz, temiz, saf.
Kardelen
Baharın müjdecisi bir çiçek.
Kardeş
1. Aynı ana babadan doğmuş veya ana babadan biri ayrı olan çocukların birbirine göre adı. 2. Çok yakın arkadaş, dost.
Kargı
1. Eskiden silah olarak kullanılan, ucu sivri demirli, ağaçtan yapılmış uzun sırık. 2. Kamış, saz.
Kargın
1. Taşkın su. 2. Bol, çok. 3. Doymuş, tok. 4. Erimiş buz ve kar parçalarının oluşturduğu akarsu. 5. Çağlayan.
Kargınalp
Coşkulu, taşkın, hareketli yiğit.
Karhan
bk. Karahan
Karık
1. Bağ ve bahçelerde sebze ekmek için ayrılan bölümler. 2. Karışık, karışmış.
Karındaş
Kardeş.
Karlık
Kar kuyusu.
Karlu
Karlı.
Karluk
Türk boylarından biri.
Karlukhan
Karluk boyunun hanı.
Karsel
Karın erimesiyle oluşan sel.
Kartal
Kartalgillerden, çok güçlü, iri, yırtıcı kuş.
Kartay
Yaşlı, pir.
Kartekin
Kar gibi saf, temiz kimse.
Karyağdı
Karlı günde doğan beyaz tenli kız çocuklarına verilen bir ad.
Kasal
Kibir, gurur, övünme.
Kasar
Hatır, gönül.
Kâşif
Bulan, keşfeden, bulucu.
Kâşife
Bulan, keşfeden, bulucu.
Kasım
1. Ayıran, bölen, taksim eden. 2. Kırıcı, ezici, ufaltıcı.
Kasırga
1. Şiddetli fırtına. 2. Duyguların patlak verişi, büyük heyecan, coşku.
Kaşka
Şakacı, neşeli kimse.
Kâtibe
Kadın sekreter, kadın kâtip.
Kâtip
Yazan, yazıcı, usta yazıcı.
Katı
1. Çok, pek, fazla, yeğin. 2. Ağır. 3. Haşin, sert, kırıcı.
Katıhan
Sert, kırıcı hükümdar.
Katun
bk. Kadın
Kavas
1. Oklu asker. 2. Ok yapan, okçu.
Kavçın
Konuk, misafir.
Kavruk
1. Dertli, acı çeken. 2. Sevdalı, âşık.
Kavurt
Heybetli, gösterişli, cesur, yiğit, kahraman.
Kavurtbey
Heybetli, gösterişli, cesur, yiğit, kahraman bey.
Kavurthan
Heybetli, gösterişli, cesur, yiğit, kahraman hükümdar.
Kavvas
bk. Kavas
Kay
Yağmur, sağanak.
Kaya
Büyük ve sert taş kütlesi.
Kayaalp
Kaya gibi güçlü yiğit.
Kayacan
Canı kaya gibi güçlü olan.
Kayaer
Kaya gibi güçlü kimse.
Kayagün
Kaya gibi güçlü ve yakışıklı kimse.
Kayagündüz
Kaya gibi güçlü ve yakışıklı kimse.
Kayahan
Kaya gibi güçlü hükümdar.
Kayan
1. Akarsu, sel. 2. Yassı, düz, kat kat oluşmuş taşlar.
Kayansel
Sel gibi taşan, coşan kimse.
Kayar
Gurur.
Kayaş
Akraba, hısım.
Kayatekin
Kaya gibi güçlü kimse.
Kayatimur
Kaya ve demir gibi sert, güçlü kimse.
Kayatürk
Kaya gibi sert Türk.
Kaygısız
Endişesiz, hiçbir şeye aldırış etmeyen.
Kaygusuz
bk. Kaygısız
Kayhan
bk. Kayıhan
Kayı
1. Yağmur, sağanak, bora. 2. Sağlam, güçlü, sert.
Kayıbay
Sağlam, güçlü, sert kimse.
Kayıhan
Güçlü hükümdar.
Kayın
1. Kayıngillerderı, kışın yaprak döken, güzel görünüşlü orman ağacı. 2. Kardeş, hısım, akraba.
Kayıt
1. Araç, eşya. 2. Saban. 3. İş, güç. 4. Kış için ayrılan yiyecek.
Kayıtmış
Geri dönmüş, geri gelmiş, vazgeçmiş.
Kaymak
1. Sütün yüzünde toplanan yağlı katman 2. En seçkin, en güzel.
Kaymas
bk. Kaymaz
Kaymaz
Yılmayan, azimli, cesur.
Kaynak
1. Bir suyun çıktığı yer. 2. Neşe, sevinç. 3. Eğlendirici, neşeli kimse.
Kaynar
bk. Kaynak
Kaynarkan
Coşkulu, hareketli kimse.
Kayra
Büyük bir kimseden gelen iyilik, ihsan.
Kayraalp
İyiliksever yiğit.
Kayrabay
İyiliksever, saygın kimse.
Kayrahan
İyiliksever hükümdar.
Kayral
Kayrılan, himaye edilen kimse.
Kayran
1. Orman içindeki ağaçsız alan. 2. Kayan yer. 3. İnce çakıllı, kumlu toprak.
Kayser
1. Eski Roma ve Bizans İmparatorlarının sanı. 2. Hükümdar.
Kayyum
Ezelî ve ebedî olan, değişmeyen.
Kazak
1. Göçebe, akıncı. 2. Rusya'da yaşayan bir Türk kavmi. 3. Genç, taze. 4. İnatçı.
Kazakhan
İnatçı hükümdar.
Kazan
Olumlu etkiler bırakan kimse.
Kazanhan
Olumlu etkiler bırakan hükümdar.
Kazgan
bk. Kazan
Kâzime
Öfkesini, hırsını yenebilen kimse.
Kâzım
Öfkesini, hırsını yenebilen kimse.
Kebir
1. Büyük, ulu. 2. Çocukluktan çıkmış genç. 3. Yaşça büyük, yaşlı.
Kebire
1. Büyük, ulu. 2. Çocukluktan çıkmış genç. 3. Yaşça büyük, yaşlı. 4. Büyük günah.
Kebuter
Güvercin.
Kekik
Güzel kokulu bir bitki.
Keklik
1. Güvercin büyüklüğünde, eti için avlanan, tüyü boz, ayakları ve gagası kırmızı renkte, beğenilen bir kuş 2. Alımlı, güzel kadın.
Kelâmi
Söze ilişkin, sözle ilgili.
Kelebek
1. Vücudu, kanatları ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türü olan böcek. 2. Narin, zarif kadın.
Keleş
1. Güzel, yakışıklı kimse. 2. Yiğit, cesur, bahadır.
Keleşbay
1. Güzel, yakışıklı kimse. 2. Yiğit, cesur, bahadır kimse.
Keleşhan
1. Güzel, yakışıklı hükümdar.2. Yiğit, cesur, bahadır hükümdar.
Keleştimur
1. Güzel, yakışıklı, güçlü kimse. 2. Yiğit, cesur, bahadır.
Kemal
1. Bilgi ve erdem bakımından olgunluk, yetkinlik, erginlik, eksiksizlik.2. En yüksek değer.
Kemalettin
Dinin olgunluğu, eksiksizliği ve değeri.
Kemandar
Yay tutan, yay tutucu.
Kemter
1. Daha aşağı, daha değersiz. 2. Tam olmayan, eksik.
Kenan
1. Vaat edilmiş ülke.2. Cennet.3. Hazreti Yakup'un ülkesi, Filistin.
Kent
Şehir, kasaba.
Kenter
Şehirli, kentli.
Kepez
1. Yüksek dağ. 2. Mağara. 3. Gelin başlığı. 4. Kuşların başındaki uzun tüyler.
Keramet
(kera:met)
Keramettin
Dinin kerameti, doğaüstü gücü.
Kerami
bk. Kirami
Kerem
1. Soyluluk. 2. Cömertlik, el açıklığı, bağış.
Keremşah
Eli açık, cömert şah.
Kerim
1. Cömert, eli açık. 2. Ulu, büyük.
Keriman
Eli açıklar, cömertler.
Kerime
Cömert, eli açık.
Kerimhan
Eli açık, cömert hükümdar.
Kerman
bk. Kirman
Kermen
bk. Kirman
Kervan
Uzak yerlere yolcu ve ticaret eşyası taşıyan yük. hayvanı katar.
Kesek
1. Bel, çapa veya sabanın topraktan kaldırdığı iri parça. 2. Çimen yapmak için üzerindeki otuyla birlikte çıkarılmış çayır parçası.
Keşfi
1. Keşifle ilgili.2. Keşfeden.
Keşfiye
1. Keşifle ilgili.2. Keşfeden.
Kesim
1. İki taraf arasındaki kararlaştırılan şey. 2. Biçim, endam, boy bos. 3. Bölüm, parça. 4. Yeryüzündeki sel yarıntıları. 5. Ürün kaldırma mevsimi.
Keskin
1. Etkili, sert. 2. Görevini iyi yapan. 3. Azgın.
Keskinay
Etkili, görevini iyi yapan kimse.
Keskinel
Etkili ve sert kişilikli kimse.
Keskiner
Etkili ve sert kişilikli kimse.
Kete
Düğün armağanı.
Keven
1. Kimi türlerinden kitre denilen zamk çıkarılan dikenli bir çalı. 2. Bir tür kahve.
Kevkep
Yıldız.
Kevnî
Var olmayla, varlıkla ilgili.
Kevser
1. Cennette bir havuzun adı. 2. Kur’an-ı Kerim’in bir suresi. 3. Maddi ve manevi çokluk, kalabalık. 4. Cennette bulunduğuna inanılan bir ırmak.
Key
İran’da efsanevi Keyyaniler Hanedanı'nın padişahlarına verilen unvan.
Keyfi
İsteğe bağlı olan, bir kurala bir düzene bağlı olmayan.
Keyhan
Dünya.
Kezban
Kâhya kadın, bir daireyi idare eden kadın.
Kezer
Kahraman.
Keziban
bk. Kezban.
Kibar
1. Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan. 2. Seçkin, değerli. 3. Zengin, soylu. 4. Büyükler, ulular.
Kibare
1. Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan. 2. Seçkin, değerli. 3. Zengin, soylu.
Kibariye
1. Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan. 2. Seçkin, değerli. 3. Zengin, soylu.
Kiçi
Küçük.
Kiçialp
Küçük yiğit.
Kiçihan
Küçük hükümdar.
Kiçkinebike
Küçük hanım.
Kifaye
bk. Kifayet
Kifayet
1. Yetişme, el verme, kâfi gelme. 2. Bir işi yapabilecek nitelikte olma.
Kimya
1. Maddelerin temel yapılarını, bileşimlerini, vb.ni inceleyen bilim. 2. Üstün nitelikler taşıyan, çok değerli.
Kinaş
Bir iş üzerinde konuşma, danışma.
Kinyas
Geniş yüzlü kimse.
Kip
1. Uygun, uyumlu, idareli. 2. Sağlam, dayanıklı. 3. Şık, zarif, biçimli. 4. Kullanışlı.
Kipcan
Canlı, dayanıklı, sağlam kimse.
Kiper
Canlı, dayanıklı, sağlam kimse.
Kipkurt
Canlı, dayanıklı, sağlam, deneyimli, yaşlı kimse.
Kiram
1. Soylular. 2. Eli açıklar, cömertler.
Kiramettin
Dinin uluları, soyluları.
Kirami
1. Cömertlere, eli açıklara özgü. 2. Soylular, ulular, şereflilerle ilgili.
Kiraz
Gülgillerden bir meyve ağacı ve bu ağacın etli, sulu, tek çekirdekli, kırmızı renkli meyvesi.
Kirman
Hisar, kale.
Kirmanşah
Kale hükümdarı.
Kirmen
bk. Kirman
Kişi
1. Kimse, insan. 2. Sahip. 3. Koca, eş.
Kişihan
Hükümdar olan kimse.
Kılavuz
Yol gösteren, rehber.
Kılıç
Uzun, düz veya eğri, ucu sivri, bir veya her iki yüzü keskin, kın içinde bele takılan, çelikten silah.
Kılıçal
Kılıç takın, kuşan anlamında kullanılan bir ad.
Kılıçalp
Kılıç gibi keskin yiğit.
Kılıçaslan
Kılıç gibi keskin, yürekli kimse.
Kılıçbay
Kılıç gibi keskin kimse.
Kılıçel
Eli kılıç gibi etkili olan kimse.
Kılıçer
Kılıç gibi keskin kimse.
Kılıçhan
Kılıç gibi keskin hükümdar.
Kılınç
Davranış, yaradılış, huy.
Kımız
Kısrak sütünden yapılan bir içki.
Kın
Bıçak, kılıç gibi kesici araçların kabı.
Kınalp
Kın-alp.
Kınay
Çok çalışan, etkin, faal.
Kınayman
Çalışkan, etkin kimse.
Kınaytürk
Çok çalışan, etkin, faal Türk.
Kınel
Çok çalışan, etkin, faal kimse.
Kıner
Çok çalışan, etkin, faal kimse.
Kınık
1. Kaynak, memba. 2. İstek, arzu, gayret. 3. Obur. 4. Oğuzların 24 boyundan biri.
Kınıkaslan
Gayretli, çabalayan kimse.
Kınış
İstek, arzu, heves.
Kıpçak
XI-XV. yüzyıllarda, Ural dağlarıyla Volga ırmağı arasında yaşamış bir Türk boyu.
Kıraç
Bitek olmayan, verimsiz veya sulanmayan yer.
Kıralp
Ak saçlı ve sakallı, yaşlı yiğit.
Kıran
1. Çevre, kıyı, kenar. 2. Ufuk. 3. Tepe, yamaç, bayır.
Kıranalp
Düşmanı bozguna uğratan yiğit.
Kıraner
Düşmani bozguna uğratan kimse.
Kırat
1. Elmas, zümrüt gibi değerli taşların tartısında kullanılan ölçü birimi. 2. Nitelik, değer.
Kıratlı
Değerli, nitelikli.
Kıray
1. Genç, delikanlı. 2. Ürün vermeyen arazi. 3. Eşkıya, yol kesen.
Kırbay
Yaşlı, ak sakallı kimse.
Kırboğa
Güçlü, kuvetli yaşlı kimse.
Kırbörü
Yaşlı, ak sakallı deneyimli kimse.
Kırca
1. Dolu. 2. Ufak ve sert taneli kar. 3. Bora, rüzgârla karışık yağmur.
Kırçiçek
Kır çiçeği.
Kırdar
Ölçülü davranış, sakınganlık.
Kırdarlı
Ölçülü, sakıngan kimse.
Kırgız
1. Gezici, gezgin. 2. Çoğunlukla Kırgızistan'da toplu durumda yaşayan, Türk soyundan gelen bir halk.
Kırhan
Yaşlı, ak sakallı hükümdar.
Kırman
Saçlarına ak düşmüş adam.
Kırtay
Saçlarona ak düşmüş kimse.
Kırteke
Saçlarına ak düşmüş kimse.
Kırtekin
Saçlarına ak düşmüş kimse.
Kısmet
Allah’ın herkese uygun gördüğü yaşama durumu, nasip, kader.
Kıvanç
Övünç, iftihar.
Kıvançer
Övünen, iftihar eden kimse.
Kıvançlı
Kıvanç duyan, sevinçli.
Kıvılcım
1. Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası. 2. Harekete geçiren etken.
Kıyam
Kalkma, ayağa kalkma.
Kıyan
Dağdan hızla inen sel.
Kıyas
1. Tutma, denk sayma. 2. Karşılaştırma, oranlama.
Kıymet
1. Değer. 2. Değerli, nitelikli.
Kızan
Çocuk, delikanlı.
Kızgın
1. Çok ısınmış, ısıtılmış. 2. Kızmış olan, öfkeli.
Kızgınbey
Öfkeli, kızmış bey.
Kızgınok
Kızmış, öfkelenmiş kimse.
Kızgınyiğit
Kızmış, öfkelenmiş yiğit kimse.
Kızhanım
Az bulunur hanımefendi.
Kızık
1. Öfkeli, sert, kırıcı. 2. İstek, heves, arzu.
Kızıl
1. Parlak kırmızı renk. 2. Altın, para.
Kızılaslan
Altın gibi yüreği olan cesur kimse.
Kızılateş
Çok iyi yanan ateş.
Kızılbars
bk. Kızılpars
Kızılboğa
Güçlü, kuvvetli kimse.
Kızılbörü
Güçlü, kuvvetli, deneyimli kimse.
Kızıldemir
Güçlü, kuvvetli kimse.
Kızılelma
Yeryüzündeki Türklerin birleşip kuracakları ideal ülke veya bütün Türklerin bir araya geleceği ülküsü.
Kızılkurt
Deneyimli, yaşlı kimse.
Kızılpars
Güçlü, kuvvetli kimse.
Kızıltuğ
Kırmızı tuğ.
Kızıltunç
Krmızı tunç.
Kızılyalım
Kızıl ateş.
Kızımay
Kızım ay gibi parlak ve güzeldir anlamında kullanılan bir ad.
Kızkına
Küçük kız.
Koç
1. Damızlık erkek koyun. 2. Sağlıklı, gürbüz genç erkek. 3. Kahraman.
Koca
1. Yaşlı, ihtiyar. 2. Büyük, ulu, yüce.
Kocaalp
Yaşlı, ulu yiğit.
Kocabaş
Yaşlı, saygın kimse.
Kocabey
Yaşlı, ihtiyar bey.
Kocademir
Güçlü kuvvetli ihtiyar kimse.
Kocagöz
Gözleri büyük kimse.
Koçak
1. Cömert, eli açık. 2. Yiğit, kahraman. 3. Becerikli.
Koçakalp
Cömert, kahraman yiğit.
Koçakaslan
Cömert, kahraman yiğit.
Koçaker
Cömert, kahraman kimse.
Kocaman
Çok iri, büyük.
Koçaş
1. Kılavuz, rehber. 2. Yağmur bulutu.
Kocataş
Büyük taş.
Kocatay
Yaşlı kimse.
Kocatürk
Büyük, saygın Türk.
Kocaün
Meşhur, ünlü kimse.
Koçay
Koç gibi güçlü.
Koçboğa
Güçlü, kuvvetli kimse.
Koçbörü
Güçlü, kuvvetli kimse.
Koçer
Sağlıklı, yürekli kimse.
Köçeri
Göç sırasında doğan çocuk.
Koçhan
Güçlü, kuvvetli hükümdar.
Koçkan
Yiğit, yürekli soydan gelen.
Koçkar
1. Dövüş için yetiştirilmiş iri boynuzlu koç. 2. Yaban koyunu.
Koçsoy
Güçlü ve kuvvetli bir soydan gelen kimse.
Koçtuğ
Güçlü kuvvetli savaşçı kimse.
Koçtürk
Güçlü, kuvvetli Türk.
Koçu
1. Gelin arabası. 2. Çukur oyuk yer, hendek.
Koçubey
Koçu arabasını kullanan kişi.
Koçyiğit
Yürekli, cesur, kahraman kimse.
Kök
1. Dar ve derin dere. 2. Gürbüz, sağlıklı. 3. Gök. 4. Asıl, kök, köken
Kökel
Kök-el.
Köken
1. Bir şeyin çıktığı dayandığı temel, biçim, neden veya yer. 2. Kavun, karpuz, kabak gibi bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları. 3. Soy, asıl, ata.
Köker
Köklü soydan gelen kimse.
Köklem
İlkbahar
Köklü
1. Soylu, görgülü. 2. Varlıklı, kuvvetli.
Köksal
Kökünü derinlemesine sal, soyun genişlesin anlamında kullanılan bir ad.
Köksan
Tanınmış, ünlü ad.
Kökşin
1. Gök renginde. 2. Yaşlı, koca.
Köksoy
Tanınmış, ünlü soydan gelen kimse.
Köksu
Aslı, soyu su gibi temiz ve saf olan.
Köksür
Soyun genişlesin anlamında kullanılan bir ad.
Köktan
bk. Kökten
Köktaş
Aynı soydan gelenlerden her biri.
Köktay
Soylu bir aileden gelen kimse.
Kökten
1. Köklü, yüzeyde kalmayan, derine inen. 2. Soylu.
Köktürk
Tarihteki ilk Türk devleti.
Kolat
Yardım et, yardımcı ol anlamında kullanılan bir ad.
Kolçak
1. Yiğit, mert, yürekli, koçak. 2. Kola geçirilen kolluk.
Koldan
Kurala uygun, normal.
Koldaş
1. Bir işi birlikte yapan kimseler, ortak. 2. Yardımcı, arkadaş.
Koman
Umut.
Kömen
Hayal.
Komutan
Bir asker topluluğunun başı, kumandan.
Konak
1. Konuk, misafir. 2. Konuk olunan yer.
Konan
Konuk, misafir.
Konca
bk. Gonca
Koncagül
bk. Goncagül
Konçuy
Prenses.
Kongar
bk. Kongur
Kongarata
Kumral kimse.
Kongur
Sarı ile siyah karışımı bir renk, koyu kumral, kestane rengi.
Konguralp
Kumral yiğit.
Kongurtay
Esmer kimse.
Köni
Dürüst, doğru, samimi, içten.
Konrat
bk. Kongur
Konuk
Misafir.
Konur
1. Açık san, boz, bozla sarı arası renk. 2. Yanık kırmızı, yağızımsı al. 3. Kimseyi beğenmeyen, gururlu, kibirli. 4. Kahraman, yiğit. 5. Süslü, çalımlı, şık, kurumlu. 6. İnatçı, aksi.
Konuralp
Gururlu, kibirli yiğit kimse.
Konurata
Gururlu, kibirli kimse.
Konuray
Gururlu, kibirli kimse.
Konurbey
Kahraman, yiğit bey.
Konuröz
Kahraman, yiğit kimse.
Kopan
1. Zafer kazanan. 2. Ortaya çıkan, harekete geçen.
Koparal
Kopar ve al anlamında kullanılan bir ad.
Kopuz
1. Boğaz, dar yer. 2. Ozanların çaldığı eski bir telli Türk sazı.
Kor
1. İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür veya odun parçası. 2. Kırmızı. 3. Sıra, dizi, altın dizisi. 4. Dere.
Kora
1. Eski. 2. Anahtar. 3. Karda açılan ince yol. 4. Olgunlaşmamış üzüm, koruk.
Koral
Sınır muhafizı.
Koralp
Ateşli, canlı, hareketli yiğit.
Koraltan
Ateşli, canlı, hareketli hükümdar.
Koramaz
Kimseyi beğenmeyen, mağrur kimse.
Koraslan
Ateşli, canlı, hareketli yiğit kimse.
Koray
Ateşli, canlı, hareketli kimse.
Korçak
Heykel.
Korcan
Ateşli, canlı, hareketli kimse.
Korday
Kuğu kuşu.
Korel
Ateşli, canlı, hareketli kimse.
Korer
Ateşli, canlı, hareketli kimse.
Korgan
Kale, hisar.
Korgün
Ateşli, canlı, hareketli kimse.
Korhan
Ateşli, canlı, güçlü hükümdar.
Korkan
Kor gibi ateşli, dinamik, hareketli soydan gelen kimse.
Körklü
bk. Görklü
Korkmaz
Hiçbir şeyden korkmayan, yılmayan, cesur.
Korkut
1. Büyük dolu tanesi. 2. Cin, şeytan gibi hayalî yaratıklar. 3. Korkusuz, yavuz, heybetli.
Korkutalp
Korkusuz, yavuz, heybetli yiğit.
Korkutata
Korkusuz, yavuz, heybetli ata.
Korman
Kor gibi ateşli, canlı, hareketli kimse.
Körnes
Ayna.
Köroğlu
Ünlü Türk halk öyküsünün kahramanı.
Körpe
Yeni yetişmiş, taze, genç.
Kortak
Güzel, gösterişli, endamlı.
Kortan
Ateşli, canlı, hareketli kimse.
Kortaş
Ateşli, canlı, hareketli kimse.
Kortay
Ateşli, canlı, hareketli kimse.
Korucu
Orman vb. bekçisi.
Korugan
Kale, hisar.
Koryak
Odun veya kömürü kor duruma gelinceye kadar yak anlamında kullanılan bir ad.
Koryay
Ateşli, canlı, hareketli kimse.
Koryiğit
Ateşli, canlı, hareketli kimse.
Koryürek
Ateş gibi sıcak yüreği olan.
Koşal
Koş ve al anlamında kullanılan bir ad.
Köse
1. Bıyığı sakalı çıkmayan erkek. 2. Cılız, bodur. 3. Yeni evlenmiş erkek, güvey.
Köşek
1. Deve yavrusu. 2. Torun.
Kösem
Kılavuz, yol gösteren, rehber.
Kösemen
bk. Kösem
Köşker
Kunduracı.
Kösten
Ilıca.
Koşuk
Koşma, şiir, türkü.
Koşukhan
Bir arada olan hükümdarlar.
Koşuktekin
Bir araya gelmiş hükümdarlar.
Kotuz
Gururlu, kibirli.
Kotuzhan
Gururlu, kibirli hükümdar.
Koyak
1. Vadi, dere. 2. Dağlar ve kayalıklar üzerindeki doğal çukurlar. 3. Dağ üzerinde otu bol olan, bitek, çukur yer.
Koyaş
Güneş.
Koygun
1. Etkili, hüzünlü, dokunaklı. 2. Akdoğan.
Köymen
Köylü.
Koytak
Rüzgâr almayan çukur yer.
Koytan
Dağ bucağı.
Koytuk
Oyuk, çukur, siper
Köz
1. Kor, ateş koru, kızıl ateş parçası. 2. İçinde küçük küçük kor parçalan bulunan kül.
Kozak
1. Kozalak. 2. Ham meyve. 3. Güneş görmeyen, gölgede kalan yer.
Közcan
Samimi, içten kimse.
Közer
Gören kimse.
Kubat
Kaba, şişman, biçimsiz.
Kubilay
Ünlü bir hükümdar.
Kübra
En büyük, çok büyük olan.
Kuday
Tanrı.
Kudayberdi
Tanrı lutfetti, bağışladı" anlamında kullanılan mir ad.
Kuddus
1. Temiz, pak. 2. Tanrı adlarındandır. 3. Kutsal, kutlu.
Kuddusi
Kutsal niteliklere ulaşmış olan kimse.
Kudret
1. Güç, kuvvet. 2. Allah'ın gücü. 3. Varlık, zenginlik. 4. Allah yapısı. 5. Yetenek
Kudretullah
Tanrı’nın gücü.
Kudsiye
Kutsal.
Kuğu
Yabani ve evcil türleri bulunan, çok uzun ve kıvrık boyunlu, geniş kanatlı ve geniş gagalı bir su kuşu.
Kukus
Tomurcuk.
Kulan
İki üç yaşında dişi tay, kısrak.
Kumral
Saçları koyu sarı ve açık kestane rengi olan.
Kumriye
Kumru.
Kumru
Güvercinden küçük, boz, gri renkli, sevimli bir kuş.
Kürşad
bk. Kürşat
Kürşat
1. Yiğit, alp.2. Göktürk prenslerinden birinin adı.
Kurtuluş
Tehlikeli veya kötü bir durumdan kurtulma.
Kutal
Uğurlu, talihli, mutlu ol, şansın açık olsun anlamında kullanılan bir ad.
Kutan
1. Saban. 2. Saka kuşu.
Kutay
1. Kutlu, uğurlu ay. 2. İpek, ipekli kumaş.
Kutbiye
Kutupla ilgili, kutba ilişkin.
Kutgün
Mutlu gün.
Kutlay
Kutlu, uğurlu ay.
Kutlu
Uğurlu, kutsal, mutlu.
Kutluay
bk. Kutlay
Kutluk
Uğurlu.
Kutsal
1. Güçlü bir dinsel saygı uyandıran veya uyandırması gereken kimse.2. Tapınılacak veya yolunda can verilecek derecede sevilen. 3. Uğur getirdiğine inanılan.
Kutsalan
Uğur getiren, kutlu.
Kutsalar
Uğur getiren, kutlu.
Kutsan
Uğurlu, talihli ad.
Kutsel
bk. Kutseli
Kutseli
Uğur, mutluluk seli.
Kutun
1. Mutlu.2. Kutsal.
Kuyaş
Güneş.
Kuzay
Güneş görmeyen gölgelik yer.
Kuzey
1. Sağını doğuya, solunu batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, şimal, güney karşıtı. 2. Bulunduğu noktaya göre kuzeyde kalan yer.
L
Lâçin
1. Yiğit adam. 2. Kartal. 3. Şahin. 4. Atmaca.
Lâhik
1. Yetişen, ulaşan. 2. Eklenen.
Lâhut
Tanrı âlemi, ilahi âlem.
Lala
1. Çocuğun eğitim ve öğretimiyle görevli kimse. 2. Köle.3. Padişahların sadrazamlara hitap ederken kullandıkları san.
Lâle
Çiçekleri kadeh biçiminde olan, türlü renklerde süs bitkisi.
Lâlegül
Lâle ve gül gibi güzel olan.
Lâlehan
Lâle gibi güzel olan.
Lâleruh
Lâle yanaklı, yanağı lâle gibi kırmızı olan.
Lâlezar
Lâle yetişen yer, lâle bahçesi.
Lâlgûn
Kırmızı renkli, al.
Lâmi
Parıldayan, parlak, parıltılı.
Lâmia
Parlayan, parıldayan, parlak.
Lâmih
Parlayan, parlak.
Lâmiha
bk. Lâmih
Lâmiye
Parıldayan, parlak, parıltılı.
Lâtif
1. Hoş, narin, şirin. 2. Yumuşak, nazik. 3. Tanrı adlarındandır
Lâtife
1. Yumuşak, hoş, güzel, sevimli. 2. Güldüren, tuhaf ve güzel söz, şaka.
Lâyık
Uygun, değer, yakışır.
Lebibe
Akıllı, uyanık, zeki.
Lebip
Akıllı, zeki, uyanık.
Lebriz
Ağzına dek dolu, taşan.
Ledün
Tanrı huzuru, Tanrı katı.
Lema
Parıltı, parlayış.
Leman
Parlama, parıldama.
Lemi
Parlak, parıldayan.
Lemiye
Parlayan, ışıldayan.
Lerzan
Titreyen, titrek.
Lerze
Titreme, titreyiş.
Lerziş
Titreme, titreyiş.
Letafet
Güzellik, hoşluk, incelik, nezaket.
Levent
1. Boylu boslu yakışıklı kimse.2. Osmanlı donanmasında ve kıyılarda görev yapan asker sınıfı. 3. Yiğit denizci.
Levin
Renk, boya.
Leyan
Parlayan, parlayıcı.
Leylâ
1. Gece. 2. Saçları gece gibi simsiyah olan kadın. 3. Arabi ayların son gecesi.
Leylâgül
Saçları siyah olan güzel kadın.
Leyli
bk. Leylâ
Leylifer
Gece ışığı.
Leylüfer
bk. Leylifer
Leziz
Lezzetli, tatlı, hoşa giden.
Lezize
bk. Leziz
Limon
Turunçgillerden bir ağaç ve bu ağacın meyvesi.
Liyakat
1. İktidar, güç.2. Erdem.
Liyan
bk. Leyan
Lülü
İnci.
Lut
1. Ürdün ve İsrail arasındaki büyük bir gölün adı. 2. Hz. İbrahim'in yeğeni olan peygamberin adı.
Lütfi
1. İyilik ve güzellikle ilgili. 2. İhsan, bağışla ilgili.
Lütfiye
İyilik, güzellik ve ihsanla ilgili.
Lütuf
1. İyilik, güzellik, hoşluk. 2. Bağış, ihsan.
Lütufkâr
İyilik eden.
M
Maarif
Bilgi, kültür.
Macide
Şan ve şeref sahibi kimse.
Macit
Şan ve şeref sahibi kimse.
Madelet
Adalet, doğruluk.
Mağfiret
Allah’ın, kullarının günahlarını bağışlaması.
Mağrip
1. Batı. 2. Akşam.
Mağrur
1. Gururlu. 2. Kendine çok fazla güvenen.
Mahbube
Sevilen, sevilmiş, sevgili.
Mahbup
Sevilen, sevilmiş, sevgili.
Mahçiçek
Ayçiçeği
Mahfer
Ay aydınlığı, ay ışığı.
Mahfi
Gizli, saklı.
Mahfuz
1. Korunmuş, gözetilmiş. 2. Gizlenmiş, saklanmış.
Mahi
Mahveden, yok eden.
Mahinur
Işıklı ay.
Mahir
Hünerli, becerikli, elinden iş gelen kimse.
Mahire
Hünerli, becerikli, elinden iş gelen kimse.
Mahizar
Ayın çok olduğu gece.
Mahizer
bk. Mahizar
Mahınev
Yeni ay, ayça, hilal.
Mahmude
Övülmüş, övülmeye değer.
Mahmur
1. Sarhoşluğun verdiği sersemlik. 2. Uyku basmış göz, baygın göz.
Mahmure
1. Sarhoşluğun verdiği sersemlik. 2. Uyku basmış göz, baygın göz.
Mahmut
Övülmüş, övülmeye değer.
Mahnur
bk. Mahinur
Mahpare
bk. Mehpare
Mahperi
Ay gibi, peri kadar güzel.
Mahpeyker
Ay yüzlü, güzel.
Mahra
1. Değerli kimse. 2. Elverişli uygun şey.
Mahru
Ay yüzlü, yüzü ay gibi olan güzel.
Mahrur
Hararetli, ateşli.
Mahser
Huy, tabiat.
Mahsun
Güçlendirilmiş, güçlü.
Mahsure
Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş.
Mahsut
1. Hasat edilmiş, ekini biçilmiş. 2. Biçilmiş ekin.
Mahten
Ay gibi beyaz, ışıklı, parlak teni olan.
Mahter
Yeni ay, ayça, hilal.
Mahya
Ramazan gecelerinde, camilerde iki minare arasına gerilen ipler üzerine kandil veya elektrik ampulleriyle yazılan yazı veya yapılan resim.
Maide
1. Yemek, ziyafet. 2. Üzerinde yemek bulunan sofra.3. Kur’an-ı Kerim'in bir suresinin adı.
Mail
1. Hevesli, istekli. 2. Eğik, eğri.
Makal
1. Söz, lakırtı. 2. Söyleme, söyleyiş.
Makbul
1. Kabul olunmuş, alınmış. 2. Beğenilen, hoş karşılanan.
Makbule
1. Kabul olunmuş, alınmış. 2. Beğenilen, hoş karşılanan.
Maklûbe
Ters çevrilmiş, devrilmiş.
Maksude
Ulaşılması istenen şey, istek, emel.
Maksum
Taksim edilmiş, ayrılmış, bölünmüş.
Maksume
Taksim edilmiş, bölünmüş.
Maksur
1. Kısaltılmış. 2. Alıkonulmuş. 3. Bir şeye ayrılmış.
Maksure
1. Kısaltılmış. 2. Alıkonulmuş. 3. Bir şeye ayrılmış.
Maksut
Ulaşılması istenilen şey, istek, emel.
Makul
Akla uygun iş gören, anlayışlı, mantıklı.
Malik
Bir şeye sahip, bir şeyi olan.
Malike
Bir şeye sahip, bir şeyi olan.
Malkoç
Kale muhafızı, koruyucu.
Malkoçoğlu
Kale koruyucusunun oğlu.
Mançer
Aşısız kiraz ağacı ve meyvesi.
Manço
Manda yavrusu.
Mançu
Kuzeydoğu Çin´de yaşayan Moğol asıllı halktan olan.
Mançuhan
Mançuların hükümsarı.
Manga
On kişilik askerî birlik.
Mangalay
1. Alın. 2. Binici, süvari.
Manolya
Çok iri, beyaz çiçekler açan, yaprakları almaşık, parlak yeşil renkte süs bitkisi.
Mansur
Tanrı’nın yardımıyla galip, üstün gelmiş.
Mansure
Allah’ın yardımıyla üstün gelen, galip gelen.
Manzur
1. Görünen, görülmüş. 2. Beğenilen.
Maral
bk. Meral
Marifet
Beceriklilik, el uzluğu.
Martı
Martıgillerden, çoğu beyaz renkte, eti yenmez, yüzücü, perde ayaklı deniz kuşlarının ortak adı.
Maruf
1. Herkesçe bilinen, tanınmış, belli. 2. Ünlü.
Marufe
1. Herkesçe bilinen, tanınmış, belli. 2. Ünlü.
Marziye
Hoşa giden, beğenilen.
Maşallah
1. "Tanrının istediği gibi" anlamında kullanılan bir ad. 2. "Tanrı nazardan saklasın" anlamında kullanılan bir ad.3. Hayret ve memnunluk anlatan söz.
Maşuk
Sevilen, sevilmiş kimse.
Maşuka
Sevilen, sevilmiş kimse.
Masum
1. Günahsız, suçsuz. 2. Küçük çocuk. 3. Temiz, saf.
Masume
1. Günahsız, suçsuz. 2. Küçük çocuk. 3. Temiz, saf.
Matlup
İstenilen, aranılan, talep edilen şey.
Matuk
Azat olunmuş, özgürlüğü bağışlanmış.
Mavi
Gökyüzünün rengi.
Maviş
Mavi gözlü, sarışın kız.
Mavisel
Sel gibi coşkun, coşkulu olan.
Maya
1. Asıl, öz, kendi, yaradılış. 2. İktidar, güç. 3. Bilgi. 4. Para, mal. 5. Dişi deve. 6. Uzun hava, türkü.
Mazhar
1. Bir şeyin göründüğü çıktığı yer. 2. Şereflenme, onurlanma.
Mazlum
1. Sessiz, sakin, yumuşak kimse. 2. Zulüm görmüş.
Mazlume
1. Sessiz, sakin, yumuşak kimse. 2. Zulüm görmüş kimse.
Mebruk
1. Kutlanacak kimse, tebriğe layık kimse.2. Kutlu.
Mebruke
1. Kutlanacak kimse, tebriğe layık kadın.2. Kutlu.
Mebrur
Hayırlı, beğenilmiş, makbul.
Mebrure
Hayırlı, beğenilmiş, makbul.
Mebus
l. Gönderilmiş, yollanmış. 2. Milletvekili.
Mebuse
1. Gönderilmiş, yollanmış. 2. Milletvekili.
Mecdi
Büyüklük, ululuk, şan ve şerefle ilgili.
Mecdut
Talihi açık, mutlu, şanslı kimse.
Mecide
1. Büyük, ulu. 2. Şan ve şeref sahibi.
Mecit
1. Büyük, ulu. 2. Şan ve şeref sahibi. 3. Tanrının adlarındandır.
Mecittin
Dinin ululuğu, büyüklüğü.
Mecnun
1. Çılgın, deli, divane. 2. Çılgınca seven, tutkun.
Medar
1. Dayanak, yardımcı. 2. Neden, sebep, vasıta.
Medayin
Şehirler, kentler.
Medeni
1. Uygar. 2. Şehirli, şehir halkından olan. 3. Terbiyeli, görgülü, kibar, ince.
Medet
Yardım, imdat.
Medide
Uzun, uzun süren.
Medih
Övme.
Mediha
Övülen, beğenilen kadın.
Medine
1. Kent, şehir. 2. Hicaz’da Hz. Muhammed’in türbesinin bulunduğu şehir.
Medit
Uzun, uzun süren.
Mefhar
1. Övünme. 2. Övünmeyi gerektiren şey.
Mefharet
1. Övünme. 2. Övünmeyi gerektiren şey.
Mefkûre
Ülkü, ideal.
Meftun
1. Gönül vermiş, tutkun. 2. Hayran olmuş, şaşırmış.
Meftune
1. Gönül vermiş, tutkun. 2. Hayran olmuş, şaşırmış.
Mehabet
1. Büyük ve saygıdeğer kimselere duyulan saygı. 2. Büyüklük, ululuk, yücelik.
Mehcur
1. Bırakılmış, unutulmuş. 2. Uzaklaşmış, ayrılmış.
Mehcure
1. Bırakılmış, unutulmuş. 2. Uzaklaşmış, ayrılmış.
Mehdi
Doğru yolu bulan, hidayete eren.
Mehdiye
Doğru yolu bulan, hidayete eren.
Mehip
1. Heybetli, azametli. 2. Aslan.
Mehir
Ay.
Mehlika
Ay parçası, çok güzel kadın.
Mehmet
bk. Muhammet
Mehmetçik
Türk ulusunun sevgi duygusuyla Türk askerine verdiği ad.
Mehpare
Ay parçası, çok güzel kadın.
Mehru
Ay yüzlü güzel.
Mehtap
1. Ay ışığı. 2. Dolunay.
Mehti
bk. Mehdi
Mehtiye
bk. Mehdiye
Mehveş
Ay gibi güzel kadın.
Mekin
1. Vakarlı, temkinli, güç sahibi kimse. 2. Oturan, yerleşen.
Mekki
1. Mekkeli. 2. Mekke'yle ilgili.
Melâhat
Güzellik, yüz güzelliği.
Melda
Çok genç, körpe.
Melek
1.Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığına ve nurdan olduğuna inanılan manevi varlık.2. Terbiyeli, uysal kimse.
Meleknaz
Terbiyeli, uysal, nazlı kadın.
Meleknur
Terbiyeli, uysal, güzel kadın.
Melekper
Melek kanatlı.
Melekru
Melek yüzlü.
Melekşah
Terbiyeli, uysal, güzel kadın.
Melen
İşlenmemiş, kıraç toprak.
Melih
Güzel, şirin, sevimli.
Meliha
Güzel, şirin, sevimli.
Melik
1. Hükümdar, hakan. 2. Tanrı adlarındandır.
Melike
1. Kadın hükümdar.2. Padişah karısı.
Melikhan
Hükümdar.
Melikşah
Hükümdar.
Melis
1. Bal, tatlı şey, sevgili, can. 2. Bal arısı. 3. Çayır, çayırlık. 4. Oğul otu.
Melisa
bk. Melis
Melissa
bk. Melis
Meliz
bk. Melis.
Melodi
Belli bir kurala göre yaratılan, kulağa hoş gelen ses dizisi.
Meltem
Yazın karadan denize doğru esen mevsim rüzgârı.
Melûl
1. Usanmış, bıkmış. 2. Hüzünlü, mahzun.
Memduh
Övülmüş, övülecek.
Memduha
Övülmüş, övülecek.
Memik
Mehmet adının halk dilinde bozulmuş biçimi.
Memiş
Mehmet adının halk dilinde bozulmuş biçimlerinden biri.
Memnun
1. Sevimli, sevinçli. 2. Razı olan, kabul eden.
Memnune
1. Sevinmiş, sevinçli. 2. Razı olan, kabul eden.
Memo
Mehmet adının halk dilinde bozulmuş biçimi.
Memun
Korkusuz, tehlikesiz, sağlam.
Menaf
1. Dağın sivri tepesi. 2. Arap tarihinde Kureyş kabilesini oluşturan boylardan biri.
Menderes
Bir akarsu yatağının az eğimli koyak tabanlarında ve ova düzlüklerinde çizdiği S harfine benzeyen kıvrım.
Menekşe
Mor renkli, güzel kokulu çiçekler açan, çok yıllık otsu bir bitki.
Menevşe
bk. Menekşe
Mengi
bk. Mengü
Mengli
Benli, beni olan.
Mengü
Ölümsüz, sonsuz, ebedîleştirilmiş.
Mengüalp
Ölümsüz yiğit.
Mengübay
Ölümsüz kimse.
Mengüberti
Tanrı verdi anlamında kullanılan bir ad.
Mengüç
Yaşlı.
Mengücek
Erzincan, Kemah, Divriği ve Şebinkarahisar´ı içine alan bölgeyi fethederek XIII. yy.´ın ilk yarısına kadar elinde tutan Türk sülalesi.
Mengüer
Adı ölümsüzleşmiş kimse.
Mengûş
Küpe.
Mengütaş
Ölümsüz anıt.
Mengütay
Adı ölümsüzleşmiş kimse.
Mengütekin
Adı ölümsüzleşmiş hükümdar.
Mennan
1. Çok ihsan eden, veren. 2. Tanrının adlarındandır.
Mensup
Bir kimseyle, bir şeyle ilgisi veya bağıntısı bulunan.
Mensur
1. Saçılmış, dağılmış. 2. Ölçüsüz, uyaksız, manzum olmayan söz.
Mensure
Saçılmış, dağılmış.
Menzur
1. Adanmış, söz verilmiş. 2. Adak olarak belirtilmiş.
Menzure
1. Adanmış, söz verilmiş. 2. Adak olarak belirtilmiş.
Meral
Geyik, ceylan.
Meram
İstek, niyet, amaç.
Mercan
1. Tropik ve ılık denizlerde yaşayan, geniş resifler oluşturan, mercanlar sınıfının örneği olan, kırmızı kalker iskeletli hayvan.2. Bu hayvanın iskeletinden elde edilen ve süs eşyaları yapımında kullanılan madde.3. Açık kırmızı renkte bir balık türü.
Merdan
Erkekler, yiğitler, mertler.
Merdi
1. Mertlik, erlik. 2. Cesaret, yüreklilik. 3. İnsanlık.
Mergen
Usta nişancı.
Mergube
Sevilen, beğenilen, aranılan.
Mergup
Sevilen, beğenilen, aranılan.
Meriç
Kuş iskeleti.
Merih
1. Ateş rengi.2. Güneş sistemini oluşturan dokuz gezegenden biri.
Mersin
1. Yaprakları yaz kış yeşil kalan, beyaz çiçekli bir ağaç. 2. Akdeniz bölgesinde bir şehir.
Mert
1. Erkek. 2. Özü sözü doğru olan.
Mertel
Özü sözü doğru kimse.
Merter
Sözünün eri kimse.
Mertkal
Her zaman sözünün eri ol anlamında kullanılan bir ad.
Mertkan
Mert soydan gelen kimse.
Mertkol
Özü, sözü doğru, güvenilir kimse.
Mertol
Sözünün eri ol, verdiğin sözü tut anlamında kullanılan bir ad.
Merttürk
Sözünün eri Türk.
Merve
1. Çakıl taşı.2. Mekke’de hacıların yedi kez gidip geldikleri kutsal dağın adı.
Meryem
1. Peygamber İsa’nın annesi. 2. Dindar kadın.3. İbr. İsyan, ayaklanma.
Merziye
bk. Marziye
Merzuk
1. Mutlu. 2. Rızkı verilmiş.
Merzuka
1. Mutlu. 2. Rızkı verilmiş.
Mesadet
Mutluluk, kutluluk.
Meşahir
Ünlü kimseler.
Meşale
1. Ucunda alev çıkararak yanıcı bir madde bulunan aydınlatmaya yarayan değnek. 2. Herhangi bir konuda ışık tutan kimse, önder.
Mescur
1. Taşkın su, deniz. 2. Alevli ateş.
Meserret
Sevinç, şenlik.
Meşhur
Ünlü, şöhretli, tanınmış.
Mesih
1. Meshedilmiş, kutsanmış.2. Başka bir biçime girmiş, şekli bozulmuş.3. Hz, İsa´nın lakabı.
Meşkûr
1. Beğenilmiş, övülmüş. 2. Teşekkür edilmeye değer olan.
Meşkûre
1. Beğenilmiş, övülmüş. 2. Teşekkür edilmeye değer olan.
Meşru
Yasaya, dine uygun olan.
Mesrur
Memnun, sevinmiş.
Mesrure
Sevinmiş, memnun.
Mestan
1. Savruk kimse. 2. Sarhoşlar.
Mestinaz
Çok nazlı, naz sarhoşu.
Mestur
1. Örtülü, kapalı, gizli. 2. Namuslu.
Mesture
1. Örtülü, kapalı, gizli. 2. Açık saçık gezmeyen nazlı kadın.
Mesude
Mutlu, sevinçli, bahtiyar.
Mesure
Rivayet yoluyla öğrenilmiş olan ünlü, önemli haber.
Mesut
Mutlu, sevinçli, bahtiyar.
Mete
Büyük Türk-Hun İmparatoru. (M.Ö. 209-174)
Metehan
Hükümdar olan Mete.
Methiye
1. Övgü. 2. Birini veya bir şeyi övmek için yazılmış şiir.
Metin
Sağlam, dayanıklı, güçlü.
Metine
Sağlam, dayanıklı, güçlü.
Metiner
Sağlam, dayanıklı, güçlü kimse.
Metinkaya
Sağlam, dayanıklı, güçlü kimse.
Meva
Sığınacak yer, yurt, mesken.
Mevcude
1. Var olan, bulunan. 2. Hazır olan, hazır bulunan.
Mevcut
1. Var olan, bulunan. 2. Hazır olan, hazır bulunan.
Mevdut
Sevilmiş, sevilen.
Mevhibe
Allah vergisi, ihsan, bağış.
Mevlâna
1. "Efendimiz" anlamında kullanılan bir ad. 2. Hazret anlamında bir san.
Mevlide
1. Doğma, dünyaya gelme. 2. Doğulan zaman.
Mevlit
1. Doğma, dünyaya gelme. 2. Doğulan zaman. 3. Hz. Muhammet´in doğumunu, yaşamını anlatan manzum yapıt.
Mevlûde
1. Yeni doğmuş bebek. 2. Doğulan zaman veya yer.
Mevlût
1. Yeni doğmuş bebek. 2. Doğulan zaman veya yer.
Mevsim
Yılın, iklim koşulları bakımından farklılık gösteren dört bölümünden her biri.
Mevzun
1. Biçimli, yakışıklı.2. Güzel.
Mevzune
1. Biçimli, yakışıklı.2. Güzel.
Meyil
1. Eğimli, eğiklik. 2. Sevme, tutulma. 3. Gönül akışı.
Meymun
Uğurlu, bereketli, kutlu.
Meymune
Uğurlu, bereketli, kutlu.
Meyransa
Mihrinisa adının bozulmuş biçimi.
Meyyal
1. Çok istekli, düşkün. 2. Eğilen, meyleden.
Mezide
Ziyadeleşmiş, artmış, büyümüş.
Mezit
Ziyadeleşmiş, artmış, büyümüş.
Meziyet
Bir kişiyi benzerlerinden üstün gösteren nitelik.
Mezun
1. İzinli, izin almış. 2. Bir okuldan diploma almış.
Midhat
Övme, methetme.
Mihin
Büyük, ulu.
Mihine
Büyük, ulu.
Mihman
Konuk, misafir.
Mihri
Güneşle ilgili.
Mihriban
Şefkatli, güler yüzlü, yumuşak huylu, dost.
Mihrican
1.Sonbahar. 2.İranlılarda bir bayram.
Mihrimah
Güneş ile ay.
Mihrinaz
Çok nazlı güzel.
Mihrinisa
1. Kadınlığın güneşi.2. Erdemli, nitelikli kadın.
Mihrinur
Gün ışığı, güneş ışığı.
Mihrişah
Güneş gibi ışık saçan padişah.
Mihriye
Güneşle ilgili.
Mikâil
Dört büyük melekten rızkları bölüştürmekle görevli olanı.
Mimoza
Sarı, beyaz veya menekşe renginde çiçekler açan, yaprakları akasya yaprağına benzeyen bir süs bitkisi.
Mina
1. Billur, şeffaf.2. Şarap şişesi. 3. Mine. 4. Gökyüzü. 5. Ar. Liman.
Mine
1. Metal eşya üzerine vurulan renkli cam katmanı. 2. İnce ve parlak nakış. 3. Çiçekleri başak durumunda, alacalı, mavi veya menekşe renginde, ıtırlı bir bitki.
Minnet
İyilik yapana karşı duyulan teşekkür, gönül borcu.
Mir
Baş, amir, bey.
Miraç
1. Yükselme, çıkma. 2. Hz. Muhammet'in göğe yükselmesi.
Miran
Beyler.
Miranmir
Beyler beyi.
Mirat
1. Ayna. 2. Ünlü bir tür lale.
Miray
Ay gibi ışık saçan bey.
Mircan
Gerçek dost olan değerli kimse.
Mirhan
Kadın hükümdar.
Mirkelâm
Güzel, nazik konuşan kimse.
Mirnur
Etrafına ışık saçan kadın hükümdar.
Mirrih
bk. Merih
Mirza
1. İranlılara özgü "beyzade" anlamında bir soyluluk sanı. 2. Bir yıldızın adı.
Mirzat
Beyzade, bey oğlu.
Misal
1. Örnek. 2. Benzer, eş. 3. Rüya, düş. 4. Masal.
Misli
Mis kokulu, güzel kokan.
Mithat
bk. Midhat
Miyase
Yarısı değerli taşlarla süslü bir tür taç.
Mısır
1. Bir tarım bitkisi ve taneli ürünü. 2. Afrika’da bir ülke.
Mısra
Bir şiiri oluşturan dizelerden her biri.
Mocan
Soğukkanlı, güçlü, dayanıklı.
Molu
Zafer kazanmış.
Moran
bk. Müren
Moray
Yüzü mor renkli olan.
Morgül
Mor renkli gül.
Muadelet
Denklik, eşitlik.
Muaffak
bk. Muvaffak
Muallâ
1. Yüksek, yüce. 2. Onuru yüksek olan kimse.
Muallim
Öğreten, öğretmen, hoca.
Muammer
Ömür süren, yaşayan, yaşamış.
Muarra
1. Çıplak, soyulmuş. 2. Arı, temizlenmiş.
Muattar
1. Itırlı, güzel kokulu. 2. Bir tür lale.
Muazzam
1. Kocaman, çok büyük. 2. Ulu. 3. Güçlü, önemli.
Muazzez
1. Saygı duyulan, saygı ile karşılanan. 2. Değerli, kıymetli.
Mubahat
Günah veya sevap olmayan işler.
Mübarek
1. Bereketli. 2. Uğurlu, hayırlı, kutlu.
Mübareke
1. Bereketli. 2. Uğurlu, hayırlı, kutlu.
Mübeccel
Saygı gösterilmiş, yüceltilmiş, ulu.
Müberra
Temize çıkmış, aklanmış.
Mübeyyen
Ortaya çıkarılmış, açıklanmış, açıkça bildirilmiş.
Mübin
1. İyiyi ve kötüyü ayıran. 2. Açık, besbelli.
Mübine
1. İyiyi ve kötüyü ayıran. 2. Açık, besbelli.
Mücahit
Din uğruna savaşan, uğraşan, savaşçı.
Mücahittin
Dinin düşmanlarıyla savaşan, din mücahidi.
Mücap
Duası kabul edilen kimse.
Müceddet
Yenilenmiş.
Mücellâ
Parlatılmış, parlak, cilalı.
Mücessem
Cisim durumunda olan, cisimlenmiş, somut.
Mücevher
Değerli süs eşyası.
Mucide
Yeni bir buluş ortaya koyan, icat eden.
Mucip
1. Gerektiren, lâzım kılan. 2. Neden, sebep.
Mucit
Yeni bir buluş ortaya koyan, icat eden kimse.
Mucize
1. Hayran bırakan, doğaüstü sayılan olay. 2. İnsan aklının alamayacağı olay.
Müçteba
Seçilmiş, seçkin.
Müderris
Medresede ders veren.
Müdrik
1. İdrak eden, anlayan, aklı eren. 2. Eren, erişen. 3. Yetişmiş, olgun.
Müdrike
Anlama gücü.
Müeddep
1. Eğitilmiş, terbiye edilmiş, uslu. 2. Çok okumuş, bilgili.
Müesser
Etkilenmiş, kendisine bir şey tesir etmiş olan.
Müeyyet
1. Güçlendirilmiş, sağlam. 2. Yardım gören.
Müferrih
Ferahlık veren, iç açan.
Müfide
1. Anlatan, ifade eden, anlamlı. 2. Yararlı, faydalı.
Müfit
1. Anlatan, ifade eden, anlamlı. 2. Yararlı, faydalı.
Müftü
1. Fetva veren. 2. İl ve ilçelerde din işlerine bakan kimse.
Muğdat
Çorak su.
Müge
İnci çiçeği.
Muhabbet
1. Sevgi. 2. Dostça konuşma.
Muhacir
Göç eden, göçmen.
Muhaddere
Kapalı, örtülü, namuslu kadın.
Muhammed
bk. Muhammet
Muhammet
1. Övülmüş. 2. Hz. Muhammed'in adlarından biri.
Muhar
Pınar, çeşme.
Muharrem
1. Haram kılınmış. 2. Ay takviminin birinci ayı, aşure ayı.
Müheyya
Hazır.
Muhibbe
Dost, sevgili.
Muhibbi
Sevgi duyan, dost.
Mühibe
Korku ve saygı uyandıran.
Muhip
Seven, sevgi besleyen, dost.
Muhittin
Dini canlandıran, dini ihya eden.
Muhlis
1. Katkısız, halis. 2. İçten, samimi, dost canlısı.
Muhlise
1. Katkısız, halis. 2. İçten, samimi, dost canlısı.
Muhsin
İyilikte, bağışta bulunan, ihsan eden.
Muhsine
İyilikte, bağışta bulunan, ihsan eden.
Muhtar
1. Seçilmiş, seçkin. 2. Davranışlarında özgür olan, dilediğini yapan. 3. Köy ya da mahalle işlerine bakmak için halkın seçtiği kimse.
Muhterem
Saygıdeğer, saygın.
Muhteşem
Gösterişli, görkemli.
Mühürdar
Bir daire veya bakanlığın resmî mührünü kullanma yetkisi olan kimse.
Muhyi
Dirilten, canlandıran, yaşam veren.
Muin
Yardım eden, yardımcı.
Muine
Yardım eden, yardımcı.
Müjdat
Müjdeler, sevinçli haberler.
Müjde
Sevindirici haber.
Müjgân
Kirpik, kirpikler.
Mukaddem
1. Sunulan, takdim edilen. 2. Önde olan, önde giden. 3. Değerli, üstün.
Mukadder
Beğenilen, değeri bilinmiş, takdir olunmuş.
Mukaddes
Kutsal, mübarek.
Mükâfat
1. Ödül. 2. Sevindirici haber.
Mukbil
Kutlu, mutlu.
Mukbile
Kutlu, mutlu.
Mükerrem
Saygıdeğer, sayılan, aziz.
Mükevven
Meydana getirilmiş, yaratılmış.
Mukim
Oturan, ikamet eden.
Mukime
Oturan, ikamet eden.
Mükremin
bk. Mükrimin
Mükrim
İkram eden, ağırlayan, konuksever.
Mükrime
Konuksever, ikram eden, ağırlayan.
Mükrimin
Ağırlayanlar, konukseverler, ikram edenler.
Muktedir
Gücü yeten, güçlü, iktidarlı.
Mülâyim
1. Uygun. 2. Yumuşak huylu, sakin kimse.
Mülâzım
1. Ayrılmayan, tutunup kalan. 2. Bir işe girmek için bir süre parasız gidip gelen.
Müldür
Berrak, saf, duru.
Mülhim
İlham veren, içe doğduran, esinlendiren.
Mülhime
İlham veren, içe doğduran, esinlendiren.
Mülket
Ülke.
Mümin
1. Tanımış, iman etmiş. 2. İslam dinine inanmış, Müslüman.
Mümine
1. Tanımış, iman etmiş. 2. İslam dinine inanmış, Müslüman.
Müminhan
İnanmış, inançlı hükümdar.
Mümtaz
1. Ayrı tutulmuş, üstün tutulmuş. 2. Seçkin.
Mümtaze
1. Ayrı tutulmuş, üstün tutulmuş. 2. Seçkin.
Munar
1. Pınar, çeşme. 2. Yalnız, kimsesiz. 3. Serap.
Münasip
Uygun, yerinde, yaraşır, yakışır.
Münci
Kurtarıcı, kurtaran, önder.
Münciye
Kurtarıcı, kurtaran, önder.
Münevver
1. Aydınlatılmış, ışıklı, parlatılmış. 2. Aydın.
Mungan
Eli açık, cömert.
Münibe
1. Allah’a yönelen. 2. Güzel yağan, yararlı yağmur. 3. Bahar.
Münif
Yüksek, ulu, büyük.
Münife
Yüksek, ulu, büyük.
Münim
1. Nimet veren, yedirip içiren Allah. 2. Velinimet.
Münime
Nimet veren, yedirip içiren.
Münip
1. Tanrı´ya yönelen. 2. Güzel yağan, yararlı yağmur. 3. Bahar.
Münir
Nurlandıran, ışık veren, parlak.
Münire
Nurlandıran, ışık veren, parlak.
Munis
1. Cana yakın, sevimli. 2. Alışılan, alışılmış.
Munise
1. Cana yakın, sevimli. 2. Alışılan, alışmış.
Münteha
Son, sonuç.
Murat
1. İstek, dilek, arzu. 2. Amaç.
Murathan
İsteğini elde etmiş hükümdar.
Müren
Irmak, nehir, akarsu.
Müride
İsteyen, arzulayan.
Mürit
1. Buyuran, emreden. 2. Bir tarikat şeyhine bağlı kimse.
Mürsel
1. Gönderilmiş, yollanmış. 2. Peygamber.
Mürşide
Doğru yolu gösteren, kılavuz.
Mürşit
1. Doğru yolu gösteren, kılavuz. 2. Müritlerine tasavvufu öğreten, sırları ve gerçekleri gösteren tarikat şeyhi.
Murtaza
1. Kendisinden razı olunmuş. 2. Hz. Ali´nin lakabı.
Mürüvvet
İnsanlık, cömertlik, iyilikseverlik.
Musa
1. Musevi dininin kurucusu, İsrail peygamberi ve kanun koyucusu. 2. Bir vasiyeti yerine getirmekle görevli kimse.
Musaddık
Onaylayan, tasdik eden.
Musafat
İçten ve gerçek dostluk.
Musaffa
Temizlenmiş, arıtılmış.
Müşahit
Gören, bakan, izleyen.
Müsemma
1. Adlanmış, adlı, ismi olan. 2. Belirli zaman.
Müşerref
Şereflendirilmiş, şerefli, onurlu.
Müsevver
Çevresine sur, duvar çevrilmiş, korunmuş.
Müşfik
1. Sevecen, şefkatli.2. Acıyan.
Müşfika
1. Sevecen, şefkatli.2. Acıyan.
Müşir
1. Haber veren, bildiren. 2. Emir ve işaret eden.
Müşküle
Güç, zor, çetin.
Muslih
İyileştiren, düzelten, ıslah eden.
Muslihe
İyileştiren, düzelten, ıslah eden.
Muslihiddin
Dini iyileştiren, düzelten, ıslah eden.
Müslim
İslam dininde olan, Müslüman.
Müslime
İslam dininde olan, Müslüman.
Müslüm
bk. Müslim
Müslüme
bk. Müslime
Mustafa
1. Seçilmiş, seçkin. 2. Hz. Muhammed'in adlarından.
Müştak
Özleyen, göreceği gelen, can atan.
Müstakim
1. Doğru, düz.2. Temiz, namuslu, doğru.
Müstakime
1. Doğru, düz.2. Temiz, namuslu, doğru.
Müşteba
bk. Müçteba
Müstecap
Dileği kabul edilmiş kimse.
Müştehir
Ünlü, şöhretli.
Müstenir
Işıklı, parlak.
Müstenire
Işık saçan, parlak.
Müstesna
Benzerlerinden farklı, üstün, ayrı tutulan.
Muştu
Müjde, sevindirici haber.
Muştubey
Müjde veren bey.
Mut
Kader, talih, kısmet.
Mutahhar
1. Temizlenmiş, temiz. 2. Kutlu, kutsal, mübarek.
Mutarra
1. Taze. 2. Güzel kokulu. 3. Cilalı, parlak.
Mutasım
Günahtan çekinen.
Muteber
(mu:teber)
Mutena
Özenle, dikkatle seçilmiş.
Muti
1. Boyun eğen, itaat eden. 2. Bağlı, sadık. 3. Rahat.
Mutia
1. Boyun eğen, itaat eden. 2. Bağlı, sadık. 3. Rahat.
Mutlu
Mutluluğa ermiş olan, mesut.
Mutlualp
Mutlu yiğit.
Mutluay
Mutlu güzel.
Mutlubay
Mutlu kimse.
Mutluer
Mutluluğa ermiş kimse.
Mutluğ
Mutlu.
Mutlugün
Mutlu günde doğmuş kimse.
Mutluhan
Mutlu hükümdar.
Mutluk
Mutlu.
Mutlukan
Mutlu soydan gelen kimse.
Mutlukhan
Mutlu hükümdar.
Mutlutekin
Mutlu hükümdar.
Mutver
Mutluluk ver anlamında kullanılan bir ad.
Muvaffak
1. Başarmış olan, başarılı. 2. Tanrının yardımını görmüş.
Muvahhide
Allah’ın birliğine inanan.
Muvahhit
Allah’ın birliğine inanan.
Muvakkar
1. Ağırbaşlı, vakarlı. 2. Ağırlanmış, saygı gösterilmiş.
Müveddet
Sevgi, muhabbet, dostluk.
Müyesser
Kolaylıkla olan, kolay yapılan.
Muzaffer
Zafer kazanmış, üstün.
Müzahir
Yardım eden, yardımcı.
Müzdat
Artmış, çoğalmış.
Müzehher
Çiçekli, çiçek açmış.
Müzekker
Erkek, er.
Müzeyyen
Süslenmiş, bezenmiş, süslü.
N
Nabi
1. Haberci, haber veren. 2. Yerden çıkıp fışkıran, kaynayan, akan. 3. Yüksek, yüce.
Nabia
Yerden çıkıp fışkıran, kaynayan, akan.
Nabiye
Haberci, haber veren.
Naci
1. Kurtulan, selamete kavuşan. 2. Cehennemden kurtulmuş, cennetlik.
Nacil
Soyu sopu temiz olan kimse..
Naciye
1. Kurtulan, selamete kavuşan. 2. Cehennemden kurtulmuş, cennetlik.
Nadi
1. Haykıran, çağıran. 2. Meclis, toplantı.
Nadide
Görülmemiş, az bulunan, değerli.
Nadim
Pişmanlık duyan, pişman.
Nadime
Pişmanlık duyan, pişman olan.
Nadir
Seyrek, az bulunur.
Nadire
Seyrek, az bulunur.
Nadiye
1. Bağıran, bağırıp çağıran, seslenen. 2. Toplantı, meclis.
Nafi
1. Yararlı, kârlı. 2. Tanrı adlarındandır.3. Yok eden, ortadan kaldıran, süren.
Nafia
Bayındırlık, bir yeri güzelleştirmek için yapılan çalışmaların tümü.
Nafile
1. İşe yaramayan, boş. 2. Fazladan kılınan namaz veya tutulan oruç.
Nafiye
Yok eden, ortadan kaldıran, süren.
Nafiz
1. Delip geçen. 2. İçe işleyen, giren. 3. Etkili, sözü geçen.
Nafize
1. Delip geçen. 2. İçe işleyen, giren. 3. Etkili, sözü geçen.
Nagehan
Ansızın, birdenbire, vakitsiz.
Nağme
Güzel ve uyumlu ses, ezgi.
Nahide
Körpe, genç kız.
Nahire
Ayın ilk günü veya son gecesi.
Nahit
1. Zühre, Venüs gezegeni. 2. Ar. Ergenliğe erişmiş
Naibe
Vekil, birinin yerine geçen.
Nail
Muradına eren, kazanmış, ele geçirmiş.
Naile
Muradına eren, kazanmış, ele geçirmiş.
Naim
1. Bolluk, varlık içinde yaşayış. 2. Cennetin bir bölümü.
Naime
Nazlı büyütülmüş, güzel ve zarif.
Naip
1. Birinin yerine geçen. 2. Kadı. 3. Nöbet bekleyen.
Naire
Ateş, alev, sıcaklık.
Naki
1. Temiz, pak. 2. Çok ince, çok güzel, arif.
Nakip
1. Bir kavim veya kabilenin başkanı. 2. Bir tekkede, şeyhin yardımcısı olan en eski derviş veya dede
Nakiye
1. Temiz, pak. 2. Çok ince, çok güzel, zarif.
Nakıp
bk. Nakip
Nakşıdil
Gönül resmi, gönül süsü.
Nalân
İnleyen, inleyici.
Namal
Adın duyulsun, ün kazan anlamında kullanılan bir ad.
Namdar
Namlı, ünlü.
Name
1. Mektup. 2. Aşk mektubu. 3. Kitap, dergi.
Nami
Ünlü, namlı, şöhretli.
Namiye
1. Yetişen, büyüyen, artan. 2. Güç kazanma.
Namık
Yazıcı, yazar, kâtip.
Namıka
Yazıcı, yazar.
Nardan
1. Nar taneleri. 2. Gözyaşı damlası.
Nardane
Nar tanesi.
Nargül
Ateş renginde, kırmızı gül.
Narhanım
Nar tanesi gibi kırmızı yüzlü kadın.
Narin
İnce yapılı, zarif.
Nariye
1. Ateşle ilgili. 2. Cin, peri.
Narkadın
bk. Narhanım
Nart
Yürekli, yiğit.
Narter
Cesur, yürekli kimse.
Nas
İnsanlar, halk, herkes.
Nasfet
İnsaf, adaletli olma.
Nasibe
1. Pay, hisse. 2. Allah’ın kısmet ettiği şey.3. Yollara nişan için dikilen tas.
Naşide
Şiir okuyan, şiir söyleyen, şiir yazan.
Nasih
Öğüt veren.
Nasiha
Öğüt veren.
Nasip
1. Pay, hisse. 2. Allah’ın kısmet ettiği şey.
Nasir
1. Yayan, saçan. 2. Nesir yazan.
Naşire
Dağıtan, yayan, saçan.
Naşit
Şiir okuyan, şiir söyleyen, şiir yazan.
Nasiye
Unutan, unutmuş olan.
Nasıf
1. Bir şeyi iki eşit parçaya bölen. 2. Ekmek.
Nasır
Yardımcı, yardım eden.
Nasıra
Yardımcı, yardım eden.
Nasrettin
Dine yardımı dokunan kimse, yardımcı.
Nasri
Tanrı yardımıyla, üstünlük ve ülke almakla ilgili.
Nasrullah
Allah'ın yardımı.
Nasuh
1. Öğütçü, öğüt veren. 2. Temiz, saf.
Nasuhi
Bozulmaz biçimde tövbe eden.
Natık
1. Söyleyen, konuşan. 2. Düşünen. 3. Bildiren, bildirici.
Natıka
1. Söz söyleyen, konuşan. 2. Düşünen. 3. Bildiren, bildirici.
Natuk
Güzel, düzgün konuşan, söz söyleyen.
Natuvan
1. Zayıf, güçsüz. 2. Beceriksiz.
Nayman
1. Sekiz. 2. Batı Moğolistan'da yaşayan sekiz kabileden oluşan topluluk.
Naz
Kendini beğendirmek için yapılan davranış, cilve.
Nazan
Nazlanan, nazlı, cilveli.
Nazar
1. Bakma, göz atma. 2. Düşünme. 3. Göz değme. 4. İtibar, saygı.
Nazbike
Nazlı kız.
Nazende
1. Naz eden, nazlanan, nazlı. 2. Sevgili.
Nazenin
1. Cilveli, nazlı, hoş. 2. Nazlı büyütülmüş, şımarık. 3. Yapısı ince, narin.
Nazhanım
Nazlı kız.
Nazif
Temiz, pak.
Nazife
1. Temiz, pak. 2. Zarif, kibar.
Nazik
(na:zik)
Nazir
Benzer, eş, örnek.
Nazire
Benzer, örnek, eş.
Nazıdil
Gönül nazı, gönül cilvesi.
Nazım
1. Düzenleyen, tanzim eden. 2. Manzum yazan.
Nazıma
1. Düzenleyen, tanzim eden. 2. Manzum yazan.
Nazır
1. Bakan, gören.2. Bakan, vekil.
Nazlan
Naz yap, kendini beğendir, nazlı, cilveli ol anlamında kullanılan bir ad.
Nazlı
Naz yapan, kendini ağıra satan, işveli, edalı.
Nazlıcan
Nazlı kimse.
Nazlıgül
Nazlı güzel.
Nazlıhan
Nazlı hükümdar.
Nazlım
Sevdiğim, değer verdiğim, üstüne titrediğim, edalım anlamında kullanılan bir ad.
Nazmi
1. Nazımla, sözle, şiirle ilgili. 2. Sıralı, tertipli.
Nazmiye
1. Nazımla, sözle, şiirle ilgili. 2. Sıralı, tertipli.
Nebahat
Şan, şeref, onur.
Nebahattin
Dinin şanı ve şerefi.
Nebi
1. Haberci. 2. Peygamber.
Nebih
Namlı, ünlü, şerefli.
Nebihe
Namlı, ünlü, şerefli.
Nebil
1. Yüksek nitelikli ve onurlu. 2. Akıllı, anlayışlı. 3. Bilgili ve erdemli.
Nebile
1. Yüksek nitelikli ve onurlu. 2. Akıllı, anlayışlı. 3. Bilgili, erdemli.
Nebiye
Haberci, haber veren, elçi.
Necabet
Soy temizliği, soyluluk.
Necabettin
Dinin soyluluğu.
Necat
Kurtuluş, kurtulma.
Necati
Kurtulmuş.
Neccar
1. Dülger. 2. Marangoz.
Necdet
Kahramanlık, yiğitlik, kuvvetli ve gözü pek olma.
Necibe
Soyu temiz, soylu.
Necile
Soyu temiz, soylu.
Necip
Soyu temiz, soylu.
Neclâ
1. Çocuk, evlat. 2. Kuşak, soy, nesil. 3. Güzel gözlü kadın.
Necmeddin
bk. Necmettin
Necmettin
1. Dinin yıldızı. 2. Erkek adı.
Necmi
Yıldızlarla ilgili, yıldızlara ait.
Necmiye
Yıldızlarla ilgili, yıldızlara ait.
Necve
Tümsek ve yüksek yer
Nedim
1. Sohbet arkadaşı. 2. Güzel öykü anlatan, tatlı konuşan.
Nedime
1. Sohbet arkadaşı. 2. Güzel öykü anlatan, güzel konuşan. 3. Kadın arkadaş.
Nedret
Azlık, seyreklik, az bulunma.
Nefaset
1. Hoşluk, güzellik. 2. Değerlilik.
Nefer
1. Bir adam, tek kişi. 2. Er, asker.
Nefi
Yararlı.
Nefis
Herkes tarafından beğenilen, çok güzel.
Nefise
Herkes tarafından beğenilen, çok güzel.
Nehar
Gündüz.
Nehip
1. Dehşet, korku. 2. Yağmacı, çapulcu.
Nehir
1. Akarsu, ırmak. 2. Çok, bol, fazla.
Nehire
Çok, bol, fazla.
Nehri
Nehirle ilgili olan.
Nejat
1. Soy, nesil. 2. Doğa, yaradılış, yapı.
Nejlâ
bk. Neclâ
Nemutlu
İyi bir olay, mutlu bir durum karşısında söylenen bir söz.
Neptün
Güneşe yakınlığı bakımından sekizinci olan gezegen.
Nergis
1. Çiçekleri ayrı ayrı veya bir kök sap üzerinde şemsiye durumunda, beyaz veya sarı renkte soğanlı bir süs bitkisi. 2. Güzelin gözü.
Nergise
Fil dişi veya kemikten nergis biçiminde oyulmuş tavan süsü.
Nerim
Pehlivan, yiğit.
Neriman
Pehlivan, yiğit, cesur.
Nermi
Yumuşaklık, gevşeklik.
Nermin
Yumuşak, nazik, ince.
Neşat
Sevinç, keyif, neşe, şenlik.
Neşe
Sevinç, mutluluk.
Neşecan
Neşeli, sevinçli kimse.
Neşegül
Neşeli, sevinçli güzel.
Neşem
Sevincim, mutluluğum anlamında kullanılan bir ad.
Neşenur
Neşeli, sevinçli güzel.
Neşet
Meydana gelme, oluşma.
Neşever
Mutluluk, sevinç ver anlamında kullanılan bir ad.
Nesibe
Soylu, soyu temiz.
Neşide
1. Şiir, manzume. 2. Atasözü durumuna gelmiş olan dize veya beyit.
Nesil
Aynı çağda yaşayan ve hemen hemen aynı yaşta bulunan kimselerin tümü, kuşak.
Nesim
1. Yumuşak esinti, yel. 2. Yumuşak huylu.
Nesime
1. Yumuşak esinti, yel. 2. Yumuşak huylu.
Nesimi
Yumuşak huylu.
Nesip
Soylu, soyu temiz.
Neşit
Sevinçli, neşeli, şenlikli.
Nesli
Nesligül, Neslihan, Neslişah adlarının kısaltılmış biçimi.
Nesligül
Soyu gül gibi güzel olan.
Neslihan
Han soyundan gelen, soylu.
Neslişah
Şah soyundan gelen.
Nesrin
Bir tür yaban gülü.
Nesteren
Ağustos gülü, yaban gülü.
Neşve
bk. Neşe
Netice
Sonuç.
Neva
1. Ses, ahenk, nağme. 2. Refah, mutluluk.
Neval
1. Talih, kader. 2. Bağış, ihsan.
Nevale
1. Talih, kısmet. 2. Bağış, ihsan. 3. Yiyecek, içecek şey, azık.
Nevbahar
İlkbahar.
Nevber
1. Genç, yeni yetme kız. 2. Turfanda meyve veya sebze.
Nevcan
Yeni doğmuş, küçük, genç.
Nevcivan
Genç, yeni yetişen.
Neveda
Yeni tarz, yeni biçim.
Neveser
Türk müziğinde eski bileşik bir makam.
Nevfel
1. Deniz. 2. Leyla ile Mecnun hikâyesindeki Mecnun'un adı.
Nevgül
Yeni açmış gül, gonca.
Nevhiz
Yeni yetişmiş, taze, körpe.
Nevide
İyi, sevinçli haber, müjde.
Nevin
Yeni, çok yeni.
Nevinur
Renk renk ışık.
Nevir
1. Parlaklık. 2. Ağaç çiçeği.
Nevit
İyi, sevinçli haber, müjde.
Nevnihal
Ağacın taze sürgünü, yeni, körpe fidan.
Nevra
1. Işıklı olma, parlaklık. 2. Çiçek, özellikle beyaz çiçek.
Nevres
Yeni yetişen, genç, körpe.
Nevreste
Yeni yetişmiş, genç, taze.
Nevrettin
Dinin ışığı, aydınlığı.
Nevri
Işıklı, parlak.
Nevriye
Işıklı, parlak.
Nevruz
1. Yeni gün. 2. Eski İran takvimine göre yeni yılın ve baharın başlangıç günü. 3. Güneşin Koç burcuna girdiği gün.
Nevsal
Yeni yıl.
Nevsale
Genç, taze, küçük.
Nevvare
Ağaç çiçeği.
Nevzat
Yeni doğmuş, yeni doğan çocuk.
Neyire
bk. Neyyire
Neyran
bk. Niran
Neyyire
1. Işıklı, aydınlık. 2. Işık veren cisim, cisme dönüşmüş, cisimleşmiş nur. 3. Güneş.
Neyyiri
1. Nurlu, parlak. 2. Işıklı cisim. 3. Güneş
Neyzen
Ney çalan kimse.
Nezafet
Temizlik, paklık.
Nezahat
bk. Nezahet
Nezahattin
Dinin temizliği.
Nezahet
Temizlik, ahlak temizliği.
Nezaket
İncelik, kibarlık.
Nezih
1. Temiz, lekesiz, masum. 2. Rahat ve huzur veren.3. Güzel, kibar.
Nezihe
1. Temiz, lekesiz, masum. 2. Rahat ve huzur veren.3. Güzel, kibar.
Nezihi
Temiz, saf, ince.
Nezir
1. Kendini Tanrı'ya ve ibadete adayan. 2. Bir dilekte bulunan, adak adayan.
Nezire
1. Kendini Tanrı'ya ve ibadete adayan. 2. Bir dilekte bulunan, adak adayan.
Nida
(nida:)
Nidai
Bağıran, seslenen.
Nigâr
1. Resim gibi güzel, sevgili. 2. Put.3. Resim.
Nihade
Konulmuş, bırakılmış.
Nihai
Sonuncu.
Nihal
1. Fidan, taze sürgün. 2. İnce ve düzgün vücutlu sevgili.
Nihan
1. Gizli, saklı. 2. Sır, giz.
Nihat
Doğa, huy, yaradılış.
Nihayet
(niha:yet)
Nil
1. Mavi, lacivert. 2. Mısır’dan geçip Akdeniz’e dökülen nehir.
Nilay
Ayın parlaklığı.
Nilberk
Parıltı, ışık.
Nilgûn
bk. Nilgün
Nilhan
Nil ve han.
Nili
Lacivert renkli.
Nilsu
Nil ve su.
Nilüfer
Yaprakları uzun saplı, çiçekleri büyük, beyaz, su yüzeyinde açan, göl ve su birikintilerinde yetişen su bitkisi
Nimet
(Ni:met)
Nimetullah
Tanrının verdiği nimet.
Niran
1. Ateşler. 2. Cehennem.
Nisa
1. Kadın.2. Kur'an-ı Kerim'de IV. sure.
Nisan
Yılın dördüncü ayı.
Nişanbay
Ünlü, meşhur, tanınmış kimse.
Nisani
Nisan ayında doğan.
Nisvan
Kadınlar.
Niyaz
1. Yalvarma, yakarma. 2. İstek, arzu. 3. Dua.
Niyazi
Yalvaran, niyaz eden.
Niyet
Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat.
Nizam
1. Kural.2. Düzen, tertip, sıra. 3. Kanun.
Nizamettin
Dinin nizamı, düzeni.
Nizami
Tertipli, düzenli.
Nizar
Zayıf.
Nogay
1. Köpek.2. Kafkasya'da yaşayan bir Türk kavmi.
Noyan
1. Başkomutan. 2. Bey.
Nuh
1. Ağlama.2. İnanışa göre, üçüncü peygamber olup tufanda bütün canlılardan birer çift alarak bir gemide kurtulmuştur.
Nuhbe
Her şeyin iyisi, seçkini.
Nuhcan
Nuh Peygamber gibi uzun ömürlü olması istenilen.
Nuhkan
Nuh Peygamber soyundan olan.
Nükhet
Güzel koku.
Numan
1. Kan. 2. Gelincik.
Nur
1. Aydınlık, ışık, parıltı. 2. Tanrısal bir güç tarafından gönderildiğine inanılan parlaklık. 3. Kur´an-ı Kerim.
Nural
Aydınlık, ışık al anlamında kullanılan bir ad.
Nurâlem
Evreni, âlemi aydınlatan ışık.
Nuralp
Parlak, ışıklı, aydınlık yiğit.
Nuran
Nurlu, ışıklı, aydınlık.
Nurani
1. Işıklı, ışık saçan. 2. Saygı uyandıran, nurlu.
Nuratay
Nurlu, ışık saçan tanınmış kimse.
Nuray
Ayın parlaklığı, ay ışığı.
Nuraydın
Aydınlık, ışık, parlaklık.
Nurbaki
Sürekli aydınlık, nurlu, parlak olan.
Nurbanu
Işık saçan, aydınlık yüzlü, nur yüzlü kadın, hanım.
Nurbay
Nurlu, aydınlık kimse.
Nurben
Nurluyum, ışık saçıyorum anlamında kullanılan bir ad.
Nurbige
Güzel, parlak kadın.
Nurcan
Nurlu, ışıklı, aydın kimse.
Nurcihan
Dünyayı aydınlatan nur, âlemin, dünyanın ışığı.
Nurçin
Nur toplayan, ışık derleyen.
Nurdağ
Aydınlığı dağlara vuran.
Nurdal
Aydınlık, parlak bir soydan gelen.
Nurdan
Işıktan oluşmuş, nurlu, ışıklı, parlak.
Nurdanay
Çok ışıklı, çok parlak.
Nurdane
Nur tanesi.
Nurdide
Göz nuru, göz ışığı.
Nurdil
Nurlu gönül, ışıklı gönül.
Nurdoğan
Nurlu, parlak biri biçimde doğan.
Nurdoğdu
Nur topu gibi bir çocuk dünyaya geldi anlamında kullanılan bir ad.
Nurefşan
Işık saçan, çevresini aydınlatan.
Nurel
Nurlu, ışık saçan kimse.
Nurer
Nurlu, aydınlık, ışık saçan kimse.
Nurersin
Sana nur, aydınlık, ışık ulaşsın anlamında kullanılan bir ad.
Nurettin
Dinin ışığı, nuru.
Nurfer
Işık, aydınlık.
Nurfeza
Işığı artıran, ışık saçan.
Nurfidan
Nurlu, aydınlık genç.
Nurfide
Aydın, ışıklı genç.
Nurgök
Göğün aydınlığı, parlaklığı.
Nurgül
Aydınlı, ışık saçan güzel.
Nurgün
Güneş ışığı, aydınlığı.
Nurhan
Işık saçan hükümdar.
Nurhanım
Aydınlık, ışık saçan hanım.
Nurhayal
Hayalleri süsleyen aydınlık, ışık.
Nurhayat
Hayat veren ışık, aydınlık.
Nurhilâl
Ay ışığı, parlaklığı.
Nuri
Işıklı, aydınlık.
Nurihak
Tanrının ışığı, nuru.
Nurinisa
Kadınlığın nuru, ışığı.
Nuriş
Nuriye adının halk dilinde bozulmuş biçimi.
Nuriye
Işıklı, aydınlık.
Nurışık
Işık, aydınlık, parlaklık.
Nurkadın
Aydın, parlak kadın.
Nurkan
Temiz, aydınlık soydan gelen kimse.
Nurkut
Işıklı, aydınlık, kutlu, uğurlu kimse.
Nurlan
Işıklan, ışık saç anlamında kullanılan bir ad.
Nurlu
1. Işıklı, aydınlık, parlak. 2. Saygı uyandıran, temiz.
Nurmah
Ay gibi güzel ve nurlu.
Nurmelek
Melek gibi saf ve temiz güzel.
Nurnigâr
Işıklı, aydınlık sevgili.
Nurol
Aydınlık ol, ışık saç anlamında kullanılan bir ad.
Nuröz
Özü, içi aydınlık, nurlu olan.
Nurper
Işık kanatlı.
Nurperi
Işıklı, aydınlık, peri kadar güzel.
Nursabah
Işıklı, aydınlık sabah.
Nursaç
Işık saç, aydınlat anlamında kullanılan bir ad.
Nurşah
Aydınlık, parak şah.
Nursal
Işık saç, çevreni aydınlat anlamında kullanılan bir ad.
Nursan
Aydınlık, temiz adı olan.
Nursel
Işık seli, aydınlık seli.
Nurselen
Çokça aydınlık, parlaklık.
Nurseli
bk. Nursel
Nursema
Işıklı, aydınlık gökyüzü.
Nursen
Sen nur gibi aydınlık, ışıklı, güzelsin anlamında kullanılan bir ad.
Nursenin
Aydınlık, parlaklık, ışık senindir anlamında kullanılan bir ad.
Nurser
Işık ser, çevreni aydınlat anlamında kullanılan bir ad.
Nurseren
Işık seren, aydınlık saçan.
Nursev
Işığı, aydınlığı, parlaklığı sev anlamında kullanılan bir ad.
Nurseven
Aydınlığı, ışığı seven.
Nursevil
Parlak, aydın güzelller tarafından sevil anlamında kullanılan bir ad.
Nursevim
Işık, aydınlık sevgisi.
Nursevin
Aydınlığı, ışığı, parlaklığı sevin anlamında kullanılan bir ad.
Nursim
Aydınlık ve gümüş gibi parlak.
Nursima
Işıklı, aydınlık yüz.
Nursine
Işıklı, aydınlık göğsü olan.
Nursu
Parlak ve berrak su gibi temiz ve saf olan.
Nursun
Sen ışıksın, nur gibi aydınlıksın anlamında kullanılan bir ad.
Nurtaç
Nurlu, ışıklı taç giymiş olan.
Nurtan
Işıklı, aydınlık tan.
Nurtane
Parlak ve ışıklı olan.
Nurtek
Nur gibi parlak ve aydınlık olan.
Nurtekin
Nurlu, aydınlık hükümdar.
Nurten
Teni berrak, ışıklı, aydınlık olan.
Nurtop
Çok güzel, ışıktan bir top kadar güzel olan.
Nurullah
Tanrı'nın nuru.
Nurver
Işık, aydınlık ver anlamında kullanılan bir ad.
Nurveren
Işık, parlaklık, aydınlık veren.
Nurzat
Nurlu, aydınlık kişi.
Nurzen
Nurlu, ışıklı kadın.
Nurzer
Altın gibi parlak ve değerli olan.
Nuşabe
İçene ölümsüzlük vereceğine inanılan su, bengi su, hayat suyu.
Nuşin
Tatlı, lezzetli.
Nusret
1. Yardım. 2. Allah’ın yardımı. 3. Üstünlük, başarı.
Nusrettin
Dinin üstünlüğü.
Nüvide
Müjde, hayırlı haber.
Nüvit
Müjde, iyi haber.
Nuyan
bk. Noyan
Nüzhet
1. Eğlence, neşe. 2. Ferahlık, sevinç.
O
Oba
1. Çadırlarda yaşayan göçebe ailelerin meydana getirdiği topluluk. 2. Genellikle bölmeli göçebe çadırı.
Ö
Öbek
Yığın, takım, grup.
O
Oben
O, benim anlamında kullanılan bir ad.
Obuz
Su kaynağı.
Ocak
1. Ateş yakmaya yarayan, pişirme, ısıtma, ısınma gibi amaçlarla kullanılan yer. 2. Ev, aile, soy.
Ö
Öcal
Yapılan kötülüğün acısını çıkar, öcünü al anlamında kullanılan bir ad.
O
Ocan
O, cana yakın dosttur anlamında kullanılan bir ad.
Od
Ateş.
Oder
Ateş gibi canlı, coşkulu, hareketli kimse.
Odhan
Ateşli hükümdar.
Odkan
Canlı, coşkulu kimse.
Odkanlı
Canlı, coşkulu, ateşli kimse.
Odman
Ateş gibi canlı, coşkulu, hareketli kimse.
Ö
Ödül
1. Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat. 2. Bir iyiliğe karşılık olarak verilen armağan.
O
Odyak
Ateşli ve coşkulu ol anlamında kullanılan bir ad.
Odyakar
Ateş gibi can yakan kimse.
Odyakmaz
Ateş yakmaz.
Oflas
bk. Oflaz
Oflaz
1. İyi, güzel, eksiksiz, tam. 2. Gürbüz, yakışıklı, güzel giyinen. 3. Becerikli. 4. Eflatun rengi. 5. İşe yarar.
Oflazer
İyi, güzel, eksiksiz, becerikli kimse.
Ogan
1. Tanrı. 2. Güçlü, kuvvetli.
Oganalp
Güçlü yiğit.
Oganer
Güçlü kimse.
Ogansoy
Güçlü soydan gelen kimse.
Oğanverdi
Allah bağışladı anlamında kullanılan bir ad.
Ö
Öge
1. Çok akıllı. 2. Yaşlı kimse. 3. Bir ulusun büyüğü, ileri geleni. 4. Hekim. 5. Ün, şöhret.
O
Ogeday
bk. Ögeday
Ö
Öger
Akıllı, bilgili kimse.
Öget
1. Beğenilen, aranılan, övülen.2. İyi, güzel.
Ögetürk
Akıllı, bilgili Türk.
Öğmen
Harman.
Öğrünç
Sevinç.
O
Ogül
O, gül gibi güzeldir anlamında kullanılan bir ad.
Oğulbalı
1. Çok güzel, eksiksiz. 2. Erkek çocuktan olan. 3. Beyaz ve iyi bal.
Oğulbaş
İlk doğan erkek çocuk.
Oğulbay
Zenginlik getiren çocuk.
Oğulbey
Beyin oğlu.
Oğulçak
Küçük oğul.
Oğulcan
Çok sevgili çocuk.
Oğultan
Sabahleyin doğan çocuk.
Oğultekin
Biricik, benzersiz çocuk.
Oğultürk
Türk çocuğu.
Ogün
Anımsanan, belirli bir günde doğan kimse.
Ö
Öğünç
bk. Övünç
O
Oğur
1. Uğur. 2. Samimi, içten dost. 3. Bir şey yapabilmek için ele geçen zaman veya elverişli durum.
Oğuralp
Uğurlu, mutlu yiğit.
Oğurata
Uğurlu ata.
Oguş
1. Oymak. 2. Hısım, akraba. 3. Bereket.
Ö
Öğüt
Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz.
Öğütal
Öğüt dinle anlamında kullanılan bir ad.
O
Oğuz
1. Sağlam, gürbüz, güçlü delikanlı. 2. Temiz kalpli dost, iyi arkadaş. 3. Kır adamı, köylü. 4. Saf, deneyimsiz kimse. 5. Türklerin en büyük boylarından birinin ve bu boydan olan kimselerin adı.
Oğuzalp
Gerçekten dost olan yiğit.
Oğuzata
Gerçek dost olan ata.
Oğuzbala
Güçlü, kuvvetli çocuk.
Oğuzbay
Gerçek dost.
Oğuzcan
Gerçek dost.
Oğuzer
Güçlü, kuvvetlü kimse.
Oğuzhan
Güçlü, kuvvetli hükümdar.
Oğuzkan
Güçlü, kuvvetli soydan gelen kimse.
Oğuzman
Güçlü, sağlam, iyi yürekli, dost kimse.
Oğuztan
Güçlü kuvvetli, iyi yürekli kimse.
Oğuztüzün
Yumuşak huylu, güçlü kuvvetli kimse.
Ö
Ök
Akıl, hatır, zekâ, zihin.
O
Okakın
Oklarla yapılan saldırı.
Okal
Okunu al, savaşa hazırlan anlamında kullanılan bir ad.
Okan
Anlayışlı.
Okanalp
Anlayışlı yiğit.
Okanay
Anlayışlı kimse.
Okandan
Tanrı'dan gelen, Tanrı'nın verdiği.
Okaner
Anlayışlı kimse.
Okar
Başında ok biçiminde bir tel demeti bulunan balıkçıl, telli balıkçıl.
Okat
Okat anlamında kullanılan bir ad.
Okatan
Ok atan, ok fırlatan.
Okatar
Ok atan, ok fırlatan.
Okatay
Tanınmış ok atıcısı.
Okay
1. Satürn gezegeni. 2. Beğenme.
Okayer
Beğenilen kimse.
Okbaş
Usta ok atıcısı.
Okbay
Ok atıcısı.
Okboğa
Güçlü, kuvvetli ok atıcısı.
Okbudun
Okçu millet.
Okcan
Canlı, hareketli, canı tez.
Okçun
1. Uzak, öte.2. Uzakta bulunan.
Okdağ
Dağlarda gezen okçu.
Okdemir
Güçlü, kuvvetli kimse.
Ö
Öke
bk. Öge
Ökeer
Akıllı, bilgili kimse.
Ökelik
Akıllılık, bilgelik.
O
Oker
Hızlı, canlı, hareketli kimse.
Okergin
Hareketli, canlı olgun kimse.
Okgüç
Ok gibi güçlü ve hızlı kimse.
Okgüçlü
Ok gibi çevik, hızlı ve güçlü olan kimse.
Okhan
Hareketli, güçlü hükümdar.
Okkan
Hareketli ve güçlü soydan gelen kimse.
Ö
Ökkeş
Erkek örümcek.
Öklü
Akıllı.
O
Okman
1. Ok gibi hızlı, güçlü kimse. 2. Okçu.
Ö
Ökmen
Akıllı, zeki, bilgili kimse.
Ökmener
Akıllı, bilgili kimse.
O
Okşak
1. Benzeyiş. 2. Benzeyen, andıran.
Oksal
Ok at anlamında kullanılan bir ad.
Oksaldı
Ok attı, fırlattı" anlamında kullanılan bir ad.
Oksalmış
Ok atmış, ok fırlatmış kimse.
Okşan
Benzeyen, andiran.
Oksar
Okunu hazırla anlamında kullanılan bir ad.
Oksay
Okları hazırla anlamında kullanılan bir ad.
Oksev
Oku sev anlamında kullanılan bir ad..
Okseven
Oku seven.
Oksever
Oku seven.
Oksu
Ok gibi güçlü ve su gibi temiz olan.
Oktan
Ok atan, okçu.
Oktar
Ok atan, okçu.
Oktaş
Ok gibi hızlı, taş gibi sağlam olan kimse.
Oktay
Ok gibi güçlü olan eşsiz kimse.
Ö
Ökte
Akıllı, zeki, anlayışlı, bilgili.
Öktem
1. Güçlü. 2. Onurlu.
Öktemer
1. Güçlü kimse.2. Onurlu kimse.
Ökten
1. Akıllı, bilgili.2. Kahraman, cesur.
Öktener
1. Akıllı, bilgili kimse.2. Kahraman, cesur kimse.
O
Oktuğ
Ok ve tuğ.
Oktunç
Ok gibi hareketli, tunç gibi sağlam olan kimse.
Oktüre
Ok gibi hareketli dürüst kimse.
Oktüremiş
Ok gibi hareketli ve hızlı olan kimse.
Oktürk
Güçlü, hareketli Türk.
Okumuş
Öğrenim görmüş, bilgili.
Okur
Okumayı seven, okuyan kimse.
Okuş
1. Zekâ, akıl, anlayışlılık. 2. Çağrı, davet.
Okuşlu
Zeki, akıllı, anlayışlı.
Okutan
Eğitici, öğretmen.
Okuyan
1. Okumayı seven. 2. Çağıran, davet eden.
Okver
Okuyuver, oku anlamında kullanılan bir ad.
Okverdi
Okudu, okuyuverdi anlamında kullanılan bir ad.
Okyalaz
Hareketli ve hararetli kimse.
Okyan
Okuyan, bilgili.
Okyanus
Ana karaları birbirinden ayıran büyük deniz.
Okyar
Hareketli, canlı dost.
Okyay
Ok gibi hızlı yay gibi sert olan..
Olca
1. Ganimet. 2. Kadın esir. 3. Bolluk, bereket.
Olcabay
Ganimet alan kimse.
Olcan
Gerçek dost ol anlamında kullanılan bir ad.
Olcay
1. Baht, talih, şans. 2. Bahtlı, talihli.
Olcayhan
Çanslı, bahtlı hükümdar.
Olcayto
Bahtlı, şanslı, talihli.
Olcaytu
bk. Olcayto
Olcaytuğ
bk. Olcayto
Olcaytürk
Şanslı, talihli Türk.
Ö
Ölçüm
Ölçülerek elde edilen sonuç.
O
Olçun
1. Eli işe yatkın, becerikli, usta. 2. Kendini olduğundan üstün gösteren. 3. Hekimlik taslayan kimse.
Oldaç
Şişman, büyümeye ve gelişmeye elverişli olan.
Oldağ
Yücel, yüksel anlamında kullanılan bir ad.
Ö
Ölen
1. Çiçek açmış çayır. 2. Şarkı. 3. Sulak arazi. 4. Nemli, yaş.
O
Olgaç
Olgun, yetişkin, iyi gelişmiş.
Olgun
Bilgi, görgü ve hoşgörüsü gelişmiş kimse.
Olgunay
Dolunay.
Olguner
Yetişmiş, iyi gelişmiş kimse.
Olgunsoy
Olgun, yetişmiş bir soydan gelen kimse.
Olgunsu
İnsana ölümsüzlük verdiğine inanılan hayat suyu.
Olkıvanç
Kıvanç duyacağın işler yap anlamında kullanılan bir ad.
Ö
Ölmez
Uzun ömürlü.
Ölmezbey
Uzun ömürlü bey.
O
Olpak
Her zaman temiz, dürüst bir insan ol anlamında kullanılan bir ad.
Olsan
Adın duyulsun, ünlü ol anlamında kullanılan bir ad.
Oluk
1. Olgun, olgunlaşmış. 2. Irmak. 3. Çay ve dereden küçük akarsu.
Oluş
Oluşma, meydana gelme, varlık kazanma.
Omaç
Hedef, amaç, gaye.
Omaca
1. Bel kemiği. 2. Topuk kemiği.
Omay
1. Seçkin, seçilmiş. 2. Özet, öz.
Ö
Ömer
1. Yaşama, yaşayış, hayat, canlılık. 2. İkinci halife.
O
Omur
Omurgayı oluşturan kemiklerin ortak adı.
Ö
Ömüral
Uzun ömürlü ol anlamında kullanılan bir ad.
O
Omurca
Küçük omur.
Ö
Ömürcan
Uzun ömürlü.
Ömürlü
Uzun yaşayan, uzun ömürlü.
O
Omurtak
Küçük kartal.
Ö
Önad
Adı önde gelen, tanınan.
Önal
Üstün gel, başta ol anlamında kullanılan bir ad.
Önalan
Önce davranan, üstün gelen, başta olan.
O
Onan
1. Daha iyi bir duruma giren, mutlu olan. 2. Hastalıktan, dertten kurtulan.
Onar
1. Daha iyi bir duruma giren, mutlu olan. 2. Hastalıktan, dertten kurtulan.
Onaran
1. Düzelten, yararlı bir duruma getiren. 2. İyileştiren, tedavi eden. 3. Başaran, bitiren.
Onart
Düzenli, muntazam.
Onat
1. İyi, güzel, düzgün. 2. İyi yaradılışlı. 3. Doğru, dürüst, nitelikli. 4. Kolay.5. Uygun, münasip, yakışır.6. İyi ahlâklı.
Onatkan
İyi, dürüst, temiz bir soydan gelen.
Onatkut
İyi yaradılışlı, kutlu kimse.
Onatsü
İyi, güzel, dürüst asker.
Onay
Uygun bulma, onaylama.
Ö
Önaydın
İlerisi, önü aydınlık olan.
O
Onbulak
On kaynak.
Ö
Öncel
1. Birine göre kendinden önce yerini tutmuş olan kimse. 2. Bizden önce yaşamış olanlar.
Öncü
1. Kılavuz, rehber. 2. Önder. 3. Yeni bir görüş ve akım başlatan kimse.
Öncübay
Öncü olan kimse.
Öncüer
Öncü olan kimse.
Önder
1. Bir topluluğa başkanlık eden kimse. 2. Önde giden, yol gösteren, kılavuz.
Önderol
Önderlik yap anlamında kullanılan bir ad.
Öndeş
Yol gösteren, rehber, kılavuz.
Öndünç
1. Haberci. 2. Başta olan.
O
Onel
On el.
Ö
Önemli
Önemi olan, değerli.
Önen
Hak, adalet.
O
Oner
On kişi.
Ö
Öneri
Öne sürülen görüş, düşünce, teklif.
O
Onerim
On müjde.
Ö
Öneş
1. Rehber, kılavuz. 2. İnat.
Öney
Önde olan, önde gelen, üstün.
O
Ongan
bk. Ongun
Ongay
Kolay.
Ö
Öngel
Ağırbaşlı kimse.
Öngen
Başarı, zafer.
Öngör
İleriyi düşünerek, göz önünde tutarak davran anlamında kullanılan bir ad.
Öngören
İleriyi düşünerek, göz önünde tutarak davranan.
O
Ongu
1. Gönül rahatlığı, mutluluk, sağlık. 2. Bayındırlık, gelişmişlik.
Ö
Öngül
İlk çocuğa verilen bir ad.
O
Ongun
1. Eksiksiz, tam. 2. Verimli, bol. 3. Kutlu, uğurlu, beğenilen kimse. 4. Kurtulmuş, onmuş. 5. Gelişmiş, gürbüz. 6. Bayındır.
Ongunalp
Kutlu, uğurlu, beğenilen yiğit.
Onguner
Kutlu, uğurlu, beğenilen kimse.
Ongüneş
On güneş.
Ongunsu
Kutlu, uğurlu, beğenilen soydan gelen kimse.
Ongur
Kurtuluş.
Ö
Öngüt
1. Saklanarak yanaşma, izinden yürüme. 2. Hücum etmek için elverişli yer.
Öniz
Daha önce iz bırakmış olan, ünlü.
Önkal
Önde ol, ileride ol anlamında kullanılan bir ad.
Önnur
İlk çocuğa verilen bir ad.
Önol
Başta gel, önde ol anlamında kullanılan bir ad.
Önsal
Önde ol, ileride ol anlamında kullanılan bir ad.
Önsav
Başta gelen düşünce.
Önsel
Hiçbir denemeye dayanmayan, yalnız akıl yoluyla yapılan.
Önsoy
Tanınan, önde gelen soydan olan kimse.
Öntaş
Güçlü, lider olan kimse.
O
Onuğ
bk. Onuk
Onuk
Sevgili, aziz.
Onuker
Sevilen, sevgili insan, saygıdeğer.
Onuktan
Sevgili, aziz kimse.
Onuktekin
Sevilen, sayılan benzersiz insan.
Onul
İyileş, iyi ol, sağlıklı ol anlamında kullanılan bir ad.
Onultan
İyileştiren, düzelten, sağlığına kavuşturan.
Onur
1. İnsanın kendine karşı duyduğu saygı. 2. Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı değer, şeref.
Onurad
Onuruyla tanınmış kimse.
Onural
Şan ve şeref kazan anlamında kullanılan bir ad.
Onuralp
Onuruyla tanınmış yiğit.
Onurhan
Onurlu hükümdar.
Onurkan
Onurlu bir soydan gelen kimse.
Onurlu
Onurlu, şerefli kimse.
Onursal
Saygı için verilen veya övünç için kabul edilen, fahri (başkanlık, üyelik, profesörlük vb. unvan).
Onursan
Onuruyla tanınmış, şerefli kimse.
Onursay
Onur-say.
Onursev
Onurlu olmayı sev anlamında kulanılan bir ad.
Onurseven
Onurlu olmayı seven.
Onursoy
Onurlu soydan gelen.
Onursu
Onurlu bir soydan gelen.
Opak
Cin, peri gibi doğaüstü yaratık.
Opçin
Silah.
Orak
1. Ekin biçme zamanı, hasat. 2. Ekin biçme aracı.
Orakay
Temmuz.
Oral
Kaleyi, şehri ele geçir, zaptet anlamında kullanılan bir ad.
Oralmış
Kale, şehir almış, zaptetmiş.
Oran
1. Ölçü, nispet, derece. 2. Tahmin. 3. Ölçülü, hesaplı. 4. Anlayış. 5. Abartma, abartı. 6. Özel işaret, nişan.
Oranlı
1. Oranı olan, ölçülü. 2. Anlayışlı, akılcı. 3. Ilımlı.
Oray
1. Ateş gibi kızıl renkli ay. 2. Şehirli, şehirde yaşayan.
Orbay
Ordu komutanı.
Orbek
Şehir beyi.
Orcan
Kale veya şehirde bulunanların yakın dostu.
Orcaner
Kalede veya şehirde bulunanların yakın dostu.
Orçun
Ardıllar, halefler.
Ö
Ören
1. Eski yapı veya kent kalıntısı. 2. Şehir, kent. 3. Köy. 4. Bitek ova. 5. Ormanlık yer
Örenel
Eliyle bir şeyler ören kimse.
Örengül
Yaban gülü.
Örfi
Törenlerle, âdetlerle ilgili.
Örfiye
Törelerle, âdetlerle ilgili.
Örge
1. Yükselen, yukarı çıkan. 2. Yukarı, üst. 3. Herhangi bir yapıttaki süsleyici öge.
Örgen
1. Organ. 2. İnce halat, urgan.
O
Orgül
Ateş gibi kırmızı renkli gül.
Orgun
Gizli, saklı.
Orgunalp
Gizlenmiş, saklanmış yiğit.
Orguntay
Gizlenmiş, saklanmış kimse.
Orhan
Şehrin yöneticisi, hâkimi.
Orhun
Orta Asya Türklerinin kullandığı en eski yazı.
Ö
Örik
bk. Örük
O
Orkan
bk. Orhan
Orkide
Çiçeklerinin güzelliği nedeniyle seralarda yetiştirilen değerli bir süs bitkisi.
Orkun
bk. Orhun
Orkuş
Ateş kırmızısı renkli bir kuş.
Orkut
Kutlu, uğurlu şehir.
Orkutay
Kutlu, uğurlu şehir.
Orman
Ağaçlarla örtülü geniş alan.
Ö
Örnek
1. Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey. 2. Durumu ve niteliği benimsenmeye değer kimse.
Örs
Üzerinde maden dövülen, çelik yüzeyli demir kütle.
Örsan
Yüce adı olan.
Örsay
Yüce olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
Örsel
Sel gibi çağlayan değerli kimse.
Örskan
Sağlam bir soydan gelen kimse.
O
Ortaç
1. Tepe. 2. Mirasçı. 3. Veliaht.
Ortak
Birlikte iş yapan, ortaklaşa yararlarla birbirlerine bağlı kimselerden her biri.
Ortan
Ateş renginde kızıl tan.
Ortanca
1.Yaş bakımından üç kardeşin büyüğü ile küçüğü arasında bulunan.2. Büyüklük, irilik bakımından üç nesne arasında sondan veya baştan ikinci gelen. 3. Lati Taşkırangillerden, kırmızı, pembe veya mor renkli çiçeklerini yaz başında açan, gölgelik yerlerde yet
Ö
Örtaş
Kuvvetli, güçlü olan değerli kişi.
Örtay
Değerli, saygın kişi.
O
Ortun
Ortanca kardeş.
Ortunç
Ateş renginde tunç.
Oruç
1. Tanrı'ya ibadet amacıyla yeme, içme vb. şeylerden belli bir süre veya biçimlerde kendini alıkoyma.2. Çok sevilen veya istenen şeylerden uzak durma.
Oruk
1. Aile, oymak. 2. Göçmen olarak gelip bir yere yerleşen. 3. Yol, çare, imkân.
Orum
1. Gurur. 2. Geniş orman, çalılık.
Orun
1. Özel yer. 2. Önemli bir görevlinin çalıştığı yer, makam. 3. Gizli, habersiz. 4. Huy, yaradılış.
Ö
Öründü
Seçkin, seçilmiş, beğenilen.
Örüner
Açık tenli kimse.
O
Orus
Talih, baht, saadet.
Oruz
Düşünce.
Ö
Öryürek
Güçlü, korkusuz.
O
Oskan
Akıllı.
Oskay
Neşeli, mutlu.
Osman
1. Bir tür kuş veya ejderha.2. Hz. Muhammet'in damadı, üçüncü halife. 3. Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk hükümdarı.
Ö
Öşme
Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak.
O
Otacı
Hekim, doktor.
Otağ
Büyük ve süslü çadır.
Otak
bk. Otağ
Otakçı
1. Otağ yapan veya satan kimse. 2. Orduda otağ kuran er.
Otamış
İyileştiren, sağaltan.
Otaran
1. Hayvanlar otlatan çoban. 2. Beğenen, isteyen.
Otay
Ateş renginde ay.
Ö
Ötleğen
Sığırcığa benzeyen ötücü bir kuş.
Ötnü
Yalvarma, dileme, isteme, rica.
O
Otuk
1. Çakmak. 2. Çakmak taşı.
Ö
Ötüken
1. Oğuz Destanı'nda Tiyenşan dağlarıyla Orhun havzası arasında bulunduğu belirtilen, ormanlık, kutsal bölge. 2. Moğ. Yer ilahesi.
Ötün
Yalvarma, dileme, isteme.
Öveç
İki üç yaşındaki erkek koyun.
Övet
Şükretme.
Övgü
Birini veya bir şeyi övmek için söylenen söz veya yazılan yazı.
Övgül
Övülmeye değer, nitelikli kimse.
Övgün
bk. Övgül
Övgünç
bk. Övünç
Övül
Başarılarınla, iyi niteliklerinle kendini beğendir, övgü kazan anlamında kullanılan bir ad.
Övün
Başarılarınla, iyi niteliklerinle kendini yücelt anlamında kullanılan bir ad.
Övünal
Övünerek al anlamında kullanılan bir ad.
Övünç
Övünmeye yol açan, övünülecek şey.
O
Oy
1. Düşünce, görüş. 2. Bir sorunla ilgili düşünceyi işaret, söz veya yazıyla belirtme.
Oya
1. Genellikle ipek ibrişim kullanılarak iğne, mekik, tığ veya firkete ile yapılan ince dantel. 2. İnce, güzel, nazik.
Oyaçiçek
İnce, kibar, nazik kız.
Oyal
Düşüncesine başvur anlamında kullanılan bir ad.
Oyalı
1. Oya ile süslenmiş. 2. Oya gibi güzel, zarif.
Oyalp
Görüş, düşünce sahibi yiğit.
Oybozan
Görüşe, düşünceye karşı çıkan.
Oyhan
Görüş, düşünce sahibi hükümdar.
Oykan
bk. Oyhan
Ö
Öykü
1. Ayrıntılarıyla anlatılan olay.2. Hikâye
O
Oykut
Kutlu, mutlu düşünceye sahip olan.
Oylum
İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş.
Oymak
1. Birçok boydan oluşan, göçebe veya yerleşik topluluk, aşiret. 2. İzcilikte küçük birlik. 3. Semt, mahalle. 4. Arazinin alçak, çukur yeri. 5. Hısım, akraba.
Oyman
Görüş, düşünce sahibi kimse.
Ö
Öymen
Evcimen, evine bağlı kimse.
O
Oytun
1. Kutsal, mübarek. 2. Beğenilen, güzel yer. 3. Alçak yer, ova.
Oytunç
bk. Oytun
Ö
Öz
1. Bir kimsenin benliği, manevi varlığı. 2. Bir şeyin temel ögesi. 3. Kan bağı ile bağlı olan, üvey olmayan. 4. Katıksız, arı.
Özak
Özü temiz, doğru kimse.
Özakan
Katıksız, saf bir biçimde akan.
Özakar
bk. Özakan
Özakay
Özü temiz kimse.
Özakın
İçten gelerek yapılan akın.
Özakıncı
İçten gelerek akın yapan kmse.
Özaktuğ
Başıa beyaz tuğ takmış kimse.
Özal
Özünü al, gerçeğini al anlamında kullanılan bir ad.
Özalp
Özünde yiğit olan kimse.
Özalpman
Özünde yiğit olan kimse.
Özalpsan
Yiğitliğiyle tanınan kimse.
Özaltan
Gerçek hükümdar olan kimse.
Özaltay
Özünde yükseklik, yücelik olan kimse.
Özaltın
Özü altın gibi değerli olan kimse.
Özaltuğ
Kırmızı tuğ takınmış olan kimse.
O
Ozan
1. Şiir yazan, şair. 2. Halk şairi. 3. Şakacı, güzel ve tatlı konuşan.
Ozanalp
Şakacı, tatlı dilli, şiir söyleyen yiğit.
Ozanay
Şakacı, tatlı dilli, şiir söyleyen kimse.
Ozaner
Şakacı, tatlı dilli, şiir söyleyen kimse.
Ozansoy
Şakacı, tatlı dilli, şiir söyleyen bir soydan gelen.
Ozansü
Şakacı, tatlı dilli, şiir söyleyen asker.
Ö
Özant
Yeminine bağlı kimse.
Özarda
Sonradan gelen kimse.
Özarı
Arı gibi çalışkan kimse.
Özark
Özü temiz kimse.
Özarkın
Özü yavaş, sakin olan kimse.
Özaslan
Aslan gibi güçlü, soylu kimse.
Özata
Gerçekten ataya yaraşır olan kimse.
Özatay
Özü herkesçe tanınan kimse.
Özay
Özü ay gibi temiz, parlak, aydınlık olan kimse.
Özaydın
Özü temiz, aydınlık kimse.
Özayhan
Özünde hükümdarlık olan kimse.
Özaytan
Sabahın ilk vakitleri gibi aydınlık ve parlak olan.
Özbağ
Gerçek dost olan kimse.
Özbal
Balın özü gibi tatlı olan kimse.
Özbala
Öz çocuk.
Özbaş
Gerçek önder, kılavuz.
Özbaşak
Gerçek başak.
Özbatu
Gerçekten üstün gelen, yenen.
Özbay
Gerçekten zengin olan kimse.
Özbaydar
Gerçekten zengin olan kimse.
Özbek
1. Güçlü, cesur, korkusuz kimse. 2. Orta Asya’da yaşayan bir Türk boyu ve bu boydan gelen kimse.
Özbekkan
Özbek soyundan gelen kimse.
Özben
Gerçekten ben anlamında kullanılan bir ad.
Özberk
Özü güçlü kimse.
Özbey
Gerçekten bey olan kimse.
Özbil
Özünü bil, aslını tanı anlamında kullanılan bir ad.
Özbilek
Bileği güçlü olan kimse.
Özbilen
Özünü bilen, kendisini tanıyan kimse.
Özbilge
Gerçekten bilgili olan kimse.
Özbilgin
Gerçekten bilgin olan kimse.
Özbilir
Kendini bilen kimse.
Özbir
Özü, sözü bir olan kimse.
Özboğa
Gerçekten güçlü, kuvvetli olan kimse.
Özçam
Özü çam gibi doğru olan kimse.
Özcan
Gerçekten dost olan kimse.
Özcanan
Gerçek sevgili olan.
Özcebe
Savaşa hazır olan kimse.
Özçelik
Özü çelik gibi sert ve güçlü olan kimse.
Özçevik
Canlı, çevik, hareketli kimse.
Özçın
Özü doğru, saf, temiz kimse.
Özçınar
Özü çınar ağacı gibi doğru ve dürüst olan kimse.
Özdağ
Özü dağ gibi yüce olan kimse.
Özdal
Özü dal gibi nazik ve zarif oaln kimse.
Özdamar
Özünde inatçılık olan kimse.
Özdeğer
Özü değerli olan kimse.
Özdek
1. Temel, esas, kök. 2. İç, öz, çekirdek. 3. Madde.
Özdel
Hediye.
Özdemir
Özü demir gibi güçlü olan kimse.
Özden
1. Soyca temiz, köleliği olmayan özgür kimse. 2. Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili. 3. Suların geçtiği yer, su geçidi. 4. Özsu.
Özdener
Soyca temiz, köleliği olmayan özgür kimse.
Özderen
Derli toplu kimse.
Özdeş
Her türlü nitelik bakımından eşit olan, benzer olan.
Özdil
İçten, samimi dost.
Özdilek
Candan dilenen dilek.
Özdilmaç
Güvenilir çevirmen.
Özdinç
Özü canlı olan kimse.
Özdinçer
Özü canlı olan kişi.
Özdoğa
Gerçek doğa.
Özdoğal
Gerçekten doğal olan.
Özdoğan
Öz kardeş.
Özdoğdu
Öz kardeş olarak dünyaya geldi anlamında kullanılan bir ad.
Özdoğmuş
Öz kardeş.
Özdoğru
Özü temiz, dürüst, doğru olan kimse.
Özdoru
bk. Özdoruk
Özdoruk
Özü yüce olan kimse.
Özduran
Özü sakin olan kimse.
Özdurdu
Özü sakinleşti anlamında kullanılan bir ad.
Özduru
Özü temiz ve dürüst olan kimse.
Özdurul
Özü sakinleşsin anlamında kullanılan bir ad.
Özdurum
Özü sakin, durulmuş kimse.
Özek
1. Güç. 2. Çalışkan. 3. Küçük dere. 4. Ağacın, bitkinin içi, özü. 5. Bitki filizi. 6. Bir şeyin ortası. 7. Sel yarıntısı.
Özekan
Canlı, hareketli kimse.
Özel
1. Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan. 2. Devlete değil, kişiye ait olan. 3. Her zaman görülenden, olağandan farklı, dikkate değer.
Özen
1. Bir işin elden geldiğince iyi olması için gösterilen çaba. 2. İçerlek, en içeride olan. 3. İlk söz. 4. Birbirine yakın iki dağın arasındaki uzaklık, ara. 5. Dere, ırmak.
Özenay
Özen gösteren kimse.
Özenç
1. İstek. 2. Gıpta, imrenme.
Özender
Ender bulunan yaradılışta olan, değerli.
Özengin
Özü sağlam, dürüst olan kimse.
Özengül
Kendisine özen gösteren güzel kadın.
Özenir
Çaba gösteren, en iyisini yapmaya çalışan kimse.
Özenli
Kendisine özen gösteren kimse.
Özer
Yiğit, doğru kimse.
Özercan
Yiğit, doğru kimse
Özerdal
Genç kimse.
Özerdem
Bütün erdemleri özünde toplayan kimse.
Özerdim
Özüne, gerçeğine erdim, ulaştım anlamında kullanılan bir ad.
Özerdinç
Özünden canlı, dinç olan erkek.
Özerek
Asıl amaç, ulaşılmak istenen şey.
Özerhan
Grçekten yiğit olan hükümdar.
Özerinç
Gerçek huzura kavuşmuş kimse.
Özerk
Kendi kendini idare edebilen kimse.
Özerkin
Gerçek özgür kimse.
Özerkmen
Özünden güçlü olan kimse.
Özerman
Gerçekten yiğit, kahraman, yürekli kimse.
Özerol
Gerçek yiğit ol anlamında kullanılan bir ad..
Özertan
Gerçekten erdemli olan kimse.
Özertem
Gerçekten erdemli olan kimse.
O
Ozgan
Öne geçen, kazanan, başarılı.
Ö
Özge
1. Başka. 2. Yabancı. 3. İyi, güzel. 4. Şakacı. 5. Cana yakın, sıcakkanlı.6. Yürekli, gözü pek.
Özgebay
İyi, güzel, yürekli erkek.
Özgeci
Kişisel yarar gözetmeden başkasına yararlı olmaya çalışan kimse.
Özgeer
İyi, güzel, cana yakın erkek.
Özgen
Özü geniş, rahat, sakin kimse.
Özgenalp
Özü geniş, rahat, sakin yiğit.
Özgenay
Özü geniş, rahat, sakin kimse.
Özgenç
Özü genç kimse.
Özgener
Özü geniş, rahat, sakin kimse.
Özger
İyi, güzel,cana yakın kimse.
Özgiray
Gerçek hükümdar.
Özgü
1. Kutsal. 2. Özellikle birine veya bir şeye ait olan.
Özgüç
Özü güçlü, kuvvetli kimse.
Özgül
Özü gül gibi olan.
Özgülay
Özü gül gibi olan güzel.
Özgüleç
Güler yüzlü, içten gülen kimse.
Özgülüm
Gerçekten gül gibi güzel olanım anlamında kullanılan bir ad.
Özgün
1. Nitelikleri bakımından benzerlerinden ayrı ve üstün olan. 2. Yalnız kendine özgü bir nitelik taşıyan.
Özgünay
Kendisine has nitelikleri olan güzel.
Özgünel
Kendisine has becerileri olan kimse.
Özgüner
Kendine özgü nitelikleri olan kimse.
Özgüneş
Özü güneş gibi parlak ve aydınlık olan kimse.
Özgüney
Kendisine has nitelikleri olan güzel.
Özgür
1. Kendi kendine hareket etme, davranma, karar verme gücü olan. 2. Tutuklu olmayan, hür. 3. Başkasının kölesi olmayan. 4. Bağımsız.
Özgürcan
Özgürlüğe düşkün kimse.
Özgürel
Bağımlı olmayan, özgür davranan kimse.
Özgüven
Kendine güvenen kimse.
Özhakan
Hükümdar soyundan gelen kimse.
Özhan
Hükümdar soyundan gelen kimse.
Özil
Gerçekten o memleketten olan kimse.
Özilhan
Gerçek hükümdar.
Özilter
Yurdun gerçek koruyucusu, savunucusu olan kimse.
Özinal
Gerçek arkadaş, dostolan kimse.
Özinan
Gerçekten inançlı olan kimse.
Özipek
Özü ipek gibi saf ve dürüst olan kimse.
Öziş
Gerçektem eş olan kimse.
Özkal
Özün değişmesin, hep böyle kal anlamında kullanılan bir ad.
Özkan
Temiz ve asil soydan gelen kimse.
Özkar
Özü kar gibi temiz olan kimse.
Özkaya
Özü kaya gibi güçlü olan kimse.
Özkayra
İçten gelen bağış, iyilik.
Özke
1. Sağlam, sağlıklı. 2. Temiz yürekli.
Özkent
Gerçekten şehirli olan kimse.
Özker
Sağlam, temiz yürekli kimse.
Özkerman
Sağlam, temiz yürekli kimse.
Özkın
Özü kın gibi korucucu, saklayıcı olan.
Özkınal
Özü kın gibi koruyucu olan kimse.
Özkınay
Özü kın gibi koruyucu olan kimse.
Özkoç
Gerçekten koç gibi kuvvetli ve güçlü kimse.
Özkök
Özü sağlam olan kimse.
Özkul
Gerçek kul.
Özkula
Gerçekten kula renginde olan.
Özkurt
Gerçek kurt.
Özkut
Gerçek kut, mutluluk.
Özkutal
Gerçek mutluluk senin olsun anlamında kullanılan bir ad.
Özkutay
Özü uğurlu ve ay gibi parlak olan kimse.
Özkutlu
Özü kutlu, uğurlu olan kimse.
Özkutsal
Özüne mutluluk saç anlamında kullanılan bir ad.
Özlek
1. Toprağın özü, verimli yeri. 2. Zaman. 3. Doğaüstü güç.
Özlem
Bir kimse veya bir şeye duyulan aşırı görme, kavuşma arzusu, hasret.
Özlen
Özlenecek kadar sevilen kişi ol anlamında kullanılan bir ad.
Özlenen
Özlem duyulan, kavuşmak istenilen, sevilen kimse.
Özler
Özlem duyan, kavuşmak isteyen kimse.
Özleyiş
Özleme, özlem duygusu.
Özlü
1. Özü, benliği olan. 2. İçten, gerçek.
Özlüer
Gerçek yiğit.
Özlütürk
Gerçek Türk.
Özman
bk. Özmen
Özmen
Özü sağlam, iyi kişilikli kimse.
Özmert
Gerçekten mert olan kimse.
Özmut
Özünde mutlu olan kimse.
Öznil
Gerçek nil.
Öznur
Özü ışıklı, aydınlık kimse.
Özöğe
Bir şeyin aslı, özü.
Özoğul
Öz oğul.
Özoğuz
Gerçekten yiğit olan kimse.
Özok
Özü ok gibi güçlü olan kimse.
Özokçu
Gerçek okçu.
Özoktay
Ok gibi güçlü olan eşsiz kimse.
Özol
Özün değişmesin, olduğun gibi görün anlamında kullanılan bir ad.
Özön
Gönlü geniş kimse.
Özönder
Gerçek önder.
Özozan
Gerçek şair.
Özpala
Gerçekten yiğit kimse.
Özpeker
Çok güçlü erkek.
Özpetek
Gerçek petek.
Özpınar
Gerçek pınar.
Özpolat
Özü çelik gibi sağlam olan kimse.
Özpulat
bk. Özpolat
Özşahin
Özü şahin gibi güçlü olan kimse.
Özsan
Adı duyulmuş, ünlü.
Özsanlı
Adı duyulmuş, ünlü.
Özsel
Özle ilgili, öze ilişkin.
Özselen
Gerçek haber.
Özşen
Özü hep neşeli olan kimse.
Özsevi
İçten gelen sevgi.
Özsoy
Temiz, iyi, köklü soydan gelen kimse.
Özsözlü
Sözünden dönmeyen, sözünü tutan kimse.
Özsu
Bitki ve hayvan dokularında bulunan sulara verilen ad.
Özsüer
Gerçekten asker olan kimse.
Özsun
Kendini göster anlamında kullanılan bir ad.
Özsungur
Gerçekten soğukkanlı, sakin kimse
Özsüt
İyi süt emmiş, soylu, temiz kimse.
Öztan
Gerçek aydınlık.
Öztanır
Kendini tanıyan, bilen kimse.
Öztarhan
Ayrıcalıklı, saygın bir kişiliğe sahipolan kimse.
Öztaş
Özü taş gibi sağlam olan kimse.
Öztay
Özü genç olan kimse.
Öztaylan
İnce, kibar, güzel, uzun ve düzgün boylu kimse.
Öztek
Biricik, tek.
Öztekin
Benzersiz kimse.
Özten
Teni düzgün olan.
Öztimur
bk. Özdemir
Öztin
Ruhun özü.
Öztinel
Ruhsal yönden sağlıklı erkek.
Öztiner
Ruhsal yönden sağlıklı erkek.
Öztoklu
Gönlü doymuş kimse.
Öztoygar
bk. Toygar
Öztuna
bk. Tuna
Öztunç
Özü tunç gibi güçlü olan kimse.
Öztürk
Katıksız, saf Türk.
Özü
Duru, katıksız olan.
Özüak
Özü tertemiz olan kişi.
Özüdoğru
Özü doğru olan kimse.
Özüm
Kardeş gibi tutulup sevilen kimse.
Özün
1. Hakkıyla kazanılmış ün. 2. Şan.
Özüpek
Ruhen güçlü olan kimse.
Özütok
Gönlü doymuş kimse.
Özver
Özveride bulun anlamında kullanılan bir ad.
Özverdi
Özveride bulundu" anlamında kullanılan bir ad.
Özveren
Özveride bulunan, fedakâr kimse.
Özveri
Bir amaç veya kişi için kendi yararlarından vazgeçme, fedakârlık.
Özvermiş
Özverili davranan, fekakâr.
Özyay
Özü yay gibi sert olan kimse.
Özyörük
Gerçek yörük.
Özyurt
Anayurt.
Özyuva
Gerçek yuva.
P
Padişah
Hükümdar, sultan.
Pak
1. Temiz, arı. 2. Saf, katışıksız. 3. Kutsal, mübarek.
Pakalın
Dürüst, doğru, iyi tanınmış kimse.
Pakân
Ermişler, azizler.
Pakbaz
1. İçten bağlı, vefalı. 2. Aziz.
Pakel
İyi işler yapan, doğru kimse.
Paker
Temiz, dürüst, iyi kimse.
Paki
Temizlik, saflık.
Pakize
1. Temiz, lekesiz. 2. Halis, saf.
Pakkan
Temiz soydan gelen kimse.
Pakman
Temiz, dürüst, soylu kimse.
Paksan
Temiz, doğru, namuslu tanınmış kimse.
Paksu
Su gibi temiz ve saf olan kimse.
Paksüt
Temiz süt emmiş, soyu temiz kimse.
Pamir
Orta Asya’da Tacikistan, Çin, Sincan Uygur Özerk sınırında bulunan lalenin ana vatanı olan ve Himalaya Dağlarının kuzey silsilelerini teşki eden sıra dağların adı.
Pamuk
1. Koza biçimindeki meyvesi, üç, dört, beş dilimli olan, sıcak bölgelerde yetişen tarım bitkisi. 2. Bu bitkinin tohumlarının çevresinde oluşmuş, ince, yumuşak tellerin adı. 3. Yumuşak huylu, ince kişi.
Papatya
İlkbaharda çiçek açan, taç yaprakları beyaz, ortası sarı kömeçli bir kır çiçeği.
Parla
Işık saç, ışılda, ün kazan, tanın anlamlarında kullanılan bir ad.
Parlak
1. Parlayan, ışıldayan. 2. Temiz. 3. Çok başarılı.
Parlanur
Nur gibi parla, ışık saç anlamında kullanılan bir ad.
Parlar
Işık saçan, ışıldayan, aydınlık veren.
Payan
1. Son, nihayet. 2. Uç, kenar.
Paye
1. Aşama, rütbe, derece. 2. Basamak, merdiven basamağı. 3. İkizlerin bir yıldızı, Cevza burcu.
Payende
1. Duran, sürekli, daimî. 2. Destek, dayanak.
Payidar
1. Saygın, rütbeli. 2. Kalıcı.
Pek
1. Sert, katı. 2. Sağlam, dayanıklı. 3. Hızlı.
Pekak
Çok temiz, çok ak.
Pekay
Çok parlak, çok güzel.
Pekbal
Çok tatlı, çok sevimli.
Pekdeğer
Çok değerli, çok kıymetli.
Pekkan
Sağlam, temiz soydan gelen.
Peköz
Özü sağlam kimse.
Pekşen
Şen, neşeli, mutlu kimse.
Peksu
Çok saf ve temiz.
Pelin
Bileşikgillerden, yapraklarında acı, ıtırlı bir madde bulunan, hekimlikte ve içki yapımında kullanılan bir bitki.
Pelit
Çınar, meşe vb. ağaçların meyvesi.
Pembe
Beyaz ile kırmızının karışmasından oluşan açık renk.
Pembegül
Pembe rekli gül.
Perçem
1. Kâkül. 2. Yele. 3. Mızrak, bayrak gibi şeylerin başlarına konan püskül.
Peren
Ülker yıldızı.
Peri
1. Doğaüstü güçleri olduğuna inanılan, düşsel dişi varlık. 2. Çok güzel, çok alımlı kadın.
Perican
Peri gibi güzel olan.
Periçehre
Peri yüzlü, peri kadar güzel.
Peride
1. Uçmuş. 2. Soluk, solmuş.
Perihan
1. Büyücü, perileri davet eden. 2. Periler hükümdarı.
Perinişan
Peri gibi, periye benzeyen.
Perinur
Nur yüzlü, peri kadar güzel.
Periru
Peri yüzlü, çok güzel.
Periveş
Peri gibi, çok güzel.
Perizat
1. Peri çocuğu. 2. Güzel, çok güzel.
Perize
1. Kırmızı altın. 2. Ateşte pişirilen ekmek.
Permun
Bezek, süs.
Perran
Uçan, uçucu.
Pertev
Işık, parlaklık.
Peruze
bk. Piruze.
Pervane
Geceleri ışık çevresinde döner küçük kelebek.
Perver
Büyüten, yetiştiren, besleyen, koruyan, eğiten.
Pervin
Ülker yıldızı, Süreyya.
Perviz
1. Üstün, galip. 2. Güzellik. 3. Cilve.
Pesen
1. Kırağı, çiy. 2. Sis. 3. İnce ince yağan kar, çisenti.
Pesent
1. Beğenen, beğenmiş. 2. Beğenme, seçme.
Petek
1. Arıların yumurtalarını bırakmak ve bal depo etmek için yaptığı bal mumu yuvacıklar. 2. Arı kovanı. 3. Topraktan, çamurdan yapılan tahıl ambarı.
Peyker
Yüz, surat.
Peyman
Yemin, ant.
Piran
Yaşlılar, ulu erenler, ermişler.
Piraye
Süs, ziynet.
Piruze
Mavi renkli, değerli bir süs taşı, firuze.
Pınar
Yerden kaynayarak çıkan su, kaynak.
Pırıl
1. Çok parlak, çok ışıklı.2. Çok temiz 3. Eksiksiz.
Pırıltı
Pırıldayan şeyin çıkardığı ışık.
Pırlanta
Değerli bir tür elmas.
Pıtırca
Koyu pembe renkli bir bahar çiçeği.
Pıtrak
1. Dikenli tohumu insanların giysilerine, hayvanların tüylerine yapışan bir ot. 2. Ağaç dallarında kuruyup dikenleşen küçük budaklar.
Polat
1. Çelik. 2. Güç, kuvvet.
Poyraz
1. Kuzeydoğudan esen soğuk rüzgâr. 2. Kuzey yönü.
Prenses
Hükümdar ailesinden olan kadın.
Pullu
1. Pulla işlenmiş, pulla süslenmiş. 2. Süslü, bezenmiş.
Punar
bk. Pınar
Pürçek
1. Şakaklardan sarkan saç, zülüf. 2. Ağaç ve bitkilerin saçak gibi ince kökleri. 3. Oya, püskül, saçak.
Püren
1. Kimi ağaçlarda, yapraklardan ayrı olarak süren ince yaprak. 2. Çalılık ve sık otlu yerler. 3. Sarı, kırmızı çiçek açan ufak yapraklı, arıların çok sevdiği bir tür ot. 4. Meşe ağacı filizi.
Pürfer
Çok parlak, aydınlık.
Pürşan
Şanlı, şerefli.
Pürşen
Neşe dolu, hayat dolu.
Pütün
Olgun, yetkin.
R
Rabbani
1. Tanrı´yla ilgili, Tanrısal. 2. Kendini olanca gücüyle Tanrı’ya veren.
Rabi
Dördüncü çocuk.
Rabia
1. Dördüncü. 2. Saatteki salisenin altmışta biri. 3. Tanzimat’tan sonra memurlukta bir rütbe.
Rabih
Yararlı, kazançlı, kârlı.
Raci
1. Yalvaran, rica eden. 2. Umutlu, umut veren.
Racih
Değerli, üstün.
Raciye
1. Rica eden, yalvaran. 2. Umutlu.
Radi
bk. Razı
Radife
Dinsel inanışa göre kıyamette üfürülecek surun ikincisi.
Radiye
Rıza gösteren, kabul eden, boyun eğen.
Rafet
bk. Refet
Rafettin
bk. Refettin
Rafi
1. Kaldıran, yükselten, yücelten. 2. Tanrı´nın adlarından biri.
Rafia
Kaldıran, yükselten, destek olan.
Rafih
Rahat ve huzurlu yaşayan.
Rağbet
1. İstek, arzu. 2. İstekle karşılama.
Ragibe
1. Rağbet eden, isteyen. 2. Bol hediye.
Ragıp
İstekli, isteyen, rağbet eden.
Rahi
1. Rahat, huzurlu, dingin. 2. Far. Yolcu.
Rahile
Yolcu, sefere çıkan.
Rahim
1. Esirgeyen, acıyan, koruyan, merhametli. 2. Tanrı´nın adlarından.
Rahime
1. Acıyan, acıyıp esirgeyen, merhametli. 2. Hafif sesli, latif sözlü kız.
Rahiye
Bal arısı.
Rahman
1. Ayrım gözetmeksizin tüm canlılara merhamet eden, koruyan. 2. Tanrı’nın adlarından.
Rahmani
Tanrı’ya özgü, Tanrı’dan gelen, kutsal.
Rahmet
Acıma, esirgeme, koruma.
Rahmeti
Koruyan, esirgeyen.
Rahmetullah
Tanrı’nın esirgemesi, koruması.
Rahmi
Acıyan, merhamet eden.
Rahmiye
Acıyan, merhamet eden.
Rahşan
Parlak, parıltılı, ışıklı.
Rahşende
Parıldayan, parıldayıcı.
Raif
Acıması olan, merhametli.
Raife
Acıyan, esirgeyen, merhametli.
Raik
Alımlı, güzel, hoş.
Raika
Alımlı, güzel, hoş.
Rakibe
Herhangi bir alanda üstünlük sağlamaya çalışanlardan her biri.
Rakide
Durgun, sessiz, hareketsiz.
Rakime
Yazılan şey, mektup.
Rakip
1. Herhangi bir alanda üstünlük sağlamaya çalışanlardan her biri. 2. Koruyucu. 3. "Görüp gözeten" anlamında Tanrının adlarından biri.
Rakım
Yazan, çizen kimse.
Rakıme
Yazan, çizen.
Ramazan
1. Arabi ayların dokuzuncusu, oruç tutulan ay. 2. Bu ayda doğanlara verilen ad.
Rami
Ok, mermi vb. atan, kimse.
Ramis
1. Kumda saklı. 2. Gerçekleri saklayan.
Ramiye
Fırlatan, atan.
Ramiz
1. Akıllı, zeki. 2. İşaretlerle, simgelerle gösteren.
Rana
Güzel, göze hoş görünen.
Raşide
Akıllı, doğru yola giden.
Rasih
1. Köklü, kök salan 2. Bilgisi çok geniş olan.
Rasiha
1. Köklü, kök salan 2. Bilgisi çok geniş olan.
Rasim
Resim yapan, çizgi çizen kimse.
Rasime
1. Âdet, eskiden kalma âdet. 2. Tören, merasim.
Rasin
Sağlam, dayanıklı, güçlü.
Raşit
Akıllı, doğru yola giden.
Rasiye
Büyük dağ.
Ratibe
1. Sıraya koyan, tertipleyen. 2. Görev.
Ratip
Sıraya koyan, tertipleyen.
Rauf
1. Esirgeyen, acıyan, çok merhametli. 2. Tanrı adlarından.
Raufe
Merhametli, acıyan.
Ravza
Çimeni, ağacı bol olan yer, bahçe.
Rayet
Sancak, bayrak.
Rayiha
Güzel koku.
Rayıhan
Han bayrağı, han sancağı.
Razi
bk. Razı
Raziye
Boyun eğen, kabul eden, rıza gösteren.
Razı
Boyun eğen, kabul eden, rıza gösteren.
Rebi
İlkbahar.
Rebia
Bir Arap kavmi adı.
Rebii
1. Baharla ilgili. 2. Baharda doğan kimse.
Rebiyye
1. Kış sonlarında yapılan ekim. 2. Eskiden ozanların bahara girerken büyüklere sundukları kaside. 3. Baharla ilgili.
Reca
1. Umut, umma. 2. İstek dilek.
Recai
İsteyen, rica eden, yalvaran.
Recep
1. Gösterişli, heybetli. 2. Arabi ayların yedincisi ve kutsal sayılan üç aylardan birincisi.
Refah
Bolluk, rahatlık.
Refahet
Bolluk, rahatlık.
Refet
Acıma, esirgeme, merhamet etme.
Refettin
İslâm dininin vermiş olduğu acıma, esirgeme duygusu.
Refhan
Varlık içinde yaşayan kimse.
Refi
Yüksek, yüce.
Refia
Yüksek, yüce.
Refiğ
Bolluk ve rahat içinde geçinen kimse.
Refih
Bolluk ve rahat içinde yaşayan kimse.
Refihe
Bolluk ve rahat içinde yaşayan kimse.
Refii
Yüksek, yüce, saygın kimse.
Refik
1. Arkadaş, yoldaş. 2. Koca, eş. 3. Yardımcı.
Refika
1. Kadın, eş. 2. Kadın arkadaş.
Refiye
bk. Refia
Reftar
Gidiş, yürüyüş.
Regaip
1. Çok istek gören, beğenilen. 2. Armağanlar. 3. İstekler, arzular.
Reha
(reha:)
Rehayeddin
Dinin kurtarıcısı, dini kurtaran.
Rehber
Yol gösterici, kılavuz.
Reis
Baş, başkan.
Rekin
1. Gururlu, ağırbaşlı. 2. Saygın yüce, yüksek.
Rekine
1. Gururlu, ağırbaşlı. 2. Saygın yüce, yüksek.
Remide
Ürkmüş, korkmuş.
Remzi
İşaretle, simgeyle ilgili, simgeli, simgesel.
Remziye
İşaretle, simgeyle ilgili, simgeli, simgesel.
Renan
Çok ses çıkaran, çınlayan, inleyip duran.
Rengin
1. Renkli, parlak renkli. 2. Güzel, hoş. 3. Süslü.
Renginar
Ateş renginde olan.
Resai
Süs, süsler.
Resane
Özlem, hasret.
Reşat
Doğru yolda yürüme, Hak yolunda ilerleme.
Reset
Layık, değer, yakışır.
Reside
Erişmiş, yetişmiş, olgunlaşmış.
Reşididdin
Dinin olgunu, dürüst olanı, dini bütün.
Reşik
Uzun boylu ve yakışıklı erkek.
Reşit
1. Doğru yolu tutan. 2. İyi hareket eden, akıllı. 3. Ergin.
Resmî
1. Devletle ilgili olan. 2. Törenle yapılan. 3. Çok ciddi.
Resmigül
Gül biçiminde, gül gibi, gül gibi güzel olan.
Resmiye
1. Devlet tarafından veya devlet adına olan. 2. Alayla, törenle olan. 3. Ciddi.
Resul
1. Elçi. 2. Peygamber.
Resulhan
Hükümdarın elçisi.
Revan
1. Yürüyen, giden, akan. 2. Ruh, can.
Reviş
1. Biçim, tarz, üslup. 2. Tutum, davranış, yol.3. Gidiş, yürüyüş.
Revza
bk. Ravza
Reyhan
Güzel kokulu bir süs bitkisi, fesleğen.
Reyya
Güzel koku.
Reyyan
Suya kanmış, suya doymuş.
Rezan
bk. Rezzan
Rezin
1. Vakarlı, temkinli, ağır, ağırbaşlı. 2. Sağlam.
Rezzak
Abdürrezzak adının kısaltılmış biçimi.
Rezzan
Ağır, ağırbaşlı, onurlu kimse.
Rical
1. Erkekler. 2. Devlet büyükleri.
Rifat
Yükseklik, yücelik, büyüklük.
Rikap
1. Büyük, saygın bir kimsenin huzuru, önü. 2. Binilecek yer, üzengi.
Rikkat
1. İncelik, naziklik. 2. Sevecenlik, acıma duygusu.
Rindan
Dünya işini hoş görenler, alçak gönüllüler, kalenderler.
Risalet
(risa:let)
Risalettin
Dinin elçisi, peygamber.
Rıdvan
1. Razı olma, hoşnutluk, memnuniyet. 2. Cennetin kapıcısı olan büyük melek.
Rıfat
bk. Rifat
Rıfkı
Yumuşak huylu, yavaş, ağır kimse.
Rıfkıye
Yumuşak huylu, yavaş, ağır kimse.
Rıza
Hoşnutluk, memnuniyet.
Rızkullah
Allah'ın rızkı, Allah'ın verdiği nimet.
Rızvan
bk. Rıdvan
Ruat
1. Bulut, gök gürültüsü. 2. Konuşkan. 3. Tehdit eden.
Rüçhan
1. Üstünlük, üstün olma. 2. Üstün tutma.
Ruhan
Yanaklar.
Ruhani
1. Ruhla ilgili. 2. Gözle görülmeyen. 3. Din adamı.
Ruhcan
Ruh ve can.
Ruhfeza
Ruha canlılık katan.
Ruhi
Ruhsal, ruhla ilgili.
Ruhinur
Nur yüzlü, aydınlık yüzlü.
Ruhişen
Şen ruhlu, neşeli, canlı kimse.
Ruhittin
Dinin ruhu, özü.
Ruhiye
Ruhla ilgili,ruha ait.
Ruhsal
Ruhla ilgili olan, ruhi.
Ruhşan
Yüce, üstün, şanlı ruh.
Ruhsar
1. Yanak. 2. Yüz, çehre.
Ruhsare
bk. Ruhsar
Ruhsat
İzin, müsaade.
Ruhsen
Sen cana can katıyorsun anlamında kullanılan bir ad.
Ruhugül
Gül yanaklı.
Ruhullah
İsa Peygamber.
Ruhunur
Yanakları parlayan.
Rukiye
Büyü, sihir, efsun.
Rüknettin
Dinin temel direği.
Rükni
bk. Rüknü
Rüknü
1. Bir şeyin en sağlam yanı. 2. Saygın, güçlü, önemli kimse.
Rüksan
Firdevsi’nin Şahname”sinde geçen, XI. yüzyıl İran efsanevi prensesinin adı.
Rümeysa
1. Küçükköpek Takımyıldızı'nda en büyük yıldızın adı. 2. Oğlunu peygamberimize hizmetçi olarak veren kadın sahabelerden birinin adı.
Ruşen
(ru:şen)
Rüstem
1. Yiğit, kahraman. 2. İran'ın efsanevi ünlü pehlivanı ve savaşçısı.
Rüştiye
Erginlikle ilgili, erginliğe ait.
Rüştü
1. Doğru yolda olan kimse. 2. Akıllı, ergin.
Rüsuhi
1. Sağlam, güçlü. 2. Becerikli, yetenekli.
Rüveyda
Yavaş yavaş, adım adım.
Rüveyde
bk. Rüveyda
Rüveyha
İncelik, zariflik.
Rüvide
bk. Rüveyda
Rüya
1. Düş. 2. Hayal, umut.
Rüzgâr
1. Zaman, devir. 2. Dünya. 3. Yel.
Ruziye
Gündüze ait, gündüzle ilgili.
S
Saadet
Mutluluk, bahtiyarlık.
Saadettin
1. Dinin mutluluğu.2. Dini uğurlu, kutlu kılan.
Saba
(saba:)
Sabah
Gündüzün ilk saatleri, günün başlangıcı.
Sabahat
Güzellik, yüz güzelliği.
Sabahattin
Dinin güzelliği.
Sabahnur
Sabah ışığı, sabah aydınlığı.
Ş
Şaban
Arabi ayların sekizincisi, ramazandan önce gelen ay.
S
Sabar
1. Döven, vuran. 2. Bir Türk boyu.
Sabbar
Çok sabırlı.
Sabih
Güzel, şirin.
Sabiha
Güzel, şirin, hoş.
Sabir
(sa:bir)
Sabire
Dayanan, sabreden.
Sabit
1. Değişmeyen, kımıldamayan. 2. Kanıtlanmış, anlaşılmış.
Sabite
1. Değişmeyen, kımıldamayan. 2. Kanıtlanmış, anlaşılmış.
Sabiye
Küçük kız, kız çocuğu.
Sabıka
Parlak, ışıklı.
Sabır
Katlanma, dayanma,ses çıkarmadan bekleme, tahammül etme.
Sabri
Sabırlı, sabreden.
Sabrinnisa
Kadınların sabırlısı.
Sabriye
Sabırlı, dayanıklı.
Sabur
1. Çok sabırlı. 2. Tanrı adlarındandır.
Sabutay
bk. Subutay
Sacide
Secde eden, alnını yere koyan.
Sacit
Secde eden, alnını yere koyan.
Saçı
1. Düğün armağanı. 2. Gelinin başına saçılan şeker, arpa, para gibi şeyler.
Ş
Şad
Mutlu, sevinçli.
S
Sada
(sada:)
Sadak
1. Ok koymaya yarayan meşin torba. 2. Sabah yeli.
Sadakat
Dostluk, içten bağlılık, doğruluk, vefalılık.
Ş
Şadan
(şa:dan)
S
Sadberk
1. Yüz yapraklı, katmerli. 2. Katmerli bir gül türü.
Sadedil
Temiz yürekli.
Sadegül
Bir gül kadar sade, temiz ve güzel olan.
Ş
Şader
Sevinçli kimse.
S
Sadettin
bk. Saadettin
Sadhezar
1. Yüz bin. 2. Çok fazla.
Sadi
Mutlul, uğurlu.
Sadice
Karışık olmayan, düz, yalın, saf.
Sadir
Sadır olan, ortaya çıkan.
Sadiye
Mutlu, uğurlu.
Sadık
İçten bağlı, doğru, gerçek dost.
Sadıka
İçten bağlı, doğru, gerçek dost.
Ş
Şadıman
(şa:dıman)
S
Sadrettin
Dinin başı, önderi.
Sadri
Göğüsle ilgili, göğse ait.
Sadriye
1. Göğüsle ilgili, göğse ait. 2. Çocuğun anasıyla olan bağı.
Sadullah
Tanrının kutlu, talihli kıldığı kimse.
Ş
Şaduman
bk. Şadıman
S
Sadun
Mübarek, kutlu, uğurlu.
Safa
(safa:)
Ş
Şafak
Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık.
Şafaknur
Şafak aydınlığı.
S
Safder
Saf yaran kimse.
Safer
Temiz yürekli, dürüst kimse.
Saffet
Saflık, temizlik, arılık.
Safi
Katıksız, saf, arı.
Safinaz
Çok nazlı, çok naz eden.
Safinur
Çok nurlu, çok aydınlık, temiz kimse.
Safir
Mavi renkli, değerli bir korindon türü, gök yakut.
Safire
1. İnce, güzel ses. 2. Islık.
Safiye
Katkısız, duru, arı.
Safiyet
Saflık, temizlik, masumluk.
Safiyüddin
Dini temiz, dini pak olan kimse.
Safıgül
Gül gibi, katıksız, saf, duru, temiz.
Safter
bk. Safder
Sağan
Hızlı uçan, uzun dar kanatlı küçük kuş.
Sağanak
Şiddetli ve kısa süreli yağmur.
Sağanalp
Herkese yararlı olan yiğit.
Sağbilge
Hekim, doktor.
Sağbudun
İyi, temiz, sıcakkanlı halk.
Sağcan
Sağlıklı kimse.
Sağdıç
1. Düğünde gelin veya güveye kılavuzluk eden kimse. 2. Dost, arkadaş.
Sağın
1. Serap. 2. Yanlışı, eksiği olmayan.
Sağınç
Emel, istek, amaç, düşünce.
Sağıt
Silah.
Sağlam
1. Sağlıklı. 2. Güvenilirlik. 3. Gerçek, inanılır.
Sağlamer
1. Sağlıklı kimse.2. Güvenilir kimse.
Sağlar
Sağ ve sağlıklı olanlar.
Sağlık
1. Hasta olmama durumu, esenlik. 2. Güvenilir, inanılır olma durumu.
Sağman
1. Sağlıklı kimse. 2. Eksiksiz, kusursuz, güvenilir kimse.
Sağun
Saygın, kutsal.
Ş
Şah
Hükümdar.
Şahabettin
Dinin yıldızı.
S
Sahabi
Hz. Muhammed'i görmüş, birlikte bulunmuş kimse.
Ş
Şahadet
bk. Şehadet
Şahadettin
bk. Şehadettin
Şahamet
(şaha:met)
Şahan
bk. Şahin
Şahane
Hükümdarlara yakışacak kadar güzel, eksiksiz olan.
Şahap
1. Kıvılcım. 2. Akan yıldız. 3. Cesur, yürekli kimse.
Şahat
Güçlü, güzel cins at, atların şahı.
S
Sahavet
Cömertlik, el açıklığı.
Sahba
1. Al, kızıl. 2. Şarap, özellikle kırmızı şarap.
Ş
Şahbanu
Hükümdar eşi, şah hanımı.
Şahbaz
1. Bir cins iri ve beyaz doğan. 2. Yiğit, cesur, kahraman kimse. 3. Atılgan, becerikli kimse.
Şahbey
Üstün nitelikli, saygın, yüce kimse.
Şahdane
İri inci tanesi.
Şahdar
Dallı, budaklı ağaç.
Şahende
Mutlu, memnun.
Şaheser
1. Değerli, üstün nitelikli. 2. Kalıcı, değerli, üstün yapıt.
Şahhanım
Kadınların en güzeli.
S
Sahibe
1. İye, sahip. 2. Koruyan, gözeten. 3. Bir iş yapmış olan. 4. Herhangi bir niteliği olan.
Ş
Şahika
Dağ tepesi, dağ doruğu, zirve.
S
Sahil
(sa:hil)
Ş
Şahin
Oldukça büyük boylu, yırtıcı kuş.
Şahinalp
Şahin gibi güçlü, yiğit, cesur kimse.
Şahinbay
Şahin gibi güçlü, yiğit kimse.
Şahinbey
Şahin gibi güçlü, yiğit kimse.
Şahiner
Şahin gibi güçlü, yiğit kimse.
Şahinhan
Şahin gibi güçlü, yiğit hükümdar.
Şahinkan
Yiğit soydan gelen, güçlü, kahraman kimse.
Şahinter
Çok yiğit, kahraman, şahin gibi kimse.
S
Sahip
1. İye, sahip. 2. Koruyan gözeten. 3. Bir iş yapmış olan. 4. Herhangi bir niteliği olan.
Sahir
1. Geceleri uyumayan, uykusuz.2. Büyücü
Sahire
1. Geceleri uyumayan, uykusuz. 2. Büyücü, büyüleyici güzel.
Ş
Şahistan
Şah ülkesi.
Şahittin
Dinlerin şahı, dinlerin en iyisi.
Şahıgül
Gül dalı.
Şahlan
Şaha kalk coş, kükre parla, ışılda" anlamlarında kullanılan bir ad.
Şahmelek
Melek gibi güzel olan.
Şahnaz
Çok nazlı.
Şahnisa
1. Hükümdar kadın.2. Hükümdar karısı.
Şahnur
Çok güzel, çok parlak.
S
Sahra
Kır, ova, çöl.
Ş
Şahruh
Yüce ruhlu, görkemli, üstün kişilikli kimse.
Şahsınur
Nurlu kişi, aydınlık kimse.
Şahsüvar
İyi ata binen, yiğit kimse.
S
Sahure
Sahur vakti doğan kız çocuklarına verilen bir ad.
Ş
Şahvar
İri ve iyi cins inci.
Şahvelet
Hükümdar çocuğu.
Şahver
bk. Şahvar
Şahzade
Şah oğlu, hükümdar çocuğu.
Şahzat
Saygıdeğer kimse.
S
Saibe
1. Yanlışlık yapmayan, yanlışsız, doğru. 2. Amaca, hedefe uygun. 3. Amaca ulaşan.
Saide
1. Mutlu, uğurlu. 2. İbadet etmiş, Allah’a karşı görevlerini yapmış kimse.
Ş
Şaik
İstekli, hevesli kimse.
S
Saika
1. Sevk eden, götüren. 2. Neden, sebep. 3. Yıldırım.
Saim
Oruç tutan, oruçlu.
Saime
Oruç tutan, oruçlu kadın.
Saip
1. Yanlışlık yapmayan, yanlışsız, doğru. 2. Amaca, hedefe uygun. 3. Amaca ulaşan.
Sair
Seyreden, hareket eden, yürüyen.
Saire
Seyreden, hareket eden, yürüyen.
Sait
1. Kutlu, uğurlu. 2. İbadet etmiş, Tanrıya karşı görevini yapmış kimse.
Sak
Bilgili, akıllı, zeki, uyanık.
Saka
1. Evlere çeşmeden su taşıyan kimse. 2. Serçegillerden, başında ve boynunda kırmızı, sarı tüyler bulunan, güzel öttüğü için kafeste beslenen küçük bir kuş.
Ş
Şakar
1. Şen, neşeli, şakrak. 2. Yiğit, cesur.
Şakayık
Bahçelerde yetiştirilen, pembe, kırmızı, alaca çiçekler açan, çok yıllık süs bitkisi.
S
Saki
1. Su veren, su dağıtan. 2. Kadehle içki sunan.
Sakibe
1. Döken, dökücü. 2. Dökülen.
Sakin
1. Durgun, dingin. 2. Sessiz, kendi hâlinde.
Sakine
1. Durgun, dingin. 2. Sessiz, kendi hâlinde.
Ş
Şakir
Şükreden, durumundan memnun olan kimse.
Şakire
Şükreden, durumundan memnun olan kimse.
S
Sakın
İhtiyatlı, temkinli ol, kendini koru anlamında kullanılan bir ad.
Sakıp
1. Parlak, ışıklı. 2. Delen, delik açan.
Sakman
1. Uyanık, akıllı kimse. 2. Sessiz, sakin kimse.
Sal
1. Bir tür ilkel ırmak veya deniz taşıtı. 2. Boy. 3. Yel, rüzgâr. 4. Büyük sarp kaya. 5. Kıyı, kenar.
Sala
Sırayla ekimde, köyce ekime ayrılan yer.
Salâh
1. Düzelme, iyileşme, iyilik. 2. Barış. 3. Dine olan bağlılık.
Salâhattin
bk. Selâhattin
Salâhi
İyilikle, barışla ilgili.
Salan
1. Otlak, mera. 2. Dinlendirilen tarla, toprak.
Salâr
Başkumandan, başbuğ, önder.
Salcan
bk. Selcan
Saldam
Ciddilik, ağırbaşlılık.
Salgur
Saldıran, saldırgan.
Salih
1. Elverişli, iyi, uygun, yakışır. 2. Yetkisi, hakkı olan. 3. Dinin buyruklarına uygun harekette bulunan.
Saliha
1. Elverişli, iyi, uygun, yakışır. 2. Yetkisi ve hakkı olan. 3. Dinin buyruklarına uygun harekette bulunan.
Salim
1. Sağ, salim, sağlıklı. 2. Eksiksiz, kusursuz. 3. Korkusuz, emin.
Salime
1. Sağ, sağlam. 2. Eksiksiz, kusursuz. 3. Korkusuz, emin.
Salis
Üçüncü.
Salise
Üçüncü.
Salık
1. Haber, bilgi. 2. Tavsiye.
Salıkbey
Tavsiye edilen bey.
Salıkbike
Tavsiye edilen, beğenilen kadın.
Salınbike
Salınan, nazlanan kadın.
Salkım
1. Üzüm gibi birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan yemiş. 2. Üzerinde kısa saplı dallar bulunan çiçek topluluğu. 3. Akasya.
Salkın
1. Güneşsiz, serin. 2. Soğuk rüzgâr.
Salman
Başıboş, serbest, özgür.
Saltan
1. Tek, yalnız. 2. Temiz, saf. 3. Yalnız başına giden.
Saltanat
Sultanlık, hükümdarlık.
Saltı
Gezgin, yolculuk eden.
Saltık
1. Kendi başına var olan, bağımsız, koşulsuz, mutlak. 2. Salıverilmiş, bırakılmış, azat edilmiş, özgür.
Saltuk
bk. Saltık
Saltukalp
Özgür yiğit.
Salur
1. Kılıç. 2. Oğuzların Üçok boyuna bağlı bir Türk kabilesi.
Salurbay
Eli kılıç tutan bey.
Samahat
bk. Semahat
Sâmân
1. Zenginlik. 2. Rahat, dinçlik. 3. Düzen.
Samanursema:nur)
Samet
1. Çok yüksek, ulu. 2. Kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmayan anlamında Tanrı adı.
Sami
Yüksek, yüce.
Samih
Cömert, eli açık.
Samiha
Cömert, eli açık.
Ş
Şamil
İçine alan, kapsayan.
Şamile
İçine alan, kapsayan.
S
Samim
Öz, asıl, iç, gönül.
Samime
Öz, asıl, iç, gönül.
Samimi
İçten, candan, gönülden.
Samin
Sekizinci.
Samir
Meyve veren, meyveli.
Samire
Meyveli, meyve veren.
Samiye
Yüksek, yüce.
Samur
Değerli kürkü olan bir sansar türü.
Samuray
Samur ve ay.
Samurtay
Samur ve tay.
San
1. Dilek, istek, arzu. 2. Şöhret, ün. 3. Nişan, alamet, iz.
Sanaç
Dağarcık.
Sanak
1. Kısa zaman, az süre. 2. Fikirsiz, düşüncesiz.
Sanal
Adın duyulsun, ün kazan anlamında kullanılan bir ad.
Sanalp
Ünlü, meşhur yiğit.
Sanat
1. Bir duygunun, tasarının, güzelliğin anlatımında kullanılan yöntemlerin tümü veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık. 2. Ustalık, hüner, beceri. 3. Yetenek.
Sanavber
bk. Sanevber
Sanay
Ay gibi güzel, ayı anımsatacak kadar güzel.
Sanbay
Ünlü, tanınmış, ün yapmış kimse.
Sanberk
Gücüyle, kuvvetiyle tanınan kimse.
Sancak
Alay bayrağı.
Sancaktar
Sancak taşıyan veya muhafaza eden kimse.
Sancar
1. Kısa kama. 2. Saplayan, batıran, yenen.
Sancarhan
Yenen, üstün gelen hükümdar.
Sanduç
Bülbül.
Sanem
1. Put 2. Güzel kadın.
Sanemnur
Put gibi güzel ve parlak kadın.
Saner
Ünlü, tanınmış kimse.
Sanevber
1. Çam fıstığı ağacı veya kozalağı. 2. Sevgilinin boyu posu.
Sani
1. Yapan, işleyen, meydana getiren. 2. Yaradan. 3. İkinci.4. Tanrı adlarındandır.
Sania
1. Yapan, işleyen, meydana getiren. 2. Sanat eseri yaratan.
Sanih
Zihin ve düşüncede oluşup çıkan, fikre doğan.
Saniha
Çok düşünmeden doğan iyi ve güzel düşünce veya bu düşünceleri doğuran zekâ.
Saniye
1. İkinci. 2. Dakikanın altmışta biri.
Sanlı
Ünlü, tanınmış kimse.
Ş
Şanlıbay
Tanınmış, ünlü kimse.
S
Sannur
Nurlu, ışıklı, güzel olmasıyla tanınan.
Ş
Şansal
İyi niteliklerinle ün kazan, şanın yayılsın anlamında kullanılan bir ad.
Şansel
Çok tanınmış, çok ünlü kimse.
Şanser
Şanını, yüceliğini göster anlamında kullanılan bir ad.
S
Sanşın
Erkek, yiğit.
Sanver
Ünlendir, meşhur et, tanıt anlamında kullanılan bir ad.
Sar
Sevindiren, sevinç veren.
Sara
Halis, katkısız, temiz.
Saraç
Koşum ve eyer takımları yapan, satan, işleyen veya süsleyen kimse.
Saral
Çevresini kuşat anlamında kullanılan bir söz.
Saran
1. Kuşatan, çeviren. 2. Hasis, cimri.
Ş
Şarbay
Kentli, şehirli kimse.
S
Sarbek
Sarışın bey.
Sare
1. Sıçrayan, atlayan. 2. İhtiyaç. 3. Susuzluk. 4. Hz. İbrahim'in eşinin adı.
Sargan
1. Çorak yerlerde biten bir ot. 2. Bir tür balık.
Sargın
1. Candan, içten, yürekten. 2. Çekici, cazibeli. 3. Kapalı, puslu hava. 4. İstekli, hevesli.
Sargınal
Yürekten, candan al anlamında kullanılan bir ad.
Sargut
İhsan, bağış, ödül.
Ş
Şarika
Parlayan, parlak.
S
Sarim
Keskin, kesici.
Sarıalp
Sarışın yiğit.
Sarıbay
Sarışın kimse.
Sarıca
1. Sarıyı andıran, sarıya yakın. 2. Yaban arısı.
Sarıcabay
Sarışın kimse.
Sarıçam
Bir çam çeşidi.
Sarıçiçek
Sarı renkli çiçek.
Sarıer
Sarışın kimse.
Sarıgül
Sarı renkli gül.
Sarıgüzel
Sarışın güzel.
Sarıhan
Sarışın hükümdar.
Ş
Şarık
Parlak, parlayan.
S
Sarıkaya
Güçlü, kuvvetli sarışın kimse.
Sarıkız
Sarışın kız.
Sarıtaş
Güçlü, kuvvetli sarışın kimse.
Sarkan
Kovan.
Sarmaşık
Koyu yeşil renkli, değişik biçimli yaprakları olan tırmanıcı bir bitki.
Sarp
1. Çetin, sert, şiddetli. 2. Dik, çıkılması ve geçilmesi güç.
Sarper
Sert, güçlü erkek.
Sarphan
Güçlü, kuvvetli hükümdar.
Sarpkan
Sert, güçlü soydan gelen.
Sarpkın
Güçlü, kuvvetli kimse.
Sarpkoç
Güçlü, kuvvetli kimse.
Sart
Ticaretle uğraşan, tüccar.
Sartık
Azat olunmuş, salıverilmiş, özgür.
Saru
Sarışın.
Saruca
bk. Sarıca
Saruhan
bk. Sarıhan
Sarvan
Deve süren, deveci.
Satı
Uzun ömürlü olması için doğumundan önce ermişlere adanan çocuk.
Satıa
Yükselen, yükselip ortaya çıkan.
Satıbey
Kendisini adamış bey.
Satıgül
Kendisini adamış güzel.
Satıhanım
Kendisini adamış hanım.
Satılmış
Uzun ömürlü olması için doğumundan önce ermişlere adanan çocuk.
Ş
Şatır
Neşeli, şen.
S
Satu
bk. Satı
Satuk
bk. Satılmış
Satukbuğra
bk. Satılmış
Satvet
Ezici kuvvet, zorluluk.
Sav
1. Söz, haber, dedikodu. 2. İleri sürülerek savunulan düşünce. 3. Sağlam. 4. Şöhret, ün.
Sava
1. Haber. 2. Müjde.
Savacı
1. Haberci. 2. Müjde getiren. 3. Peygamber.
Savak
1. Geçimsiz, aksi, ters kimse.2. Aptal, şaşkın. 3. Silah kabı. 4. Arklardaki küçük bentler.
Savaş
1. Silahlı çatışma. 2. Uğraşma, kavga, mücadele.
Savaşan
Savaşçı kimse.
Savaşer
Savaşçı kimse.
Savaşkan
İyi savaşan kimse.
Savat
Gümüş üstüne yapılan çizgiler, süsler.
Saver
Sağlam, zinde, güçlü erkek.
Savgat
Hediye, armağan, bahşiş, ihsan.
Savlet
Şiddetli saldırı, hücum.
Savni
Koruma, gözetme ile ilgili.
Savniye
Koruma, gözetme ile ilgili.
Savran
1. Deveci, devecibaşı. 2. Altın benzeri. 3. Merdiven.
Savtekin
Ünlü hükümdar.
Savtunç
Sözünde duran kimse.
Savtur
Sağlıklı kal, hoşça kal anlamında kullanılan bir ad.
Savun
1. "Karşı koy, kendini koru, müdafaa et" anlamında kullanılan bir ad. 2. Şölen, ziyafet.
Say
1. Düz, tabaka biçiminde, ince yassı taş. 2. İri, büyük kaya. 3. Arkadaş 4. Su kaynağı. 5. Elçi.
Saya
1. Kundura yüzü. 2. Ağıl, ahır.3. Anadolu’da çeşitli giysilerin ortak adı.
Sayan
Sayar, saygılı, hürmet eden.
Sayar
Saygılı, hürmet eden.
Saybay
Sayılan, hürmet edilen bey.
Saydam
1. İçinden ışığın geçmesine ve arkasındaki şeylerin görülmesine engel olmayan nesne. 2. Parlak, ışıklı.
Ş
Şayegân
Yakışır, yaraşır.
Şayeste
(şa:yeste)
S
Saygı
Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı dolayısıyla bir kimseye karşı dikkatli özenli, ölçülü davranmaya neden olan sevgi duygusu.
Saygılı
Saygı duyan, saygı gösteren.
Saygın
Saygı gören, sayılan, hatırlı.
Saygül
Hatırı sayılan, değer verilen güzel.
Saygun
bk. Saygın
Sayhan
Sayılan, değer verilen hükümdar.
Sayıl
Saygı gör, sözün dinlensin değerin artsın anlamında kullanılan bir ad.
Sayılbay
Değerli, saygın kimse.
Sayılgan
Sayılan, saygı duyulan kimse.
Sayım
Saygı gösteren, değer veren.
Sayın
1. Kendisine saygı gösterilen, seçkin, değerli. 2. Saygı belirtisi olarak konuşma ve yazışmalarda kişi adlarının önüne getirilen san.
Sayınberk
Saygıdeğer güçlü, kuvvetli kimse.
Sayınbey
Değerli, saygın bey.
Sayıner
Değerli, saygı duyulan kimse.
Saykal
Her zaman değer ver, saygı göster anlamında kullanılan bir ad.
Saykut
Uğurlu, kutlu, saygıdeğer kimse.
Saylam
Sayılan, seçkin kimse.
Saylan
Uçurum, yar.
Saylav
1. Seçim, seçme. 2. Seçilmiş. 3. Milletvekili.
Saylu
Değerli, saygıdeğer kimse.
Sayman
Hesap işleriyle uğraşan kimse.
Saymaner
bk. Sayman
Saynur
Parlak, güzel olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
Sayraç
Öten, cıvıldayan, şakıyan.
Sayrak
Öten, cıvıldayan, şakıyan.
Sayran
Öten, cıvıldayan, şakıyan.
Sayrı
Hasta.
Sayru
bk. Sayrı
Sayvan
1. Gölge yapan siper, şemsiye. 2. Üzüm kurutmak için yapılan çardak.
Sayyat
Avcı.
Sazak
1. Kuvvetli ve soğuk esen yel. 2. Soğuk yelle birlikte yağan hafif kar. 3. Bataklık, sazlık. 4. Küçük pınar, kaynak.
Ş
Şazi
bk. Şadi
Şaziment
Kimseye benzemeyen, farklı, tek, eşsiz.
Şaziye
bk. Şadiye
S
Seba
Yedi sayısı.
Sebahat
bk. Sabahat
Sebahattin
bk. Sabahattin
Ş
Şebap
Gençlik, tazelik.
S
Sebat
1. Yerinde durma, kımıldamama. 2. Sözünden, kararından vazgeçmeme.
Sebati
1. Sebatlık, sözünde, kararında durma. 2. Sebatlı, sözünde duran.
Sebih
Yüzme, yüzüş.
Sebil
1. Yol, büyük cadde. 2. Su dağıtılan yer. 3. Hayır için parasız dağıtılan su.
Sebile
Allah yolunda olan, hayırlı kadın.
Seblâ
Uzun kirpikli göz.
Ş
Şebnem
Havada buğu durumundayken akşamın ve gecenin serinliğiyle yerde veya bitkilerde toplanan küçük su damlaları, çiy.
Şebnur
Gecenin nuru, gecenin ışığı, aydınlığı.
S
Sebu
1. Testi. 2. Şarap kabı.
Sebük
1. Hafif, yeğni. 2. Çabuk, hızlı. 3. Ağırbaşlı olmayan. 4. Sevgili, aziz.
Sebükalp
Hızlı, atak yiğit.
Sebüktekin
Hızlı, atak hükümdar.
Ş
Şecaat
Yiğitlik, yüreklilik. kahramanlık.
S
Secahat
Yumuşak huyluluk.
Seçen
İyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayıran kimse.
Seçgül
Seçkin, seçilmiş güzel.
Seçik
Seçilmiş, seçkin.
Seçil
Benzerlerin arasından seçil, beğenil, üstün ol, sevgi ve saygı gör anlamında kullanılan bir ad.
Seçilay
Seçilmiş, seçkin güzel.
Seçim
Seçme işi.
Seçkin
Benzerleri arasında niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, üstün, seçilen.
Seçkiner
Üstün, seçilmiş, beğenilen kimse.
Seçme
Seçilmiş, üstün.
Seçmeer
Seçilmiş, üstün kişi.
Seçmen
Seçme işini yapan, seçen.
Seçmener
Seçen kimse.
Seda
(seda:)
Sedanur
Ses ve ışık, parıltı
Sedat
1. Doğruluk, hatasızlık. 2. Doğru ve haklı şey.
Sedef
Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz, gök kuşağı renkli değerli madde.
Seden
Uyanık, tetikte, gözü açık olan.
Sedit
Doğru, hak.
Sefa
(sefa:)
Ş
Şefaat
(şefa:at)
Şefaattin
Dinin, Allah ile kul arasındaki aracılığı, dinin şefaati.
S
Sefer
1. Yolculuk. 2. Savaş.
Seferî
1. Yolcu olan. 2. Savaş durumu.
Ş
Şefik
Şefkatli, acıması olan, esirgeyici.
Şefika
Şefkatli, acıması olan, esirgeyici.
Şefkat
Sevecenlik, acıma ve sevgi duygusu.
S
Seğmen
Bayram günlerinde, düğünlerde, törene yerli giysilerle, atlı ve silahlı olarak katılan yiğit.
Ş
Şeh
bk. Şah
S
Seha
(seha:)
Ş
Şehadet
1. Tanıklık, şahitlik. 2. Bir şeyin doğruluğuna inanma. 3. Yüce bir ülkü uğrunda ölme, şehitlik. 4. İşaret, iz.
Şehadettin
1. Dinin tanıklığı. 2. Dinin belirtisi, işareti.
Şehâlem
Evrenin hükümdarı.
Şehamet
1. Mutluluk.2. Basiret, geleceği görme.
S
Sehavet
bk. Sahavet
Ş
Şehbal
Kuş kanadının en uzun tüyü.
S
Seher
Sabahın gün doğmadan önceki zamanı, tan ağartısı.
Sehergül
Tan vakti açan gül.
Sehernaz
Seher vakti nazlanan kimse.
Sehhar
Büyü gibi bir kuvvetle çeken, büyüleyici.
Sehhare
Çok güzel, büyüleyici kadın.
Sehi
1. Düz, doğru. 2. Fidan gibi boy.
Ş
Şehim
Akıllı ve kurnaz yiğit.
Şehime
Akıllı ve kurnaz.
Şehinşah
Şahların şahı, en büyük hükümdar.
Şehlevent
Leventlerin şahı, boylu boslu, canlı, yakışıklı erkek.
Şehmuz
Hükümdar soyundan gelen.
Şehnaz
1. Çok nazlı. 2. Türk müziğinin eski mürekkep makamlarından biri.
Şehper
Kuş kanadının en uzun tüyü.
S
Sehran
Geceleri uyanık duran.
Ş
Şehrazat
Kendi kendine yaşayan, özgür.
Şehriban
Şehrin büyüğü, ileri geleni.
Şehrinaz
Türk müziğinin en eski makamlarından biri.
Şehriyâr
Padişah, hükümdar.
Şehriye
1. Şehirli, kentli. 2. Kibar, ince, nazik.
Şehsüvar
bk. Şahsüvar
Şehvar
bk. Şahvar
Şehzade
Hükümdar oğlu.
Şehzat
bk. Şahzat
Şeker
Şeker kamışı, şeker pancarı, patates, havuç, mısır, buğday vb. bitkilerin sap ve köklerinin öz suyundan veya nişastasından çıkarılan, birleşiminde karbon, oksijen ve hidrojen bulunan, beyaz, suda eriyen, mayalanabilen ve çoğu tatlı olan maddelerin genel a
Şekernaz
Çok nazlanan güzel.
Şekerpare
1. Çok tatlı bir kayısı türü. 2. Bir tür nakış. 3. Bir tür tatlı.
Şekibe
Sabırlı, dayanıklı, tahammüllü.
Şekime
Dayanma, dayanıklılık, karşı koyma.
S
Sekine
1. Sakin olma, dinlenme. 2. Gönül rahatlığı, huzur, erinç. 3. Din görevlerini yerine getirmekten doğan sevinç ve huzur.
Ş
Şekip
Sabırlı, dayanıklı, tahammüllü.
Şekûr
Çok şükreden.
Şekûre
Çok şükreden.
S
Sel
1. Sürekli yağmurlardan ve eriyen karlardan oluşan taşkın su. 2. Etki ve iz bırakan güçlü durum, davranış.
Selâh
bk. Salâh
Selâhattin
Dinine bağlı kimse.
Selâhi
1. Barış, rahatlık. 2. Sonu iyi ve hayırlı çıkma. 3. Esenleme.
Ş
Şelâle
Büyük çağlayan.
S
Selâm
1. Barış, rahatlık. 2. Sonu iyi ve hayırlı çıkma.
Selâmet
(selâ:met)
Selâmettin
Dinin kurtuluşu.
Selâmi
İyilik, barış ve rahatlıkla ilgili.
Selâmullah
Tanrı’nın selamı.
Selâtin
Sultanlar.
Selay
Coşkulu, hareketli güzel.
Selcan
Coşkulu, taşkın yaradılışlı, hareketli olan kimse.
Selcen
1. Hareketli, coşkulu kimse. 2. İyi huylu ve maharetli.
Selçuk
Güzel konuşma yeteneği olan, uz dilli.
Selçuker
Güzel konuşan kimse.
Selçukkan
Güzel konuşanların soyundan gelen kimse..
Selda
Bir söğüt cinsi.
Seldağ
Dağdan gelen sel gibi coşkulu, hareketli.
Selek
1. Eli açık, cömert. 2. Düzensiz, savruk.
Selekman
Cömert, eli açık kimse.
Selekmen
bk. Selekman
Selen
1. Müjde.2. Varlık, bolluk.
Seler
Sel gibi coşkun, taşkın kimse.
Selgüç
Sel gibi güçlü kimse.
Selhan
Sel gibi coşkun, taşkın hükümdar.
Selim
Sağlam, kusursuz, doğru.
Selime
Sağlam, kusursuz, doğru.
Selin
1. Övün.2. Gür akan su. 3. Orta Asya’da yetişen, bodur, sürekli yeşil kalan bir bitki.
Selışık
Işık seli, aydınlık.
Selışıl
Işık seli, aydınlık.
Selışın
Işın seli, aydınlık.
Selkan
Sel gibi coşkulu soydan gelen kimse.
Selma
1. Barış içinde bulunma, huzur, erinç. 2. Güzel, hoş kadın.
Selman
Barış içinde bulunma, huzur, erinç.
Selmi
Barışla ilgili, barışçıl.
Selmin
Barış yanlısı, barış ve sevgi duygusuyla dolu.
Selnur
Işık seli.
Selok
Sel gibi güçlü, ok gibi hızlı olan.
Selva
1. Bıldırcın eti. 2. Tih Çölünde bulundukları sürece İsrailoğullarına Allah tarafından kudret helvasıyla birlikte, karınlarını duyurmaları için gönderildiğine inanılan kuş.
Selvet
Gönül rahatlığı.
Selvi
bk. Servi
Selvican
Selvi gibi uzun boylu olan güzel.
Selvihan
Selvi gibi uzun boylu olan hükümdar.
Selvinaz
Selvi gibi nazlı nazı salınan.
Sema
Gökyüzü.
Semagül
Göüyüzünün gülü.
Semahat
Cömertlik, el açıklığı, iyilikseverlik.
Semai
bk. Semavi
Ş
Şemail
1. Huylar, davranışlar, alışkılar. 2. Bir kimsenin dış görünüşünün özellikleri.
S
Semanur
Gökyüzünün aydınlığı, ışığı.
Semavi
1. Gökle ilgili, göksel. 2. Tanrı'dan gelen, ilahî.
Ş
Şemdin
Dinin mumu, aydınlığı.
S
Semen
Yasemin çiçeği.
Semender
1. İran mitolojisine göre ateşten yaratılan ve ateşle yaşayan hayvan. 2. Uzun gövdeli dört bacaklı, kuyruklu kertenkeleye benzeyen bir hayvan.
Ş
Şemi
1. Mumla, ışıkla ilgili, ışıklı. 2. Mum yapan veya satan kimse.
S
Semih
Cömert, eli açık.
Semiha
Cömert, eli açık.
Ş
Şemim
Güzel kokan, güzel kokulu.
Şemime
Güzel kokan, güzel kokulu.
S
Semin
Çok değerli.
Semine
bk. Semin
Ş
Şeminur
Mum ışığı, mum aydınlığı.
S
Semir
1. Arkadaş. 2. Nitelikli. 3. Yamaç, dağ silsilesi.
Semiramis
1. Mitolojide güvercinlerin hayatını kurtardığı kız çocuğunun adı. 2. Doğu mitolojisinde adı geçen, dünyanın yedi harikasından biri olan Babil’in Asma Bahçelerini kurduran Asur kraliçesi.
Semiray
Nitelikli insan.
Semire
bk. Samire
Semiye
Aynı adı taşıyan, adları aynı olan, adaş.
Semra
Esmer.
Ş
Şems
Güneş.
Şemsettin
Dinin güneşi, dinin insanlara verdiği aydınlık.
Şemsi
Güneşle ilgili, güneşe özgü.
Şemsifer
Güneşin aydınlığı, parlaklığı.
Şemsinisa
Kadınların güneşi.
Şemsiye
Güneşle ilgili, güneşe özgü, güneşlik.
S
Semuh
Çok cömert, eli açık.
Ş
Şen
Neşeli, sevinçli.
S
Sena
(sena:)
Senai
1. Övgü ile ilgili. 2. Işık, şimşek parıltısı ile ilgili.
Senal
Sen al anlamında kullanılan bir ad.
Ş
Şenalp
Neşeli, canlı yiğit.
Şenaltan
Neşeli, sevinçli hükümdar.
S
Senar
Âşık, seven kimse, yâr.
Senay
Sen aysın, ay gibi güzelsin anlamında kullanılan bir ad.
Ş
Şenbay
Sevinçli, mutlu, varlıklı kimse.
S
Sencan
Sen can kadar sevilensin anlamında kullanılan bir ad.
Sencer
1. Kale, istihkâm. 2. Büyük Selçuklu hükümdarı.
Ş
Şendağ
Çok neşeli ve sevinçli olan.
Şendeniz
Sevinç ve neşeye boğulan, çok neşeli.
Şendil
Güzel konuşan, tatlı dilli.
Şendoğan
Sevinçli, neşeli olarak dünyaya gelen.
Şendur
Neşeli kal, mutlu kal, mutluluğun kalıcı olsun anlamında kullanılan bir ad.
Şenel
Şen ve mutlu ol" anlamında kullanılan bir ad.
S
Senem
bk. Sanem
Sener
Sen ersin, yiğit ve güçlüsün anlamında kullanılan bir ad..
Ş
Şengeldi
Güler yüzle, sevinçle geldi anlamında kullanılan bir ad.
S
Senger
Siper, istihkâm.
Ş
Şengil
İyi yürekli, hoşsohbet kimse.
Şengönül
Gönlü şen, sevinçli, mutlu kimse.
S
Sengül
Sen gül gibi güzelsin" anlamında kullanılan bir ad.
Sengün
Sen gündüz gibi aydınlık, güneş kadar parlaksın anlamında kullanılan bir ad.
Senî
Yüksek, yüce.
Senih
Süs, bezek.
Seniha
Süs, bezek.
Seniye
Yüksek, yüce.
Ş
Şeniz
Mutlu, sevinçli bir iz bırakan kimse.
Şenkal
Her zaman neşeli kal anlamında kullanılan bir ad.
Şenlen
Neşelen, mutlu ol anlamında kullanılan bir ad.
Şenlik
Sevinçli, coşkulu, mutlu olma durumu.
S
Sennur
Sen nur gibi güzel ve aydınlıksın anlamında kullanılan bir ad.
Senol
Her zaman değişmeden kal anlamında kullanılan bir ad.
Ş
Şenöz
İçinde mutluluk ve sevinç bulunan.
Şensal
Neşeni, sevincini çevrene de yay, herkes şenlensin anlamında kullanılan bir ad.
Şensen
Neşeli ve mutlu bir insansın anlamında kullanılan bir ad.
Şensoy
Neşeli soydan gelen kimse.
Şensu
Mıtlu, sevinçli ve su kadar temiz, berrak kimse.
Şentürk
Neşeli, canlı, mutlu Türk.
Şenyaşar
Yaşamı neşeli, mutlu geçen kimse.
Şenyer
Mutlu, sevinçli, neşe dolu kimse.
Şenyıl
Mutlu ve neşeli bir biçimde geçen yıl.
Şenyurt
Neşeli, mutlu insanların yurdu.
Şenyüz
Mutlu, neşeli, sevinçli yüzü olan kimse.
S
Sera
Saray.
Serad
1. Adı başta olan.2. Ünlü, meşhur.
Ş
Şerafet
1. Şerefli olma. 2. Soydanlık, asalet. 3. Hz. Muhammed´in soyundan gelme.
Şerafettin
Dinlerin en şereflisi, en büyüğü.
S
Seralp
Baş yiğit.
Seran
Işıklı, parlak.
Serap
1. Çölde uzaktan su gibi görünen ışık yanılması, ılgın. 2. Öteki dünya.
Seray
Ay gibi güzel olanların başı, önde geleni.
Serazat
1. Serbest, özgür. 2. Rahat, dertsiz.
Serbay
Önder, lider, başta gelen.
Ş
Şerbet
Tatlı içecek.
S
Serbülent
Başı yüksek, yüce.
Sercan
Sevgili, sevilen.
Sercihan
Cihanın başı.
Serdal
İleri gelen, önemli kişi.
Serdar
Askerin başı, kumandan, komutan.
Serdarhan
Komutan olan hükümdar.
Serdengeçti
Fedai, akıncı yiğit.
Serdil
Gönlü yüce olan kimse.
Serdinç
Başı dinç, sakin, rahat, huzurlu.
Ş
Şeref
Büyüklük, ululuk, üstünlük.
Şerefhan
Büyük, ulu, üstün hükümdar.
Şerefnaz
Büyük, ulu, üstün ve nazlı kimse.
Şerefnur
Büyük, ulu, üstün ve güzel kimse.
Şeremet
Çalışkan, becerikli, eli çabuk kimse.
S
Seren
1. Seren, yayan, döşeyen.2. Yelkenli gemilerde üzerine dört köşe yelken açmak ve işaret kaldırmak için direğe yatay olarak bağlanan gönder.
Serener
Seren, yayan, döşeyen kimse.
Serengül
Seren, yayan, döşeyen güzel.
Serfiraz
Başını yukarı kaldıran, yükselten, benzerlerinden üstün olan.
Sergen
1. Raf. 2. Vitrin. 3. Tepelerdeki düzlük yerler. 4. Yorgun, perişan.
Sergin
bk. Sergen
Sergül
Güllerin, güzellerin en güzeli.
Sergün
Güzellerin önde geleni.
Serhan
Baş kağan, baş hükümdar.
Serhas
Seçkin insanların önde geleni.
Serhat
Sınır, hudut.
Serhenk
1. Çavuş. 2. Türk müziğinde çok eski birleşik makam.
Serhun
Asil bir soydan gelen.
Ş
Şerif
1. Şerefli, kutsal. 2. Soylu, temiz. 3. Hz. Hasan’ın soyundan gelenlere verilen unvan.
Şerife
1. Şerefli, kutsal. 2. Soylu, temiz.
S
Serim
1. Serme işi. 2. Sabırlı. 3. Genellikle öykülerde başlangıç bölümüne verilen ad.
Serimer
Sabırlı kimse.
Serin
1. Hafifçe soğuk. 2. Hoşgörülü, sabırlı.
Seringül
Hoşgörülü, sabırlı güzel.
Serkan
Asil bir soydan gelen kimse.
Serkut
Mutlu, talihli, kutlu insan.
Serma
Soğuk.
Sermelek
Melek kadar güzel ve iyi olanların önde geleni.
Ş
Şermende
Utangaç, çok utanan, mahcup.
S
Sermet
Sürekli ve sonsuz olma.
Sermin
Güzel, kibar.
Sernaz
Çok nazlı .
Sernevaz
Baş okşayan, sevecen.
Sernur
Işık saçan güzellerin önde geleni.
Serol
Önder ol, baş ol anlamında kullanılan bir ad.
Serpil
İyi geliş, büyü, güzelleş anlamında kullanılan bir ad.
Serpin
Yağmur.
Serra
Genişlik, kolaylık.
Sertaç
Baş tacı, çok sevilen, sayılan kimse.
Sertap
İnatçı, direngen, asi.
Sertel
Katı, sert, acımasız kimse.
Serter
Katı, sert, acımasız kimse.
Sertuğ
Padişahların ve vezirlerin başlarına taktıkları başlıkların ön tarafında bulunan tüy veya püskül biçimindeki süs.
Server
Baş, başkan, reis, ulu.
Servet
Zenginlik, varlık.
Servi
1. Akdeniz bölgesinde çok yetişen, yapraklarını dökmeyen, ince, uzun bir ağaç.2. Uzun boylu.
Servinaz
1. Dalları yana sarkan servi. 2. Uzun boylu sevgili.
Ş
Şeşen
Güzel konuşan, hatip.
Şetaret
Neşe, şenlik, sevinç.
S
Settar
1. Örten. 2. Ayıplan örten, bağışlayan anlamında Tanrı adı.
Seval
Severek al anlamında kullanılan bir ad.
Sevan
Severek hatırla anlamında kullanılan bir ad.
Sevay
Güzel sev anlamında kullanılan bir ad.
Sevcan
Gönülden sev anlamında kullanılan bir ad.
Sevda
1. Aşk, sevgi. 2. İstek, heves, arzu. 3. Aşırı sevgiden doğan bir tür hastalık.
Sevdakâr
Sevdalı, âşık.
Sevde
1. Siyahlık, esmerlik.2. Esmer güzeli.
Sevdiye
Türkçe "sevdi" sözüne yanlış olarak Arapça dişillik eki getirilerek elde edilen bir ad.
Seven
Sevgi duyan, sevgi dolu kimse, tutkun, âşık.
Sevenay
Seven güzel.
Sevencan
Gönülden seven kimse.
Sevener
Sevgi duyan kimse.
Sevengül
Sevgi duyan güzel.
Sevengün
Sevgi duyan aydın kimse.
Sever
Sevgi duyar, seven.
Severcan
Yürekten seven kimse.
Sevgen
Seven, sevgi dolu olan.
Sevgi
Bir şeye veya bir kimseye karşı duyulan sevme duygusu.
Sevgican
Gönülden gelen sevgi.
Sevgideğer
Sevilen, değer verilen kimse.
Sevgihan
Sevilen hükümdar.
Sevgili
Sevgi ve bağlılık duyulan, sevilen.
Sevgim
Sevdiğim, sevgilim, sevgi duyduğum anlamında kullanılan bir ad.
Sevginaz
Sevmekte nazlanan kimse.
Sevginur
Sevgisiyle ışık saçan kimse.
Sevgisun
Sevgi, dostluk göster anlamında kullanılan bir ad.
Sevgül
Güzel olanı sev anlamında kullanılan bir ad.
Sevgün
Aydınlığı, ışık saçmayı sev anlamında kullanılan bir ad.
Sevgür
Çok seven.
Sevi
Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, aşk.
Sevican
Gönülden gelen sevgi.
Seviğ
Sevgide üstün tutulan kimse.
Sevik
1. Dost, arkadaş. 2. Unutkan, saf kimse.
Sevil
Her zaman sevilen, beğenilen biri ol anlamında kullanılan bir ad.
Sevilay
Sevilen güzel.
Sevilcan
Yürekten sevil anlamında kullanılan bir ad.
Sevilen
Sevgi duyulan, beğenilen kimse.
Sevilsen
Sevil, beğenil anlamında kullanılan bir ad.
Sevim
1. Sevgi. 2. Bir kimsede bulunan ve o kimseyi başkalarına sevdiren özellik.
Sevimgül
Güzel sevgisi.
Sevin
Sevinç duy, hep neşeli ve sevinçli ol anlamında kullanılan bir ad.
Sevinay
Güzeli sevin anlamında kullanılan bir ad.
Sevinç
İstenilen şeye ulaşmaktan doğan büyük coşku, hoşnutluk duygusu.
Sevindik
Oğlan çocuğu doğduunda konulan bir ad.
Sevkal
Her zaman sev anlamında kullanılan bir ad.
Sevkan
Sevmeye doy anlamında kullanılan bir ad.
Ş
Şevket
Büyüklük, heybet.
Şevketfeza
Büyüklüğü artıran, heybet kazandıran.
Şevki
Şevkli, neşeli, istekli.
Şevkidil
Gönül neşesi, gönül sevinci.
Şevkinaz
Nazlı ve neşeli.
Şevkinur
Son derece aydın ve parlak.
Şevkiye
Şevkli, neşeli, istekli.
S
Sevnaz
Nazlanarak sev anlamında kullanılan bir ad.
Sevnur
Aydınlığı, ışığı sev" anlamında kullanılan bir ad.
Sevsay
Sev ve saygı göster anlamında kullanılan bir ad.
Sevsen
Her zaman sev anlamında kullanılan bir ad.
Sevsevil
Her zaman sev ve sevil anamında kullanılan bir ad.
Sevtap
Tapılacak kadar sevilen kimse.
Sevük
Sevgili, sevilen.
Sevüktekin
Çok sevilen, tek tutulan kimse.
Ş
Şevval
Hicri takvime göre yılın onuncu ayı, ilk üç günü Ramazan Bayramıdır.
S
Seyda
İleri gelen, seçkin.
Ş
Şeydagül
Sevgisi dolayısıyla çılgına dönmüş güzel.
Şeydanur
Sevgisi nedeniyle çılgına dönmüş güzel.
S
Seydi
Efendiye yaraşır nitelikte olan kimse.
Seyfali
Ulu kılıç.
Seyfettin
Dinin kılıcı, dinin askeri.
Seyfi
1. Kılıçla ilgili, askerliğe ait. 2. Kılıç biçiminde. 3. Asker zümresi.
Seyfiye
1. Kılıçla ilgili, askerliğe ait. 2. Kılıç biçiminde. 3. Asker zümresi.
Seyfullah
Allah'ın kılıcı, askeri.
Seyhan
Irmaklar.
Seyhun
Akarsu.
Seyit
1. Bir topluluğun ileri gelen kişisi. 2. Hz. Muhammed´in soyundan olan kimse.
Seyithan
İleri gelen hükümdar.
Seylân
Akma, akış.
Seylâp
Sel, sel suyu, taşkın.
Ş
Şeyma
1. Çok kıymetli,değerli.2. Vücudunda ben olan.
S
Seymen
bk. Seğmen
Seyran
Gezme, bakıp seyretme.
Seyyal
Akıcı, akan, akışkan.
Seyyare
1. Gezegen. 2. Kervan, kafile.
Ş
Şeyyat
1. Kendini çok yoran, kendini helak eden. 2. Yüze gülücü, iki yüzlü.
S
Seyyide
Saygın, muhterem kadın.
Seza
Uygun, yaraşır, bir şeye değer.
Sezai
Uygun, yaraşır, münasip.
Sezal
Sezgili kimse.
Sezan
Sezerek an, hatırla anlamında kullanılan bir ad.
Sezay
Güzeli sez, tanı anlamında kullanılan bir ad.
Sezek
Duygulu, hassas, anlayışlı.
Sezel
bk. Sezal
Sezen
Duyan, hisseden, anlayan, sezgili.
Sezer
Duygulu, hisli, anlayışlı.
Sezgen
Sezgili, hisseden, duyan.
Sezgi
Sezme, anlama yeteneği, seziş.
Sezgin
Sezme yeteneği olan, duygulu, anlayışlı.
Sezginay
Sezme yeteneği olan, duygulu, anlayışlı.
Sezginbaş
Sezme yeteneği olan, duygulu, anlayışlı.
Sezi
Sezme yeteneği, sezgi.
Sezim
Sezme yeteneği, sezgi.
Sezin
Sezme, duyma, anlama.
Seziş
Sezme işi, sezme yeteneği.
Sezmen
Sezen, anlayan kimse.
Sibel
l. Buğday başağı. 2. Henüz yere düşmemiş yağmur damlası.
Ş
Şide
Parlak, ışıklı, güneş.
S
Sidre
1. Cennetteki son ağaç. 2. İnsanoğlunun bilim ve sanatta ulaşabileceği son nokta.
Ş
Şifa
İyi olma, kurtulma.
Şiir
1. Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimi.2. Düş gücüne, hayale, imgeye, gönle seslenen, anı, duygu, coşku uyandıran, etkileyen şey.
S
Sili
1. Temiz, pak.2. İffetli, erdemli.
Sim
l. Gümüş. 2. Gümüş para. 3. Gümüş gibi parlak ve beyaz.
Sima
1. Yüz, çehre, beniz. 2. Kimse, insan, tip.
Simavi
Yüz, çehre, beniz ile ilgili.
Simay
Gümmüş gibi parlak güzel.
Simayişems
Yüzü güneş gibi aydınlık olan.
Simber
Gümüş gibi beyaz göğüslü.
Simden
Gümüşten yapılmış gibi, güzel ve parlak.
Simge
İşaret, sembol.
Simhan
Gümüş gibi parlak olan.
Simin
Gümüşten, gümüş gibi, gümüşe benzeyen, parlak, ışıltılı.
Simruy
Gümüş yüzlü, gümüş gibi parlak, ışıltılı yüzü olan.
Ş
Şimşad
1. Bir ağaç türü. 2. Uzun boylu.
Şimşek
1. Bir bulutun tabanı ile yer arasında, iki bulut arasında veya bir bulut içinde elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi biçimindeki geçici ışık. 2. Canlı, hızlı, coşkulu, hareketli kimse.
Şimşeker
Çok hareketli, canlı, hızlı kimse.
Şimşekhan
Çok hareketli, canlı, hızlı hükümdar.
Şimşekkan
Hareketli, canlı soydan gelen.
S
Simten
Teni gümüş gibi güzel, parlak olan.
Simüzer
Altın ve gümüş gibi parlak ve değerli olan.
Sina
1. Arap Yarımadasının Mısır ile birleştiği yerde bir üçgen oluşturan yarımada. 2. Bu yarımadada bulunan ve Hz. Musa´ya Tanrı sözlerinin burada geldiğine inanılan dağ.
Sinan
Mızrak, süngü.
Ş
Şinasi
Tanımaya, anlamaya özgü, tanımak, bilmekle ilgili.
Şinaver
Suda yüzen.
S
Sincan
1. Gülgillerden, Doğu Anadolu Bölgesinde yetişen, kırmızı veya kan kırmızısı renkte çiçekleri olan çok yıllık kokulu bir bitki. 2. Uygur Özerk Bölgesinin Çince'deki adı.
Sine
1. Göğüs. 2. Gönül, yürek. 3. İç, derinlik.
Sinem
Gönlüm, yüreğim, çok sevdiğim anlamında kullanılan bir ad.
Singin
1. Sıkılgan, mahcup 2. Saklanacak yer. 3. Kolayca sindirilebilen.
Sipahi
Osmanlı İmparatorluğu´nda tımar sahibi bir sınıf atlı asker.
Ş
Şipal
Yiğit, kahraman.
S
Siper
1. Korunulacak, saklanılacak yer. 2. Kuytu yer. 3. Savaşta askerlerin girdiği, hedef olmadan ateş etmek için kazılan hendek.
Siraç
Işık, kandil, mum.
Siracettin
Dinin kandili, dinin verdiği aydınlık, ışık ışıklandıran, aydınlatan.
Sirap
1. Suya kanmış. 2. Taze, körpe.
Siren
Üst tarafı kız, alt tarafı balık olduğuna inanılan deniz kızı.
Sirer
Tok, doymuş kimse.
Siret
(si:ret)
Ş
Şirin
Tatlı, sevimli, cana yakın.
Şirinbegim
Sevimli, cana yakın kadın.
Şirinbige
Sevimli, cana yakın kadın.
Şirinşah
Sevimli, cana yakın hükümdar.
S
Sirmen
Gözü ve gönlü doymuş kimse.
Ş
Şirvan
Aslan barınağı.
Şirzat
Aslan gibi güçlü, kişilikli kimse.
S
Sitare
1. Yıldız. 2. Talih, baht, kader.
Sitti
Hanım, kadın.
Siva
Başka, gayrı, özge.
Ş
Şive
Naz, eda.
Şivekâr
Nazlı, edalı, işveli.
S
Siyavuş
Yağız atlı.
Siyret
bk. Siret
Sıba
1. Düz. 2. Kaygan. 3. Kaynak. 4. Parlak. 5. Parlatılmış.
Sıdal
1. Güç, kuvvet, dayanıklılık. 2. Olgunlaşmaya, erginleşmeye başlayan. 3. Öfkeli, sinirli.
Sıdam
Sade, yalın, düz, süssüz.
Sıdar
Dayanıklı, metin.
Sıddık
Hiç yalan söylemeyen, doğru konuşan, sözünün eri.
Sıddıka
1. Çok doğru, yalan söylemeyen. 2. Hz. Ayşe’nin lakabı. 3. Hz. Meryem’in lakabı.
Sıdıka
bk. Sıddıka
Sıdkı
İçi, yüreği temiz, doğru kimse.
Sıdkıye
İçi, yüreği temiz, doğru kimse.
Sığın
1. Bir tür geyik, karaca. 2. Kuş sürüsü. 3. Şehit düşülen yer. 4. Çok, bol. 5. Saldırı karşısında sinmiş kimse.
Sıla
Doğup büyüdüğü yere gidip ayrı kaldığı yakınlarına kavuşma.
Sılan
Rahat, huzurlu.
Sılgın
1. Kırık dökük. 2. Dağınık. 3. Sıkıntılı, kederli. 4. Çekingen, gözü korkmuş.
Sıngın
Ürkek, çekinen.
Ş
Şınık
Nazlı.
S
Sıral
Sır olarak al, sır olarak sakla anlamında kullanılan bir ad.
Sıralp
Sır saklayan yiğit.
Sırat
1. Yol. 2. Cehennemin üzerinde kurulmuş olduğuna inanılan dar ve geçilmesi güç köprü.
Ş
Şıray
bk. Çıray
S
Sırga
Küpe.
Sırma
1. Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüş tel. 2. Sarı ve güzel saç.
Sırmahan
Sarı ve güzel saçlı güzel.
Sırriye
Sır saklamasını bilen kimse.
Sırrı
Sır saklamasını bilen kimse.
Sıtkı
bk. Sıdkı
Sıtkıye
bk. Sıdkıye
Sıylı
Sevimli.
Sıylıhan
Sevimli, cana yakın hükümdar.
Sıylıkız
Sevimli, hoş kız.
Söğüt
Sulak yerlerde yetişen bir ağaç.
Ş
Şöhret
Ün, san.
S
Sökmen
1. Yiğitlere verilen san. 2. Selçuklulara bağlı Hasankeyf Artuklu Beyliği'nin kurucusunun adı.
Sökmener
Yiğit kimse.
Sökmensü
Yiğit asker, yiğit subay.
Sökmensüer
Yiğit asker.
Ş
Şölen
Bir olayı kutlamak veya eğlenmek amacıyla yapılan yemekli toplantı.
S
Solmaz
Her zaman taze, körpe ve genç olan.
Som
1. İçi dolu olan, kaplama olmayan. 2. Katışıksız.
Somay
Ay gibi kusursuz, eksiksiz olan güzel.
Somel
Doğru, katışıksız, güçlü eli olan kimse.
Somer
Doğru, güçlü kimse.
Somnur
Aydınlık, nurlu.
Sonad
Son çocuğa konulan bir ad.
Sonalp
Sonuncu, son doğan yiğit.
Sonat
Bir veya iki çalgı için yazılmış, üç veya dört bölümden oluşan müzik yapıtı.
Sonay
Son çocuk.
Sonbahar
Kıştan önceki mevsim, güz.
Sonbay
Sonuncu, son doğan kimse.
Sondal
Son doğan çocuk.
Sonel
Son doğan çocuk.
Soner
Son doğan erkek çocuk.
Songül
Son doğan kız çocuk.
Songun
1. Sonuncu, son olan. 2. Eğilim, yetenek.
Songur
1. Şahin. 2. Ağır, hantal.
Songurhan
Şahin gibi güçlü olan hükümdar.
Songurkan
Şahin gibi güçlü soydan gelen.
Sönmez
Parlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı.
Sönmezalp
Parlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı olan yiğit.
Sönmezay
Parlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı olan kimse.
Sönmezer
Parlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı olan kimse.
Sonnur
Son doğan kız çocuk.
Sonol
Artık çocuk istenilmediği durumlarda konulan bir ad.
Sonsen
Artık çocuk istenilmediği durumlarda konulan bir ad.
Sonsuz
Sonu olmayan, sürecek olan, ebedî.
Sontaç
Artık çocuk istenilmediği durumlarda konulan bir ad.
Sonten
Artık çocuk istenilmediği durumlarda konulan bir ad.
Sonuç
1. Bir olayın oluşturduğu başka bir olay veya durum. 2. Öz, özet.
Sonver
Son olması istenen çocuklara verilen bir ad.
Soral
Sorup al anlamında kullanılan bir ad.
Sorguç
1. Kimi kuşların başlarında bulunan uzun tüylere verilen ad. 2. Tuğ. 3. Soru soran, sorgulayan.
Sorgun
1. Bir tür söğüt ağacı. 2. Sıkı, sert. 3. Çok uzun ve güzel saç.
Sorkun
1. Yüksek dağların sırt ve etekleri. 2. Dağlarda yetişen yabani söğüt.
Soyak
Soyu temiz, soylu.
Soyalp
Yiğit soydan gelen kimse.
Soydan
Soylu bir aileden gelen, soylu.
Soydaner
Soylu kimse.
Soydaş
Aynı soydan olan kimse.
Soydinç
Dinç ve güçlü soydan gelen kimse.
Soydinçer
Dinç bir soydan gelen kimse.
Soyer
Soylu kimse.
Soygüven
Tanınmış soydan gelen kimse.
Soyhan
Han soyundan gelen kimse.
Soykal
Her zaman soylu kal anlamında kullanılan bir ad..
Soykan
Asil, soylu kimse.
Soykök
Asil, soylu kimse.
Soykurt
Kurt gibi güçlü soydan gelen kimse.
Soykut
Uğurlu, kutlu soydan gelen kimse.
Soylu
İyi tanınmış, köklü bir aileden gelen kimse.
Soylubay
İyi tanınmış, köklü bir aileden gelen kimse.
Soylubey
İyi tanınmış, köklü bir aileden gelen bey.
Soyluer
İyi tanınmış, köklü bir aileden gelen kimse.
Soyöz
Özü soylu olan.
Soysal
Soyun genişlesin, yayılsın anlamında kullanılan bir ad.
Soysaldı
Soyu genişledi, tanındı anlamında kullanılan bir ad.
Soysaltürk
Soyu geniş olan Türk.
Soysan
Tanınmış soydan olan kimse.
Soyselçuk
Güzel konuşma yeteneği olan, uz dilli bir soydan gelen kimse.
Soytekin
Hükümdar soyundan gelen kimse.
Soyuer
Yiğit soydan gelen kimse.
Soyugür
Geniş, kalabalık soydan gelen kimse.
Soyupak
Soyu temiz, soylu kimse.
Soyurgal
İhsan, bağış, hediye, armağan.
Sözal
Söz iste, konuş anlamında kullanılan bir ad.
Sözen
Güzel konuşan, söylev veren, hatip.
Sözer
Sözünde duran kimse.
Sözmen
Güzel, etkili konuşan kimse.
Sözüsöz
Sözünde duran.
Su
Canlıların yaşamında önemli bir yeri olan, rengi, tadı, kokusu olmayan sıvı.
Sualp
Denizci yiğit.
Suat
Mutlu.
Suavi
Herkesin işine koşan, yardım eden.
Suay
Su gibi saf ve temiz kimse.
Ş
Şuayp
1. Cemaat, kabile. 2. Kızıldeniz’den çıkarılan taşlar. 3. Medyen halkına Tanrı tarafından gönderilmiş bir peygamber.
S
Sübaş
bk. Sübaşı
Subaşı
1. Bir şehirde suyu dağıtımına ve şehrin su işlerine bakan kimse. 2. Çiftlik kâhyası.
Subay
Silahlı kuvvetlerde asteğmenden orgeneral veya oramirale kadar rütbedeki asker.
Subegi
Askerin başı, komutan.
Subhi
bk. Suphi
Subhiye
bk. Suphiye
Sübitay
bk. Subutay
Subutay
Tarihte Cengiz Hanın ünlü Moğol generalinin adı.
Suca
Uzun, düzgün boy.
Sudan
Su gibi güzel, berrak olan.
Südaş
Silah arkadaşı.
Sude
1. Sürülmüş.2. Boyanmış, sürmeli.
Sudi
Yararlı, faydalı, kazançlı.
Sudiye
Yararlı, faydalı, kazançlı.
Süeda
Kutlu, uğurlu insanlar.
Süel
Eli güçlü olan kimse.
Süer
Yiğit, güçlü kimse.
Süerdem
Erdemli asker.
Süerden
Temiz, dürüst asker.
Süeren
Güçlü, kuvvetli yiğit.
Süergin
Olgun asker.
Süerkan
Soylu kandan gelen asker.
Süersan
Yiğitliğiyle ünlü asker.
Süha
Büyükayı yıldız kümesinden en küçük yıldız.
Suhan
bk. Sühan
Sühandan
Güzel, iyi konuşan.
Süheyl
Güney yarımküresinde yer alan parlak yıldız.
Süheylâ
Yumuşak huylu, sakin kadın.
Suheyp
Arkadaş, dost.
Suka
Çarşı adamı, esnaf.
Sükan
Yiğit, güçlü bir soydan gelen kimse.
Sukat
Armağan.
Ş
Şükran
İyilik bilme, gönül borcu, minnettarlık.
Şükrettin
Dinin şükrü.
Şükriye
İyilik bilen.
Şükrü
İyilik bilen.
Şükûfe
l. Açmamış çiçek, tomurcuk. 2. Süslemede çiçek motiflerine dayanan bir tarzın adı.
S
Sükûn
1. Erinç, huzur, rahat. 2. Durgunluk, dinginlik.
Sukuşu
Su kıyılarında yaşayan bir tür kuş.
Sükût
Sessizlik, sakinlik.
Sükûti
Susmayı seven, az konuşan kimse.
Sulbiye
Birinin soyundan gelme.
Ş
Şule
Alev, ateş alevi.
S
Sülemiş
Düşmana karşı asker gönderen, savaş yapan.
Süleyman
1. Huzur, sükûn.2. Kur’an-ı Kerim'de adı geçen peygamberlerden biri.
Sulhi
Barışa özgü, barışla ilgili, barış.
Sulhiye
Barışa özgü, barışla ilgili, barış.
Sultan
1. Padişah, hükümdar. 2. Hükümdar ailesinden olan kadınlara verilen ad. 3. Sevilen, beğenilen, baş tacı edilen.
Sülü
Süleyman adının bozulmuş biçimi.
Sülün
1. Sülüngillerden, kuyruğu çok uzun, eti yenilen bir kuş.2. Uzun boylu, endamlı.
Sülünay
Uzun boylu, endamlı güzel.
Sülünbike
Uzun boylu, endamlı kadın.
Sümbül
Zambakgillerden, soğanla üretilen, 15-20 cm yükseklikte, çiçekleri kuvvetli kokulu ve türlü renkli, çok yıllık bir süs bitkisi.
Sümbülveş
Sümbüle benzeyen, sümbül gibi güzel.
Sumer
bk. Sümer
Sümerkan
Sümer soyundan gelen kimse.
Sümeyra
bk. Sümeyre
Sümeyre
1. Meyve çağlası. 2. Kıvrılmış yaprak.
Sumru
Bir şeyin yüksek yeri, tepesi, üst tarafı.
Sun
1. Yapma, yapış. 2. İş, yapıt. 3. Gün, etki. 4. T. Sunmak eyleminin emir biçimi.
Suna
1. Bir tür yaban ördeği, erkek ördek. 2. Boylu, güzel, yakışıklı.
Sunal
Sunma, sunuş ile ilgili.
Sunalp
Güçlü, etkili yiğit.
Sunar
Saygılı bir biçimde verir, takdim eder anlamında kullanılan bir ad.
Sunay
Ay gibi parlak olan, parıltı veren.
Sünbüle
1. Başak. 2. Başak burcu. 3. Türk müziğinde bir makam.
Sündüs
Parlak renkli, çiçekli altın veya gümüş telle işlemeli, nakışlı dokunmuş ipek kumaş.
Sunel
El sun, ilgilen, yardım et anlamında kullanılan bir ad.
Suner
Sunan, sunucu.
Ş
Şungar
bk. Sungur
S
Sungu
Armağan, bağış, ihsan.
Sungun
Armağan, bağış, ihsan.
Sungur
1. Soğukkanlı, sakin kimse. 2. Akdoğan.
Sunguralp
Soğukkanlı ve doğan gibi güçlü yiğit.
Sungurbay
Doğan kuşu gibi güçlü kimse.
Sungurtekin
Soğukkanlı ve doğan gibi güçlü hükümdar.
Süngütay
Süngü takmış, savaşmaya hazır kimse.
Sünter
Kırmızı renkli, çavdara benzer bir tür sert buğday.
Sunu
1. Armağan, hediye. 2. Sunulan, takdim edilen şey. 3. Geline verilen armağan.
Sunullah
Tanrı'nın gücü, kudreti.
Süphan
Doğu Anadolu´da Van Gölü´nün kuzey kıyısındaki sönmüş volkanik dağ.
Suphi
Sabah vaktiyle, şafak ile ilgili.
Suphiye
Sabah vaktiyle, şafak ile ilgili.
Süreyya
(süreyya:)
Sürmeli
1. Gözleri sürme çekilmiş gibi güzel olan kimse. 2. Bir tür buğday.
Sürsoy
Soyun sürsün, genişlesin anlamında kullanılan bir ad.
Süruri
Sevinen, neşelenen.
Süsen
Çiçekleri iri, güzel görünüşlü ve kokulu bir süs bitkisi.
Süslü
Süslenmiş, bezenmiş, süsleri olan, güzel.
Suudi
1. Kutsal yıldızlarla ilgili. 2. Yükselme ile ilgili.
Suut
1. Kutsal sayılan yıldızlar. 2. Yukarı çıkma, yükselme.
Süvari
1. Atlı. 2. Gemi kaptanı.
Süveyda
Kalbin ortasında var olduğuna inanılan siyah benek.
Süveyde
bk. Süveyda
Süyek
Kemik.
Suyurgal
bk. Soyurgal
Suyurgamış
1. Lütufta, ihsanda bulunan, bağış yapan kimse. 2. Acıyan, merhamet eden.
Suyurgan
1. Bağışta, ihsanda bulunan. 2. Merhametli.
Suzan
1. Yakan, yakıcı. 2. Ateşli, coşkulu.
Süzen
Topluca yapılan av.
Suzi
Yanan, tutuşan.
Suzidil
Gönül ateşi, gönül sıcaklığı.
Süzülay
Nazlan, süzül, nazlı nazlı salın anlamında kullanılan bir ad.
T
Tabende
Parlayan, ışık veren.
Tabgaç
Ulu, saygıdeğer.
Taç
1. Soyluluk, iktidar, güç veya hükümdarlık sembolü olarak başa giyilen, değerli taşlarla süslü başlık.2. Gelinlerin başlarına takılan süs.
Tacal
Üstün ol, baş ol anlamında kullanılan bir ad.
Taçeser
Değerli, nitelikli yapıt.
Tacettin
Dinin tacı.
Taci
Taç takınmış kimse.
Tacim
Noktalama, noktalama.
Tacir
Ticareti meslek edinmiş olan kimse.
Taciser
Baş tacı, en çok sevilen, sayılan kimse.
Tacızer
Altın taç.
Taçkın
Gurur.
Taçlı
Tacı olan.
Taçlıyıldız
Taç takınmış olan, saygı duyulan ünlü, tanınmış kimse.
Taçnur
Işıktan, nurdan taç.
Tacver
Taç sahibi padişah.
Taflan
Gülgillerden, kışın yaprağını dökmeyen bir bitki.
Tağ
Dağ.
Tağalp
Dağ gibi gösterişli, heybetli, güçlü yiğit.
Tagan
Güvercin.
Tagangül
Güvercin gibi uçarcasına hareketli olan güzel.
Tağar
Kap, çanak, küp, çömlek.
Tagay
1. Silah. 2. Annenin erkek kardeşi, dayı.
Tağman
Dağ gibi iri yarı, gösterişli kimse.
Taha
Kur´an-ı Kerim'in yirminci surenin adı.
Tahir
Temiz, pak.
Tahire
Temiz, pak.
Tahsin
1. Beğenme, alkışlama. 2. Güzelleştirme.
Tahsine
1. Beğenme, alkışlama. 2. Güzelleştirme.
Taibe
Tövbe eden.
Taip
Tövbe eden.
Takdir
Beğenme, değer verme.
Taki
Günahtan, haramdan kaçınan, dinine bağlı kimse.
Takiye
Günahtan, haramdan kaçınan, dinine bağlı kimse.
Takiyettin
Dindar, mümin.
Talas
1. Yelin kaldırdığı toz. 2. Fırtına, kasırga. 3. Can sıkıntısı. 4. Köşe. 5. Oğuzların 24 boyundan biri.
Talât
1. Yüz, surat, çehre. 2. Güzellik.
Talay
1. Deniz, büyük nehir. 2. Çok, fazla.
Talayer
Deniz eri, denizci.
Talayhan
Denizlerin hükümdarı.
Talaykan
Denizci bir sydan gelen kimse.
Talaykoç
Denizci yiğit.
Talaykurt
Denizci yiğit.
Talaykut
Mutlu denizci.
Talayman
Deniz adamı, denizci.
Talaz
Kasırga, fırtına.
Talha
Zamk ağacı.
Tali
bk. Talih
Talia
Talih, şans, kısmet.
Talibe
İsteyen, istekli.
Talih
Şans, baht.
Taliha
Şans, baht.
Talip
İsteyen, istekli.
Taliye
1. Sonradan gelen, bir şeyin arkası sıra giden. 2. Kur’an okuyan.
Talu
1. Seçkin, seçilmiş, güzel. 2. İki kürek kemiği arası.
Taluy
bk. Talay
Taluyhan
bk. Talayhan
Tamal
Bütünüyle ele geçir anlamında kullanılan bir ad..
Tamam
Arka arkaya doğan kız çocuğundan sonra erkek çocuk olması dileğiyle konulan bir ad.
Tamar
bk. Damar
Tamay
Ayın bütün durumu, dolunay.
Tamaydın
İlerici, her yönüyle aydın kimse.
Tamçelik
Çelik gibi güçlü kimse.
Tamer
Tümüyle nitelikli kişi.
Tamerk
Güçlü, kuvvetli kimse.
Tamgül
Gerçekten gül gibi güzel olan kimse.
Tamkan
Saygın bir soydan gelen kimse.
Tamkoç
Koç gibi güçlü kimse.
Tamkurt
Kurt gibi güçlü kimse.
Tamkut
Çok mutlu, talihli kimse.
Tamtürk
Türklüğün bütün niteliklerini taşıyan kimse.
Tan
1. Güneş doğmadan önceki alaca karanlık, şafak vakti. 2. Sabah akşam esen serin rüzgâr.
Tanaçan
Sabah vaktindeki alaca karanlık.
Tanaçar
Sabah vaktindeki alaca karanlık
Tanağar
Sabah vaktindeki alaca karanlık.
Tanak
Garip, tuhaf, şaşırtıcı.
Tanal
Şafak gibi aydınlık insan.
Tanalp
Şafak gibi aydınlık yiğit.
Tanaltan
Şafak gibi aydınlık hükümdar.
Tanaltay
Şafak gibi aydınlık hükümdar.
Tanay
Şafak gibi aydınlık insan.
Tanaydın
Şafak gibi aydınlık insan.
Tanbay
Şafak gibi aydınlık insan.
Tanbek
Şafak gibi aydınlık bey.
Tanberk
Şafak gibi aydınlık, güçlü insan
Tanbey
Şafak gibi aydınlık bey.
Tanboğa
Şafak gibi aydınlık, güçlü insan
Tanbolat
Şafak gibi aydınlık, güçlü insan
Tancan
Özü aydınlık kimse.
Tandan
Tan vaktinde doğan kimse.
Tandoğan
Şafak vaktinde doğan kimse.
Tandoğdu
Şafak vaktinde doğan kimse.
Tandoğmuş
Şafak vaktinde doğan kimse.
Tandoruk
Şafak vaktinde doğmuş gururlu kimse.
Tanegül
Gül tanesi.
Tanel
Şafak gibi aydınlık, güçlü eli olan kimse.
Tanelgin
Şafak gibi aydınlık, gurbette yaşayan kimse.
Taner
Şafak vakti gibi aydınlık, güçlü kimse.
Tanerk
Şafak vakti gibi aydınlık, güçlü kimse.
Tanfer
Şafak vakti gibi aydınlık, güçlü kimse.
Tangör
Şafak vaktinin parlaklığını gör anlamında kullanılan bir ad.
Tangüç
Şafak vakti gibi parlak, güçlü kimse.
Tangül
Şafak vakti gibi parlak olan güzel.
Tangülü
bk. Tangül
Tangün
Şafakla başlayan aydınlık gün.
Tangüner
Şafak vakti gibi parlak, güçlü kimse.
Tanhan
Şafak vakti gibi parlak, güçlü hükümdar.
Tanhatun
Şafak vakti gibi parlak, güçlü kadın.
Tanık
Şahit.
Tanın
Ünlen, herkes adını duysun anlamında kullanılan bir ad.
Tanır
1. Anımsayan. 2. Bilip ayıran, seçen.
Tanırcan
Anımsayan, bilip ayıran, seçen kimse.
Tanırer
Anımsayan, bilip ayıran, seçen kimse.
Tanış
Bildik, tanıdık, dost.
Tanju
Türk hükümdarlarına Çinliler tarafından verilen san.
Tankan
Şafak gibi aydınlık, temiz soydan gelen kimse.
Tankoç
Şafak vakti gibi aydın, güçlü kimse
Tankurt
Şafak vakti gibi parlak, güçlü kimse.
Tankut
Şafak vakti gibi parlak, mutlu kimse.
Tankutlu
Şafak vakti gibi parlak, mutlu kimse.
Tanla
Şafak.
Tanlak
bk. Tanla
Tanman
Şafak vakti gibi parlak, güçlü kimse.
Tanören
Şafak vaktinde de çalışan kimse.
Tanpınar
Şafak vakti gibi parlak, temiz kimse.
Tanrıkorur
Tanrı'nın koruduğu kimse.
Tanrıkul
bk. Tanrıkulu
Tanrıkulu
Allah'ın kulu.
Tanrıöver
Tanrı'nın övdüğü, Tanrı'nın beğendiği kimse.
Tansal
Şafakla ilgili, şafağa ait.
Tansan
Tan gibi aydınlık, temiz adı olan kimse.
Tansel
Şafak seli, ışık seli.
Tanseli
bk. Tansel
Tansen
Sen şafak gibi aydınlık ve parlaksın anlamında kullanılan bir ad.
Tanser
Şafak vakti gibi aydınlık saç anlamında kullanılan bir ad.
Tanses
Sesi güzel olan kimse.
Tansev
Tan vakti gibi olan parlaklığı ve güzelliği sev anlamında kullanılan bir ad.
Tanseven
Sabahı, ışığı, aydınlığı seven.
Tansever
Sabahı, ışığı, aydınlığı seven kimse.
Tansı
Şafak vaktini andıran.
Tansığ
bk. Tansık
Tansık
1. İnsanın aklının alamayacağı şaşırtıcı, olağanüstü olay, mucize. 2. Özlem, hasret. 3. Değerli, kıymetli. 4. Tatlı, nefis.
Tansoy
Şafak gibi aydınlık soyu olan.
Tansu
Şafağın aydınlattığı su gibi parlak ve temiz olan.
Tansuğ
bk. Tansık
Tansuk
bk. Tansık
Tantuğ
Tan ışığı gibi çevresini aydınlatan kimse.
Tantürk
Tan ışığı gibi çevresini aydınlatan Türk.
Tanuğur
Uğurlu şafak vakti.
Tanver
Şafak gibi ışık saç, aydınlat anlamında kullanılan bir ad.
Tanyel
bk. Tanyeli
Tanyeli
Şafak vakti esen rüzgâr.
Tanyer
bk. Tanyeri
Tanyeri
Güneş doğmak üzereyken ufukta hafifçe aydınlanan yer.
Tanyıldız
Çoban yıldızı.
Tanyol
bk. Tanyolu
Tanyolaç
Aydınlığa götüren, yol açan.
Tanyolu
Aydınlık yol.
Tanyu
bk. Tanju
Tanyücel
Şafak gibi temiz ve parlak ol anlamında kullanılan bir ad.
Tanyüz
Yüzü şafak gibi aydınlık ve parlak olan.
Tanzer
Sarı altın renginde tan yeri.
Tapduk
bk. Taptuk
Tapgaç
1. Ünlü. 2. Aziz.
Tapık
1. Saygı, hürmet. 2. İkram, hizmet.
Tapınç
1. Geniş alan. 2. İn. 3. Kuş veya balık kümeleri.
Taplı
1. Doğru, düzgün. 2. Uygun, yerinde. 3. Şişman.
Taptuk
Doğumuna çok sevinilen çocuklara "bulduk" anlamında konulan bir ad.
Tarancı
Çiftçi, rençper.
Tarçın
1. Defnegillerden, genellikle Asya'nın güneyinde yetişen ve değişik türleri bulunan bir ağaç.2. Bu ağacın, içinde kokulu bir yağ bulunması dolayısıyla baharat gibi kullanılan kabuğu.
Tardu
Armağan, hediye.
Tarduk
bk. Tardu
Targan
bk. Tarkan
Tarhan
bk. Tarkan
Tarhun
Hekimlikte kullanılan ıtırlı bir bitki.
Tarik
Terk eden, bırakan, vazgeçen.
Tarı
1. Soy, nesil, 2. Ekin. 3. Darı, tahıl. 4. İyi, güzel.
Tarık
Sabah yıldızı, Venüs.
Tarım
1. Göllere, kumluklara dökülen çay kolları. 2. Verim almak için toprak üzerinde yapılan çalışmaların tümü.
Tarıman
Tarımla uğraşan kimse, rençper.
Tarımbike
Tarımla uğraşan kadın.
Tarımer
Tarımla uğraşan kimse.
Tarkan
1. İslâmlıktan önce verilmiş vekil, vezir, bey gibi san. 2. Ayrıcalıklı, saygın kişi.
Tarman
bk. Tarıman
Tartış
Armağan.
Taru
Darı.
Taşan
Coşkulu, taşkın kimse.
Taşar
Coşkulu, coşkun kimse.
Taşboğa
Taş gibi sert, boğa gibi güçlü kimse.
Taşbudak
Güçlü, kuvvetli kimse.
Taşcan
Taş gibi sağlam kimse.
Taşdemir
Taş ve demir gibi sağlıklı, sağlam kimse.
Taşdöven
İş bilen, becerikli, kuvvetli kimse.
Taşel
Sağlam, güçlü eli olan kimse.
Taşer
Sağlam, güçlü kimse.
Taşgan
Pınar, kaynak.
Taşhan
Güçlü, kuvvetli hükümdar.
Taşkan
Sağlam, güçlü soydan gelen kimse.
Taşkent
Taş-kent. Özbekistan´ın başkenti.
Taşkın
1. Coşkulu, coşkun. 2. Su baskını.
Taşkınel
Coşkulu, coşkun kimse.
Taşkıner
Coşkulu, coşkun kimse.
Taşkıran
Güçlü, kuvvetli kimse.
Taştan
Taş gibi güçlü.
Taştekin
Güçlü, kuvvetli kimse.
Tasvir
1. Resim, figür. 2. Yazıyla anlatma, betimleme.
Tatar
1. Bir Türk kavmi. 2. Posta sürücüsü. 3. Gül, zambak vb. çiçeklerin açılmamış goncaları.
Tatarhan
Tatar soyundan olan han.
Tatarkan
Tatar soyundan olan kimse.
Tatlı
1. Lezzetli. 2. Hoşa giden, şirin.
Tatu
Barış, sulh.
Tav
1. Şişman. 2. Harlı. 3. Orman 4. Hız. 5. Boyun eğme.
Tavgaç
Çekicilik, cazibe.
Tavlan
Şişman.
Tavlı
1. İstekli. 2. Boyun eğmiş. 3. Hızlı.
Tavus
Sülüngillerden, erkeğinin tüyleri uzun, kuyruğu parlak, güzel renkli, acı ve tiz sesli, süs hayvanı olarak beslenen bir kuş
Tay
1. Eşit, denk, yaşıt. 2. Tek, eşsiz. 3. Yan, taraf. 4. Toy. 5. Atın yavrusu. 6. Çift olan şeyin teki. 7. Çocuk.
Taya
Dadı, sütnine.
Tayak
1. Dayanılacak şey, destek. 2. Koruyan, koruyucu.
Tayanç
Dayanma gücü, sabır.
Tayaydın
Aydınlık, parlak yüzlü çocuk.
Taybars
bk. Taypars
Taybek
Güçlü kuvvetli çocuk.
Tayberk
Güçlü kuvvetli çocuk.
Tayboğa
Güçlü kuvvetli çocuk.
Taycan
Genç ve güçlü kimse.
Taydaş
Yaşıt, akran.
Taydemir
Güçlü kuvvetli kimse.
Tayfun
Çin Denizi'nde ve Hint Denizi'nde görülen güçlü kasırga.
Tayfur
Küçük bir kuş türü.
Taygan
Tek, eşsiz.
Taygun
Çocuk, torun.
Tayguner
Yaşlı kimse.
Tayhan
Genç hükümdar.
Taykara
Esmer, kara yağız çocuk.
Taykoç
Güçlü, kuvvetli çocuk.
Taykurt
Güçlü kuvvetli çocuk.
Taykut
Kutlu, uğurlu çocuk.
Tayla
bk. Taylak
Taylak
1. Yeni doğmuş at yavrusu. 2. Biniye gelmiş iki yaşında at yavrusu. 3. Deve yavrusu. 4. Yaramaz çocuk.
Taylan
1. İnce, kibar, güzel, uzun ve düzgün boylu. 2. Çok yağmur yağmasına karşın işlenebilir durumdaki toprak.
Taylaner
İnce, kibar, güzel, uzun ve düzgün boylu kimse.
Tayman
Genç, taze, toy kimse.
Taymaz
Düşmeyen, kaymayan, dengeli kimse.
Taypars
Pars gibi güçlü kimse.
Tayuk
İnce, kibar genç.
Tayyar
Uçucu, uçan.
Tayyibe
1. İyi, güzel, hoş. 2. Çok temiz.
Tayyip
1. İyi, güzel, hoş. 2. Çok temiz.
Taze
Yeni, körpe, genç.
Tazegül
Genç, körpe güzel.
Teber
1. Küçük balta. 2. Dervişlerin kullandıkları uzun saplı küçük balta. 3. Meşin kesmek için kullanılan araç.
Teberdar
1. Baltacı.2. Yeniçeriler arasında baltalı asker sınıfı.
Teberhun
Kızıl söğüt, tarhun.
Teberrük
Kutsal ve uğurlu sayma.
Tebessüm
Gülümseme.
Tebrik
1. Kutlama. 2. Bereket.
Tecelli
1. Görünme, belirme. 2. Kader, talih. 3. Allah’ın lütfuna kavuşma.
Tecen
Mağrur, gururlu.
Tecer
Becerikli.
Teceren
Becerikli, tasarruflu.
Tecim
Ticaret.
Tecimen
1. Ticaret adamı, tüccar. 2. Tutumlu, idareli.
Tecimer
Tüccar.
Tecir
Sürü hayvanlarının alım satımını yapan kimse.
Tedü
Bilge, zeki, anlayışlı kimse.
Tegin
bk. Tekin
Tek
1. Biricik, eşi olmayan. 2. Sessiz, hareketsiz, uslu.
Tekal
Bir tane al anlamında kullanılan bir ad.
Tekalp
Eşsiz, benzersiz yiğit.
Tekant
Büyük yemin.
Tekay
Eşsiz ay.
Tekbay
Çok değerli, eşsiz, saygın kimse.
Tekbek
Çok değerli, eşsiz, saygın kimse.
Tekbey
Biricik, eşsiz bey.
Tekbir
Allah büyüklüğünü hatırlama ve "Allahu ekber" deme.
Tekcan
Çok değerli, eşsiz kimse.
Tekçe
1. Bir topluluk oluşturan şeylerin her biri. 2. Tek başına, yalnız. 3. Yegâne, eşsiz, benzersiz.
Tekdoğan
Eşsiz, benzersiz doğmuş olan.
Teke
1. Evcil keçinin erkeği. 2. Mert, sözünün eri. 3. Hazar Denizi´nin doğusunda yaşayan bir Türkmen oymağı.
Tekebaş
Mert, sözünün eri olan kimse.
Tekebay
Mert, sözünün eri olan kimse.
Tekebey
Mert, sözünün eri olan bey.
Tekecan
Mert, sözünün eri olan kimse.
Teker
Biricik, eşsiz kimse.
Tekeş
Cenkçi, savaşkan.
Tekgül
Biricik güzel.
Tekil
Tek, bir.
Tekin
1. Tek, eşsiz. 2. Uyanık, tetikte. 3. Uslu. 4. Şehzade, prens. 5. Uğurlu.
Tekinal
Tek ve eşsiz kimse.
Tekinalp
Tek ve eşsiz yiğit.
Tekinay
Biricik ve uğurlu kimse.
Tekindağ
Uğurlu dağ.
Tekinel
Eli uğurlu olan kimse.
Tekiner
Tek, eşsiz ve uğurlu kimse.
Tekinhan
Tek, eşsiz ve uğurlu hükümdar.
Tekinsoy
Uğurlu soydan gelen kimse.
Tekir
1. Daire, yuvarlak. 2. Çevre, etraf, dolay. 3. Postu siyah çizgili ve benekli, kül renkli kedi. 4. Aralık ayı.
Tekiş
1. Her şeyin sonu, bitimi. 2. Boynuzsuz keçi.
Tekiz
Kar üzerindeki adım adım yol.
Tekmil
1. Tam, eksiksiz, hep. 2. Kemale erdirme, tamamlama.
Tekmile
Ek, eklenmiş.
Teknur
Biricik, ışık saçan güzel.
Tekok
Ok gibi hızlı harekete eden biricik kimse.
Teköktem
Güçlü, gururlu biricik kimse.
Tekol
Tek ve benzersiz ol anlamında kullanılan bir ad..
Teköz
Özü benzersiz nitelikler taşıyan kimse.
Teközer
Özü benzersiz nitelikler taşıyan erkek.
Teksen
Sen teksin, eşsizsin anlamında kullanılan bir ad.
Teksoy
Eşsiz bir soydan gelen kimse.
Tekün
Çok ünlü kimse.
Tekünlü
Çok ünlü kimse.
Tekyay
Güçlü ve kuvvetli biricik kimse.
Telek
1. Armağan. 2. Dilek. 3. Kuş vb. hayvanların kanat tüyleri.
Telim
Kibirli.
Telimer
Kibirli kimse.
Telli
Nazlı, alıngan, çabuk küsen kimse.
Tellibey
Nazlı, alıngan, çabuk küsen bey.
Telmize
Öğrenci, talebe.
Telvin
Renk verme, boyama.
Temel
1. Bir şeyin gelişimi için ilk ögeler. 2. En önemli, belli başlı, ana, esas. 3. Dayanıklı. 4. Bir yapının sağlam dayanak buluncaya kadar toprak içinde aşağıya doğru uzatılan dip duvarları.
Temelli
1. Temeli olan 2. Geçici ve eğreti olmayıp sonuna kadar sürecek olan.
Temenni
Dileme, arzulama, dilek.
Temime
Nazarlık, nazar boncuğu.
Temir
Demir.
Temirbay
Demir gibi sağlam kimse.
Temircan
bk. Demircan
Temirhan
bk. Demirhan
Temirkan
bk. Demirkan
Temirkut
bk. Demirkut
Temirtaş
bk. Demirtaş
Temiz
1. Kirli olmayan, pak. 2. Ahlak yönünden temiz, nezih. 3. Özenle yapılmış, güzel.
Temizalp
İyi ahlaklı yiğit.
Temizcan
İçi temiz olan kimse.
Temizel
Dürüst kimse.
Temizer
Dürüst kimse.
Temizhan
Dürüst hükümdar.
Temizkal
Her zaman doğru ve dürüst ol anlamında kullanılan bir ad.
Temizkan
Doğru ve dürüst soydan gelen.
Temizol
Doğru ve iyi ahlaklı ol anlamında kullanılan bir ad.
Temizöz
Özü temiz, dürüst olan kimse.
Temizsan
Doğruluğu ve dürüstlüğüyle tanınan kimse.
Temizsoy
Temiz ve dürüst soydan gelen kimse.
Temre
Bir tek hurma.
Temren
Ok, kargı gibi silahların ucundaki sivri demir.
Temuçin
bk. Timuçin
Temürhan
bk. Demirhan
Temürlenk
bk. Timurlenk
Temürşah
bk. Demirşah
Tenay
Ay gibi beyaz, parlak tenli.
Tendü
Yiğit, cesur.
Tendübay
Yiğit, cesur kimse.
Tendürek
Yanardağ ağzı.
Tengir
Cimri.
Tengiz
bk. Deniz
Tengizalp
bk. Denizalp
Tenigül
Teni gül gibi güzel olan.
Tennur
Teni nur gibi aydınlık, berrak olan, güzel.
Tennure
Mevlevi dervişlerinin sema ayini sırasında giydikleri giysi.
Tenvir
Aydınlatma, ışıklandırma.
Teoman
Hun İmparatoru Mete´nin babası.
Tepedelen
Yalçın kayalar üstüne yapılmış şato.
Tepegöz
1. Gözleri yukarı doğru kalkmış kimse. 2. Sağa sola çarpan sakar kimse. 3. Yaramaz çocuk. 4. Herkese çatan, kavgacı.
Tepel
1. Bir şeyin en üstteki kısmı. 2. Küçük dağ.
Tepir
1. Tahılın taşını ayıklamaya yarayan elek. 2. Ağaç tepesi.
Tercan
1. Genç, taze, delikanlı. 2. Kırmızı buğday.
Terek
l. Raf, sergen. 2. Merdiven gibi set set olan dağ.
Terem
Kıl keçisi ile tiftik keçisinin çiftleşmesinden doğan oğlak.
Terim
İnce, kibar.
Terken
1. Kraliçe. 2. Güzel kız. 3. Bir tür ok.
Terlan
Sarı renkli, büyük pençeli, kartala benzeyen bir kuş.
Teşrif
Şereflendirme, onurlandırma.
Teşrife
Şereflendirme, onurlandırma.
Tetik
1. Uyanık, açıkgözlü. 2. Çabuk davranan, çevik. 3. Becerikli. 4. Kedi, köpek vb. hayvanların pençeleri. 5. Önder, kılavuz. 6. Ateşli silahları ateşlemek için çekilen küçük manivela.
Tetiker
Uyanık, çevik, becerikli kimse.
Tevekkül
Herhangi bir işte elinden geleni yapıp daha sonrasını Allah'a bırakma.
Tevfik
1. Uydurma, uygun düşürme. 2. Başarıya ulaştırma. 3. Tanrı'nın yardımına kavuşma.
Tevfika
1. Uydurma, uygun düşürme. 2. Başarıya ulaştırma. 3. Tanrı'nın yardımına kavuşma.
Tevhiddin
Dinin birliği, birleştiriciliği.
Tevhide
1. Birkaç şeyi bir araya getirme, birleştirme. 2. Allah’ın birliğine inanma.
Tevhit
1. Birkaç şeyi bir araya getirme, birleştirme. 2. Allah’ın birliğine inanma.
Tevil
Yorumlama.
Tevir
1. Çeşit, tür. 2. Renk.
Tevrat
Dört kutsal kitaptan, Hz. Musa’ya indirilen, Allah’ın emirlerini kapsayan kitap.
Tevs
1. Sakinlik, dinginlik, durgunluk. 2. Barış, sulh.
Tevsen
1. Başı sert at. 2. Dik başlı, inatçı.
Teymur
bk. Timur
Tez
1. Keskin. 2. Çabuk, hızlı.
Tezal
Çabucak al anlamında kullanılan bir ad.
Tezalp
Çabuk, hızlı yiğit.
Tezay
Hızlı, çabuk kimse.
Tezcan
Telaşlı, heyecanlı, beklemeye dayanamayan, sabırsız.
Tezcanlı
Aceleci.
Tezel
Çabuk iş gören, becerikli.
Tezelli
Çabuk iş gören, becerikli.
Tezer
Çabuk, hızlı, çevik kimse.
Tezeren
Çabuk ulaşan.
Tezerol
Çabuk iş gören, becerikli biri ol anlamında kullanılan bir ad.
Tezgül
Aceleci güzel.
Tezkan
Kanı kaynayan, heyecanlı kimse.
Tezok
Acele eden güçlü, kuvvetli kimse.
Tezol
Çabuk davran, daima hareketli ol anlamında kullanılan bir ad.
Tezveren
Çabucak veren.
Tibet
Çin´in batısında özerk bir bölge.
Ticen
Taçlar.
Tiğin
bk. Tekin
Tijen
bk. Ticen
Tilbe
Abdal, derviş, gezginci ozan.
Tilmaç
bk. Dilmaç
Timuçin
Katı, sağlam demir.
Timur
Demir.
Timurcan
bk. Demircan
Timurhan
bk. Demirhan
Timurkan
bk. Demirkan
Timurlenk
Bir ayağının aksak olması nedeniyle "Aksak Timur" anlamındaki bu adla anılan Timurlular Hanedanı'nın kurucusu ve ilk hükümdarı (1336-1405).
Timuröz
bk. Demiröz
Timurtaş
bk. Demirtaş
Tin
1. Ruh, can. 2. Sağlam vücutlu. 3. Tepe, zirve.
Tiner
Sağlam, güçlü, canlı kimse.
Tinkut
Özü uğurlu, kutlu, şanslı kimse.
Tipi
Kar fırtınası.
Tiraje
Gökkuşağı.
Titiz
1. Çok dikkat ve özenle davranan veya böyle davranılmasını isteyen memnun edilmesi güç kimse.2. Temizliğe aşırı düşkün olan kimse.3. Huysuz, öfkeli kimse.
Titizer
1. Çok dikkat ve özenle davranan veya böyle davranılmasını isteyen memnun edilmesi güç kimse.2. Temizliğe aşırı düşkün olan kimse.3. Huysuz, öfkeli kimse.
Tıflıgül
Gül tomurcuğu.
Tın
1. Can, ruh, öz.2. Nefes, soluk.
Tınal
Soluk al, yaşamını sürdür anlamında kullanılan bir ad.
Tınaz
Ot veya saman yığını.
Toğan
bk. Doğan
Toğay
bk. Doğay
Toğuş
bk. Doğuş
Tok
1. Doymuş, aç olmayan. 2. Kalın ve gür sesli. 3. Kibirli.
Tokal
Erişkin, olgun.
Tokalan
Olgunlaşmış, erginleşmiş.
Tokalp
Doymuş, gözü tok yiğit.
Tokay
1. Dolunay. 2. Zengin, yiğit dövüşçü. 3. Nehir kıvrımı. 4. Orman.
Tokcan
Gönlü tok olan.
Tokdemir
Demir gibi sağlam ve güçlü olan kimse.
Tokel
Eli açık, cömert kimse.
Toker
Gözü tok kimse.
Tokgöz
Açgözlü olmayan.
Tokhan
Gözü tok hükümdar.
Tokkan
Gözü tok bir soydan gelen kimse.
Toköz
Gözü ve gönlü doymuş olan kimse.
Tokta
Dur, yerleş, uzun süre kal anlamında kullanılan bir ad..
Toktahan
Sürekli olan hükümdar.
Toktamış
1. Bir yere yerleşmiş, oturmuş kimse. 2. Dinmiş, sakinleşmiş kimse.
Toktaş
Gözü tok sağlam yapılı ve güçlü kimse.
Toktimur
bk. Tokdemir
Toktuğ
Gözü tok, savaşçı kimse.
Toku
Tokmak, değnek.
Tokuş
Savaş.
Tokuşhan
Savaşçı hükümdar.
Tokuz
1. Dokuz. 2. Kalın ve sık dokunmuş kumaş.
Tokuzer
Dokuz kişi.
Tokuztuğ
Dokuz tane tuğ.
Tokyay
Gözü tok, kuvvetli ve sağlam yapılı kimse.
Tokyürek
Yürekli, cesur kimse.
Tokyüz
Açgözlü olmadığı yüzünden anlaşılan kimse.
Tola
1. Dolu, boş olmayan. 2. Güçlü, korkusuz. 3. Keyif, neşe.
Tolay
Topluluk, cemiyet.
Tölek
bk. Dölek
Tolga
Savaşçıların başlarına giydikleri demir başlık.
Tolgahan
Savaşa hazır hükümdar.
Tolgan
Dolanan, dolaşan.
Tolgay
Çevre, dolay.
Tolgunay
Dolunay.
Tolon
bk. Tolun
Tolonay
bk. Dolunay
Tolonbay
bk. Tolunbay
Tolun
Ayın on dördü, dolun.
Tolunay
bk. Dolunay
Tolunbay
Ayın on dördü gibi güzel olan kimse.
Tolunbike
Ayın on dördü gibi parlak ve güzel olan kadın.
Toluntiğin
Ayon on dördü gibi güzel olan hükümdar.
Tömek
1. Ekin yığını. 2. Kaba. 3. Alçak, kısa. 4. Top gibi, toprak.
Tomris
Peçenek Türklerinden bir kadın kahraman. Tarihte, Pers Kralı II. Keyhusrev’le savaşmış olan Massagetlerin ünlü kraliçesi. “Tomur veya temir, demir” kelimeleriyle ilgi kuranlar vardır.
Tomurcuk
Bir bitkinin üzerinde bulunan ve ileride sap, çiçek veya yaprak verecek olan filiz.
Tongal
1. Zengin kimse. 2. Yaşlı erkek.
Tongar
1. Büyük, güçlü. 2. Yaşlı.
Tonguç
1. En büyük çocuk. 2. Bir tür kuş, baykuş.
Tongur
1. Zor anlayan, kalın kafalı. 2. Çirkin sesli. 3. Yuvarlak. 4. Düğünleri yöneten kimse.
Topa
1. Beceriksiz. 2. Kötü.
Topaç
1. Çocukların sicim sarıp salarak çevirdikleri armut biçimindeki oyuncak. 2. Sağlıklı, gürbüz çocuk.
Topak
Yuvarlak.
Topay
Dolunay.
Topaz
Alüminyum silikatı ve florinden oluşan, kahverengi veya soluk sarı renkte değerli taş.
Topçam
Toplu ve düzenli çam türü.
Topçay
Kıvırıla kıvrıla akan ırmak.
Topdemir
Yuvarlak demir.
Topel
Eli sıkı, fazla cömert olmayan kimse.
Toper
Topçu asker.
Toprak
1. Yer kabuğunun canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. 2. Ülke, memleket. 3. İşlenmiş arazi.
Topuz
1. Ucu top biçiminde eski bir silah.. 2. Top biçiminde toplanmış saç.
Tor
1. Toy, deneyimsiz. 2. Ürkek, çekingen, utangaç. 3. Mağrur, gururlu. 4. Fidan. 5. Tok sözlü. 6. Balık ağı.
Toralp
Gururlu yiğit.
Toraman
Güçlü, kuvvetli kimse.
Toran
1. Güçlü, kuvvetli, iri yarı kimse. 2. Yiğit, kahraman.
Torcan
Çekingen, utangaç kimse.
Töre
1. Eğitim, görgü, gelenek. 2. Soyluluk, asalet. 3. Eksiksiz, mükemmel. 4. Geline verilen armağan.
Töregün
Eksiksiz, kusursuz kimse.
Törehan
Eksiksiz, kusursuz hükümdar.
Torel
Gururlu kimse.
Töreli
1. Güzel. 2. İyi. 3. Konuk ağırlamayı seven. 4. Soylu.
Tören
Anma, kutlama gibi amaçlarla yapılan toplantı.
Torgay
Serçe, tarla kuşu.
Torhan
Gururlu hükümdar.
Torkal
Hep utangaç ve çekingen ol anlamında kullanılan bir ad.
Torkan
Gururlu ve tok sözlü soydan gelen kimse.
Torlak
1. Güzel, genç, yakışıklı. 2. İyi gelişmiş ağaç fidanı.
Toros
Anadolu´nun güney kesiminde Akdeniz kıyıları boyunca uzanan sıradağ.
Törü
bk. Töre
Törüm
Yaradılış.
Torumtay
Yırtıcı bir kuş türü.
Torun
Bir kimseye göre çocuğunun çocuğu.
Tosun
Sağlıklı, tıknaz delikanlı.
Tosunbey
Sağlıklı, tıknaz bey.
Totuk
Eski Türklerde askerî vali.
Toy
1. Genç olduğu için deneyimsiz, beceriksiz. 2. Ziyafet, yemekli eğlence. 3. Göçebe kuşlardan kızıl tüylü, eti yenir bir kuş.
Toyboğa
Güçlü, kuvvetli, deneyimsiz kimse.
Toycan
Çok genç ve deneyimsiz kimse.
Toydemir
Çok genç ve deneyimsiz güçlü kimse.
Toydeniz
Çok genç ve deneyimsiz kimse.
Toygar
bk. Turgay
Toygun
1. Genç delikanlı. 2. Çakırdoğan.
Toyka
Büyük, kalın sopa.
Töz
Kök, asıl, cevher.
Tozan
1. İnce toz tanesi. 2. Tozu çok olan yer. 3. Kar fırtınası.
Tözüm
1. Sabırlı.2. Alçak gönüllü.
Tozun
Soylu, asil.
Tuba
1. Güzellik, iyilik, hoşluk. 2. Cennette bulunduğuna inanılan, kökü yukarıda, dalları aşağıda büyük bir ağaç.
Tüblek
Soylu, asil.
Tufan
1. Nuh Peygamber zamanında yağan ve bütün dünyayı su altında bırakan şiddetli yağmur.2. Şiddetli yağmur.
Tuğ
1. Bazı kuşların tepelerinde bulunan uzunca tüy, sorguç.2. Padişahların ve vezirlerin başlarına taktıkları başlıkların ön tarafında bulunan tüy veya püskül biçimindeki süs.
Tuğal
Tuğ takın anlamında kullanılan bir ad.
Tuğalp
Tuğ takınmış yiğit.
Tuğaltan
Tuğ takınmış hükümdar.
Tuğaltay
Tuğ takınmış değerli, yüce kimse.
Tugay
Alayla tümen arasındaki askerî birlik.
Tuğba
bk. Tuba
Tuğbay
Eskiden tugay komutanlığı yapan albay.
Tuğçe
Küçük tuğ.
Tuğcu
Osmanlı döneminde savaşlarda padişahın tuğlarını taşıyan kimse.
Tuğhan
Tuğu olan hükümdar.
Tuğkan
Soyu savaşçı olan kimse.
Tuğkun
İzinsiz yanına varılmayan varlıklı, saygın.
Tuğlu
1. Bayraklı, sancaklı. 2. Şımarık.
Tuğluk
bk. Tulum
Tuğra
Osmanlı padişahlarının imza yerine kullandıkları, özel bir biçimi olan sembolleşmiş işaret.
Tuğrul
Yırtıcı bir kuş.
Tuğrultekin
Gözü pek hükümdar.
Tuğsan
Tuğuyla ünlü olmuş kimse.
Tuğsav
Tuğuyla ünlenmiş kimse.
Tuğsavaş
Savaş için tuğunu takınmış olan kimse.
Tuğsavul
Tuğla uzaklaş anlamında kullanılan bir ad.
Tuğsavun
Tuğunla savun anlamında kullanılan bir ad.
Tuğsel
Çokça tuğu olan.
Tuğser
Baştuğ.
Tuğtaş
Tuğ takınmış güçlü kimse.
Tuğtay
Tuğ takınmış benzersiz kimse.
Tuğtekin
Tuğ takmış hükümdar.
Tuğyan
Coşma, taşma, coşkunluk.
Tuhfe
1. Armağan, hediye. 2. Hoşa giden, güzel şey.
Tükel
1. Tam, bütün.2. Mükemmel.
Tükelalp
Kusursuz yiğit.
Tükelay
Kusursuz insan.
Tülay
İnce ruhlu güzel.
Tulca
1. Tül kadar ince olan. 2. Hayalden de güzel olan.
Tülcan
İnce ruhlu insan.
Tülek
1. Kumaz, açıkgöz, düzenci. 2. Efe. 3. Çok genç, delikanlı. 4. Zengin. 5. Saygın kimse. 6. Sakin.7. Gururlu.
Tülen
İlk kez çocuk doğuran genç kadın.
Tulga
bk. Tolga
Tulgar
Azim, irade.
Tülin
1. Kimi kez ayın çevresinde oluşan dairesel hale. 2. Ayna.
Tülinay
Kimi kez ayın çevresinde oluşan dairesel hale
Tulû
(tulû:)
Tulûi
Doğan.
Tuluk
bk. Tulum
Tulum
1. Bazı yiyecek ve içecekler için koruyucu kap olarak kullanılan, önü yarılmadan bütün olarak yüzülmüş hayvan derisi. 2. Gövdesi bu deriden yapılmış üflemeli çalgı, gayda.3. Şişman, tombul.
Tulun
Dolun.
Tuman
1. Nem, çiy. 2. Duman, sis. 3. Şalvar.
Tumay
Sessiz, sakin.
Tümbay
Gerçekten zengin olan kimse.
Tümcan
Gerçekten dost olan kimse.
Tümel
Temel.
Tümen
1. On bin. 2. Pek çok. 3. Yığın, küme, sürü.
Tümenbay
Çok zengin.
Tümenboğa
Çok güçlü ve kuvvetli.
Tümer
Tam erkek, yiğit.
Tümerdem
Çok erdemli.
Tümerk
Güçlü, kuvvetli.
Tümerkan
Yiğit.
Tümerkin
Gerçek özgür.
Tümhan
Gerçek hükümdar.
Tümkal
Olduğun gibi kal, bozulma" anlamında kullanılan bir ad.
Tümkan
Kanlı canlı, sağlıklı.
Tümkoç
Gerçekten yiğit olan kimse.
Tümkor
Sıkıntılara göğüs geren kimse.
Tümkurt
Gerçekten güçlü olan kimse.
Tümkut
Çok talihli, kutlu.
Tun
Gönül rahatlığı.
Tuna
1. Çok, bol. 2. Yavru. 3. Görkemli, gösterişli.
Tunacan
Görkemli, gösterişli kimse.
Tunaer
Görkemli, gösterişli kimse.
Tunahan
Görkemli, gösterişli hükümdar.
Tünak
Işıklı, mehtaplı gece.
Tunakan
Görkemli, gösterişli soydan gelen kimse.
Tünal
Geceleyin al anlamında kullanılan bir ad.
Tunay
1. Sessiz, sakin. 2. Gece görünen aydınlık.
Tünaydın
Akşamları söylenen iyi dilek ve selâmlama sözü.
Tunç
Koyu kızıl renkte olan, bakır, çinko ve kalay alaşımı, bronz.
Tunca
Balkan yarımadasında Meriç ırmağının kolu.
Tuncal
Al renkli tunç.
Tunçalın
Güçlü, kuvvetli kimse.
Tuncalp
Tunç gibi güçlü, kuvvetli yiğit.
Tunçaral
Birine destek olan güçlü kimse.
Tunçaslan
Güçlü, kuvvetli kimse.
Tuncay
Tunç renginde ay.
Tunçbay
Güçlü, kuvvetli kimse.
Tunçbilek
Bileği güçlü olan kimse.
Tunçboğa
Sağlam, güçlü olan kimse.
Tunçbörü
Sağlam, güçlü kimse.
Tunççağ
Zamanının sağlam ve güçlü kimsesi.
Tunçdemir
Güçlü ve kuvvetli kimse.
Tuncel
Tunç gibi güçlü eli olan kimse.
Tuncer
Tunç gibi güçlü kimse.
Tunçhan
Güçlü, kuvvetli hükümdar.
Tunçkan
Güçlü soydan gelen kimse.
Tunçkaya
Güçlü ve sağlam yapılı kimse.
Tunçkılıç
Güçlü ve kuvvetli olan kimse.
Tunçkol
Güçlü kuvvetli kimse.
Tunçkurt
Güçlü, kuvvetli kimse.
Tunçok
Güçlü, kuvvetli kimse.
Tunçöven
Güçlüleri öven kimse.
Tunçsoy
Köklü, güçlü soydan gelen kimse.
Tunçtan
Tunç gibi güçlü kimse.
Tunçtürk
Sağlam ve güçlü Türk.
Tüner
Gece adamı.
Tüney
1. Öğle güneşi alan yer. 2. Güneş battıktan sonraki zaman. 3. Güneşli yer.
Tunga
1. Görkemli, kuvvetli, muazzam. 2. Yiğit, kahraman. 3. Rütbe, unvan.4. Bir tür kaplan.
Tunguç
bk. Tonguç
Tüngür
Peri.
Tur
1. Delikanlı, genç. 2. Gelir, kazanç, verim. 3. Ar. Dağ. 4. Fr. Devir, dolaşma.
Tura
1. Tuğra. 2. Kalkan, siper.
Türabi
Topraktan yaratılmış.
Turaç
Keklik cinsinden eti yenir bir av kuşu.
Tural
Duran, yaşayan.
Turalp
Genç, delikanlı yiğit.
Turan
1. Turancıların dünyadaki bütün Türkleri birleştirerek kurmayı amaçladıkları ülkenin adı.2. Türklerin Orta Asya'daki en eski yurtları.
Turatekin
Tuğralı hükümdar.
Turay
Ay gibi güzel genç.
Turbay
Genç kimse.
Turcan
Genç, delikanlı.
Türe
1. Görenek, gelenek, töre. 2. Subay, komutan. 3. Hak ve hukuka uygunluk, adalet.
Türehan
Törelere bağlı hükümdar.
Türek
Tepeliklerin ortasındaki çıkıntı.
Türel
Hukukla ilgili, hukuksal.
Türeli
Güzel.
Türemen
Yasa adamı, hukukçu.
Türev
Oluşan, ortaya çıkan, türeyen.
Turfa
Az bulunur, nadir, değerli.
Turgay
Boz renkli, küçük, ötücü, tarlalarda yuva yapan bir tür serçe, toygar.
Türgün
Günün töresi.
Turgut
Konut, oturulacak yer.
Turhan
1. Soylu ve seçkin kimse. 2. Eski Türklerde vergi ödemeyen, hükümdar huzuruna izinsiz girebilen, saygın kişi.
Turhatun
Kız çocuk doğumuna son vermek için konulan bir ad.
Türk
1. Güç, kuvvet. 2. Güzel, civan. 3. Türk soyundan gelen halk. 4. Adam, insan.
Türkalp
Yiğit Türk.
Turkan
Koruyucu, muhafız.
Türkaslan
Aslan gibi güçlü Türk.
Türkay
Ay gibi parlak, aydınlık Türk.
Türkcan
Sevilen Türk.
Türkdoğan
Türk olarak doğan.
Türkdoğdu
Türk olarak doğdu anlamında kullanılan bir ad..
Türker
Yiğit Türk.
Türkili
Türk yurdu.
Türkine
Türk gibi güzel.
Türkiye
Türkiye Cumhuriyeti’nin yer aldığı ülke.
Türkiz
Arkasında Türk gibi onurlu iz bırakan.
Türkkan
Türk soyundan gelen.
Türkmen
Türk’e benzer, Türk’e benzeyen.
Türknur
Aydın olan Türk.
Türkoğlu
Türkün oğlu.
Türkol
Her zaman Türk kal anlamında kullanılan bir ad.
Türköz
Özü, aslı Türk olan.
Türksan
Adı duyulmuş, Türk gibi ünlü.
Türksel
Coşkulu Türk.
Türkşen
Sevinçli Türk.
Türkü
Hece ölçüsüyle yazılmış ve halk ezgileriyle bestelenmiş koşuk.
Türkyılmaz
Azimli, yılmayan Türk.
Turna
Turnagillerden, Avrupa ve Kuzey Afrika'da toplu olarak yaşayan, göçebe, iri bir kuş
Tutel
El tut, yardım et anlamında kullanılan bir ad.
Tuter
Yiğitliği, cesareti sürdür anlamında kullanılan bir ad.
Tuti
1. Papağan. 2. Konuşmayı seven, konuşkan.
Tutku
1. İrade ve yargıları aşan güçlü bir coşku, ihtiras.2. Güçlü istek ve eğilimin yöneldiği amaç.
Tutkun
1. Gönül vermiş.2. Bir şeye alışmış, bağlanmış, düşkün.
Tutu
Rehin.
Tutuhan
Rehin alan hükümdar.
Tutuk
1. Akıcı, rahat konuşamayan.2. Eski işlevini göremez duruma gelmiş. 3. Kısılmış, tutulmuş, kesik. 4. Kapalı, tıkalı. 5. Çekingen, sıkılgan. 6. Sıkıntılı.
Tutun
Ev, aile.
Tutuş
1. Çekişme, tartışma. 2. Savaş, mücadele. 3. Tamam, hepsi, bütün.
Tuvana
(yuva:na:)
Tuyan
1. Semiz, şişman. 2. Zengin. 3. Kibirli, gururlu.
Tuygun
1. Genç, güçlü. 2. Çılgın, şımarık. 3. Duygulu, hassas.
Tuyuğ
Şiir, şarkı, türkü.
Tuyuk
bk. Tuyuğ
Tuz
Güzellik, şirinlik.
Tüze
Adalet, hukuk.
Tüzeer
Adaletli kimse.
Tüzel
Tüzeye uygun, hukuksal.
Tüzemen
1. Adaletli kimse. 2. Yasa adamı, hukukçu.
Tüzenur
Adaletiyle ışık saçan.
Tuzer
Güzel, şirin kimse.
Tüzmen
bk. Tüzemen
Tüzün
Yumuşak huylu, sakin, soylu, asil kimse.
Tüzünalp
Yumuşak başlı, asil, sakin yiğit.
Tüzüner
Soylu kimse.
Tüzünkan
Soylu, asil kandan gelen.
Tüzüntürk
Soylu, asil Türk.
Ü
Übeyd
bk. Übeyt
U
Ubeyde
bk. Übeyde
Ubeydullah
bk. Übeydullah
Ubeyt
bk. Übeyt
Ü
Übük
1. İbibik kuşu. 2. İbik.
U

1. Son, nihayet. 2. Kıyı, kenar. 3. Sınır, hudut. 4. Neden, sebep.
Uca
1. Sırt, arka. 2. Yüksek, yüce.
Ucaer
Değerli, yüce kimse.
Uçan
1. Uçma eylemini yapan. 2. İki yelkenli gemi.
Uçanay
Çok sevinen insan.
Uçanok
Ok gibi uçarak giden kimse.
Uçantekin
Çok sevinen kimse.
Uçantürk
Çok sevinen Türk.
Uçar
Uçan, uçucu.
Uçarer
Çok sevinen kimse.
Uçarlı
Gerçekçi olmayan, hayaller peşinde koşan kimse.
Ucatekin
UYücelikte eşsiz kimse.
Uçay
Son ay.
Uçbay
Son derece zengin olan kimse.
Uçbeyi
Uçların sivil ve askerî yönetiminden sorumlu olan görevli.
Ü
Üçe
1. Yüce, yüksek. 2. Arka.
Üçel
Üç el.
Üçer
Üç-er.
Üçgül
Yaban yoncası.
U
Uçhan
Sınır beyi.
Ü
Üçışık
Üç ışık.
U
Uçkan
Çok uçan, uçucu.
Uçkara
Bir kuş.
Ü
Üçkök
Üç kök.
U
Uçkun
1. Kıvılcım. 2. Pahalı, yüksek. 3. Uçan, çapkın. 4. Becerikli, eli tez.
Uçma
1. Dağın karla örtülmüş dik yamacı. 2. Olay.
Uçmak
1. Cennet. 2. Yar, uçurum.
Uçman
Uçan, uçucu.
Ü
Üçok
Oğuz Destanı'na göre sol kolda bulunan 12 Oğuz boyuna verilen ad.
U
Uçuk
1. Uçmuş, soluk renk. 2. Çökmüş yer, toprak. 3. İyi. 4. Sivri dağ tepesi.
Uçur
1. Vakit, an, 2. Fırsat. 3. Mevsim.
Uflaz
bk. Oflaz
Ü
Üftade
1. Tutkun, âşık, sevdalı.2. Düşmüş, düşkün.
U
Ufuk
1. Düz arazide veya açık denizde gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer. 2. Anlayış, kavrayış, görüş, düşünce gücü. 3. Çevre, dolay.
Ufukay
Ufuk ve ay.
Ufukdeniz
Ufuk ve deniz.
Ufuktan
Ufuk ve tan.
Ugan
bk. Ogan
Uğanbike
Güçlü, kuvvetli kadın.
Ü
Üge
Şöhretli, tanınmış, ünlü.
Ügü
1. Baykuş. 2. Boş, ıssız.
U
Uğur
1. Bazı olaylarda görülen ve insana iyilik getirdiğine inanılan belirti veya bazı nesnelerde var olduğuna inanılan iyilik kaynağı.2. Bu nitelikte olduğuna inanılan şey.3. İyilik, şans, talih, baht. 4. Fırsat, tesadüf.
Uğural
Uğur al anlamında kullanılan bir ad.
Uğuralp
Uğurlu yiğit.
Uğurata
Uğurlu ata.
Uğuray
Uğurlu kimse.
Uğurcan
Uğurlu, hayırlı kimse.
Uğurel
Eli uğurlu olan kimse.
Uğurhan
Uğurlu hükümdar.
Uğurlu
Uğurlu olan, iyilik getirdiğine inanılan kutlu, kutsal.
Uğurlubay
Uğurlu- kimse.
Uğurlubey
Uğurlu bey.
Uğurol
Mutlu ve bereket getir anlamında kullanılan bir ad.
Uğursal
Uğur dağıt, uğur sal anlamında kullanılan bir ad.
Uğursan
Uğuruyla tanınan kimse.
Uğursay
Uğur olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
Uğursel
Uğuru çok olan kimse.
Uğurser
Uğur dağıt anlamında kullanılan bir ad.
Uğursoy
Uğurlu soydan gelen kimse.
Uğurtan
Tan vakti gibi uğurlu olan.
Uğurtay
Benzersiz biçimde uğurlu olan kimse.
Uğuş
bk. Ukuş
Uğut
1. Baygın, kendinden geçmiş. 2. Renksiz, solgun. 3. Kuru. 4. Yağmuru bol yılların buğdayı.
Uguz
bk. Oğuz
Uhuvvet
Kardeşlik, dostluk, arkadaşlık.
Ü
Üke
Onur, şeref.
Ükkaşe
bk. Ökkeş
U
Ukuş
1. Anlayış, zekâ. 2. Benzeyiş. 3. Soy sop, kabile, soy.
Ulaç
1. Bağlayan, bağlayıcı. 2. Sınır.
Ulaçhan
İnsanları birbirine kaynaştıran hükümdar.
Ulaçkan
İnsanları birbirine kaynaştıran bir soydan gelen kimse.
Ulak
1. Haber götüren kimse, postacı. 2. Yardımcı. 3. Amaç, hedef. 4. İri yarı, güçlü kimse. 5. Ek, yama. 6. At.
Ulakbey
Yardım eden, yardımcı olan bey.
Ulam
1. Kesintisiz, sürekli. 2. Aralarında herhangi bir bakımdan ilgi veya benzerlik bulunan şeylerin tümü. 3. Yetenekli, becerikli. 4. Grup, demet, topluluk, kategori.
Ular
Erkek keklik.
Ulaş
Amacına ermiş, isteğine kavuşmuş kimse.
Ulcan
bk. Oğulcan
Ulcay
bk. Olcay
Uldız
bk. Yıldız
Ü
Üleş
1. Bölüşme, paylaşma. 2. Pay.
Ülez
1. Batmakta olan güneş. 2. Salgın.
Ülfer
Büyük su, ırmak.
Ülfet
1. Alışma, kaynaşma. 2. Görüşme, konuşma. 3. Dostluk, arkadaşlık.
Ülgen
1.Yüce, yüksek, ulu. 2. Eski Türklerde Gök Tanrı'ya verilen ad.
Ülgenalp
Yüce, ulu yiğit.
Ülgener
Yüce, ulu kimse.
Ülger
1. Şeftali, kumaş vb.ndeki ince tüy. 2. Vecize.
Ülgü
1. Yakışıklı kimse. 2. Pay, hisse. 3. Tutum, tavır.
Ülgür
bk. Ülker
Ülke
1. Bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümü.2. Devlet.
Ülkem
Yurdum, vatanım anlamında kullanılan bir ad..
Ülken
Senin yurdun, senin vatanın anlamında kullanılan bir ad.
Ülkenur
Yurdu aydınlatan ışık.
Ülker
Boğa burcunda yedi yıldızdan oluşan takım.
Ülkü
Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey.
Ülkücü
Bir ülküye bağlı olan.
Ülküdeş
Aynı ülküye bağlı olanlardan her biri.
Ülkühan
Bir ülküsü, amacı olan hükümdar.
Ülkülü
Ülküsü olan kimse.
Ülküm
Amacım, ulaşmak istediğim şey anlamında kullanılan bir ad.
Ülkümen
Ülküsü olan, bir ülküye bağlı olan kimse.
Ülküsel
Ülkü ile ilgili, ülkü niteliğinde olan.
Ülkütan
Ülküsü tan vakti gibi aydın olan.
Ülküye
Ülkü adına yanlış olarak Arapça dişillik getirilerek elde edilmiş bir ad.
Ülmen
Denizci, deniz adamı.
U
Ulu
1. Erdemleri bakımından çok büyük, yüce. 2. Zengin.3. Saygın.
Ulualp
Çok erdemli, yüce yiğit.
Uluant
Kutsal, büyük yemin.
Ulubaş
Yüce, saygın kişi.
Ulubay
Yüce, saygın, erdemli kişi.
Ulubek
Erdemli, saygın bey.
Uluberk
Erdemli, saygın, güçlü kimse.
Ulubey
Yüce, saygın, değerli bey.
Uluç
Yüce, saygın kimse.
Uluca
Üstte, üst derecede bulunan kimse, önder.
Uluçağ
Hayırlı, uğurlu dönem.
Uluçam
Yüce, erdemli ve saygın olan kimse.
Ulucan
Erdemli, saygın, yüce kişi.
Uluçkan
Yüce, saygın ve erdemli bir soydan gelen kimse.
Uludağ
Dağlar kadar yüce, erdemli olan kimse.
Uludoğan
UDoğuştan yüce, uğurlu olan kimse.
Uluer
Saygın, uğurlu, yüce kimse.
Uluerkan
Saygın, yüce, soylu kimse.
Ulufer
Saygın ve aydın olan kimse.
Uluğ
bk. Ulu
Uluğbey
bk. Ulubey
Uluhan
Büyük, saygın hükümdar.
Ulukaan
Büyük, saygın hükümdar.
Ulukan
Soylu, yüce soydan gelen kimse.
Ulukaya
Saygın, erdemli ve güçlü kimse.
Ulukut
Çok uğurlu, kutlu kimse.
Ulum
Ululuk, haşmet, büyük gösteriş.
Uluman
Ulu, yüksek, saygın kimse.
Ulumeriç
Meriç Irmağı gibi coşkun olan kimse.
Ulun
1. Büyük, ulu. 2. Temrensiz ok. 3. Buğday, arpa kökü.
Ulunay
Değerli, saygın, erdemli kimse.
Uluöz
Özü yüce, saygın kişi.
Ulus
1. Millet, halk, insan topluluğu. 2. Göçebe. 3. Oba, aşiret kavim.
Uluşahin
Şahin gibi güçlü ve saygın olan kimse.
Ulusal
Ulusla ilgili, ulusa özgü.
Ulusan
Adı yüce tanınmış kişi.
Ulusoy
Soyu yüce ve saygın olan kimse.
Ulusu
Su gibi değerli olan kimse.
Ulutan
Yüce, erdemli ve saygın kişi.
Ulutaş
Değerli, yüce ve güçlü kimse.
Ulutay
Değerli, yüce ve benzersiz kimse.
Ulutekin
Saygın, değerli, yüce hükümdar.
Ulutürk
Yüce, soylu Türk.
Ulvi
Yüksek, yüce.
Ulviye
Yüksek, yüce.
Ulya
Çok yüce, en yüce.
Uma
1. Armağan, hediye. 2. Konuk, misafir.
Umaç
1. Amaç, hedef. 2. Umulan şey, umut.
Umak
Amaç, istek.
Uman
Umudu olan, bekleyen, umutlu.
Umar
Çare, çıkar yol.
Umay
1. Orhun Yazıtları´nda geçen, çocukları ve hayvan yavrularını koruduğuna inanılan kadın Tanrı. 2. Devlet kuşu.
Umdu
İstek, dilek.
Ü
Ümek
1. Asker. 2. Köle.
Ümit
Umut.
U
Umman
Ulu, büyük, engin deniz, okyanus.
Ü
Ümmet
1. Bir peygambere inananların tümü. 2. Müslüman dinine bağlı olanların tümüne verilen ad.
Ümmiye
Anneye ait, anneyle ilgili olan.
Ümmühan
Hükümdar anası.
U
Umnise
Ana kadın, kadınana.
Ü
Ümniye
1. Umut. 2. İstek, arzu. 3. Niyet.
U
Umran
bk. Ümran
Umu
Umut, istek, arzu, beklenen şey.
Umur
Görgü, bilgi, deneyim.
Umural
Görgülü, bilgili ol, deneyim kazan anlamında kullanılan bir ad.
Umuralp
Görgülü, bilgili yiğit.
Umurbay
Görgülü, bilgili, saygın kişi.
Umurbey
Görgülü, bilgili bey.
Umut
Ummaktan doğan güven duygusu, ümit.
Umutlu
Umudu olan, umut besleyen.
Ü
Ün
1. Yüksek ses, ses. 2. Şöhret, şan.
Ünal
Adın duyulsun, tanın, ün kazan anlamında kullanılan bir ad.
Ünalan
Ün-alan. Adı duyulmuş, ün kazanmış.
Ünaldı
Ünlü, tanınan, meşhur.
Ünalmış
Tanınmış, meşhur, şöhretli.
Ünalp
Tanınmış, ünlü yiğit.
U
Unan
1. Sadakat, bağlılık. 2. Hak.
Unat
1. Doğru yol tutan. 2. Akıllı. 3. Ergin.
Ü
Ünay
Ay gibi tanınmış, ünü parlak, şöhretli.
Ünek
1. Kahraman, yiğit. 2. Ünlü, tanınmış.
Üner
Tanınmış, ünlü kimse.
U
Ungan
1. Onmuş kişi, mutlu. 2. Yürekli, yiğit kişi.
Ü
Üngördü
Tanınan, şöhretli, ünlü.
Üngören
Tanınan, ünlü, meşhur.
Üngörmüş
Tanınmış, ünlü, meşhur.
Üngün
Tanınmış, ünlü, meşhur.
Üngür
Mağara.
Ünkan
Tanınmış soydan gelen kimse.
Ünkaya
Gücüyle, kuvvetiyle tanınan kimse.
Ünlem
1. Ses, seda.2. Çağrı.
Ünlen
Ün kazan, meşhur ol anlamında kullanılan bir ad.
Ünlü
Tanınmış, adı duyulmuş, şöhretli, şanlı.
Ünlüer
Tanınmış, ünlü kimse.
Ünlüol
Adın duyulsun, ün kazan anlamında kullanılan bir ad.
Ünlüsoy
Tanınmış soydan gelen kimse.
Ünsaç
Adın duyulsun, ünlen anlamında kullanılan bir ad.
Ünsal
Adın duyulsun, ünlen anlamında kullanılan bir ad.
Ünsan
Adını duyuran, ünlü.
Ünsay
Ünlen, adın duyulsun anlamında kullanılan bir ad.
Ünsel
Çok ünlü, çok meşhur.
Ünsev
Ünlü olmayı sev anlamında kullanılan bir ad.
Ünseven
Ünlü olmayı, tanınmayı seven kimse.
Ünsever
Ünlü olmayı, tanınmayı seven kimse.
Ünsevin
Ünlü olmayı, tanınmayı sevin anlamında kullanılan bir ad.
Ünsi
1. Alışmış, sokulgan. 2. Arkadaş, dost.
Ünsiye
1. Alışmış, sokulgan. 2. Arkadaş, dost.
Ünsoy
Soyu ünlü olan kimse.
Üntürk
Tanınmış, ünlü Türk.
Ünübol
Ünü yayılmış olan, çok tanınan kimse.
Ünüçok
Çok ünlü.
Ünüdeğer
Ününe yakışır nitelikte olan kimse.
Ünügür
Çok ünlü.
Ünüvar
Ünlü, tanınmış kimse.
Ünver
Ünlen, tanınmış bir insan ol anlamında kullanılan bir ad.
Ünverdi
Tanınmış, ünlü kimse.
Ünveren
Tanınmış, ünlü kimse.
Ünvermiş
Tanınmış, ünlü kimse.
Ünyay
Ününü yay, ünün duyulsun anlamında kullanılan bir ad.
Ünzile
İndirilmiş, inzal olunmuş.
U
Ur
1. Kale hendeği. 2. Şehir, kent. 3. Yüksek ve korunaklı yer.
Ural
Kale, şehir, kent al, ele geçir" anlamında kullanılan bir ad.
Uralp
Kentli yiğit.
Uraltan
Şehirli, kentli hükümdar.
Uraltay
Şehirli saygın kişi.
Uram
Büyük, geniş yol.
Uran
Yetenekli, usta, becerikli kimse.
Uras
bk. Uraz
Uraz
Talih, şans.
Uraza
1. Hediye, armağan. 2. Konuğa çıkarılan yiyecek.
Urazlı
Talihli, kutlu.
Urbeyi
Kale, şehir beyi.
Ü
Ürek
1. Çok üreyen, çoğalan. 2. Eli çabuk, çok iş çıkaran, hızlı. 3. At, kısrak sürüsü.
Ürem
Artma, çoğalma, faiz.
Üren
1. Kurak, susuz yer. 2. Şimşek. 3. Soy.
Üresin
Çoğalsın, soyu genişlesin anlamında kullanılan bir ad.
U
Urgun
1. Vurulan, vurulmuş. 2. Vurgun, âşık. 3. Gizli.
Urhan
Şehir, kale hükümdarı.
Urı
1. Dere, yol. 2. Oğul. 3. Genç, delikanlı. 4. Ses, gürültü.
Urkan
Şehirli bir soydan gelen kimse.
Ü
Ürkmez
Korkmaz, yılmaz.
Ürkün
Korku, çekingenlik.
U
Urluk
1. Aile, soy sop. 2. Tohum.
Ü
Ürmegül
Sarmaşık.
Ürpek
1. Ürperen, ürpermiş. 2. Mazı ağaçlarının üstündeki tüylü nesne.
Ürper
Titreme, titreyiş.
U
Uruk
1. Tane, tohum.2. Nesil, kuşak, soy.
Urun
bk. Orun
Ü
Ürünay
Çok parlak, çok aydınlık olan.
U
Urundu
1. Seçkin, seçilmiş. 2. Hayırlı.
Ü
Üründübay
Seçkin nitelikli, saygın kimse.
U
Urungu
Savaşçı, savaşkan.
Uruş
Çarpışma, savaş, mücadele.
Uruz
Hedef, amaç.
Us
1. Akıl, zekâ. 2. Yarar, çıkar. 3. Sessiz, yavaş.
Uşak
1. Ufak, küçük. 2. Çocuk. 3. Genç, delikanlı. 4. Erkek hizmetçi.
Usal
1. Gamsız, kedersiz, keyfine düşkün. 2. Önemsiz.
Usalan
Akıl alan, akıllı.
Usalp
Akıllı yiğit.
Usbay
Akıllı, saygın kişi.
Usberk
Aklı sağlam, akıllı kimse.
Usbey
Akıllı bey.
User
Akıllı kişi.
Ü
Üsgen
1. Yüksek. 2. Gelişmiş. 3. Birine göre yüksek aşamada olan kimse.
U
Ushan
Akıllı hükümdar.
Uskan
Akıllı soydan gelen kimse.
Uslu
Akıllı, zeki, uysal, sakin kimse.
Usluer
Akıllı kimse.
Usman
Akıllı, zeki kimse.
Usta
İşinin eri, becerikli kimse.
Ü
Üstat
1. Bir bilim veya sanat alanında üstün bir yeri olan kimse. 2. Öğretmen.3. Usta.4. Sanatçı.
Üstay
Ay gibi yüksek, yüce.
Üstek
Yüksek, yüce.
Üstel
Yüce, saygın kimse.
Üster
Saygın, değerli kimse.
Üstol
Değerli ol, yücel anlamında kullanılan bir ad.
Üstün
1. Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan. 2. Yenen, galip gelen. 3. Sayıca çok, fazla.
Üstünbay
Seçkin, başarılı kimse.
Üstüner
Seçkin, başarılı kimse.
Üstüngü
En üstteki, en yüksekteki.
U
Usuk
Anlayışlılık, çabuk sezme yeteneği.
Usum
Akıllı.
Usun
Hüzün.
Usunbike
Hüzünlü kadın.
Utkan
1. Zafer kazanmış, muzaffer. 2. Şerefli, onurlu soydan gelen.
Utku
Üstünlük, zafer.
Utman
Şerefli, edepli, terbiyeli kimse.
Ü
Ütügen
Üşüyen,çok üşüyen.
Üveys
Kurt, küçük kurt.
U
Uyar
1. Uygun, yerinde. 2. Boyun eğen, uysal, nazik kimse.
Uyaralp
Boyun eğen, uysal, nazik yiğit.
Uyarel
Boyun eğen, uysal, nazik kimse.
Uyarer
Uyumlu, nazik kimse.
Ü
Üye
Herhangi bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri.
U
Uygan
Uyumlu, uyan.
Uygar
Kültürlü, eğitimli, görgü kurallarına uyan, medeni kimse.
Uygu
Uyum, uygunluk.
Uygun
1. Yakışır, yaraşır, elverişli, yararlı. 2. Oranlı.
Uygunel
Yakışır, yaraşır, elverişli, yararlı kimse.
Uyguner
Yakışır, yaraşır, elverişli, yararlı kimse.
Uygur
Uygar, medeni.
Uyguralp
Uygar, medeni yiğit.
Uysal
1. Yumuşak başlı, uyumlu, boyun eğen. 2. Terbiyeli.
Uytun
bk. Oytun
Uz
1. İlyi, güzel. 2. Uygun, doğru. 3. Usta. 4. Temir, dikkatli. 5. Becerikli, akıllı, anlayışlı. 6. Yakın, içten.
Uzalp
İyi, temiz, akıllı, anlayışlı yiğit.
Uzay
Bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk.
Uzbay
İyi, becerikli, temiz, akıllı ve saygın kişi.
Uzcan
Uysal, uyumlu, iyi insan.
Ü
Üzek
bk. Özek
U
Uzel
Usta, becerikli kişi.
Uzer
Becerikli, akıllı kişi.
Ü
Üzeyir
Kutsal kitaplarda geçen bir ad.
U
Uzgören
Gerçeği önceden görebilen kimse.
Uzhan
İyi, temiz, akıllı, anlayışlı hükümdar.
Uzkan
Erdemli bir soydan gelen kimse.
Uzman
Belli bir işte, belli bir konuda bilgi, görüş ve becerisi çok olan kimse.
Uzmen
bk. Uzman
Uzsan
Becerisi ve diğer iyi nitelikleriyle tanınan kimse.
Uzsoy
İyi nitelikli soydan gelen kimse.
Uztan
Yetenekli, becerikli kimse.
Uztaş
Yetenekli, becerikli ve güçlü kimse.
Uztav
Yetenekli, becerikli kimse.
Uztay
Yetenekli, becerikli kimse.
Uztekin
Yetenekl, becerikli hükümdar.
Uztürk
Bütün iyi nitelikleri kendinde toplayan Türk.
V
Vacibe
Yapılması gerekli olan.
Vacide
1. Meydana getirici, yaratıcı. 2. Varlıklı, zengin.
Vacip
Yapılması gerekli olan.
Vacit
1. Meydana getirici, yaratıcı. 2. Varlıklı, zengin.
Vafi
Sözünde duran, sözünün eri.
Vafir
Çok, bol.
Vafit
Elçi, temsilci.
Vaha
Çöllerin su bulunan kesimlerinde oluşan bitkili alan.
Vahap
Bağışlayan, ihsan eden.
Vahdet
1. Yalnızlık, teklik, birlik. 2. Allah'a yakınlık, Allah'a ulaşma.
Vahdettin
Dinin tekliği, birliği.
Vahibe
Bağışlayan, bağışlayıcı.
Vahide
Tek, bir, yalnız.
Vahip
Hibe eden, bağışlayan.
Vahit
Tek, bir, yalnız.
Vahittin
Dinin tekliği, tek din.
Vaiz
Dinsel öğütlerde bulunan kimse.
Vâkıf
1. Bir şeyi elde eden, bir işten haberli olan. 2. Duran, ayakta duran.
Vakkas
Savaşçı, okçu.
Vakur
Ağırbaşlı, temkinli.
Vâlâ
(va:la:)
Vâlâşan
Şanı yüce, şanlı.
Valide
Anne.
Vamık
Seven, âşık.
Vamıka
Seven, âşık.
Varal
Git ve al anlamında kullanılan bir ad.
Varaş
Anlayış, akıl, zekâ.
Vardar
Yugoslavya ve Yunanistan´da Selânik körfezine dökülen ırmak.
Vargın
Ulaşan, isteğine erişen.
Varlık
1. Zenginlik, para, mal mülk. 2. Önemli, yararlı, değerli. 3. Yaşam, hayat. 4. Var olan her şey.
Varol
Yaşa, uzun ve sağlıklı bir yaşamın olsun anlamında kullanılan bir ad.
Vasfi
Nitelikli.
Vasfiye
Nitelikli.
Vasıf
Vasfeden, bildiren, öven.
Vasıl
Erişen, ulaşan, kavuşan.
Vasıla
Erişen, ulaşan, kavuşan.
Vassaf
Niteliklerini bildirerek anlatan veya öven.
Vatan
Yurt.
Vataner
Vatanın evladı.
Vecahet
1. Güzel yüzlülük, gösterişlilik, güzel yüz. 2. Saygınlık.
Vecahettin
Dinin yüceliği, onuru.
Vecdet
Zenginlik, varsıllık.
Vecdi
Coşkunlukla ilgili, coşkunlukla oluşan.
Vechi
Yüzle ilgili, yüze ait.
Vechiye
Yüze ait, yüzle ilgili.
Vecibe
Ödev, boyun borcu, vazife.
Vecih
l. Bir kavmin büyüğü, başkanı, şefi. 2. Güzel, hoş.
Veciha
bk. Vecihe
Vecihe
Güzel, hoş.
Vecihi
Güzellik, hoşlukla ilgili.
Vecit
1. Bir şeyin güzelliği karşısında kendini kaybedecek dereceye gelmek, coşkulanmak. 2. Tanrı sevgisinden dolayı duyulan coşkunluk, sevinç.
Veda
Sevilen birinden veya yerden ayrılma.
Vedat
Sevgi, dostluk.
Vedi
Başkasının malını saklamakla görevli kimse.
Vedia
Saklanılması, korunması için birine veya bir yere bırakılan emanet.
Vedide
Dost, arkadaş.
Vedit
Dost, arkadaş.
Vefa
(vefa:)
Vefai
Vefalı, sözünde duran.
Vefakâr
Sevgisi geçici olmayan, vefalı.
Vefi
1. Vefalı, bağlı. 2. Tam, mükemmel, eksiksiz.
Vefia
1. Vefalı, bağlı. 2. Tam, mükemmel, eksiksiz.
Vefik
Arkadaş, yoldaş, aynı fikirde olan.
Vefika
Arkadaş, yoldaş, aynı fikirde olan.
Vefki
Uygun.
Vehbi
Tanrı bağışı olan.
Vehbiye
Tanrı bağışı olan.
Vehip
Bağışlama, bağış, vergi.
Vekil
Birinin, işini görmesi için kendi yerine bıraktığı veya yetki verdiği kimse.
Velet
Oğul, çocuk.
Veli
1. Sahip. 2. Ermiş, eren. 3. Bir çocuğun her türlü durumundan sorumlu olan kimse.
Velican
Can sahibi, canlı.
Velide
1. Yeni doğmuş çocuk. 2. Köle, kul, cariye.
Velit
1. Yeni doğmuş çocuk. 2. Kul, köle. 3. Erkek çocuk.
Veliye
Ermiş kadın.
Veliyüddin
Dindar, dinine sımsıkı bağlı kimse.
Veliyullah
Ermiş kimse, Tanrının sevgili kulu.
Venüs
Merkür’den sonra Güneş’e en yakın olan gezegen, Çoban Yıldızı.
Veral
Ver ve al anlamında kullanılan bir ad.
Verda
Gül.
Verdî
Güle ait, gül ile ilgili.
Verdinaz
Nazlanan güzel.
Vergi
Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik.
Vergili
Eli açık, cömert.
Vergin
Verici, özverili kimse.
Verim
Ortaya çıkan, beklenilen, istenilen sonuç.
Verşan
Çevreye şan ver, ünlen, ünlü ol anlamında kullanılan bir ad.
Vesamet
(vesa:met)
Vesik
Çok sağlam, güçlü.
Vesim
Güzel yüzlü.
Veyis
Yoksulluk, muhtaçlık.
Veysel
bk. Veyis
Veysi
Yoksul, muhtaç.
Vicdan
Kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç.
Vicdani
1. Duygu ile, vicdan ile ilgili. 2. Vicdanlı.
Vildan
1. Yeni doğmuş çocuklar. 2. Kullar, köleler.
Visali
Ulaşma, kavuşma.
Visam
Damga, nişan, işaret.
Volkan
Yanardağ.
Vural
Vur ve al anlamında kullanılan bir ad.
Vurgun
Birine tutkun, âşık.
Vuslat
1. Ulaşma, yetişme. 2. Kavuşma, sevgiliye kavuşma.
Y
Yabalak
1. Yabancı. 2. Issız kır,ova. 3. Dışan, başka ülke, gurbet. 4. Ekin Tarlası.
Yaban
1. Yabancı. 2. Issız kır,ova. 3. Dışarı, başka ülke, gurbet. 4. Ekin tarlası.
Yabar
Güzel koku, misk.
Yabgu
Yol gösterici, kılavuz.
Yabız
bk. Yavuz
Yada
1. Büyü,sihir, afsun. 2. Kutsal.3. Türklerde geçmişte büyü yapımında kullanılan yeşim taşı.
Yadacı
1. Büyücü, sihirbaz.2. Hekim.
Yadigâr
(ya:digâr)
Yafes
Hz. Nuh'un üçüncü oğlu.
Yağan
Yağmur, kar
Yağın
Yağmur.
Yağınalp
Hareketli yiğit.
Yağış
Yağmur, kar, dolunun yağması.
Yağısıyan
Düşmanı yenen, zafer kazanan.
Yağız
1. Esmer. 2. Doru. 3. Yiğit. 4. Bakımlı hayvan.
Yağızalp
Esmer, güçlü yiğit.
Yağızbay
Esmer kimse.
Yağızboğa
Güçlü, esmer kimse.
Yağızer
Esmer kimse.
Yağızhan
Esmer hükümdar.
Yağızkan
Esmer bir soydan gelen kimse.
Yağızkurt
Esmer, güçlü kimse.
Yağıztekin
Esmer kimse.
Yağmanaz
Gönülleri çalan, yağma eden güzel.
Yağmur
Havadaki su buğusu-nun yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumunda olanı.
Yağmurca
1. Bir tür geyik. 2. Dağ keçisi.
Yahşi
İyi, güzel, çok güzel.
Yahşibay
İyi tanınan, saygın kimse.
Yahşiboğa
İyi, güzel, güçlü kimse.
Yahşihan
İyi, güzel hükümdar.
Yahşikan
İyi, soylu bir sülaleden gelen kimse.
Yahşitay
İyi, güzel kimse.
Yahya
Tanrı lütufkârdır anlamında bir söz.
Yakup
1. Erkek keklik. 2. İbr. Takip eden, izleyen.
Yakut
(ya:kut)
Yalabuk
1. Güzel, yakışıklı, sevimli. 2. Parlak, ışıltılı. 3. Şimşek. 4. Çevik, atik, işgüzar. 5. Kavgada üstün gelen.
Yalap
1. Parıltı. 2. İvedi, hızlı, çabuk. 3. Sarı renkli bir kuş.
Yalav
Alev, ateş.
Yalavaç
Peygamber,elçi.
Yalaz
Alev.
Yalaza
Alev.
Yalazabay
Alevli, coşkun kimse.
Yalazahan
Alevli, coşkulu hükümdar.
Yalazakan
Alevli, coşkulu bir soydan gelen kimse.
Yalazalp
Alev gibi parlak yiğit.
Yalazan
Şimşek.
Yalazay
Alev gibi parlak olan.
Yalçın
1. Dik, sarp. 2. Düz, kaygan. 3. Parlak, cilalı.
Yalçıner
Sert kimse.
Yalçınkaya
Sert, güçlü kimse.
Yalçuk
1. Parlak, parlayan. 2. Elçi.
Yaldırak
bk. Yaltırak
Yaldırım
bk. Yıldırım
Yaldız
Bir şeye altın veya gümüş görünümü vermek için kullanılan sıvı veya yaprak durumundaki altın, gümüş veya bunların benzeri madde.
Yalgı
1. Büyü, sihir. 2. Yalnız.
Yalgın
1. Serap, ılgın. 2. Alev.
Yalgınay
Alev gibi parlayan kimse.
Yalım
1. Alev, ateş. 2. Kılıç, bıçak vb.nin kesici yüzü. 3. Kaya. 4. Sarp yer, uçurum. 5. Şimşek. 6. Kuvvet, kudret. 7. Orun, derece. 8. Çalım, gurur onur.
Yalın
1. Gösterişsiz, süssüz, sade. 2. Alev, ateş. 3. Taş, büyük kaya. 4. Çıplak, örtüsüz.
Yalınalp
Gösterişsiz, sade yiğit.
Yalınay
Gösterişsiz, sade kimse.
Yalkı
1. Yalın, tek. 2. Işın
Yalkın
bk. Yalgın
Yalmaç
Karışık olmayan, sade, yalın, yapılması ve anlaşılması kolay olan.
Yalman
1. Kılıç, kama, bıçak, mızrak vb.nin ağzı veya ucu. 2. Sarp, dik. 3. Eğik, eğinik.
Yalt
Yalçın, sert.
Yaltır
Parlak, parlayan.
Yaltırak
1. Işık, parıltı. 2. Kuyruklu yıldız.
Yaltıray
Ay gibi parlak olan.
Yalvaç
bk. Yalavaç
Yamaç
1. Dağın veya tepenin herhangi bir yanı. 2. Karşı. 3. Yan, yakın.
Yaman
1. Kötü, korkulan, şiddetli. 2. Cesur, güçlü. 3. Kurnaz, becerikli.
Yamaner
Cesur, güçlü kimse.
Yamanöz
Özü güçlü olan.
Yamansoy
Güçlü soydan gelen kimse.
Yamantürk
Güçlü Türk.
Yamanyiğit
Cesur, güçlü yiğit.
Yamçı
1. Sürücü. 2. Bir yüzü uzun tüylü, kalın yün dokumadan yağmurluk.
Yanaç
Yön, taraf.
Yanal
1. Yanda olan, yana düşen. 2. Alaca, değişik renkli. 3. Kırmızı, pembe. 4. Nehir yatağı.
Yanar
1. Parlayan, parıldayan. 2. Kaplıca. 3. Aralık ve ocak ayı.
Yanbek
Arkadaşları sağlam olan kimse.
Yanbey
Arkadaşı bey olan kimse.
Yandil
Gönül arkadaşı, sevgili.
Yangâr
Çok vefalı arkadaş.
Yanık
1. Yanmış olan. 2. Duygulu, dokunaklı. 3. Kavruk, gelişmemiş. 4. Âşık.
Yanıker
Âşık, vurgun kimse.
Yankı
Sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, ses yansıması.
Yapalak
1. Gürbüz, güçlü. 2. Sevimli, şirin 3. Baykuş, puhu kuşu.
Yapıncak
Seyrek taneli, kırmızı benekli bir tür üzüm.
Yaprak
Bitkilerin solunumunu sağlayan, çoğunlukla yeşil ve türlü biçimlerdeki bölümü.
Yâr
1. Sevilen, sevgili. 2. Dost, arkadaş. 3. Yardım eden, destekleyen.
Yararer
Faydalı kimse.
Yaraşık
1. Yakışır, uygun, layık. 2. Yakışıklı. 3. Süs, ziynet, güzellik.
Yârcan
Çok sevilen, sevgili.
Yardak
Yardımcı, arkadaş.
Yâren
Arkadaş, yakın dost.
Yargan
bk. Yarkan
Yargı
1. Hüküm, muhakeme. 2. Adalet.
Yârıdil
Gönül dostu, sevgili.
Yarkan
Yüksek devlet mahkemesi.
Yarkaya
Sarp, uçurumlu kaya.
Yarkın
1. Şimşek, ışık2. Işıklı.
Yarlık
1. Buyruk, ferman. 2. Yasa, kanun. 3. Yoksul. 4. Bağış, lütuf.
Yarluk
bk. Yarlık
Yarpuz
Nane türünden, güzel kokulu bir bitki.
Yaruk
Işık, aydınlık, parlaklık, parıltı.
Yasa
Kanun, düzen, töre.
Yaşam
Doğumdan ölüme kadar geçen süre, hayat.
Yasan
1. Tertip, düzen. 2. İm, belirti. 3. Bir işi yapma isteği, karar. 4. Öngörü.
Yaşanur
Aydınlık ve huzur içinde yaşamını sürdür anlamında kullanılan bir ad.
Yaşar
1. Doğan çocuğun uzun ömürlü olması dileğiyle konulan bir ad.2. Yaşında.
Yaşartürk
Yaşayan Türk.
Yasavul
1. Koruyucu, muhafız. 2. İlhanlılar devrinde ordu müfettişliği görevini yapan kimse.
Yaşdaş
Yaşıt, akran.
Yasemin
Beyaz, kırmızı veya sarı renkli, kokulu çiçekler açan bir ağaççık.
Yaser
Bolluk, varlık, zenginlik, varsıllık.
Yasin
Kur'an surelerinden biri.
Yaşık
Işık, parıltı, parlaklık.
Yaşıl
Yeşil.
Yaşın
1. Işık, parlaklık. 2. Şimşek. 3. Gizli.
Yaşıyan
Işıldayan, parlayan.
Yaşlak
1. Yaşlı, ömürlü, ihtiyar. 2. Gizli.
Yasun
1. Tarz, üslup.2. Töre 2. Doğa, tabiat.
Yatman
Boyun eğen, uysal, yumuşak başlı kimse.
Yatuk
1. Kanun, santur vb. sazların genel adı. 2. Saklanan, kullanılmayan şey. 3. Tembel.
Yavaş
1. Ağırbaşlı, yumuşak huylu, sakin. 2. Şefkatli, sevecen.
Yaver
Yardımcı.
Yavuz
1. İyi, güzel. 2. Mert, cesur. 3. Becerikli, hamarat. 4. Yumuşak huylu.
Yavuzalp
Cesur, güçlü yiğit.
Yavuzay
Cesur, güçlü kimse.
Yavuzbay
Cesur, güçlü kimse.
Yavuzboğa
Cesur, güçlü kimse.
Yavuzcan
Güçlü kişiliği olan kimse.
Yavuzer
Cesur, güçlü erkek.
Yavuzhan
Cesur, güçlü hükümdar.
Yavuzsoy
Cesur, güçlü soydan gelen kimse.
Yay
1. Ok atmaya yarayan, iki ucunun arasına kiriş gerilmiş eğri ağaç veya metal çubuk. 2. Yaz, sıcak mevsim.
Yayak
Yürüyerek giden, yaya, piyade, binitsiz.
Yayalp
Sert, kuvvetli yiğit.
Yaybörü
Sert, güçlü, kuvvetli kimse.
Yaybüke
Güçlü kimse.
Yaygır
Gök kuşağı.
Yayla
Deniz yüzeyinden yüksek, yaz mevsiminde oturulan serin ve yüksek yerler.
Yaylagül
Yaylada oturan güzel.
Yaylak
bk. Yayla
Yazan
Yazar.
Yazar
Yazın, bilim veya sanat alanında yapıt veren kimse.
Yazgan
Yazan, yazar.
Yazganalp
Yazarlık yapan yiğit.
Yazgı
Kader, talih, alın yazısı.
Yazgül
bk. Yazgülü
Yazgülü
Baharın ilk günlerinde doğan kız çocuğuna verilen bir ad.
Yazık
Günah.
Yazır
Oğuzların Bozok kolunun Ayhan soyundan gelen bir Türkmen boyunun adı.
Yedier
bk. Yediger
Yediger
Büyükayı takımyıldızı.
Yediveren
Yılda birkaç kez çiçek açan gül.
Yegâh
1. Bir, tek. 2. Türk müziğinde makam adı.
Yegân
Bir, tek.
Yegâne
Biricik, tek.
Yeğin
1. Zorlu, katı, şiddetli 2. Baskın, üstün. 3. Yiğit, güçlü, çalışkan. 4. Bereketli, bol. 5. İyiliği seven. 6. Yakışıklı, güzel, ince.
Yeğiner
Güçlü, kuvvetli kimse.
Yeğrek
1. İyiliksever, hayırlı. 2. Güzel. 3. Fazla, çok.
Yekta
(yekta:)
Yel
Esinti, rüzgâr.
Yelal
Rüzgâra karşı dur, serinle anlamında bir ad.
Yelbay
Rüzgârlı havayı seven kimse.
Yelboğa
Rüzgâr gibi hareketli ve güçlü kimse.
Yelda
Yılın en uzun gecesi.
Yeldan
Hızlı, süratli.
Yelen
1. Arzu, istek. 2. Fırtına.
Yeler
Yel gibi hızlı, çabuk kimse.
Yelesen
Yel gibi hızlı, çabuk kimse.
Yeleser
Yel gibi hızlı, çabuk kimse.
Yeliz
Güzel, aydınlık, havadar.
Yeltekin
Yel gibi hızlı, çabuk kimse.
Yemen
1. Sağ, sağ taraf. 2. Mutluluk.
Yenal
Amacına ulaşan kimse.
Yenay
Yeni ay, hilal, ayça.
Yenel
bk. Yenal
Yenen
Üstün gelen, kazanan.
Yener
Üstün gelen, kazanan.
Yeneral
Yenen, kazanan, üstün gelen kimse.
Yenerol
Her zaman kazan, üstün ol anlamında kullanılan bir ad.
Yengi
Yenme, alt etme, zafer, utku.
Yenigül
Yeni açan gül.
Yenin
Üstün gelen, galip.
Yenisu
Yeni su.
Yepelek
İnce yapılı, zarif, narin.
Yerel
Belirli bir yer ile ilgili olan.
Yergin
Hüzünlü, tasalı, kaygılı.
Yerik
Uygun, elverişli, yaraşan.
Yersel
Yerle ilgili, yere ait.
Yertan
Şaşılacak kadar güzel olan yer.
Yesari
1. Sol, solla ilgili, sol tarafa ait. 2. Zenginlikle ilgili.
Yeşil
1. San ile mavinin karışımından oluşan, çoğu bitki yapraklarında görülen renk. 2. Genç, taze.
Yeşim
Açık yeşil ve pembe renkli, kolay işlenen, değerli bir taş.
Yeşne
Şimşek, yıldırım.
Yesügey
Cengiz Han´ın babası. Kubilay Han´ın kardeşi olan Türk-Moğol hükümdarı.
Yeten
1. Yetişen, ulaşan. 2. Olgun, olgunlaşan 3. Süresi dolan, günü gelen. 4. Tüm canlılar, herkes.
Yetener
Olgun erkek.
Yeter
Sonuncu olması istenen çocuklara verilen bir ad.
Yeterkız
Arka arkaya doğan kız çocuklarından sonra erkek çocuk olması dileğiyle verilen bir ad.
Yetik
1. Yetişmiş, erginleşmiş, büyümüş. 2. Bilgili, olgun. 3. Güç işleri başaran, becerikli. 4. Delikanlı. 5. İri, büyük.
Yetim
1. Babası ölmüş çocuk. 2. Yalnız, tek, eşsiz.
Yetiş
Amacına ulaş, isteğine kavuş anlamında kullanılan bir ad..
Yetişal
Yetiş de al anlamında kullanılan bir ad.
Yetişen
Ulaşan, kavuşan.
Yetkin
Gerekli olgunluğa erişmiş, olgun, ergin.
Yetkiner
Gerekli olgunluğa erişmiş, olgun, ergin kimse.
Yezdan
1. Zerdüştlerin iyilik Tanrısı. 2. Allah.
Yiğit
1. Güçlü, yürekli, kahraman, alp. 2. Delikanlı, genç erkek. 3. Gözü pek, düşüncelerini açıkça söylemekten çekinmeyen kimse.
Yiğitcan
Güçlü, korkusuz, kahraman kimse.
Yiğitel
Güçlü, korkusuz, kahraman kimse.
Yiğiter
Güçlü, korkusuz, kahraman kimse.
Yiğithan
Güçlü, korkusuz, kahraman hükümdar.
Yiğitkan
Güçlü, korkusuz, kahraman bir soydan gelen kimse.
Yinanç
bk. İnanç
Yipek
bk. İpek
Yıbar
bk. Yıpar
Yılay
Yıl ve ay.
Yılbay
Yılın zengini olan kimse.
Yıldanur
Yılın en parlak, güzel kızı.
Yıldıku
Yıldız.
Yıldır
Parlak, parlayan, ışıklı, ışık.
Yıldıralp
Yıldız gibi parlayan yiğit.
Yıldıran
Parlayan, ışıldayan, ışık saçan.
Yıldıraner
Parlayan, ışıldayan, ışık saçan kimse.
Yıldıray
Parlak, ışık saçan ay.
Yıldırer
Parlak, ışık saçan kimse.
Yıldırım
1. Gök gürültüsü ve şimşekle görülen, hava ile yer arasındaki elektrik boşalması. 2. Çok hızlı, canlı.
Yıldız
1. Gökyüzündeki ışıklı gök cisimlerinin her biri. 2. Baht, talih, yazı.
Yıldızhan
Talihi güzel olan hükümdar.
Yılgül
Yılın en güzel gülü.
Yılgün
Yıl ve gün.
Yılhan
Yılın hükümdarı.
Yılkan
Yılan, çekinen kimse.
Yılma
Vazgeçme, korkma, doğru bildiğin yoldan yürü anlamında kullanılan bir ad.
Yılmaz
Yılmayan, bıkmayan, azimli, sebatlı.
Yılmazok
Yılmayan, bıkmayan, azimli, sebatlı kimse.
Yılşen
Yılın en şen insanı.
Yıpar
Misk, güzel koku.
Yoğun
1. Oylumuna oranla ağırlığı çok olan. 2. Dolu, sık. 3. Kalabalık. 4. İri, kaba, kalın.
Yoğunay
İri yarı kimse.
Yola
Gelenek, örf, âdet.
Yolaç
Yol gösteren, kılavuz.
Yolal
Mesafe katet, yüksel anlamında kullanılan bir ad.
Yolbul
Gideceğin yolu ara, bul anlamında kullanılan bir ad.
Yoldaş
1. Arkadaş, dost, yol arkadaşı. 2. Ortak bir görüşü benimseyenlerden her biri.
Yoma
Efsane.
Yomut
Yenen, üstün gelen.
Yön
1. Yüz, cephe, taraf. 2. Neden, sebep. 3. İyi.
Yönal
Bir tarafa git anlamında kullanılan bir ad.
Yonca
Başak durumundaki çiçekleri kırmızı veya mor renkli, çayır bitkisi.
Yöner
Bir tarafa yönelen kimse.
Yönet
1. Uygun, doğru. 2. İyi, güzel. 3. Uysal. 4. Becerikli, yatkın. 5. Biçim, tarz, usul.
Yönetken
1. Yönetme yeteneği olan, becekli.2. Düzenli, tertipli.
Yönetmen
1. İdareci, yönetici. 2. Bir kuruluşu yönetme yetkisi olan kimse.
Yöntem
1. Yol, tarz, metot. 2. Yetenek. 3. Uygun, kolay.
Yordam
1. Kılavuz, rehber. 2. Beceri, yatkınlık. 3. Gelenek, görenek. 4. Anlayış, yerinde davranış. 5. Kural, yöntem, düzen.
Yordamlı
1. Yakışıklı, gösterişli. 2. Giyimli kuşamlı. 3. Eğitim görmüş, incelikli. 4. Becerikli.
Yoruç
Komutan, kumandan.
Yörük
1. Göçebe. 2. Çabuk yürüyen, hızlı.
Yosma
1. Zarif, kıymetli. 2. Edalı, işveli. 3. Şen, güzel.
Yosun
Çoğu sularda yetişen, ilkel yapıdaki bitkilerin genel adı.
Yüce
Yüksek, büyük, ulu.
Yücealp
Büyük, ulu yiğit.
Yücebaş
Yüksek, büyük, ulu kimse.
Yücedağ
Yüksek, büyük, ulu kimse.
Yüceer
Yüksek, büyük, ulu kimse.
Yücel
Yüksel, yüce bir duruma gel, başarı kazan, ilerle anlamında kullanılan br ad.
Yücelay
Yükselen, başarı kazanan kimse.
Yücelen
Yükselen, yüce bir duruma gelen.
Yücelt
Yükselt, yüce bir duruma getir anlamında kullanılan bir ad.
Yücelten
Yükselten, yüce bir duruma getiren.
Yücenur
Aydınlık saçan yüce kimse.
Yücesan
Saygın bir adı olan kimse.
Yücesoy
Saygın, ulu bir soydan gelen kimse.
Yücetekin
Kahraman, büyük, ulu hükümdar.
Yücetürk
Büyük, ulu, değerli Türk.
Yüğrük
Çevik, hızlı giden, koşan.
Yüksel
Yükseklere çık, yücel, başarı kazan, ilerle anlamında kullanılan bir ad.
Yükselen
Yükseklere çıkan, yücelen, ilerleyen.
Yula
Meşale.
Yuluğ
1. Mutlu, mesut. 2. Hak, adalet.
Yülük
Saygıyla eğilen, saygılı.
Yumlu
1. Uğurlu, kutlu. 2. Kutsal, mübarek.
Yümni
Uğurlu, kutlu.
Yümniye
Uğurlu, kutlu.
Yumuk
1. Açılmamış çiçek, gül goncası. 2. Uysal, sessiz, ağırbaşlı.
Yümun
1. Uğur, mutluluk. 2. Bereket.
Yumuş
İş, güç, çalışma.
Yunt
1. At, kısrak. 2. At sürüsü. 3. Orman.
Yunus
Ilık ve sıcak denizlerde yaşayan etçil memeli hayvan.
Yura
Dağ sırtı.
Yurdaal
Yurda kabul et anlamında kullanılan bir ad.
Yurdaay
Yurdu aydınlatan kimse.
Yurdacan
Yurda canlılık veren kimse.
Yurdaer
Yurdu için doğmuş kimse.
Yurdagül
Yurduna güzellik katan kimse.
Yurdakul
Yurdu için canını veren kimse.
Yurdal;Türkçe;Erkek;Yurdal;Kendine yurt edin"" anlamında kullanılan bir ad."
Yurdanur
Yurdun ışığı olan kimse.
Yurdaşen
Yurdu şenlendiren kimse.
Yurdaser
Vatana önder, lider olan kimse.
Yurdatap
Yurduna hizmet et anlamında kullanılan bir ad.
Yurday
bk. Yurdaay
Yurdum
Ülkem, memleketim anlamında kullanılan bir ad.
Yurduşen
Ülkesi sevinçli olan kimse.
Yurdusev
Yurdunu sev anlamında kullanılan bir ad.
Yürekli
1. Kostak, çalımlı, iyi giyinmiş, güzel, yakışıklı. 2. Kendini beğenen, onurlu. 3. Yiğit, kabadayı,
Yurt
1. Oturulan yer, ev. 2. Ülke, vatan memleket.
Yurtal
bk. Yurdal
Yurtbay
Ülkenin zengini olan kimse.
Yurtcan
Ülkesine canlılık katan kimse.
Yurter
Ülkenin yiğit insanı.
Yurtgüven
Ülkene güven anlamında kullanılan br ad.
Yurtkulu
Ülkesine hizmet eden kimse.
Yurtkuran
Ülkeyi yöneten kimse.
Yurtman
Yurdunu çok seven kimse.
Yurtsal
Yurtla ilgili, yurda ait.
Yurtsan
Ülkenin en tanınmış kimsesi.
Yurtsay
Yurduna değer ver anlamında kullanılan bir ad.
Yurtsev
Ülkeni sev anlamında kullanılan bir ad.
Yurtseven
Ülkesini seven kimse.
Yurtsever
Ülkesini seven kimse.
Yurtsevil
Ülkendekiler tarafından sevil anlamında kullanılan bir ad.
Yurtsevin
Ülkenizi sevin anlamında kullanılan bir ad.
Yurttaş
Yurtları veya yurt duyguları aynı olanlardan her biri.
Yürük
bk. Yörük
Yürüker
Hızlı giden, koşan kimse.
Yusuf
1. İnleyen, ah eden.2. İnilti.
Yüzüak
Dürüst, doğru, namuslu, suçsuz kimse.
Z
Zabit
Subay.
Zade
1. Evlat, oğul. 2. Dürüst, doğru adam.
Zafer
1. Amaca ulaşma, başarma. 2. Düşmanı yenme, üstün gelme, utku.
Zafir
Zafer kazanan, üstün gelen.
Zafire
Zafer kazanan, üstün gelen.
Zağnos
Bir tür doğan kuşu.
Zahide
Dinin buyruklarını yerine getiren, haramdan kaçınan kimse, sofu.
Zahir
1. Parlak, açık, belli. 2. Dış görünüş, dış yüz. 3. Coşmuş, taşkın.
Zahire
1. Parlak, açık, belli. 2. Dış görünüş, dış yüz. 3. Coşmuş, taşkın.
Zahit
Dinin buyruklarını yerine getiren, haramdan kaçınan kimse, sofu.
Zaide
Artan, artıran.
Zaik
Tadıcı, tadan, tat alan.
Zaika
Tat alan, tadıcı, tat alan.
Zaim
Kefil.
Zait
Artan, artıran.
Zaki
Saf, katışıksız, temiz, pak.
Zakir
Zikreden, anan.
Zakire
Zikreden, anan.
Zaman
Vakit, çağ.
Zambak
Güzel ve iri çiçekli bir süs bitkisi.
Zamir
1. İç, iç yüz. 2. Yürek, vicdan. 3. Gönülde gizli olan sır. 4. Adın yerini tutan sözcük.
Zamire
1. İç, iç yüz. 2. Yürek, vicdan. 3. Gönülde gizli olan sır.
Zarif
1. Güzel, şık, ince,kibar tavırlı. 2. İnce esprili, esprilerle konuşan.
Zarife
Güzel, şık, ince.
Zati
1. Kendiyle ilgili, kendine ait, özel. 2. Özle ilgili.
Zatinur
Aydınlık, nurlu kişi.
Zatiye
Kendiyle ilgili, kendine ait, özel.
Zebercet
Zümrütten daha açık yeşil olan, zümrüt kadar değerli olmayan bir süs taşı.
Zehra
Yüzü pek beyaz ve parlak olan kimse.
Zekâi
Zekâyla ilgili, zekâya ait.
Zekâvet
Zekâ, zekilik.
Zekeriya
Erkek.
Zeki
Anlayışlı, kavrayışlı, zekâ sahibi.
Zekire
Belleği güçlü olan, unutmayan.
Zekiye
Anlayışlı, kavrayışlı, zekâ sahibi.
Zeliha
bk. Züleyha
Zemin
1. Yer, yeryüzü. 2. Temel, dayanak. 3. Konu, tema.
Zemzem
Kâbe çevresindeki ünlü kuyu ve bu kuyunun Müslümanlarca kutsal sayılan suyu.
Zengin
1. Parası, malı çok olan, varlıklı. 2. Verimli. 3. Gösterişli.
Zennişan
Ünlü, tanınmış kadın.
Zennur
bk. Zinnur
Zerafet
İncelik, güzellik, zariflik.
Zerefşan
1. Altın saçan, altın saçıcı. 2. Altın kakmalı. 3. Bir lale türü.
Zeren
Anlayışlı, kavrayışlı, zeki.
Zergûn
Altın renkli.
Zeria
Vesile, bahane, sebep, fırsat.
Zerin
bk. Zerrin
Zernişan
Kılıç, kalemtıraş gibi şeylerin üzerine kakma altınla yapılan işleme süs.
Zerrin
1. Altından yapılmış. 2. Altın gibi sarı, parlak. 3. Fulya.
Zerrinkâr
Altınla süslenmiş.
Zerrintaç
Altın taç.
Zerrişte
Altın tel, sırma.
Zeycan
Candan, cana yakın.
Zeyneddin
Dinin ziyneti, süsü.
Zeynel
bk. Zeynelabidin
Zeynelabidin
İbadet edenlerin süsü.
Zeynep
Değerli taşlar, mücevherler.
Zeyni
Süslü.
Zeyniye
Süslü.
Zeyno
Zeynep adının bozulmuş biçimi.
Zeynullah
Allah'ın süsü.
Zeynur
bk. Zinnur
Zeyrek
1. İlgi çekici. 2. Eli uz, usta. 3. Akıllı, zeki.
Zeyyat
Yağ yapan, zeytinyağı yapan kimse.
Ziba
Güzel.
Zican
Canlı, cana yakın, candan.
Zihni
Zihinle, akılla ilgili.
Zihniye
Zihinle, akılla ilgili.
Zikir
1. Anma, anılma. 2. Bildirme. 3. Kur'an-ı Kerim.
Zikri
Anma ile ilgili.
Zikrullah
Allah'ın anılması.
Zinet
Süs, bezek.
Zinnur
Nurlu, ışıklı, aydınlık.
Zinnure
Nurlu, ışıklı, aydınlık.
Zişan
(zi:şan)
Ziver
(zi:ver)
Ziya
Işık, aydınlık.
Ziyaeddin
bk. Ziyaettin
Ziyaettin
Dinin ışığı, aydınlığı.
Ziyafet
Yemekli toplantı.
Ziyat
Fazlalık, çokluk.
Ziynet
bk. Zinet
Ziyneti
Süslü.
Ziynetullah
Allah´ın süsü, bezeği
Zobu
1. İri yarı, kalın, kaba. 2. Delikanlı. 3. Zor, sıkıntılı. 4. Eski vezir konaklarındaki hizmetli.
Zoral
Zoru başar anlamında kullanılan bir ad.
Zorbey
Güçlü bey.
Zorlu
1. Güzel, çok güzel, iyi. 2. Yakışıklı. 3. Güçlü, dayanıklı. 4. Sert, keskin. 5. Yürekli, cesur. 6. Girgin, girişken.
Zübeyde
Öz, asıl, cevher.
Zübeyr
Yazılı küçük şey.
Zuhal
bk. Zühal
Zühdi
bk. Zühtü
Züheyr
Çiçekçik, küçük çiçek.
Zühre
Çulpan, Çoban yıldızı, Venüs.
Zühtiye
Her türlü zevke karşı koyarak kendini ibadete veren.
Zühtü
Her türlü zevke karşı koyarak kendini ibadete veren.
Zuhur
Görünme, meydana çıkma, baş gösterme.
Zuhuri
Orta oyununda komik rolü yapan kimse.
Zülâl
Saf, tatlı, hafif, güzel, soğuk su.
Züleyha
Su perisi.
Zülfi
bk. Zülfü
Zülfibar
bk. Zülfübar
Zülfikar
Iki parçalı.
Zülfiyar
bk. Zülfüyar
Zülfiye
bk. Zülfüye
Zülfizar
bk. Zülfüzar
Zülfü
Saç ile, lüle ile ilgili, saça ait.
Zülfübar
Dağılmış, saçılmış saç.
Zülfüyar
Sevgilinin zülfü, saçı.
Zülfüye
Sevgilinin saçı.
Zülfüzar
Saçı gür, bol saçlı.
Zülkarneyn
İki boynuzlu.
Zülkif
bk. Zülküf
Zülküf
Yüce, makam sahibi.
Zümrüt
Cam parlaklığında, yeşil renkte, saydam, değerli bir süs taşı.
Zürriyet
Soy, bir soydan gelenler.