AbacaAbla veya anneye benzeyen.
Abacan“Canım anneciğim, sevgili anneciğim ” anlamında kullanılan bir ad.
Abay1. Beceri. 2. Seziş, anlayış. 3. Büyük erkek kardeş.
Abaza1. Kuzeybatı Kafkasya’da yaşayan bir halk.2. Bu halka mensup olan kimse.
Abbas1. Aslan. 2. Sert, çatık kaşlı kimse.
Abdal1. Gezgin derviş.2. Dilenci kılıklı, üstü başı perişan kimse.
AbdiKullukla, kölelikle ilgili.
AbdülâlimEn iyi bilen Tanrı'nın kulu.
AbdülazimBüyük, ulu olan Tanrı'nın kulu
AbdülazizEn yüce, en değerli olan Allah'ın kulu.
AbdülbakiHer zaman var olan Tanrı'nın kulu
AbdülbariYaratan, yaratıcı olan Tanrı'nın kulu.
AbdülbasirHer şeyi görüp anlayan Tanrı'nın kulu.
AbdülbasitRızkı yayıp bollaştıran Tanrı'nın kulu.
Abdülcabbarbk. Abdülcebbar
AbdülcebbarZorlayıcı güce sahip olan Tanrı'nın kulu.
AbdülcelilEn yüce olan Tanrı'nın kulu
AbdülcemalGüzellikleri kendinde toplayan Tanrı'nın kulu.
AbdülcevatCömert olan Tanrı'nın kulu.
AbdülezelEzelden beri var olan Tanrı'nın kulu.
AbdülferitTek, eşsiz olan Tanrı'nın kulu.
AbdülfettahGizli şeyleri açığa çıkaran Tanrı'nın kulu.
AbdülgaffarKullarının günahlarını bağışlayan Tanrı'nın kulu.
Abdülgaffurbk. Abdülgafur
AbdülgafurSuç bağışlayan, merhamet eden Tanrı'nın kulu.
AbdülganiVarlıklı, cömert olan Tanrı'nın kulu.
AbdülhadiDoğru yolu gösteren Tanrı'nın kulu.
AbdülhakimHer şeyi bilen Tanrı'nın kulu.
AbdülhalikYaratan, yoktan var eden Tanrı'nın kulu.
Abdülhalimİyi ve yumuşak huylu Tanrı'nın kulu.
AbdülhamitHerkesçe övülen Tanrı'nın kulu.
AbdülkadirKudretli ve güçlü olan Tanrı'nın kulu.
AbdülkahharKahredici, yok edici gücü olan Tanrı'nın kulu.
AbdülkerimKerem sahibi, cömert, ulu olan Tanrı'nın kulu.
AbdüllâtifBağışta bulunan Tanrı'nın kulu
AbdülmecitŞan ve şeref sahibi, ulu olan Tanrı'nın kulu.
AbdülmelikEvrene hükümdar olan Tanrı'nın kulu
AbdülmennanLütuf ve ihsan sahibi olan Tanrı'nını kulu
AbdülmetinSonsuz sağlamlığa, dayanıklılığa, güce sahip olan Tanrı'nın kulu
AbdülnasırYardımcı olan, yardım eden Tanrı'nın kulu
Abdülvahapİhsanı bol olan Tanrı'nın kulu.
AbdülvahitTek ve eşsiz olan Tanrı'nın kulu.
AbdürrahimMerhametli, esirgeyen, koruyan Tanrı'nın kulu.
AbdurrahmanRahmet sahibi olan Tanrı'nın kulu.
AbdürraufÇok merhamet eden, esirgeyen Tanrı'nın kulu.
AbdürreşitDoğru yolu gösteren Tanrı'nın kulu.
AbdürrezzakTüm yaratıklara rızkını veren Tanrı'nın kulu.
AbdüssametKimseye ve hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Tanrı'nın kulu.
AbdüssamiHer şeyi duyan, yüce Tanrı'nın kulu.
AbdüsselâmBarışçı olan Tanrı'nın kulu.
AbdüssemiHer şeyi işiten, duyan Tanrı'nın kulu.
AbdüssettarGünahları örten, gizleyen Tanrı'nın kulu.
AbdüzzekiAnlayışlı, zeki olan Tanrı'nın kulu.
AbgülSu gibi berrak ve duru olan gül.
Abher1. Nergis çiçeği. 2. Yasemin. 3. Dolu kap.
Abide1. Anıt. 2. Önemi ve değeri çok olan yapıt.3. İbadet eden, tapan kul.
Abidinİbadet eden, tapan kullar.
AbilKoyun, at ve deve gibi hayvanlara iyi bakan kimse.
Abitİbadet eden, tapan kul.
Abiye1. Güzel, zarif, ince. 2. Yüzünü örtü ile örten utangaç kadın.
AbıhayatHayat suyu, içene sonsuz yaşam sağlayan efsanevi su.
Abır1. Namus, şeref, haysiyet. 2. Utanma, hicap, hayâ.
Abıru1. Yüz suyu. 2. Irz, namus, şeref, haysiyet.
Ablak1. Yüzü güzel, parlak, yakışıklı. 2. Sevimli. 3. Yayvan ve toplu yüz. 4. Çok beyaz. 5. Siyahlı beyazlı. 6. Geniş, enli. 7. Ceviz ağacının mobilya yapmaya yarar iç kısmı. 8. Ağaçların dayanıklı kısmı. 9. Yaban armudu, ahlat. 10. İyice olgunlaşmamış üzüm.
Abraş1. Çilli, çopur yüzlü, sarı saçlı, açık renkli gözlü adam. 2. Doru at. 3. Alaca bulaca, karışık renkli. 4. Tedirgin edici, obur. 5. Çarpık, eğri.
Abruy1. Yüz suyu. 2. Irz, namus, şeref, haysiyet.
Abuşka1. Kadının kocası, eş. 2. Yaşlı, sözü dinlenen kimse.
Abuzettinİzzettin'in babası.
Aca1. Amca. 2. Abla. 3. Anneanne, nine. 4. Güçlü kuvvetli, başladığı işi bitiren. 5. Büyük. 6. Derelerin içinde yetişen, basit yapraklı, kırmızı çiçekli, güzel kokulu bir çalı.
AcabayAca ve bay sözlerinden oluşan bir ad.
AcabeyAca ve bey sözlerinden oluşan bir ad.
AcahanAca ve han sözlerinden oluşan bir ad.
AçalyaFundagillerden, güzel, renkli, kokusuz çiçekler açan bir bitki.
Acar1. Kuvvetli, güçlü, dinç. 2. Çevik, atılgan, kabına sığmaz. 3. Gözü pek, yiğit, cesur, kabadayı, yılmaz, 4. Hoş, sevimli yüzlü (kimse). 5. Yeni. 6. Taze. 7. Şişman, etli, semiz. 8. Çalışkan, becerikli. 9. Açıkgöz, zeki. 10. Çapkın. 11. Bir çeşit zehirli o
AcaralpYiğit, becerikli, cesur kişi.
AcarbegümGüzel yüzlü hanımefendi, sevimli hanımefendi.
AcarbeyGüçlü, cesur, atılgan, becerikli kimse.
AcarbükeGüzel yüzlü hanım, sevimli hanım.
AcarerGüçlü, becerikli, gözü pek kimse.
AcarhatunGüzel yüzlü hatun, sevimli hatun.
AcarkanGözü pek, atılgan, cesur, nitelikli kimse.
AcarmanÇevik, becerikli, girişken insan.
AcarözÖzünde yiğitlik, cesaret, doğruluk, beceriklilik nitelikleri taşıyan kimse.
AcarsoyYiğit, güçlü bir soydan gelen kimse.
AcartürkGüçlü, korkusuz, yiğit Türk.
AcatayAca ve tay sözlerinden oluşan bir ad.
AçineÖnder, lider, yol gösteren, erkek kurt.
AcıdaşAcıya ortak olan, dost.
AçıkalınDoğruluktan ve dürüstlükten ayrılmayan kimse.
AçıkerDürüst, doğru insan.
AçıkgünAçık ve gün sözlerinden oluşan bir söz.
AçılBüyü, serpil, geliş” anlamında bir söz.
Açılay“Ay gibi doğ, ay gibi açıl” anlamında kullanılan bir ad.
AclanHızlı, çabuk, telaşlı kimse.
AcunalDünyayı fethet dünyaya yayıl" anlamında kullanılan bir ad.
Acunalan1. Dünya genişliğinde,dünyayı kapsayan. 2. Dünyayı eline geçiren.
AcunalpDünyaca tanınmış yiğit.
AcunbegümDünyanın hanımefendisi.
AcunerÇok ünlü, tanınmış kimse.
AcungüneşDünyanın güneşi, dünyayı aydınlatan şey.
AcunışıkDünyanın ışığı, dünyayı aydınlatan ışık.
AcunmanÇok ünlü, tanınmış kimse.
AdahanAda ve han sözlerinden oluşan bir ad.
AdakBir dileğin, bir isteğin yerine gelmesi amacıyla kutsal sayılan bir güce adanmış nesne.
Adal“Adın yayılsın, ün kazan” anlamında bir ad.
AdalanÜn kazanan, ünlü, tanınmış.
Adalet1. Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk, türe. 2. Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme.
Adam1. İnsan. 2. Erkek kişi. 3. İyi yetişmiş, değerli kimse. 4. İyi huylu, güvenilir kimse. 5. Birinin yanında ve işinde bulunan kimse. 6. Birinin sözünü dinleyen, nazını çeken kimse, kayırıcı. 7. Bir alanda derin bilgisi olan veya bir alanı benimseyen. 8. Bi
AdamışAdak yapmış olan kimse.
AdananÖnemli ve değerli olan bir kişi, olay vb.nin anısına yapılan.
AdanırAd alan, ünlenen kimse, şanlı, şöhretli.
Adar1. Erginlik, olgunluk. 2. Süre, zaman. 3. Arkadaş, taraftar, omuzdaş, yandaş. 4. Mart ayı.
AdarkanAdak yapar" anlamındaki adar ile kan sözlerinden oluşan ad.
AdaşAdları aynı olanlardan her biri.
AdasalAda ile ilgili, adaya özgü, adalı.
Aday1. Bir görev, bir iş için kendini ileri süren veya başkaları tarafından ileri sürülen kimse.2. Bir iş için yetiştirilmekte, eğitilmekte olan kimse, namzet.
Âdem1. Dinî inançlara göre ilk yaratılan insan ve ilk peygamber. 2. İnsan, insanoğlu. 3. İnsanda bulunması gereken olumlu özelliklere sahip olan kimse.
Adeviyeİyilikseverlik, yardımseverlik.
Adil1. Doğruluktan ayrılmayan kimse. 2. Adaletli. 3. Hakka uygun, haklı.
Adile1. Doğruluktan ayrılmayan kimse. 2. Adaletli. 3. Hakka uygun, haklı.
AdilhanAdaletli hükümdar.
Adıbelli1. Herkesçe bilinen, tanınan kimse. 2. Soyu temiz, tanınmış soydan gelen.
AdıgünAdı güneş gibi olan.
Adın1. Yabancı. 2. Başka, başkaca.
AdısanlıÜnlü, tanınmış kişi.
AdısönmezAdı her zaman duracak olan.
AdıvarAdı var, adı var olan.
AdıyamanGüçlü, becerikli, beğenilen kişi.
Adlan“Adınla ün kazan, şöhret sahibi ol” anlamında bir ad.
AdlığÜnlü, tanınmış kişi.
AdnanBir yere yerleşip ikamet eden, mukim.
AdniCennete gitmeye hak kazanmış, cennetlik kişi.
AdniyeCennete gitmeye hak kazanmış, cennetlik bayan.
AdsızÜnsüz, tanınmamış, adı duyulmamış kimse.
AdsoyAd ve soy sözlerinden oluşmuş bir ad.
AfacanZeki ve yaramaz çocuk.
Afet1. Güzelliği ile insanı şaşkına çeviren, aklını başından alan kadın. 2. Bela, felaket.
Affanİradesiyle kötü şeylerden kaçınan kimse.
Afi1. Silen. 2. Silinmiş. 3. Affeden, bağışlayan. 4. Affedilmiş, bağışlanmış. 5. Yalvaran.
AfifNamuslu, iffetli, temiz, dürüst.
AfifeNamuslu, iffetli, temiz, dürüst.
AfiyetSağlıklı, sıhhatli olma, hastalıktan uzak olma durumu.
Afra1. Ayak değmemiş ak toprak.2. Pembeye çalar beyazrenk.
Afşar1. Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri. 2. Çabuk iş gören, çevik, atılgan. 3. Uyumlu, yumuşak başlı. 4. Bir şeyin zıddı, aksi.
Ağa1. Kırlık kesimde geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse. 2. Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen san. 3. Ağabey, büyük kardeş. 4. Yardım eden, cömert kimse. 5. Okuryazar olmayan yaşlıca kişilerin adlarıyla birlikte kullanılan
AgâhBilen, bilgili, haberli, uyanık.
AğahanHükümdar gibi yüce olan kimse.
AğahanımZengin hanım, malı mülkü bol olan hanım.
AğahatunZengin hanım, varlıklı hanım.
Ağan1. Yerin hava yuvarına girince, sürtünmeden dolayı akkor duruma gelen ve ardından bir ışık çizgisi bırakarak geçen gök cismi, akan yıldız, ağma. 2. Göğe doğru yükselen, yukarı çıkan.3. Akan yıldız, kayan yıldız.
AğanbegümGöğe doğru yükselen, yüce hanımefendi.
AğanbükeGöğe doğru yükselen hanım, göğe doğru yükselen güzel.
AğanerGöğe doğru yükselen, değerli erkek.
Ağar1. Ağır, yavaş. 2. Sadık, doğru sözlü.3. Yükselir, yücelir.
AğarantanAğaran, ağarmaya başlayan tan vakti.
AğaverdiAğa verdi, ağa bağışladı" anlamında kullanılan bir ad.
AğbegümAkça, pakça hanımefendi.
Ağbet1.Akça pakça yüz. 2. Akça pakça yüzlü.
AğbilekAkça pakça bilekli, beyaz bilekli.
Ağca1. Ak renkte, beyaz, oldukça beyaz. 2. Temiz, lekesiz. 3. Alaca. 4. Pamuk ipliğinden dokunmuş çul.
AğcabeyTemiz, namuslu, eline ayağına düzgün bey.
Ağın1. Yükseliş, yüceliş. 2. İhtiyar, yaşlı. 3. Daha fazla. 4. Aşk, sevda.
AğırtaşAğırbaşlı, olgun kişi.
Ağkız1. Akça pakça kız. 2. Temiz, iffetli kız.
AğyarBaşkaları, yabancılar, eller.
Ahenk1. Uyum. 2. Uyuşma, anlaşma.3. Çalgılı eğlence
AhfeşGündüzleri zayıf, geceleri iyi görebilen kimse.
Ahi1. Arkadaş, dost. 2. Erkek kardeş. 3. Ahilik ocağından olan kimse. 4. Cömert, eliaçık.
AhıskaGürcistan topraklarında bir kale.
AhmetÖvülmeye layık, övülmüş.
AhsenÇok güzel, en güzel.
Ahter1. Yıldız. 2. Talih, şans, uğur.
Ahu1. Ceylan, karaca. 2. Güzel, ince, zarif kadın. 3. Parlak, güzel bakışlı. 4. Güzellerin gözü.
AişeRahat yaşam süren, bolluk içinde yaşayan.
Ajda1. Filiz, sürgün. 2. Çentik çentik olan şey.
Ak1. Kar, süt gibi şeylerin rengi, beyaz. 2. Temiz, namuslu. 3. Sıkıntısız, rahat.
Aka1. Büyük kardeş, ağabey. 2. Baba. 3. Saygıdeğer kişi. 4. Kabadayı. 5. Akan dam.
AkabaySaygıdeğer varlıklı kişi.
AkabeySaygıdeğer, varlıklı bey.
AkadDoğruluğuyla, dürüstlüğüyle tanınmış kimse.
AkadlıDoğruluğuyla ve dürüstlüğüyle ünlü kimse.
AkağanDürüstlüğüyle yükselen, yukarı çıkan kimse.
Akal1. Akmak ve almak fillerinin emir biçimlerinin yan yana gelmesiyle oluşmuş bir ad.2. Beyaz anlamındaki ak ile kırmızı anlamındaki al sözlerinden oluşmuş bir ad.
AkalanDürüstlüğüyle ünlenen kimse.
AkalınDürüst, temiz, namuslu kadın.
AkalpDoğruluğu ve dürüstlüğüyle tanınan kimse.
AkaltanDürüst, güvenilir sultan, padişah.
Akan1. Bir yerden bir yere doğru akan, giden. 2. Çeşme, pınar.
AkanayBir yerden bir yere doğru giden kimse.
AkanerBir yerden bir yere giden kimse.
AkansuBir yerden bir yere doğru akan, giden su.
AkantDürüst, güvenilir yemin.
AkanyıldızGüneş sistemi içinde hareket ederken dünya atmosferinin üst katmanlarına girip sürtünme sonucu ateş külçesi durumuna dönüşen küçük nesne.
Akarca1. Küçük akarsu. 2. Kaplıca. 3. Sürekli işleyen çıban. 4. Kemik veremi.
Akarsu1. Yeryüzünde, yer altında belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya zaman zaman akan su.2. Tek sıra elmastan gerdanlık.
AkartunaTuna nehri gibi akan.
AkartürkAkan, ileriye hareket eden Türk.
AkasmaDüğün çiçeğigillerden, beyaz çiçek veren, bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen sarmaşık özelliği gösteren bir bitki.
AkasoySevilen, sayılan soydan gelen.
AkataTemiz, dürüst ataların soyundan gelen kişi.
AkatayTemiz, doğru kimse.
AkayParıltılı ay, ışıklı ay.
AkaydınTemiz ve aydınlık.
AkbacıTemiz ve namuslu bacı.
AkbalAk bal, beyaz bal, oğul balı.
Akbaş1.Yazın kutup bölgelerinde yaşayan, kışın ılık kıyılara göçen, kısa ve ince gagalı, siyah bacaklı bir tür yabani kuş 2. Karnabahar. 3. Tane tutmamış ekin başağı.4. Bir çeşit beyaz buğday. 5. Ekine tane tutturmayan bir bitki hastalığı.
AkbaşakSonbaharda ekilen, kabuğu beyaz, yumuşak, kışa dayanıklı bir çeşit buğday.
AkbaturYürekli, yiğit erkek.
AkbayarDürüst ve namuslu saygın kimse.
Akbek1. Dürüst, namuslu bey. 2. Dürüst ve namuslu olan saygın, zengin kişi.
AkbelSuyu dürüst olan kimse.
AkbetNamuslu, şerefli, doğru kimse.
AkbeyDürüst, doğru kimse.
AkbilgeNamuslu, dürüst, bilgili, iyi ahlaklı, olgun ve örnek kimse.
AkboğaTemiz, dürüst ve yiğit kimse.
AkboraGenellikle arkasından yağmur getiren sert ve şiddetli fırtına gibi olan temiz ve dürüst kimse.
AkboyTemiz soydan gelen kimse
AkbudunTemiz, tanınmış soydan gelen kimse.
AkbuğBuğu, buhar gibi temiz olan kimse.
Akbulut1. Bulutlu havalardaki bunaltıcı sıcaklık. 2. Pamuk bulutları.
AkburakHz. Muhammed'in Miraç Gecesi'ndeki temiz biniti.
AkburçGüvenilir kale gibi olan kimse.
AkburçakBaklagillerden, burçağa yakın bir bitki cinsi
Akça1. Ak renkte, beyaz, oldukça beyaz. 2. Temiz, lekesiz. 3. Alaca. 4. Para.
AkçabayTemiz ve dürüst kimse.
AkçaelDürüst ve namuslu kimse.
AkçagülBeyazımsı gül gibi olan kadın.
AkçakanSoylu, temiz, dürüst.
AkçakocaSaçı sakalı beyazlaşmış ihtiyar.
Akçal1. Beyazımsı, beyaza çalan. 2. İhtiyar.
Akçalı1. Akçası olan, varlıklı, zengin.2. Dalları yassı olan bir çeşit çalı.
AkçamKuzey Amerika’da yetişen bir çam türü.
AkcanÖzü temiz, dürüst kimse.
AkçasuBerrak su gibi temiz olan.
AkçayTemiz ve berrak akan dere gibi olan kimse.
AkçerDürüst ve namuslu kimse.
AkcivanDürüst ve namuslu genç delikanlı.
AkçığırBir yolda dürüst ve namuslu olarak giden kimse.
Akçıl1. Beyazımsı. 2. Rengini atmış, ağarmış, soluk, solgun.
AkdağTepeleri karla kaplı dağ.
AkdalNamuslu, dürüst kimse.
AkdamarNamuslu, dürüst kimse.
AkdenizKuzeyde Avrupa, doğuda Asya, güneyde Afrika ile kuşatılan deniz.
AkdesEn kutsal, en kutlu.
AkdikMartta ekilen yazlık buğday.
AkdikenHünnapgillerden, kırlarda kendiliğinden yetişen, hekimlikte ve boyacılıkta kullanılan, sert odunlu bir ağaç.
Akdilİyi, doğru, güzel konuşan kişi.
Akdoğ“Talihin, şansın iyi olsun” anlamında kullanılan bir ad.
AkdoğanKartalgillerden bir doğan türü.
AkdoğduNamuslu bir biçimde dünyaya geldi" anlamında kullanılan bir ad.
AkdoğmuşNamuslu bir biçimde dünyaya gelmiş anlamında kullanılan bir ad.
AkdölTemiz soydan gelen kimse.
AkdolunAk ve kaybol" anlamlarında iki fiilin emir biçiminden oluşan bir ad.
AkdoraDoruğu bulutlu dağ.
AkdoruBeyaz" anlamındaki ak ile "gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi kara olan at" anlamındaki doru sözlerinden oluşan bir ad.
AkdorukBeyaz" anlamındaki ak ile "tepe, en yüksek yer, uç, zirve en üstün başarı düzeyi kibirli" anlamlarındaki doruk sözlerinden oluşan bir söz.
AkdurAkmak ve durmak fiillerinin emir biçimleriyle yapılmış bir ad, "ak ve dur".
AkdurmuşUzun ömürlü olması, çok yaşaması ve dürüst olması istenen çocuklara verilen ad.
Akel1. Doğru, dürüst işler yapan kimse.2. Eli uğurlu olan kimse.
AkerDürüst, güvenilir erkek.
AkerginOlgunlaşmış, yetişmiş dürüst kimse.
AkermanDürüst, soylu, temiz kişi.
AkersanYiğitliğiyle ad yapmış dürüst kimse.
AkersoyYiğit soydan gelen dürüst kimse.
AkgirayDürüst han veya prens.
AkgüçGücünü doğru ve dürüst işlerde kullanan kimse.
AkgünMutlu, sevinçli gün.
AkgündüzMutlu, sevinçli gün.
AkgünerAydınlanmış tan vakti.
AkgüneşGüneş gibi parlak ve aydınlık olan kimse.
Akgüngör“Aydınlık, güzel günler gör" anlamında bir ad.
AkhanDürüst han, güvenilir hükimdar.
AkhanımDürüst, güvenilir kadın.
Akhun1. Güzel koku veren bir bitki, papatya.2. Batı hunu.
AkibeArkadan gelen, izleyen, takip eden.
AkideBir şeye inanarak bağlanış, inanç, din inancı.
Akifİbadet eden, ibadetle uğraşan kişi.
Akifeİbadet eden, ibadetle uğraşan kadın.
Akile1. Akıllı, zeki, anlayışlı. 2. Ergenlik yaşına varmış olan kimse.
Akip1. Son peygamber, Hazreti Muhammed. 2. Bir diğerinin arkasından gelen.
AkıalpCömert, eli açık yiğit.
Akılİnsanın düşünme, anlama, kavrama yeteneği.
AkılbekAklı sağlam olan, aklına güvenilen kimse.
AkıllıBilgili, zeki kimse.
AkımanCömert, eli açık kimse.
Akın1. Düşman topraklarına tedirgin etme, yıldırma, çapul gibi amaçlarla toplu olarak yapılan baskın. 2. Kalabalık bir şeyin arkası kesilmeyen bir geliş durumunda olması.
AkınalAkın yap" anlamında kullanılan bir söz.
AkıncıDüşman ülkesine akın yapan savaşçı.
AkıncıbayDüşman ülkesine akın yapan savaşçı kimse.
AkıntanTan yeri ağarırken yapılan akın.
AkkadınNamuslu, dürüst kadın.
Akkan1. Temiz soylu. 2. Bilen, bilgili.
AkkarKar gibi beyaz olan.
Akkaş1. Yeşim taşının beyazı. 2. Şöhret, lakap. 3. Haşhaş, afyon.
AkkayaAk" ve "kaya" sözlerinden oluşan bir ad.
AkkaynakTemiz, kirli olmayan kaynak.
AkkemikSoyu temiz olan kimse.
AkkermanBeyaz, kalın duvarlı, yüksek burçlu kale.
Akkın1. Beyaz kılıç kabı. 2. İstekli, gönüllü, tutkun. 3. Akan su. 4. Açık, düzgün, pürüzsüz. 5. Az eğimli, düzgün, engebesiz yol veya toprak. 6. Kolaylıkla yapılan, çabuk ilerleyen, akıcı iş. 7. Yolunda, yoluna girmiş, olurunda iş.
AkkızTemiz, dürüst, güvenilir kız.
AkkorIşık saçacak beyazlığa varıncaya kadar ısıtılmış olan.
Akközİçinde küçük kor parçaları bulunan beyaz kül.
AkkuşKartalgillerden, ava alıştırılabilen küçük bir yırtıcı kuş, atmaca.
AkkutluUğurlu, kutsal, mutlu olan dürüst kimse.
Aklan1. Sularını bir denize veya göle gönderen bölge.2. Bir dağ sırasının yamaçlarından her biri.
Akman1. Temiz, beyaz, güzel insan. 2. İhtiyar.
AkmanalpTemiz, beyaz, yiğit insan.
AkmanerTemiz, beyaz, yiğit kişi.
AkmaralDürüst, güvenilir, ceylan gibi güzel kadın.
AkmeriçMeriç nehri gibi saf ve temiz olan.
AknurNur gibi parlak ve beyaz olan.
AkolTerbiyeli, temiz, dürüst ol" anlamında kullanılan bir ad.
AkönderDürüst, güvenilir lider.
AkörenTemiz, bakımlı şehir.
AközÖzü temiz, doğru olan kimse.
AkozanGüvenilir, dürüst şair, halk şairi.
AkpayAyağı düzgün, kötü yerlere gitmeyen kimse.
AkpınarBerrak ve saf suyu olan pınar.
AkpolatÇelik gibi kuvvetli ve sert olan.
AksalAkla, beyazla ilgili.
Aksanİyi, temiz olarak tanınmış kimse.
AksarıKanarya sarısı renginde olan.
AksayDürüst, temiz olarak kabullen" anlamında kullanılan bir ad.
AkselSel gibi ak" anlamında kullanılan bir ad.
Aksen“Sen aksın, temizsin, doğru ve namuslusun” anlamında kullanılan bir ad.
AkserBeyaz başlı, namuslu, dürüst, güvenilir.
AksevenBeyazı, dürüstlüğü, doğruluğu seven.
AksevilBiraz hareket et de herkes seni sevsin" anlamında kullanılan bir ad.
Akşit1. Kutlu, uğurlu. 2. Nur, aydınlık.
Aksın“Sen aksın, temiz ve lekesizsin, doğru ve dürüstsün” anlamında kullanılan bir ad.
AksöğütSöğütgillerden, kabukları eczacılıkta kullanılan bir söğüt türü.
AksoyTemiz, tanınmış soydan gelen kimse.
Aksu1. Kayalardan sızan tatlı ve berrak su. 2. Gözdeki billur cismin saydamlığını yitirerek ağarmasından ileri gelen körlük.
AksülünBeyaz renkli sülün.
AksunKımılda ve sun" anlamında kullanılan bir ad.
AksunaAk renkli yaban ördeği.
AksunarDürüstlük, doğruluk gösterir" anlamında kullanılan bir ad.
AksunerDürüst, güvenilir sunucu.
Aksungur1. Eski Türk büyüklerine verilen san. 2. Kartalgillerden bir doğan türü, akdoğan.
AktalayBeyaz deniz, ak deniz.
AktanParlak, aydınlık sabah.
Aktar1. Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân. 2. İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt, tütün vb. satılan dükkân. 3. Damlalar.
AktekinGüvenilir, dürüst prens, şehzade.
Aktı1. Saf, masum. 2. El emeği.
AktolgaSavaşçıların başlarına giydikleri demir başlık.
AktünAydınlık, mehtaplı gece.
AktunaGösterişli, görkemli dürüst kimse.
AktürkSoylu, temiz, doğru ve dürüst Türk.
AkünDürüstlüğü ve iyiliğiyle ün yapmış kimse.
AkünalDürüstlük ve iyilikle ün kazan" anlamında kullanılan bir ad.
AkvarolDürüst bir biçimde yaşa, uzun ve sağlıklı bir yaşamın olsun anlamında kullanılan bir ad.
AkyelGüneyden esen rüzgâr, lodos.
AkyiğitDürüstlüğü ve temizliğiyle tanınmış yiğit.
AkyolDürüst, doğru ve iyi yol, hak yol.
AkyürekTemiz, iyi niyetli kimse.
AkyüzNamuslu, şerefli, doğru kimse.
Ala1. Karışık renkli, çok renkli, alaca. 2. Açık kestane renginde olan, ela. 3. Kekliğin boynundaki siyah halka.4. Benekli. 5. Tam olgunlaşmamış.
AlâattinDinin yücesi, ulusu, büyüğü.
Alabaş1. Turpgillerden, şalgama benzeyen bir bitki.2. Baş tüyleri karışık renkli bir tür kuş.
AlabayHenüz olgunlaşmamış kimse.
AlabegümHenüz olgunlaşmamış kadın.
AlabezekLeyleğe benzeyen bir göçmen kuş.
Alaca1. Birkaç rengin karışımından oluşan renk. 2. Birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma. 3. Ağaçta ilk olgunlaşan meyve.
AlaçamRengi kızıla yakın bir çam türü
AlacanHenüz olgunlaşmamış dost.
Alaçuk1. Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak.2. Keçeden yapılan çadır.
AladoğanKarışık renkli doğan kuşu.
AlageyikGeyikgillerden, Güney Avrupa ve Kuzey Afrika'da yaşayan, postu benekli, erkeklerinin boynuzları uca doğru kürek biçiminde genişleyen, bir cins geyik
AlagünYazın, güneş bulut arkasında kaldığında oluşan gölgeli durum.
AlahanHenüz olgunlaşmamış hükümdar.
AlakızHenüz olgunlaşmamış kız.
AlakoçDerisinde türlü renkler olan koç.
AlakurtDerisinde türlü renkler olan kurt.
Alan1. Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha. 2. Orman içinde düz ve ağaçsız yer.3. Ülke alan, fetheden, fatih.
AlanalpÜlke fetheden yiğit.
AlanayÜlke fetheden kimse.
AlanbayÜlke fetheden kimse.
AlanerÜlke fetheden yiğit kimse.
AlanurÇok renkli parlaklık.
AlapınarHenüz tam olgunlaşmamış genç kız.
Alat1. Acele, çabuk. 2. Bir tür çam ağacı.
AlatanGüneş doğmadan önce ufukta beliren karışık renkler.
AlatayDerisinde benekler olan tay.
Alay1. Herhangi bir törende veya gösteride yer alan topluluk.2. Genellikle üç tabur ve bunlara bağlı birliklerden oluşan asker topluluğu.
AlaybeyHerhangi bir törende veya gösteride yer alan topluluğun önderi.
Alaz1. Alev. 2. Ağaçsız, açıklık yerler. 3. Gösteriş, haşmet.
AlbeniAlım, çekicilik, cazibe.
Alboraİşte fırtına çıktı" anlamında kullanılan bir ad.
Alburakİşte Burak" anlamında kullanılan bir ad.
AlcanCesur, yürekli, atılgan kimse.
AlçinKızıl renkli küçük bir kuş.
AlçınsuKırmızı renkli su.
AldemirDemirin kızdırılmış durumu.
AldenizKızıl renkli deniz.
Alem1. Bayrak, sancak. 2. Minare, kubbe, sancak direği vb. yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs.
AlemdarBayrağı veya sancağı taşıyan kimse.
ÂlemtapDünyayı parlatan, aydınlatan.
Alev1.Yanan maddelerin veya gazların türlü biçimlerde uzanan ışıklı dili. 2. Sıcaklık.3. Kıvılcım.
AlevnazAşk ateşine düşmüş nazlı güzel.
AlganAlan, fetheden, fatih.
Algın1. Güçlü, iyi, güzel, sıcakkanlı, sevimli. 2. Sevdalı, âşık, vurgun. 3. Hızlı akan su. 4. Cılız, zayıf.
Algu1. Silah. 2. Hep, bütün, hepsi. 3. Topluluk.
Algur1. Tümsek, tepe. 2. Sakin, sessiz. 3. (Far.) Kırmızı.
Ali1. Yüce, ulu, yüksek. 2. Orun bakımından en üstün.
AlihanYüce, ulu hükümdar.
Alika1. Özgür, hür. 2. Asil, soylu. 3. Güzel, genç kız. 4. Eski.
Aliş“Ali” adının halk dilinde değişmiş biçimi.
Alisa1. Asil soydan olan. 2. Güzel.
AlişahHükümdarların en yücesi.
AlişanHerkes tarafından tanınan, ünlü.
AliyarYüce, ulu dost, sevgili.
AlıcıDuygulu, içli, alıngan.
Alım1. Çekicilik. 2. Kurum, çalım, gurur.
Alımlı1. Göz alıcı, çekici, cazibeli. 2. Kurumlu, çalımlı, gururlu.
Alıncak1. Anlayışlı, duygusal. 2. Alıngan, onurlu. 3. Kurumlu, çalımlı, gururlu.
AlışıkHerhangi bir duruma alışmış olan.
AlkılıçEline kılıç al anlamında kullanılan bir ad.
Alkın1. Sevdalı, âşık, vurgun. 2. Fakir, zayıf.
AllahverdiAllah bağışladı" anlamında kullanılan bir ad.
AllıAl renkli, al renge boyanmış.
AllıkızSağlıklı, al yanaklı kız.
AlmabanuHanımefendi, prenses.
AlnıaçıkDürüst, temiz, lekesiz kimse.
AlnıakDoğru, güvenilir kimse.
Alp1. Yiğit, kahraman, cesur, bahadır kimse. 2. Eski Türklerde kullanılan bir unvan.
AlpağanCesur, yiğit, kahraman kimse.
Alpagu1. Tek başına düşmana saldıran yiğit. 2. Eski Türklerde bir rütbe adı.
AlpakDürüst, kahraman, yiğit kimse.
AlparYiğit, kahraman, cesur kimse.
Alparslan1. Yiğit, cesur, yürekli kimse.2. Büyük Selçuklu hükümdarı.
AlpartunKendine güveni olan yiğit.
AlpatYiğit, cesur, yürekli kimse.
AlpataYiğit, cesur, yürekli ata.
AlpaydınYiğit, cesur, yürekli kimse.
AlpayerCesur, yiğit kimse.
AlpbilgeYiğit, cesur, yürekli bilge kişi.
Alpçetinİnatçı, sert tavırlı yiğit.
AlpdemirDemir yürekli, korkusuz yiğit.
AlpdoğanDoğuştan yiğit, cesur, yürekli olan kimse.
AlperYiğit, kahraman erkek.
AlperenYiğit, cesur, yürekli kimse.
AlperginYiğit, cesur, yürekli, olgun kimse.
AlpermişYiğit, cesur, yürekli ermiş kimse.
Alpertunga1. Yiğit, cesur, yürekli kimse.2. Türk destan kahramanı.
AlpgirayYiğit, cesur, yürekli hükümdar.
AlphanYiğit, cesur, yürekli hükümdar.
AlpkanYiğit soydan gelen.
AlpkanatYiğit, cesur, yürekli kimse.
AlpkartalYiğit, cesur, yürekli kimse.
AlpkınYiğit, cesur, yürekli kimse.
AlpkülükÜnlü, tanınmış yiğit kimse.
AlpkutluYiğit, cesur, yürekli, kutlu kimse.
AlpmanYiğit, cesur, kahraman kişi.
AlpnurYiğit, cesur, yürekli, güzel kadın.
AlpoğanYiğit, cesur, yürekli, etkili kimse.
AlpsoyYiğit soydan gelen kimse.
AlptekinYiğit, cesur, yürekli hükümdar.
AlptuğYiğit, cesur, yürekli, savaşçı kimse.
AlpyürekCesur, yürekli, yiğit kimse.
AlpyürükBir yerde duramayan, hareketli, cesur, yiğit kimse.
Alsan“San al, şanın, adın duyulsun” anlamında kullanılan bir ad.
AlsevinAl ve sevin anlamında kullanılan bir ad.
AlsoyÜnlü bir soydan gelen kimse.
AltaçTaç takın anlamında kullanılan bir ad.
Altan1. Kızıl tan. 2. Hakan, sultan, padişah.
AltanerYiğit, cesur hükümdar gibi olan kimse.
AltenKırmızı tenli kimse.
Altın1. Parlak sarı renkte, kolay işlenen, değerli paslanmaz maden. 2. Üstün nitelikli, değerli kimse.
AltınayÜstün nitelikli, değerli kimse.
AltınbaranÜstün nitelikli, değerli kimse.
AltınbaşÜstün nitelikli, değerli kimse.
AltınbaşakÜstün nitelikli, değerli kimse.
AltınbayÜstün nitelikli, değerli kimse.
AltınbikeÜstün nitelikli, değerli kadın.
AltınçiçekÜstün nitelikli, değerli kadın.
AltındalÜstün nitelikli, değerli kadın.
AltınelÜstün nitelikli, değerli kimse.
AltınerÜstün nitelikli, değerli kimse.
AltıngülÜstün nitelikli, değerli kadın.
AltınhanÜstün nitelikli, değerli hükümdar.
AltınhanımÜstün nitelikli, değerli kadın.
AltınhatunÜstün nitelikli, değerli kadın.
AltınizÜstün nitelikli, değerli kimse.
AltınışıkÜstün nitelikli, değerli, aydın kimse.
AltınışınÜstün nitelikli, değerli, aydın kimse.
AltınkayaÜstün nitelikli, değerli kimse.
AltınkılıçÜstün nitelikli, değerli, savaşçı kimse.
AltınkızÜstün nitelikli, değerli, güzel kadın.
AltınnurÜstün nitelikli, değerli, güzel kadın.
AltınokÜstün nitelikli, değerli kimse.
AltınözSoyu üstün nitelikli, değerli olan kimse.
AltınsaçSarı saçlı kadın.
AltınsoySoyu üstün nitelikli, değerli olan kimse.
AltıntaçAltın taç takınmış kimse.
AltıntaşÜstün nitelikli, değerli kimse.
Altıntop1. Üstün nitelikli, değerli kimse.2. Greyfurt.
AltıntuğÜstün nitelikli, değerli kimse.
Altopİşte al, tombul bir çocuk anlamında kullanılan bir ad.
AltunaKızıl akan Tuna nehri.
AmaçErişilmek istenen sonuç, maksat, gaye, hedef.
Amber1. Amber balığından çıkarılan güzel kokulu, kül renginde bir madde. 2. Güzel kokulu bazı maddelerin ortak adı.
Amil1. İsteyen, emeli olan. 2. Etken, etmen, sebep, faktör.
AmileBir işi yapmakla yükümlü olan.
AmirBir işte emir verme yetkisi bulunan kimse.
Amire1. Bir işte emir verme yetkisi bulunan kimse. 2. Şenlendiren, bayındırlaştıran kimse.
AmreYaşam süren, yaşayan.
AnabacıAnne ve kız kardeş.
Anadolu1. Anne, doldu!" anlamında kullanılan bir ad.2. Türkiye’nin Asya kıtasında bulunan topraklarına verilen ad.
AnahanımAnne olmuş kadın.
AnakadınAnne olmuş kadın.
AnarAnımsar, hatırlar anlamında kullanılan bir ad.
AnargülAnımsayan, hatırlayan güzel kadın.
Andaç1. Armağan.2. Evlat, nesil. 3. Ün, şöhret. 4. Eş, denk.
AndiçAnt iç, yemin et anlamında kullanılan bir ad.
Angı1. Şan, şöhret, ün. 2. Hatıra, hediye, armağan.
AngıtÖrdekgillerden, tüyleri kiremit renginde, evcilleştirilebilen bir yaban kuşu.
AnıYaşanmış olgulardan belleğin sakladığı her türlü iz, hatıra.
Anık1. Hazır. 2. Anı, hatıra. 3. Zayıf, cılız.
Anıl1. Amaç, erek. 2. Yavaş, ağır. 3. Bellek, hafıza. 4. “Adın her zaman anılsın” anlamında kullanılan bir ad.
AnıtÖnemli bir olayın veya büyük bir kişinin gelecek kuşaklarca tarih boyunca anılması için yapılan, göze çarpacak büyüklükte, sembol niteliğinde yapı.
AnkaMasallarda adı geçen ve gerçekte var olmayan büyük bir kuş.
AnlıÜnlü, tanınmış, namlı.
Annak1. Karşı, ön taraf. 2. Doruk, gözetleme yeri, siper. 3. Duygu. 4. Hatıra. 5. Alan, meydan
Ant1. Tanrı'yı veya kutsal bilinen bir kişiyi, bir şeyi tanık göstererek bir olayı doğrulama, yemin.2. Kendi kendine söz verme
Apa1. Büyük. 2. San, unvan.
ApakhanTertemiz, dürüst hükümdar.
ApaydınÇok aydınlık, çok ışıklı.
AracıUzlaştırıcı, anlaşma sağlayan kimse.
Arafat1. Tanışma, buluşma yeri.2. Hacıların Kurban Bayramı'nın arife günü toplandıkları Mekke'nin doğusundaki tepe.
Aral1. Birbirine yakın adaların oluşturduğu topluluk, takımada. 2. Sıradağlar.
Aran1. Kuytu, sıcak yer. 2. Yayla. 3. Düzlük, ova, kışlak. 4. Ilımlı, uyumlu, uygun.
Aras1. Kendisininmiş gibi sahip çıkılan, bulunmuş mal.2. Doğu Anadolu’da bir ırmak.
Arat1. Cesaret, yüreklilik. 2. Halk.
Araz1. Esenlik, mutluluk. 2. Sel, akıntılı su. 3. Bir tür ot. 4. Soğuk. 5. Belirti, işaret.
ArbaşSarışın, mavi gözlü kimse.
Arca1. Temiz. 2. Namuslu.
ArcanÖzü saf, temiz kimse.
Arda1. Hükümdar veya kumandan asası. 2. İşaret olarak yere dikilen çubuk. 3. Sonra gelen.4. Meriç ırmağının Edirne yöresindeki önemli bir kolu. 5. Uygur yazılarında geçen çok eski bir Türk adı.
ArdahanSonra gelen, sonraki hükümdar.
ArdıçServigillerden, güzel kokulu yapraklarını kışın da dökmeyen, yuvarlak kara yemişleri ilaç olarak kullanılan bir ağaççık.
ArdılBirinin ardından gelip onun yerine geçen kimse.
ArgınYorgun, bitkin, zayıf.
Arguİki dağ arası, uçurum.
ArgüdenTemiz ve dürüst olmayı amaçlayan kimse.
ArgünTemiz, aydınlık gün.
ArhanÜstün nitelikli, dürüst hükümdar.
Ari1. Özgür. 2. Çıplak, yoksun. 3. Boş.
ArifÇok anlayışlı ve sezgili kimse.
Arife1. Bilen, bilgili.2. Belirli bir günün, olayın bir önceki günü veya ona yakın günler.
ArikÇabuk davranan, çevik kimse.
Arı1. Temiz. 2. Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf. 3. Kutsal. 4. Günahsız. 5. Çiçeklerden bal yapan böcek. 6. Çalışkan.
ArıbalKatışıksız, temiz bal.
ArıbaşDürüst, güvenilir kimse.
ArıcanTemiz, doğru kimse.
ArıelDürüst, temiz, namuslu.
ArıhanDürüst, çalışkan hükümdar.
Arık1. Temiz, saf, duru.2. Zayıf, cılız. 3. Su yolu, ark. 4. Dere, çay. 5. Fidan dikilen yer.
Arıkal“Temiz, doğru ve dürüst kal” anlamında kullanılan bir ad.
ArıkerTemiz, dürüst kimse.
ArıkhanTemiz, dürüst hükümdar.
ArıkizKendisinden sonra iyi bir ad bırakmış olan kimse.
ArıkolTemiz ve dürüst ol anlamında kullanılan bir ad.
ArıkutMutlu olmuş dürüst kimse.
ArılTemizlen, arın anlamında kullanlıan bir ad.
ArımanTemiz, saf, dürüst kimse.
Arın1. Temiz, arı, saf. 2. Alın. 3. Yüz, cephe, dağların, tepelerin yüzü.
Arınç1. Temiz, saf, arı. 2. Barış, huzur.
ArınıkTemiz, saf, berrak.
ArıpınarBerrak akan pınar.
Arış1. Kolun dirsekle bilek arasındaki bölümü. 2. Araba, kağnı oku. 3. Asma.
ArısalArı gibi çalışkan kimse.
ArısanTemiz, doğru tanınmış kimse.
ArısoyTemiz ve dürüst bir soydan gelmiş olan kimse.
ArısuBerrak akan su temiz ve dürüst olan kimse.
ArıtanTemizleyen, arı duruma getiren.
ArıyüzTemiz görünüşlü kimse.
Arkadaş1. Birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerden her biri.2. Bir ortamda birlikte bulunanlardan her biri.
Arkan1. Temiz, arı kandan gelen. 2. Üstün, galip.
Arkay1. Yükselen.2. Çeşitli yönlere doğru çıkık bir durumda olan.
Arkın1. Yavaş, ağır, sakin. 2. Zayıf. 3. Gelecek yıl.
Arkış1. Elçi, haberci. 2. Kervan.
ArkoçArı gibi çalışkan kimse.
ArkutTemiz, uğurlu, kutlu.
Arlan“Utanç duy” anlamında kullanılan bir ad.
Armağan1. Birini sevindirmek, mutlu etmek için verilen şey, hediye. 2. Ödül. 3. Bağış, ihsan.
Arman1. Dürüst, doğru, güvenilir kimse. 2. İstek. 3. Özlem.
Arol“Arı, temiz, çalışkan ol” anlamında kullanılan bir ad.
ArpağSihir, büyü, üfürük.
ArpakTemiz, dürüst, güvenilir kimse.
Arsal1. Arı gibi temiz, çalışkan. 2. Kumral.
ArsanTemiz adlı, iyi tanınan kimse.
ArtaçTemiz taç takınmış, güvenilir hükümdar.
Artam1. Erdem, fazilet. 2. Değer, kıymet.
Artan1. Yarar, fayda. 2. Üstünlük, meziyet, nitelik.
Artık1. Erdemli, nitelikli, üstün. 2. Fazla, çok, daha çok.
ArtuçUcu sivri bir demirle donanmış, uzunca çubuk şeklinde, mızrak türünden eski bir silah.
ArtunGururlu, kendine güveni olan kimse.
ArukızSevimli kız, güzel kız.
ArziyeToprakla ilgili, topraktan yetişen.
Arzu1. İstek, dilek. 2. Heves.
ArzugülGül gibi istenilen, beğenilen.
ArzuhanHükümdarın isteği, dileği.
Arzum“İsteğim, dileğim” anlamında kullanılan bir ad.
Asaf1. Vezir. 2. Hazreti Süleyman’ın veziri.
AsalBaşlıca, esaslı, temel.
AsalbegümGerçek hanımefendi.
AşcırGüçlükleri, engelleri yenen kimse.
Asfer1. Sarı. 2. Uçuk, soluk benizli.
AsimegülGünah ve haramdan sakınan gül yüzlü.
Aşina1. Bildik, tanıdık. 2. Bilinen.
Aşir1. Bir dinî tören sırasında veya cemaatle namaz kılınıp dua edildikten sonra okunan Kur'an ayetleri. 2. On sayısı. 3. On gün.
Ası1. Yarar, fayda, kazanç. 2. Yetişkin, olgun. 3. İri, gösterişli. 4. Çevik.
AsıfŞiddetli rüzgâr, fırtına
ÂşıkTutkun, vurgun, sevdalı.
AsılbanuGerçek hanımefendi, gerçek prenses.
Asım1. Günahtan, haramdan çekinen. 2. Namuslu, iffetli.
Asıma1. Günahtan, haramdan çekinen. 2. Namuslu, iffetli.
Aşkan1. Kula donlu at. 2. İşaret, im. 3. Renk, beniz.
AşkımBenim aşkım, sevdiğim insan, sevgilim anlamında kullanılan bir ad.
Aşkın1. Belli bir süreyi aşmış, ötesine geçmiş.2. Benzerlerinden üstün.3. Çok, fazla.
AşkınayBenzerlerinden üstün olan.
AşkınerBenzerlerinden üstün olan kimse.
Aslan1.Kedigillerden, Afrika'da ve Asya'da yaşayan, erkekleri yeleli, yırtıcı, uzunluğu 160 cm, kuyruğu 70 cm ve ucu püsküllü, çok koyu sarı renkli güçlü bir memeli türü. 2. Gürbüz, yiğit adam.
AslanerAslan gibi yürekli ve cesaretli olan kimse.
AslanhanAslan gibi yürekli ve cesaretli olan hükümdar.
Asliye1. Seçkin, özel. 2. Esas, temel.
Aslı1. Bir şeyin kendisi. 2. Kerem ile Aslı öyküsünün kadın kahramanının adı.
AslıbeyBey soyundan gelen.
AslıgülSoyu gül gibi temiz ve güzel olan.
AslıhanHan soyundan gelen.
AslınurNurdan gelen, aydınlık, ışıklı, temiz.
AsmaDalları çardak üzerine yayılan bitkilere, genel olarak verilen ad.
AsudeRahat, dingin, huzurlu, sessiz, sakin.
Asya1. Doğu.2. Dünyanın beş kıtasından en büyük ve en kalabalık olanı.
Ata1. Baba. 2. Dedelerden ve büyük babalardan her biri.3. Kişinin geçmişte yaşamış olan büyükleri.
AtaanAtalarını an, hatırla anlamında kullanılan bir ad.
AtabayZengin, saygın kimse.
AtabekSelçuklularda şehzadelerin eğitimiyle görevli kimse, lala.
AtabörüAtası cesur ve yiğit olan kimse.
Ataç1. Atalardan gelen, atalarla ilgili olan. 2. Büyüklük gösteren çocuk.
AtacanSevgili baba anlamında kullanılan bir ad.
AtaerginAtalardan ulaşan.
AtagülAtaların anısı olan gül gibi güzel.
AtagünAtaların aydınlığı.
Atak1. Dışa dönük, canlı, girişken. 2. Eli açık, cömert. 3. Atıcı, nişancı.
Ataker1. Dışa dönük, canlı, girişken kimse.2. Eli açık, cömert kimse.3. Atıcı, nişancı kimse.
AtakulAtalarını gerçekten seven kimse.
AtakurtAtası cesur ve yiğit olan kimse.
AtakutAtaları kutlu olan kimse.
AtalanAt sahibi olan kimse.
AtalayÜnlü, namlı, şöhretli kimse.
AtalmışÜnlü, namlı, şöhretli kimse.
AtamanAta kişi, başkan, önder.
AtambayAtam beydir anlamında kullanılan bir ad.
AtamerAtam yiğittir anlamında kullanılan bir ad.
AtamtürkAtam Türk'tür analamında kullanılan bir ad.
AtanerAtan yiğittir anlamında kullanılan bir ad.
AtanurAtası aydın, bilge olan kimse.
AtaolYüce bir insan ol anlamında kullanılan bir ad.
AtaövAtalarını öv anlamında kullanılan bir ad.
AtasanAtaları gibi ünlü olan kimse.
AtasayAtalarına saygı göster anlamında kullanılan bir ad.
AtasevAtalarını sev anlamında kullanılan bir ad.
AtasevenAtalarını seven kimse.
AtasevinAtalarınını seviniz anlamında kullanılan bir ad.
AtasoyAtaları gibi soylu olan kimse.
AtasüAtaları asker olan kimse.
AtatöreAtalardan gelen töre.
AtatuğAtalarının tuğunu takmış olan kimse.
Atatürk1. Türklerin atası. 2. Büyük kurtarıcı Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya 1934 yılında yasayla verilmiş soyadı.
AtaullahAllah’ın bağışı, ihsanı.
AtayBilinen, tanınmış kimse.
Ateş1. Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık.2. Coşkunluk.
AtfiŞefkatle, iyilikseverlikle ilgili.
Atgun1. Yorgun, bitkin. 2. Yavaş. 3. Gizli, saklı. 4. Yaban armudu. 5. Yırtıcı hayvan.
Atik1. Eski. 2. Özgür, hür. 3. Asil, soylu.
Âtike1. Eski. 2. Özgür. 3. Soylu. 4. Güzel, genç kız.
AtimeAkşamın ilk karanlığı, karanlığın başlangıcı.
Atiye1. İhsan, lütuf, bağışlama. 2. Armağan.
Atıf1. Eğilen, meyleden. 2. Bağlayan. 3. Şefkatli, sevecen
Atıfe1. Eğilen, meyleden. 2. Bağlayan. 3. Şefkatli, sevecen.
Atıl“Girişken ol, ilerlemek için çaba göster, hızla ilerle, atılgan ol” anlamlarında kullanılan bir ad.
Atılgan1. Çekinip korkmadan kendini tehlike veya güçlüklere atan kimse.2. Girişken.
Atızİki dere arasındaki su geçecek set.
Atlan1. Ün, nam, şöhret. 2. Değer, önem.
AtlasYüzü parlak, sık dokunmuş bir tür ipekli kumaş.
Atlı1. Atı olan.2. Ünlü, tanınmış.
AtlığÜnlü, tanınmış, adlı.
Atlıhan1. Atı olan hükümdar.2. Ünlü hükümdar.
AtmacaKartalgillerden, ava alıştırılabilen küçük yırtıcı bir kuş.
Atom1. Birkaç türü birleşince çeşitli kimyasal bileşikleri, bir tek türü ise bir kimyasal ögeyi oluşturan parçacık. 2. Eski Yunan filozoflarına göre, gerçeğin son, artık bölünemez, bozulamaz diye tasarlanan temel ögeleri.
Attilâ1. Ünlü. 2. Babacık. 3. Büyük Hun İmparatorunun adı.
AtufBirine sevgisi olan, sevgi duyan.
Avar1. Direnen, karşı koyan.2. VII.yüzyılın sonuna değin Orta Avrupa’da yaşamış bir Türk boyu.
AvcıAvlanmayı seven, avı iş edinen kimse.
Avkan1. Uzak. 2. Suyun toplandığı yer.
AvniYardım ve yardımcılıkla ilgili.
AvniyeYardım ve yardımcılıkla ilgili.
Ay1. Yer yuvarlağının uydusu olan gök cismi, kamer. 2. Yılın on iki bölümünden her biri. 3. Güzel, parlak, nurlu.
AyaKibar hanım, hanımefendi.
AyabaAy gibi parlak ve güzel ana.
AyaçaSevgili hanım, sevgili kibar hanım.
AyalpAy kadar parlak ve güzel yiğit.
AyaltınAy ve altın gibi parlak olan.
AyanaEy ana! anlamında kullanılan bir ad.
AyanferGözün ışığı, göz nuru, parlaklığı.
AyasunEl uzat anlamında kullanılan bir ad.
AyataEy baba! anlamında kullanılan bir ad.
AyataçEy büyüklenen sevimliçocuk1 anlamında kullanılan bir ad.
AyaydınAy ışığı, ay aydınlığı.
Ayaz1. Duru ve sakin havada çıkan kuru soğuk. 2. Açık, bulutsuz hava. 3. Aydınlık, ışık. 4. Mehtap.
AybalaAy gibi parlak ve güzel çocuk.
AybanuAy gibi güzel ve parlak hanımefendi.
AybarGösterişli, heybetli, görkemli.
Aybars1. Ay gibi güzel ve temiz pars. 2. Hun İmparatoru Attila'nın amcası.
AybaşEy lider, önder! anlamında kullanılan bir ad.
AybayEy bey! anlamında kullanılan bir ad.
AybegümAy gibi güzel hanımefendi.
Aybek1. Ay gibi güzel ve yakışıklı olan bey.2. Hindistan’daki Türk Memlûkleri Devletinin kurucusu. (Ö. 1210).
AybenYüzünde benleri olan güzel.
AybenizAy gibi güzel yüzü olan.
AyberkEy güçlü kimse anlamında kullanılan bir ad.
AybeyAy gibi güzel olan yakışıklı bey.
AybikeAy gibi güzel, el değmemiş kız.
AyboğaEy güçlü kimse anlamında kullanılan bir ad.
AyboraEy fırtına gibi olan! anlamında kullanılan bir ad.
AycaAy gibi güzel, ışıklı, parlak.
AycagülAy gibi parlak olan güzel.
AycahanAy gibi parlak olan güzel.
AycanEy sevgili anlamında kullanılan bir ad.
AycennetEy cennet!" anlamında kullanılan bir ad.
AycerenAy gibi güzel ve parlak ceylan.
AyçetinEy anlaşılması güç kimse! anlamında kullanılan bir ad. kullanılan
AyçiçekAy gibi parlak ve çiçek gibi güzel olan.
AycihanDünyayı aydınlatan ay.
AycılAy gibi, ayla ilgili.
AyçulpanHem ay hem de çoban yıldızı gibi parlak ve güzel olan.
AydaDere kıyılarında, çayırlarda yetişen bir bitki.
AydagülAyda ve gül gibi güzel olan.
AydanGüzelliğini aydan almış, ay gibi parlak ve güzel.
AydanarıNamuslu, iffetli, güzel kadın.
AydanurAy gibi güzel ve parlak olan.
AydarÇocuğun ensesindeki saçlar, perçem.
AydemirAy gibi ışıklı, temiz, demir gibi güçlü kimse.
AydenizAy gibi güzel, deniz gibi coşkulu olan.
AydenkAyın dengi olacak kadar güzel, ay gibi güzel.
AydilGönlü ay gibi temiz olan kimse.
AydilekDileği, isteği dürüstlük olan.
Aydın1. Işıklı, pırıltılı, aydınlık. 2. Açık, kolay anlaşılır. 3. Öğrenimi, bilgisi ve görgüsü olan, ileri düşünceli kimse. 4. Umut veren. 5. Mehtap.
Aydınalpİleri düşünceli yiğit.
AydınayAydan daha güzel ve parlak olan.
Aydınbayİleri görüşlü kimse.
Aydınbeyİleri görüşlü bey.
AydınelEli açık, cömert olan kimse.
Aydınerİleri görüşlü kimse.
Aydınolİleri görüşlü ol anlamında kullanılan bir ad.
AydıntanSabahın aydınlığı gibi parlak olan.
AydıntuğBaşına parlak bir tuğ takmış olan kimse.
AydınyolYolu aydınlık olan kimse.
AydoğmuşAy gibi doğmuş olan.
AydonatAy gibi güzelliklerle donanmış olan.
AyduruAy gibi duru, parlak ve lekesiz olan.
Ayet1. Kur'an surelerini oluşturan kısımlardan her biri. 2. Belirti, nişan.
AyetullahAllah'ın ayetleri.
AyferimAy ışığım anlamında kullanılan bir ad.
Aygen1. Dost, arkadaş. 2. Sevgili, yâr.
AygökAy gibi güzel, gök gibi parlak olan.
AygölAy gibi güzel, göl gibi durgun olan.
AygönençAy gibi parlak ve huzurlu, rahat olan.
AygülAy gibi parlak, gül gibi güzel olan.
AygülerAy gibi gülümseyen.
AygülhanAy gibi parlak, gül gibi güzel olan.
AygümüşAy gibi parlak, gümüş gibi değerli, beyaz olan.
AygünAy gibi güzel, güneş gibi parlak olan.
AygünerAy gibi güzel, güneş gibi parlak olan kimse.
AygünkızAy gibi güzel, güneş gibi parlak olan kız.
AygürAy gibi parlak ve gür.
AygutalpHer şeye karşılık veren yiğit.
AygüzelAy gibi güzel olan.
AyhanEy hükümdar! anlamında kullanılan bir ad.
AyhanımAy gibi güzel olan kadın.
AyhatunAy gibi güzel olan kadın.
Ayık1. Anlayışlı, uyanık.2. Sarhoşluğu ve baygınlığı geçmiş olan.
AyımAy gibi güzel olan sevgilim!” anlamında kullanılan bir ad.
AyımbetAy yüzlüm, sevgilim anlamında kullanılan bir ad.
AyımşaBenim küçük ayım, güzelim anlamında kullanılan bir ad.
AyışığıAyın ışığı, mehtap.
AyışınıAydan gelen ışın, ayın yaydığı ışın.
Aykaç1. Söyleyen, konuşan. 2. Akıl veren. 3. Ozan, şair.
AykalAy gibi parlak ve ışıklı kal anlamında kullanılan bir ad.
AykanParlak soylu, soyu sopu temiz.
AykaşAy gibi hilal kaşlı olan.
AykızAy gibi güzel ve parlak olan kız.
AykulEy kul! anlamında kullanılan bir ad.
AykurtEy kurt gibi olan! anlamında kullanılan bir ad.
AykutalpAy gibi uğurlu olan yiğit.
AykutluAy gibi kutlu olan.
Ayla1. Ayın ve bazı yıldızların dolayındaki ışık çevresi, ay ağılı, hale. 2. Bazı kutsal kişilerin başı etrafında gösterilen ışık çevresi.
AylanAçıklık, alan, meydan.
AylanurAyın çeresindeki ışık gibi parlak olan.
AymanAy gibi ışıklı, güzel kimse.
AymaralAy kadar güzel ceylan.
AymelekAy ve melek gibi güzel olan.
AymutluAy gibi mutlu olan.
AynaIşığı yansıtan, varlıkların görüntüsünü veren, cilalı ve sırlı cam.
AynagülAyna gibi parlak olan güzel.
AynisaAy gibi güzel olan kadın.
AynıferGöz nuru, gözün ışığı.
AynımahAya benzeyen, ayın benzeri, eşi, ay kadar güzel.
AypareAy parçası, ay gibi güzel.
AyperiAy gibi güzel olan peri.
AypınarAy gibi güzel, pınar gibi saf olan.
AypolatAy gibi güzel, çelik gibi güçlü olan.
AyralBenzerlerinden farklı olan.
Ayrılİki yolun ayrıldığı yer, yol kavşağı.
AysalAy gibi, aya benzeyen.
AysanAy gibi parlak, ışıklı, temiz tanınmış adı olan.
AyşeRahat ve huzur içinde yaşayan.
AyşecanRahat ve huzur içinde yaşayan kimse.
AyşeduduHuzur içinde yaşayan kardeş.
AyşegülRahat ve huzur içinde yaşayan gül gibi güzel.
AyşehanRahat ve huzur içinde yaşayan sultan.
AyselAy gibi parlak, ışıklı, güzel.
AysemaAy gibi parlak, gök gibi yüce olan.
AysenSen aysın, ay gibi güzelsin anlamında kullanılan bir ad.
AyşenurRahat ve huzur içinde yaşayan güzel.
AyserParlaklık ver, aydınlık getir anlamında kullanılan bir ad.
AysereAydan daha güzel, daha parlak ve temiz.
AyserenParlaklık, ışık saçan.
AysevAy gibi güzel ve parlak olanları sev anlamında kullanılan bir ad.
AysevenAy gibi güzel ve parlak olanları seven anlamında kullanılan bir ad.
AyseverAy gibi güzel ve parlak olanları seven anlamında kullanılan bir ad.
AysevilAy gibi her zaman sevilen, beğenilen biri ol. anlamında kullanılan bir ad.
AysevimAy gibi sevimli olan.
AysevinAy gibi güzel olaları sevin anlamında kullanılan bir ad.
AysimAy gibi güzel, gümüş kadar parlak ve değerli olan.
AysimaÇehresi, yüzü ay gibi parlak, nurlu, ışıklı, kutlu, uğurlu olan.
AysineGönlü ay gibi parlak ve temiz olan.
AyşirinAy gibi şirin ve tatlı olan.
AyşılAy gibi ışıklı, parlak.
AysıluAy kadar temiz, iffetli, nazik olan.
AysınSen aysın, ay kadar güzelsin” anlamında kullanılan bir ad.
AyşöhretŞöhreti ay gibi parlak, aydınlık ve lekesiz olan.
AysoyAy gibi temiz soylu olan.
AysuAy gibi parlak, su gibi berrak olan.
AysudaSuda yansıyan ay ışığı.
AysultanAy gibi güzel olan sultan.
AysunaAy gibi güzel olan.
AysunarAy gibi olan güzelliğini gösteren.
AysunayGüzelliğini göster anlamında kullanılan bir ad.
AysungurEy soğukkanlı kimse! anlamında kullanılan bir ad.
AytaçAy gibi parlak taç takmış olan.
AytarHaberci, haber veren.
AytekAy gibi tek, biricik, eşsiz.
AytekinAy gibi tek ve uğurlu olan.
AytemizAy gibi saf ve temiz olan.
AytenAy gibi beyaz tenli olan.
AyterimAy gibi ince ve nazik olan.
AytiginAy gibi güzel ve parlak olan.
AytokEy doymuş! anlamında kullanılan bir ad.
AytolunDolunay, ayın on dördü.
AytopDolunay, ayın on dördü.
Aytöreİyi töre, aydınlık getiren töre.
AytözAy gibi parlak cevher.
AytunaAy gibi gösterişli, görkemli olan.
AytunçAy gibi parlak, tunç gibi dayanıklı olan.
AytungaEy kahraman, yiğit! anlamında kullanılan bir ad.
Aytürk1. Ay gibi güzel olan.2. "Ey Türk!" anlamında kullanılan bir ad.
AytutkunGüzelliğe tutkun olan.
AyülgerAy ve Süreyya yıldızı.
Ayvaz1. Koca, eş. 2. Güzel, yakışıklı. 3. Saçsız, kel. 4. Sağır. 5. Kaba. 6. Osmanlılar zamanında büyük konaklarda mutfak işlerini gören uşak.
AyverÇevrene ışık saç, yararlı ol anlamında kullanılan bir ad.
AyverdiÇevresine ışık saçtı, yararlı oldu anlamında kullanılan bir ad.
Ayyalap1. Duru ay. 2. Ay gibi parlak ve duru.
AyyalınAy gibi temiz ve saf olan.
AyyarkınAy ve güneş ışığı.
AyyüceAy gibi parlak ve ulu olan.
AyyüzAy gibi parlak yüzlü olan.
AyzıtEski Türklerde güzellik, iffet, doğum tanrıçasının adı.
AyzühreAy ve çoban yıldızı.
AzadeSerbest, hür, kurtulmuş.
AzadiÖzgürlük, serbestlik
AzamettinDinin azameti, ululuğu.
AzatKurtulmuş, serbest, özgür.
Aziz1. Ermiş, eren. 2. Sevgide üstün tutulan.
Azmi1. Azimli, kararlı.2. Sözünde duran.
Aznavur1. Yiğit, kahraman. 2. Ele avuca sığmayan. 3. Sinirli, sert, korku veren iri yarı kimse.
Azra1. El değmemiş bakire kız. 2. Delinmemiş inci. 3. Ayak basılmamış kum. 4. Medine’nin diğer bir adı. 5. Hz. Meryem’e verilen ad.
BabaçGösterişli, heybetli.
BabacanCana yakın, olgun, güvenilir kimse.
Babayiğit1. Yürekli kimse.2. Bir girişimde kendine güvenebilecek durumda olan kimse.3. Güçlü kuvvetli, korkusuz kimse.
Bacı1. Büyük kız kardeş, abla. 2. Kız kardeş. 3. Bir evde uzun zaman çalışmış yaşlı kadınlara verilen unvan. 4. Tarikat şeyhlerinin karısı.5. Kadınlara söylenen bir seslenme sözü.
BağdaşYakın arkadaş, dost.
Bağır1. Göğüs. 2. Ok yayı ve dağda orta bölüm.
BağışBağışlanan şey, yardım.
BağışhanBağışı seven hükümdar.
BağlanSev, sevdiğine bağlı kal anlamında kullanılan bir ad.
Baha1. Ar. Güzellik, zariflik. 2. Ar. Parıltı. 3. Far. Kıymet, değer, paha.
BahadırSavaşlarda gücü ve yılmazlığıyla üstünlük kazanan veya yiğitlik gösteren kimse.
BahadırhanSavaşlarda gücü ve yılmazlığıyla üstünlük kazanan veya yiğitlik gösteren hükümdar.
BahaiBahailik yanlısı kimse.
Bahar1. Kuzey yarım kürede 21 Martta gündüz gece eşitliğiyle başlayarak 22 Haziranda gün dönümü ile biten, kış ve yaz arasındaki mevsim.2. Bu mevsimde açan çiçekler ve yapraklar. 3. Gençlik çağı.
Bâhire1. Işıklı, parlak, güzel. 2. Belli, besbelli, açık.
BahiseSöz eden, bahseden.
Bahri1. Denizle ilgili olan.2. Bir tür deniz ördeği.
BahriyeDenizle ilgili olan.
Bahşı1. Bilgin, öğretmen. 2. Saz şairi, âşık. 3. Hekim.
Bahti1. Bahtla, kaderle ilgili olan.2. Bazı divan şairlerinin ortak mahlası.
BahtınurTalihli, şanslı, yazgısı parlak olan.
BahtışenMutlu, neşeli, talihli kimse.
BahtıserTalihli, şanslı, iyi yazgılı olan.
BakanayAy gibi aydınlık saçan.
Baki1. Sürekli.2. Bir şeyden artan miktar.3. Öteki.
BakinazSürekli nazlanan, çok nazlı.
Bakiye1. Artık, artan, kalan, geri kalan. 2. Kalıntı.
BakırDoğada serbest ve birleşik olarak bulunan kızıl renkli, kolay işlenir bir maden.
BakırhanBakır gibi işe yarayan hükümdar.
Balaban1. İri, büyük.2. Şişman, gürbüz kimse.2. Atmaca, doğan vb. yırtıcı bir kuş.
BalamirEski bir Türk kağanı.
BalatekinPrens, şehzade çocuğu.
BalazAğaç, asma filizi, sürgün.
BalbalEski Türklerde kişinin anılması için mezarının veya bazı kurganların etrafına dikilen taş.
BalbeyBal gibi tatlı olan bey.
BalcaBal gibi tatlı, sevimli olan.
BalcanBal gibi sevimli ve tatlı olan.
BaldanBal gibi tatlı, şirin ve güzel olan.
BaldemirBal gibi tatlı ve sevimli olan yiğit.
BalerTatlı dilli, cana yakın kimse.
BalhanBal gibi tatlı ve cana yakın hükümdar.
Balı1. Büyük kardeş. 2. Sevgi gösterilen kimse. 3. Veli, ermiş.
BalıbeyDeğer verilen olgun bey.
BalımBalım, tatlım, güzelim anlamında kullanılan bir ad.
Balk1. Şimşek. 2. Parıltı, parlayış.
Balkan1. Sık ormanla kaplı dağ. 2. Yığın, küme. 3. Sazlık, bataklık.
Balkı1. Parıltı, ışık. 2. Güzel, parlak, süslü kimse.3. Şimşek.
BalkınParıldayan, parlak.
Balkır1. Parıltı, ışıltı, ışık. 2. Şimşek.
BalkızŞirin, tatlı, hoş kız.
BalkoçBal gibi tatlı ve sevimli yiğit.
BallıŞirin, güzel, tatlı dilli.
BalsanBal gibi tatlısın" anlamında kullanılan bir ad.
BalşekerBal gibi tatlı olan.
Bandak1. Dağlardan inen suların dağ eteğinde oluşturduğu bataklık. 2. Uç taraflarından bağlanmış ot demeti.
Bangu1. Haykırış, bağırış. 2. Gök gürültüsü. 3. Yankı.
Banu1. Kadın, hatun, hanım. 2. Prenses. 3. Hanımefendi. 4. Gelin.
BarakTüylü, kıllı çuha, kebe.
Baran1. Varan, ulaşan.2. Yüce, ulu.
BaranalpHedefine ulaşan yiğit.
BaranbilgeAmacını elde eden bilge.
BaranselHedefine ulaşan sel gibi olan.
Baray1. Ezelî, öncesiz, öncesi olmayan. 2. Yeni ay, ay başı.
BarbarosBüyük Türk denizcisi, Barbaros Hayrettin Paşa'ya. (1467-1546) Avrupalılar tarafından verilen ve "Kızıl sakal" anlamına gelen bir ad.
BarçınBir tür ipekli kumaş.
BariaGüzel, tam, mükemmel, üstün.
BarikIşıklı, parıltılı, parlak, parlayan.
Barika1. Işık, parıltı, 2. Şimşek, yıldırım parıltısı.
BarizAçık, gözle görülür, belirgin.
Barım1. Varlık, servet, zenginlik. 2. İktidar.
Barın1. Bütün, hep. 2. Güç, kuvvet. 3. Göğüs.
Barış1. Barışma işi. 2. Savaşın bittiğinin bir antlaşmayla belirtilmesinden sonraki durum.3. Böyle bir antlaşmadan sonra insanlık tarihindeki süreç.4. Uyum, karşılıklı anlayış ve hoşgörü ile oluşturulan ortam.
BarışcanBarıştan yana olan kimse.
BarkanÇöllerde rüzgârın esme yönüne dikey doğrultuda oluşan, ay biçimindeki küçük kum kitlesi.
Barkın1. Yolculuk eden, yolcu, gezgin.2. Kendisini yolundan hiçbir şeyin alıkoymadığı yolcu.
BarsKedigillerden, genellikle Asya ve Afrika'nın sıcak bölgelerinde yaşayan, postu benekli, bazen de düz siyah, çevik, yırtıcı, etçil, memeli hayvan.
Bartu1. Varlık, servet.2. Varılacak yer, mesafe.
Basa1. Fazla, üstün, baskın. 2. Arka.
BaşalEn yükseğe çık, yüksel anlamında kullanılan bir ad.
BaşarBir işi istenilen biçimde bitir anlamında kullanılan bir ad.
BaşarmanYaptığı işleri başarıyla sonuçlandıran kimse.
BaşatSertlik, zorluk bakımından üstün olan.
BaşaydınAydınların önde geleni.
BaşbayZenginlerin önde geleni.
BaşbuğEski Türklerde baş, başkan, komutan.
BaşçıkÇiçeklerin erkek organlarında çiçek tozunu taşıyan torbacık.
Başdemirİleri gelen, saygın kimse.
BaşeğmezBuyruk altına girmeyen.
BaşhanEn önemli, ileri gelen hükümdar.
Basir1. Görüp anlayan. 2. Zeki. 3. Her şeyi görüp anlayan Allah.
Basiret1. Uzağı görme, seziş, sezgi, uyanıklık.2. Anlayış, kavrayış.
Basıra1. Gören, görücü. 2. Görme gücü, görüş. 3. Göz.
BaşkalHer zaman önder ol, önderliğin sürsün anlamında kullanılan bir ad.
BaskanÜstün gelme, yenme, zafer.
BaşkaraÖnemli, saygın kimse.
BaşkayaÖnemli, saygın kimse.
BaşkaynakEn önemli kaynak, ilk kaynak.
Baskın1. Kısa süreli beklenmedik saldırı. 2. Üstün.
BaşkurTürk çadırlarının çevresindeki kanatları örten bölümlerin üst tarafına bağlanan ve 18 cm. kadar eni olan kuşak.
Başkurt1. En önemli kimse.2. Ural Dağları bölgesinde yaşayan ve Türklerin Kıpçak kolundan olan bir boy.
BaşkutKutlu, talihli kimse.
BaşmanBaş olan, ileri gelen, saygın, önemli kimse.
BaşokOk gibi sivri olan, her işte ön plana çıkan kimse.
BaşolÖnder ol, lider ol anlamında kullanılan bir ad.
BaşözHer şeyin en önemli olanı.
BasriGörme ile ilgili olan.
BasriyeGörme ile ilgili olan.
BaşsoySoyu asil olan kimse.
BaştaşYaşıt, akran, kafadar, benzer.
BaştuğÖnemli, saygın kimse.
BaştugayÖnemli olan tugay.
BaştürkTürklerin önderi, lideri.
Basut1. Yardım, arka. 2. Yardımcı.
BatıbayÜstün gelen, gücü yeten, galip olan zengin.
BatıbeyÜstün gelen, gücü yeten, galip olan bey.
BatıcanÜstün gelen, gücü yeten, galip olan kimse.
BatırhanKahraman, yiğit, cesur, bahadır hükümdar.
Battal1. Cesur, kahraman. 2. Pek büyük, iri.
BatuÜstün gelen, gücü yeten, galip.
BatucemÜstün gelen, gücü yeten, galip olan hükümdar.
BatuhanÜstün gelen, gücü yeten, galip olan hükümdar.
BaturKahraman, yiğit, cesur, bahadır.
BaturalpKahraman, yiğit, cesur, bahadır kimse.
BaturayKahraman, yiğit, cesur, bahadır kimse.
BaturhanKahraman, yiğit, cesur, bahadır hükümdar.
BayarUlu, yüce, saygın, soylu kimse.
Baybars1. Zengin ve korkusuz kimse.2. Bir tür kaplan.
BaybaşZengin, ileri gelen, saygın kimse.
BaybörüZengin ve yiğit olan kimse.
BaycanZengin, varlıklı kimse.
BaydoğanDünyaya zengin olarak gelen, zengin doğan.
Baydu1. "Zengindi, varlıklıydı" anlamında kullanılan bir ad.2. İlhanlı Devletinin hükümdarı.
BaydurGüçlü, kuvvetli, cesur.
BayduralpGüçlü, kuvvetli, cesur olan yiğit.
BayerZengin, varlıklı kimse.
Bayezit1. Yezit'in babası.2. Çeşitli dönemlerde yaşamış Osmanlı şehzadelerinin ortak adı.
BaygüçGüçlü ve zengin kimse.
BayhanZengin ve varlıklı hükümdar.
Bayık1. Doğru, gerçek (söz). 2. Açık, belli.
BayındırGelişip güzelleşmesi, hayat şartlarının uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışılmış olan, bakımlı.
BayırhanZengin, varlıklı hükümdar.
Baykal1. Yabani at. 2. Deniz.
BaykanZengin bir soydan gelen kimse.
BaykaraDoğan cinsinden bir kuş türü.
BaykocaVarlıklı, saygın kimse.
BaykorZengin, varlıklı bir duruma getirir anlamında kullanılan bir ad.
BaykulZengin, varlıklı kul.
BaykurtZengin, varlıklı saygın kimse.
BaykutKutlu, talihli kimse.
BaykutayZengin. talihli kimse.
Baylan1. Ağırbaşlı, uslu, kibar. 2. Şımarık nazlı, yaramaz. 3. Sebatsız, tembel.
BaymanVarlıklı, saygın kimse.
BayolZengin ve varlıklı ol" anlamında kullanılan bir ad.
BayrakBir ulusun, bir topluluğun veya örgütün simgesi olarak kullanılan, belli bir rengi ve biçimi olan, genellikle dikdörtgen biçiminde kumaş.
BayraktarBayrağı taşıyan, bayrak taşımakla görevli kimse.
Bayram1. Ulusal veya dinsel bakımdan önemi olan, kutlanan gün. 2. Sevinç, neşe.
BayrıÇok eski zamanda var olmuş veya eskiden beri var olan, kadim.
BayrualpEskiden beri yiğit olan kimse.
BayrubayEskiden beri varlıklı olan kimse.
BayruhanEskiden beri hükümdar olan kimse.
Baysal1. Rahat ve dingin. 2. Gürültüsüz, huzurlu.
BaysanZengin ve tanınmış kimse.
BaysoyVarlıklı soydan gelen kimse.
BaysuBol, bereketli, gür su.
BaysungurŞahin türünden yırtıcı bir kuş.
Baytal1. Kısrak. 2. Bayır, yokuş.
BaytaşZengin ve varlıklı olan kimse.
BaytekinZengin prens, şehzade.
BaytimurZengin ve güçlü kimse.
BaytokZengin ve tok olan kimse.
BaytugayZengin ve varlıklı kimse.
BaytüzeZengin ve adaletli kimse.
BayülkenYüce, yüksek, ulu zengin kişi.
Bedel1. Değer, fiyat, kıymet. 2. Bir şeyin yerini tutabilen karşılık.3. Eşit, denk.
Beder1. Süs, bezek. 2. Nakış, kumaş nakışı.
Bedi1. Eşi ve benzeri olmayan, eşsiz. 2. Yeni, görülmemiş.
Bedia1. Beğenilen, değeri bilinen yeni şey. 2. Estetik değeri yüksek olan sanat eseri.
BedihAçık, anlaşılır, ilk göze çarpan, ilk akla gelen.
Bedihe1. Başlangıç. 2. Güzel söz.
BedirAyın on dördüncü gecesi, dolunay.
BedirhanDolunay gibi güzel olan hükümdar.
BedirnisaAy gibi güzel kadın.
Bediz1. Süs, bezek, nakış. 2. Resim, heykel, şekil.
BedrekaKılavuz, yol gösterici.
BedriDolunayla, ayın on dördü ile ilgili olan.
BedriyeDolunayla, ayın on dördü ile ilgili olan.
BedükBüyük, yüce, gösterişli, önemli.
BeğençGüzel veya çirkin yargısını verdiren duygu, beğenme.
Begüm1. Hanım, hanımefendi. 2. Hint prenseslerine verilen unvan.
BehiçŞen, güzel yüzlü kimse.
BehiceŞen, güzel, güler yüzlü ve şirin.
Behire1. Hayırlı ve iyiliksever, soylu kadın. 2. Şişmanlık yüzünden yürürken soluyan kadın.
Behlül1. Çok güldüren, şakacı. 2. Hayırsever, iyi adam.
Behmen1. Zeki, anlayışlı. 2. Tedbirli.
Behnan1. İyi huylu kimse.2. Güler yüzlü kimse.
Behnane1. İyi huylu kadın.2. Güler yüzlü kdaın.
Behram1. Merih yıldızı. 2. Eski İran dininde yolcuları korumakla görevli olduğuna inanılan melek.
BehzatSoyu sopu temiz, doğuştan iyi, temiz kimse.
Bek1. Sağlam, sert, katı. 2. Bey. 3. İleri gelen, sözü geçen, saygın, zengin kişi.
BekâmAmacına, isteğine kavuşmuş, erişmiş olan kimse.
BekataAtası bey olan kimse.
BekbayGüçlü ve varlıklı olan kimse.
BekdemirDemir gibi sağlam ve güçlü olan kimse.
BekdilDoğru sözlü, mert kimse.
BekemSağlam, dayanıklı, güçlü kimse.
BekirSabahları erken kalkmayı alışkanlık edinen kimse.
BeksanTanınmış, ünlü, saygın kimse.
Bektaş1. Akran, eş, yaşıt. 2. Eşit, denk.
BektöreGüçlü, değişmez töreleri olan, törelerine bağlıkimse.
Belek1. Hediye, armağan. 2. Alacalı, karışık renkli. 3. Nişan, iz.
Belen1. Dağlık, sarp yer. 2. Sırt, bayır, yamaç, dağ eteği. 3. Yüksek, dağlık yerlerde görülen düzlük. 4. Issız yer.
BelgeBir gerçeğe tanıklık eden yazı, fotoğraf, resim, film vb. vesika, doküman.
Belgi1. Bir şeyi benzerlerinden ayıran özellik, alamet, nişan. 2. Duyuş, düşünüş ve inanıştaki ayırıcı özellik.
BelginTam ve kesin olarak belirlenmiş olan, açık, anlaşılır, belirgin.
Beliğ1. Düzgün söz söyleyen. 2. Düzgün, güzel söz.
Belik1. Saç örgüsü. 2. İşaret, iz, nişan, 3. Çok, fazla. 4. Tepe, doruk.
Belin1. Korku, ürkü. 2. Şaşkınlık, hayret.
BelkısSüleyman Peygamber zamanındaki Saba melikesinin adı.
Bellek1. Zihnin belleme ve anımsama yeteneği, gücü. 2. Bellenerek öğrenilen şey. 3. İşaret, iz.
BellisanTanınmış, ünlü kimse.
BelmaYumuşak, sakin, telaşsız kimse.
BenalYüzünde kırmızı benleri olan kimse.
Benam1. Namlı, ünlü, meşhur. 2. Güzel, iyi.3. Az bulunan.
BenayAy gibi parlak olan kız.
BenderTicaret limanı, iskele.
Benek1. Herhangi bir şey üzerindeki ufak leke, nokta. 2. Güneş lekeleri yöresinde görülen, parlak taneciklerden ve parlak damarlardan oluşmuş bölüm.
BenerBen yiğitim anlamında kullanılan bir ad.
Benevşe1. Menekşe. 2. Mor renk.
BengiSonu olmayan, hep kalacak olan, sonsuz, ebedî.
BengialpSonsuza dek yiğit olarak kalacak olan.
BengibaySonsuza dek varlıklı olarak kalacak olan.
BengigülSonsuza dek güzel olarak kalacak olan.
BengisanÖlümsüz adı olan.
BengisoySoyu sonsuza dek sürecek olan.
BengisuEfsanelere göre içen kimseye ölümsüzlük sağladığına inanılan bir su, abıhayat.
BengühanHükümdarlığı sürekli olan.
BengülGül gibi güzelim anlamında kullanılan bir ad.
BenianBeni anımsa anlamında kullanılan bir ad.
BenliVücudunda ben bulunan.
BenligülVücudunda ben olan güzel.
BennurBen nur gibi parlak ve güzelim anlamında kullanılan bir ad.
BenolBen işte oyum anlamında kullanılan bir ad.
BenşenMutluyum, şenim anlamında kullanılan bir ad.
Bent1. Bağ. 2. Zincir. 3. Düğüm. 4. Tutsak, esir.
BentürkBm Türküm anlamında kullanılan mi ad.
BenzerNitelik, görünüş bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan.
Berat1. Nişan, rütbe. 2. Bir buluştan, bir haktan yararlanmak için devletçe verilen belge, patent. 3. Osmanlı İmparatorluğu'nda bir göreve atanan, aylık bağlanan, san, nişan veya ayrıcalık verilen kimseler için çıkarılan padişah buyruğu.
Berceste1. Seçilmiş, beğenilmiş. 2. Sanat değeri yüksek anlamlar taşıyan dize.
Bercis1. Jüpiter gezegeni. 2. Çok süt veren deve.
Bereket1. Bolluk, gürlük, ongunluk. 2. Yağmur.
Beren1. Güçlü, kuvvetli. 2. Akıllı. 3. Tanınmış.4. Kadife kumaş.
BergüzarAnmak için verilen armağan, hatıra, yadigâr.
Beri1. Salim, kurtulmuş. 2. Temiz.
BeriaOlgunluk ve güzelliğiyle akranlarından üstün olan sevgili, kadın.
BeriyeSalim, kurtulmuş, aklanmış, arı, temiz.
Berk1. Sağlam, kuvvetli. 2. Katı, sert. 3. Şiddetli. 4. Hızlı. 5. Orman. 6. Ar. Şimşek. 7. Yaprak.
BerkalSağlam, güçlü ol anlamında kullanılan bir ad.
Berkanİyice hatırla anlamında kullanılan bir ad.
BerkantGüçlü, bozulmaz yemin.
BerkaySağlam ve güçlü kimse.
BerkelEli güçlü olam kimse.
BerkerGüçlü, sağlam kişilikli kimse.
BerkiŞimşek gibi, parlak.
BerkinSağlam, güçlü, kuvvetli.
BerkiyeŞimşek gibi, parlak.
BerkkanGüçlü soydan gelen kimse.
BerkmanGüçlü, sağlam kişilikli kimse.
BerkokOk gibi çevik ve güçlü olan kimse.
BerkolGüçlü, dayanıklı ol anlamında kullanılan bir ad.
BerksalGüçlü, kuvvetli kimse.
BerksanGüçlü tanınan kimse.
BerksayGüçlü olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
BerksoyGüçlü soydan gelen kimse.
BerksunKendini sağlam ve güçlü olarak göster anlamında kullanılan bir ad.
BerktanSabahın parlaklığı.
BerktinÖzü güçlü, sağlam olan kimse.
BerkünSağlam, güçlü tanınmış kimse.
BerrakDuru, temiz, aydınlık, açık.
BerterÜstün, yüksek, nitelikli, değerli.
BesametGüler yüzlülük, şenlik.
BesimGüler yüzlü, güleç adam.
BesimeGüler yüzlü, güleç, neşeli kız.
Beşir1. Müjde getiren, müjdeci. 2. Güler yüzlü, güleç.
Beşire1. Müjde getiren, müjdeci. 2. Güler yüzlü, güleç.
Beste1. Bir müzik eserini oluşturan ezgilerin tümü. 2. Bağlanmış, bitiştirilmiş.
BetikYazılı olan şey, yazılmış, yapıt.
Betim1. Bir şeyi, bir kimseyi, bir olay veya duyguyu betimleyen söz veya yazı. 2. Herhangi bir şeyin resmi veya heykeli.
Betül1. Namuslu, temiz kadın. 2. Allah'ın emri. 3. Hazreti Meryem'in ve Hazreti Fatma'nın lakapları. 4. Ana ağaçtan ayrılıp, ayrı kök salan fidan.
BetülayNamuslu, iffetli, ay gibi güzel kadun.
Beyaz1. Kar rengi, ak. 2. Temiz, lekesiz.
BeybolatÇelik gibi güçlü, saygın kimse.
BeycanBey gibi olan kimse.
Beydağ1. Beyin gezip dolaştığı dağ.2. Anadolu'nun çeşitli yerlerinde dağların ortak adı.
BeyhanSır saklamayan, aklındakini ve yüreğindekini hemen söyleyen.
BeykalBeyliğini sürüdür anlamında kullanılan bir ad.
BeykanBey soylu olan kimse.
Beylem1. Açılmamış pamuk kozası. 2. Çiçek buketi.
Beyrek1. Çok nazik, efendi, bey. 2. Hüzünlü.
BeysanBey gibi tanınmış olan.
BeysunKendini bey olarak göster anlamında kullanılan bir ad.
BeytöreTörelere göre bey olmuş kimse.
BeytullahAllah’ın evi, Kâbe.
BeyzaÇok beyaz, daha ak çok temiz, lekesiz.
Beyzade1. Bey oğlu. 2. Soylu. 3. Nazlı, şımarık yetiştirilmiş.
BeyzatDoğuştan bey olan, soylu, asilzade.
Bezek1. Süs, ziynet. 2. Bir yapıtı süsleyen motiflerden her biri.
BezenSüslen, ziynetlen anlamında kullanılan bir ad.
BezmiâlemDünya meclisi, sohbet toplantısı.
BidarUyanık, uyumayan, uykusuz.
BidayetBaşlama, başlangıç.
BigeEvlenmemiş, çocuğu olmamış kadın.
Bihanİyiler, iyi olanlar.
BihinEn iyi, çok iyi, seçkin.
BihineEn iyi, çok iyi, seçkin.
BihterDaha iyi, en iyi, pek iyi.
Bilâl1. Su gibi ıslatan.2. Islaklık.
BilanSüslü ve işlemeli kılıç kemeri.
BilayEy ay gibi güzel ve parlak olan, bunu bil! anlamında kullanılan bir ad.
BilbaşarBil ve başar anlamında kullanılan bir ad.
BilbayEy varlıklı kimse, bunu bil! anlamında kullanılan bir ad.
BiledaTarihte, Atillâ'nın kardeşi. (434-445) yıllarında saltanat süren Hun Hükümdarı.
BilenBilgili, görgülü, anlayışlı.
BilenderSeyrek olarak bil" anlamında kullanılan bir ad.
BilgeBilgili, iyi ahlaklı, olgun ve örnek kimse.
BilgebayBilgili, varlıklı kimse.
BilgehanBilgili hükümdar.
BilgekağanBilgili hükümdar.
BilgekanBilgin soydan gelen kimse.
BilgekutBilgili ve kutlu kimse.
BilgenBilgili, çok bilen.
BilgenurBilgili ve aydın kimse.
BilgerAkıllı, bilgili, bilge, bilgin.
BilgiÖğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek.
Bilgiç1. Bilgili kimse, her şeyi bilen, anlayan. 2. Bilmediği hâlde bilir gibi görünen, bilgili geçinen.
BilgihanBilgili hükümdar.
BilginBilimsel bir konuda derin bilgisi olan, âlim.
BilginerBilimsel bir konuda derin bilgisi olan kimse.
BilginurBilginin ışığı, bilginin aydınlığı.
BilgiserBilgi ortaya koy anlamında kullanılan bir ad.
BilhanÇok bilgili, çok bilen.
Bilik1. Güçlü bir seziş ve görgüden doğan ruh uyanıklığı ve zevk olgunluğu. 2. Akıl, us, hikmet, bilgi.
BilirBilgili, her şeyi bilen, anlayan, görgülü, kültürlü.
Biliş1. Bilme, anlama, kavrama. 2. Tanıdık.
Billûr1. Duru, temiz, saydam, tanınmış ve değerli kesme cam, kristal. 2. Parlak, ışıklı.3. Duru.
BilmenBilen, anlayan, bilgili.
BilnurEy aydın kimse, bunu bil! anlamında kullanılan bir ad.
BilsayBil ve say anlamında kullanılan bir ad.
BilsenSen bil anlamında kullanılan bir ad.
BilsevBil ve sev anlamında kullanılan bir ad.
BilsinBilsin, tanısın anlamında kullanılan bir ad.
BiltaşBil ve coşkunluk yap anlamında kullanılan bir ad.
BiltayBunu bil anlamında kullanılan bir ad.
BilyapBilerek yap anlamında kullanılan bir ad.
BinalBindikten sonra al anlamında kullanılan bir ad.
BinanBin ve an " anlamında kullanılan bir ad.
BinatAta bin" anlamında kullanılan bir ad.
BinayBin ay " anlamında kullanılan bir ad.
BinbaşarBin ve başar anlamında kullanılan bir ad.
BinerBin tane erkek anlamında kullanılan bir ad.
BinnazÇok nazlı, cilveli.
BinyaşarÇocuğun uzun yaşaması dileğiyle verilen adlardandır.
BiranBir kez olsun hatırla anlamında kullanılan bir ad.
BirantAnt iç, yemin et anlamında kullanılan bir ad.
BirbenYalnızca ben anlamında kullanılan bir ad.
BircanÇok sevimli, cana yakın.
BirceTek, eşsiz, biricik.
Birge1. Kamçı. 2. Birlikte, beraber. 3. Kuma, ortak.
BirgenYalnızlığa alışmış.
Birgi1. Kamçı. 2. Birlikte, beraber.
BirgitBirleşik, birleşmiş, birlik olmuş.
BiricikTek, eşsiz, çok sevilen, benzeri olmayan.
BirimBir tanem, sevdiğim, biriciğim anlamında kullanılan bir ad.
BirizBirlikteyiz, beraberiz anlamında kullanılan bir ad.
BirmenTek olan, benzeri olmayan kimse.
BirolTek ol, biricik ol anlamına kullanılan bir ad.
BirsenTeksin, biriciksin anlamında kullanılan bir ad.
BirsinTeksin, eşsizsin anlamında kullanılan bir ad.
BirsoyAynı soydan olan kimse.
BirtanSabahın ilk aydınlığı gibi yakışıklı olan.
BirtekEşi olmayan, çok sevilen, yegâne.
BirtenKimseye bağımlı olmayan.
BitengülAçılmış gül gibi güzel olan.
Bitim1. Son, sonuç. 2. Yapı, kuruluş. 3. Ekinin yerden bitmesi, çimlenme.
Boğa1. Damızlık erkek sığır. 2. Bal yapan dişi arı.
Boğaç1. Boğan.2. Boğaya benzeyen.3. Dede Korkut hikâyelerinde geçen bir kahraman adı. Küçük yaşta bir boğayı öldürdüğü için bu ad verilmiştir.
BoğahanKuvvetli, cesur hükümdar.
BoğataşGüçlü ve kuvvetli kimse.
BoğatayGüçlü ve kuvvetli kimse.
BoğatekinGüçlü, kuvvetli şehzade.
BoğatimurGüçlü, kuvvetli.
Böget1. Havuz. 2. Gölün derin yeri. 3. Su birikintisi.
BöğürtlenBahçe çitlerinde, yol kıyılarında kendiliğinden yetişen dikenli bir çalı ve bunun tadı mayhoş meyvesi.
Böke1. Kahraman, güçlü kimse. 2. Önder, başkan, reis. 3. Kabadayı, cesur, efe. 4. Güreşçi, pehlivan.
BolcanCanlı, hareketli, neşeli.
BolkanKanı bol, hareketli, yerinde duramayan.
BölükbaşıAskerlikte takımlardan oluşan, üçü veya dördü bir tabur oluşturan ve öbür birliklerin temeli sayılan birliğin başı.
BoncukCam, taş, sedef, tahta gibi şeylerden yapılan yuvarlak ve renkli süs tanesi.
Bor1. İşlenmemiş, ekilmemiş toprak. 2. Fr. Doğada bor asidi veya boratlar durumunda bulunan bir element.
BoraGenellikle arkasından yağmur getiren sert ve şiddetli fırtına.
BorahanFırtına gini hükümdar.
BorakYağmurdan sonra toprağın üstünde oluşan tuzlu beyaz katman.
Boran1. Bora. 2. Sis, duman. 3. İç sıkıntısı. 4. Yaban güvercini.
BoranalpCesur, çevik yiğit.
BoranbayÇok zengin, varlıklı.
BoransüFırtına gibi asker.
BorataşSağlam, kuvvetli ve fırtına gibi olan kimse.
BoratavFırtına gibi hızlı olan kimse.
BoratayFırtına gibi olan kimse.
BörçekKâkül, perçem, pürçek.
BörkEskiden kullanılan, genellikle hayvan postundan yapılan başlık.
BorkanKanlı, canlı kimse.
BörteçinEski tarihçilere göre Türkleri Ergenekondan kurtaran demircinin adı.
Börü1. Kurt. 2. Yiğit, bahadır, cesur.
BörübarsGüçlü, kuvvetli kimse.
BörübayGüçlü, kuvvetli kimse.
BörübeyGüçlü, kuvvetli bey.
BörühanGüçlü, kuvvetli hükümdar.
BörükanGüçlü, kuvvetli bir soydan gelem kimse.
Boy1. Bir aşiretin kollarından her biri. 2. Uzunluk.
BoyarEskiden Tuna bölgesinde, Transilvanya’da ve Rusya’da soylulardan olan kimselere verilen unvan.
BoyerUzun boylu olan kimse.
BoyluBoyu uzun olan kimse.
BoysalBoyun uzasın, uzun boylu ol anlamında kullanılan bir ad.
Boysan1. Uzun boylu, yakışıklı delikanlı. 2. Serbest.
Boz1. Toprak rengi. 2. Yiğit. 3. Kin, düşmanlık.
BozayBaşkalarına yararı az olan kimse.
BozbağBağı boz anlamında kullanılan bir ad.
BozbayYiğit ve delikanlı olan zengin kimse.
BozbeyYiğit ve cesur olan bey.
BozboraFırtına gibi sert ve kuvvetli olan.
BozdağTepeleri dumanla kaplı olan dağ.
BozdemirDemir gibi sağlam ve kuvvetli olan kimse.
BozerCesur ve yiğit kimse.
BozerkSağlamlık, kuvvetlilik.
BozkanCesur, yiğit, güçlü kimse.
BozkaraTeni esmer olan yiğit.
BozkayaKuvetli, cesur, yürekli kimse.
BozkırAğaçsız ve susuz ova.
BozkurtGöktürk efsanelerinde yer alan kutsal hayvan.
BozlakOrta ve Güney Anadolu'nun bazı bölgelerinde bir türkü ezgisi.
Bozok24 Oğuz boyundan on ikisine verilen ad. Osmanoğulları bu boydan gelmiştir.
BozokayBozoklardan olan kimse.
BoztaşSağlam ve kuvvetli olan kimse.
BozyelYağmur getiren lodos rüzgârı.
BozyiğitÇok cesur ve yürekli olan yiğit.
Bucak1. Gizli veya uzak bir köşe, kuytu yer. 2. Irmak kıyılarındaki kumluk, çalılık yerler. 3. Dağ tepesi.
Budak1. İnce ve küçük dal. 2. Ağaç gövdesinde tomurcuk çıkacak yuvarlak boğum.
BudunalMilletini sev anlamında kullanılan bir ad.
BuğdayTohumu ekmek yapımında kullanılan bitki ve aynı bitkinin başaktan ayrılmış tanesi.
Büğdüz1. Ağacın budak yeri. 2. Çam ağacının özü.
Buğrahan1. Erkek deve gibi korkusuz olan hükümdar.2. X. yüzyılın başlarında Orta Asya´daki Yağma boyundan çıkan ve ilk İslam devletini kuran Türk hükümdarlarının birçoğuna verilen san.
BugülBu, gül kadar güzeldir anlamında kullanılan bir ad.
Bük1. Ova ve dere kıyılarındaki çalı ve diken topluluğu. 2. Böğürtlen. 3. Akarsu kıyılarındaki verimli tarlalar. 4. Dönemeç. 5. Sık ağaçlık, orman.
Büke1. Ejderha, büyük yılan. 2. Akılı, bilgili.
BüklümBükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu kat.
BulakKaynak, pınar, çeşme.
Bülbül1. Sesinin güzelliğiyle tanınan, Akdeniz ülkelerinde, orman ve bahçelerde yaşayan ötücü kuş. 2. Sesi çok güzel olan kimse.
BüldanÜlkeler, şehirler, iller.
BulganOlgun, bilgili, görgülü, hoşgörülü kimse.
Bulgu1. Bulunan şey, keşif. 2. Anlayış. 3. İlham.
BulgubayAnlayışlı zengin.
Buluşİlk kez yeni bir şey yaratma, icat.
BulutAtmosferdeki su damlacıkları ve buz taneciklerinin görülebilir yoğunluk kazanmasıyla oluşan, biçimleri, yükseklikleri ve yol açtıkları hava olaylarıyla birbirinden ayrılan yığınlar.
BuluttekinBulut gibi her yeri kaplayan bey.
Bumin1. Baykuş. 2. Tümen.
BünyaminYakup Peygamber'in en küçük oğlunun adı.
BurakHz. Muhammed'in Miraç Gecesi'ndeki biniti.
Burç1. Kale duvarlarından daha yüksek, yuvarlak, dört köşe veya çok köşeli kale çıkıntısı.2. Zodyak üzerinde yer alan on iki takımyıldıza verilen ortak ad.3. Ökse otu.
BurçakBaklagillerden, taneleri yem olarak kullanılan bir bitki.
BurçhanYüce, ulu, saygın hükümdar.
Burcu1. Güzel koku, ıtır. 2. Sakız ağacının tomurcuğu.
Bürge1. Pire. 2. Bir yerde duramayan canlı, taşkın kimse. 3. Keklik. 4. Bahşiş, armağan.
Bürgü1. Baş örtüsü. 2. Çarşaf, atkı. 3. İnce perde.
BurhanKanıt, delil, ispat.
BurhanettinDinin kanıtı, ispatı.
Burkay1. Ay, hilal.2. Gücenmiş, kırılmış kimse.
Buruk1. Tadı kekre olan. 2. Alınmış, kırılmış, gücenmiş. 3. Aksak, topal, eğri basan. 4. Kapalı havuz. 5. Hortum, kasırga.
BurukbayGücenmiş, kırılmış zengin kimse.
BuruktekinGücenmiş, kırılmış şehzade.
BürümcekHam ipekten dokunmuş ince bez.
BüşraMüjde, sevinçli haber.
Buyan1. Mutluluk, uğur, talih. 2. İyi iş, sevap.
Buyruk1. Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı söz, emir. 2. Egemenlik.
BuyrukalpBuyruk veren yiğit.
BuyrukataBuyruk veren ata.
BuyrukbayBuyruk veren zengin.
BuyrukçuBuyruk veren, emreden.
BuyrukhanBuyruk veren hükümdar.
ÇabaHerhangi bir işi yapmak için harcanan güç, zorlu, sürekli çalışma.
Cabbar1. Zorlayan, cebreden. 2. Kuvvet ve kudret sahibi (Allah.) 3. Gökyüzünün güneyinde bulunan bir yıldız kümesi.
Çadır1. Çadır.2. Kadınların baş örtüsü.
Cafer1. Küçük akarsu. 2. Caferî mezhebinin kurucusu. 3. Hz. Ali'nin Mute Savaşı´nda ölen kardeşinin adı.
Çağ1. Dönem, mevsim, zaman. 2. Yaş. 3. Yüzyıl, asır. 4. Çağlayan.
Çağa1. Bebek, çocuk. 2. Küçük kuş yavrusu.
ÇağaçanYeni bir dönem başlatan kimse.
ÇağakanÇağ değiştiren kimse.
Çağan1. Bayram. 2. Kalın ve kuvvetli deve kösteği. 3. Doğan kuşu.
Çağatay1. Yavru at, tay.2. Cengiz Hanın oğlu.
ÇağayÇağın parlak ve aydın bireyi.
ÇağbayÇağın zengini olan kimse.
Çağdaş1. Aynı çağda yaşayan. 2. Bulunulan çağın koşullarına uygun olan. 3. Yaşıt.
Çağıl1. Çağla ilgili. 2. Çakıl. 3. Çağla.
ÇağıltıSuyun akarken, taşlara, kayalara çarparak çıkardığı ses.
Çağır1. Şıra. 2. Çakır. 3. Dar yol, küçük yol.
ÇağkanCanlı, dinamik, çalışkan kimse.
Çağla1. Badem, kayısı, erik gibi çekirdekli yemişlerin ham durumu. 2. "Coşkulu ol" anlamında kullanılan bir ad.
Çağlak1. Şelale, çağlayan. 2. Yırtıcı kuş, çaylak.
ÇağlanBir ırmağın denize kavuştuğu yer.
Çağlar1. Çağlayan. 2. Coşkulu, canlı kimse.
ÇağlasınCoşsun, çağlasın anlamında kullanılan bir ad.
ÇağlayanKüçük bir akarsuyun çok yüksek olmayan bir yerden dökülüp aktığı yer.
ÇağlayangilÇağlayan ailesine mensup olan kimse.
ÇağlayantürkÇağlayan Türk.
Çağlı1. Kuvvetli. 2. Namuslu.
ÇağnurÇağın ışık saçan bireyi.
Çağrı1. Birini çağırma, davet. 2. Doğan, çakır kuşu. 3. Rütbe, unvan, san.
Çağrıbey1. Çağıran bey.2. Selçuklu Devleti´nin kurucularından Horasan Meliki.
ÇağrınurAydınlığa, ışığa davet eden kimse.
ÇağverenYeni bir çağ açan kimse.
CahideÇok çalışan, çaba gösteren kimse.
CahitÇok çalışan, çaba gösteren kimse.
Caize1. Armağan, hediye. 2. Yol yiyeceği, azık. 3. Eski şairlere yazdıkları methiyeler için verilen bahşiş.
ÇakanParıldayan, ışık veren.
Çakar1. Kıvılcım. 2. Şimşek. 3. Yaman, görmüş geçirmiş kimse.
ÇakılKüçük veya orta boyda taş parçası.
Çakım1. Şimşek, kıvılcım 2. Yığın.
Çakın1. Şimşek, kıvılcım. 2. Mavi gözlü.
Çakır1. Mavimsi, mavi benekli, gri göz rengi. 2. Bir doğan cinsi. 3. Gönül, iç, can.
ÇakırbeyYiğit, cesur, gözü pek bey.
ÇakırerCesur, yiğit kimse.
Çakmak1. Taşa vurulup kıvılcım çıkaran çelik parçası. 2. Tutuşturma aygıtı.
ÇakmanAmacına erişen, ulaşan kimse
Çakmur1. Yarı uykulu bakış. 2. Sert taş 3. Pinti.
ÇalganYatağı taşlık olan ve gürültüyle akan su.
CalibeKendine çeken, celbeden, çekici.
ÇalıkbeySağlığı yerinde olmayan bey.
ÇalıkuşuSerçegillerden, başı koyu kırmızı, çalılık yerleri seven, ötücü bir kuş.
Çalım1. Gösterişli tavır, kurulma. 2. Kılıcın keskin tarafı. 3. İlgi. 4. Vuruş.
Çalın1. Ateş çakmağı. 2. Çiy, kırağı.
Çalış1. Çelme, güreş. 2. Çarpışma, cenk, savaş.
ÇalışkanÇok çalışan, çalışmayı seven.
ÇalkaraDoğan türünden bir kuş.
CalpGüçlü, kuvvetli, gayretli.
Çaltı1. Diken, çalı. 2. Küçük ve dikenli orman. 3. Akasya. 4. Engel. 5. Kuytu yer. 6. Hızlı, çevik.
Çamİğne yapraklı, kozalaklı, reçineli ağaç.
ÇambelGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇamerGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇamokGüçlü, kuvvetli kimse.
Can1. Ruh. 2. Güç, dirilik, 3. İnsanın kendi varlığı, özü, 4. Gönül. 5. Çok içten, sevimli, şirin kimse.
CanaEy can, ey sevgili! anlamında kullanılan bir ad.
CanalGönül al, kendini sevdir, sevilen biri ol anlamında kullanılan bir ad.
CanalpÖzünde yiğitlik, güçlülük olan kimse.
CanaltayÖzü, ruhu yüce olan kimse.
CananeSevgili, gönül verilen, âşık olunan.
CanaşSevgili, dost, arkadaş.
CanatŞiddetle iste anlamında kullanılan bir ad.
CanaydınÖzü temiz, aydınlık ruhlu kimse.
CanbayÖzü zengin, gönlü tok olan kimse.
CanbekÖzü pek, güçlü kişilikli kimse.
CanberkGüçlü, sağlam kişilikli kimse.
Candaİçte, özde, yürekte olan kimse.
Candanİçten, yürekten, samimi.
Candanerİçten, samimi, dost kimse.
Candar1. Canlı, diri. 2. Koruyucu, muhafız.
ÇandarlıOsmanlı İmparatorluğu zamanında sadrazamlar ve kazaskerler yetiştirmiş büyük bir ailenin adı.
CandaşDost, arkadaş, yoldaş.
CandeğerUğrunda can verilecek kadar güzel, değerli, sevilen.
CandemirÖzü güçlü, demir gibi sağlam ve kişilikli kimse.
CandoğanYaradılıştan samimi, dost olan kimse.
Canelİçten, candan uzatılan el, dostluk eli.
CanerÇok içten, sevilen, sevimli kimse.
CanfedaCanını veren, özverili kimse.
Canfer1. Aydın, bilgili kimse. 2. Güçlü, saygın kimse.
CanfesÜzerinde desen bulunmayan, ince dokunmuş, parlak, tok, ipekli kumaş.
CanfezaCan artıran, gönle ferahlık veren.
CanfidanÖzü fidan gibi düzgün olan kimse.
CanfideÖzü çiçek fidesi gibi temiz ve güzel olan kimse.
Çangal1. Dallı budaklı, eğri ağaç. 2. Çok zayıf. 3. Dere dibi.
CangirayDürüst, samimi hükümdar.
CangülÖzü gül gibi sar ve temiz olan kimse.
CangünMutlu, sevimli gün.
CangürCanlı, neşeli kimse.
CanhanımSevimli, cana yakın kadın.
Canik1. Atik, çevik. 2. Gözü açık ve becerikli.
CanipYan, taraf, cihet, yön.
CanipekÖzü ipek gibi tertemiz olan kimse.
CanıpekAcıya, sıkıntıya karşı dayanıklı olan kimse.
CankanÖzü hareketli olan kimse.
CankatYaşama gücü ver, neşe ve mutluluk saç anlamında kullanılan bir ad.
CankayaÖzü sağlam olan kimse.
CankılıçÖzü klıç gibi keskin olan kimse.
CankızSevilen, sevimli, şirin kız.
CankoçSevimli, cana yakın kimse.
CankorurCanı koruyan kimse.
CankurtÖzü kurt gibi olan kimse.
CankutKişinin mutluluğu, talihi, şansı, uğuru.
CanolCandan dost ol, gerçek dost ol anlamında kullanılan bir ad.
CanözenGerçek dost olan kimse.
CanözlemGerçekten özlenen kimse.
CanperverGönül açan, iç açan, ruhu besleyen.
CanpolatCanı, özü çelik gibi güçlü kimse.
CanrübaGönül kapan, gönül alan sevgili.
CansalÖzünü bırak, terket anlamında kullanılan bir ad.
CansayŞirin, sevimli, cana yakın olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
CanselÖzü taşkın olan kimse.
CansenSen cansın, sevilensin, sevimlisin anlamında kullanılan bir ad.
CanserCanını, özünü ortaya koy anlamında kullanılan bir ad.
Cansevİnsanları sev anlamında kullanılan bir ad.
Cansevenİnsanı seven anlamında kullanılan bir ad.
Canseverİnsanı seven anlamında kullanılan bir ad.
CansınSevgi dolusun, sevilmeye değersin, dostsun, sevgilisin" anlamında kullanılan bir ad.
CansoyTatlı ve içten olan kimse.
CansuCan suyu, yaşam veren su.
CansunKendini göster anlamında kullanılan bir ad.
CansunarCanını feda eder anlamında kullanılan bir ad.
CansunayCanını feda eden kimse.
CansunerCanını feda eden kimse.
CantekinSamimi, içten hükümdar.
CantezTez canlı, aceleci, hareketli kimse.
CantürkTürk'ün dostu, arkadaşı.
Çapan1. Ceket. 2. Engelli, tehlikeli. 3. Düğün yemeği yapan aşçı. 4. Alkış, el çırpma.
Çapaner1. Saldıran, atılan, hücum eden kimse.2. Koşan, hızlı hareket eden kimse.
Çapar1. Sarışın, mavi gözlü, çilli, insan. 2. Kula renkli hayvan. 3. Çiçek bozuğu yüz. 4. Huysuz, ters adam. 5. Cesur.
Çapkan1. Saldıran, atılan, hücum eden. 2. Koşan, hızlı hareket eden.
CaranGüzel kokan bir tür çiçek.
Carullah1. Allah'a komşu olan. 2. Mekke'ye gidip orada oturan kimse.
Çav1. Ün, şöhret, şan. 2. İz, eser. 3. Güneşin buluttan sıyrılmış durumu. 4. Yüksek ses.
Çavaş1. Güneş. 2. Güneşli yer, güney.
ÇavdarBuğdaygillerden, birçok türü bulunan, yıllık, boylu bir bitki.
CavidanSonrasız, sürekli kalacak olan, sonsuz.
CavitSonrasız, sürekli kalacak olan, sonsuz, ebedî.
Çavuş1. Orduda onbaşıdan sonra gelen, görevi manga komutanlığı olan erbaş. 2. Kılavuz.
ÇaydamYatağa doldurulan veya yağmurluk yapılan ince keçe.
ÇaydamarÇay gibi akıp giden.
ÇayhanAdı çay olan hükümdar.
Çaykara1. Çay kıyılarında çıkan kaynak, pınar. 2. Kumsal, nehir yatağı.
Çaylak1. Irmağın geçit yeri, geçit. 2. Sözünde durmayan kimse. 3. Yırtıcılardan uzun kanatlı, çengel gagalı, küçük kuşları avlayan bir kuş.
Çaylan1. Çay ve ırmağın geçit yeri. 2. Kumsal, kumlu yer. 3. Çakıllı yer.
CaymazSözünü tutan, sözünden dönmeyen kimse.
Çaynak1. Tırnak, pençe. 2. Eli kolu tutmayan, sakat.
Cazibe1. Çekici, alımlı, sevimli. 2. Alım, alımlılık, çekicilik. 3. Yer çekimi, yıldızların birbirini çekmesi.
CazimKarar veren, kesen, kestirip atan.
CazipÇekici, ilgi uyandırıcı, albenili olan.
Cebe1. Zırh, zırhlı giysi. 2. Savaşla ilgili silah ve araçlar.
CebealpZırh gibi sağlam ve dayanıklı yiğit.
CebenOğuzların yirmi dört boyundan birinin adı.
Çeber1. El işlerinde usta, dikkatli, becerikli kimse. 2. Açıkgöz, cesur.
CebesoySoyu dayanıklı ve sağlam insanlara dayanan kimse.
Cebrail1. İş yapabilen melek.2. Allah'a en yakın olan dört melekten, peygamberlere buyruk ve vahiy getirmekle görevli olanı.
Çeçen1. Kafkasya'nın kuzeydoğusunda yaşayan bir halkın adı. 2. Akıllı. 3. Söz ustası, hatip. 4. Yakışıklı.
Cedide1. Yeni, kullanılmamış. 2. Pek az zamandan beri bilenen veya mevcut olan.
CefaEziyet, sıkıntı, çile.
Çekik1. Tarla kuşu. 2. Çekilmiş olan.
Çekim1. Güzel ve muntazam görünüş. 2. Güç, takat. 3. Çam yaprağı. 4. Çam kozalağı.
Çekin1. Meşe ağaçlarında olan iri bir çeşit meyve. 2. Bağ çubuklarının açılmak üzere bulunan gözlerini bitten korumak için kullanılan ökse.
CelâdetKahramanlık, yiğitlik.
CelâlYücelik, ululuk, değer.
CelâlettinDinin ululuğu, yüceliği, büyüklüğü.
Celâsun1. Kahraman, cesur, atak delikanlı, yiğit. 2. Genç ve sağlıklı, gürbüz kimse.
CelâyirMoğol ırkının büyük kollarından biri.
Çelebi1. Görgülü, terbiyeli, olgun kimse. 2. Bektaşi ve Mevlevi pirlerinin en büyüklerine verilen san. 3. Kayınbirader.
Çelem1. Yiğit. 2. Şalgam.
Çelen1. Yakışıklı delikanlı. 2. Tepelerin kar tutmayan kuytu yeri. 3. Açıkgöz, becerikli, kurnaz. 4. Evlerin dışında bulunan saçak. 5. Akıllı.
Çelenk1. Çiçek, dal ve yapraklarla yapılmış halka. 2. Uzun kuş tüyü. 3. Gümüş veya altın taç.
Çelik1. Su verilip sertleştirilen demir. 2. Çok güçlü, kuvvetli. 3. Kısa kesilmiş dal.
ÇelikbaşGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇelikbilekGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇelikelGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇelikerGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇelikhanGüçlü, kuvvetli hükümdar.
ÇelikizGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇelikkanGüçlü soydan gelen kimse.
ÇelikkanatGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇelikkayaGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇelikkolGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇeliközGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇeliksuGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇeliktanGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇeliktaşGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇeliktenÇelik gibi güçlü, sağlam, dayanıklı kimse.
ÇeliktürkGüçlü, kuvvetli Türk.
ÇelikyayGüçlü, kuvvetli kimse.
ÇelikyürekCesur, soğukkanlı kimse.
Çelim1. Güç, kuvvet. 2. Tavır, çalım.
Çeltik1. Kabuğu ayıklanmış pirinç. 2. Dokunaklı söz. 3. Çoban yamağı.
Cem1. Hükümdar, şah. 2. İran mitolojisinde şarabı bulan. 3. Ar. Toparlanma, bir araya gelme.
Cemal1. Yüz güzelliği, güzellik. 2. Güzel yüz.
CemalettinDinin güzelliği.
CemalullahAllah'ın lütfu.
CemiToplanmış, bütün, hep.
Cemil1. Güzel. 2. Allah’ın sıfatlarından biri.
Cemile1. Güzel. 2. Hoşa gitmek için yaranma.
CeminurÇok nurlu, aydınlık kimse.
CemreŞubat ayında birer hafta aralıklarla önce havada, sonra suda ve en son toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi.
CemşirArslan gibi yürekli olan hükümdar.
Cemşit1. Mitolojide, İran’ın efsanevi dördüncü şahı.2. Bu şah görünüşünde olan.
CenaniYürekle, gönülle ilgili.
CenapŞeref, onur ve büyüklük.
Cengâver1. Savaşçı, silâhşor. 2. Savaşı seven, savaşkan,dövüşken.
Cengiz1. Güçlü, yılmaz, gözü pek kimse. 2. Tarihte Büyük Moğol İmparatorluğu´nu kuran Türk hükümdarı.
CenkerSavaş eri, savaşçı kimse.
Cennet1. Dinî inanışına göre, iyilik yapanların, günahsızların, öldükten sonra sonsuz mutluluğa kavuşacakları yer, uçmak. 2. Çok güzel, ferah yer, bahçe.
Çepni1. Dağ köylüsü. 2. Oğuzların Üçok koluna bağlı bir Türk Boyu.
ÇerçiKöylerde dolaşarak ufak tefek eşya satan gezgin satıcı.
Çeri1. Asker, ordu. 2. Savaş.
Cerit1. Verimsiz, çorak yer. 2. Bekâr. 3. Tarihte bir Türk oymağının adı.
ÇerkezKafkasya'nın yerli boylarından birinin adı ve bu boydan olan kimse.
Çerme1. Çay kıyılarında sulu ve yeşil yer. 2. Akarsuların topraktan çıkan sızıntısı. 3. Kaynak.
ÇeşminazNazlı, baygın bakışlı göz.
CesurYürekli, korkusuz, yiğit.
Çetik1. Yünden örülmüş terlik, mes. 2. Çarık. 3. Çocuk ayakkabısı. 4. Çekirge. 5. Fidan.
Çetin1. Sert, inatçı. 2. Sarp, engelli. 3. Çözümlenmesi güç. 4. Hayırsız.
ÇetinalpSert, inatçı yiğit.
ÇetinaySert, inatçı kimse.
ÇetinelSert, inatçı kimse.
ÇetinerSert, inatçı kimse.
ÇetinkayaSert, inatçı kimse.
ÇetinokSert, inatçı kimse.
ÇetinözSert, inatçı kimse.
ÇetinsoySert, inatçı bir soydan gelen kimse.
ÇetinsuSert, inatçı kimse.
ÇetintaşSert, inatçı kimse.
ÇetintürkSert, inatçı Türk.
ÇetinyiğitSert, inatçı kimse.
Cevdet1. İyilik, güzellik. 2. Olgunluk, büyüklük. 3. Kusursuzluk.
Cevher1. Bir şeyin esası, öz, maya. 2. Güç, enerji. 3. Değerli süs taşı, mücevher.
CevheriÖzle, yaradılışla ilgili.
ÇevikKolaylık ve çabuklukla davranan, kıvrak, hareketli kimse.
ÇevikcanKolaylık ve çabuklukla davranan, kıvrak, hareketli kimse.
ÇevikelKolaylık ve çabuklukla davranan, kıvrak, hareketli kimse.
ÇevikerKolaylık ve çabuklukla davranan, kıvrak, hareketli kimse.
ÇeviközKolaylık ve çabuklukla davranan, kıvrak, hareketli kimse.
CevriEziyet, sıkıntıyla ilgili olan.
Çevrim1. Sınır. 2. Girdap. 3. Sürekli ve düzenli değişme.
CevriyeEziyet, sıkıntıyla ilgili olan.
CevvalKoşan, dolaşan, hareket eden, hareketli.
Cevzaİkizler burcu, gökyüzünün kuzey yarım küresinde görünen iki parlak yıldızlı burç.
CeydaUzun boyunlu ve güzel kadın.
CeydahanUzun boyunlu ve güzel kadın.
CeyhanTürkiye'nin Akdeniz bölgesinde, uzunluğu 576 km. olan bir nehir.
CeyhunTevrat'a göre cennetin dört nehrinden biri.
ÇeyizGelin için hazırlanan her tür eşya.
CeylânGözlerinin güzelliğiyle ünlü, ince bacaklı, hızlı koşan, zarif, memeli hayvan.
CezmiKesin karar veren, kararlı kimse.
ÇiçekBir bitkinin, üreme organlarını taşıyan, çoğu güzel kokulu, renkli bölümü.
ÇiftçiGeçimini toprağını ekerek sağlayan kimse.
ÇiğdemZambakgillerden, türlü renklerde çiçek açan, çok yıllık, yumrulu bir kır bitkisi.
Çiğil1. Omuz, omuz başı. 2. Bir Türk boyu.
ÇiğlezYakışıklı, ince, uzun boylu.
Cihan1. Evren, âlem. 2. Dünya.
CihanbanuDünyanın hanımefendisi.
CihandarDünyaya egemen olan hükümdar.
CihandideDünyayı gezip görmüş, deneyimli kimse.
CihanefruzDünyayı parlatan, aydınlatan kimse.
CihanferCihanı, dünyayı aydınlatan, dünyanın ışığı.
CihangirDünyaya egemen olan, dünyayı zapt eden kimse.
CihanmertDünyanın en cömert insanı.
CihannurDünyayı aydınlatan, nurlu, ışıklı.
CihanşahDünyanın şahı, hükümdarı.
CihatDin uğrunda düşmanla savaşma.
ÇilekGülgillerden, sapları sürüngen, pembe kırmızı renkte meyvesi olan bir bitki.
Çilen1. Hafif yağan yağmur, çisenti. 2. Suyun derin olmayan yeri.
ÇilerŞarkı söyleyen, şakıyan, öten bülbül.
ÇilhanYüzü çil çil olan hükümdar.
ÇilhanımYüzü çil çin olan kadın.
ÇiltayÜzerinde benekler bulunan tay.
CilvekârCilveli, cilve yapan.
CilvesazCilve yapan, cilveli.
ÇimenKendiliğinden yetişmiş çim.
Çin1. Gerçek, gerçeklik, doğru. 2. Omuz. 3. Üzerinde çok meyve bulunan dal. 4. Soylu, öz, katıksız.
CindorukEn yüksek yer, zirve.
ÇinelDoğru, dürüst, namuslu kimse.
ÇinerDoğru, dürüst, namuslu kimse.
ÇinerkDoğru yolda kullanılan güç.
ÇinuçinÜstün, galip, zafer kazanmış.
Çisen1. Sisli ve kapalı havada ince ince yağan yağmur. 2. Çiy.
Çitlembik1. Mercimekten biraz büyük, buruk lezzette meyvesi olan bir ağaç. 2. Ufak tefek, esmer ve sevimli.
CivanTaze, genç delikanlı.
CivanbahtMutlu, şanslı kimse.
CivanmertCömert, eli açık kimse.
Çığ1. Dağdan yuvarlanan ve yuvarlandıkça büyüyen kar kümesi. 2. Sürü, kafile. 3. Çok, sık, fazla.
Çığa1. Horoz, cennet kuşu gibi kuşların kuyruğundaki tüylerden en gösterişlisi. 2. Yaramaz çocuk. 3. Karışık renkli bir tür kuş.
Çığıl1. Çakıl ve taş yığını. 2. Kalabalık. 3. İri saman.
Çığır1. Çığın kar üzerinde açtığı yol. 2. İz. 3. Taşlı yol, patika. 4. Yenilikçi akım.
Çınak1. Yırtıcı kuş pençesi. 2. Yağmurdan sonra açan hava.
Çınar1. Uzun boylu, kalın dallı, uzun ömürlü bir ağaç. 2. Dayanak, destek, güç alınan kimse, güçlü kimse.
ÇınayEtrafa gerçekten ışık saçan kimse.
Çıngı1. Kıvılcım. 2. Parça.
Çıray1. Yüz çizgileri, yüz güzelliği. 2. Beniz, yüz. 3. İnsan resmi.
Çıtak1. Dağlı, dağlarda yaşayan. 2. Köylü. 3. Yabancı, göçmen. 4. Kavgacı, inatçı, huysuz. 5. Açıkgöz, kurnaz. 6. İyi giyinmiş, yakışıklı delikanlı.
Çıtanak1. Bir dalda birkaç meyvenin bulunması. 2. Küçük dal.
Çıvgın1. Rüzgâr ve karla karışık yağan yağmur. 2. Ağacın verdiği yeni sürgün, filiz.
ÇobanKoyun, keçi, inek gibi hayvanları güdüp otlatan kimse.
ÇobanyıldızıVenüs gezegeni.
ÇoğahanKüçük yaşta hükümdar olmuş kimse.
ÇoğanKökü ve dalları sabun gibi köpüren bir bitki, çöven.
Çokan1. Dağın doruğu. 2. Zirveye ulaşan.
Çokay1. Köy zengini, çiftlik sahibi. 2. Eşkıya.
ÇokerGerçekten yiğit olan kimse.
ÇökermişYaşlı, yaşlanmış, ihtiyar kimse.
ÇolakEli veya kolu sakat kimse.
ÇolpanÇoban yıldızı, Zühre, Venüs.
Cömert1. Eli açık. 2. Verimli.
Çopur1. Yüzü, çiçek hastalığından kalma küçük yara izleri taşıyan kimse. 2. Bir tür geyik. 3. Benekli antilop.
ÇopuralpYüzü, çiçek hastalığından kalma küçük yara izleri taşıyan yiğit.
Çora1. Bir tür toprak. 2. Her türlü yemek.
ÇorakVerimsiz, bitek olmayan, kıraç toprak.
CoşanCoşku duyan, heyecanlı kimse.
Coşku1. Genellikle büyük bir istekle ortaya çıkan geçici hayranlık veya heyecan durumu. 2. Sevinç gösterileriyle beliren güçlü heyecan.
CoşkunCoşan, coşkulu, heyecanlı kimse.
CoşkunayCoşan, coşkulu, heyecanlı kimse.
CoşkunerCoşan, coşkulu, heyecanlı kimse.
CoşkunsuCoşan, coşkulu, heyecanlı kimse.
ÇotukAğaç kütüğü, asma kütüğü.
Çotur1. Kısa boylu, sağlam, güçlü kimse. 2. Yassı, buruşuk. 3. Fundalık.
ÇoturayKısa boylu, sağlam, güçlü kimse.
Cuci1. Konuk. 2. Sevgili. 3. Cengiz Han'ın dört oğlundan en büyüğü ve Altınordu devletinin kurucusu.
Cuma1. Toplanma. 2. Perşembeden sonra gelen gün.
CumaliDeğerli, yüce bir biçimde bir araya getirilmiş olan.
CumhurTopluluk, kalabalık, halk.
CumhuriyetHalkın egemenliği kendi elinde tuttuğu devlet biçimi.
Cündi1. Ata iyi binen, binici, süvari. 2. Asker.
CündullahAllah’ın askerleri.
Cüneyt1. Küçük asker, askercik. 2. Beylikler döneminde Aydınoğulları soyunun en son temsilcisi olan beyin adı.
Cura1. Dost, arkadaş, sevgili. 2. Güzel, ahenkli ses. 3. Ufak tefek, çelimsiz. 4. Küçük zurna. 5. Atmaca, doğan.
Çuvaş1. Güneş. 2. Güneşli yer. 3. Açık hava. 4. Çadır. 5. Rusya'da yaşayan bir Türk kavminin adı. 6. Yoksul.
Dadak1. Büyük kardeş, ağabey. 2. Bebek. 3. Bir yiyeceğin tadına bakmak için yenilen parçası, tadımlık. 4. Şeker, akide şekeri.
Dadaş1. Erkek kardeş. 2. Yiğit, delikanlı, babayiğit kimse. 3. Mert, cesur. 4. Arkadaş, dost.
DağÇevresindeki araziye göre çok yüksek olan toprak, kaya
DağaşanDağları aşan, korkusuzca dolaşan kimse.
DağdelenDağları delen, çok kararlı ve çalışkan kimse.
DağhanEski Türklerde dağ Tanrısı.
DağtekinDağlara hükmeden hükümdar.
DâhiOlağanüstü zeki ve yetenekli kimse.
Dai1. Dua eden, duacı. 2. Davet eden, çağıran.
Dal1. Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri. 2. Arka, sırt. 3. Kol.
Dalan1. Biçim, şekil. 2. İnce, narin, zarif.
DalboğaKoruyucu yürekli kimse.
DaldikenAğaç yetiştiren kimse.
DalgıçGenellikle özel donanımla su yüzeyi altında çalışmayı meslek edinen kimse.
DalımGücüm, kuvvetim anlamında kullanılan bir ad.
Dalkılıç1. Kılıcını çekmiş olan. 2. Gönüllü, fedai.
DalkoçKoruyucu, arka çıkıcı kimse.
DalokayÇok beğenilen kimse.
DaltekinKoruyucu, kayırıcı hükümdar.
Dalyan1. Deniz, göl ve nehirlerde kıyılara yakın kurulan büyük balık avlama yeri. 2. Denizde yüzeye yakın yosunlu kaya. 3. Deniz kıyılarında ve denizin dibinde dalgalı biçimde görülen kum.
Damar1. Canlı varlıklarda kan dolaşımına yarayan kanal. 2. Yer altında belli bir maden alanı. 3. Huy, yaradılış. 4. Tür.
DamlaYuvarlak biçimde, çok küçük miktarda su vb. sıvı.
DânâBilen, bilgili, zeki kimse.
DanişmentBilgin, bilgili.
DanışÖnemli bir konuda birkaç kişinin konuşması.
Danışman1. Bilgili ve düşüncesinden yararlanmak için danışılan kimse. 2. Bilgin.
Danyal1. Kutsal kitapta adı geçen İsrail peygamberi. 2. İbranice de bu ad “Tanrı benim yargıcımdır” anlamındadır.
Dara1. Hükümdar. 2. Tanrı adlarından. 3. Eski İran hükümdarlarından dokuzuncusu.
DarcanAceleci, sıkıntılı.
Daver1. Hakem, hâkim. 2. Adil padişah veya yönetici. 3. Yüce Tanrı.
Davran1. "Hazır ol, hazırlan" anlamında kullanılan bir ad.2. "İşe giriş, el at, başla" anlamında kullanılan bir ad. 3. Hazırlık.
Davut1. Sevgili, aziz.2. İsraillilerin, sesinin güzelliği ve şairliği ile tanınan hükümdar ve peygamberi.
DayaÇocuğa bakan dadı, sütnine, taya.
DayahatunÇocuğa bakan dadı, sütnine, taya.
Dayanç1. Sabır, katlanma gücü. 2. Dayanıklılık, sağlamlık.
Dayı1. Annenin erkek kardeşi. 2. Birini kayırıp koruyan saygın kimse. 3. Kabadayı, külhanbeyi. 4. Güzel, iyi.
Daylak1. Sakalı, bıyığı çıkmamış delikanlı. 2. İnce uzun boylu kimse.
Dede1. Babanın veya ananın babası. 2. Ata. 3. Mevlevi tarikatında çile doldurmuş dervişlere verilen san.
Define1. Toprak altına gömülerek saklanmış para veya değerli şeyler. 2. Değerli, önemli, az bulunur nitelikte kimse.
DefneDefnegillerden, yaprakları güzel kokulu, kış yaz yeşil kalan bir ağaç.
Değer1. Yüksek nitelik. 2. Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse. 3. Bir şeyin önemini belirten ölçü, karşılık.
DeğmeerSeçkin, nitelikli kimse.
Dehri1. Dünyanın sonsuzluğuna, ruhun bedenle birlikte öldüğüne inanan kimse. 2. Çok bilgili kimse.
Delâlİnsana hoş, sevimli görünen hâl, naz, işve.
Delice1. Delişmen, çılgın, coşkun. 2. Şahin, atmaca türünden kuş. 3. Buğdaygillerden bir bitki.
DelikanCoşkulu, hareketli, kabına sığmaz kimse.
Delikanlı1. Çocukluk çağından çıkmış genç erkek.2. Sözünün eri, dürüst, namuslu kimse.
Demet1. Bitki veya çiçek destesi. 2. Bağlanarak oluşturulmuş deste.
DemhoşSoluğu güzel kokan, hoş kokulu.
Demir1. Koyu renkli, kolay işlenen, dayanıklı, kullanılış yerleri çok maden.2. Güçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirağGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemiralpGüçlü, kuvvetli, sert, yiğit kimse.
DemirayGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirbağGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirbaşBaşı demir gibi sağlam olan kimse.
DemirboğaGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirbükenDemiri bükecek güçte olan kimse.
DemircanGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirçayGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirdelenDemiri delecek güçte olan kimse.
DemirdövenDemiri işleyen, güçlü kimse.
DemirelEli demir gibi güçlü olan.
DemirerGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirezenDemiri ezecek kadar güçlü olan kimse.
DemirgüçDemir gibi güçlü kimse.
DemirgülleGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirizGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirkanGüçlü soydan gelen kimse.
DemirkayaGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirkıranDemiri kıracak kadar güçlü olan kimse.
DemirkoçGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirkökGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirkolDemir gibi güçlü kolu olan kimse.
DemirkurtGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirkutGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirmanDemir gibi güçlü, sağlam kimse.
DemirokGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirolDemir gibi güçlü ol anlamında kullanılan bir ad.
DemirözÖzü demir gibi güçlü olan kimse.
DemirpençeGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirşahGüçlü, kuvvetli, sert hükümdar.
DemirsoyGüçlü soydan gelen kimse.
DemirtaşGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirtavGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirtayGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirtekinGüçlü, kuvvetli, sert hükümdar.
DemirtuğGüçlü, kuvvetli, sert kimse.
DemirtürkDemir gibi güçlü, sağlam Türk.
DemiryürekDGüçlü, yürekli kimse.
Deniz1. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu, büyük su kütlesi. 2. Çok bol.
DenizcanDeniz adamı, denizci.
DenizelDeniz adamı, denizci.
DenizerDeniz adamı, denizci.
DenizhanEski Türklerde deniz Tanrısı.
DeniztekinDeniz adamı, denizci.
Denk1. Aynı yaş ve değerde olan. 2. Uygun, nitelik yönünden eşit.
DenkelÖlçülü, uyumlu kimse.
DenkerÖlçülü, uyumlu kimse.
Denktaş1. Akran, aynı yaşta bulunan kimse, yaşıt. 2. Haktan yana olan, adil.
DenliTerbiyeli, saygılı, ölçülü kimse.
DenlisoyTerbiyeli, saygılı, ölçülü soydan gelen kimse.
DerenelToplayan, bir araya getiren kimse.
Derin1. Çok gelişmiş, çok ilerlemiş. 2. Yoğun. 3. İçten gelen.
DerinkökSoyu çok eskilere giden kimse.
DerinözÖzünde yücelik olan kimse.
DerlenDüzgün bir biçimde toplan, düzenli ol anlamında kullanılan bir söz.
Derman1. İlaç. 2. Çare. 3. Güç, kuvvet.
Derviş1. Bir tarikata girmiş, onun yasa ve törelerine bağlı kimse. 2. Alçak gönüllü, hoşgörülü kimse.
DervişhanAlçak gönüllü hükümdar.
DeryadilGönlü geniş, her şeyi hoş gören kimse.
DeryanurÇok güzel, çok parlak olan.
DesteDemet, tutam, bağlam.
Devin1. Hareket, kımıldanış. 2. Çaba, gayret.
DevinerHareketli, gayretli kimse.
Devlet1. Büyük mutluluk. 2. Kut, talih. 3. Büyük aşama, orun, mevki. 4. Toprak bütünlüğü ve siyasal örgütü olan bir ulusun oluşturduğu hukuksal varlık.
DevlettinDinin mutluluğu, uğuru, büyüklüğü.
Devran1. Dünya, felek. 2. Zaman. 3. Talih, yazgı.
DevrimDünya görüşünde, felsefede, bilimde, sanatta veya toplumsal düzende birdenbire olan niteliksel değişme.
DevrimerDünya görüşünde, felsefede, bilimde, sanatta veya toplumsal düzende birdenbire olan niteliksel değişmeden yana olan kimse.
DibaBir tür süslü ipek kumaş.
Dicle1. Ulu ırmak. 2. Anadolu'dan doğarak Irak'tan geçen, Fırat ile birleşerek Şattülarap adıyla Basra körfezine dökülen nehir.
DiclehanBüyük ırmak gibi çağlayan, çalışıp çaba gösteren hükümdar.
DidemGözüm, gözüm gibi sevdiğim, sevgilim anlamında kullanılan bir ad.
Dik1. Yatay bir düzleme göre yerçekimi doğrultusunda bulunan, eğik olmayan. 2. Sert, aksi. 3. Sert, kalın, tok
Dikbaşİnatçı, dik kafalı, direngen, gururlu kimse.
DikbaySert, aksi zengin kimse
DikboğaSert ve aksi kimse.
DikçamÇam gibi uzun olan kimse.
DikdalSert ve aksi kimse.
Dikeç1. Dikey. 2. Bağ çubuğu dikmek için delik açmaya yarayan demir.
DikenKimi bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuğu gibi bölümlerinde ve kimi hayvanların derisinde bulunan sert, sivri çıkıntı.
Dikmen1. Koni biçiminde sivri tepe. 2. Dağların en yüksek yeri. 3. Yayla.
DiksoySoyu ters ve inatçı kimselere dayanan.
DiktaşBir taş olsun dik, bir eser bırak anlamında kullanılan bir ad.
Dil1. Tat alma organı. 2. İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için sözcüklerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma. 3. Tutsak, esir. 4. Körfez, koy.
DilâraGönül alan, gönül okşayan, gönlü dinlendiren.
DilâşupGönlü karıştıran, gönül çalan güzel.
DilayGönlü aydınlatan ay gibi güzel.
Dilbaz1. Güzel söz söyleyen, göze hoş görünen.2. Konuşmasıyla kandıran.
DilbentGönül bağı, gönül bağlayan.
DilberGönlü alıp götüren güzel.
DilbesteGönül bağlamış, âşık.
DildadeGönül vermiş, âşık.
DildarBirinin gönlünü almış, sevgili.
DilderenSevgi toplayan, gönül alan, beğenilen.
DilefruzYürek yandıran, sevimli.
DilegeGüzel ve düzgün konuşan.
DilekDilenen, istenen şey.
DilemreAna diline tutkun, dilini çok seven kimse.
Dilerİsteyen, dilekte bulunan, dileyen.
Dilercanİsteyen, dilekte bulunan, dileyen kimse.
DilferahGönlü ferah, sevinçli.
DilfezaGönlü genişleten, gönlü artıran.
DilfigârGönlü yaralı olan, âşık.
DilfiruzGönle ferahlık veren, sevindiren.
DilgeGüzel konuşan, hoşsohbet kimse.
DilhanGönülden söyleyen, içten konuşan kimse.
DilhuşGönlü hoş, yüreği rahat.
DilmaçÇevirmen, tercüman.
DilmenDil bilen, güzel söz söyleyen.
DilnişinGönülde yer tutan, hoş, güzel.
DilsafaGönlü şen, rahat, dertsiz.
DilşahGönül şahı, sevgili.
DilşatGönlü hoş, sevinçli.
DilsazGönül yapan, tatlı davranan.
DilşenGönlü şen, sevinçli.
DilsitanGönül alan güzel.
DilsuzGönül yakan, yürek yakan.
DinçGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçalpGücü ve sağlık durumu yerinde olan yiğit.
DinçayGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinççağGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçelGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçerGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçerkGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçkalGüçlü ve sağlam kal anlamında kullanlıan bir ad.
DinçkayaGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçkökGücü ve sağlık durumu yerinde olan soydan gelen kimse.
DinçkolSağlam ve güçlü kolu olan kimse.
DinçmenGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçokGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçolGüçlü ve sağlam ol anlamında kullanılan bir ad.
DinçözÖzü güçlü ve sağlam olan kimse.
DinçsanGücü ve sağlık durumu yerinde olarak tanınan kimse.
DinçsavGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçsayGücü ve sağlık durumu yerinde olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
DinçselGüç ve sağlıkla ilgili olan.
DinçsoyGücü ve sağlık durumu yerinde olan soydan gelen kimse.
DinçsüGüçlü, sağlıklı asker.
DinçtaşGücü ve sağlık durumu yerinde olan kimse.
DinçtürkSağlam ve güçlü Türk.
DindarAllah'a inanmış ve bağlanmış kimse.
DirahşanParlak, parlayan.
DirayetZekâ, bilgi kavrayış.
DirençDayanma, karşı koyma gücü.
Diri1. Yaşamakta olan, canlı. 2. Taze. 3. Güçlü, zinde. 4. Zengin, varlıklı.
DiricanGüçlü, canlı kimse.
DirikDiri, canlı, yaşayan, sağlıklı.
DirikerSağlıklı, canlı kimse.
DirikökSağlıklı bir soydan gelen kimse.
Dirim1. Yaşama, hayat. 2. Yaşama gücü.
DirimtekinYaşama gücü olan hükümdar.
DirinerYaşlı, eski kimse.
DirisoySağlıklı bir soydan gelen kimse.
Dirlik1. Huzur, erinç. 2. Yaşayış, sağlık, geçim.
DirsehanDede Korkut Hikâyelerinde çocuğu olmadığı için hor görülen kahramanın adı.
Doğa1. Var olan her şeyin, canlı ve nesnelerin tümü. 2. Deniz, dağ, ova, orman vb.nin oluşturduğu fiziksel dünya. 3. Yaradılış ve yapı özelliklerinin tümü.
Doğan1. Doğan, dünyaya gelen.2. Kartalgillerden, alıştırılarak kuş avında kullanılan, yırtıcı bir kuş.
DoğanalpDoğan, dünyaya gelen yiğit.
Doğanay1. Doğan, dünyaya gelen kimse2. Ayın ilk günleri.
DoğanbaşDoğan, dünyaya gelen kimse.
DoğanbeyDoğan, dünyaya gelen bey.
DoğanbikeDoğan, dünyaya gelen ız.
DoğanerDoğan, dünyaya gelen kişi.
DoğangünDoğan güneş gibi parlak olan.
DoğanhanDoğan, dünyaya gelen hükümdar.
DoğannurNur gibi parlak olarak doğan.
DoğanşahDoğan, dünyaya gelen hükümdar.
DoğantimurDoğan, dünyaya gelen güçlü kimse.
DoğayEy ay, artık doğ, kendini göster anlamında kullanılan bir ad.
Doğru1. Gerçek, yalan olmayan. 2. Akla, mantığa uygun. 3. Dürüst, namuslu, ahlaklı.
DoğruelEline ayağına düzgün olan kimse.
DoğruerDoğruluğuyla tanınan kimse.
DoğruolDürüst ve namuslu ol anlamında kullanılan bir ad.
DoğruözÖzü dürüst ve namuslu olan kimse.
DoğuGüneşin doğduğu yön, gündoğusu.
DoğuerDoğuda bulunan kimse.
DoğuhanDoğuda bulunan hükümdar.
DoğukanDoğudan olan kimse.
Doğuş1. Doğum, doğma. 2. Bir gök cisminin gözlem yerinin ufuk düzlemi üzerinde görünmesi.
DolanerEtine dolgun olan kimse.
DölaslanAslan gibi güçlü soydan gelen kimse.
Dölek1. Ağırbaşlı, sakin, terbiyeli kimse. 2. Uyanık, dikkatli kimse.3. Eli işe yatkın, becerikli kimse.4. Dürüst, mert kimse.5. Güzel, iyi.
DölenSakin, huzurlu, rahat kimse.
DölensoySakin, huzurlu bir soydan gelen kimse.
DolunayAyın bütün olarak ve parlak göründüğü dönemi.
Domaniç1. Tümsek, yokuş. 2. Kambur.
DonatDonat, süsle anlamında kullanılan bir ad.
Döndül. Henüz evlenmemiş kız. 2. Gittiği yerden geri gelen.
Döne1."Bundan sonraki çocuklar erkek olsun" anlamında kullanılan bir ad.2. Karşı ziyarette bulunma.
DönmezSözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli.
DönmezcanSözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli kimse.
DönmezerSözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli kimse.
DönmezsoySözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli bir soydan gelen kimse.
DönmeztekinSözünden dönmeyen, dediğini yapan, azimli, kişilikli hükümdar.
Dora1. Dağ doruğu. 2. Bir şeyin üst kısmı, yukarısı, tepe. 3. En yüksek yer, uç.
DorakTepe, en yüksek yer, doruk.
Doru1. Gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi kara olan at. 2. Doruk.
Doruk1. Tepe, en yüksek yer, uç, zirve. 2. En üstün başarı düzeyi. 3. Kibirli.
DorukhanBaşarılı, üstün nitelikli hükümdar.
DorukkanBaşarılı, üstün nitelikli kimse.
DorukkurtBaşarılı, üstün nitelikli kimse.
DorukkutBaşarılı, üstün nitelikli, saygın kimse.
DoruktekinBaşarılı, üstün nitelikli hükümdar.
DoruktepeBaşarılı, üstün nitelikli kimse.
DostSevilen, güvenilen yakın arkadaş.
Dudu1. Hanım. 2. Abla. 3. Küçük kardeş.
DudubikemEvlenmemiş ablam, kardeşim anlamında kullanılan bir ad.
Duhan1. Kur'an-ı Kerim'de bir sure adı. 2. Duman.
DülgerYapıların tahta işlerini yapan kimse.
DumanBir maddenin yanmasıyla çıkan kara ve esmer renkli gaz.
DumanbeyKara ve esmer renkli bey.
DumluTek namlulu ve içine bir fişek konulabilen tüfek.
Dumrul1. Tuğrul kuşu.2. Dede Korkut hikâyelerinde geçen bir kahramanın adı.
Dündar1. bk. Dindar2. T. Eski ordu düzeninde artçı birlik.
Dündaralp1. Dinine bağlı yiğit.2. T. Eski ordu düzenindeki artçı birlikte yer alan yiğit.
DuraYaşasın, ölmesin anlamında kullanılan bir ad.
DuracanYaşasın, uzun ömürlü olsun anlamında kullanılan bir ad.
Durak1. Tren, tramvay, otobüs, minibüs vb. genel taşıtların durmak zorunda olduğu veya durabileceği yer.2. Hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde ölçü kalıpları içindeki durma yerleri.
DuralHep aynı durumda olan, değişmeden kalan, sakin.
Duran1. Yaşayan, varlığını sürdüren. 2. Dağ yolu. 3. Kalan. 4. Dingin, sakin, huzurlu.
DuranayDingin, sakin, huzurlu bir biçimde yaşamını sürdüren kimse.
DuranerDingin, sakin, huzurlu bir biçimde yaşamını sürdüren kimse.
DuransoyDingin, sakin, huzurlu bir biçimde yaşamını sürdürmüş soydan gelen kimse.
DurantekinDingin, sakin, huzurlu bir biçimde yaşamını sürdüren hükümdar.
DurayYaşa, uzun ömürlü ol anlamında kullanılan bir ad.
DurcanYaşa, uzun ömürlü ol anlamında kullanılan bir ad.
DurduUzun ömürlü olması, yaşaması istenen çocuklara verilen bir ad.
Dürefşan1. İnci serpen. 2. İnci gibi söz söyleyeni
Durgun1. Dingin, sakin. 2. Canlı olmayan, hareketsiz
DurgunerDingin, sakin kimse.
DurgunsuDingin, sakin akan suya benzeyen kimse.
DurhanYaşa, uzun ömürlü ol anlamında kullanılan bir ad.
Düriyeİnci gibi parlayan, parlak.
DurkadınArtık çocuğun olmasın anlamında kullanılan bir ad.
DurkayaArtık çocoğun olmasın anlamında kullanılan bir ad.
DurkızArtık çocuğun olmasın anlamında kullanılan bir ad.
DurmuşUzun ömürlü olması, çok yaşaması istenen çocuklara verilen ad.
DürriParlak, parlayan, inci gibi parlayan.
DürrüşehvarPadişahlara yaraşır değerde inci.
DurşenMutlu bir biçimde yaşa anlamında kullanılan bir ad.
DursunÇok yaşasın, uzun ömürlü olsun anlamında kullanılan bir ad.
DursuneSon olması istenen kız çocuklarına verilen adlardandır.
DuruBulanık olmayan, temiz, berrak, saf.
DurubayÖzü temiz zengin kişi.
DurugülÖzü temiz güzel kadın.
DuruhanÖzü temiz hükümdar.
Duruk1. Durulmuş, duru, berrak. 2. Doruk. 3. Belli bir süre değişmeyen, olduğu gibi kalan.
DurukadınÖzü temiz kadın.
DurukalYaşamın boyunca özün temiz olsun anlamında kullanılan bir ad.
DurulBerrak, saf duruma gel anlamında kullanılan bir ad.
DurusanTemiz tanınmış kimse.
DuruselSaf ve berrak akan sel.
DurusoySoylu, temiz aileden gelen kimse.
DurusuSakin akan saf ve berrak su.
DurutekinÖzü temiz olan hükümdar.
DurutürkTemiz, dürüst Türk.
DüşünselDüşünceyle ilgili, düşünceye dayanan.
DuyguKimi nesne, olay ya da kişilerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim, his.
DuysalDuymakla, hissetmekle ilgili olan.
DüzelEline ayağına düzgün kimse.
DüzeyBir kimsenin başkalarına göre değer ve yücelik derecesi.
Düzgün1. Düzenli, doğru. 2. Eksiksiz, kusursuz.
EbetSonu olmayan zaman, sonsuzluk.
Ebru1. Kaş. 2. Kâğıt süslemeciliğinde kullanılan, mottifli boyama yöntemi.
Ece1. Başkan, ulu, ileri gelen. 2. Ak sakallı ihtiyar. 3. Arkadaş, dost.
Ecebayİleri gelen, saygın, zengin kimse.
EcebeySaygın, ileri gelen bey.
EcegülGül gibi güzel kız.
EcehanSaygın, özel kadın.
EcekanSaygın bir soydan gelen kimse.
EcenurNur gibi parlak ve güzel kız.
Ecevit1. Çevik, çalışkan, açık fikirli. 2. Açıkgöz. 3. Sinirli.
Ecir1. Bir iş veya emek karşılığı verilen şey. 2. Sevap. 3. Aziz, sevgili.
Eda1. Davranış, tavır. 2. Naz, işve.
Ede1. Ata, dede. 2. Büyük erkek kardeş. 3. Kendisine saygı gösterilen kimse.
Edgükanİyi soydan gelen kimse.
Edibe1. Terbiyeli, saygılı, nazik kimse. 2. Edebiyatla ilgilenen kimse.
Edip1. Terbiyeli, saygılı, nazik kimse. 2. Edebiyatla uğraşan kimse.
EdizUlu, yüce, değerli kimse.
Efdal1. Çok erdemli, çok faziletli. 2. En iyi, üstün.
Efe1. Batı Anadolu köy yiğidi. 2. Ağabey.3. Kabadayı.
EfekanEfe soyundan gelen kimse.
Efendi1. Buyruğu yürüyen, sözü geçen kimse. 2. Görgülü, nazik, kibar kimse.
EfganIstırap ile haykırma, bağırıp çağırma.
EfgenDüşüren, yıkan, yıkıcı.
EfgendeYıkılmış, yıkık, düşürülmüş.
Efkâr1. Düşünceler. 2. Tasa, kaygı, kuruntu, üzüntü.
Efrasiyap1. İranlı olmayan yiğit.2. Ünlü Türk büyüğü Alp Er Tunga’ya İranlılarca verilen ad.
EfruzParlatan, tutuşturan.
Ege1. Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her hâlinden sorumlu olan kimse. 2. Yaşça büyük. 3. Sahip.
EgemenBuyruk ve hüküm sahibi, buyruğunu yürüten, bağımlı olmayan.
EgenurAydınlık saçan kimse.
EgeselEgeyle ilgili olan.
EğilmezBaşkasının baskısını ve üstünlüğünü kabul etmeyen, baş eğmeyen
Eğrek1. Dede Korkut'ta Serek'in kardeşi. 2. Dinlenme yeri.
Ehil1. Sahip, malik. 2. Becerikli, yetenekli. 3. Bir yerde oturan.
Ehlimenİnançlı, inanan kimse.
Ejder1. Büyük yılan. 2. Türlü biçimlerde tasarlanan korkunç biçimli masal canavarı. 3. Hiddetli, korkusuz, acımasız.
EjderhanHiddetli, korkusuz, acımasız kimse.
EkberEn büyük, çok büyük.
Eke1. Bilgili, deneyli, olgun, yetişkin. 2. Kurnaz, açıkgöz kimse. 3. Bilmiş çocuk. 4. Dâhi.
Ekemen1. Bilgili, görgülü, olgun kimse. 2. Kibirli, kurumlu kimse.
EkenToprakla uğraşan kimse.
EkenelToprakla uğraşan kimse.
EkenerToprakla uğraşan kimse.
Ekim1. Toprağa ürün ekme işi. 2. Yılın onuncu ayı.
Ekin1. Ekilmiş tahılın filiz vermiş biçimi, tarlada bitmiş tahıl. 2. Buğday. 3. Kültür.
EkinciEkin ekip biçmekle uğraşan kimse, çiftçi.
EkinerEkin ekip biçmekle uğraşan kimse, çiftçi.
EkmelEksiksiz, olgun, en uygun.
Ekrem1. Çok cömert, eli çok açık. 2. Çok onurlu.
ElâGözde sarıya çalan kestane rengi.
ElaldıBecerisini büyüklerinden edindi anlamında kullanılan bir ad.
ElânurGözü sarıya çalan kestane rengi olan güzel.
ElbekEli güçlü olan kimse.
ElbirlikBir işi yapmak için birleşme, beraberlik, dayanışma
Elçi1. Bir devleti başka bir devlet katında temsil eden kimse. 2. Bir uzlaşma sağlamak için birinin yanına gönderilen kimse. 3. Peygamber.
ElçibeyBeyin elçiliğini yapan kimse.
Elçin1. Deste, tutam. 2. Daha çok yaz gecelerinde öten bir böcek türü, ağustos böceği. 3. Bulmaca, bilmece.
Eldem1. Yumuşak başlı, uyumlu.2. Cana yakın.
EldemirDemir gibi güçlü eli olan kimse.
ElginGarip, yabancı, gurbette yaşayan.
EliaçıkParasını ve malını esirgemeyen, cömert.
ElidemirEli güçlü olan kimse.
Elif1. Arap alfabesinin ilk harfi. 2. İnce uzun boylu kız. 3. Alışmış, alışkın.
Elife1. İstenilen, alışılan şey. 2. Alışılmış, alışkın.
ElitaşEli taş gibi ağır ve güçlü olan kimse.
Elitezİşlerini acele ile yapan kimse.
EliüstünBaşkalarından üstün olan kimse.
EliuzBecerikli, mahir kimse.
Elmas1. Mücevher olarak kullanılan saydam, değerli taş. 2. Çok sevgili ve değerli.
ElöveÖvülen, beğenilen kişi.
ElöverÖvülen, beğenilen kişi.
Elvan1. Renkler, çeşitler. 2. Rengârenk.
ElvedaBir daha kavuşulamayacağı düşünülen bir şeyden ayrılırken kullanılan bir söz.
ElverYardımcı ol anlamında kullanılan bir ad.
ElverdiYardım etti, yardımcı oldu anlamında kullanılan bir ad.
ElverenYardım eden, yardımcı olan.
EmanullahAllah’ın güvendiği kişi.
EmcetÇok şerefli, onurlu.
Emeç1. Hedef. 2. Yamaç. 3. Henüz memeden kesilmemiş buzağı. 4. Su ve kara yosunlarının kökü andıran tutunma organı.
Emek1. Uzun, yorucu ve özenli çalışma. 2. Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü.
EmelGerçekleştirilmesi zamana bağlı istek.
EmetullahAllah'ın kulu (kadınlar için kullanılır).
Emin1. İnanılır, güvenilir. 2. Sakıncasız, tehlikesiz. 3. Kuşkusu olmayan.
Emine1. İnanılır, güvenilir. 2. Sakıncasız, tehlikesiz. 3. Yüreğinde korku olmayan, korkusuz.
Emir1. Buyruk, komut. 2. Bir kavim, aşiret veya ülkenin başı. 3. Prens, şehzade.
Emrah1. Saz çalıp oynayan. 2. Erzurum'da doğmuş ünlü bir halk ozanı.
EmranKürkler, hayvan derileri.
Emre1. Âşık, tutkun. 2. Halk şairi. 3. Kardeş. 4. Arkadaş
EmriyeEmirle, buyrukla ilgili.
Emsal1. Eşler, benzerler, yaşıtlar. 2. Örnek.
EnderÇok az, çok seyrek, az bulunan.
Eneç1. Sel yarıntısı. 2. Dağlarda kışın akıp, yazın kesilen kaynağın yatağı. 3. İki sırt arasındaki düz alan. 4. Ufak tepe. 5. Eğilim.
EnerEn yiğit, en kahraman kişi.
EnerenErenlerin en üstünü, değerlisi.
EnerginEn olgun, çok olgun kimse.
EnesSoylu Arap atı, küheylan.
Enfal1. Kur'an-ı Kerim'de bir surenin adı. 2. Düşmandan alınan mallar, ganimetler.
EnfesÇok güzel, en güzel.
Engin1. Açık deniz. 2. Çok geniş. 3. İyi, güzel, temiz, sağlam.
Enginalpİyi, güzel, değerli, yiğit.
Enginayİyi, güzel, temiz, sağlam kimse.
Enginelİyi, güzel, temiz, sağlam kimse.
Enginerİyi, güzel, temiz, sağlam kimse.
Enginizİz bırakacak kadar değerli insan.
Enginsoyİyi, güzel, temiz, sağlam bir soydan gelen kimse.
EngintalayBüyük deniz, okyanus.
Engiz1. Derelerde sık ağaçlardan oluşan karanlık. 2. Ağaç filizi. 3. Çukur ve karanlık yer.
EniseDost, arkadaş, yâr, sevgili.
EnsarYardımcılar, koruyucular.
EnsariYardımcılardan olan kimse.
EnverNurlu, çok parlak, çok güzel.
Er1. Erkek. 2. Kahraman, yiğit. 3. Aşamasız asker.
ErakalınAlnı ak, dürüst erkek.
EralErken davran anlamında kullanılan bir ad.
EralkanVatanı uğrunda canını feda edebilecek yiğit.
EraltayYüce, yüksek değerli kimse.
ErandaçÜnlü, tanınmış kimse.
EranılYiğitliğinle anıl, tanın anlamında kullanılan bi ad.
EraslanAslan gibi güçlü erkek.
EratlıYiğit olarak tanınmış kimse.
ErayAyın hilal durumu, yeni ay.
Erbaşİhtiyaçları devletçe karşılanan onbaşı ve çavuş rütbesindeki asker.
ErbaşatSertlik, zorluk bakımından üstün olan kimse.
ErbaturKahraman, yiğit, cesur, bahadır kimse.
ErbaySaygın, zengin kimse.
ErbelginAçık yürekli erkek.
ErbenBen yiğit ve cesurum anlamında kullanılan bir ad.
ErbeyYiğit, cesur hükümdar, bey.
ErbilYürekli, cesur olarak kabullen anlamında kullanılan bir ad.
ErbilekGüçlü ve sağlam bilekleri olan kimse.
ErbilenYiğit ve yürekliyi tanıyan kimse.
ErbilirYiğt ve yürekli olanı tanıyan kimse.
ErboğaBoğa gibi güçlü erkek.
ErboyYiğit soydan gelen kimse.
ErcanYiğit, canlı, cesur kimse.
Erce1. Er gibi, ere yakışır biçimde.2. Erken, erken olarak.
ErçelikÇelik gibi güçlü erkek.
ErçetinSert, güçlü erkek.
ErçevikÇevik, hızlı erkek.
ErcihanCihanın tanıdığı erkek.
ErçilDoğru, sözüne güvenilir kişi.
Erciyes1. Uzaktan parlayan.2. Kayseri’de bulunan dağın adı.
ErcümentOnurlu, şerefli, saygın kimse.
ErdemAhlakın övdüğü iyilikçilik, acıma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk gibi niteliklerin genel adı, fazilet.
ErdemirDemir gibi güçlü erkek.
ErdemliErdemli olan, faziletli.
ErdenEl değmemiş, bakire.
ErdenalpTemiz, doğru yiğit.
ErdenerTemiz, dürüst kimse.
ErdenizDeniz gibi coşkulu kimse.
ErdeşirCesur, kahraman, aslan yürekli kimse.
Erdi1. Amacına ulaşan, erişen. 2. Olgun. 3. Ermiş, veli.
ErdibayOlgun, ermiş, saygın kimse.
ErdibekOlgun, ermiş, saygın bey.
ErdibeyOlgun, ermiş, saygın bey.
ErdibikeOlgunluğa erişmiş, deneyimli kadın.
ErdibikemOlgunluğa erişmiş, deneyimli kadınım anlamında kullanılan bir ad.
ErdilYürekli, cesur kimse.
ErdilekErin dileği, isteği.
Erdin1. "Amacına ulaştın, kavuştun" anlamında kullanılan bir ad.2. "Olgunlaştın" anlamında kullanılan bir ad.
Erdiner1. "Amacına ulaştın, kavuştun" anlamında kullanılan bir ad.2. "Olgunlaştın" anlamında kullanılan bir ad.
ErdoğYiğit ve cesur kimse.
Erdoğan1. Yiğit olarak doğan kimse.2. Erken doğan kimse.
ErdoğduYiğit olarak doğdu anlamında kullanılan bir ad.
ErdoğmuşDoğuştan yiğit olan kimse.
ErdölYiğit soydan gelen kimse.
ErdölekGüzel, iyi, akıllı kimse.
ErdönmezSözünden dönmeyen, doğru sözlü yiğit.
ErdurErkek çocuğun uzun ömürlü olmasını dilemek amacıyla kullanılan bir ad.
ErduranErkek çocuğun uzun ömürlü olmasını dilemek amacıyla kullanılan bir ad.
ErdurduErkek çocuğun uzun ömürlü olmasını dilemek amacıyla kullanılan bir ad.
ErdurmuşErkek çocuğun uzun ömürlü olmasını dilemek amacıyla kullanılan bir ad.
ErdursunErkek çocuğun uzun ömürlü olmasını dilemek amacıyla kullanılan bir ad.
ErduruSaf, temiz yürekli yiğit.
ErekGerçekleştirilmek için tasarlanan ve erişmek istenilen şey, amaç, gaye, hedef.
ErekenErkenden ekim yapan kimse.
EremBir işe gönüllü, istekli olma.
Eren1. Olağanüstü sezgileriyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimse. 2. Deneyimli, akıllı kimseler. 3. Dost. 4. Hayırlı çocuk.
ErenalpDeneyimli, akıllı kimse.
ErenayDeneyimli, akıllı kimse.
ErencanDeneyimli, akıllı kimse.
ErendemirDeneyimli, akıllı, güçlü kimse.
ErendizGezegenlerin en büyüğü ve güneşe yakınlık bakımından beşinisi, Jüpiter.
ErenelEli her şeye ulaşan kimse.
ErengüçDeneyimli, akıllı, güçlü kimse.
ErengülDeneyimli, akıllı güzel kadın..
ErengünDeneyimli, akıllı kimse.
ErenkaraDeneyimli, akıllı, siyah tenli kimse.
Erenler1. Benliğinden sıyrılmış, öz varlığından geçmiş, kendini Allah'a adamış kimseler. 2. Gönül gözüyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimseler. 3. Allah yolunda sırlara ermiş tarikat uluları. 4. Erkekler.
ErensoyErmişlerin soyundan gelen kimse.
ErensüAmacına ulaşmış asker.
ErentürkAmacına ulaşmış Türk.
ErenuluğAmacına ulaşmış yüce kimse.
ErerUlaşır, kavuşur, amaçlarına erer anlamında kullanılan bir ad.
ErgalipÜstün, yenen kimse.
ErgaziVatanı uğrunda savaırken gazi olmuş kimse.
Erge1. Şımarık. 2. Nazlı.
ErgemNazlım, canım anlamında kullanılan bir ad.
Ergen1. Ergenlik çağında olan. 2. Henüz evlenmemiş.
ErgenekonDağın en yüksek noktası, doruğu.
ErgenerGenç, ergenlik çağında erkek.
Ergiİyi, güzel bir şeye erişme.
ErgilEr kişi, sözüne güvenilir kişi.
ErginOlgunlaşmış, yetişmiş kimse.
ErginalOlgunlaşmış, yetişmiş kimselerle arkadaşlık yap anlamında kullanılan bir ad.
ErginayOlgunlaşmış, yetişmiş kimse.
ErginbayOlgun ve saygıdeğer kimse.
ErgincanOlgun ruhlu kimse.
ErginelOlgunlaşmış, yetişmiş kimse.
ErginerOlgunlaşmış, yetişmiş kimse.
ErginsoyOlgun kişilerin soyundan gelen kimse.
ErgintuğOlgunlaşmış, yetişmiş kimse.
ErgökMavi gözlü, sarışın kimse.
ErgökmenMavi gözlü, sarışın kimse.
ErgönenYiğit olarak mutlu ol, refaha kavuş, rahat et, sevin anlamında kullanılan bir ad.
ErgönülGönül eri, iyi insan.
ErgörYiğit olarak benimse anlamında kullanılan bir ad.
ErgüleçGüler yüzlü erkek.
ErgülenHep gülen, güler yüzlü kimse.
ErgülerHep gülen, güler yüzlü kimse.
ErgümenAmacına ulaşan, isteğine kavuşan kimse.
Ergun1. Hızlı, çevik.2. İlhanlı padişahlarından birisinin adı.
ErgunalpHızlı, çevik yiğit.
ErgünayYumuşak, uysal kimse.
ErgunerHızlı, çevik erkek.
ErgüneşGüneş gibi ışık saçan, yararlı olan kimse.
ErgüneyGüneyde bulunan kimse.
ErguvanEflatunla kırmızı arası renkte çiçek açan, güze1 bir süs ağacı.
ErgüvenKendine güveni olan kimse.
ErgüvençGüven duyulan kimse.
ErhunSavaşmayı, kan dökmeyi seven kimse.
Erik1. Erkli, güçlü, kuvvetli, yürekli. 2. Olgun.
ErikerBecerikli, yürekli adam.
Erim1. Bir şeyin erebileceği uzaklık. 2. İyi bir şeye işaret olan durum. 3. Sevgi. 4. Müjde.
ErimelAmacına ulaşmış kimse.
ErimerAmacına ulaşmış kimse.
ErimşahAmacına ulaşmış hükümdar.
ErinçDirlik, rahat, huzur.
ErincekÜşengeç, tembel kimse.
ErinçerHuzur veren kimse.
ErincikTembel, üşenen kimse.
EripekYumuşak huylu, uysal erkek.
ErişAmacına ulaş, isteğin olsun anlamında kullanılan bir ad.
ErişenAmacına ulaşan, istediğini elde eden.
ErişkinOlgun, gelişmiş, büyümesi sona ermiş kimse.
ErizYiğit bir soydan gelen kimse.
ErışıkAydın, aydınlık kimse.
Erk1. Bir işi yapabilme gücü, kudret. 2. İstediğini yaptırabilme gücü, nüfuz. 3. Naz. 4. Sevgi. 5. İçtenlik.
ErkalHer zaman yiğit kal anlamında kullanılan bir ad.
ErkanYiğit, erkek soydan gelen kimse.
ErkarslanArslan gibi güçlü, kuvvetli olan kimse.
ErkaşKaşları gür ve sık olan kimse.
ErkayaKaya gibi güçlü erkek.
Erke1. İş başarma gücü. 2. Nazlı, serbest büyütülmüş çocuk.
ErkelGüçlü, kudretli el sahibi olan kimse.
ErkerGüçlü, kudretli erkek.
ErkinHiçbir koşula bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, özgür.
ErkinelBağımsız davranan kimse.
ErkinerBağımsız, özgür insan.
ErkılıçKılıç gibi keskin, güçlü yiğit.
ErkıralÇalışkan, gayretli ol anlamında kullanılan bir ad.
ErkmanGüçlü, etkili, sözü geçer kimse.
ErkmenGüçlü, etkili, sözü geçer kimse.
ErkmenolGüçlü, etkili ol anlamında kullanılan bir ad.
ErkoçGüçlü, iri yarı erkek.
ErkoçakYiğit, güçlü kimse.
ErkolGüçlü ol anlamında kullanılan bir ad.
ErksalGüçlü, kuvvetli ol anlamında kullanılan bir ad.
ErksanGüçlü, etkili san, tanınmış ad.
ErksoyGüçlü soydan gelen kimse.
ErksunGücünü, kudretini göster anlamında kullanılan bir ad.
ErktinGüçlü kuvvetli bir ruh yapısı olan kimse.
ErkuntGüçlü, dayanıklı erkek.
ErkurtCesur ve yiğit kimse.
ErkuşGözü yükseklerde olan kimse.
ErkutKutlu, uğurlu erkek.
ErkutayUğurlu ayda doğan erkek.
ErkutluKutlu, uğurlu insan.
ErmanYiğit, kahraman, yürekli kimse.
Ermiş1. İsteğine erişmiş. 2. Olgunlaşmış. 3. Evliya, eren.
ErmiyeDolu yağdıran kasırga bulutları.
ErnaÇok güzel ve cilveli sevgili.
ErnurAYdınlık saçan, başkalarına yararlı olan kimse.
ErögeErkekler övsünler anlamında kullanılan bir ad.
EroğuzGüçlü, kuvvetli kimse.
ErokaySeçkin, beğenilen erkek.
ErolYiğit ol, doğru ol anlamında kullanılan bir ad.
EronatDürüst, güvenilir, iyi erkek.
ErözÖzü erkek, yiğit olan kimse.
ErşahanŞahin gibi güçlü yiğit.
ErsalYiğitliğinle tanın anlamında kullanılan bir ad.
ErsalmışErYiğitliğiyle tanınmış kimse.
ErsanYiğitliğiyle ad yapmış kimse.
ErşatESevinçli, mutlu erkek.
ErsavSözüne güvenilir kimse.
ErsavaşSavaşmayı seven kimse.
ErsayYiğit olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
ErseçYiğit seç anlamında kullanılan bir ad.
ErselYiğitlikle ilgili olan.
ErsenYiğitsin, erkeksin anlamında kullanılan bir ad.
ErşetDoğru yolda olan kimse.
Ersevİnsanları sev anlamında kullanılan bir ad.
Ersevenİnsanları seven kimse.
Erseverİnsanları seven kimse.
Ersevinİnsanları sevin anlamında kullanılan bir ad.
ErsezenKavrayışı güçlü erkek.
ErsezerKavrayışı güçlü erkek.
Ersin1. "Amacına ulaşsın, kavuşsun" anlamında kullanılan bir ad.2. "Sen yiğitsin, kahramansın" anlamında kullanılan bir ad.
ErsonSonuncu doğan erkek çocuk.
ErsoyYiğit soydan gelen kimse.
ErsözSözüne güvenilir, dürüst sözlü kimse.
ErsuYiğitlerin soyundan gelen kimse.
ErsunYiğitliğini göster anlamında kullanılan bir ad.
ErsunalYiğitliğini göster anlamında kullanılan bir ad.
ErtanTan vakti, sabahın ilk vakitleri.
ErtaşGüçlü, kuvvetli kimse.
ErtayGüçlü, kuvvetli kimse.
ErtaylanUzun boylu, yakışıklı erkek.
Erte1. Gelecek şafak, şafak sökme zamanı. 2. Yarın. 3. Herhangi bir işte ilk başarı.
ErtekTek olan, eşsiz yiğit.
ErtekeSözünün eri olan kimse.
ErtekinGüçlü, kuvvetli kimse.
Erten1. Sabah güneşinin doğduğu zaman. 2. Gün.
ErtepınarPınar gibi saf ve temiz olan.
ErtimPeçeneklerin üç asıl boyundan biri.
ErtinSağlam bir ruh yapısı olan kimse.
ErtingüOlağanüstü, görülmemiş.
ErtokGözü gönlü tok yiğit.
ErtopSağlam ve güçlü kimse.
ErtöreTöreleri olan yiğit.
ErtuğrulDürüst, doğru, yiğit kimse.
ErtünAkşam, gecenin başlangıcı.
ErtunçTunç gibi sağlam erkek.
ErtuncayTunç renginde olan, şişman kimse.
Ertunga1. Yiğit hakan. 2. Uygur yazıtlarında geçen Türk adlarından.
ErtüreTörelere bağlı kimse.
ErtutYiğit olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
ErtüzünYumuşak huylu sakin, soylu, asil kimse.
ErülgenYüce, yüksek, ulu kimse.
ErünÜnlü, tanınmış yiğit.
ErünalAdın duyulsun, tanın, ün kazan anlamında kullanılan bir ad.
Ervin1. Şeref, saygınlık. 2. Barış. 3. Rüzgâr. 4. Veda.
EryalçınSert, güçlü, boyun eğmez yiğit
EryamanGüçlü becerikli yiğit.
EryavuzYürekli, korkusuz yiğit.
EryetişErken gel anlamında kullanılan bir ad.
EryiğitYiğit, korkusuz erkek.
EryıldızYıldız gibi parlak yiğit.
EryılmazYılmayan, cesur yiğit.
Erzan1. Uygun,layık, yerinde 2. Ucuz.
ErziDinin buyruklarını yerine getiren kimse, veli
EsatÇok mesut, çok mutlu.
EşayAy gibi, ay kadar güzel olan.
EsedullahAllah´ın aslanı. (Hz. Ali´nin lakabı).
EsenSağlıklı, salim, rahat.
EsenbaySağlıklı, rahat kimse.
EsenboğaSağlıklı, salim, rahat, güçlü kimse.
EsendağSağlıklı, salim, rahat kimse.
EsendalSağlıklı, salim, rahat kimse.
EsendemirSağlıklı, salim, rahat, güçlü kimse.
EsenelSağlıklı, salim, rahat kimse.
EsenerSağlıklı, rahat kimse.
EsengülSağlıklı, salim, rahat kimse.
EsengünSağlıklı, salim, rahat kimse.
EsenkalSağlıklı, salim, rahat olarak kal anlamında kullanılan bir ad.
EsenkulSağlıklı, salim, rahat kimse.
EsentürkGüçlü kuvvetli, sağlıklı Türk.
Eser1. Soğuk. 2. Sert esen rüzgâr. 3. Belirti, iz.4. Ar. Yapıt.
EsertaşSağlıklı, güçlü kimse.
EşfakÇok şefkatli, çok sevecen kimse.
Esin1. Esinti, rüzgâr, sabah rüzgârı. 2. Etkilenme, çağrışım veya içe doğma ile akla gelen yaratıcı duygu, ilham.
Eşit1. Niteliği, değeri, biçimi, görünüşü bir olan. 2. Aynı düzeyde olan.
Eskin1. Rüzgâr. 2. Fırtına. 3. Karla dolan ve düz yerden ayırt edilemeyen çukur.
EskinalpFırtına gibi yiğit.
Eslekl. Çalışkan, gayretli. 2. Yumuşak başlı, uysal.
EsmerTeni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan, yağız kimse.
EsmerayTeni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan kadın.
Eşraf1. Şerefli, saygın kimseler. 2. Bir yerin zenginleri, sözü geçenler.
EşrefÇok onurlu, çok şerefli kimse.
Eti1. Baba. 2. Küçük kardeş.
EvcimenEvine, ailesine çok bağlı kimse.
EvecenÇabuk hareket eden, canlı, ivecen.
EvhatTek, yegâne, biricik.
Evin1. Bir şeyin içindeki öz, cevher. 2. Buğday tanesinin olgunlaşmış içi, özü. 3. Çok taneli başak. 4. Tohum, tane.
Evirgenİşini bilen, tedbirli kimse.
Evliya1. Erenler, ermişler. 2. Koruyanlar, himaye edenler. 3. Allah’a yakın olanlar.
Evran1. Çok uzun boylu insan. 2. Kasırga, hortum. 3. Evren.
Evren1. Gök varlıklarının tümü, kâinat. 2. Ejder, ejderha. 3. Boylu boslu, yakışıklı. 4. Kahraman, yiğit. 5. Zaman.
EvrenataEvrene nam salmış ata.
Evrensel1. Tüm insanlığı ilgilendiren. 2. Dünya ölçüsünde, dünya çapında.
EvrimAğır ağır ve kendiliğinden oluşan değişim.
EvrimerAğır ağır ve kendiliğinden oluşan değişen kimse.
EylemBir durumu değiştirmek için gösterilen çaba.
EylülYılın dokuzuncu ayı.
Eymen1. Daha uğurlu, daha bereketli.2. Sağ tarafta olan.
Eyüp1. Çok ıstırap çeken kimse.2. Kuran’da adı geçen ve "sabırlı insan" örneği olarak gösterilen peygamber.
Eyyam1. Günler, gündüzler. 2. Zaman. 3. Sözü geçerlik, nüfuz.
EzelBaşlangıcı, öncesi olmayan geçmiş zaman, öncesizlik.
EzelhanBaşlangıcı, öncesi olmayan geçmiş zaman hükümdarı.
EzelîÖncesiz, başlangıçsız.
EzgiBelli bir kurala göre oluşturulan ve kulakta haz uyandıran ses dizisi, nağme.
EzginSenin ezgin, nağmen anlamında kullanılan bir ad.
Fahim1. Büyük, ulu. 2. Onurlu, saygın. 3. Anlayışlı, akıllı.
Fahime1. Büyük, ulu. 2. Onurlu, saygın. 3. Anlayışlı, akıllı.
Fahir1. Şanlı, şerefli, onurlu. 2. Övünen, iftihar eden. 3. Parlak, gösterişli, güzel.
Fahire1. Şanlı, şerefli, onurlu. 2. Övünen, iftihar eden. 3. Parlak, gösterişli, güzel.
FahrettinDinin övünç kaynağı.
Fahri1. Onurla ilgili, onursal. 2. Yalnız onur için verilen karşılıksız hizmet.
Fahriye1. Onurla ilgili, onursal. 2. Yalnız onur için verilen karşılıksız hizmet.3. Divan şairlerinin kendi erdemlerini övmek için yazdıkları şiir.
FahrünnisaKadının erdemi, onuru, büyüklük ve ululuğu.
FaikManevi yönden üstün olan, yüksek, yüce.
FaikaManevi yönden üstün olan, yüksek, yüce.
Faiz1. Başarı kazanan. 2. Taşan, coşan.
Faize1. Başarı kazanan. 2. Taşan, coşan.
Fakih1. Anlayışlı, zeki kimse. 2. Fıkıh bilgini.
Fakir1. Yoksul. 2. Zavallı, garip. 3. Derviş.
FakirullahTanrı’nın büyüklüğü karşısında âciz olan kimse.
Falih1. Başarılı ve mutlu kimse. 2. Toprağı süren, eken kimse.
Fani1. Ölümlü. 2. Geçici. 3. Yaşlı.
Farabi1. Farap adlı ilden olan kimse.2. 870-950 yılları arasında yaşamış büyük Türk İslâm düşünürünün adı.
Faris1. Atlı, süvari. 2. İyi ata binen. 3. Anlayışlı, sevgili.
Farise1. Atlı, süvari. 2. İyi ata binen. 3. Anlayışlı, sevgili.
Faruk1. Haklıyı haksızdan ayıran, adaletli. 2. Keskin. 3. Hz. Ömer’in lakabı.
FasihGüzel, düzgün ve açık konuşan, konuşma yeteneği olan kimse.
FasiheGüzel, düzgün ve açık konuşan, konuşma yeteneği olan kimse.
Fatih1. Fetheden, zafer kazanan. 2. Açan, kapılar açan. 3. Osmanlı Padişahı II. Mehmet'in lakabı.
FatinZeki, akıllı, anlayışlı, kavrayışlı kimse.
FatineZeki, akıllı, anlayışlı, kavrayışlı kimse.
Fatma1. Çocuğunu sütten kesen kadın. 2. Hz. Muhammet’in ilk eşi Hz. Hatice’den doğan kızının adı.
Faysal1. Keskin kılıç. 2. Hâkim. 3. Kesin hüküm, karar.
Faziletİnsan yaradılışındaki bütün iyi huylar, erdem.
FazlıErdemli, üstün, iyiliksever.
FazlullahAllah’ın erdemi, üstünlüğü.
FecirSabaha karşı ortalığın aydınlanmaya başladığı zaman, tan vakti.
FecriTan vaktiyle, tan kızıllığıyla ilgili.
FecriyeTan vaktiyle, tan kızıllığıyla ilgili.
Fedai1. Yüksek bir ülkü uğrunda her türlü tehlikeyi göze alan kimse. 2. Bir kimseyi veya bir yeri koruyan, muhafız.
FehamettinDinin büyüklüğü, ululuğu.
FehimAnlayışlı, zeki, akıllı kimse.
FehimdarZekâ, anlayış, kavrayış sahibi kimse.
FehimeAnlayışlı, zeki, akıllı kimse.
FehmiAnlayış, kavrayışla ilgili olan.
FehmiyeAnlayış, kavrayışla ilgili olan.
FekahetŞakacılık, hoş mizaçlılık.
Felek1. Gökyüzü. 2. Dünya, âlem. 3. Talih, baht, şans.
FenniFene, bilime ilişkin, bilimle ilgili.
FenniyeFene, bilime ilişkin, bilimle ilgili.
Fer1. Aydınlık, ışık.2. Güç, kuvvet.
FeragatHakkından vazgeçme, el çekme.
Ferah1. Ar. Gönül açıklığı, sevinç, sevinme. 2. Far. Açık, aydınlık.
FerahfezaFerah artıran, ferahlatan.
FerahiBolluk, genişlik, ucuzluk.
FerahnisaSevinçli, rahat kadın.
FerahnümaSevinç gösteren, sevinçli.
FerahnurAydınlık veren, nur veren.
FerahruGüler yüzlü, güleç.
FeramuşUnutma, akıldan çıkma.
FeramuzKale muhafızı, koruyucusu.
FerasetÇabuk seziş, anlayış.
FerayAy ışığı, ayın parlaklığı.
FercanGüçlü, parlak, canlı kişiliği olan kimse.
FerdaniyeBirlik, teklik, eşsizlik.
FerdarGüce, saygınlığa sahip kimse.
Ferdi1. Tek olan şey. 2. Fertle ilgili, bireysel.
Ferdiye1. Tek olan, tek şey. 2. Fertle ilgili, bireysel.
Fereç1. Zafer, utku. 2. Sevinç, teselli.
FergünAydınlık, ışıklı gün.
Ferhan1. Sevinçli, neşeli. 2. Memnun.
Ferhat1. Güçlüğü yenip bir yeri ele geçiren. 2. Sevinç, neşe.3. Ferhat ile Şirin efsanesindeki erkek kahramanın adı.
FerhattinDinin coşkusu, sevinci.
Ferhun1. Güçlü, şanlı soydan gelen kimse.2. Sevinçli.
Ferhunde1. Kutsal, kutlu, uğurlu. 2. Mutlu, mesut.
FeriAsılla ilgili olmayıp ikinci derecede olan, ayrıntılı.
FericanCan aydınlığı, ruhun ışığı.
FerideEşi benzeri olmayan, tek, eşsiz, üstün.
Feridun1. Eşi olmayan, tek. 2. İran'da Pişdâdiyan sülâlesinin hükümdarı (M.Ö. 750).
FerihÇok mutlu, sevinçli.
FerihaFerah, rahat, sevinçli.
Feriser1. Çok ışıklı, aydınlık. 2. Çok güçlü.
Ferişte1. Melek. 2. Günahsız, masum. 3. İyi ve yumuşak huylu.
FeritEşi benzeri olmayan, tek, eşsiz, üstün.
FeritkanEşi olmayan, soylu kandan gelen kimse.
FerizEkini alınmış tarla.
FerkanGüçlü, saygın bir soydan gelen kimse.
Ferman1. Buyruk, emir. 2. Tanrı buyruğu.
FermaniBuyrukla, fermanla ilgili olan.
Fermude1. Emir, buyruk, ferman. 2. Emrolunmuş, buyurulmuş.
FernurAydınlık, ışık, nur.
Ferruh1. Uğurlu, kutlu. 2. Aydınlık yüzlü.
FersanDerisinden kürk yapılan bir kır sansarı.
Ferve1. Kürk.2. Zenginlik, servet.
Ferzane1. Bilge, filozof. 2. Bilgili kimse.
FesihGeniş, açık, aydınlık.
FetanetYüksek zekâ, zihin açıklığı, çabuk anlama ve kavrama yeteneği.
FethiFethetme, alma ile ilgili olan.
FethiyeFethetme, alma ile ilgili olan.
Fetih1. Açma. 2. Alma, zaptetme.
Fettah1. Üstün gelmiş, zafer kazanmış. 2. Fetheden, açan. 3. Allah'ın adlarındandır.
FevziKurtuluş, zafer ve üstünlükle ilgili olan.
FevziyeKurtuluş, zafer ve üstünlükle ilgili olan.
FevzullahAllah’ın üstünlüğü.
Feyiz1. Bolluk, bereket. 2. Suyun taşıp akması. 3. Bilim, bilgi.
FeymanAhlakta olgunluğu amaçlama, iyi ahlaka yönelme.
Feyyaz1. Bereket ve bolluk veren. 2. Allah.
Feyza1. Bolluk, çokluk. 2. Coşma, taşma.
Feyzan1. Bolluk, bereket. 2. Taşma, taşkın.
Feyzi1. Bollukla, bereketle ilgili. 2. Bilimle, bilgiyle ilgili.
Feyziye1. Bollukla, bereketle ilgili. 2. Bilimle, bilgiyle ilgili.
FeyzullahAllah’ın bereketi.
FezahanYükselmeyi amaçlayan hükümdar.
FezaiUzayla ilgili, uzaya ait.
FezanurUzay gibi parlak ve aydınlık olan.
Fidan1. Yeni yetişen ağaç veya ağaççık. 2. Ağacın kökünden çıkan. 3. İnce uzun, narin, zarif.
FideBaşka bir yere dikilmek için hazırlanmış körpe çiçek.
FiganIstırap ile bağırma, inleme.
FigenYaralayan, kıran, düşüren.
Fikir1. Düşünce. 2. Anlayış. 3. Zihin, us.
Fikret1. Düşünce, fikir. 2. Zihin, akıl. 3. Kuruntu.
FikriDüşünülerek oluşturulan, fikirle ilgili.
FikriyeDüşünülerek oluşturulan, fikirle ilgili.
FilbaharOrmanlarda yetişen, beyaz, mavi, mor çiçekler açan, tırmanıcı sarılgan bitki.
Filiz1. Tohumdan veya tomurcuktan çıkan körpe sürgün. 2. İnce uzun, zayıf, narin kız.
FilizerGenç, toy, delikanlı.
Firaz1. Yüksek, yukarı. 2. Yokuş, çıkış.
FirdevsCennet, cennet bahçesi.
Firdevsi1. Cennete ait, cennetle ilgili. 2. İran’ın ünlü şairi, Şehname’nin yazarı.
FirkatAyrılık, dostlardan ve sevgiliden ayrılma.
Firuz1. Mutlu, sevinçli, uğurlu. 2. Bahtlı, talihli.
FiruzeAçık mavi renkli, değerli bir süs taşı.
Fırat1. Asurca. Geniş akarsu. 2. Far. Geçit veren, üstünden geçmeye uygun. 3. Türkiye ve Suriye’nin doğu bölgelerini sulayan, Irak’ı aşan, Dicle ırmağıyla birleşerek Basra körfezine dökülen büyük nehir.
FıtnatZihin açıklığı, kolay kavrama ve anlama yeteneği, zekâ.
FulBüyük beyaz çiçekleri kokulu, boyu üç metreyi bulabilen bir ağaççık ve bunun beyaz, kokulu çiçeği.
FulyaNergisgillerden bir bitki ve onun güzel renkli, kokulu çiçeği.
FundaKurak yerlerde yetişen çalı türünden bir ağaççık.
Furkan1. İyi ile kötü, doğru ile yanlış arasındaki farkı gösteren her şey. 2. Kur'an-ı Kerim.
FüruzanParlayıcı, parlayan, parlak.
Füruzende1. Yanıcı, yakıcı. 2. Parlatan, parlayın, aydınlatan.
Füsunkâr1. Büyüleyici. 2. Sihirbaz, büyücü.
Fütüvvet1. Mertlik, yiğitlik. 2. Soy temizliği. 3. Cömertlik.
Fuzuli1. BFaziletli, erdemli. 2. Boşboğaz, gereksiz işlerle uğraşan. 3. XVI. yy.'da yaşamış en büyük Divan Edebiyatı şairlerinden biri.
Gaffar1. Çok bağışlayıcı, bağışlayan. 2. Allah’ın sıfatlarındandır.
GafirBağışlayan, merhamet eden.
Gafur1. Bağışlayan, merhamet eden. 2. Allah’ın adlarındandır.
GalibeÜstün gelen, yenen, önde gelen.
Gamze1. Süzgün ve yan bakış. 2. Çenedeki veya yanaktaki çukurluk.
Gani1. Zengin, varlıklı. 2. Bol. 3. Allah adlarındandır.
Ganimet1. Düşmandan alınan mal. 2. Beklenmedik kazanç veya olanak.
Ganiye1. Zengin, varlıklı. 2. Çok hoş. 3. Kadın şarkıcı.
GaribeGörülmemiş, tuhaf, şaşılacak.
Garip1. Yabancı. 2. Kimsesiz, zavallı. 3. Şaşılacak, tuhaf. 4. Dokunaklı, hüzün veren.
Gavsi1. Yardım, destekle ilgili. 2. Derine dalan kimse.
Gayret1. Çalışma, çabalama. 2. Koruma, esirgeme, kayırma duygusu.
GayurÇok çalışkan, gayretli.
Gazanfer1. İri aslan. 2. Yiğit, yürekli, kuvvetli adam.
Gazel1. Divan edebiyatında bir nazım biçimi. 2. Türk müziğinde belli bir kurala bağlı olmadan bir kişi tarafından sesle yapılan taksim. 3. Sonbaharda kuruyup dökülen ağaç yaprağı.
Gazi1. Düşmanla savaşan veya savaş yapmış kimse. 2. Savaştan sağ ve zafer kazanmış olarak dönen kimse.
Gedik1. Büyük çentik, yıkık yer. 2. Dağ geçidi. 3. Güçlük, güç durum. 4. Yüksek yer, tepe. 5. Ayrıcalık, verilmiş hak. 6. Görev, vazife.
GedikbaşAyrıcalıklı kimse.
GedikbayAYrıcalıklı kimse.
GediktaşAyrıcalıklı, güçlü kimse.
Gediz1. İçinde su birikmiş çukur. 2. Ege bölgesinde bir akarsu.
GelenayOrtaya çıkan ay gibi güzel.
GelengülGelen gül gibi güzel.
Gelin1. Evlenmek üzere hazırlanıp, süslenmiş kız veya yeni evlenmiş kadın. 2. Genç kız.
GelincikYazın kırlarda yetişen kırmızı ve büyük çiçekli bitki.
GelinkızGelinlik çağındaki kız.
Genç1. Yaşı ilerlememiş olan. 2. Dinç, sağlıklı.
GençağaGenç, sağlıklı kimse.
GencalGenç birisiyle evlen anlamında kullanılan bir ad.
GencelGençleş, genç kal anlamında kullanılan bir ad.
GençkalDinç ve sağlıklı kal anlamında kullanılan bir ad.
GencoGenç sözcüğünden yapılmış bir ad.
GençsavYeni düşüncelere sahip kimse.
GençsoySağlıklı bir soydan gelen kimse.
GençsuGenç bir soydan gelen kimse.
GençtanSabahın ilk vakti.
Genez1. Kolay. 2. Yaraşır, uygun.
Gerçek1. Doğru, dürüst. 2. Temel, başlıca, asıl doğayı yansıtan.
Gerçeker1. Dürüst kimse. 2. Ermiş, veli. 3. Kılavuz, yol gösteren.
Gevher1. Elmas, mücevher, inci. 2. Bir şeyin aslı, mayası.
Gevheri1. Mücevherle ilgili. 2. Kuyumcu.
GezenayGezip dolaşan kimse.
GezerDolaşan, gezen, gezici.
GezginÇok gezen, çok gezi yapan kimse.
GirayEskiden Kırım hanlarının ve han ailesinden olan prenslerin kullandığı san.
GirayerHükümdar olan kimse.
GirginHerkesle çok çabuk yakınlık kuran, her işe girişen, sokulgan.
GirginalpHerkesle çok çabuk yakınlık kuran, her işe girişen, sokulgan yiğit.
GirginerHerkesle çok çabuk yakınlık kuran, her işe girişen, sokulgan kimse.
GirginkoçHerkesle çok çabuk yakınlık kuran, her işe girişen, sokulgan kimse.
GizGizli tutulan şey, sır.
GizemAklın erişemediği veya çözülemeyen şey, sır.
GizmenGiz saklayan kimse.
Gıyas1. Yardım. 2. Yardımcı kimse.
GıyasettinDinin yayılmasına yardımı dokunan kimse.
GıyasiYardımla ilgili, yardımcı.
Göcek1. Taze, güzel. 2. Bir karış boyunda büyümüş ekin. 3. Köşe, kenar, kıyı.
Göçer1. Yer, yurt edinmeyen, göç etmekten hoşlanan. 2. Göçebe.
GöçmenKendi ülkesinden ayrılarak yerleşmek için başka ülkeye giden kimse.
Göğem1. Yeşile çalar mor renk. 2. Bir çeşit yabani ekşi erik. 3. Yapraklanmış ekin.
Göğen1. Yeşillik. 2. Bir tür mantar.
GöğüşSarı saçlı, mavi gözlü kimse.
Gök1. Yeryüzünün üzerine mavi bir kubbe gibi kapanan boşluk.2. Mavi renk.
GökbaranGökten inen yağmur.
GökbayrakGökte dalgalanan bayrak.
GökbenÖzü genç olan kimse.
Gökçe1. Güzel, gösterişli kimse. 2. Melek. 3. Mavi gözlü kimse.
GökçebalaGüzel, gösterişli, sevimli çocuk.
GökçebalanGüzel, gösterişli, sevimli çocuğun anlamında kullanılan bir ad
GökçebelGüzel, gösterişli, sevimli soydan geleen kimse.
GökçebeyGüzel, gösterişli, sevimli bey.
GökçeerGüzel, gösterişli, sevimli insan.
Gökçek1. Güzel, sevimli, hoş kimse. 2. Yiğit, cesur. 3. Taze, körpe.
GökçelGök rengini andıran, mavimsi.
GökcenGüzel, taze, dinç, sağlıklı.
GökçinMaviye çalan, mavimsi.
Gökçül1. Gökle ilgili, semavi. 2. Maviye çalan renk.
GökdemirMavi gözlü, güçlü kimse.
GökdenizÇakır gözlü kimse.
Gökdoğan1. Bir tür doğan. 2. Çakır gözlü.
GökdumanGöğe yükselen duman.
GökgölSuları bulanık olmayan göl.
GökhanEski Türklerde gök Tanrısı.
GökmenSarışın, mavi gözlü kimse.
GökmenalpSarışın, mavi gözlü yiğit.
GökmenerSarışın, mavi gözlü kimse.
GökmeteMavi gözlü hükümdar.
GöknurParlak olan gökyüzü.
GökperiMavi gözlü, peri gibi güzel.
Göksavİleri görüşlü kimse.
GöksayDeğerli olduğunu kabul et anlamında kullanılan bir ad.
GökselGökle ilgili, semavi.
GökselenMavi gözlü, varlıklı kimse.
GöksenMavi gözlüsün anlamında kullanılan bir ad.
GökseninHer zaman yükselmeyi, ilerlemeyi amaçla anlamında kullanılan bir ad.
GöksevYükselmeyi yücelmeyi sev anlamında kullanılan bir ad.
GöksevenYükselmeyi, yücelmeyi seven kimse.
GökseverYükselmeyi, yücelmeyi seven kimse.
Gökşin1. Gökkuşağı, alkım. 2. Mavi renkli.
GöksoySoyu yüce olan kimse.
Göksu1. Gökten inen su.2. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bulunan akarsuların genel adı.
GöksunYüksel, yücel anlamında kullanılan bir ad.
GöktaşGezegenlerin arasında hareket eden, tümüyle gaz durumuna geçmeden yeryüzüne ulaşan katı cisim.
GöktöreTörelere bağlı kimse.
GöktuğSavaşmayı seven kimse.
GöktunaMavi suları olan Tuna.
GöktunçSağlam karakterli olan kimse.
Göktürkİslamlıktan önce Orta Asya da yaşamış bir Türk ulusu.
GökyayIşık saç anlamında kullanılan bir ad.
Gölge1. Işığın önüne gelen bir cismin yere veya yanına bıraktığı karartı. 2. Güneş ışınlarından korunulacak yer. 3. Koruma, gözetme.
Gönç1. Zengin, varlıklı. 2. Şen, neşeli. 3. Yiğit, kuvvetli.
GoncaTam açılmamış çiçek, gül.
GoncafemGonca ağızlı olan.
GoncaferGonca gibi parlak olan.
GoncaterTaze, açılamamış gonca.
GöndemUyan, itaat eden, uysal.
Gönder1. Bayrak veya mızrağın sapı. 2. Kayık ve yelkenli gemilere yön vermeye yarayan, ucu madenî ağaç sopa.
Gönen1. "Mutlu ol, refaha kavuş, rahat et, sevin" anlamında kullanılan bir ad.2. "Yavrum, kuzum" anlamında sevgi belirten sözcük. 3. Bolluk, bereket.
GönençBolluk, rahatlık ve varlık içinde yaşama.
GönenerMutlu, rahat kimse.
GönülYürekte varsayılan sevgi, istek gibi duyguların kaynağı.
GönülayGönlü ay gibi parlak, temiz olan.
GönüldenYürekten, içten, candan.
GönüldeşAynı düşünceleri paylaşan, birbirini seven kimseler.
GöralGörüp al anlamında kullanılan bir ad.
GörbilGörüp bil anlamında kullanılan bir ad.
Görez1. Süslü,zarif, şık. 2. Gösterişe düşkün kimse. 3. Kurumlu. 4. Kuruntulu. 5. Rüzgâr.
Görgü1. Bir toplum içinde uyulması gerekli saygı ve incelik kuralları. 2. Bir kimsenin anlayış, seziş ve bilgisini artıracak nitelikte etki yapan deneysel bilgi. 3. Göz tokluğu.
Görgüç1. Dürbün. 2. Pencere.
GörgünayGörgülü, bilgili kimse.
GörgüncanGörgülü, bilgili kimse.
Görk1. Güzellik, gösteriş. 2. İyi huy. 3. Süs, ziynet.
GörkelEline ayağına düzgün kimse.
Görkem1. Gösteriş, heybet. 2. İyi gelişmiş, gürbüz.
GörkemliGösterişli, göz alıcı kimse.
GörkmenYakışıklı, gösterişli kimse.
GörksevGüzeli, güzelliği sev anlamında kullanılan bir ad.
GörsevGörüp sev anlamında kullanılan bir ad.
Gövem1. Bitki yeşilliği 2. Sonbaharda yetişen bir tür siyah zeytin.
GövezGururlu, mağrur kimse.
GöymenGözleyen, dikkatle bakan kimse.
GözalNiteliklerinle ve güzelliğinle ilgi topla anlamında kullanılan bir ad.
GözalanGösterişli, ilgi çekici.
GözayGözleri parlayan kimse.
GözaydınSevinçli, mutlu bir olayı kutlama.
GözdeÇok sevilen, beğenilen, nitelikli, üstün tutulan.
Göze1. Kaynak. 2. Suların kıyılarında olan küçük çayır. 3. Hücre. 4. Örme, örgü. 5. Sonbaharda çıkıp yazın kaybolan su.
GözegirDikkat çek anlamında kullanılan bir ad.
Gözem1. İlgi çeken, sevimli, hoşa giden kimse. 2. Sulak yer. 3. Pınar.
Gözlem1. Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve plânlı olarak ele alınıp incelenmesi, müşahede. 2. İnceleme sonucu elde edilen değer, müşahede. 3. Çeşitli araç ve gereçlerin yardımıyla olayların sebeplerini bilmek
GözütokAç gözlü olmayan kimse.
Güç1. Yorucu, emekle yapılan. 2. Zor, çetin. 3. Şiddet. 4. İş, meşguliyet. 5. Kuvvet.
Güçlü1. Gücü çok olan. 2. Etkili, önemli, nitelikli. 3. Şiddetli.
GüçmenGüçlü kuvvetli kimse.
GüçsalGücünü, kuvvetini göster anlamında kullanılan bir ad.
GüçsalanGücünü, kuvvetini gösteren kimse.
GüçsanGücüyle tanınan kimse.
GüçselGüçlü, kuvvetli kimse.
GüçyenerGüçlükleri yenen kimse.
GüçyeterGücü yeten kimse.
GüdekAmaçlanan sonuç, güdülen amaç.
Güder1. Yöneten, idare eden. 2. Düşüncelerini, ilkelerini gerçekleştirmeye çalışan.
GüfteBir müzik yaptının bestelenmiş sözleri.
GülKatmerli, kokulu çiçekleri olan, pek çok türleri bulunan gülgillerin örnek bitkisi.
GülaçGülümse anlamında kullanılan bir ad.
GülaçtıGülümsedi anlamında kullanılan bir ad.
GülâfetGül gibi güzel olan sevgili.
GülalGül gibi güzel bil kızla evlen anlamında kullanılan bir ad.
GülaraGül süsleyen, gül bezeyen.
GülaslıSoyu sopu gül gibi güzel olan.
GülâverGül getiren, gül taşıyan.
GülaydınGül gibi güzel olan.
GülayımGül gibi güzel sevgilim anlamında kullanılan bir ad.
GülayşeRahat ve huzur içinde yaşayan güzel.
GülbademBadem gözlü güzel.
GülbaharKırmızı boya elde etmede kullanılan iyi bir cins toprak.
GülbanuGül gibi güzel kadın.
GülbedenGül gibi güzel bedeni olan.
GülbenBen gül gibi güzelim anlamında kullanılan bir ad.
GülbendeGül benim elimdedir anlamında kullanılan bir ad.
GülbeşekerBir tür gül tatlısı.
GülbeyiGül gibi güzelin kocası.
GülbikeGül gibi güzel kadın.
GülbikemGül gibi güzel kadınım anlamında kullanılan bir ad.
GülbilGül gibi güzel olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
GülbittiGül yetişti anlamında kullanılan bir ad.
GülboyGül gibi boyu olan.
GülbuGül gibi güzel kokusu olan..
GülcanGül gibi güzel olan.
GülcananGül gibi güzel sevgili.
GülceGül gibi, güle benzeyen.
GülçehreYüzü gül gibi güzel olan.
GülcemalGül gibi güzel yüzlü.
GülçiçekGül ve çiçek gibi güzel olan..
GülcihanDünyanın en güzel gülü.
GülçimenÇimende yetişen gül gibi güzel olan.
GülçinGül toplayan, gül devşiren.
GüldanÇiçek konulan kap, çiçeklik.
GüldeğerGül gibi değerli olan.
GüldehanAğzı gül gibi olan, küçük ağızlı.
GüldemetGül gibi güzel olan.
GüldenGül soluklu, nefesi gül kokan.
GüldenizDeniz gibi coşkulu güzel.
GüldenurGül gibi parlak olan güzel.
GülderGül topla anlamında kullanılan bir ad.
GülderenGül toplayan, gülleri derleyen. Gül-deren.
GüldermişGül devşirmiş, gül toplamış.
GüldilekGül gibi güzel dileği olan.
GüldöneGül gibi güzel olsun anlamında kullanılan bir ad.
GüldürenMutlu eden, sevindiren.
Gülebetin1. Bezekli dikiş. 2. Güzellik, incelik simgesi.
GüleçHer zaman gülen, gülümseyen, güler yüzlü.
GüleçerHer zaman gülen, gülümseyen, güler yüzlü kimse.
GüledaGül gibi nazlı olan.
GüleğenÇok gülen, neşeli.
GülenGülümseyen, güler yüzlü.
GülenayGülümseyen, gülen kimse.
GülendamGül boylu, ince uzun, güzel endamlı.
GülenderAz bulunur, gül gibi güzel.
GülenerGülen, gülümseyen kimse.
GülengübinBal ve gül yaprağından yapılan tatlı.
GülengülGülen gül gibi güzel.
GülennurGülen nur gibi parlak güzel.
GülerGülen, gülümseyen kimse.
GülerayGülen ay gibi güzel.
GülercanGülümseyen sevgili.
GülerenGül gibi güzel olan dost.
GülermanGüler yüzlü, güleç kimse.
GülersinGülersin, gülümsersin anlamında kullanılan bir ad.
GüleryüzYüzü hep gülen, neşeli.
GülesenSağlık ve mutlulukla gül anlamında kullanılan bir ad.
GüleserGül gibi güzel iz bırakan.
GülesinMutlu olasın, gülesin anlamında kullanılan bir ad..
GülfedaKendini feda eden güzel.
GülfemGül ağızlı, küçük ağızlı.
GülferGül gibi parlak, gül parlaklığında olan.
GülferahGül gibi insanı rahatlatan.
GülgezGülerek dolaş anlamında kullanılan bir ad.
GülgoncaHenüz açılmamış gül.
GülgönülGönlü gül gibi temiz ve saf olan.
GülgûneGül yanaklı, gül renkli.
GülgüneyGül renkli güzel.
GülhanGül gibi güzel kimse.
GülhanımGül gibi güzel hanım.
GülhatırGönlü gül gibi saf ve temiz olan.
GülhatunGül gibi güzel kadın.
GülhayatHayat veren güzel.
GülhuriHuri gibi güzel olan.
GülizGül gibi güzel iz bırakan.
GülizarGül yanaklı, al yanaklı.
GülkadınGül gibi güzel kadın.
GülkanKırmızı renkli gül.
GülkızGül gibi güzel kız.
GüllühanGüle benzeyen kadın.
GüllüşahGüle benzeyen kadın.
GüllüşanGül gibi değerli olan.
GülmenÇok gülen, her zaman gülen kimse.
GülmisalGül gibi güzel, güle benzeyen.
GülmüşGülümsemiş, güler yüzlü.
GülneşeŞen ve neşeli olan güzel.
GülnurGül gibi parlak ve aydınlık olan.
GülözÖzü gül gibi temiz olan.
GülözerGül gibi özü doğru ve dürüst olan.
GülpembePembe renkli gül gibi güzel olan.
GülperiGül ve peri gibi güzel olan.
GülrenkGül renkli, pembe.
GülrizGül saçan, gül serpen.
GülruGül yüzlü, al yanaklı.
GülşadSevinçli, mutlu güzel.
GülşadiyeMutlu, seviçli güzel.
GülşahinCesur ve kuvvetli olan.
GülsalınGül gibi nazlı ol anlamında kullanılan bir ad.
GülsanGül gibi tanınmış, ünlü olan.
GülsanemGül gibi güzel olan sevgili.
GülsayGül gibi güzel olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
Gülsefaİnsana rahatlık veren gül.
GülşehriGüllerin yetiştiği şehirden olan.
GülsenGül gibi güzelsin anlamında kullanılan bir ad.
GülserGülleri ser, çevreyi güllerle beze anlamında kullanılan bir ad.
GülşerefGül gibi ünlü olan.
GülserenGülleri seren, çevreyi güllerle bezeyen.
GülşerifGül gibi değerli olan.
GülserimSabırlı güzel kimse.
GülsevGülü, gül gibi güzel olanı sev anlamında kullanılan bir ad.
GülsevenGülü, gül gibi güzel olanı seven.
GülseverGülü, gül gibi güzel olanı seven.
GülseviGülü, gül gibi güzel olanı seven.
GülsevilGül gibi sevil anlamında kullanılan bir ad.
GülsevinGülü, gül gibi güzel olanı sevin anlamnda kullanılan bir ad.
GülsezerGülü, güzeli tanıyan, güzelden anlayan.
GülsezinGül gibi güzel olanı tanıyın anlamında kullanılan bir ad.
GülsimGümüş gibi beyaz renkli gül.
GülsinemGül gibi güzel olan sevgilim anlanmında kullanılan bir ad.
GülsoyGül gibi saf ve temiz bir soydan gelen.
GülsümYuvarlak, dolgun yüzlü.
GülsümeYuvarlak, dolgun yüzlü.
GülsünMutlu olsun, şen olsun, gülsün anlamında kullanılan bir ad.
GülsunaGül gibi güzel olan.
GülsunamGül gibi güzel olan sevdiğim anlamında kullanılan bir ad.
GülsunanGüzellğini gösteren, güzelliğini belli eden.
GülsunarGüzellğini gösteren, güzelliğini belli eden.
GültabAydınlatan, ışık veren güzel.
GültaçBaşlara taç olan, çok sevilen güzel.
Gültanİnsanı şaşırtan nitelikte güzel olan.
GültaşGül, eğlen, coş anlamında kullanılan bir ad.
GültazeTaze, yeni yetişmiş gül.
GültenGül tenli, pembe tenli.
GültopGül gibi tombul olan.
GülümGül kadar güzel olan sevdiğim anlamında kullanılan bir ad.
GülümayGül kadar güzel olan sevdiğim anlamında kullanılan bir ad.
GülümşenŞen, mutlu olan sevdiğim anlamında kullanılan bir ad.
GülümserGülümseyen, güler yüzlü.
GülüşGülme işi veya biçimi.
GülverBana gül ver anlamında kullanılan bir ad.
GülzeminGüllerle kaplı yer, gül bahçesi.
Güman1. İnanç. 2. Kanaat. 3. İstek, heves. 4. Neşe.
Gümeç1. Bal peteği. 2. Külde pişirilen ekmek.
GümüşParlak, beyaz renkli kolay işlenir, değerli bir maden.
GümüşhatunGümüş gibi değerli olan.
GümüşkurtGümüş gibi değerli olan.
GümüştanTan vakti gibi temiz ve saf olan.
GümüştayTemiz ve dürüst olan.
GümüştekinDürüst, doğru ve değerli olan.
Gün1. Güneş. 2. Gündüz. 3. İyi yaşanmış zaman.
GünaçGün gibi doğ, aydınlat" anlamında kullanılan bir ad.
Günakİyi, hayırlı, mutlu gün.
GünalAydın ol, aydınlan anlamında kullanlıan bir ad.
GünalanAydınlanan, aydın olan.
GünalpGüneş gibi aydınlım ve ışık saçan yiğit.
GünaltanGüneş gibi aydınlık ve ışık saçan hükümdar.
GünaltayGüneş gibi yükseklerde, yüksek makamlarda ışık ve aydınlık saçan.
GünanIşığı ve aydınlığı her zaman hatırla anlamında kullanılan bir ad.
GünanaIşığı ve aydınlığı her zaman hatırlasın anlamında kullanılan bir ad.
GünayGüney, güneş gören yer.
GünaydınSabahları söylenen esenleme sözü.
GünbatuÜstün gelen, gücü yeten, galip.
GünbayZenginlik içinde geçen gün.
GünbeyGüneş gibi ışık ve aydınlık saçan bey.
GünçağGüneş gibi ışık ve aydınlık saç anlamında kullanılan bir ad.
GündalGüneş gibi aydınlık ve ışık saçan genç.
GündemirSağlam ve kuvvetli ışık saçan.
GündenUysal, yumuşak, her şeyi kabul eden kimse.
GündenizDeniz gibi coşkun bir biçimde etrafına ışık ve aydınlık saçan
GünderGönder, yolla anlamında kullanılan bir ad.
GündoğanSabaha karşı doğan çocuklara verilen bir ad.
GündoğduSabaha karşı doğdu anlamında kullanılan bir ad.
GündoğmuşSabaha karşı doğan çocuklar için kullanılan bir ad.
Gündöndü1. Öğleden sonraki zaman. 2. Ayçiçeği.
GündüzGünün sabahtan akşama kadar süren aydınlık bölümü.
GündüzalpGündüz gibi aydınlık ve ışık saçan yiğit.
GündüzbeyGündüz gibi aydınlık ve ışık saçan bey.
GündüzhanGündüz gibi aydınlık ve ışık saçan hükümdar.
GünelGüneş gibi aydınlık ve ışık saçan.
GüneralSabah erkenden al anlamında kullanılan bir ad.
GüneralpSabahın erkeninde kalkıp işe başlayan yiğit.
GüneraySabahın ilk vakitleri gibi parlak ve saf olan.
GünerenGüneş gibi aydınlık ve ışık saçan yiğit.
GünerginBatmak üzere olan güneş.
GüneriGünün adamı, günün kişisi.
GünerimGünün iyi haberi, müjdesi.
GünerkanYiğit soydan gelen aydın kimse.
GünermanYiğit soydan gelen aydın kimse.
GüneşGezegenlere ve yer yuvarlağına ışık ve ısı veren büyük gök cismi.
GüneşenGünü mutlu ve neşeli geçen.
GüneşhanGüneş gibi ışık ve aydınlık saçan hükümdar.
GüneşhanımGüneş gibi parlak ve güzwl olan kadın.
Güney1. Dört ana yönden biri, Kuzey kutbuna karşı olan. 2. Her zaman güneş alan yer.
Güngör“Mutluluk, neşe içinde yaşa” anlamında kullanılan bir ad.
GüngörbeyMutluluk, neşe içinde yaşayan bey.
GüngördüHer zaman neşe, mutluluk ,çinde yaşadı anlamında kullanılan bir ad.
GüngörenMutluluk, neşe içinde yaşayan.
GüngörmüşMutlu, güzel hayat sürmüş.
GüngülGüneş gibi parlak gül.
GünhanGüneş gibi aydınlık ve ışık saçan hükümdar.
GünizGüneş gibi aydınlık bırakan ize sahip kimse.
GüniziGüneşin izini taşıyan kimse.
GünizliGüneşin izini taşıyan kimse.
GünkanGüneş gibi aydınlık bir soydan gelen kimse.
GünkayaGüneş gibi aydınlık ve parlak kimse.
GünkurtGünei gibi aydın ve parlaklık saçan kimse.
GünkutGünü kutlu ve mutlu geçen kimse.
GünkutanGününü neşeli ve mutlu geçiren.
GünkutluGünü kutlu ve mutlu olan.
GünmutluGünü neşeli ve mutlu olan.
GünnarGünü heyecanlı ve ateşli geçen.
GünnurGüneş gibi ışık ve aydınlkı saçan.
GünolGüneş gibi aydınlık ve ışık saç anlamında kullanılan bir ad.
GünşahGünün şahı, hükümdarı.
GünsarGüneş gibi her tarafı çevrele, herkese yararın olsun anlamında kullanılan bir ad.
GünsavGüneş gibi herkese etki et anlamında kullanılan bir ad.
GünselGün ışığı, ışık seli.
GünseliGün ışığı, ışık seli.
GünşenGünü mutlu ve şen olan.
Günsenin'Senin günün' anlamında kullanılan bir ad.
GünserGüneş gibi aydınlık, ışık saç anlamında kullanılan bir ad.
GünserenGüneş gibi aydınlık, ışık saçan.
GünsiliTemiz, iffetli, namuslu kimse.
GünşırayGüneş gibi parlak yüzü olan kimse.
GünsuSaf, dürüst ve temiz kimse.
GüntekinGüneş gibi ışık ve aydınlık saçan kimse.
GüntöreTörelere bağlı kimse.
GüntürkGüneş gibi ışık ve aydınlık saçan Türk.
GüntürkünAydınlık ve ışık saçmak Türk'e yakışır anlamında kulanılan bir ad.
GünvarGün gibi parlak olan kimse.
GünverAydınlık ve ışık saç anlamında kullanılan bir ad.
GünyolIşıklı, aydınlık yol.
GünyüzGüneş gibi parlak yüz.
Gür1. Bol, fazla, güçlü olarak çıkan. 2. Ormanlık, çalılık. 3. Kesilmiş ağacın sürgünü.
GürakınFazlaca yapılan akın.
GüralFazlaca kırmızı olan.
GüranÇokça hatırla anlamında kullanılan nir ad.
GürardaKendisinden sonra gelenleri çok olan.
GürataAtası güçlü ve kuvvetli olan.
GürayEtrafa çokça ışık ve aydınlık saçan.
GürbaşGüçlü, kuvvetli kimse.
GürbaşkanGüçlü, kuvvetli başkan.
GürbayGüçlü ve kuvvetli zengin.
Gurbet1. Gariplik, yabancılık, yuvasından, yurdundan veya kentinden uzakta olma durumu. 2. Yabancı.
GürboğaGüçlü ve kuvvetli kimse.
GürbüzSağlam, güçlü ve iyi gelişmiş, iri.
GürcanCanlı, güçlü, kuvvetli kimse.
GürdalSoyu çok geniş olan kimse.
GürelHareketli, coşkun kimse.
Gürgân1. Kurtlar.2. Aksak Timur´un lakabı.
GürhanBolluk içindeki güçlü han.
GürkanCanlı, kanlı kimse.
GürselSel gibi çağlayan, hareketli kimse.
GürselinSel gibi coşkulu, hareketli kimse.
GürsenCoşkulu ve hareketlisin anlamında kullanılan bir ad.
GürsevÇokça sev anlamında kullanılan bir söz.
GürsevilÇokça sevil anlamında kullanılan bir ad.
GüvenKorku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu, sevinç, mutluluk.
Güvenç1. Güvenme duygusu. 2. Sevinçli. 3. Dayanak, arka, yardım.
Güvercin1. Dünyanın pek çok yerinde rastlanan, hızlı ve uzun zaman uçabilen, çoğu evcilleşmiş kuş. 2. Barış simgesi.
GüzelHoşa giden, hayranlık uyandıran, beğenilen.
Güzelce1.Güzele yakın, güzel gibi. 2.İyice, adamakıllı.
GüzeyGölgede kalan, az güneş alan yer.
GüzideSeçkin, seçilen, beğenilmiş.
GüzinSeçilmiş, seçkin, beğenilmiş.
GüzinaySeçilmiş, seçkin, beğenilmiş güzel.
GüzingülSeçilmiş, seçkin, beğenilmiş güzel.
Hacer1. Taş, kaya. 2. İsmail Peygamber’in annesinin adı.
HacergülTaşlar arasında yetişen gül.
HacıgülHacca gitmiş gül gibi güzel kadın.
HacıhanımHacca gitmiş kadın.
HacıkadınHacca gitmiş kadın.
Hadiye1. Doğru yolu gösteren, kılavuz, rehber. 2. Önde giden.
Hadra1. Çok yeşil, en yeşil. 2. Yeşillik.
Hafıza1. Kur’an-ı Kerim'ibaşından sonuna kadar ezberlemiş olan kadın. 2. Yaşantıları, öğrenilen konuları bilinçli olarak akılda tutma, saklama gücü, bellek.
Hakan1. Türk, Moğol ve Tatar hanları için "hükümdarlar hükümdarı" anlamında kullanılan bir unvan.2. Osmanlı padişahlarına verilen unvan.
Hâkime1. Egemen, hükmeden, hüküm süren. 2. Başta olan, üstün gelen.
HakkıDoğrulukla, hakla ve adaletle ilgili.
HaktanAllah'tan gelen, Allah'ın verdiği.
HakverdiAllah’ın verdiği kimse.
HalâvetTatlılık, şirinlik.
HaldunSonsuz olan, ebedî olan.
HaleBazen güneşin ve ayın çevresinde görülen ışıklı daire, ayla.
Halef1. Birinden sonra gelip onun yerine geçen kimse, sonradan gelen. 2. Soy.
HalenurBazen güneşin ve ayın çevresinde görülen ışıklı daire.
HalideSürekli, sonsuz, ebedî.
Halife1. Birinin yerine geçen kimse. 2. Hz. Muhammed'in vekili ve dünyadaki Müslümanların başı olan kimse.
HalilSadık, samimi, dost.
HalileNikâhlı kadın, karı, eş.
Halilullah1. Allah’ın sadık dostu. 2. Hz. İbrahim’e verilen san.
Halim1. Yumuşak huylu, sert olmayan. 2. Allah’ın adlarındandır.
HalimeYumuşak huylu, sert olmayan.
Halis1. Karışık olmayan, saf, katışıksız. 2. İçten, samimi.
Halise1. Karışık olmayan, saf, katışıksız. 2. İçten, samimi.
HalitSürekli, sonsuz, ebedî.
HalittinDinin sonsuzluğu, ölümsüzlüğü.
Halûkİyi ahlak sahibi, iyi huylu, geçimli kimse.
HamasetCesaret, kahramanlık, yiğitlik.
HamdiAllah’ı övmeyle, Allah’a şükretmekle ilgili.
HamdiyeAllah’ı övmeyle, Allah’a şükretmeyle ilgili.
HamdullahAllah’ın övgüsü.
Hami1. Koruyan, koruyucu, himaye eden. 2. Kayıran, kayırıcı.
Hamide1. Övülmeye değer. 2. Hamdeden, şükreden
Hamil1. Taşıyan, taşıyıcı. 2. Sahip olan. 3. Destek.
Hamit1. Övülmeye değer. 2. Allah'ın adlarındandır. 3. Hamdeden, şükreden.
Hamiye1. Himaye eden, koruyan, koruyucu. 2. Kayıran, kayıncı.
Hamiyet1. Ulusseverlik, yurdunu, ulusunu ve ailesini koruma çabası. 2. İnsanlık, fazilet.
Hamza1. Aslan, güçlü adam. 2. İslam tarihinde Hz. Muhammed'in amcası.
Han1. Eski Türklerde kağana bağlı veya kendi başına buyruk, ikinci derecede bir devlet başkanı. 2. Osmanlı Padişahlarının adlarının sonuna getirilen san.
HanalpYiğit, cesur hükümdar.
HanbeğendiHanın hoşuna gitti anlamında kullanılan bir ad.
HanbegümHanın karısı, hükümdar eşi
HanbekGüçlü, kuvvetli hükümdar.
HandanGülen, gülücü, güleç, sevinçli.
HanedanPeygamber, hükümdar veya devlet büyüğü gibi bir kimseye dayanan soy, büyük aile.
HanefiHanefi mezhebinden olan kimse.
Hanif1. İslam dinine sımsıkı bağlı olan kimse. 2. İslamiyetten önce tek Tanrı'ya inanan.
Hanife1. İslam dinine sımsıkı bağlı olan kimse. 2. İslamiyetten önce tek Tanrı'ya inanan.
Hanım1. Kadınlığın bütün iyi niteliklerini taşıyan kadın. 2. Kız ve kadınlara verilen bir san. 3. Eş, karı.
HankanHan soyundan gelen kimse.
HansoyHan soyundan gelen kimse.
HansultanHükümdar vr sultan.
Hanüman1. Ev bark, ocak, yuva. 2. Ev halkı, çoluk çocuk.
HareCam, göz vb.nde dalgalanır gibi görünen parlak çizgiler, meneviş.
HarikaNitelikleriyle hayranlık uyandıran, eksiksiz, kusursuz.
Harun1. Parlayan.2. Hz. Musa'nın küçük kardeşinin adı.
Hasan1. Güzel. 2. İyi ve hayırlı iş.
Hasbekİyi, dürüst, saf insan.
Hasbiİsteyerek ve karşılık beklemeksizin yapılan.
Hasene1. Güzel, iyi. 2. İyi, hayırlı iş, iyilik.
HasibeDeğerli, saygın, soyu temiz.
Haşim1. Kıran, ezen, parçalayan. 2. Ekmek doğrayan.
Hasip1. Değerli, saygın, soyu temiz kimse. 2. Muhasebeci.
Haskızİyi nitelikleri kendinde toplamış kız.
Hasletİnsanın yaradılışındaki huyu, doğası.
Haşmet1. Büyüklük, görkem. 2. Kibarlık, nezaket. 3. Alçak gönüllülük.
HaşmettinDinin büyüklüğü, ihtişamı.
HasnaGüzel ve namuslu kadın.
HaspolatKatışıksız, saf, çelik gibi kimse.
Hatem1. Mühür. 2. Cömert. 3. Son, en son, sonuncu.
Hatemî1. Mühürle ilgili olan. 2. Mühür yapan. 3. Cömertlik. 4. Sonuncu.
HaticeErken doğan kız çocuğu.
HaticenurErken doğan güzel kız çocuğu.
Hatif1. Sesi işitilip kendisi görülmeyen kimse. 2. Çağıran, seslenen. 3. Gaipten seslenir gibi haber veren melek.
Hatife1. Sesi işitilip de kendisi görünmeyen kimse. 2. Çağıran, seslenen.
Hatim1. Sona erdiren, bitiren. 2. Mühürleyen, mühürleyici. 3. Sonuncu.
Hatip1. Güzel, düzgün. 2. Bir topluluk karşısında etkili konuşan kimse. 3. Camide hutbe okuyan kimse.
Hatıra1. Bellekte yaşamaya devam eden geçmiş izlenim, duygu veya olay. 2. Bir kimse veya olayı hatırlatan nesne, yadigâr.
HattatGüzel el yazıları yazan ve mesleği hattatlık olan kimse.
Hatun1. Kadın. 2. Bayan, hanım. 3. Eş, zevce. 4. Eskiden yüksek kişilikli kadınlara veya hakan eşlerine verilen san.
HatunanaDeneyimli, yaşlı, saygı gösterilen kadın.
HaverGüneşin doğduğu yön, doğu.
Haviİçine alan, kaplayan.
Havva1. Kutsal kitaplara göre yaratılan ilk kadın. 2. Esmer kadın.
Hayal1. Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey. 2. Gölge.
Hayalî1. Hayal niteliğinde veya hayal ürünü olan, düşsel, imgesel. 2. Karagöz oynatan kimse, karagözcü.
Hayat1. Yaşam, dirim. 2. Canlılarda, doğumdan ölüme kadar geçen süre. 3. Yaşama, yaşayış.
Hayati1. Yaşamla ilgili, yaşamsal. 2. Büyük önem taşıyan, önemli.
Haydar1. Aslan. 2. Cesur, yiğit kimse. 3. Hz.Ali’nin lakabı.
Hayırİyilik, karşılık beklemeden yapılan yardım.
Hayırgülİyiliği seven güzel kimse.
Hayran1. Hayranlık duyan, hayrette kalan. 2. Son derece beğenen, tutkun.
HayraniHayranlık, şaşkınlık.
HayrettinDinin hayırlısı.
HayriHayır ve iyilikle ilgili, uğurlu ve kutlu.
HayriyeHayır ve iyilikle ilgili, uğurlu ve kutlu.
HayrullahAllah’ın hayırlı kıldığı.
HayrünnisaKadınların hayırlısı, uğurlusu.
HazalKuruyup dökülen ağaç yaprakları.
HazanGüz, yaprak dökümü mevsimi, sonbahar.
Hazimeİhtiyatlı, akıllı kadın.
Hazine1. Altın, gümüş, mücevher gibi değerli eşya, servet. 2. Büyük bağlılık duyulan, değer verilen kimse.
HazıkUsta, mahir, becerikli.
HazımSindiren, sindirici kimse.
Hazret1. Yüce kabul edilen kimselerin adlarının başına saygı, övme, yüceltme amacıyla getirilen unvan. 2. Adı söylenmeyen bir kimseden söz edilirken kullanılan bir söz.3. Genellikle erkekler arasında senli benli konuşmada kullanılan bir seslenme sözü.
HediyeBirini sevindirmek, mutlu etmek için verilen şey, armağan.
HekimDoktor, tabip, bilge kişi, filozof.
HemdemBirlikte yaşayan, arkadaş.
HeperHer zaman yiğit, yürekli olan kimse.
HepgülHer zaman güzel olan kimse.
HepşenHer zaman neşeli ve mutlu olan.
HepyenerHer zaman üstün gelen, yenen kimse.
HepyükselHer zaman gözün yükseklerde olsun, yüksel anlamında kullanılan bir ad.
Heves1. Arzu, istek. 2. Gelip geçici istek.
Heybetİnsanlara korku ile birlikte saygı uyandıran görünüş, büyüklük, ululuk.
HeyecanDuygularda meydana gelen coşma, coşkunluk.
HezarfenÇok bilen, elinden çok iş gelen.
Hicran1. Bir yerden veya bir kimseden ayrılma. 2. Ayrılığın verdiği büyük üzüntü, keder.
Hicret1. Bir ülkeden başka bir ülkeye göç etme. 2. Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göç etmesi.
HiçsönmezHiç sönmeyen, her zaman ışık ve aydınlık saçan.
HiçyılmazHiç yılmayan, bıkmayan.
HidayettinDinin gösterdiği doğru yol.
Hikmet1. Bilgelik. 2. Neden, gizli neden. 3. Allah’ın insanlarca anlaşılamayan amacı. 4. Özlü söz, vecize.
HikmetullahAllah’ın hikmeti.
HilâlAyın ilk günlerdeki durumu, yeni ay, ayça.
Hilkat1. Yaradılış, yaratılma. 2. Huy özelliği.
HilmiYumuşak huylu, nazik, ince kimse.
HilmiyeYumuşak huylu, ince nazik kimse.
Himmet1. Gayret, emek, çaba. 2. Yüksek irade. 3. Yardım, kayırma. 4. Kutsal sayılan bir kişi tarafından yapılan etki.
Hisar1. Küçük kale. 2. Kuşatma, etrafını çevirme.
Hitam1. Son, nihayet. 2. Bitme, tükenme.
Hıfziye1. Saklama, koruma ile ilgili. 2. Ezberleme, akılda tutma.
Hıfzı1. Saklama, koruma ile ilgili. 2. Ezberleme, akılda tutma.
HıfzırrahmanMerhamet eden, acıyan Allah’ın koruyuculuğu.
HıfzullahMerhamet eden, acıyan Allah’ın koruyuculuğu.
HıncalHıncını al anlamnda kullanılan bir ad.
HıramanSalına salına, naz ve eda ile yürüyen.
HızırHalk inanışlarına göre ölümsüzlüğe kavuşmuş olduğuna inanılan ulu kimse.
HızlanHız kazan, hızını artır anlamında kullanılan bir ad.
HızlıerÇabuk, süratli kimse.
HoşedaHareketi, davranışı hoş, güzel olan.
HoşfidanGüzel endamlı, boylu boslu kadın.
HoşgörAnlayışlı, görgülü ol anlamında kullanılan bir ad.
HoşkademGüzel ayaklı, uğurlu, kutlu.
HoşnigârGüzel, hoş sevgili.
HoşselSel gibi çağlayan güzel.
HoşsenGüzelsin, hoşsun anlamında kullanılan bir ad.
HoşsunGüzelsin, beğenilensin, sevilensin anlamında kullanılan bir ad.
HubanGüzeller, sevgililer.
Hüccet1. Seçkin âlimlere verilen san. 2. Delil, kanıt.
HucesteUğurlu, hayırlı, kutlu, mutlu.
Hudavendigâr1. Amir, hâkim. 2. Osmanlı Padişahı I. Murat’ın sanı.
Hudavent1. Allah, Tanrı. 2. Efendi, sahip. 3. Hükümdar.
HudaverdiTanrı verdi, bağışladı anlamında kullanılan bir ad.
HudayiAllah’ın yarattığı.
HükmiyeHükümle ilgili, hükme ait, bir karara dayanan.
HükümdarPadişah, kral, hakan gibi taht sahibi devlet başkanı.
Hulagu1. Kula tüylü at. 2. İlhanlılar Devletinin kurucusu olan hükümdar.
Hulki1. Yaradılışla ilgili. 2. İyi yaradılışlı, iyi ahlaklı.
Hulkiye1. Yaradılışla ilgili. 2. İyi yaradılışlı, iyi ahlaklı.
Hulûsi1. Saf halis, içi temiz. 2. İçten, candan.
Hüma1. Başına konduğu kimseye mutluluk getirdiğine inanılan devlet kuşu, talih kuşu. 2. Mutluluk, saadet.
Hümayun1. Kutlu, kutsal. 2. Padişaha özgü, hükümdarla ilgili.
HümeyraKızıllık, pembelik.
Hüner1. Beceri, marifet. 2. Ustalık.
HünkârPadişah, sultan, hükümdar.
HürayHür-ay. Ay gibi özgür, ay kadar bağımsız.
HürbeyÖzgür, bağımsız bey.
HürcanÖzgür, bağımsız kimse.
HürdoğanHür, özgür olarak doğan.
HürgülÖzgür, bağımsız güzel.
Huri1. Cennet kızı. 2. Sevgili. 3. Çok güzel kadın.
HuriselGüzel, coşkulu kadın.
Huriye1. Cennet kızı. 2. Sevgili. 3. Çok güzel kadın.
HürkalÖzgür, bağımsız yaşa nalamında kullanılan bir ad.
HürkanÖzgürlüğü, bağımsızlığı seven, özgür soydan gelen.
Hürmüz1. Zerdüştlerin hayır Tanrısının adı. 2. Eski İran takviminde güneş yılının ilk günü. 3. Jüpiter gezegeni.
HürnazNazlanmakta özgür olan.
HürolÖzgür, serbest ol anlamında kullanılan bir ad.
HürriyetÖzgürlük, bağımsızlık, serbestlik.
HürselCoşkuda özgür olan.
HürsenÖzgürsün, serbestsin anlamında kullanılan bir ad.
HürsevÖzgür, serbest olanı sev anlamında kullanılan bir ad.
HüryaşarÖzgür, serbest yaşayan.
Hüsam1. İyi bilenmiş, keskin kılıç. 2. Hüsamettin adının kısa söylenişi.
HüsamettinDinin keskin kılıcı.
HüsnaÇok, en çok, pek çok güzel.
HüsnügülGül gibi güzel olan.
HüsnügüzelCamekânlarda yetiştirilen, sarı çiçekli, güzel yapraklı bir süs bitkisi.
HüsnühâlDavranış güzelliği.
Hüsün1. Güzel, iyi. 2. Güzellik
HüveydaBelirgin, apaçık, ortada, belli.
HuzurBaş dinçliği, gönül rahatlığı, dirlik, erinç.
HüzzamTürk müziğinin en eski birleşik makamlarından biri.
İba1. Çiy, nem.2. İncelik, nezaket.
İbadetAllah’ın buyruklarını yerine getirme, tapınma.
İbadullahAllah'ın kulları, insanlar.
İbat1. Kullar, insanlar. 2. İbadet edenler.
İbik1. Köşe, kenar, uç. 2. Tavuk, kuş vb. hayvanların gagası.
İbrahimİnananların, halkların babası.
İçaçanİç açan, gönlü rahatlatan, beğenilen.
İçimbikeHoş, güzel kadın.
İclâl1. Büyüklük, ululuk. 2. Saygı gösterme, ağırlama, ikram.
İçliKolay duygulanan, duygulu, hassas.
İçtenYürekten, candan, samimi.
İdi1. Güç, kuvvet.2. Sahip.
İdikutKutlu, saadetli, yüksek rütbeli.
İdil1. Volga Nehri'ne Türklerin verdiği isim. 2. Aşkla ilgili olup köy ve kır yaşayışını anlatan kısa şiir veya yazı. 3. Yun. İçten ve saf aşk.
Idıkut1. Eski Türklerde bir san. 2. Devlet yönetme gücü.
İdris1. Meyvesi hoş kokulu, kerestesi güzel bir kiraz türü. 2. Kur’an-ı Kerim’de adı geçen, ilk kez giysi dikip giydiği için terzilerin, ilk kez kalem kullandığı için yazarların piri sayılan İdris Peygamberin adı.
İfakatHastalıktan kalkma, iyileşme, kurtulma, onma.
İffet1. Temizlik. 2. Namus.
İğdemirMarangozlukta ağaç delmek için kullanılan çelik araç.
İhlâs1. Temiz, doğru sevgi. 2. Gönülden gelen dostluk, içtenlik, bağlılık.
İhsan1. İyilik etme, iyilik. 2. Bağış, bağışlama. 3. Bağışlanan şey.
İhvan1. Sadık, candan dostlar. 2. Bir tarikata mensup kişiler.
İkbal1. Baht açıklığı. 2. Arzu, istek.
İklim1. Bir ülke veya bölgenin ortalama hava koşullarıyla beliren durumu. 2. Ülke, diyar. 3. Çevre, ortam.
İkram1. Saygı gösterme. 2. Ağırlama. 3. Bir şeyi armağan olarak verme.
İkrami1. İkram ile ilgili, saygı ve ağırlamayla ilgili. 2. İkramı seven.
İlYurt, ülke, devlet, halk.
İlalÜlke al, fethet anlamında kullanılan bir ad.
İlalanÜlke alan, ülke fetheden.
İlarslanÜlkenin en güçlü insanı.
İlaydınÜlkenini aydın ve mutlu kimsesi.
İlbarsÜlkenini en güçlü kimsesi.
İlbaşBir ülkenin başı, hükümdar.
İlbasanBir ülke üzerine yürüyen, o ülkeyi fetheden.
İlbeyMemleketin, ülkenin hükümdarı.
İlbikeÜlkenin hanımefendisi.
İlbilgeÜlkenin en bilge kişisi.
İlboğaÜlkenini en güçlü kimsesi.
İlbozanÜlkenin altını üstüne getiren kimse.
İlbozduÜlkenin altını üstüne getirdi anlamında kullanılan bir ad.
İlcanMemleketin sevimlisi.
İldemYaptığı işin kötü sonuç vermesinden üzülen, pişmanlık duyan kimse.
İldemerYaptığı işin kötü sonuç vermesinden üzülen, pişmanlık duyan kimse.
İldemirÜlkenin güçlü kimsesi.
İldenYaptığı işin kötü sonuç vermesinden üzülen, pişmanlık duyan.
İldeşAynı ülkeden olanların her biri.
Ildır1. Parıltı, parlayış. 2. Alacakaranlık. 3. Ege denizi kıyısında Karaburun Yarımadasının batısında arkeolojik nitelikte bir köy.
Ildız1. Yıldız. 2. Gündönümünden 10 gün önceki zaman.
İlerginÜlkenini olgun kimsesi.
İleri1. Benzerlerini geride bırakmış. 2. Henüz gelmemiş zaman, gelecek.
Ilgar1. Çok çabuk, hızlı. 2. Hücum, akın. 3. Verilen söz. 4. Havanın parlak, açık olması. 5. Öfke.
Ilgarlı1. Çabuk davranan, hızlı. 2. Sözünde duran. 3. Öfkeli.
Ilgaz1. Atın dört nala koşması. 2. Hücum, akın.
IlgazcanAkıncı, savaşçı kimse.
IlgazerAkıncı, savaşçı kimse.
İlgiİki şey arasındaki herhangi bir bağlılık, ilişki.
İlginayGarip, yabancı, gurbette yaşayan güzel kimse.
İlginçİlgi uyandıran, ilgi ve dikkat çeken.
Ilgı1. Soy sop. 2. Sürü. 3. Çoban. 4. Hısım, akraba.
Ilgım1. Serap, belli belirsiz görünme. 2. Gök erimi, ufuk.
Ilgın1. Akdeniz Bölgesinde yetişen bir ağaç veya ağaççık.2. Hafif esen rüzgâr. 3. Kavurucu sıcak. 4. Belli belirsiz, hafif. 5. Serap. 6. Hayal. 7. İnce.
İlham1. İçe, gönle doğma, esin. 2. İçe, gönle doğan şey. 3. Allah’ın Peygamberlerin yüreğine doğdurduğu Tanrısal âleme özgü duygu ve düşünceler.
İlhamiİçe, gönle doğan duygularla, düşüncelerle, esinle ilgili.
İlhan1. Hükümdar, imparator. 2. Eskiden Moğol İmparatorlarına verilen san.
İligEski Türklerde hükümdar.
İlim1. Bilme, biliş, bir şeyin doğrusunu bilme. 2. Bilim.
İlimdarBilim sahibi, bilgili kimse.
Ilıcak1. Sıcak su kaynayan yer. 2. Ilıkça. 3. Yoğurt yapmak için yeni mayalanmış süt.
İlkanÖncelikle an, hatırla anlamında kullanılan bir ad.
İlkayAyın hilal durumu, yeni ay.
İlkbaharYılın ılık mevsimi, bahar.
İlkbalİlk doğan çocuklara verilen adlardandır.
İlkcanİlk doğan çocuklara verilen adlardandır.
İlke1. Temel düşünce, temel kanı. 2. Temel bilgi. 3. Davranış kuralı.
İlkehanKendine göre ilkeleri olan hükümdar.
İlkerİlk doğan erkek çocuklara verilen adlardan biri.
İlkgülİlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlkiİlk doğan erkek çocuklara verilen adlardan biri.
İlkimİlk doğan çocuklara verilen adlardan biri.
İlkinİlk doğan çocuklara verilen adlardan biri.
İlkizİkiz doğan çocuklarda ikinci doğanın adı.
İlkışıkİlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlknazİlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlknurİlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlkselİlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlksenİlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlksevİlk doğan kız çocuklara verilen adlardan biri.
İlksoyİlk doğan erkek çocuklara verilen adlardan biri.
İlkünİlk doğan erkek çocuklara verilen adlardan biri.
İlkünsalİlk doğan erkek çocuklara verilen adlardan biri.
İlkutÜlkenin kutlusu, mutlusu, uğurlusu.
İlkutayÜlkenin mutlusu olan kimse.
İlkutluÜlkenin kutlusu, saygın kimsesi.
İlmenBir ülke halkından olan kimse, yurttaş.
İlmiyeDinî bilimlerle uğraşan kimseler topluluğu.
İlparsÜlkenin en güçlü kimsesi.
İlsavaşÜlkenini savaşçı kimsesi.
İlsavunÜlkeni düşmanlardan koru, savun anlamında kullanılan bir ad.
İlşenÜlkenin mutlu ve şen insanı.
İlsevÜlkeni sev anlamında kullanılan bir ad.
İlsuÜlkenin su gibi sar ve temiz insanı.
İltanÜlkenin beğenilen insanı.
İltaşÜlkenin sert, güçlü insanı.
İltayÜlkenin benzersiz insanı.
İltekinÜlkenin tek ve eşsiz insanı.
İltemizÜlkenin temiz ve dürüst insanı.
İlterYurdu koruyan, gözeten, yurtsever kimse.
İlterişDevleti, ülkeyi derleyip toplayan, birleştiren.
İltutmuşÜlkeyi idare altında yöneten kimse.
İltüzeÜlkeninin adaletini sağlayan kimse.
İltüzünÜlkenin yumuşak huylu, saygın kimsesi.
İlvan1. Gösteriş, çalım. 2. Süs.
İlyas1. Kutsal kitaplarda adı geçen, yağmurlara hükmeden İsrail Peygamberi. 2. Mersin ağacı.
İmam1. En önde bulunan, önder. 2. Namazda kendisine uyulan kimse. 3. Müslümanlıkta mezhep kuran kimse. 4. Halife olan kimse.
İmamettinDinin öncüsü, önderi.
İman1. İnanma, inanç. 2. İslam dinini kabul etme.
İmbatDenizden esen serin rüzgâr.
İmdat1. Tehlikede veya güç durumda olana yapılan yardım. 2. Yardım için gelen kuvvet.
İme1. Çukur, kuytu yer. 2. Bir tür dağ keçisi veya geyik. 3. İlaç, çare, şifa, deva.
İmeceBirçok kimsenin el birliğiyle, bir kişinin veya topluluğun işini yapması.
İmerÇok zengin, varlıklı.
İmgeZihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, hayal.
İmre1. Âşık, tutkun. 2. Kardeş. 3. Arkadaş.
İmrenGörülen bir şeyi veya benzerini edinme isteği.
İnakGerçek dost, arkadaş, sırdaş.
İnalKendisine inanılan, güvenilen kimse.
İnalbeyKendisine inanılan, güvenilen bey.
İnalcıkKendisine inanılan, güvenilen kimse.
İnalkutKendisine inanılan, güvenilen kutlu kimse.
İnaltekinKendisine inanılan, güvenilen kimse.
İnanBir kimse veya şeyin doğruluğunu, büyüklüğünü ve gücünü sarsılmaz bir duygu ile benimseme, iman.
İnanç1. Bir düşünceye gönülden bağlılık. 2. Allah’a, bir dine inanma, iman. 3. Güven ve inanma duygusu.
İnançlıİnancı olan, imanlı.
İnanözÖzünde inanç olan, iman eden.
İnceDüşünce, duygu veya davranış bakımından, sevgi ve saygı uyandıran, nazik.
İncebayNazik, kibar kimse.
İncesuSu gibi saf ve temiz olan nazik kimse.
İnciİstiridye gibi kimi kavkılı deniz hayvanlarının içinde oluşan değerli, küçük, sert, sedef renginde süs tanesi.
İncidenİnci gibi güzel, zarif, değerli.
İncifemİnci gibi güzel ağızlı.
İnciferİnci gibi parlak, güzel.
İncigülİnci gibi güzel olan.
İncilâ1. Parlaklık, ışık. 2. Parlama, aydınlanma. 3. Görünme, ortaya çıkma.
İncinurİnci gibi parlak olan.
İnciselİnci gibi güzel olan.
İnciserBaş inci, en güzel inci.
İnkılâp1. Bir durumdan başka bir duruma dönme, dönüşüm. 2. Devrim.
İnönüTürkiye Cumhuriyetinin ikinci Cumhurbaşkanı, Kurtuluş Savaşı kahramanı, kumandan ve devlet adamı İsmet Paşanın soyadı.
İnsafAcımaya, vicdana veya mantığa dayanan adalet.
İparYüksek dağların kar tutmayan yerlerinde yetişen bir çeşit dikenli otun sarımtırak çiçekleri.
İpek1. Bir tür böceğin ördüğü kozadan elde edilen ve kumaş yapımında kullanılan ince parlak tel ve bundan yapılan kumaş. 2. Zarif, kibar, ince.
İpekelNazik, zafir, kibar kimse.
İpektenTeni ipek gibi yumuşak olan.
Ira1. Öz yapı, karakter. 2. Yüz, çehre, görünüş.
İrem1. Cennete benzetilerek yapılan bahçe. 2. Efsanelerde, masallarda ve edebiyatta adı geçen mutluluk simgesi olan şehir veya bahçe.3. Eşi benzeri olmayan, özel ve heybetli olan.
İrfan1. Bilme, anlama. 2. Kültür, ekin. 3. Tasavvufta evrenin sırlarını bilme gücü.
İrfaniİrfanla, bilgi ve kültürle ilgili.
İrfaniyeİrfanla, bilgi ve kültürle ilgili.
İrfatYardım etme, bir şey verme.
İrgünSabahın erken saatleri.
İris1. Mitolojide geçen, Tanrıların elçisi ve gökkuşağının simgesi olarak bilinen kızın adı. 2. Çiçek adı. 3. Gözün bir tabakası.
IrmakÇoğunlukla denize dökülen, genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir.
İrşatDoğru yolu gösterme, uyarma.
İrtek1. Şafak vaktinde doğan. 2. Masal, efsane.
İsa1. Allah’ın yarlıgaması, mağfireti. 2. Dört büyük Peygamberden Hristiyanlığın kurucusu, doğumu Türkiye’de ve Batı’da takvim başlangıcı sayılan peygamber.
İsabet1. Rast gelme, yerini bulma. 2. Doğru bir fikir söyleme.
İşcanÇalışkan, becerikli, iş bilen.
İsenEsen, esenlikte olan.
İsenbikeEsenlikte olan kadın.
İsenkutluğEsenlikte ve uğurlu olan.
İsfendiyarİran Mitolojisinde adı geçen hükümdarın adı.
İşgüdenİş yapan, çalışan.
İşgüderİş yapan, çalışan.
İshak1. Gülen. 2. Kutsal kitaplarda adı geçen İbrani peygamberi.
Işık1. Aydınlık, ziya. 2. Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, yüzde ve gözlerde beliren parıltı. 3. Yol gösteren, aydınlatan, önderlik eden kimse.
IşıkalAydınlan anlamında kullanılan bir ad.
IşıkalpAydın, ileri görüşlü yiğit.
IşıkerAydın, ileri görüşlü kimse.
IşıkhanAydın, ileri görüşlü hükümdar.
IşıkkanAydın, ileri görüşlü bir soydan gelen kimse.
IşıklıIşığı olan, aydınlık.
IşıktaşAydın, ileri görüşlü kimse.
Işılak1. Parlak. 2. Göz. 3. Temiz. 4. Geniş yapraklarının bir yüzü parlak olan bir tür ot.
Işılar1. Parlayan, ışıldayan. 2. Neşeli, canlı, şen.
IşılayParlayan, ışıldayan ay, ay ışığı.
IşıldarParlak, göz alıcı, ışıldayan.
IşıltanSabahın ilk aydınlığı.
IşıltıParlaklık, aydınlık.
Işım1. Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti. 2. Simşek.
IşımanParlak, aydınlık yüzlü kimse.
IşınBir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti.
IşınayAy gibi parlak yüzlü kimse.
IşınbayAy gibi parlak yüzlü kimse.
IşınbikeYüzü ay gibi parlak kadın.
IşınerYüzü ay gibi parlak kimse.
IşınhanYüzü ay gibi parlak hükümdar.
IşınkanYüzü ay gibi parlak bir soydan gelen kimse.
IşınsalEtrafı aydınlat, ışık saç anlamında kullanılan bir ad.
IşınsuSu gibi parlak ve saf olan.
IşıtAydınlat, ışık saç, parlaklık ver anlamında kullanılan bir ad.
IşıtanAydınlatan, ışık saçan.
İskender1. Padişah.2. M.Ö. 356-323 arasında yaşayan, Yunanistan, İran, Anadolu, Suriye ve Hindistan’ı ele geçirmiş olan büyük kumandan.
İskit1. Milattan önce Orta Asya’dan Güney Rusya’ya göç ederek burada imparatorluk kuran kavim. 2. Koşuda dördüncü gelen at.
İşkurBir iş edin anlamında kullanılan bir ad.
İslâm1. Hz. Muhammed´in yaydığı din, Müslümanlık. 2. Müslüman dininden olan kimse, Müslüman.
İslim1. Çin işine benzer şekilde yapılmış bir tür süs, bezek. 2. Buhar.
İslimî1. Çin işine benzer şekilde yapılmış bir tür süs, bezek. 2. Buharlı.
İsmail1. Tanrı'yı işiten.2. Kutsal kitaplarda adı geçen, İbrahim Peygamberin oğlu olan İbrani peygamberi.
İşmenİş yapmayı seven, çalışkan kimse.
İsmet1. Masumluk, günahsızlık, temizlik. 2. Haramdan çekinme, namus.
İsmicanAdı da kendi gibi sevimli olan.
İsmigülAdı da kendi gibi güzel olan.
İsmihanAdı hükümdar adı gibi olan.
İsminazAdı gibi kendi de nazlı olan.
İsminurAdı da kendi gibi güzel olan.
IsmıkSessiz, utangaç, az konuşan kimse.
İsrafilİslam inanışında dört melekten, kıyamet kopacağını üfleyeceği boru ile bildirecek olan melek.
İşsevenİş yapmayı seven kimse.
İşseverİş yapmayı seven kimse.
İstemihanGöktürk Devletinin kurucusu Bumin Kağan'ın kardeşi olan Türk hakanı.
İstikbal1. Gelecek zaman, gelecek.2. Karşılama.
İstiklâlBağımsızlık, özgürlük.
İsvanSacda pişen ekmeği çevirmeye yarayan araç.
İşvekârİşveli, nazlı, edalı.
İtibar1. Saygı gösterme, önem verme. 2. Onur, şeref.
Itır1. Güzel koku. 2. Itır çiçeği.
ItriKokulu güzel koku ile ilgili.
İyicilİyilik etmeyi seven, iyiliksever.
İyidoğanDoğumu uğur getiren.
İyimser1. Her olayı umutla karşılayan ve her şeyin sonunu iyi gören. 2. İyiliksever kimse.
İyiolİyi ol, iyi davran anlamında kullanılan bir ad.
İyisanİyi adla anılan, iyi tanınan kimse.
İyisoyTemiz ve iyi tanınmış soydan gelen kimse.
İyiyürekBaşkaları için hep iyilik düşünen, iyiliksever kimse.
İzboğaGüçlü, kuvvetli bir iz bırakan kimse.
İzbudakSoyu iyi bir iz bırakmış olan kimse.
İzbudunTarihe geçen millet.
İzbulSoyunu, sopunu araştır anlamında kullanılan bir ad.
İzelİz bırakan bir ele sahip olan kimse.
İzgü1. İyi, güzel.2. Akıllı, adaletli.
İzgülGül gibi güzel etki yapan.
İzgünGüneş gibi parlak bir iz bırakan.
İzzet1. Değer, kıymet. 2. Yücelik, ululuk. 3. Güç, kuvvet. 4. Saygı, ikram.
İzzettinDinin değeri, gücü ve ululuğu.
JülideKarmakarışık, dağınık, birbirine girmiş.
Kabadayı1. İyi dövüşen, korkusuz, kendine özgü namus kurallarının dışına çıkmayan kimse. 2. Yürekli.
Kabil1. Kabul eden, kabul edici. 2. Hz. Âdem'in oğlu.
Kader1. Alın yazısı, yazgı. 2. Genellikle kaçınılmaz kötü talih.
Kadife1. Yüzeyi belirli uzunlukta bırakılmış ham madde lifleriyle kaplı, parlak, yumuşak kumaş.2. Yumuşak, sakin, iyi huylu.
Kadir1. Kuvvetli, güçlü, kudret sahibi. 2. Değer, onur, kıymet, şeref.3. Allah’ın adlarındandır.
Kadın1. Erişkin dişi insan. 2. Evlenmiş kız. 3. Eskiden bayan anlamında kullanılan bir san. 4. Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri olan .
KadınanaDeneyimli, yaşlı, saygı gösterilen kadın.
KadrettinDinin kudreti, gücü.
KadriDeğer, kıymet, onurla ilgili.
KadrihanDeğerli, saygın hükümdar.
KadriyeDeğer, kıymet, onurla ilgili.
Kağan1. Hanların hanı, hükümdar. 2. Tarihte Çin ve Moğol hükümdarlarına verilen ad.
Kahir1. Üstün gelen, ezen, ezici. 2. Kahreden, zorlayan. 3. Yok eden.
Kahraman1. Yiğit, cesur. 2. Bir olayın, serüvenin başlıca kişisi. 3. Sessiz, yumuşak kimse.
Kaim1. Birinin yerine geçen. 2. Bir işte sebat eden, direnen. 3. Ayakta duran.
Kakınç1. Öfke, kızgınlık, sitem. 2. Vurma, vuruş. 3. Harekete geçiş, ayağa kalkış.
Kala1. Kale, hisar. 2. (T.) Atmaca.
KalenderGösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan alçak gönüllü kimse.
Kalgay1. İzci kumandanı. 2. Tarihte Kırım veliahdına verilen san.
Kalkan1. Ok, kılıç vb.nden korunmak için savaşçıların kullandığı korunmalık.2. Koruyucu
Kalmuk1. Göz kapağı.2. Tüylü yün kumaş.3. Asya’da eski bir Moğol kabilesinin adı.
KamacıTop kaması yapan veya onaran kimse.
KamanDağların doruğuna yakın olan yerler.
KamanbaySaygın, değerli kimse.
Kamber1. Hz. Ali'nin sadık kölesi. 2. Bir eve çok gelen kimse.
Kamertab1. Aydınlık, ışık. 2. Ay ışığı, mehtap.
Kamet1. Boy, boy bos, endam. 2. Camilerde namaza kalkmak için okunan iç ezan. 3. Ses, gürültü.
Kâmil1. Olgun, yetkin kimse. 2. Kültürlü, bilgili, bilgin. 3. Bütün, tam, eksiksiz.
Kâmile1. Olgun, yetkin kimse. 2. Kültürlü, bilgili. 3. Bütün, tam, eksiksiz.
Kamu1. Bütün, hep. 2. Halk.
KanağanÇabuk inanan, kanan.
Kanat1. Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ. 2. Yan, taraf.
KanbayKanmış, doymuş, varlıklı kimse.
KandemirGüçlü soydan gelen kimse.
KanerSoyu yiğit olsn kimse.
Kani1. Kanaat eden, fazlasını istemeyen. 2. İnanmış, kanmış.
Kaniye1. Kanaat eden, fazlasını istemeyen. 2. İnanmış, kanmış.
KanıkorAteşli, canlı yaradılışta olan kimse.
KanıtBir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanı verici belge, delil.
KanpolatYiğit, kahraman kimse.
KansuSoyu su gibi saf ve temiz olan.
KansunKansın, inansın anlamında kullanılan bir ad.
KantürkTürk soyundan gelen.
Kanun1. Yasa. 2. Geçerli olan kural.
KanverCanlılık kat anlamında kullanılan bir ad.
Kapagan1. Çokça kapan, alan.2. 691-716 Yılları arasında hüküm sürmüş olan Göktürk kağanı.
Kapçak1. Kale kuşatmasında duvara çakılmış büyük çember. 2. Bayrak.
KaplanKedigillerden, enine siyah çizgili, koyu sarı postu olan çevik ve yırtıcı hayvan.
KaptanGemi yönetimiyle görevli en yüksek görevli.
Kara1. En koyu renk, siyah. 2. Zenci, esmer.
KaraalpEsmer, kara yağız yiğit.
Karabaş1. Hiç evlenmemiş erkek, bekâr. 2. Evlenmeyen rahip. 3. Kışa dayanıklı sert buğday.
Karabatak1. Balıkla beslenen, gagası uzun ve sivri kara tüylü bir deniz kuşu. 2. Geleceğini düşünmeden yaşayan, savurgan.
KarabayEsmer, yağız kimse.
KarabetYakınlık, hısımlık, akrabalık.
KaraboğaGüçlü, kuvvetli esmer kimse.
Karabörüİşini iyi bilen esmer kimse.
KarabudunEsmer milletten olan.
KarabuğdayTohumları için yetiştirilen bir yıllık bitki.
KarabuğraDeve gibi boylu boslu olan kimse.
KarabulutKoyu esmer renkte büyük yağmur bulutu.
Karaca1. Geyikgillerden, boynuzları küçük ve çatallı bir av hayvanı. 2. Esmer.
Karacabey1. Esmer bey.2. Kahramanlığıyla ün salmış bir Türk komutanı.
KaracakurtYaşlı ve deneyimli esmer kimse.
KaraçayBir Türk kavminin adı.
KaraçelikKuvvetli, güçlü esmer kimse.
Karacı1. Gönül alan. 2. Gözetleyici.
KaradağBulutlarla kaplı dağ.
KarademirGüçlü, kuvvetli esmer kimse.
KaradenizTürkiye'nin kuzeyindeki büyük deniz.
KaradoğanEsmer olarak dünyaya gelen.
KaraerKara yağız, esmer yiğit.
Karagöz1. Kara gözlü kimse. 2. Şakacı, hoşsohbet kimse. 3. Halk tiyatrosunda Hacivat'ın muhatabı, oyun arkadaşı
KarahanTarihte bazı kavimlerde hanlara verilen san.
KarakalpakOrta Asya'da yaşayan bir Türk boyu.
KarakanBir tür dağ ağacı.
KarakaşGür ve kara kaşları olan kimse.
KarakayaGüçlü, kuvvetli esmer kimse.
KarakoçDelikanlı, yiğit esmer kimse.
Karakoca1. Saçı sakalı ağarmayan yaşlı adam. 2. Büyümeden yaşlanan kavruk ağaç.
KarakoyunUysal, ılımlı esmer kimse.
Karakucak1. Sarılma, kucaklama, kavrama, tutuşma. 2. En eski Türk güreş biçimi.
KarakurtDeneyimli esmer kimse.
KarakuşKartal cinsindan kuşlara verilen genel ad.
Karaman1. Esmer, kara yağız insan. 2. Güneybatıdan esen yel.
KaramukDağlarda kendi kendine biten ve ilkbaharda çiçek açan, saçma büyüklüğünde, üzüm biçiminde meyveleri olan dikenli bir bitki, çalı.
Karamürsel1. Marmara Denizi kıyılarında işleyen küçük teknelere verilen ad. 2. Marmara bölgesinde Kocaeli’nin ilçe merkezi.
KaramutKara baht, kötü şans.
Karan1. Kahraman, yürekli. 2. Karanlık.
KaranalpKara yağız, kahraman yiğit.
KaranbayKahraman, yürekli kimse.
KaranfilGüzel renkli çiçekler açan bir süs bitkisi.
KaraoğlanEsmer renkli çocok.
KaraörsKuvveti, güçlü kimse.
KaraparsGüçlü, kuvvetli esmer kimse.
KarasungurSoğukkanlı, sakin esmer kimse.
KarasüyekEski Türklerde soylular karşıtı olan halk katmanı.
KaratanŞafak sökmeden önceki alaca karanlık.
KarataşSiyah taş, hacerülesvet.
KaratayAnadolu Selçuklu devlet adamı.
KarayağızKoyu esmer kimse.
KarayelKuzeybatıdan esen, genellikle soğuk yel.
KardanKar gibi, ak, beyaz, temiz, saf.
KardelenBaharın müjdecisi bir çiçek.
Kardeş1. Aynı ana babadan doğmuş veya ana babadan biri ayrı olan çocukların birbirine göre adı. 2. Çok yakın arkadaş, dost.
Kargı1. Eskiden silah olarak kullanılan, ucu sivri demirli, ağaçtan yapılmış uzun sırık. 2. Kamış, saz.
Kargın1. Taşkın su. 2. Bol, çok. 3. Doymuş, tok. 4. Erimiş buz ve kar parçalarının oluşturduğu akarsu. 5. Çağlayan.
KargınalpCoşkulu, taşkın, hareketli yiğit.
Karık1. Bağ ve bahçelerde sebze ekmek için ayrılan bölümler. 2. Karışık, karışmış.
KarlukTürk boylarından biri.
KarlukhanKarluk boyunun hanı.
KarselKarın erimesiyle oluşan sel.
KartalKartalgillerden, çok güçlü, iri, yırtıcı kuş.
KartekinKar gibi saf, temiz kimse.
KaryağdıKarlı günde doğan beyaz tenli kız çocuklarına verilen bir ad.
KasalKibir, gurur, övünme.
KâşifBulan, keşfeden, bulucu.
KâşifeBulan, keşfeden, bulucu.
Kasım1. Ayıran, bölen, taksim eden. 2. Kırıcı, ezici, ufaltıcı.
Kasırga1. Şiddetli fırtına. 2. Duyguların patlak verişi, büyük heyecan, coşku.
KaşkaŞakacı, neşeli kimse.
KâtibeKadın sekreter, kadın kâtip.
KâtipYazan, yazıcı, usta yazıcı.
Katı1. Çok, pek, fazla, yeğin. 2. Ağır. 3. Haşin, sert, kırıcı.
KatıhanSert, kırıcı hükümdar.
Kavas1. Oklu asker. 2. Ok yapan, okçu.
Kavruk1. Dertli, acı çeken. 2. Sevdalı, âşık.
KavurtHeybetli, gösterişli, cesur, yiğit, kahraman.
KavurtbeyHeybetli, gösterişli, cesur, yiğit, kahraman bey.
KavurthanHeybetli, gösterişli, cesur, yiğit, kahraman hükümdar.
KayaBüyük ve sert taş kütlesi.
KayaalpKaya gibi güçlü yiğit.
KayacanCanı kaya gibi güçlü olan.
KayaerKaya gibi güçlü kimse.
KayagünKaya gibi güçlü ve yakışıklı kimse.
KayagündüzKaya gibi güçlü ve yakışıklı kimse.
KayahanKaya gibi güçlü hükümdar.
Kayan1. Akarsu, sel. 2. Yassı, düz, kat kat oluşmuş taşlar.
KayanselSel gibi taşan, coşan kimse.
KayatekinKaya gibi güçlü kimse.
KayatimurKaya ve demir gibi sert, güçlü kimse.
KayatürkKaya gibi sert Türk.
KaygısızEndişesiz, hiçbir şeye aldırış etmeyen.
Kayı1. Yağmur, sağanak, bora. 2. Sağlam, güçlü, sert.
KayıbaySağlam, güçlü, sert kimse.
Kayın1. Kayıngillerderı, kışın yaprak döken, güzel görünüşlü orman ağacı. 2. Kardeş, hısım, akraba.
Kayıt1. Araç, eşya. 2. Saban. 3. İş, güç. 4. Kış için ayrılan yiyecek.
KayıtmışGeri dönmüş, geri gelmiş, vazgeçmiş.
Kaymak1. Sütün yüzünde toplanan yağlı katman 2. En seçkin, en güzel.
KaymazYılmayan, azimli, cesur.
Kaynak1. Bir suyun çıktığı yer. 2. Neşe, sevinç. 3. Eğlendirici, neşeli kimse.
KaynarkanCoşkulu, hareketli kimse.
KayraBüyük bir kimseden gelen iyilik, ihsan.
Kayraalpİyiliksever yiğit.
Kayrabayİyiliksever, saygın kimse.
Kayrahanİyiliksever hükümdar.
KayralKayrılan, himaye edilen kimse.
Kayran1. Orman içindeki ağaçsız alan. 2. Kayan yer. 3. İnce çakıllı, kumlu toprak.
Kayser1. Eski Roma ve Bizans İmparatorlarının sanı. 2. Hükümdar.
KayyumEzelî ve ebedî olan, değişmeyen.
Kazak1. Göçebe, akıncı. 2. Rusya'da yaşayan bir Türk kavmi. 3. Genç, taze. 4. İnatçı.
KazanOlumlu etkiler bırakan kimse.
KazanhanOlumlu etkiler bırakan hükümdar.
KâzimeÖfkesini, hırsını yenebilen kimse.
KâzımÖfkesini, hırsını yenebilen kimse.
Kebir1. Büyük, ulu. 2. Çocukluktan çıkmış genç. 3. Yaşça büyük, yaşlı.
Kebire1. Büyük, ulu. 2. Çocukluktan çıkmış genç. 3. Yaşça büyük, yaşlı. 4. Büyük günah.
KekikGüzel kokulu bir bitki.
Keklik1. Güvercin büyüklüğünde, eti için avlanan, tüyü boz, ayakları ve gagası kırmızı renkte, beğenilen bir kuş 2. Alımlı, güzel kadın.
KelâmiSöze ilişkin, sözle ilgili.
Kelebek1. Vücudu, kanatları ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türü olan böcek. 2. Narin, zarif kadın.
Keleş1. Güzel, yakışıklı kimse. 2. Yiğit, cesur, bahadır.
Keleşbay1. Güzel, yakışıklı kimse. 2. Yiğit, cesur, bahadır kimse.
Keleşhan1. Güzel, yakışıklı hükümdar.2. Yiğit, cesur, bahadır hükümdar.
Keleştimur1. Güzel, yakışıklı, güçlü kimse. 2. Yiğit, cesur, bahadır.
Kemal1. Bilgi ve erdem bakımından olgunluk, yetkinlik, erginlik, eksiksizlik.2. En yüksek değer.
KemalettinDinin olgunluğu, eksiksizliği ve değeri.
KemandarYay tutan, yay tutucu.
Kemter1. Daha aşağı, daha değersiz. 2. Tam olmayan, eksik.
Kenan1. Vaat edilmiş ülke.2. Cennet.3. Hazreti Yakup'un ülkesi, Filistin.
Kepez1. Yüksek dağ. 2. Mağara. 3. Gelin başlığı. 4. Kuşların başındaki uzun tüyler.
KeramettinDinin kerameti, doğaüstü gücü.
Kerem1. Soyluluk. 2. Cömertlik, el açıklığı, bağış.
KeremşahEli açık, cömert şah.
Kerim1. Cömert, eli açık. 2. Ulu, büyük.
KerimanEli açıklar, cömertler.
KerimhanEli açık, cömert hükümdar.
KervanUzak yerlere yolcu ve ticaret eşyası taşıyan yük. hayvanı katar.
Kesek1. Bel, çapa veya sabanın topraktan kaldırdığı iri parça. 2. Çimen yapmak için üzerindeki otuyla birlikte çıkarılmış çayır parçası.
Keşfi1. Keşifle ilgili.2. Keşfeden.
Keşfiye1. Keşifle ilgili.2. Keşfeden.
Kesim1. İki taraf arasındaki kararlaştırılan şey. 2. Biçim, endam, boy bos. 3. Bölüm, parça. 4. Yeryüzündeki sel yarıntıları. 5. Ürün kaldırma mevsimi.
Keskin1. Etkili, sert. 2. Görevini iyi yapan. 3. Azgın.
KeskinayEtkili, görevini iyi yapan kimse.
KeskinelEtkili ve sert kişilikli kimse.
KeskinerEtkili ve sert kişilikli kimse.
Keven1. Kimi türlerinden kitre denilen zamk çıkarılan dikenli bir çalı. 2. Bir tür kahve.
KevnîVar olmayla, varlıkla ilgili.
Kevser1. Cennette bir havuzun adı. 2. Kur’an-ı Kerim’in bir suresi. 3. Maddi ve manevi çokluk, kalabalık. 4. Cennette bulunduğuna inanılan bir ırmak.
Keyİran’da efsanevi Keyyaniler Hanedanı'nın padişahlarına verilen unvan.
Keyfiİsteğe bağlı olan, bir kurala bir düzene bağlı olmayan.
KezbanKâhya kadın, bir daireyi idare eden kadın.
Kibar1. Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan. 2. Seçkin, değerli. 3. Zengin, soylu. 4. Büyükler, ulular.
Kibare1. Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan. 2. Seçkin, değerli. 3. Zengin, soylu.
Kibariye1. Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan. 2. Seçkin, değerli. 3. Zengin, soylu.
Kifayet1. Yetişme, el verme, kâfi gelme. 2. Bir işi yapabilecek nitelikte olma.
Kimya1. Maddelerin temel yapılarını, bileşimlerini, vb.ni inceleyen bilim. 2. Üstün nitelikler taşıyan, çok değerli.
KinaşBir iş üzerinde konuşma, danışma.
Kip1. Uygun, uyumlu, idareli. 2. Sağlam, dayanıklı. 3. Şık, zarif, biçimli. 4. Kullanışlı.
KipcanCanlı, dayanıklı, sağlam kimse.
KiperCanlı, dayanıklı, sağlam kimse.
KipkurtCanlı, dayanıklı, sağlam, deneyimli, yaşlı kimse.
Kiram1. Soylular. 2. Eli açıklar, cömertler.
KiramettinDinin uluları, soyluları.
Kirami1. Cömertlere, eli açıklara özgü. 2. Soylular, ulular, şereflilerle ilgili.
KirazGülgillerden bir meyve ağacı ve bu ağacın etli, sulu, tek çekirdekli, kırmızı renkli meyvesi.
Kişi1. Kimse, insan. 2. Sahip. 3. Koca, eş.
KişihanHükümdar olan kimse.
KılavuzYol gösteren, rehber.
KılıçUzun, düz veya eğri, ucu sivri, bir veya her iki yüzü keskin, kın içinde bele takılan, çelikten silah.
KılıçalKılıç takın, kuşan anlamında kullanılan bir ad.
KılıçalpKılıç gibi keskin yiğit.
KılıçaslanKılıç gibi keskin, yürekli kimse.
KılıçbayKılıç gibi keskin kimse.
KılıçelEli kılıç gibi etkili olan kimse.
KılıçerKılıç gibi keskin kimse.
KılıçhanKılıç gibi keskin hükümdar.
KılınçDavranış, yaradılış, huy.
KımızKısrak sütünden yapılan bir içki.
KınBıçak, kılıç gibi kesici araçların kabı.
KınayÇok çalışan, etkin, faal.
KınaymanÇalışkan, etkin kimse.
KınaytürkÇok çalışan, etkin, faal Türk.
KınelÇok çalışan, etkin, faal kimse.
KınerÇok çalışan, etkin, faal kimse.
Kınık1. Kaynak, memba. 2. İstek, arzu, gayret. 3. Obur. 4. Oğuzların 24 boyundan biri.
KınıkaslanGayretli, çabalayan kimse.
KıpçakXI-XV. yüzyıllarda, Ural dağlarıyla Volga ırmağı arasında yaşamış bir Türk boyu.
KıraçBitek olmayan, verimsiz veya sulanmayan yer.
KıralpAk saçlı ve sakallı, yaşlı yiğit.
Kıran1. Çevre, kıyı, kenar. 2. Ufuk. 3. Tepe, yamaç, bayır.
KıranalpDüşmanı bozguna uğratan yiğit.
KıranerDüşmani bozguna uğratan kimse.
Kırat1. Elmas, zümrüt gibi değerli taşların tartısında kullanılan ölçü birimi. 2. Nitelik, değer.
KıratlıDeğerli, nitelikli.
Kıray1. Genç, delikanlı. 2. Ürün vermeyen arazi. 3. Eşkıya, yol kesen.
KırbayYaşlı, ak sakallı kimse.
KırboğaGüçlü, kuvetli yaşlı kimse.
KırbörüYaşlı, ak sakallı deneyimli kimse.
Kırca1. Dolu. 2. Ufak ve sert taneli kar. 3. Bora, rüzgârla karışık yağmur.
KırdarÖlçülü davranış, sakınganlık.
KırdarlıÖlçülü, sakıngan kimse.
Kırgız1. Gezici, gezgin. 2. Çoğunlukla Kırgızistan'da toplu durumda yaşayan, Türk soyundan gelen bir halk.
KırhanYaşlı, ak sakallı hükümdar.
KırmanSaçlarına ak düşmüş adam.
KırtaySaçlarona ak düşmüş kimse.
KırtekeSaçlarına ak düşmüş kimse.
KırtekinSaçlarına ak düşmüş kimse.
KısmetAllah’ın herkese uygun gördüğü yaşama durumu, nasip, kader.
KıvançerÖvünen, iftihar eden kimse.
KıvançlıKıvanç duyan, sevinçli.
Kıvılcım1. Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası. 2. Harekete geçiren etken.
KıyamKalkma, ayağa kalkma.
KıyanDağdan hızla inen sel.
Kıyas1. Tutma, denk sayma. 2. Karşılaştırma, oranlama.
Kıymet1. Değer. 2. Değerli, nitelikli.
Kızgın1. Çok ısınmış, ısıtılmış. 2. Kızmış olan, öfkeli.
KızgınbeyÖfkeli, kızmış bey.
KızgınokKızmış, öfkelenmiş kimse.
KızgınyiğitKızmış, öfkelenmiş yiğit kimse.
KızhanımAz bulunur hanımefendi.
Kızık1. Öfkeli, sert, kırıcı. 2. İstek, heves, arzu.
Kızıl1. Parlak kırmızı renk. 2. Altın, para.
KızılaslanAltın gibi yüreği olan cesur kimse.
KızılateşÇok iyi yanan ateş.
KızılboğaGüçlü, kuvvetli kimse.
KızılbörüGüçlü, kuvvetli, deneyimli kimse.
KızıldemirGüçlü, kuvvetli kimse.
KızılelmaYeryüzündeki Türklerin birleşip kuracakları ideal ülke veya bütün Türklerin bir araya geleceği ülküsü.
KızılkurtDeneyimli, yaşlı kimse.
KızılparsGüçlü, kuvvetli kimse.
KızımayKızım ay gibi parlak ve güzeldir anlamında kullanılan bir ad.
Koç1. Damızlık erkek koyun. 2. Sağlıklı, gürbüz genç erkek. 3. Kahraman.
Koca1. Yaşlı, ihtiyar. 2. Büyük, ulu, yüce.
KocabaşYaşlı, saygın kimse.
KocabeyYaşlı, ihtiyar bey.
KocademirGüçlü kuvvetli ihtiyar kimse.
KocagözGözleri büyük kimse.
Koçak1. Cömert, eli açık. 2. Yiğit, kahraman. 3. Becerikli.
KoçakalpCömert, kahraman yiğit.
KoçakaslanCömert, kahraman yiğit.
KoçakerCömert, kahraman kimse.
Koçaş1. Kılavuz, rehber. 2. Yağmur bulutu.
KocatürkBüyük, saygın Türk.
KocaünMeşhur, ünlü kimse.
KoçboğaGüçlü, kuvvetli kimse.
KoçbörüGüçlü, kuvvetli kimse.
KoçerSağlıklı, yürekli kimse.
KöçeriGöç sırasında doğan çocuk.
KoçhanGüçlü, kuvvetli hükümdar.
KoçkanYiğit, yürekli soydan gelen.
Koçkar1. Dövüş için yetiştirilmiş iri boynuzlu koç. 2. Yaban koyunu.
KoçsoyGüçlü ve kuvvetli bir soydan gelen kimse.
KoçtuğGüçlü kuvvetli savaşçı kimse.
KoçtürkGüçlü, kuvvetli Türk.
Koçu1. Gelin arabası. 2. Çukur oyuk yer, hendek.
KoçubeyKoçu arabasını kullanan kişi.
KoçyiğitYürekli, cesur, kahraman kimse.
Kök1. Dar ve derin dere. 2. Gürbüz, sağlıklı. 3. Gök. 4. Asıl, kök, köken
Köken1. Bir şeyin çıktığı dayandığı temel, biçim, neden veya yer. 2. Kavun, karpuz, kabak gibi bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları. 3. Soy, asıl, ata.
KökerKöklü soydan gelen kimse.
Köklü1. Soylu, görgülü. 2. Varlıklı, kuvvetli.
KöksalKökünü derinlemesine sal, soyun genişlesin anlamında kullanılan bir ad.
Kökşin1. Gök renginde. 2. Yaşlı, koca.
KöksoyTanınmış, ünlü soydan gelen kimse.
KöksuAslı, soyu su gibi temiz ve saf olan.
KöksürSoyun genişlesin anlamında kullanılan bir ad.
KöktaşAynı soydan gelenlerden her biri.
KöktaySoylu bir aileden gelen kimse.
Kökten1. Köklü, yüzeyde kalmayan, derine inen. 2. Soylu.
KöktürkTarihteki ilk Türk devleti.
KolatYardım et, yardımcı ol anlamında kullanılan bir ad.
Kolçak1. Yiğit, mert, yürekli, koçak. 2. Kola geçirilen kolluk.
KoldanKurala uygun, normal.
Koldaş1. Bir işi birlikte yapan kimseler, ortak. 2. Yardımcı, arkadaş.
KomutanBir asker topluluğunun başı, kumandan.
Konak1. Konuk, misafir. 2. Konuk olunan yer.
KongurSarı ile siyah karışımı bir renk, koyu kumral, kestane rengi.
KöniDürüst, doğru, samimi, içten.
Konur1. Açık san, boz, bozla sarı arası renk. 2. Yanık kırmızı, yağızımsı al. 3. Kimseyi beğenmeyen, gururlu, kibirli. 4. Kahraman, yiğit. 5. Süslü, çalımlı, şık, kurumlu. 6. İnatçı, aksi.
KonuralpGururlu, kibirli yiğit kimse.
KonurataGururlu, kibirli kimse.
KonurayGururlu, kibirli kimse.
KonurbeyKahraman, yiğit bey.
KonurözKahraman, yiğit kimse.
Kopan1. Zafer kazanan. 2. Ortaya çıkan, harekete geçen.
KoparalKopar ve al anlamında kullanılan bir ad.
Kopuz1. Boğaz, dar yer. 2. Ozanların çaldığı eski bir telli Türk sazı.
Kor1. İyice yanarak ateş durumuna gelmiş kömür veya odun parçası. 2. Kırmızı. 3. Sıra, dizi, altın dizisi. 4. Dere.
Kora1. Eski. 2. Anahtar. 3. Karda açılan ince yol. 4. Olgunlaşmamış üzüm, koruk.
KoralpAteşli, canlı, hareketli yiğit.
KoraltanAteşli, canlı, hareketli hükümdar.
KoramazKimseyi beğenmeyen, mağrur kimse.
KoraslanAteşli, canlı, hareketli yiğit kimse.
KorayAteşli, canlı, hareketli kimse.
KorcanAteşli, canlı, hareketli kimse.
KorelAteşli, canlı, hareketli kimse.
KorerAteşli, canlı, hareketli kimse.
KorgünAteşli, canlı, hareketli kimse.
KorhanAteşli, canlı, güçlü hükümdar.
KorkanKor gibi ateşli, dinamik, hareketli soydan gelen kimse.
KorkmazHiçbir şeyden korkmayan, yılmayan, cesur.
Korkut1. Büyük dolu tanesi. 2. Cin, şeytan gibi hayalî yaratıklar. 3. Korkusuz, yavuz, heybetli.
KorkutalpKorkusuz, yavuz, heybetli yiğit.
KorkutataKorkusuz, yavuz, heybetli ata.
KormanKor gibi ateşli, canlı, hareketli kimse.
KöroğluÜnlü Türk halk öyküsünün kahramanı.
KörpeYeni yetişmiş, taze, genç.
KortakGüzel, gösterişli, endamlı.
KortanAteşli, canlı, hareketli kimse.
KortaşAteşli, canlı, hareketli kimse.
KortayAteşli, canlı, hareketli kimse.
KoryakOdun veya kömürü kor duruma gelinceye kadar yak anlamında kullanılan bir ad.
KoryayAteşli, canlı, hareketli kimse.
KoryiğitAteşli, canlı, hareketli kimse.
KoryürekAteş gibi sıcak yüreği olan.
KoşalKoş ve al anlamında kullanılan bir ad.
Köse1. Bıyığı sakalı çıkmayan erkek. 2. Cılız, bodur. 3. Yeni evlenmiş erkek, güvey.
Köşek1. Deve yavrusu. 2. Torun.
KösemKılavuz, yol gösteren, rehber.
KoşukhanBir arada olan hükümdarlar.
KoşuktekinBir araya gelmiş hükümdarlar.
KotuzhanGururlu, kibirli hükümdar.
Koyak1. Vadi, dere. 2. Dağlar ve kayalıklar üzerindeki doğal çukurlar. 3. Dağ üzerinde otu bol olan, bitek, çukur yer.
Koygun1. Etkili, hüzünlü, dokunaklı. 2. Akdoğan.
KoytakRüzgâr almayan çukur yer.
Köz1. Kor, ateş koru, kızıl ateş parçası. 2. İçinde küçük küçük kor parçalan bulunan kül.
Kozak1. Kozalak. 2. Ham meyve. 3. Güneş görmeyen, gölgede kalan yer.
KözcanSamimi, içten kimse.
KubatKaba, şişman, biçimsiz.
KubilayÜnlü bir hükümdar.
KübraEn büyük, çok büyük olan.
KudayberdiTanrı lutfetti, bağışladı" anlamında kullanılan mir ad.
Kuddus1. Temiz, pak. 2. Tanrı adlarındandır. 3. Kutsal, kutlu.
KuddusiKutsal niteliklere ulaşmış olan kimse.
Kudret1. Güç, kuvvet. 2. Allah'ın gücü. 3. Varlık, zenginlik. 4. Allah yapısı. 5. Yetenek
KudretullahTanrı’nın gücü.
KuğuYabani ve evcil türleri bulunan, çok uzun ve kıvrık boyunlu, geniş kanatlı ve geniş gagalı bir su kuşu.
Kulanİki üç yaşında dişi tay, kısrak.
KumralSaçları koyu sarı ve açık kestane rengi olan.
KumruGüvercinden küçük, boz, gri renkli, sevimli bir kuş.
Kürşat1. Yiğit, alp.2. Göktürk prenslerinden birinin adı.
KurtuluşTehlikeli veya kötü bir durumdan kurtulma.
KutalUğurlu, talihli, mutlu ol, şansın açık olsun anlamında kullanılan bir ad.
Kutan1. Saban. 2. Saka kuşu.
Kutay1. Kutlu, uğurlu ay. 2. İpek, ipekli kumaş.
KutbiyeKutupla ilgili, kutba ilişkin.
KutluUğurlu, kutsal, mutlu.
Kutsal1. Güçlü bir dinsel saygı uyandıran veya uyandırması gereken kimse.2. Tapınılacak veya yolunda can verilecek derecede sevilen. 3. Uğur getirdiğine inanılan.
KutsalanUğur getiren, kutlu.
KutsalarUğur getiren, kutlu.
KutsanUğurlu, talihli ad.
KutseliUğur, mutluluk seli.
KuzayGüneş görmeyen gölgelik yer.
Kuzey1. Sağını doğuya, solunu batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, şimal, güney karşıtı. 2. Bulunduğu noktaya göre kuzeyde kalan yer.
Lâçin1. Yiğit adam. 2. Kartal. 3. Şahin. 4. Atmaca.
Lâhik1. Yetişen, ulaşan. 2. Eklenen.
LâhutTanrı âlemi, ilahi âlem.
Lala1. Çocuğun eğitim ve öğretimiyle görevli kimse. 2. Köle.3. Padişahların sadrazamlara hitap ederken kullandıkları san.
LâleÇiçekleri kadeh biçiminde olan, türlü renklerde süs bitkisi.
LâlegülLâle ve gül gibi güzel olan.
LâlehanLâle gibi güzel olan.
LâleruhLâle yanaklı, yanağı lâle gibi kırmızı olan.
LâlezarLâle yetişen yer, lâle bahçesi.
LâlgûnKırmızı renkli, al.
LâmiParıldayan, parlak, parıltılı.
LâmiaParlayan, parıldayan, parlak.
LâmiyeParıldayan, parlak, parıltılı.
Lâtif1. Hoş, narin, şirin. 2. Yumuşak, nazik. 3. Tanrı adlarındandır
Lâtife1. Yumuşak, hoş, güzel, sevimli. 2. Güldüren, tuhaf ve güzel söz, şaka.
LâyıkUygun, değer, yakışır.
LebibeAkıllı, uyanık, zeki.
LebipAkıllı, zeki, uyanık.
LebrizAğzına dek dolu, taşan.
LedünTanrı huzuru, Tanrı katı.
LemiyeParlayan, ışıldayan.
LetafetGüzellik, hoşluk, incelik, nezaket.
Levent1. Boylu boslu yakışıklı kimse.2. Osmanlı donanmasında ve kıyılarda görev yapan asker sınıfı. 3. Yiğit denizci.
LeyanParlayan, parlayıcı.
Leylâ1. Gece. 2. Saçları gece gibi simsiyah olan kadın. 3. Arabi ayların son gecesi.
LeylâgülSaçları siyah olan güzel kadın.
LezizLezzetli, tatlı, hoşa giden.
LimonTurunçgillerden bir ağaç ve bu ağacın meyvesi.
Liyakat1. İktidar, güç.2. Erdem.
Lut1. Ürdün ve İsrail arasındaki büyük bir gölün adı. 2. Hz. İbrahim'in yeğeni olan peygamberin adı.
Lütfi1. İyilik ve güzellikle ilgili. 2. İhsan, bağışla ilgili.
Lütfiyeİyilik, güzellik ve ihsanla ilgili.
Lütuf1. İyilik, güzellik, hoşluk. 2. Bağış, ihsan.
MacideŞan ve şeref sahibi kimse.
MacitŞan ve şeref sahibi kimse.
MağfiretAllah’ın, kullarının günahlarını bağışlaması.
Mağrur1. Gururlu. 2. Kendine çok fazla güvenen.
MahbubeSevilen, sevilmiş, sevgili.
MahbupSevilen, sevilmiş, sevgili.
MahferAy aydınlığı, ay ışığı.
Mahfuz1. Korunmuş, gözetilmiş. 2. Gizlenmiş, saklanmış.
MahirHünerli, becerikli, elinden iş gelen kimse.
MahireHünerli, becerikli, elinden iş gelen kimse.
MahizarAyın çok olduğu gece.
MahınevYeni ay, ayça, hilal.
MahmudeÖvülmüş, övülmeye değer.
Mahmur1. Sarhoşluğun verdiği sersemlik. 2. Uyku basmış göz, baygın göz.
Mahmure1. Sarhoşluğun verdiği sersemlik. 2. Uyku basmış göz, baygın göz.
MahmutÖvülmüş, övülmeye değer.
MahperiAy gibi, peri kadar güzel.
MahpeykerAy yüzlü, güzel.
Mahra1. Değerli kimse. 2. Elverişli uygun şey.
MahruAy yüzlü, yüzü ay gibi olan güzel.
MahsunGüçlendirilmiş, güçlü.
MahsureKuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş.
Mahsut1. Hasat edilmiş, ekini biçilmiş. 2. Biçilmiş ekin.
MahtenAy gibi beyaz, ışıklı, parlak teni olan.
MahterYeni ay, ayça, hilal.
MahyaRamazan gecelerinde, camilerde iki minare arasına gerilen ipler üzerine kandil veya elektrik ampulleriyle yazılan yazı veya yapılan resim.
Maide1. Yemek, ziyafet. 2. Üzerinde yemek bulunan sofra.3. Kur’an-ı Kerim'in bir suresinin adı.
Mail1. Hevesli, istekli. 2. Eğik, eğri.
Makal1. Söz, lakırtı. 2. Söyleme, söyleyiş.
Makbul1. Kabul olunmuş, alınmış. 2. Beğenilen, hoş karşılanan.
Makbule1. Kabul olunmuş, alınmış. 2. Beğenilen, hoş karşılanan.
MaklûbeTers çevrilmiş, devrilmiş.
MaksudeUlaşılması istenen şey, istek, emel.
MaksumTaksim edilmiş, ayrılmış, bölünmüş.
MaksumeTaksim edilmiş, bölünmüş.
Maksur1. Kısaltılmış. 2. Alıkonulmuş. 3. Bir şeye ayrılmış.
Maksure1. Kısaltılmış. 2. Alıkonulmuş. 3. Bir şeye ayrılmış.
MaksutUlaşılması istenilen şey, istek, emel.
MakulAkla uygun iş gören, anlayışlı, mantıklı.
MalikBir şeye sahip, bir şeyi olan.
MalikeBir şeye sahip, bir şeyi olan.
MalkoçKale muhafızı, koruyucu.
MalkoçoğluKale koruyucusunun oğlu.
MançerAşısız kiraz ağacı ve meyvesi.
MançuKuzeydoğu Çin´de yaşayan Moğol asıllı halktan olan.
MançuhanMançuların hükümsarı.
MangaOn kişilik askerî birlik.
Mangalay1. Alın. 2. Binici, süvari.
ManolyaÇok iri, beyaz çiçekler açan, yaprakları almaşık, parlak yeşil renkte süs bitkisi.
MansurTanrı’nın yardımıyla galip, üstün gelmiş.
MansureAllah’ın yardımıyla üstün gelen, galip gelen.
Manzur1. Görünen, görülmüş. 2. Beğenilen.
MarifetBeceriklilik, el uzluğu.
MartıMartıgillerden, çoğu beyaz renkte, eti yenmez, yüzücü, perde ayaklı deniz kuşlarının ortak adı.
Maruf1. Herkesçe bilinen, tanınmış, belli. 2. Ünlü.
Marufe1. Herkesçe bilinen, tanınmış, belli. 2. Ünlü.
MarziyeHoşa giden, beğenilen.
Maşallah1. "Tanrının istediği gibi" anlamında kullanılan bir ad. 2. "Tanrı nazardan saklasın" anlamında kullanılan bir ad.3. Hayret ve memnunluk anlatan söz.
MaşukSevilen, sevilmiş kimse.
MaşukaSevilen, sevilmiş kimse.
Masum1. Günahsız, suçsuz. 2. Küçük çocuk. 3. Temiz, saf.
Masume1. Günahsız, suçsuz. 2. Küçük çocuk. 3. Temiz, saf.
Matlupİstenilen, aranılan, talep edilen şey.
MatukAzat olunmuş, özgürlüğü bağışlanmış.
MavişMavi gözlü, sarışın kız.
MaviselSel gibi coşkun, coşkulu olan.
Maya1. Asıl, öz, kendi, yaradılış. 2. İktidar, güç. 3. Bilgi. 4. Para, mal. 5. Dişi deve. 6. Uzun hava, türkü.
Mazhar1. Bir şeyin göründüğü çıktığı yer. 2. Şereflenme, onurlanma.
Mazlum1. Sessiz, sakin, yumuşak kimse. 2. Zulüm görmüş.
Mazlume1. Sessiz, sakin, yumuşak kimse. 2. Zulüm görmüş kimse.
Mebruk1. Kutlanacak kimse, tebriğe layık kimse.2. Kutlu.
Mebruke1. Kutlanacak kimse, tebriğe layık kadın.2. Kutlu.
MebrurHayırlı, beğenilmiş, makbul.
MebrureHayırlı, beğenilmiş, makbul.
Mebusl. Gönderilmiş, yollanmış. 2. Milletvekili.
Mebuse1. Gönderilmiş, yollanmış. 2. Milletvekili.
MecdiBüyüklük, ululuk, şan ve şerefle ilgili.
MecdutTalihi açık, mutlu, şanslı kimse.
Mecide1. Büyük, ulu. 2. Şan ve şeref sahibi.
Mecit1. Büyük, ulu. 2. Şan ve şeref sahibi. 3. Tanrının adlarındandır.
MecittinDinin ululuğu, büyüklüğü.
Mecnun1. Çılgın, deli, divane. 2. Çılgınca seven, tutkun.
Medar1. Dayanak, yardımcı. 2. Neden, sebep, vasıta.
MedayinŞehirler, kentler.
Medeni1. Uygar. 2. Şehirli, şehir halkından olan. 3. Terbiyeli, görgülü, kibar, ince.
MedihaÖvülen, beğenilen kadın.
Medine1. Kent, şehir. 2. Hicaz’da Hz. Muhammed’in türbesinin bulunduğu şehir.
Mefhar1. Övünme. 2. Övünmeyi gerektiren şey.
Mefharet1. Övünme. 2. Övünmeyi gerektiren şey.
Meftun1. Gönül vermiş, tutkun. 2. Hayran olmuş, şaşırmış.
Meftune1. Gönül vermiş, tutkun. 2. Hayran olmuş, şaşırmış.
Mehabet1. Büyük ve saygıdeğer kimselere duyulan saygı. 2. Büyüklük, ululuk, yücelik.
Mehcur1. Bırakılmış, unutulmuş. 2. Uzaklaşmış, ayrılmış.
Mehcure1. Bırakılmış, unutulmuş. 2. Uzaklaşmış, ayrılmış.
MehdiDoğru yolu bulan, hidayete eren.
MehdiyeDoğru yolu bulan, hidayete eren.
Mehip1. Heybetli, azametli. 2. Aslan.
MehlikaAy parçası, çok güzel kadın.
MehmetçikTürk ulusunun sevgi duygusuyla Türk askerine verdiği ad.
MehpareAy parçası, çok güzel kadın.
Mehtap1. Ay ışığı. 2. Dolunay.
MehveşAy gibi güzel kadın.
Mekin1. Vakarlı, temkinli, güç sahibi kimse. 2. Oturan, yerleşen.
Mekki1. Mekkeli. 2. Mekke'yle ilgili.
MelâhatGüzellik, yüz güzelliği.
Melek1.Tanrı ile insan arasında aracılık yaptığına ve nurdan olduğuna inanılan manevi varlık.2. Terbiyeli, uysal kimse.
MeleknazTerbiyeli, uysal, nazlı kadın.
MeleknurTerbiyeli, uysal, güzel kadın.
MelekşahTerbiyeli, uysal, güzel kadın.
Melenİşlenmemiş, kıraç toprak.
MelihGüzel, şirin, sevimli.
MelihaGüzel, şirin, sevimli.
Melik1. Hükümdar, hakan. 2. Tanrı adlarındandır.
Melike1. Kadın hükümdar.2. Padişah karısı.
Melis1. Bal, tatlı şey, sevgili, can. 2. Bal arısı. 3. Çayır, çayırlık. 4. Oğul otu.
MelodiBelli bir kurala göre yaratılan, kulağa hoş gelen ses dizisi.
MeltemYazın karadan denize doğru esen mevsim rüzgârı.
Melûl1. Usanmış, bıkmış. 2. Hüzünlü, mahzun.
MemduhaÖvülmüş, övülecek.
MemikMehmet adının halk dilinde bozulmuş biçimi.
MemişMehmet adının halk dilinde bozulmuş biçimlerinden biri.
Memnun1. Sevimli, sevinçli. 2. Razı olan, kabul eden.
Memnune1. Sevinmiş, sevinçli. 2. Razı olan, kabul eden.
MemoMehmet adının halk dilinde bozulmuş biçimi.
MemunKorkusuz, tehlikesiz, sağlam.
Menaf1. Dağın sivri tepesi. 2. Arap tarihinde Kureyş kabilesini oluşturan boylardan biri.
MenderesBir akarsu yatağının az eğimli koyak tabanlarında ve ova düzlüklerinde çizdiği S harfine benzeyen kıvrım.
MenekşeMor renkli, güzel kokulu çiçekler açan, çok yıllık otsu bir bitki.
MengüÖlümsüz, sonsuz, ebedîleştirilmiş.
MengübertiTanrı verdi anlamında kullanılan bir ad.
MengücekErzincan, Kemah, Divriği ve Şebinkarahisar´ı içine alan bölgeyi fethederek XIII. yy.´ın ilk yarısına kadar elinde tutan Türk sülalesi.
MengüerAdı ölümsüzleşmiş kimse.
MengütayAdı ölümsüzleşmiş kimse.
MengütekinAdı ölümsüzleşmiş hükümdar.
Mennan1. Çok ihsan eden, veren. 2. Tanrının adlarındandır.
MensupBir kimseyle, bir şeyle ilgisi veya bağıntısı bulunan.
Mensur1. Saçılmış, dağılmış. 2. Ölçüsüz, uyaksız, manzum olmayan söz.
MensureSaçılmış, dağılmış.
Menzur1. Adanmış, söz verilmiş. 2. Adak olarak belirtilmiş.
Menzure1. Adanmış, söz verilmiş. 2. Adak olarak belirtilmiş.
Mercan1. Tropik ve ılık denizlerde yaşayan, geniş resifler oluşturan, mercanlar sınıfının örneği olan, kırmızı kalker iskeletli hayvan.2. Bu hayvanın iskeletinden elde edilen ve süs eşyaları yapımında kullanılan madde.3. Açık kırmızı renkte bir balık türü.
MerdanErkekler, yiğitler, mertler.
Merdi1. Mertlik, erlik. 2. Cesaret, yüreklilik. 3. İnsanlık.
MergubeSevilen, beğenilen, aranılan.
MergupSevilen, beğenilen, aranılan.
Merih1. Ateş rengi.2. Güneş sistemini oluşturan dokuz gezegenden biri.
Mersin1. Yaprakları yaz kış yeşil kalan, beyaz çiçekli bir ağaç. 2. Akdeniz bölgesinde bir şehir.
Mert1. Erkek. 2. Özü sözü doğru olan.
MertelÖzü sözü doğru kimse.
MertkalHer zaman sözünün eri ol anlamında kullanılan bir ad.
MertkanMert soydan gelen kimse.
MertkolÖzü, sözü doğru, güvenilir kimse.
MertolSözünün eri ol, verdiğin sözü tut anlamında kullanılan bir ad.
MerttürkSözünün eri Türk.
Merve1. Çakıl taşı.2. Mekke’de hacıların yedi kez gidip geldikleri kutsal dağın adı.
Meryem1. Peygamber İsa’nın annesi. 2. Dindar kadın.3. İbr. İsyan, ayaklanma.
Merzuk1. Mutlu. 2. Rızkı verilmiş.
Merzuka1. Mutlu. 2. Rızkı verilmiş.
MesadetMutluluk, kutluluk.
Meşale1. Ucunda alev çıkararak yanıcı bir madde bulunan aydınlatmaya yarayan değnek. 2. Herhangi bir konuda ışık tutan kimse, önder.
Mescur1. Taşkın su, deniz. 2. Alevli ateş.
MeşhurÜnlü, şöhretli, tanınmış.
Mesih1. Meshedilmiş, kutsanmış.2. Başka bir biçime girmiş, şekli bozulmuş.3. Hz, İsa´nın lakabı.
Meşkûr1. Beğenilmiş, övülmüş. 2. Teşekkür edilmeye değer olan.
Meşkûre1. Beğenilmiş, övülmüş. 2. Teşekkür edilmeye değer olan.
MeşruYasaya, dine uygun olan.
Mestan1. Savruk kimse. 2. Sarhoşlar.
MestinazÇok nazlı, naz sarhoşu.
Mestur1. Örtülü, kapalı, gizli. 2. Namuslu.
Mesture1. Örtülü, kapalı, gizli. 2. Açık saçık gezmeyen nazlı kadın.
MesudeMutlu, sevinçli, bahtiyar.
MesureRivayet yoluyla öğrenilmiş olan ünlü, önemli haber.
MesutMutlu, sevinçli, bahtiyar.
MeteBüyük Türk-Hun İmparatoru. (M.Ö. 209-174)
MetehanHükümdar olan Mete.
Methiye1. Övgü. 2. Birini veya bir şeyi övmek için yazılmış şiir.
MetinSağlam, dayanıklı, güçlü.
MetineSağlam, dayanıklı, güçlü.
MetinerSağlam, dayanıklı, güçlü kimse.
MetinkayaSağlam, dayanıklı, güçlü kimse.
MevaSığınacak yer, yurt, mesken.
Mevcude1. Var olan, bulunan. 2. Hazır olan, hazır bulunan.
Mevcut1. Var olan, bulunan. 2. Hazır olan, hazır bulunan.
MevhibeAllah vergisi, ihsan, bağış.
Mevlâna1. "Efendimiz" anlamında kullanılan bir ad. 2. Hazret anlamında bir san.
Mevlide1. Doğma, dünyaya gelme. 2. Doğulan zaman.
Mevlit1. Doğma, dünyaya gelme. 2. Doğulan zaman. 3. Hz. Muhammet´in doğumunu, yaşamını anlatan manzum yapıt.
Mevlûde1. Yeni doğmuş bebek. 2. Doğulan zaman veya yer.
Mevlût1. Yeni doğmuş bebek. 2. Doğulan zaman veya yer.
MevsimYılın, iklim koşulları bakımından farklılık gösteren dört bölümünden her biri.
Mevzun1. Biçimli, yakışıklı.2. Güzel.
Mevzune1. Biçimli, yakışıklı.2. Güzel.
Meyil1. Eğimli, eğiklik. 2. Sevme, tutulma. 3. Gönül akışı.
MeymunUğurlu, bereketli, kutlu.
MeymuneUğurlu, bereketli, kutlu.
MeyransaMihrinisa adının bozulmuş biçimi.
Meyyal1. Çok istekli, düşkün. 2. Eğilen, meyleden.
MezideZiyadeleşmiş, artmış, büyümüş.
MezitZiyadeleşmiş, artmış, büyümüş.
MeziyetBir kişiyi benzerlerinden üstün gösteren nitelik.
Mezun1. İzinli, izin almış. 2. Bir okuldan diploma almış.
MihribanŞefkatli, güler yüzlü, yumuşak huylu, dost.
Mihrican1.Sonbahar. 2.İranlılarda bir bayram.
Mihrinisa1. Kadınlığın güneşi.2. Erdemli, nitelikli kadın.
MihrinurGün ışığı, güneş ışığı.
MihrişahGüneş gibi ışık saçan padişah.
MikâilDört büyük melekten rızkları bölüştürmekle görevli olanı.
MimozaSarı, beyaz veya menekşe renginde çiçekler açan, yaprakları akasya yaprağına benzeyen bir süs bitkisi.
Mina1. Billur, şeffaf.2. Şarap şişesi. 3. Mine. 4. Gökyüzü. 5. Ar. Liman.
Mine1. Metal eşya üzerine vurulan renkli cam katmanı. 2. İnce ve parlak nakış. 3. Çiçekleri başak durumunda, alacalı, mavi veya menekşe renginde, ıtırlı bir bitki.
Minnetİyilik yapana karşı duyulan teşekkür, gönül borcu.
Miraç1. Yükselme, çıkma. 2. Hz. Muhammet'in göğe yükselmesi.
Mirat1. Ayna. 2. Ünlü bir tür lale.
MirayAy gibi ışık saçan bey.
MircanGerçek dost olan değerli kimse.
MirkelâmGüzel, nazik konuşan kimse.
MirnurEtrafına ışık saçan kadın hükümdar.
Mirza1. İranlılara özgü "beyzade" anlamında bir soyluluk sanı. 2. Bir yıldızın adı.
Misal1. Örnek. 2. Benzer, eş. 3. Rüya, düş. 4. Masal.
MisliMis kokulu, güzel kokan.
MiyaseYarısı değerli taşlarla süslü bir tür taç.
Mısır1. Bir tarım bitkisi ve taneli ürünü. 2. Afrika’da bir ülke.
MısraBir şiiri oluşturan dizelerden her biri.
MocanSoğukkanlı, güçlü, dayanıklı.
MorayYüzü mor renkli olan.
MuadeletDenklik, eşitlik.
Muallâ1. Yüksek, yüce. 2. Onuru yüksek olan kimse.
MuallimÖğreten, öğretmen, hoca.
MuammerÖmür süren, yaşayan, yaşamış.
Muarra1. Çıplak, soyulmuş. 2. Arı, temizlenmiş.
Muattar1. Itırlı, güzel kokulu. 2. Bir tür lale.
Muazzam1. Kocaman, çok büyük. 2. Ulu. 3. Güçlü, önemli.
Muazzez1. Saygı duyulan, saygı ile karşılanan. 2. Değerli, kıymetli.
MubahatGünah veya sevap olmayan işler.
Mübarek1. Bereketli. 2. Uğurlu, hayırlı, kutlu.
Mübareke1. Bereketli. 2. Uğurlu, hayırlı, kutlu.
MübeccelSaygı gösterilmiş, yüceltilmiş, ulu.
MüberraTemize çıkmış, aklanmış.
MübeyyenOrtaya çıkarılmış, açıklanmış, açıkça bildirilmiş.
Mübin1. İyiyi ve kötüyü ayıran. 2. Açık, besbelli.
Mübine1. İyiyi ve kötüyü ayıran. 2. Açık, besbelli.
MücahitDin uğruna savaşan, uğraşan, savaşçı.
MücahittinDinin düşmanlarıyla savaşan, din mücahidi.
MücapDuası kabul edilen kimse.
MücellâParlatılmış, parlak, cilalı.
MücessemCisim durumunda olan, cisimlenmiş, somut.
MücevherDeğerli süs eşyası.
MucideYeni bir buluş ortaya koyan, icat eden.
Mucip1. Gerektiren, lâzım kılan. 2. Neden, sebep.
MucitYeni bir buluş ortaya koyan, icat eden kimse.
Mucize1. Hayran bırakan, doğaüstü sayılan olay. 2. İnsan aklının alamayacağı olay.
MüderrisMedresede ders veren.
Müdrik1. İdrak eden, anlayan, aklı eren. 2. Eren, erişen. 3. Yetişmiş, olgun.
Müeddep1. Eğitilmiş, terbiye edilmiş, uslu. 2. Çok okumuş, bilgili.
MüesserEtkilenmiş, kendisine bir şey tesir etmiş olan.
Müeyyet1. Güçlendirilmiş, sağlam. 2. Yardım gören.
MüferrihFerahlık veren, iç açan.
Müfide1. Anlatan, ifade eden, anlamlı. 2. Yararlı, faydalı.
Müfit1. Anlatan, ifade eden, anlamlı. 2. Yararlı, faydalı.
Müftü1. Fetva veren. 2. İl ve ilçelerde din işlerine bakan kimse.
Muhabbet1. Sevgi. 2. Dostça konuşma.
MuhaddereKapalı, örtülü, namuslu kadın.
Muhammet1. Övülmüş. 2. Hz. Muhammed'in adlarından biri.
Muharrem1. Haram kılınmış. 2. Ay takviminin birinci ayı, aşure ayı.
MuhibbiSevgi duyan, dost.
MühibeKorku ve saygı uyandıran.
MuhipSeven, sevgi besleyen, dost.
MuhittinDini canlandıran, dini ihya eden.
Muhlis1. Katkısız, halis. 2. İçten, samimi, dost canlısı.
Muhlise1. Katkısız, halis. 2. İçten, samimi, dost canlısı.
Muhsinİyilikte, bağışta bulunan, ihsan eden.
Muhsineİyilikte, bağışta bulunan, ihsan eden.
Muhtar1. Seçilmiş, seçkin. 2. Davranışlarında özgür olan, dilediğini yapan. 3. Köy ya da mahalle işlerine bakmak için halkın seçtiği kimse.
MuhteremSaygıdeğer, saygın.
MuhteşemGösterişli, görkemli.
MühürdarBir daire veya bakanlığın resmî mührünü kullanma yetkisi olan kimse.
MuhyiDirilten, canlandıran, yaşam veren.
MuinYardım eden, yardımcı.
MuineYardım eden, yardımcı.
MüjdatMüjdeler, sevinçli haberler.
Mukaddem1. Sunulan, takdim edilen. 2. Önde olan, önde giden. 3. Değerli, üstün.
MukadderBeğenilen, değeri bilinmiş, takdir olunmuş.
Mükâfat1. Ödül. 2. Sevindirici haber.
MükerremSaygıdeğer, sayılan, aziz.
MükevvenMeydana getirilmiş, yaratılmış.
MukimOturan, ikamet eden.
MukimeOturan, ikamet eden.
Mükrimİkram eden, ağırlayan, konuksever.
MükrimeKonuksever, ikram eden, ağırlayan.
MükriminAğırlayanlar, konukseverler, ikram edenler.
MuktedirGücü yeten, güçlü, iktidarlı.
Mülâyim1. Uygun. 2. Yumuşak huylu, sakin kimse.
Mülâzım1. Ayrılmayan, tutunup kalan. 2. Bir işe girmek için bir süre parasız gidip gelen.
Mülhimİlham veren, içe doğduran, esinlendiren.
Mülhimeİlham veren, içe doğduran, esinlendiren.
Mümin1. Tanımış, iman etmiş. 2. İslam dinine inanmış, Müslüman.
Mümine1. Tanımış, iman etmiş. 2. İslam dinine inanmış, Müslüman.
Müminhanİnanmış, inançlı hükümdar.
Mümtaz1. Ayrı tutulmuş, üstün tutulmuş. 2. Seçkin.
Mümtaze1. Ayrı tutulmuş, üstün tutulmuş. 2. Seçkin.
Munar1. Pınar, çeşme. 2. Yalnız, kimsesiz. 3. Serap.
MünasipUygun, yerinde, yaraşır, yakışır.
MünciKurtarıcı, kurtaran, önder.
MünciyeKurtarıcı, kurtaran, önder.
Münevver1. Aydınlatılmış, ışıklı, parlatılmış. 2. Aydın.
Münibe1. Allah’a yönelen. 2. Güzel yağan, yararlı yağmur. 3. Bahar.
MünifeYüksek, ulu, büyük.
Münim1. Nimet veren, yedirip içiren Allah. 2. Velinimet.
MünimeNimet veren, yedirip içiren.
Münip1. Tanrı´ya yönelen. 2. Güzel yağan, yararlı yağmur. 3. Bahar.
MünirNurlandıran, ışık veren, parlak.
MünireNurlandıran, ışık veren, parlak.
Munis1. Cana yakın, sevimli. 2. Alışılan, alışılmış.
Munise1. Cana yakın, sevimli. 2. Alışılan, alışmış.
Murat1. İstek, dilek, arzu. 2. Amaç.
Murathanİsteğini elde etmiş hükümdar.
MürenIrmak, nehir, akarsu.
Mürideİsteyen, arzulayan.
Mürit1. Buyuran, emreden. 2. Bir tarikat şeyhine bağlı kimse.
Mürsel1. Gönderilmiş, yollanmış. 2. Peygamber.
MürşideDoğru yolu gösteren, kılavuz.
Mürşit1. Doğru yolu gösteren, kılavuz. 2. Müritlerine tasavvufu öğreten, sırları ve gerçekleri gösteren tarikat şeyhi.
Murtaza1. Kendisinden razı olunmuş. 2. Hz. Ali´nin lakabı.
Mürüvvetİnsanlık, cömertlik, iyilikseverlik.
Musa1. Musevi dininin kurucusu, İsrail peygamberi ve kanun koyucusu. 2. Bir vasiyeti yerine getirmekle görevli kimse.
MusaddıkOnaylayan, tasdik eden.
Musafatİçten ve gerçek dostluk.
MusaffaTemizlenmiş, arıtılmış.
MüşahitGören, bakan, izleyen.
Müsemma1. Adlanmış, adlı, ismi olan. 2. Belirli zaman.
MüşerrefŞereflendirilmiş, şerefli, onurlu.
MüsevverÇevresine sur, duvar çevrilmiş, korunmuş.
Müşfik1. Sevecen, şefkatli.2. Acıyan.
Müşfika1. Sevecen, şefkatli.2. Acıyan.
Müşir1. Haber veren, bildiren. 2. Emir ve işaret eden.
Muslihİyileştiren, düzelten, ıslah eden.
Musliheİyileştiren, düzelten, ıslah eden.
MuslihiddinDini iyileştiren, düzelten, ıslah eden.
Müslimİslam dininde olan, Müslüman.
Müslimeİslam dininde olan, Müslüman.
Mustafa1. Seçilmiş, seçkin. 2. Hz. Muhammed'in adlarından.
MüştakÖzleyen, göreceği gelen, can atan.
Müstakim1. Doğru, düz.2. Temiz, namuslu, doğru.
Müstakime1. Doğru, düz.2. Temiz, namuslu, doğru.
MüstecapDileği kabul edilmiş kimse.
MüstenireIşık saçan, parlak.
MüstesnaBenzerlerinden farklı, üstün, ayrı tutulan.
MuştuMüjde, sevindirici haber.
Mutahhar1. Temizlenmiş, temiz. 2. Kutlu, kutsal, mübarek.
Mutarra1. Taze. 2. Güzel kokulu. 3. Cilalı, parlak.
MutenaÖzenle, dikkatle seçilmiş.
Muti1. Boyun eğen, itaat eden. 2. Bağlı, sadık. 3. Rahat.
Mutia1. Boyun eğen, itaat eden. 2. Bağlı, sadık. 3. Rahat.
MutluMutluluğa ermiş olan, mesut.
MutluerMutluluğa ermiş kimse.
MutlugünMutlu günde doğmuş kimse.
MutlukanMutlu soydan gelen kimse.
MutlutekinMutlu hükümdar.
MutverMutluluk ver anlamında kullanılan bir ad.
Muvaffak1. Başarmış olan, başarılı. 2. Tanrının yardımını görmüş.
MuvahhideAllah’ın birliğine inanan.
MuvahhitAllah’ın birliğine inanan.
Muvakkar1. Ağırbaşlı, vakarlı. 2. Ağırlanmış, saygı gösterilmiş.
MüveddetSevgi, muhabbet, dostluk.
MüyesserKolaylıkla olan, kolay yapılan.
MuzafferZafer kazanmış, üstün.
MüzahirYardım eden, yardımcı.
MüzehherÇiçekli, çiçek açmış.
MüzeyyenSüslenmiş, bezenmiş, süslü.
Nabi1. Haberci, haber veren. 2. Yerden çıkıp fışkıran, kaynayan, akan. 3. Yüksek, yüce.
NabiaYerden çıkıp fışkıran, kaynayan, akan.
NabiyeHaberci, haber veren.
Naci1. Kurtulan, selamete kavuşan. 2. Cehennemden kurtulmuş, cennetlik.
NacilSoyu sopu temiz olan kimse..
Naciye1. Kurtulan, selamete kavuşan. 2. Cehennemden kurtulmuş, cennetlik.
Nadi1. Haykıran, çağıran. 2. Meclis, toplantı.
NadideGörülmemiş, az bulunan, değerli.
NadimPişmanlık duyan, pişman.
NadimePişmanlık duyan, pişman olan.
NadireSeyrek, az bulunur.
Nadiye1. Bağıran, bağırıp çağıran, seslenen. 2. Toplantı, meclis.
Nafi1. Yararlı, kârlı. 2. Tanrı adlarındandır.3. Yok eden, ortadan kaldıran, süren.
NafiaBayındırlık, bir yeri güzelleştirmek için yapılan çalışmaların tümü.
Nafile1. İşe yaramayan, boş. 2. Fazladan kılınan namaz veya tutulan oruç.
NafiyeYok eden, ortadan kaldıran, süren.
Nafiz1. Delip geçen. 2. İçe işleyen, giren. 3. Etkili, sözü geçen.
Nafize1. Delip geçen. 2. İçe işleyen, giren. 3. Etkili, sözü geçen.
NagehanAnsızın, birdenbire, vakitsiz.
NağmeGüzel ve uyumlu ses, ezgi.
NahireAyın ilk günü veya son gecesi.
Nahit1. Zühre, Venüs gezegeni. 2. Ar. Ergenliğe erişmiş
NaibeVekil, birinin yerine geçen.
NailMuradına eren, kazanmış, ele geçirmiş.
NaileMuradına eren, kazanmış, ele geçirmiş.
Naim1. Bolluk, varlık içinde yaşayış. 2. Cennetin bir bölümü.
NaimeNazlı büyütülmüş, güzel ve zarif.
Naip1. Birinin yerine geçen. 2. Kadı. 3. Nöbet bekleyen.
NaireAteş, alev, sıcaklık.
Naki1. Temiz, pak. 2. Çok ince, çok güzel, arif.
Nakip1. Bir kavim veya kabilenin başkanı. 2. Bir tekkede, şeyhin yardımcısı olan en eski derviş veya dede
Nakiye1. Temiz, pak. 2. Çok ince, çok güzel, zarif.
NakşıdilGönül resmi, gönül süsü.
NamalAdın duyulsun, ün kazan anlamında kullanılan bir ad.
Name1. Mektup. 2. Aşk mektubu. 3. Kitap, dergi.
NamiÜnlü, namlı, şöhretli.
Namiye1. Yetişen, büyüyen, artan. 2. Güç kazanma.
NamıkYazıcı, yazar, kâtip.
Nardan1. Nar taneleri. 2. Gözyaşı damlası.
NargülAteş renginde, kırmızı gül.
NarhanımNar tanesi gibi kırmızı yüzlü kadın.
Nariye1. Ateşle ilgili. 2. Cin, peri.
NarterCesur, yürekli kimse.
Nasİnsanlar, halk, herkes.
Nasfetİnsaf, adaletli olma.
Nasibe1. Pay, hisse. 2. Allah’ın kısmet ettiği şey.3. Yollara nişan için dikilen tas.
NaşideŞiir okuyan, şiir söyleyen, şiir yazan.
Nasip1. Pay, hisse. 2. Allah’ın kısmet ettiği şey.
Nasir1. Yayan, saçan. 2. Nesir yazan.
NaşireDağıtan, yayan, saçan.
NaşitŞiir okuyan, şiir söyleyen, şiir yazan.
NasiyeUnutan, unutmuş olan.
Nasıf1. Bir şeyi iki eşit parçaya bölen. 2. Ekmek.
NasırYardımcı, yardım eden.
NasıraYardımcı, yardım eden.
NasrettinDine yardımı dokunan kimse, yardımcı.
NasriTanrı yardımıyla, üstünlük ve ülke almakla ilgili.
NasrullahAllah'ın yardımı.
Nasuh1. Öğütçü, öğüt veren. 2. Temiz, saf.
NasuhiBozulmaz biçimde tövbe eden.
Natık1. Söyleyen, konuşan. 2. Düşünen. 3. Bildiren, bildirici.
Natıka1. Söz söyleyen, konuşan. 2. Düşünen. 3. Bildiren, bildirici.
NatukGüzel, düzgün konuşan, söz söyleyen.
Natuvan1. Zayıf, güçsüz. 2. Beceriksiz.
Nayman1. Sekiz. 2. Batı Moğolistan'da yaşayan sekiz kabileden oluşan topluluk.
NazKendini beğendirmek için yapılan davranış, cilve.
NazanNazlanan, nazlı, cilveli.
Nazar1. Bakma, göz atma. 2. Düşünme. 3. Göz değme. 4. İtibar, saygı.
Nazende1. Naz eden, nazlanan, nazlı. 2. Sevgili.
Nazenin1. Cilveli, nazlı, hoş. 2. Nazlı büyütülmüş, şımarık. 3. Yapısı ince, narin.
Nazife1. Temiz, pak. 2. Zarif, kibar.
NazıdilGönül nazı, gönül cilvesi.
Nazım1. Düzenleyen, tanzim eden. 2. Manzum yazan.
Nazıma1. Düzenleyen, tanzim eden. 2. Manzum yazan.
Nazır1. Bakan, gören.2. Bakan, vekil.
NazlanNaz yap, kendini beğendir, nazlı, cilveli ol anlamında kullanılan bir ad.
NazlıNaz yapan, kendini ağıra satan, işveli, edalı.
NazlımSevdiğim, değer verdiğim, üstüne titrediğim, edalım anlamında kullanılan bir ad.
Nazmi1. Nazımla, sözle, şiirle ilgili. 2. Sıralı, tertipli.
Nazmiye1. Nazımla, sözle, şiirle ilgili. 2. Sıralı, tertipli.
NebahattinDinin şanı ve şerefi.
Nebi1. Haberci. 2. Peygamber.
NebihNamlı, ünlü, şerefli.
NebiheNamlı, ünlü, şerefli.
Nebil1. Yüksek nitelikli ve onurlu. 2. Akıllı, anlayışlı. 3. Bilgili ve erdemli.
Nebile1. Yüksek nitelikli ve onurlu. 2. Akıllı, anlayışlı. 3. Bilgili, erdemli.
NebiyeHaberci, haber veren, elçi.
NecabetSoy temizliği, soyluluk.
NecabettinDinin soyluluğu.
Neccar1. Dülger. 2. Marangoz.
NecdetKahramanlık, yiğitlik, kuvvetli ve gözü pek olma.
Neclâ1. Çocuk, evlat. 2. Kuşak, soy, nesil. 3. Güzel gözlü kadın.
Necmettin1. Dinin yıldızı. 2. Erkek adı.
NecmiYıldızlarla ilgili, yıldızlara ait.
NecmiyeYıldızlarla ilgili, yıldızlara ait.
NecveTümsek ve yüksek yer
Nedim1. Sohbet arkadaşı. 2. Güzel öykü anlatan, tatlı konuşan.
Nedime1. Sohbet arkadaşı. 2. Güzel öykü anlatan, güzel konuşan. 3. Kadın arkadaş.
NedretAzlık, seyreklik, az bulunma.
Nefaset1. Hoşluk, güzellik. 2. Değerlilik.
Nefer1. Bir adam, tek kişi. 2. Er, asker.
NefisHerkes tarafından beğenilen, çok güzel.
NefiseHerkes tarafından beğenilen, çok güzel.
Nehip1. Dehşet, korku. 2. Yağmacı, çapulcu.
Nehir1. Akarsu, ırmak. 2. Çok, bol, fazla.
NehriNehirle ilgili olan.
Nejat1. Soy, nesil. 2. Doğa, yaradılış, yapı.
Nemutluİyi bir olay, mutlu bir durum karşısında söylenen bir söz.
NeptünGüneşe yakınlığı bakımından sekizinci olan gezegen.
Nergis1. Çiçekleri ayrı ayrı veya bir kök sap üzerinde şemsiye durumunda, beyaz veya sarı renkte soğanlı bir süs bitkisi. 2. Güzelin gözü.
NergiseFil dişi veya kemikten nergis biçiminde oyulmuş tavan süsü.
NerimanPehlivan, yiğit, cesur.
NermiYumuşaklık, gevşeklik.
NerminYumuşak, nazik, ince.
NeşatSevinç, keyif, neşe, şenlik.
NeşecanNeşeli, sevinçli kimse.
NeşegülNeşeli, sevinçli güzel.
NeşemSevincim, mutluluğum anlamında kullanılan bir ad.
NeşenurNeşeli, sevinçli güzel.
NeşetMeydana gelme, oluşma.
NeşeverMutluluk, sevinç ver anlamında kullanılan bir ad.
Neşide1. Şiir, manzume. 2. Atasözü durumuna gelmiş olan dize veya beyit.
NesilAynı çağda yaşayan ve hemen hemen aynı yaşta bulunan kimselerin tümü, kuşak.
Nesim1. Yumuşak esinti, yel. 2. Yumuşak huylu.
Nesime1. Yumuşak esinti, yel. 2. Yumuşak huylu.
NeşitSevinçli, neşeli, şenlikli.
NesliNesligül, Neslihan, Neslişah adlarının kısaltılmış biçimi.
NesligülSoyu gül gibi güzel olan.
NeslihanHan soyundan gelen, soylu.
NeslişahŞah soyundan gelen.
NesrinBir tür yaban gülü.
NesterenAğustos gülü, yaban gülü.
Neva1. Ses, ahenk, nağme. 2. Refah, mutluluk.
Neval1. Talih, kader. 2. Bağış, ihsan.
Nevale1. Talih, kısmet. 2. Bağış, ihsan. 3. Yiyecek, içecek şey, azık.
Nevber1. Genç, yeni yetme kız. 2. Turfanda meyve veya sebze.
NevcanYeni doğmuş, küçük, genç.
NevcivanGenç, yeni yetişen.
NevedaYeni tarz, yeni biçim.
NeveserTürk müziğinde eski bileşik bir makam.
Nevfel1. Deniz. 2. Leyla ile Mecnun hikâyesindeki Mecnun'un adı.
NevgülYeni açmış gül, gonca.
NevhizYeni yetişmiş, taze, körpe.
Nevideİyi, sevinçli haber, müjde.
Nevir1. Parlaklık. 2. Ağaç çiçeği.
Nevitİyi, sevinçli haber, müjde.
NevnihalAğacın taze sürgünü, yeni, körpe fidan.
Nevra1. Işıklı olma, parlaklık. 2. Çiçek, özellikle beyaz çiçek.
NevresYeni yetişen, genç, körpe.
NevresteYeni yetişmiş, genç, taze.
NevrettinDinin ışığı, aydınlığı.
Nevruz1. Yeni gün. 2. Eski İran takvimine göre yeni yılın ve baharın başlangıç günü. 3. Güneşin Koç burcuna girdiği gün.
NevsaleGenç, taze, küçük.
NevzatYeni doğmuş, yeni doğan çocuk.
Neyyire1. Işıklı, aydınlık. 2. Işık veren cisim, cisme dönüşmüş, cisimleşmiş nur. 3. Güneş.
Neyyiri1. Nurlu, parlak. 2. Işıklı cisim. 3. Güneş
NezahattinDinin temizliği.
NezahetTemizlik, ahlak temizliği.
Nezaketİncelik, kibarlık.
Nezih1. Temiz, lekesiz, masum. 2. Rahat ve huzur veren.3. Güzel, kibar.
Nezihe1. Temiz, lekesiz, masum. 2. Rahat ve huzur veren.3. Güzel, kibar.
Nezir1. Kendini Tanrı'ya ve ibadete adayan. 2. Bir dilekte bulunan, adak adayan.
Nezire1. Kendini Tanrı'ya ve ibadete adayan. 2. Bir dilekte bulunan, adak adayan.
Nigâr1. Resim gibi güzel, sevgili. 2. Put.3. Resim.
NihadeKonulmuş, bırakılmış.
Nihal1. Fidan, taze sürgün. 2. İnce ve düzgün vücutlu sevgili.
Nihan1. Gizli, saklı. 2. Sır, giz.
NihatDoğa, huy, yaradılış.
Nil1. Mavi, lacivert. 2. Mısır’dan geçip Akdeniz’e dökülen nehir.
NilüferYaprakları uzun saplı, çiçekleri büyük, beyaz, su yüzeyinde açan, göl ve su birikintilerinde yetişen su bitkisi
NimetullahTanrının verdiği nimet.
Niran1. Ateşler. 2. Cehennem.
Nisa1. Kadın.2. Kur'an-ı Kerim'de IV. sure.
NişanbayÜnlü, meşhur, tanınmış kimse.
NisaniNisan ayında doğan.
Niyaz1. Yalvarma, yakarma. 2. İstek, arzu. 3. Dua.
NiyaziYalvaran, niyaz eden.
NiyetBir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat.
Nizam1. Kural.2. Düzen, tertip, sıra. 3. Kanun.
NizamettinDinin nizamı, düzeni.
Nogay1. Köpek.2. Kafkasya'da yaşayan bir Türk kavmi.
Noyan1. Başkomutan. 2. Bey.
Nuh1. Ağlama.2. İnanışa göre, üçüncü peygamber olup tufanda bütün canlılardan birer çift alarak bir gemide kurtulmuştur.
NuhbeHer şeyin iyisi, seçkini.
NuhcanNuh Peygamber gibi uzun ömürlü olması istenilen.
NuhkanNuh Peygamber soyundan olan.
Numan1. Kan. 2. Gelincik.
Nur1. Aydınlık, ışık, parıltı. 2. Tanrısal bir güç tarafından gönderildiğine inanılan parlaklık. 3. Kur´an-ı Kerim.
NuralAydınlık, ışık al anlamında kullanılan bir ad.
NurâlemEvreni, âlemi aydınlatan ışık.
NuralpParlak, ışıklı, aydınlık yiğit.
NuranNurlu, ışıklı, aydınlık.
Nurani1. Işıklı, ışık saçan. 2. Saygı uyandıran, nurlu.
NuratayNurlu, ışık saçan tanınmış kimse.
NurayAyın parlaklığı, ay ışığı.
NuraydınAydınlık, ışık, parlaklık.
NurbakiSürekli aydınlık, nurlu, parlak olan.
NurbanuIşık saçan, aydınlık yüzlü, nur yüzlü kadın, hanım.
NurbayNurlu, aydınlık kimse.
NurbenNurluyum, ışık saçıyorum anlamında kullanılan bir ad.
NurbigeGüzel, parlak kadın.
NurcanNurlu, ışıklı, aydın kimse.
NurcihanDünyayı aydınlatan nur, âlemin, dünyanın ışığı.
NurçinNur toplayan, ışık derleyen.
NurdağAydınlığı dağlara vuran.
NurdalAydınlık, parlak bir soydan gelen.
NurdanIşıktan oluşmuş, nurlu, ışıklı, parlak.
NurdanayÇok ışıklı, çok parlak.
NurdideGöz nuru, göz ışığı.
NurdilNurlu gönül, ışıklı gönül.
NurdoğanNurlu, parlak biri biçimde doğan.
NurdoğduNur topu gibi bir çocuk dünyaya geldi anlamında kullanılan bir ad.
NurefşanIşık saçan, çevresini aydınlatan.
NurelNurlu, ışık saçan kimse.
NurerNurlu, aydınlık, ışık saçan kimse.
NurersinSana nur, aydınlık, ışık ulaşsın anlamında kullanılan bir ad.
NurettinDinin ışığı, nuru.
NurfezaIşığı artıran, ışık saçan.
NurfidanNurlu, aydınlık genç.
NurfideAydın, ışıklı genç.
NurgökGöğün aydınlığı, parlaklığı.
NurgülAydınlı, ışık saçan güzel.
NurgünGüneş ışığı, aydınlığı.
NurhanIşık saçan hükümdar.
NurhanımAydınlık, ışık saçan hanım.
NurhayalHayalleri süsleyen aydınlık, ışık.
NurhayatHayat veren ışık, aydınlık.
NurhilâlAy ışığı, parlaklığı.
NurihakTanrının ışığı, nuru.
NurinisaKadınlığın nuru, ışığı.
NurişNuriye adının halk dilinde bozulmuş biçimi.
NurışıkIşık, aydınlık, parlaklık.
NurkadınAydın, parlak kadın.
NurkanTemiz, aydınlık soydan gelen kimse.
NurkutIşıklı, aydınlık, kutlu, uğurlu kimse.
NurlanIşıklan, ışık saç anlamında kullanılan bir ad.
Nurlu1. Işıklı, aydınlık, parlak. 2. Saygı uyandıran, temiz.
NurmahAy gibi güzel ve nurlu.
NurmelekMelek gibi saf ve temiz güzel.
NurnigârIşıklı, aydınlık sevgili.
NurolAydınlık ol, ışık saç anlamında kullanılan bir ad.
NurözÖzü, içi aydınlık, nurlu olan.
NurperiIşıklı, aydınlık, peri kadar güzel.
NursabahIşıklı, aydınlık sabah.
NursaçIşık saç, aydınlat anlamında kullanılan bir ad.
NurşahAydınlık, parak şah.
NursalIşık saç, çevreni aydınlat anlamında kullanılan bir ad.
NursanAydınlık, temiz adı olan.
NurselIşık seli, aydınlık seli.
NurselenÇokça aydınlık, parlaklık.
NursemaIşıklı, aydınlık gökyüzü.
NursenSen nur gibi aydınlık, ışıklı, güzelsin anlamında kullanılan bir ad.
NurseninAydınlık, parlaklık, ışık senindir anlamında kullanılan bir ad.
NurserIşık ser, çevreni aydınlat anlamında kullanılan bir ad.
NurserenIşık seren, aydınlık saçan.
NursevIşığı, aydınlığı, parlaklığı sev anlamında kullanılan bir ad.
NursevenAydınlığı, ışığı seven.
NursevilParlak, aydın güzelller tarafından sevil anlamında kullanılan bir ad.
NursevimIşık, aydınlık sevgisi.
NursevinAydınlığı, ışığı, parlaklığı sevin anlamında kullanılan bir ad.
NursimAydınlık ve gümüş gibi parlak.
NursimaIşıklı, aydınlık yüz.
NursineIşıklı, aydınlık göğsü olan.
NursuParlak ve berrak su gibi temiz ve saf olan.
NursunSen ışıksın, nur gibi aydınlıksın anlamında kullanılan bir ad.
NurtaçNurlu, ışıklı taç giymiş olan.
NurtanIşıklı, aydınlık tan.
NurtaneParlak ve ışıklı olan.
NurtekNur gibi parlak ve aydınlık olan.
NurtekinNurlu, aydınlık hükümdar.
NurtenTeni berrak, ışıklı, aydınlık olan.
NurtopÇok güzel, ışıktan bir top kadar güzel olan.
NurverIşık, aydınlık ver anlamında kullanılan bir ad.
NurverenIşık, parlaklık, aydınlık veren.
NurzatNurlu, aydınlık kişi.
NurzenNurlu, ışıklı kadın.
NurzerAltın gibi parlak ve değerli olan.
Nuşabeİçene ölümsüzlük vereceğine inanılan su, bengi su, hayat suyu.
Nusret1. Yardım. 2. Allah’ın yardımı. 3. Üstünlük, başarı.
NusrettinDinin üstünlüğü.
NüvideMüjde, hayırlı haber.
Nüzhet1. Eğlence, neşe. 2. Ferahlık, sevinç.
Oba1. Çadırlarda yaşayan göçebe ailelerin meydana getirdiği topluluk. 2. Genellikle bölmeli göçebe çadırı.
ObenO, benim anlamında kullanılan bir ad.
Ocak1. Ateş yakmaya yarayan, pişirme, ısıtma, ısınma gibi amaçlarla kullanılan yer. 2. Ev, aile, soy.
ÖcalYapılan kötülüğün acısını çıkar, öcünü al anlamında kullanılan bir ad.
OcanO, cana yakın dosttur anlamında kullanılan bir ad.
OderAteş gibi canlı, coşkulu, hareketli kimse.
OdkanCanlı, coşkulu kimse.
OdkanlıCanlı, coşkulu, ateşli kimse.
OdmanAteş gibi canlı, coşkulu, hareketli kimse.
Ödül1. Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat. 2. Bir iyiliğe karşılık olarak verilen armağan.
OdyakAteşli ve coşkulu ol anlamında kullanılan bir ad.
OdyakarAteş gibi can yakan kimse.
Oflaz1. İyi, güzel, eksiksiz, tam. 2. Gürbüz, yakışıklı, güzel giyinen. 3. Becerikli. 4. Eflatun rengi. 5. İşe yarar.
Oflazerİyi, güzel, eksiksiz, becerikli kimse.
Ogan1. Tanrı. 2. Güçlü, kuvvetli.
OgansoyGüçlü soydan gelen kimse.
OğanverdiAllah bağışladı anlamında kullanılan bir ad.
Öge1. Çok akıllı. 2. Yaşlı kimse. 3. Bir ulusun büyüğü, ileri geleni. 4. Hekim. 5. Ün, şöhret.
ÖgerAkıllı, bilgili kimse.
Öget1. Beğenilen, aranılan, övülen.2. İyi, güzel.
ÖgetürkAkıllı, bilgili Türk.
OgülO, gül gibi güzeldir anlamında kullanılan bir ad.
Oğulbalı1. Çok güzel, eksiksiz. 2. Erkek çocuktan olan. 3. Beyaz ve iyi bal.
Oğulbaşİlk doğan erkek çocuk.
OğulbayZenginlik getiren çocuk.
OğulcanÇok sevgili çocuk.
OğultanSabahleyin doğan çocuk.
OğultekinBiricik, benzersiz çocuk.
OgünAnımsanan, belirli bir günde doğan kimse.
Oğur1. Uğur. 2. Samimi, içten dost. 3. Bir şey yapabilmek için ele geçen zaman veya elverişli durum.
OğuralpUğurlu, mutlu yiğit.
Oguş1. Oymak. 2. Hısım, akraba. 3. Bereket.
ÖğütBir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz.
ÖğütalÖğüt dinle anlamında kullanılan bir ad.
Oğuz1. Sağlam, gürbüz, güçlü delikanlı. 2. Temiz kalpli dost, iyi arkadaş. 3. Kır adamı, köylü. 4. Saf, deneyimsiz kimse. 5. Türklerin en büyük boylarından birinin ve bu boydan olan kimselerin adı.
OğuzalpGerçekten dost olan yiğit.
OğuzataGerçek dost olan ata.
OğuzbalaGüçlü, kuvvetli çocuk.
OğuzerGüçlü, kuvvetlü kimse.
OğuzhanGüçlü, kuvvetli hükümdar.
OğuzkanGüçlü, kuvvetli soydan gelen kimse.
OğuzmanGüçlü, sağlam, iyi yürekli, dost kimse.
OğuztanGüçlü kuvvetli, iyi yürekli kimse.
OğuztüzünYumuşak huylu, güçlü kuvvetli kimse.
ÖkAkıl, hatır, zekâ, zihin.
OkakınOklarla yapılan saldırı.
OkalOkunu al, savaşa hazırlan anlamında kullanılan bir ad.
OkandanTanrı'dan gelen, Tanrı'nın verdiği.
OkarBaşında ok biçiminde bir tel demeti bulunan balıkçıl, telli balıkçıl.
OkatOkat anlamında kullanılan bir ad.
OkatanOk atan, ok fırlatan.
OkatarOk atan, ok fırlatan.
OkatayTanınmış ok atıcısı.
Okay1. Satürn gezegeni. 2. Beğenme.
OkboğaGüçlü, kuvvetli ok atıcısı.
OkcanCanlı, hareketli, canı tez.
Okçun1. Uzak, öte.2. Uzakta bulunan.
OkdağDağlarda gezen okçu.
OkdemirGüçlü, kuvvetli kimse.
ÖkeerAkıllı, bilgili kimse.
ÖkelikAkıllılık, bilgelik.
OkerHızlı, canlı, hareketli kimse.
OkerginHareketli, canlı olgun kimse.
OkgüçOk gibi güçlü ve hızlı kimse.
OkgüçlüOk gibi çevik, hızlı ve güçlü olan kimse.
OkhanHareketli, güçlü hükümdar.
OkkanHareketli ve güçlü soydan gelen kimse.
Okman1. Ok gibi hızlı, güçlü kimse. 2. Okçu.
ÖkmenAkıllı, zeki, bilgili kimse.
ÖkmenerAkıllı, bilgili kimse.
Okşak1. Benzeyiş. 2. Benzeyen, andıran.
OksalOk at anlamında kullanılan bir ad.
OksaldıOk attı, fırlattı" anlamında kullanılan bir ad.
OksalmışOk atmış, ok fırlatmış kimse.
OksarOkunu hazırla anlamında kullanılan bir ad.
OksayOkları hazırla anlamında kullanılan bir ad.
OksevOku sev anlamında kullanılan bir ad..
OksuOk gibi güçlü ve su gibi temiz olan.
OktaşOk gibi hızlı, taş gibi sağlam olan kimse.
OktayOk gibi güçlü olan eşsiz kimse.
ÖkteAkıllı, zeki, anlayışlı, bilgili.
Öktem1. Güçlü. 2. Onurlu.
Öktemer1. Güçlü kimse.2. Onurlu kimse.
Ökten1. Akıllı, bilgili.2. Kahraman, cesur.
Öktener1. Akıllı, bilgili kimse.2. Kahraman, cesur kimse.
OktunçOk gibi hareketli, tunç gibi sağlam olan kimse.
OktüreOk gibi hareketli dürüst kimse.
OktüremişOk gibi hareketli ve hızlı olan kimse.
OktürkGüçlü, hareketli Türk.
OkumuşÖğrenim görmüş, bilgili.
OkurOkumayı seven, okuyan kimse.
Okuş1. Zekâ, akıl, anlayışlılık. 2. Çağrı, davet.
OkuşluZeki, akıllı, anlayışlı.
Okuyan1. Okumayı seven. 2. Çağıran, davet eden.
OkverOkuyuver, oku anlamında kullanılan bir ad.
OkverdiOkudu, okuyuverdi anlamında kullanılan bir ad.
OkyalazHareketli ve hararetli kimse.
OkyanusAna karaları birbirinden ayıran büyük deniz.
OkyarHareketli, canlı dost.
OkyayOk gibi hızlı yay gibi sert olan..
Olca1. Ganimet. 2. Kadın esir. 3. Bolluk, bereket.
OlcabayGanimet alan kimse.
OlcanGerçek dost ol anlamında kullanılan bir ad.
Olcay1. Baht, talih, şans. 2. Bahtlı, talihli.
OlcayhanÇanslı, bahtlı hükümdar.
OlcaytoBahtlı, şanslı, talihli.
OlcaytürkŞanslı, talihli Türk.
ÖlçümÖlçülerek elde edilen sonuç.
Olçun1. Eli işe yatkın, becerikli, usta. 2. Kendini olduğundan üstün gösteren. 3. Hekimlik taslayan kimse.
OldaçŞişman, büyümeye ve gelişmeye elverişli olan.
OldağYücel, yüksel anlamında kullanılan bir ad.
Ölen1. Çiçek açmış çayır. 2. Şarkı. 3. Sulak arazi. 4. Nemli, yaş.
OlgaçOlgun, yetişkin, iyi gelişmiş.
OlgunBilgi, görgü ve hoşgörüsü gelişmiş kimse.
OlgunerYetişmiş, iyi gelişmiş kimse.
OlgunsoyOlgun, yetişmiş bir soydan gelen kimse.
Olgunsuİnsana ölümsüzlük verdiğine inanılan hayat suyu.
OlkıvançKıvanç duyacağın işler yap anlamında kullanılan bir ad.
OlpakHer zaman temiz, dürüst bir insan ol anlamında kullanılan bir ad.
OlsanAdın duyulsun, ünlü ol anlamında kullanılan bir ad.
Oluk1. Olgun, olgunlaşmış. 2. Irmak. 3. Çay ve dereden küçük akarsu.
OluşOluşma, meydana gelme, varlık kazanma.
Omaca1. Bel kemiği. 2. Topuk kemiği.
Omay1. Seçkin, seçilmiş. 2. Özet, öz.
Ömer1. Yaşama, yaşayış, hayat, canlılık. 2. İkinci halife.
OmurOmurgayı oluşturan kemiklerin ortak adı.
ÖmüralUzun ömürlü ol anlamında kullanılan bir ad.
ÖmürlüUzun yaşayan, uzun ömürlü.
ÖnadAdı önde gelen, tanınan.
ÖnalÜstün gel, başta ol anlamında kullanılan bir ad.
ÖnalanÖnce davranan, üstün gelen, başta olan.
Onan1. Daha iyi bir duruma giren, mutlu olan. 2. Hastalıktan, dertten kurtulan.
Onar1. Daha iyi bir duruma giren, mutlu olan. 2. Hastalıktan, dertten kurtulan.
Onaran1. Düzelten, yararlı bir duruma getiren. 2. İyileştiren, tedavi eden. 3. Başaran, bitiren.
Onat1. İyi, güzel, düzgün. 2. İyi yaradılışlı. 3. Doğru, dürüst, nitelikli. 4. Kolay.5. Uygun, münasip, yakışır.6. İyi ahlâklı.
Onatkanİyi, dürüst, temiz bir soydan gelen.
Onatkutİyi yaradılışlı, kutlu kimse.
Onatsüİyi, güzel, dürüst asker.
OnayUygun bulma, onaylama.
Önaydınİlerisi, önü aydınlık olan.
Öncel1. Birine göre kendinden önce yerini tutmuş olan kimse. 2. Bizden önce yaşamış olanlar.
Öncü1. Kılavuz, rehber. 2. Önder. 3. Yeni bir görüş ve akım başlatan kimse.
Önder1. Bir topluluğa başkanlık eden kimse. 2. Önde giden, yol gösteren, kılavuz.
ÖnderolÖnderlik yap anlamında kullanılan bir ad.
ÖndeşYol gösteren, rehber, kılavuz.
Öndünç1. Haberci. 2. Başta olan.
ÖnemliÖnemi olan, değerli.
ÖneriÖne sürülen görüş, düşünce, teklif.
Öneş1. Rehber, kılavuz. 2. İnat.
ÖneyÖnde olan, önde gelen, üstün.
Öngörİleriyi düşünerek, göz önünde tutarak davran anlamında kullanılan bir ad.
Öngörenİleriyi düşünerek, göz önünde tutarak davranan.
Ongu1. Gönül rahatlığı, mutluluk, sağlık. 2. Bayındırlık, gelişmişlik.
Öngülİlk çocuğa verilen bir ad.
Ongun1. Eksiksiz, tam. 2. Verimli, bol. 3. Kutlu, uğurlu, beğenilen kimse. 4. Kurtulmuş, onmuş. 5. Gelişmiş, gürbüz. 6. Bayındır.
OngunalpKutlu, uğurlu, beğenilen yiğit.
OngunerKutlu, uğurlu, beğenilen kimse.
OngunsuKutlu, uğurlu, beğenilen soydan gelen kimse.
Öngüt1. Saklanarak yanaşma, izinden yürüme. 2. Hücum etmek için elverişli yer.
ÖnizDaha önce iz bırakmış olan, ünlü.
ÖnkalÖnde ol, ileride ol anlamında kullanılan bir ad.
Önnurİlk çocuğa verilen bir ad.
ÖnolBaşta gel, önde ol anlamında kullanılan bir ad.
ÖnsalÖnde ol, ileride ol anlamında kullanılan bir ad.
ÖnsavBaşta gelen düşünce.
ÖnselHiçbir denemeye dayanmayan, yalnız akıl yoluyla yapılan.
ÖnsoyTanınan, önde gelen soydan olan kimse.
ÖntaşGüçlü, lider olan kimse.
OnukerSevilen, sevgili insan, saygıdeğer.
OnuktanSevgili, aziz kimse.
OnuktekinSevilen, sayılan benzersiz insan.
Onulİyileş, iyi ol, sağlıklı ol anlamında kullanılan bir ad.
Onultanİyileştiren, düzelten, sağlığına kavuşturan.
Onur1. İnsanın kendine karşı duyduğu saygı. 2. Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı değer, şeref.
OnuradOnuruyla tanınmış kimse.
OnuralŞan ve şeref kazan anlamında kullanılan bir ad.
OnuralpOnuruyla tanınmış yiğit.
OnurkanOnurlu bir soydan gelen kimse.
OnurluOnurlu, şerefli kimse.
OnursalSaygı için verilen veya övünç için kabul edilen, fahri (başkanlık, üyelik, profesörlük vb. unvan).
OnursanOnuruyla tanınmış, şerefli kimse.
OnursevOnurlu olmayı sev anlamında kulanılan bir ad.
OnursevenOnurlu olmayı seven.
OnursoyOnurlu soydan gelen.
OnursuOnurlu bir soydan gelen.
OpakCin, peri gibi doğaüstü yaratık.
Orak1. Ekin biçme zamanı, hasat. 2. Ekin biçme aracı.
OralKaleyi, şehri ele geçir, zaptet anlamında kullanılan bir ad.
OralmışKale, şehir almış, zaptetmiş.
Oran1. Ölçü, nispet, derece. 2. Tahmin. 3. Ölçülü, hesaplı. 4. Anlayış. 5. Abartma, abartı. 6. Özel işaret, nişan.
Oranlı1. Oranı olan, ölçülü. 2. Anlayışlı, akılcı. 3. Ilımlı.
Oray1. Ateş gibi kızıl renkli ay. 2. Şehirli, şehirde yaşayan.
OrcanKale veya şehirde bulunanların yakın dostu.
OrcanerKalede veya şehirde bulunanların yakın dostu.
Ören1. Eski yapı veya kent kalıntısı. 2. Şehir, kent. 3. Köy. 4. Bitek ova. 5. Ormanlık yer
ÖrenelEliyle bir şeyler ören kimse.
ÖrfiTörenlerle, âdetlerle ilgili.
ÖrfiyeTörelerle, âdetlerle ilgili.
Örge1. Yükselen, yukarı çıkan. 2. Yukarı, üst. 3. Herhangi bir yapıttaki süsleyici öge.
Örgen1. Organ. 2. İnce halat, urgan.
OrgülAteş gibi kırmızı renkli gül.
OrgunalpGizlenmiş, saklanmış yiğit.
OrguntayGizlenmiş, saklanmış kimse.
OrhanŞehrin yöneticisi, hâkimi.
OrhunOrta Asya Türklerinin kullandığı en eski yazı.
OrkideÇiçeklerinin güzelliği nedeniyle seralarda yetiştirilen değerli bir süs bitkisi.
OrkuşAteş kırmızısı renkli bir kuş.
OrkutKutlu, uğurlu şehir.
OrkutayKutlu, uğurlu şehir.
OrmanAğaçlarla örtülü geniş alan.
Örnek1. Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey. 2. Durumu ve niteliği benimsenmeye değer kimse.
ÖrsÜzerinde maden dövülen, çelik yüzeyli demir kütle.
ÖrsayYüce olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
ÖrselSel gibi çağlayan değerli kimse.
ÖrskanSağlam bir soydan gelen kimse.
Ortaç1. Tepe. 2. Mirasçı. 3. Veliaht.
OrtakBirlikte iş yapan, ortaklaşa yararlarla birbirlerine bağlı kimselerden her biri.
OrtanAteş renginde kızıl tan.
Ortanca1.Yaş bakımından üç kardeşin büyüğü ile küçüğü arasında bulunan.2. Büyüklük, irilik bakımından üç nesne arasında sondan veya baştan ikinci gelen. 3. Lati Taşkırangillerden, kırmızı, pembe veya mor renkli çiçeklerini yaz başında açan, gölgelik yerlerde yet
ÖrtaşKuvvetli, güçlü olan değerli kişi.
ÖrtayDeğerli, saygın kişi.
OrtunçAteş renginde tunç.
Oruç1. Tanrı'ya ibadet amacıyla yeme, içme vb. şeylerden belli bir süre veya biçimlerde kendini alıkoyma.2. Çok sevilen veya istenen şeylerden uzak durma.
Oruk1. Aile, oymak. 2. Göçmen olarak gelip bir yere yerleşen. 3. Yol, çare, imkân.
Orum1. Gurur. 2. Geniş orman, çalılık.
Orun1. Özel yer. 2. Önemli bir görevlinin çalıştığı yer, makam. 3. Gizli, habersiz. 4. Huy, yaradılış.
ÖründüSeçkin, seçilmiş, beğenilen.
Osman1. Bir tür kuş veya ejderha.2. Hz. Muhammet'in damadı, üçüncü halife. 3. Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk hükümdarı.
ÖşmeSuyun topraktan kaynadığı yer, kaynak.
OtağBüyük ve süslü çadır.
Otakçı1. Otağ yapan veya satan kimse. 2. Orduda otağ kuran er.
Otamışİyileştiren, sağaltan.
Otaran1. Hayvanlar otlatan çoban. 2. Beğenen, isteyen.
ÖtleğenSığırcığa benzeyen ötücü bir kuş.
ÖtnüYalvarma, dileme, isteme, rica.
Otuk1. Çakmak. 2. Çakmak taşı.
Ötüken1. Oğuz Destanı'nda Tiyenşan dağlarıyla Orhun havzası arasında bulunduğu belirtilen, ormanlık, kutsal bölge. 2. Moğ. Yer ilahesi.
ÖtünYalvarma, dileme, isteme.
Öveçİki üç yaşındaki erkek koyun.
ÖvgüBirini veya bir şeyi övmek için söylenen söz veya yazılan yazı.
ÖvgülÖvülmeye değer, nitelikli kimse.
ÖvülBaşarılarınla, iyi niteliklerinle kendini beğendir, övgü kazan anlamında kullanılan bir ad.
ÖvünBaşarılarınla, iyi niteliklerinle kendini yücelt anlamında kullanılan bir ad.
ÖvünalÖvünerek al anlamında kullanılan bir ad.
ÖvünçÖvünmeye yol açan, övünülecek şey.
Oy1. Düşünce, görüş. 2. Bir sorunla ilgili düşünceyi işaret, söz veya yazıyla belirtme.
Oya1. Genellikle ipek ibrişim kullanılarak iğne, mekik, tığ veya firkete ile yapılan ince dantel. 2. İnce, güzel, nazik.
Oyaçiçekİnce, kibar, nazik kız.
OyalDüşüncesine başvur anlamında kullanılan bir ad.
Oyalı1. Oya ile süslenmiş. 2. Oya gibi güzel, zarif.
OyalpGörüş, düşünce sahibi yiğit.
OybozanGörüşe, düşünceye karşı çıkan.
OyhanGörüş, düşünce sahibi hükümdar.
Öykü1. Ayrıntılarıyla anlatılan olay.2. Hikâye
OykutKutlu, mutlu düşünceye sahip olan.
Oylumİçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş.
Oymak1. Birçok boydan oluşan, göçebe veya yerleşik topluluk, aşiret. 2. İzcilikte küçük birlik. 3. Semt, mahalle. 4. Arazinin alçak, çukur yeri. 5. Hısım, akraba.
OymanGörüş, düşünce sahibi kimse.
ÖymenEvcimen, evine bağlı kimse.
Oytun1. Kutsal, mübarek. 2. Beğenilen, güzel yer. 3. Alçak yer, ova.
Öz1. Bir kimsenin benliği, manevi varlığı. 2. Bir şeyin temel ögesi. 3. Kan bağı ile bağlı olan, üvey olmayan. 4. Katıksız, arı.
ÖzakÖzü temiz, doğru kimse.
ÖzakanKatıksız, saf bir biçimde akan.
Özakınİçten gelerek yapılan akın.
Özakıncıİçten gelerek akın yapan kmse.
ÖzaktuğBaşıa beyaz tuğ takmış kimse.
ÖzalÖzünü al, gerçeğini al anlamında kullanılan bir ad.
ÖzalpÖzünde yiğit olan kimse.
ÖzalpmanÖzünde yiğit olan kimse.
ÖzalpsanYiğitliğiyle tanınan kimse.
ÖzaltanGerçek hükümdar olan kimse.
ÖzaltayÖzünde yükseklik, yücelik olan kimse.
ÖzaltınÖzü altın gibi değerli olan kimse.
ÖzaltuğKırmızı tuğ takınmış olan kimse.
Ozan1. Şiir yazan, şair. 2. Halk şairi. 3. Şakacı, güzel ve tatlı konuşan.
OzanalpŞakacı, tatlı dilli, şiir söyleyen yiğit.
OzanayŞakacı, tatlı dilli, şiir söyleyen kimse.
OzanerŞakacı, tatlı dilli, şiir söyleyen kimse.
OzansoyŞakacı, tatlı dilli, şiir söyleyen bir soydan gelen.
OzansüŞakacı, tatlı dilli, şiir söyleyen asker.
ÖzantYeminine bağlı kimse.
ÖzardaSonradan gelen kimse.
ÖzarıArı gibi çalışkan kimse.
ÖzarkınÖzü yavaş, sakin olan kimse.
ÖzaslanAslan gibi güçlü, soylu kimse.
ÖzataGerçekten ataya yaraşır olan kimse.
ÖzatayÖzü herkesçe tanınan kimse.
ÖzayÖzü ay gibi temiz, parlak, aydınlık olan kimse.
ÖzaydınÖzü temiz, aydınlık kimse.
ÖzayhanÖzünde hükümdarlık olan kimse.
ÖzaytanSabahın ilk vakitleri gibi aydınlık ve parlak olan.
ÖzbağGerçek dost olan kimse.
ÖzbalBalın özü gibi tatlı olan kimse.
ÖzbaşGerçek önder, kılavuz.
ÖzbatuGerçekten üstün gelen, yenen.
ÖzbayGerçekten zengin olan kimse.
ÖzbaydarGerçekten zengin olan kimse.
Özbek1. Güçlü, cesur, korkusuz kimse. 2. Orta Asya’da yaşayan bir Türk boyu ve bu boydan gelen kimse.
ÖzbekkanÖzbek soyundan gelen kimse.
ÖzbenGerçekten ben anlamında kullanılan bir ad.
ÖzbeyGerçekten bey olan kimse.
ÖzbilÖzünü bil, aslını tanı anlamında kullanılan bir ad.
ÖzbilekBileği güçlü olan kimse.
ÖzbilenÖzünü bilen, kendisini tanıyan kimse.
ÖzbilgeGerçekten bilgili olan kimse.
ÖzbilginGerçekten bilgin olan kimse.
ÖzbilirKendini bilen kimse.
ÖzbirÖzü, sözü bir olan kimse.
ÖzboğaGerçekten güçlü, kuvvetli olan kimse.
ÖzçamÖzü çam gibi doğru olan kimse.
ÖzcanGerçekten dost olan kimse.
ÖzcananGerçek sevgili olan.
ÖzcebeSavaşa hazır olan kimse.
ÖzçelikÖzü çelik gibi sert ve güçlü olan kimse.
ÖzçevikCanlı, çevik, hareketli kimse.
ÖzçınÖzü doğru, saf, temiz kimse.
ÖzçınarÖzü çınar ağacı gibi doğru ve dürüst olan kimse.
ÖzdağÖzü dağ gibi yüce olan kimse.
ÖzdalÖzü dal gibi nazik ve zarif oaln kimse.
ÖzdamarÖzünde inatçılık olan kimse.
ÖzdeğerÖzü değerli olan kimse.
Özdek1. Temel, esas, kök. 2. İç, öz, çekirdek. 3. Madde.
ÖzdemirÖzü demir gibi güçlü olan kimse.
Özden1. Soyca temiz, köleliği olmayan özgür kimse. 2. Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili. 3. Suların geçtiği yer, su geçidi. 4. Özsu.
ÖzdenerSoyca temiz, köleliği olmayan özgür kimse.
ÖzderenDerli toplu kimse.
ÖzdeşHer türlü nitelik bakımından eşit olan, benzer olan.
ÖzdilekCandan dilenen dilek.
ÖzdilmaçGüvenilir çevirmen.
ÖzdinçÖzü canlı olan kimse.
ÖzdinçerÖzü canlı olan kişi.
ÖzdoğalGerçekten doğal olan.
ÖzdoğduÖz kardeş olarak dünyaya geldi anlamında kullanılan bir ad.
ÖzdoğruÖzü temiz, dürüst, doğru olan kimse.
ÖzdorukÖzü yüce olan kimse.
ÖzduranÖzü sakin olan kimse.
ÖzdurduÖzü sakinleşti anlamında kullanılan bir ad.
ÖzduruÖzü temiz ve dürüst olan kimse.
ÖzdurulÖzü sakinleşsin anlamında kullanılan bir ad.
ÖzdurumÖzü sakin, durulmuş kimse.
Özek1. Güç. 2. Çalışkan. 3. Küçük dere. 4. Ağacın, bitkinin içi, özü. 5. Bitki filizi. 6. Bir şeyin ortası. 7. Sel yarıntısı.
ÖzekanCanlı, hareketli kimse.
Özel1. Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan. 2. Devlete değil, kişiye ait olan. 3. Her zaman görülenden, olağandan farklı, dikkate değer.
Özen1. Bir işin elden geldiğince iyi olması için gösterilen çaba. 2. İçerlek, en içeride olan. 3. İlk söz. 4. Birbirine yakın iki dağın arasındaki uzaklık, ara. 5. Dere, ırmak.
ÖzenayÖzen gösteren kimse.
Özenç1. İstek. 2. Gıpta, imrenme.
ÖzenderEnder bulunan yaradılışta olan, değerli.
ÖzenginÖzü sağlam, dürüst olan kimse.
ÖzengülKendisine özen gösteren güzel kadın.
ÖzenirÇaba gösteren, en iyisini yapmaya çalışan kimse.
ÖzenliKendisine özen gösteren kimse.
ÖzercanYiğit, doğru kimse
ÖzerdemBütün erdemleri özünde toplayan kimse.
ÖzerdimÖzüne, gerçeğine erdim, ulaştım anlamında kullanılan bir ad.
ÖzerdinçÖzünden canlı, dinç olan erkek.
ÖzerekAsıl amaç, ulaşılmak istenen şey.
ÖzerhanGrçekten yiğit olan hükümdar.
ÖzerinçGerçek huzura kavuşmuş kimse.
ÖzerkKendi kendini idare edebilen kimse.
ÖzerkinGerçek özgür kimse.
ÖzerkmenÖzünden güçlü olan kimse.
ÖzermanGerçekten yiğit, kahraman, yürekli kimse.
ÖzerolGerçek yiğit ol anlamında kullanılan bir ad..
ÖzertanGerçekten erdemli olan kimse.
ÖzertemGerçekten erdemli olan kimse.
OzganÖne geçen, kazanan, başarılı.
Özge1. Başka. 2. Yabancı. 3. İyi, güzel. 4. Şakacı. 5. Cana yakın, sıcakkanlı.6. Yürekli, gözü pek.
Özgebayİyi, güzel, yürekli erkek.
ÖzgeciKişisel yarar gözetmeden başkasına yararlı olmaya çalışan kimse.
Özgeerİyi, güzel, cana yakın erkek.
ÖzgenÖzü geniş, rahat, sakin kimse.
ÖzgenalpÖzü geniş, rahat, sakin yiğit.
ÖzgenayÖzü geniş, rahat, sakin kimse.
ÖzgenerÖzü geniş, rahat, sakin kimse.
Özgerİyi, güzel,cana yakın kimse.
Özgü1. Kutsal. 2. Özellikle birine veya bir şeye ait olan.
ÖzgüçÖzü güçlü, kuvvetli kimse.
ÖzgülayÖzü gül gibi olan güzel.
ÖzgüleçGüler yüzlü, içten gülen kimse.
ÖzgülümGerçekten gül gibi güzel olanım anlamında kullanılan bir ad.
Özgün1. Nitelikleri bakımından benzerlerinden ayrı ve üstün olan. 2. Yalnız kendine özgü bir nitelik taşıyan.
ÖzgünayKendisine has nitelikleri olan güzel.
ÖzgünelKendisine has becerileri olan kimse.
ÖzgünerKendine özgü nitelikleri olan kimse.
ÖzgüneşÖzü güneş gibi parlak ve aydınlık olan kimse.
ÖzgüneyKendisine has nitelikleri olan güzel.
Özgür1. Kendi kendine hareket etme, davranma, karar verme gücü olan. 2. Tutuklu olmayan, hür. 3. Başkasının kölesi olmayan. 4. Bağımsız.
ÖzgürcanÖzgürlüğe düşkün kimse.
ÖzgürelBağımlı olmayan, özgür davranan kimse.
ÖzgüvenKendine güvenen kimse.
ÖzhakanHükümdar soyundan gelen kimse.
ÖzhanHükümdar soyundan gelen kimse.
ÖzilGerçekten o memleketten olan kimse.
ÖzilterYurdun gerçek koruyucusu, savunucusu olan kimse.
ÖzinalGerçek arkadaş, dostolan kimse.
ÖzinanGerçekten inançlı olan kimse.
ÖzipekÖzü ipek gibi saf ve dürüst olan kimse.
ÖzişGerçektem eş olan kimse.
ÖzkalÖzün değişmesin, hep böyle kal anlamında kullanılan bir ad.
ÖzkanTemiz ve asil soydan gelen kimse.
ÖzkarÖzü kar gibi temiz olan kimse.
ÖzkayaÖzü kaya gibi güçlü olan kimse.
Özkayraİçten gelen bağış, iyilik.
Özke1. Sağlam, sağlıklı. 2. Temiz yürekli.
ÖzkentGerçekten şehirli olan kimse.
ÖzkerSağlam, temiz yürekli kimse.
ÖzkermanSağlam, temiz yürekli kimse.
ÖzkınÖzü kın gibi korucucu, saklayıcı olan.
ÖzkınalÖzü kın gibi koruyucu olan kimse.
ÖzkınayÖzü kın gibi koruyucu olan kimse.
ÖzkoçGerçekten koç gibi kuvvetli ve güçlü kimse.
ÖzkökÖzü sağlam olan kimse.
ÖzkulaGerçekten kula renginde olan.
ÖzkutGerçek kut, mutluluk.
ÖzkutalGerçek mutluluk senin olsun anlamında kullanılan bir ad.
ÖzkutayÖzü uğurlu ve ay gibi parlak olan kimse.
ÖzkutluÖzü kutlu, uğurlu olan kimse.
ÖzkutsalÖzüne mutluluk saç anlamında kullanılan bir ad.
Özlek1. Toprağın özü, verimli yeri. 2. Zaman. 3. Doğaüstü güç.
ÖzlemBir kimse veya bir şeye duyulan aşırı görme, kavuşma arzusu, hasret.
ÖzlenÖzlenecek kadar sevilen kişi ol anlamında kullanılan bir ad.
ÖzlenenÖzlem duyulan, kavuşmak istenilen, sevilen kimse.
ÖzlerÖzlem duyan, kavuşmak isteyen kimse.
ÖzleyişÖzleme, özlem duygusu.
Özlü1. Özü, benliği olan. 2. İçten, gerçek.
ÖzmenÖzü sağlam, iyi kişilikli kimse.
ÖzmertGerçekten mert olan kimse.
ÖzmutÖzünde mutlu olan kimse.
ÖznurÖzü ışıklı, aydınlık kimse.
ÖzöğeBir şeyin aslı, özü.
ÖzoğuzGerçekten yiğit olan kimse.
ÖzokÖzü ok gibi güçlü olan kimse.
ÖzoktayOk gibi güçlü olan eşsiz kimse.
ÖzolÖzün değişmesin, olduğun gibi görün anlamında kullanılan bir ad.
ÖzpalaGerçekten yiğit kimse.
ÖzpolatÖzü çelik gibi sağlam olan kimse.
ÖzşahinÖzü şahin gibi güçlü olan kimse.
ÖzsanlıAdı duyulmuş, ünlü.
ÖzselÖzle ilgili, öze ilişkin.
ÖzşenÖzü hep neşeli olan kimse.
ÖzsoyTemiz, iyi, köklü soydan gelen kimse.
ÖzsözlüSözünden dönmeyen, sözünü tutan kimse.
ÖzsuBitki ve hayvan dokularında bulunan sulara verilen ad.
ÖzsüerGerçekten asker olan kimse.
ÖzsunKendini göster anlamında kullanılan bir ad.
ÖzsungurGerçekten soğukkanlı, sakin kimse
Özsütİyi süt emmiş, soylu, temiz kimse.
ÖztanırKendini tanıyan, bilen kimse.
ÖztarhanAyrıcalıklı, saygın bir kişiliğe sahipolan kimse.
ÖztaşÖzü taş gibi sağlam olan kimse.
ÖztayÖzü genç olan kimse.
Öztaylanİnce, kibar, güzel, uzun ve düzgün boylu kimse.
ÖztinelRuhsal yönden sağlıklı erkek.
ÖztinerRuhsal yönden sağlıklı erkek.
ÖztokluGönlü doymuş kimse.
ÖztunçÖzü tunç gibi güçlü olan kimse.
ÖztürkKatıksız, saf Türk.
ÖzüakÖzü tertemiz olan kişi.
ÖzüdoğruÖzü doğru olan kimse.
ÖzümKardeş gibi tutulup sevilen kimse.
Özün1. Hakkıyla kazanılmış ün. 2. Şan.
ÖzüpekRuhen güçlü olan kimse.
ÖzütokGönlü doymuş kimse.
ÖzverÖzveride bulun anlamında kullanılan bir ad.
ÖzverdiÖzveride bulundu" anlamında kullanılan bir ad.
ÖzverenÖzveride bulunan, fedakâr kimse.
ÖzveriBir amaç veya kişi için kendi yararlarından vazgeçme, fedakârlık.
ÖzvermişÖzverili davranan, fekakâr.
ÖzyayÖzü yay gibi sert olan kimse.
Pak1. Temiz, arı. 2. Saf, katışıksız. 3. Kutsal, mübarek.
PakalınDürüst, doğru, iyi tanınmış kimse.
Pakbaz1. İçten bağlı, vefalı. 2. Aziz.
Pakelİyi işler yapan, doğru kimse.
PakerTemiz, dürüst, iyi kimse.
Pakize1. Temiz, lekesiz. 2. Halis, saf.
PakkanTemiz soydan gelen kimse.
PakmanTemiz, dürüst, soylu kimse.
PaksanTemiz, doğru, namuslu tanınmış kimse.
PaksuSu gibi temiz ve saf olan kimse.
PaksütTemiz süt emmiş, soyu temiz kimse.
PamirOrta Asya’da Tacikistan, Çin, Sincan Uygur Özerk sınırında bulunan lalenin ana vatanı olan ve Himalaya Dağlarının kuzey silsilelerini teşki eden sıra dağların adı.
Pamuk1. Koza biçimindeki meyvesi, üç, dört, beş dilimli olan, sıcak bölgelerde yetişen tarım bitkisi. 2. Bu bitkinin tohumlarının çevresinde oluşmuş, ince, yumuşak tellerin adı. 3. Yumuşak huylu, ince kişi.
Papatyaİlkbaharda çiçek açan, taç yaprakları beyaz, ortası sarı kömeçli bir kır çiçeği.
ParlaIşık saç, ışılda, ün kazan, tanın anlamlarında kullanılan bir ad.
Parlak1. Parlayan, ışıldayan. 2. Temiz. 3. Çok başarılı.
ParlanurNur gibi parla, ışık saç anlamında kullanılan bir ad.
ParlarIşık saçan, ışıldayan, aydınlık veren.
Payan1. Son, nihayet. 2. Uç, kenar.
Paye1. Aşama, rütbe, derece. 2. Basamak, merdiven basamağı. 3. İkizlerin bir yıldızı, Cevza burcu.
Payende1. Duran, sürekli, daimî. 2. Destek, dayanak.
Payidar1. Saygın, rütbeli. 2. Kalıcı.
Pek1. Sert, katı. 2. Sağlam, dayanıklı. 3. Hızlı.
PekayÇok parlak, çok güzel.
PekbalÇok tatlı, çok sevimli.
PekdeğerÇok değerli, çok kıymetli.
PekkanSağlam, temiz soydan gelen.
PekşenŞen, neşeli, mutlu kimse.
PelinBileşikgillerden, yapraklarında acı, ıtırlı bir madde bulunan, hekimlikte ve içki yapımında kullanılan bir bitki.
PelitÇınar, meşe vb. ağaçların meyvesi.
PembeBeyaz ile kırmızının karışmasından oluşan açık renk.
Perçem1. Kâkül. 2. Yele. 3. Mızrak, bayrak gibi şeylerin başlarına konan püskül.
Peri1. Doğaüstü güçleri olduğuna inanılan, düşsel dişi varlık. 2. Çok güzel, çok alımlı kadın.
PericanPeri gibi güzel olan.
PeriçehrePeri yüzlü, peri kadar güzel.
Peride1. Uçmuş. 2. Soluk, solmuş.
Perihan1. Büyücü, perileri davet eden. 2. Periler hükümdarı.
PerinişanPeri gibi, periye benzeyen.
PerinurNur yüzlü, peri kadar güzel.
PeriruPeri yüzlü, çok güzel.
PeriveşPeri gibi, çok güzel.
Perizat1. Peri çocuğu. 2. Güzel, çok güzel.
Perize1. Kırmızı altın. 2. Ateşte pişirilen ekmek.
PervaneGeceleri ışık çevresinde döner küçük kelebek.
PerverBüyüten, yetiştiren, besleyen, koruyan, eğiten.
PervinÜlker yıldızı, Süreyya.
Perviz1. Üstün, galip. 2. Güzellik. 3. Cilve.
Pesen1. Kırağı, çiy. 2. Sis. 3. İnce ince yağan kar, çisenti.
Pesent1. Beğenen, beğenmiş. 2. Beğenme, seçme.
Petek1. Arıların yumurtalarını bırakmak ve bal depo etmek için yaptığı bal mumu yuvacıklar. 2. Arı kovanı. 3. Topraktan, çamurdan yapılan tahıl ambarı.
PiranYaşlılar, ulu erenler, ermişler.
PiruzeMavi renkli, değerli bir süs taşı, firuze.
PınarYerden kaynayarak çıkan su, kaynak.
Pırıl1. Çok parlak, çok ışıklı.2. Çok temiz 3. Eksiksiz.
PırıltıPırıldayan şeyin çıkardığı ışık.
PırlantaDeğerli bir tür elmas.
PıtırcaKoyu pembe renkli bir bahar çiçeği.
Pıtrak1. Dikenli tohumu insanların giysilerine, hayvanların tüylerine yapışan bir ot. 2. Ağaç dallarında kuruyup dikenleşen küçük budaklar.
Polat1. Çelik. 2. Güç, kuvvet.
Poyraz1. Kuzeydoğudan esen soğuk rüzgâr. 2. Kuzey yönü.
PrensesHükümdar ailesinden olan kadın.
Pullu1. Pulla işlenmiş, pulla süslenmiş. 2. Süslü, bezenmiş.
Pürçek1. Şakaklardan sarkan saç, zülüf. 2. Ağaç ve bitkilerin saçak gibi ince kökleri. 3. Oya, püskül, saçak.
Püren1. Kimi ağaçlarda, yapraklardan ayrı olarak süren ince yaprak. 2. Çalılık ve sık otlu yerler. 3. Sarı, kırmızı çiçek açan ufak yapraklı, arıların çok sevdiği bir tür ot. 4. Meşe ağacı filizi.
PürferÇok parlak, aydınlık.
PürşenNeşe dolu, hayat dolu.
Rabbani1. Tanrı´yla ilgili, Tanrısal. 2. Kendini olanca gücüyle Tanrı’ya veren.
Rabia1. Dördüncü. 2. Saatteki salisenin altmışta biri. 3. Tanzimat’tan sonra memurlukta bir rütbe.
RabihYararlı, kazançlı, kârlı.
Raci1. Yalvaran, rica eden. 2. Umutlu, umut veren.
Raciye1. Rica eden, yalvaran. 2. Umutlu.
RadifeDinsel inanışa göre kıyamette üfürülecek surun ikincisi.
RadiyeRıza gösteren, kabul eden, boyun eğen.
Rafi1. Kaldıran, yükselten, yücelten. 2. Tanrı´nın adlarından biri.
RafiaKaldıran, yükselten, destek olan.
RafihRahat ve huzurlu yaşayan.
Rağbet1. İstek, arzu. 2. İstekle karşılama.
Ragibe1. Rağbet eden, isteyen. 2. Bol hediye.
Ragıpİstekli, isteyen, rağbet eden.
Rahi1. Rahat, huzurlu, dingin. 2. Far. Yolcu.
RahileYolcu, sefere çıkan.
Rahim1. Esirgeyen, acıyan, koruyan, merhametli. 2. Tanrı´nın adlarından.
Rahime1. Acıyan, acıyıp esirgeyen, merhametli. 2. Hafif sesli, latif sözlü kız.
Rahman1. Ayrım gözetmeksizin tüm canlılara merhamet eden, koruyan. 2. Tanrı’nın adlarından.
RahmaniTanrı’ya özgü, Tanrı’dan gelen, kutsal.
RahmetAcıma, esirgeme, koruma.
RahmetiKoruyan, esirgeyen.
RahmetullahTanrı’nın esirgemesi, koruması.
RahmiAcıyan, merhamet eden.
RahmiyeAcıyan, merhamet eden.
RahşanParlak, parıltılı, ışıklı.
RahşendeParıldayan, parıldayıcı.
RaifAcıması olan, merhametli.
RaifeAcıyan, esirgeyen, merhametli.
RakibeHerhangi bir alanda üstünlük sağlamaya çalışanlardan her biri.
RakideDurgun, sessiz, hareketsiz.
RakimeYazılan şey, mektup.
Rakip1. Herhangi bir alanda üstünlük sağlamaya çalışanlardan her biri. 2. Koruyucu. 3. "Görüp gözeten" anlamında Tanrının adlarından biri.
Ramazan1. Arabi ayların dokuzuncusu, oruç tutulan ay. 2. Bu ayda doğanlara verilen ad.
RamiOk, mermi vb. atan, kimse.
Ramis1. Kumda saklı. 2. Gerçekleri saklayan.
Ramiz1. Akıllı, zeki. 2. İşaretlerle, simgelerle gösteren.
RanaGüzel, göze hoş görünen.
RaşideAkıllı, doğru yola giden.
Rasih1. Köklü, kök salan 2. Bilgisi çok geniş olan.
Rasiha1. Köklü, kök salan 2. Bilgisi çok geniş olan.
RasimResim yapan, çizgi çizen kimse.
Rasime1. Âdet, eskiden kalma âdet. 2. Tören, merasim.
RasinSağlam, dayanıklı, güçlü.
RaşitAkıllı, doğru yola giden.
Ratibe1. Sıraya koyan, tertipleyen. 2. Görev.
RatipSıraya koyan, tertipleyen.
Rauf1. Esirgeyen, acıyan, çok merhametli. 2. Tanrı adlarından.
RavzaÇimeni, ağacı bol olan yer, bahçe.
RayıhanHan bayrağı, han sancağı.
RaziyeBoyun eğen, kabul eden, rıza gösteren.
RazıBoyun eğen, kabul eden, rıza gösteren.
Rebii1. Baharla ilgili. 2. Baharda doğan kimse.
Rebiyye1. Kış sonlarında yapılan ekim. 2. Eskiden ozanların bahara girerken büyüklere sundukları kaside. 3. Baharla ilgili.
Reca1. Umut, umma. 2. İstek dilek.
Recaiİsteyen, rica eden, yalvaran.
Recep1. Gösterişli, heybetli. 2. Arabi ayların yedincisi ve kutsal sayılan üç aylardan birincisi.
RefetAcıma, esirgeme, merhamet etme.
Refettinİslâm dininin vermiş olduğu acıma, esirgeme duygusu.
RefhanVarlık içinde yaşayan kimse.
RefiğBolluk ve rahat içinde geçinen kimse.
RefihBolluk ve rahat içinde yaşayan kimse.
RefiheBolluk ve rahat içinde yaşayan kimse.
RefiiYüksek, yüce, saygın kimse.
Refik1. Arkadaş, yoldaş. 2. Koca, eş. 3. Yardımcı.
Refika1. Kadın, eş. 2. Kadın arkadaş.
Regaip1. Çok istek gören, beğenilen. 2. Armağanlar. 3. İstekler, arzular.
RehayeddinDinin kurtarıcısı, dini kurtaran.
RehberYol gösterici, kılavuz.
Rekin1. Gururlu, ağırbaşlı. 2. Saygın yüce, yüksek.
Rekine1. Gururlu, ağırbaşlı. 2. Saygın yüce, yüksek.
Remziİşaretle, simgeyle ilgili, simgeli, simgesel.
Remziyeİşaretle, simgeyle ilgili, simgeli, simgesel.
RenanÇok ses çıkaran, çınlayan, inleyip duran.
Rengin1. Renkli, parlak renkli. 2. Güzel, hoş. 3. Süslü.
RenginarAteş renginde olan.
ReşatDoğru yolda yürüme, Hak yolunda ilerleme.
ResetLayık, değer, yakışır.
ResideErişmiş, yetişmiş, olgunlaşmış.
ReşididdinDinin olgunu, dürüst olanı, dini bütün.
ReşikUzun boylu ve yakışıklı erkek.
Reşit1. Doğru yolu tutan. 2. İyi hareket eden, akıllı. 3. Ergin.
Resmî1. Devletle ilgili olan. 2. Törenle yapılan. 3. Çok ciddi.
ResmigülGül biçiminde, gül gibi, gül gibi güzel olan.
Resmiye1. Devlet tarafından veya devlet adına olan. 2. Alayla, törenle olan. 3. Ciddi.
Resul1. Elçi. 2. Peygamber.
ResulhanHükümdarın elçisi.
Revan1. Yürüyen, giden, akan. 2. Ruh, can.
Reviş1. Biçim, tarz, üslup. 2. Tutum, davranış, yol.3. Gidiş, yürüyüş.
ReyhanGüzel kokulu bir süs bitkisi, fesleğen.
ReyyanSuya kanmış, suya doymuş.
Rezin1. Vakarlı, temkinli, ağır, ağırbaşlı. 2. Sağlam.
RezzakAbdürrezzak adının kısaltılmış biçimi.
RezzanAğır, ağırbaşlı, onurlu kimse.
Rical1. Erkekler. 2. Devlet büyükleri.
RifatYükseklik, yücelik, büyüklük.
Rikap1. Büyük, saygın bir kimsenin huzuru, önü. 2. Binilecek yer, üzengi.
Rikkat1. İncelik, naziklik. 2. Sevecenlik, acıma duygusu.
RindanDünya işini hoş görenler, alçak gönüllüler, kalenderler.
RisalettinDinin elçisi, peygamber.
Rıdvan1. Razı olma, hoşnutluk, memnuniyet. 2. Cennetin kapıcısı olan büyük melek.
RıfkıYumuşak huylu, yavaş, ağır kimse.
RıfkıyeYumuşak huylu, yavaş, ağır kimse.
RızaHoşnutluk, memnuniyet.
RızkullahAllah'ın rızkı, Allah'ın verdiği nimet.
Ruat1. Bulut, gök gürültüsü. 2. Konuşkan. 3. Tehdit eden.
Rüçhan1. Üstünlük, üstün olma. 2. Üstün tutma.
Ruhani1. Ruhla ilgili. 2. Gözle görülmeyen. 3. Din adamı.
RuhfezaRuha canlılık katan.
RuhiRuhsal, ruhla ilgili.
RuhinurNur yüzlü, aydınlık yüzlü.
RuhişenŞen ruhlu, neşeli, canlı kimse.
RuhiyeRuhla ilgili,ruha ait.
RuhsalRuhla ilgili olan, ruhi.
RuhşanYüce, üstün, şanlı ruh.
Ruhsar1. Yanak. 2. Yüz, çehre.
RuhsenSen cana can katıyorsun anlamında kullanılan bir ad.
RuhunurYanakları parlayan.
RukiyeBüyü, sihir, efsun.
RüknettinDinin temel direği.
Rüknü1. Bir şeyin en sağlam yanı. 2. Saygın, güçlü, önemli kimse.
RüksanFirdevsi’nin Şahname”sinde geçen, XI. yüzyıl İran efsanevi prensesinin adı.
Rümeysa1. Küçükköpek Takımyıldızı'nda en büyük yıldızın adı. 2. Oğlunu peygamberimize hizmetçi olarak veren kadın sahabelerden birinin adı.
Rüstem1. Yiğit, kahraman. 2. İran'ın efsanevi ünlü pehlivanı ve savaşçısı.
RüştiyeErginlikle ilgili, erginliğe ait.
Rüştü1. Doğru yolda olan kimse. 2. Akıllı, ergin.
Rüsuhi1. Sağlam, güçlü. 2. Becerikli, yetenekli.
RüveydaYavaş yavaş, adım adım.
Rüveyhaİncelik, zariflik.
Rüya1. Düş. 2. Hayal, umut.
Rüzgâr1. Zaman, devir. 2. Dünya. 3. Yel.
RuziyeGündüze ait, gündüzle ilgili.
SaadetMutluluk, bahtiyarlık.
Saadettin1. Dinin mutluluğu.2. Dini uğurlu, kutlu kılan.
SabahGündüzün ilk saatleri, günün başlangıcı.
SabahatGüzellik, yüz güzelliği.
SabahattinDinin güzelliği.
SabahnurSabah ışığı, sabah aydınlığı.
ŞabanArabi ayların sekizincisi, ramazandan önce gelen ay.
Sabar1. Döven, vuran. 2. Bir Türk boyu.
Sabit1. Değişmeyen, kımıldamayan. 2. Kanıtlanmış, anlaşılmış.
Sabite1. Değişmeyen, kımıldamayan. 2. Kanıtlanmış, anlaşılmış.
SabiyeKüçük kız, kız çocuğu.
SabırKatlanma, dayanma,ses çıkarmadan bekleme, tahammül etme.
SabrinnisaKadınların sabırlısı.
SabriyeSabırlı, dayanıklı.
Sabur1. Çok sabırlı. 2. Tanrı adlarındandır.
SacideSecde eden, alnını yere koyan.
SacitSecde eden, alnını yere koyan.
Saçı1. Düğün armağanı. 2. Gelinin başına saçılan şeker, arpa, para gibi şeyler.
Sadak1. Ok koymaya yarayan meşin torba. 2. Sabah yeli.
SadakatDostluk, içten bağlılık, doğruluk, vefalılık.
Sadberk1. Yüz yapraklı, katmerli. 2. Katmerli bir gül türü.
SadegülBir gül kadar sade, temiz ve güzel olan.
Sadhezar1. Yüz bin. 2. Çok fazla.
SadiceKarışık olmayan, düz, yalın, saf.
SadirSadır olan, ortaya çıkan.
Sadıkİçten bağlı, doğru, gerçek dost.
Sadıkaİçten bağlı, doğru, gerçek dost.
SadrettinDinin başı, önderi.
SadriGöğüsle ilgili, göğse ait.
Sadriye1. Göğüsle ilgili, göğse ait. 2. Çocuğun anasıyla olan bağı.
SadullahTanrının kutlu, talihli kıldığı kimse.
SadunMübarek, kutlu, uğurlu.
ŞafakGüneş doğmadan az önce beliren aydınlık.
SaferTemiz yürekli, dürüst kimse.
SaffetSaflık, temizlik, arılık.
SafinazÇok nazlı, çok naz eden.
SafinurÇok nurlu, çok aydınlık, temiz kimse.
SafirMavi renkli, değerli bir korindon türü, gök yakut.
Safire1. İnce, güzel ses. 2. Islık.
SafiyeKatkısız, duru, arı.
SafiyetSaflık, temizlik, masumluk.
SafiyüddinDini temiz, dini pak olan kimse.
SafıgülGül gibi, katıksız, saf, duru, temiz.
SağanHızlı uçan, uzun dar kanatlı küçük kuş.
SağanakŞiddetli ve kısa süreli yağmur.
SağanalpHerkese yararlı olan yiğit.
Sağbudunİyi, temiz, sıcakkanlı halk.
Sağdıç1. Düğünde gelin veya güveye kılavuzluk eden kimse. 2. Dost, arkadaş.
Sağın1. Serap. 2. Yanlışı, eksiği olmayan.
SağınçEmel, istek, amaç, düşünce.
Sağlam1. Sağlıklı. 2. Güvenilirlik. 3. Gerçek, inanılır.
Sağlamer1. Sağlıklı kimse.2. Güvenilir kimse.
SağlarSağ ve sağlıklı olanlar.
Sağlık1. Hasta olmama durumu, esenlik. 2. Güvenilir, inanılır olma durumu.
Sağman1. Sağlıklı kimse. 2. Eksiksiz, kusursuz, güvenilir kimse.
SahabiHz. Muhammed'i görmüş, birlikte bulunmuş kimse.
ŞahaneHükümdarlara yakışacak kadar güzel, eksiksiz olan.
Şahap1. Kıvılcım. 2. Akan yıldız. 3. Cesur, yürekli kimse.
ŞahatGüçlü, güzel cins at, atların şahı.
SahavetCömertlik, el açıklığı.
Sahba1. Al, kızıl. 2. Şarap, özellikle kırmızı şarap.
ŞahbanuHükümdar eşi, şah hanımı.
Şahbaz1. Bir cins iri ve beyaz doğan. 2. Yiğit, cesur, kahraman kimse. 3. Atılgan, becerikli kimse.
ŞahbeyÜstün nitelikli, saygın, yüce kimse.
ŞahdarDallı, budaklı ağaç.
Şaheser1. Değerli, üstün nitelikli. 2. Kalıcı, değerli, üstün yapıt.
ŞahhanımKadınların en güzeli.
Sahibe1. İye, sahip. 2. Koruyan, gözeten. 3. Bir iş yapmış olan. 4. Herhangi bir niteliği olan.
ŞahikaDağ tepesi, dağ doruğu, zirve.
ŞahinOldukça büyük boylu, yırtıcı kuş.
ŞahinalpŞahin gibi güçlü, yiğit, cesur kimse.
ŞahinbayŞahin gibi güçlü, yiğit kimse.
ŞahinbeyŞahin gibi güçlü, yiğit kimse.
ŞahinerŞahin gibi güçlü, yiğit kimse.
ŞahinhanŞahin gibi güçlü, yiğit hükümdar.
ŞahinkanYiğit soydan gelen, güçlü, kahraman kimse.
ŞahinterÇok yiğit, kahraman, şahin gibi kimse.
Sahip1. İye, sahip. 2. Koruyan gözeten. 3. Bir iş yapmış olan. 4. Herhangi bir niteliği olan.
Sahir1. Geceleri uyumayan, uykusuz.2. Büyücü
Sahire1. Geceleri uyumayan, uykusuz. 2. Büyücü, büyüleyici güzel.
ŞahittinDinlerin şahı, dinlerin en iyisi.
ŞahlanŞaha kalk coş, kükre parla, ışılda" anlamlarında kullanılan bir ad.
ŞahmelekMelek gibi güzel olan.
Şahnisa1. Hükümdar kadın.2. Hükümdar karısı.
ŞahnurÇok güzel, çok parlak.
ŞahruhYüce ruhlu, görkemli, üstün kişilikli kimse.
ŞahsınurNurlu kişi, aydınlık kimse.
Şahsüvarİyi ata binen, yiğit kimse.
SahureSahur vakti doğan kız çocuklarına verilen bir ad.
Şahvarİri ve iyi cins inci.
ŞahzadeŞah oğlu, hükümdar çocuğu.
Saibe1. Yanlışlık yapmayan, yanlışsız, doğru. 2. Amaca, hedefe uygun. 3. Amaca ulaşan.
Saide1. Mutlu, uğurlu. 2. İbadet etmiş, Allah’a karşı görevlerini yapmış kimse.
Şaikİstekli, hevesli kimse.
Saika1. Sevk eden, götüren. 2. Neden, sebep. 3. Yıldırım.
SaimeOruç tutan, oruçlu kadın.
Saip1. Yanlışlık yapmayan, yanlışsız, doğru. 2. Amaca, hedefe uygun. 3. Amaca ulaşan.
SairSeyreden, hareket eden, yürüyen.
SaireSeyreden, hareket eden, yürüyen.
Sait1. Kutlu, uğurlu. 2. İbadet etmiş, Tanrıya karşı görevini yapmış kimse.
SakBilgili, akıllı, zeki, uyanık.
Saka1. Evlere çeşmeden su taşıyan kimse. 2. Serçegillerden, başında ve boynunda kırmızı, sarı tüyler bulunan, güzel öttüğü için kafeste beslenen küçük bir kuş.
Şakar1. Şen, neşeli, şakrak. 2. Yiğit, cesur.
ŞakayıkBahçelerde yetiştirilen, pembe, kırmızı, alaca çiçekler açan, çok yıllık süs bitkisi.
Saki1. Su veren, su dağıtan. 2. Kadehle içki sunan.
Sakibe1. Döken, dökücü. 2. Dökülen.
Sakin1. Durgun, dingin. 2. Sessiz, kendi hâlinde.
Sakine1. Durgun, dingin. 2. Sessiz, kendi hâlinde.
ŞakirŞükreden, durumundan memnun olan kimse.
ŞakireŞükreden, durumundan memnun olan kimse.
Sakınİhtiyatlı, temkinli ol, kendini koru anlamında kullanılan bir ad.
Sakıp1. Parlak, ışıklı. 2. Delen, delik açan.
Sakman1. Uyanık, akıllı kimse. 2. Sessiz, sakin kimse.
Sal1. Bir tür ilkel ırmak veya deniz taşıtı. 2. Boy. 3. Yel, rüzgâr. 4. Büyük sarp kaya. 5. Kıyı, kenar.
SalaSırayla ekimde, köyce ekime ayrılan yer.
Salâh1. Düzelme, iyileşme, iyilik. 2. Barış. 3. Dine olan bağlılık.
Salâhiİyilikle, barışla ilgili.
Salan1. Otlak, mera. 2. Dinlendirilen tarla, toprak.
SalârBaşkumandan, başbuğ, önder.
SaldamCiddilik, ağırbaşlılık.
SalgurSaldıran, saldırgan.
Salih1. Elverişli, iyi, uygun, yakışır. 2. Yetkisi, hakkı olan. 3. Dinin buyruklarına uygun harekette bulunan.
Saliha1. Elverişli, iyi, uygun, yakışır. 2. Yetkisi ve hakkı olan. 3. Dinin buyruklarına uygun harekette bulunan.
Salim1. Sağ, salim, sağlıklı. 2. Eksiksiz, kusursuz. 3. Korkusuz, emin.
Salime1. Sağ, sağlam. 2. Eksiksiz, kusursuz. 3. Korkusuz, emin.
Salık1. Haber, bilgi. 2. Tavsiye.
SalıkbeyTavsiye edilen bey.
SalıkbikeTavsiye edilen, beğenilen kadın.
SalınbikeSalınan, nazlanan kadın.
Salkım1. Üzüm gibi birçoğu bir sap üzerinde bir arada bulunan yemiş. 2. Üzerinde kısa saplı dallar bulunan çiçek topluluğu. 3. Akasya.
Salkın1. Güneşsiz, serin. 2. Soğuk rüzgâr.
SalmanBaşıboş, serbest, özgür.
Saltan1. Tek, yalnız. 2. Temiz, saf. 3. Yalnız başına giden.
SaltanatSultanlık, hükümdarlık.
SaltıGezgin, yolculuk eden.
Saltık1. Kendi başına var olan, bağımsız, koşulsuz, mutlak. 2. Salıverilmiş, bırakılmış, azat edilmiş, özgür.
Salur1. Kılıç. 2. Oğuzların Üçok boyuna bağlı bir Türk kabilesi.
SalurbayEli kılıç tutan bey.
Sâmân1. Zenginlik. 2. Rahat, dinçlik. 3. Düzen.
Samet1. Çok yüksek, ulu. 2. Kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmayan anlamında Tanrı adı.
Şamilİçine alan, kapsayan.
Şamileİçine alan, kapsayan.
SamimÖz, asıl, iç, gönül.
SamimeÖz, asıl, iç, gönül.
Samimiİçten, candan, gönülden.
SamirMeyve veren, meyveli.
SamireMeyveli, meyve veren.
SamurDeğerli kürkü olan bir sansar türü.
San1. Dilek, istek, arzu. 2. Şöhret, ün. 3. Nişan, alamet, iz.
Sanak1. Kısa zaman, az süre. 2. Fikirsiz, düşüncesiz.
SanalAdın duyulsun, ün kazan anlamında kullanılan bir ad.
SanalpÜnlü, meşhur yiğit.
Sanat1. Bir duygunun, tasarının, güzelliğin anlatımında kullanılan yöntemlerin tümü veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık. 2. Ustalık, hüner, beceri. 3. Yetenek.
SanayAy gibi güzel, ayı anımsatacak kadar güzel.
SanbayÜnlü, tanınmış, ün yapmış kimse.
SanberkGücüyle, kuvvetiyle tanınan kimse.
SancaktarSancak taşıyan veya muhafaza eden kimse.
Sancar1. Kısa kama. 2. Saplayan, batıran, yenen.
SancarhanYenen, üstün gelen hükümdar.
Sanem1. Put 2. Güzel kadın.
SanemnurPut gibi güzel ve parlak kadın.
SanerÜnlü, tanınmış kimse.
Sanevber1. Çam fıstığı ağacı veya kozalağı. 2. Sevgilinin boyu posu.
Sani1. Yapan, işleyen, meydana getiren. 2. Yaradan. 3. İkinci.4. Tanrı adlarındandır.
Sania1. Yapan, işleyen, meydana getiren. 2. Sanat eseri yaratan.
SanihZihin ve düşüncede oluşup çıkan, fikre doğan.
SanihaÇok düşünmeden doğan iyi ve güzel düşünce veya bu düşünceleri doğuran zekâ.
Saniye1. İkinci. 2. Dakikanın altmışta biri.
SanlıÜnlü, tanınmış kimse.
ŞanlıbayTanınmış, ünlü kimse.
SannurNurlu, ışıklı, güzel olmasıyla tanınan.
Şansalİyi niteliklerinle ün kazan, şanın yayılsın anlamında kullanılan bir ad.
ŞanselÇok tanınmış, çok ünlü kimse.
ŞanserŞanını, yüceliğini göster anlamında kullanılan bir ad.
SanverÜnlendir, meşhur et, tanıt anlamında kullanılan bir ad.
SarSevindiren, sevinç veren.
SaraHalis, katkısız, temiz.
SaraçKoşum ve eyer takımları yapan, satan, işleyen veya süsleyen kimse.
SaralÇevresini kuşat anlamında kullanılan bir söz.
Saran1. Kuşatan, çeviren. 2. Hasis, cimri.
ŞarbayKentli, şehirli kimse.
Sare1. Sıçrayan, atlayan. 2. İhtiyaç. 3. Susuzluk. 4. Hz. İbrahim'in eşinin adı.
Sargan1. Çorak yerlerde biten bir ot. 2. Bir tür balık.
Sargın1. Candan, içten, yürekten. 2. Çekici, cazibeli. 3. Kapalı, puslu hava. 4. İstekli, hevesli.
SargınalYürekten, candan al anlamında kullanılan bir ad.
Sargutİhsan, bağış, ödül.
Sarıca1. Sarıyı andıran, sarıya yakın. 2. Yaban arısı.
SarıçiçekSarı renkli çiçek.
SarıkayaGüçlü, kuvvetli sarışın kimse.
SarıtaşGüçlü, kuvvetli sarışın kimse.
SarmaşıkKoyu yeşil renkli, değişik biçimli yaprakları olan tırmanıcı bir bitki.
Sarp1. Çetin, sert, şiddetli. 2. Dik, çıkılması ve geçilmesi güç.
SarphanGüçlü, kuvvetli hükümdar.
SarpkanSert, güçlü soydan gelen.
SarpkınGüçlü, kuvvetli kimse.
SarpkoçGüçlü, kuvvetli kimse.
SartTicaretle uğraşan, tüccar.
SartıkAzat olunmuş, salıverilmiş, özgür.
SarvanDeve süren, deveci.
SatıUzun ömürlü olması için doğumundan önce ermişlere adanan çocuk.
SatıaYükselen, yükselip ortaya çıkan.
SatıbeyKendisini adamış bey.
SatıgülKendisini adamış güzel.
SatıhanımKendisini adamış hanım.
SatılmışUzun ömürlü olması için doğumundan önce ermişlere adanan çocuk.
SatvetEzici kuvvet, zorluluk.
Sav1. Söz, haber, dedikodu. 2. İleri sürülerek savunulan düşünce. 3. Sağlam. 4. Şöhret, ün.
Savacı1. Haberci. 2. Müjde getiren. 3. Peygamber.
Savak1. Geçimsiz, aksi, ters kimse.2. Aptal, şaşkın. 3. Silah kabı. 4. Arklardaki küçük bentler.
Savaş1. Silahlı çatışma. 2. Uğraşma, kavga, mücadele.
Savaşkanİyi savaşan kimse.
SavatGümüş üstüne yapılan çizgiler, süsler.
SaverSağlam, zinde, güçlü erkek.
SavgatHediye, armağan, bahşiş, ihsan.
SavletŞiddetli saldırı, hücum.
SavniKoruma, gözetme ile ilgili.
SavniyeKoruma, gözetme ile ilgili.
Savran1. Deveci, devecibaşı. 2. Altın benzeri. 3. Merdiven.
SavtunçSözünde duran kimse.
SavturSağlıklı kal, hoşça kal anlamında kullanılan bir ad.
Savun1. "Karşı koy, kendini koru, müdafaa et" anlamında kullanılan bir ad. 2. Şölen, ziyafet.
Say1. Düz, tabaka biçiminde, ince yassı taş. 2. İri, büyük kaya. 3. Arkadaş 4. Su kaynağı. 5. Elçi.
Saya1. Kundura yüzü. 2. Ağıl, ahır.3. Anadolu’da çeşitli giysilerin ortak adı.
SayanSayar, saygılı, hürmet eden.
SayarSaygılı, hürmet eden.
SaybaySayılan, hürmet edilen bey.
Saydam1. İçinden ışığın geçmesine ve arkasındaki şeylerin görülmesine engel olmayan nesne. 2. Parlak, ışıklı.
SaygıDeğeri, üstünlüğü, yaşlılığı dolayısıyla bir kimseye karşı dikkatli özenli, ölçülü davranmaya neden olan sevgi duygusu.
SaygılıSaygı duyan, saygı gösteren.
SaygınSaygı gören, sayılan, hatırlı.
SaygülHatırı sayılan, değer verilen güzel.
SayhanSayılan, değer verilen hükümdar.
SayılSaygı gör, sözün dinlensin değerin artsın anlamında kullanılan bir ad.
SayılbayDeğerli, saygın kimse.
SayılganSayılan, saygı duyulan kimse.
SayımSaygı gösteren, değer veren.
Sayın1. Kendisine saygı gösterilen, seçkin, değerli. 2. Saygı belirtisi olarak konuşma ve yazışmalarda kişi adlarının önüne getirilen san.
SayınberkSaygıdeğer güçlü, kuvvetli kimse.
SayınbeyDeğerli, saygın bey.
SayınerDeğerli, saygı duyulan kimse.
SaykalHer zaman değer ver, saygı göster anlamında kullanılan bir ad.
SaykutUğurlu, kutlu, saygıdeğer kimse.
SaylamSayılan, seçkin kimse.
Saylav1. Seçim, seçme. 2. Seçilmiş. 3. Milletvekili.
SayluDeğerli, saygıdeğer kimse.
SaymanHesap işleriyle uğraşan kimse.
SaynurParlak, güzel olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
SayraçÖten, cıvıldayan, şakıyan.
SayrakÖten, cıvıldayan, şakıyan.
SayranÖten, cıvıldayan, şakıyan.
Sayvan1. Gölge yapan siper, şemsiye. 2. Üzüm kurutmak için yapılan çardak.
Sazak1. Kuvvetli ve soğuk esen yel. 2. Soğuk yelle birlikte yağan hafif kar. 3. Bataklık, sazlık. 4. Küçük pınar, kaynak.
ŞazimentKimseye benzemeyen, farklı, tek, eşsiz.
Sebat1. Yerinde durma, kımıldamama. 2. Sözünden, kararından vazgeçmeme.
Sebati1. Sebatlık, sözünde, kararında durma. 2. Sebatlı, sözünde duran.
Sebil1. Yol, büyük cadde. 2. Su dağıtılan yer. 3. Hayır için parasız dağıtılan su.
SebileAllah yolunda olan, hayırlı kadın.
ŞebnemHavada buğu durumundayken akşamın ve gecenin serinliğiyle yerde veya bitkilerde toplanan küçük su damlaları, çiy.
ŞebnurGecenin nuru, gecenin ışığı, aydınlığı.
Sebu1. Testi. 2. Şarap kabı.
Sebük1. Hafif, yeğni. 2. Çabuk, hızlı. 3. Ağırbaşlı olmayan. 4. Sevgili, aziz.
SebükalpHızlı, atak yiğit.
SebüktekinHızlı, atak hükümdar.
ŞecaatYiğitlik, yüreklilik. kahramanlık.
Seçenİyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayıran kimse.
SeçgülSeçkin, seçilmiş güzel.
SeçilBenzerlerin arasından seçil, beğenil, üstün ol, sevgi ve saygı gör anlamında kullanılan bir ad.
SeçilaySeçilmiş, seçkin güzel.
SeçkinBenzerleri arasında niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, üstün, seçilen.
SeçkinerÜstün, seçilmiş, beğenilen kimse.
SeçmeerSeçilmiş, üstün kişi.
SeçmenSeçme işini yapan, seçen.
SedanurSes ve ışık, parıltı
Sedat1. Doğruluk, hatasızlık. 2. Doğru ve haklı şey.
SedefMidye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan pırıltılı, beyaz, gök kuşağı renkli değerli madde.
SedenUyanık, tetikte, gözü açık olan.
ŞefaattinDinin, Allah ile kul arasındaki aracılığı, dinin şefaati.
Sefer1. Yolculuk. 2. Savaş.
Seferî1. Yolcu olan. 2. Savaş durumu.
ŞefikŞefkatli, acıması olan, esirgeyici.
ŞefikaŞefkatli, acıması olan, esirgeyici.
ŞefkatSevecenlik, acıma ve sevgi duygusu.
SeğmenBayram günlerinde, düğünlerde, törene yerli giysilerle, atlı ve silahlı olarak katılan yiğit.
Şehadet1. Tanıklık, şahitlik. 2. Bir şeyin doğruluğuna inanma. 3. Yüce bir ülkü uğrunda ölme, şehitlik. 4. İşaret, iz.
Şehadettin1. Dinin tanıklığı. 2. Dinin belirtisi, işareti.
ŞehâlemEvrenin hükümdarı.
Şehamet1. Mutluluk.2. Basiret, geleceği görme.
ŞehbalKuş kanadının en uzun tüyü.
SeherSabahın gün doğmadan önceki zamanı, tan ağartısı.
SehergülTan vakti açan gül.
SehernazSeher vakti nazlanan kimse.
SehharBüyü gibi bir kuvvetle çeken, büyüleyici.
SehhareÇok güzel, büyüleyici kadın.
Sehi1. Düz, doğru. 2. Fidan gibi boy.
ŞehimAkıllı ve kurnaz yiğit.
ŞehinşahŞahların şahı, en büyük hükümdar.
ŞehleventLeventlerin şahı, boylu boslu, canlı, yakışıklı erkek.
ŞehmuzHükümdar soyundan gelen.
Şehnaz1. Çok nazlı. 2. Türk müziğinin eski mürekkep makamlarından biri.
ŞehperKuş kanadının en uzun tüyü.
SehranGeceleri uyanık duran.
ŞehrazatKendi kendine yaşayan, özgür.
ŞehribanŞehrin büyüğü, ileri geleni.
ŞehrinazTürk müziğinin en eski makamlarından biri.
ŞehriyârPadişah, hükümdar.
Şehriye1. Şehirli, kentli. 2. Kibar, ince, nazik.
ŞekerŞeker kamışı, şeker pancarı, patates, havuç, mısır, buğday vb. bitkilerin sap ve köklerinin öz suyundan veya nişastasından çıkarılan, birleşiminde karbon, oksijen ve hidrojen bulunan, beyaz, suda eriyen, mayalanabilen ve çoğu tatlı olan maddelerin genel a
ŞekernazÇok nazlanan güzel.
Şekerpare1. Çok tatlı bir kayısı türü. 2. Bir tür nakış. 3. Bir tür tatlı.
ŞekibeSabırlı, dayanıklı, tahammüllü.
ŞekimeDayanma, dayanıklılık, karşı koyma.
Sekine1. Sakin olma, dinlenme. 2. Gönül rahatlığı, huzur, erinç. 3. Din görevlerini yerine getirmekten doğan sevinç ve huzur.
ŞekipSabırlı, dayanıklı, tahammüllü.
Sel1. Sürekli yağmurlardan ve eriyen karlardan oluşan taşkın su. 2. Etki ve iz bırakan güçlü durum, davranış.
SelâhattinDinine bağlı kimse.
Selâhi1. Barış, rahatlık. 2. Sonu iyi ve hayırlı çıkma. 3. Esenleme.
Selâm1. Barış, rahatlık. 2. Sonu iyi ve hayırlı çıkma.
SelâmettinDinin kurtuluşu.
Selâmiİyilik, barış ve rahatlıkla ilgili.
SelâmullahTanrı’nın selamı.
SelayCoşkulu, hareketli güzel.
SelcanCoşkulu, taşkın yaradılışlı, hareketli olan kimse.
Selcen1. Hareketli, coşkulu kimse. 2. İyi huylu ve maharetli.
SelçukGüzel konuşma yeteneği olan, uz dilli.
SelçukerGüzel konuşan kimse.
SelçukkanGüzel konuşanların soyundan gelen kimse..
SeldağDağdan gelen sel gibi coşkulu, hareketli.
Selek1. Eli açık, cömert. 2. Düzensiz, savruk.
SelekmanCömert, eli açık kimse.
Selen1. Müjde.2. Varlık, bolluk.
SelerSel gibi coşkun, taşkın kimse.
SelgüçSel gibi güçlü kimse.
SelhanSel gibi coşkun, taşkın hükümdar.
SelimSağlam, kusursuz, doğru.
SelimeSağlam, kusursuz, doğru.
Selin1. Övün.2. Gür akan su. 3. Orta Asya’da yetişen, bodur, sürekli yeşil kalan bir bitki.
SelışıkIşık seli, aydınlık.
SelışılIşık seli, aydınlık.
SelışınIşın seli, aydınlık.
SelkanSel gibi coşkulu soydan gelen kimse.
Selma1. Barış içinde bulunma, huzur, erinç. 2. Güzel, hoş kadın.
SelmanBarış içinde bulunma, huzur, erinç.
SelmiBarışla ilgili, barışçıl.
SelminBarış yanlısı, barış ve sevgi duygusuyla dolu.
SelokSel gibi güçlü, ok gibi hızlı olan.
Selva1. Bıldırcın eti. 2. Tih Çölünde bulundukları sürece İsrailoğullarına Allah tarafından kudret helvasıyla birlikte, karınlarını duyurmaları için gönderildiğine inanılan kuş.
SelvicanSelvi gibi uzun boylu olan güzel.
SelvihanSelvi gibi uzun boylu olan hükümdar.
SelvinazSelvi gibi nazlı nazı salınan.
SemahatCömertlik, el açıklığı, iyilikseverlik.
Şemail1. Huylar, davranışlar, alışkılar. 2. Bir kimsenin dış görünüşünün özellikleri.
SemanurGökyüzünün aydınlığı, ışığı.
Semavi1. Gökle ilgili, göksel. 2. Tanrı'dan gelen, ilahî.
ŞemdinDinin mumu, aydınlığı.
Semender1. İran mitolojisine göre ateşten yaratılan ve ateşle yaşayan hayvan. 2. Uzun gövdeli dört bacaklı, kuyruklu kertenkeleye benzeyen bir hayvan.
Şemi1. Mumla, ışıkla ilgili, ışıklı. 2. Mum yapan veya satan kimse.
ŞemimGüzel kokan, güzel kokulu.
ŞemimeGüzel kokan, güzel kokulu.
ŞeminurMum ışığı, mum aydınlığı.
Semir1. Arkadaş. 2. Nitelikli. 3. Yamaç, dağ silsilesi.
Semiramis1. Mitolojide güvercinlerin hayatını kurtardığı kız çocuğunun adı. 2. Doğu mitolojisinde adı geçen, dünyanın yedi harikasından biri olan Babil’in Asma Bahçelerini kurduran Asur kraliçesi.
SemiyeAynı adı taşıyan, adları aynı olan, adaş.
ŞemsettinDinin güneşi, dinin insanlara verdiği aydınlık.
ŞemsiGüneşle ilgili, güneşe özgü.
ŞemsiferGüneşin aydınlığı, parlaklığı.
ŞemsinisaKadınların güneşi.
ŞemsiyeGüneşle ilgili, güneşe özgü, güneşlik.
SemuhÇok cömert, eli açık.
Senai1. Övgü ile ilgili. 2. Işık, şimşek parıltısı ile ilgili.
SenalSen al anlamında kullanılan bir ad.
ŞenalpNeşeli, canlı yiğit.
ŞenaltanNeşeli, sevinçli hükümdar.
SenarÂşık, seven kimse, yâr.
SenaySen aysın, ay gibi güzelsin anlamında kullanılan bir ad.
ŞenbaySevinçli, mutlu, varlıklı kimse.
SencanSen can kadar sevilensin anlamında kullanılan bir ad.
Sencer1. Kale, istihkâm. 2. Büyük Selçuklu hükümdarı.
ŞendağÇok neşeli ve sevinçli olan.
ŞendenizSevinç ve neşeye boğulan, çok neşeli.
ŞendilGüzel konuşan, tatlı dilli.
ŞendoğanSevinçli, neşeli olarak dünyaya gelen.
ŞendurNeşeli kal, mutlu kal, mutluluğun kalıcı olsun anlamında kullanılan bir ad.
ŞenelŞen ve mutlu ol" anlamında kullanılan bir ad.
SenerSen ersin, yiğit ve güçlüsün anlamında kullanılan bir ad..
ŞengeldiGüler yüzle, sevinçle geldi anlamında kullanılan bir ad.
Şengilİyi yürekli, hoşsohbet kimse.
ŞengönülGönlü şen, sevinçli, mutlu kimse.
SengülSen gül gibi güzelsin" anlamında kullanılan bir ad.
SengünSen gündüz gibi aydınlık, güneş kadar parlaksın anlamında kullanılan bir ad.
ŞenizMutlu, sevinçli bir iz bırakan kimse.
ŞenkalHer zaman neşeli kal anlamında kullanılan bir ad.
ŞenlenNeşelen, mutlu ol anlamında kullanılan bir ad.
ŞenlikSevinçli, coşkulu, mutlu olma durumu.
SennurSen nur gibi güzel ve aydınlıksın anlamında kullanılan bir ad.
SenolHer zaman değişmeden kal anlamında kullanılan bir ad.
Şenözİçinde mutluluk ve sevinç bulunan.
ŞensalNeşeni, sevincini çevrene de yay, herkes şenlensin anlamında kullanılan bir ad.
ŞensenNeşeli ve mutlu bir insansın anlamında kullanılan bir ad.
ŞensoyNeşeli soydan gelen kimse.
ŞensuMıtlu, sevinçli ve su kadar temiz, berrak kimse.
ŞentürkNeşeli, canlı, mutlu Türk.
ŞenyaşarYaşamı neşeli, mutlu geçen kimse.
ŞenyerMutlu, sevinçli, neşe dolu kimse.
ŞenyılMutlu ve neşeli bir biçimde geçen yıl.
ŞenyurtNeşeli, mutlu insanların yurdu.
ŞenyüzMutlu, neşeli, sevinçli yüzü olan kimse.
Serad1. Adı başta olan.2. Ünlü, meşhur.
Şerafet1. Şerefli olma. 2. Soydanlık, asalet. 3. Hz. Muhammed´in soyundan gelme.
ŞerafettinDinlerin en şereflisi, en büyüğü.
Serap1. Çölde uzaktan su gibi görünen ışık yanılması, ılgın. 2. Öteki dünya.
SerayAy gibi güzel olanların başı, önde geleni.
Serazat1. Serbest, özgür. 2. Rahat, dertsiz.
SerbayÖnder, lider, başta gelen.
SerbülentBaşı yüksek, yüce.
Serdalİleri gelen, önemli kişi.
SerdarAskerin başı, kumandan, komutan.
SerdarhanKomutan olan hükümdar.
SerdengeçtiFedai, akıncı yiğit.
SerdilGönlü yüce olan kimse.
SerdinçBaşı dinç, sakin, rahat, huzurlu.
ŞerefBüyüklük, ululuk, üstünlük.
ŞerefhanBüyük, ulu, üstün hükümdar.
ŞerefnazBüyük, ulu, üstün ve nazlı kimse.
ŞerefnurBüyük, ulu, üstün ve güzel kimse.
ŞeremetÇalışkan, becerikli, eli çabuk kimse.
Seren1. Seren, yayan, döşeyen.2. Yelkenli gemilerde üzerine dört köşe yelken açmak ve işaret kaldırmak için direğe yatay olarak bağlanan gönder.
SerenerSeren, yayan, döşeyen kimse.
SerengülSeren, yayan, döşeyen güzel.
SerfirazBaşını yukarı kaldıran, yükselten, benzerlerinden üstün olan.
Sergen1. Raf. 2. Vitrin. 3. Tepelerdeki düzlük yerler. 4. Yorgun, perişan.
SergülGüllerin, güzellerin en güzeli.
SergünGüzellerin önde geleni.
SerhanBaş kağan, baş hükümdar.
SerhasSeçkin insanların önde geleni.
Serhenk1. Çavuş. 2. Türk müziğinde çok eski birleşik makam.
SerhunAsil bir soydan gelen.
Şerif1. Şerefli, kutsal. 2. Soylu, temiz. 3. Hz. Hasan’ın soyundan gelenlere verilen unvan.
Şerife1. Şerefli, kutsal. 2. Soylu, temiz.
Serim1. Serme işi. 2. Sabırlı. 3. Genellikle öykülerde başlangıç bölümüne verilen ad.
Serin1. Hafifçe soğuk. 2. Hoşgörülü, sabırlı.
SeringülHoşgörülü, sabırlı güzel.
SerkanAsil bir soydan gelen kimse.
SerkutMutlu, talihli, kutlu insan.
SermelekMelek kadar güzel ve iyi olanların önde geleni.
ŞermendeUtangaç, çok utanan, mahcup.
SermetSürekli ve sonsuz olma.
SernevazBaş okşayan, sevecen.
SernurIşık saçan güzellerin önde geleni.
SerolÖnder ol, baş ol anlamında kullanılan bir ad.
Serpilİyi geliş, büyü, güzelleş anlamında kullanılan bir ad.
SertaçBaş tacı, çok sevilen, sayılan kimse.
Sertapİnatçı, direngen, asi.
SertelKatı, sert, acımasız kimse.
SerterKatı, sert, acımasız kimse.
SertuğPadişahların ve vezirlerin başlarına taktıkları başlıkların ön tarafında bulunan tüy veya püskül biçimindeki süs.
ServerBaş, başkan, reis, ulu.
Servi1. Akdeniz bölgesinde çok yetişen, yapraklarını dökmeyen, ince, uzun bir ağaç.2. Uzun boylu.
Servinaz1. Dalları yana sarkan servi. 2. Uzun boylu sevgili.
ŞeşenGüzel konuşan, hatip.
ŞetaretNeşe, şenlik, sevinç.
Settar1. Örten. 2. Ayıplan örten, bağışlayan anlamında Tanrı adı.
SevalSeverek al anlamında kullanılan bir ad.
SevanSeverek hatırla anlamında kullanılan bir ad.
SevayGüzel sev anlamında kullanılan bir ad.
SevcanGönülden sev anlamında kullanılan bir ad.
Sevda1. Aşk, sevgi. 2. İstek, heves, arzu. 3. Aşırı sevgiden doğan bir tür hastalık.
Sevde1. Siyahlık, esmerlik.2. Esmer güzeli.
SevdiyeTürkçe "sevdi" sözüne yanlış olarak Arapça dişillik eki getirilerek elde edilen bir ad.
SevenSevgi duyan, sevgi dolu kimse, tutkun, âşık.
SevencanGönülden seven kimse.
SevenerSevgi duyan kimse.
SevengülSevgi duyan güzel.
SevengünSevgi duyan aydın kimse.
SevercanYürekten seven kimse.
SevgenSeven, sevgi dolu olan.
SevgiBir şeye veya bir kimseye karşı duyulan sevme duygusu.
SevgicanGönülden gelen sevgi.
SevgideğerSevilen, değer verilen kimse.
SevgihanSevilen hükümdar.
SevgiliSevgi ve bağlılık duyulan, sevilen.
SevgimSevdiğim, sevgilim, sevgi duyduğum anlamında kullanılan bir ad.
SevginazSevmekte nazlanan kimse.
SevginurSevgisiyle ışık saçan kimse.
SevgisunSevgi, dostluk göster anlamında kullanılan bir ad.
SevgülGüzel olanı sev anlamında kullanılan bir ad.
SevgünAydınlığı, ışık saçmayı sev anlamında kullanılan bir ad.
SeviAşırı sevgi ve bağlılık duygusu, aşk.
SevicanGönülden gelen sevgi.
SeviğSevgide üstün tutulan kimse.
Sevik1. Dost, arkadaş. 2. Unutkan, saf kimse.
SevilHer zaman sevilen, beğenilen biri ol anlamında kullanılan bir ad.
SevilcanYürekten sevil anlamında kullanılan bir ad.
SevilenSevgi duyulan, beğenilen kimse.
SevilsenSevil, beğenil anlamında kullanılan bir ad.
Sevim1. Sevgi. 2. Bir kimsede bulunan ve o kimseyi başkalarına sevdiren özellik.
SevinSevinç duy, hep neşeli ve sevinçli ol anlamında kullanılan bir ad.
SevinayGüzeli sevin anlamında kullanılan bir ad.
Sevinçİstenilen şeye ulaşmaktan doğan büyük coşku, hoşnutluk duygusu.
SevindikOğlan çocuğu doğduunda konulan bir ad.
SevkalHer zaman sev anlamında kullanılan bir ad.
SevkanSevmeye doy anlamında kullanılan bir ad.
ŞevketfezaBüyüklüğü artıran, heybet kazandıran.
ŞevkiŞevkli, neşeli, istekli.
ŞevkidilGönül neşesi, gönül sevinci.
ŞevkinurSon derece aydın ve parlak.
ŞevkiyeŞevkli, neşeli, istekli.
SevnazNazlanarak sev anlamında kullanılan bir ad.
SevnurAydınlığı, ışığı sev" anlamında kullanılan bir ad.
SevsaySev ve saygı göster anlamında kullanılan bir ad.
SevsenHer zaman sev anlamında kullanılan bir ad.
SevsevilHer zaman sev ve sevil anamında kullanılan bir ad.
SevtapTapılacak kadar sevilen kimse.
SevüktekinÇok sevilen, tek tutulan kimse.
ŞevvalHicri takvime göre yılın onuncu ayı, ilk üç günü Ramazan Bayramıdır.
Seydaİleri gelen, seçkin.
ŞeydagülSevgisi dolayısıyla çılgına dönmüş güzel.
ŞeydanurSevgisi nedeniyle çılgına dönmüş güzel.
SeydiEfendiye yaraşır nitelikte olan kimse.
SeyfettinDinin kılıcı, dinin askeri.
Seyfi1. Kılıçla ilgili, askerliğe ait. 2. Kılıç biçiminde. 3. Asker zümresi.
Seyfiye1. Kılıçla ilgili, askerliğe ait. 2. Kılıç biçiminde. 3. Asker zümresi.
SeyfullahAllah'ın kılıcı, askeri.
Seyit1. Bir topluluğun ileri gelen kişisi. 2. Hz. Muhammed´in soyundan olan kimse.
Seyithanİleri gelen hükümdar.
SeylâpSel, sel suyu, taşkın.
Şeyma1. Çok kıymetli,değerli.2. Vücudunda ben olan.
SeyranGezme, bakıp seyretme.
SeyyalAkıcı, akan, akışkan.
Seyyare1. Gezegen. 2. Kervan, kafile.
Şeyyat1. Kendini çok yoran, kendini helak eden. 2. Yüze gülücü, iki yüzlü.
SeyyideSaygın, muhterem kadın.
SezaUygun, yaraşır, bir şeye değer.
SezaiUygun, yaraşır, münasip.
SezanSezerek an, hatırla anlamında kullanılan bir ad.
SezayGüzeli sez, tanı anlamında kullanılan bir ad.
SezekDuygulu, hassas, anlayışlı.
SezenDuyan, hisseden, anlayan, sezgili.
SezerDuygulu, hisli, anlayışlı.
SezgenSezgili, hisseden, duyan.
SezgiSezme, anlama yeteneği, seziş.
SezginSezme yeteneği olan, duygulu, anlayışlı.
SezginaySezme yeteneği olan, duygulu, anlayışlı.
SezginbaşSezme yeteneği olan, duygulu, anlayışlı.
SeziSezme yeteneği, sezgi.
SezimSezme yeteneği, sezgi.
SezinSezme, duyma, anlama.
SezişSezme işi, sezme yeteneği.
SezmenSezen, anlayan kimse.
Sibell. Buğday başağı. 2. Henüz yere düşmemiş yağmur damlası.
ŞideParlak, ışıklı, güneş.
Sidre1. Cennetteki son ağaç. 2. İnsanoğlunun bilim ve sanatta ulaşabileceği son nokta.
Şiir1. Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimi.2. Düş gücüne, hayale, imgeye, gönle seslenen, anı, duygu, coşku uyandıran, etkileyen şey.
Sili1. Temiz, pak.2. İffetli, erdemli.
Siml. Gümüş. 2. Gümüş para. 3. Gümüş gibi parlak ve beyaz.
Sima1. Yüz, çehre, beniz. 2. Kimse, insan, tip.
SimaviYüz, çehre, beniz ile ilgili.
SimayGümmüş gibi parlak güzel.
SimayişemsYüzü güneş gibi aydınlık olan.
SimberGümüş gibi beyaz göğüslü.
SimdenGümüşten yapılmış gibi, güzel ve parlak.
SimhanGümüş gibi parlak olan.
SiminGümüşten, gümüş gibi, gümüşe benzeyen, parlak, ışıltılı.
SimruyGümüş yüzlü, gümüş gibi parlak, ışıltılı yüzü olan.
Şimşad1. Bir ağaç türü. 2. Uzun boylu.
Şimşek1. Bir bulutun tabanı ile yer arasında, iki bulut arasında veya bir bulut içinde elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi biçimindeki geçici ışık. 2. Canlı, hızlı, coşkulu, hareketli kimse.
ŞimşekerÇok hareketli, canlı, hızlı kimse.
ŞimşekhanÇok hareketli, canlı, hızlı hükümdar.
ŞimşekkanHareketli, canlı soydan gelen.
SimtenTeni gümüş gibi güzel, parlak olan.
SimüzerAltın ve gümüş gibi parlak ve değerli olan.
Sina1. Arap Yarımadasının Mısır ile birleştiği yerde bir üçgen oluşturan yarımada. 2. Bu yarımadada bulunan ve Hz. Musa´ya Tanrı sözlerinin burada geldiğine inanılan dağ.
ŞinasiTanımaya, anlamaya özgü, tanımak, bilmekle ilgili.
Sincan1. Gülgillerden, Doğu Anadolu Bölgesinde yetişen, kırmızı veya kan kırmızısı renkte çiçekleri olan çok yıllık kokulu bir bitki. 2. Uygur Özerk Bölgesinin Çince'deki adı.
Sine1. Göğüs. 2. Gönül, yürek. 3. İç, derinlik.
SinemGönlüm, yüreğim, çok sevdiğim anlamında kullanılan bir ad.
Singin1. Sıkılgan, mahcup 2. Saklanacak yer. 3. Kolayca sindirilebilen.
SipahiOsmanlı İmparatorluğu´nda tımar sahibi bir sınıf atlı asker.
Siper1. Korunulacak, saklanılacak yer. 2. Kuytu yer. 3. Savaşta askerlerin girdiği, hedef olmadan ateş etmek için kazılan hendek.
SiracettinDinin kandili, dinin verdiği aydınlık, ışık ışıklandıran, aydınlatan.
Sirap1. Suya kanmış. 2. Taze, körpe.
SirenÜst tarafı kız, alt tarafı balık olduğuna inanılan deniz kızı.
ŞirinTatlı, sevimli, cana yakın.
ŞirinbegimSevimli, cana yakın kadın.
ŞirinbigeSevimli, cana yakın kadın.
ŞirinşahSevimli, cana yakın hükümdar.
SirmenGözü ve gönlü doymuş kimse.
ŞirzatAslan gibi güçlü, kişilikli kimse.
Sitare1. Yıldız. 2. Talih, baht, kader.
ŞivekârNazlı, edalı, işveli.
Sıba1. Düz. 2. Kaygan. 3. Kaynak. 4. Parlak. 5. Parlatılmış.
Sıdal1. Güç, kuvvet, dayanıklılık. 2. Olgunlaşmaya, erginleşmeye başlayan. 3. Öfkeli, sinirli.
SıdamSade, yalın, düz, süssüz.
SıddıkHiç yalan söylemeyen, doğru konuşan, sözünün eri.
Sıddıka1. Çok doğru, yalan söylemeyen. 2. Hz. Ayşe’nin lakabı. 3. Hz. Meryem’in lakabı.
Sıdkıİçi, yüreği temiz, doğru kimse.
Sıdkıyeİçi, yüreği temiz, doğru kimse.
Sığın1. Bir tür geyik, karaca. 2. Kuş sürüsü. 3. Şehit düşülen yer. 4. Çok, bol. 5. Saldırı karşısında sinmiş kimse.
SılaDoğup büyüdüğü yere gidip ayrı kaldığı yakınlarına kavuşma.
Sılgın1. Kırık dökük. 2. Dağınık. 3. Sıkıntılı, kederli. 4. Çekingen, gözü korkmuş.
SıralSır olarak al, sır olarak sakla anlamında kullanılan bir ad.
SıralpSır saklayan yiğit.
Sırat1. Yol. 2. Cehennemin üzerinde kurulmuş olduğuna inanılan dar ve geçilmesi güç köprü.
Sırma1. Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüş tel. 2. Sarı ve güzel saç.
SırmahanSarı ve güzel saçlı güzel.
SırriyeSır saklamasını bilen kimse.
SırrıSır saklamasını bilen kimse.
SıylıhanSevimli, cana yakın hükümdar.
SıylıkızSevimli, hoş kız.
SöğütSulak yerlerde yetişen bir ağaç.
Sökmen1. Yiğitlere verilen san. 2. Selçuklulara bağlı Hasankeyf Artuklu Beyliği'nin kurucusunun adı.
SökmensüYiğit asker, yiğit subay.
ŞölenBir olayı kutlamak veya eğlenmek amacıyla yapılan yemekli toplantı.
SolmazHer zaman taze, körpe ve genç olan.
Som1. İçi dolu olan, kaplama olmayan. 2. Katışıksız.
SomayAy gibi kusursuz, eksiksiz olan güzel.
SomelDoğru, katışıksız, güçlü eli olan kimse.
SonadSon çocuğa konulan bir ad.
SonalpSonuncu, son doğan yiğit.
SonatBir veya iki çalgı için yazılmış, üç veya dört bölümden oluşan müzik yapıtı.
SonbaharKıştan önceki mevsim, güz.
SonbaySonuncu, son doğan kimse.
SonerSon doğan erkek çocuk.
SongülSon doğan kız çocuk.
Songun1. Sonuncu, son olan. 2. Eğilim, yetenek.
Songur1. Şahin. 2. Ağır, hantal.
SongurhanŞahin gibi güçlü olan hükümdar.
SongurkanŞahin gibi güçlü soydan gelen.
SönmezParlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı.
SönmezalpParlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı olan yiğit.
SönmezayParlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı olan kimse.
SönmezerParlaklığını, ışığını hiç yitirmez, her zaman canlı olan kimse.
SonnurSon doğan kız çocuk.
SonolArtık çocuk istenilmediği durumlarda konulan bir ad.
SonsenArtık çocuk istenilmediği durumlarda konulan bir ad.
SonsuzSonu olmayan, sürecek olan, ebedî.
SontaçArtık çocuk istenilmediği durumlarda konulan bir ad.
SontenArtık çocuk istenilmediği durumlarda konulan bir ad.
Sonuç1. Bir olayın oluşturduğu başka bir olay veya durum. 2. Öz, özet.
SonverSon olması istenen çocuklara verilen bir ad.
SoralSorup al anlamında kullanılan bir ad.
Sorguç1. Kimi kuşların başlarında bulunan uzun tüylere verilen ad. 2. Tuğ. 3. Soru soran, sorgulayan.
Sorgun1. Bir tür söğüt ağacı. 2. Sıkı, sert. 3. Çok uzun ve güzel saç.
Sorkun1. Yüksek dağların sırt ve etekleri. 2. Dağlarda yetişen yabani söğüt.
SoyalpYiğit soydan gelen kimse.
SoydanSoylu bir aileden gelen, soylu.
SoydaşAynı soydan olan kimse.
SoydinçDinç ve güçlü soydan gelen kimse.
SoydinçerDinç bir soydan gelen kimse.
SoygüvenTanınmış soydan gelen kimse.
SoyhanHan soyundan gelen kimse.
SoykalHer zaman soylu kal anlamında kullanılan bir ad..
SoykurtKurt gibi güçlü soydan gelen kimse.
SoykutUğurlu, kutlu soydan gelen kimse.
Soyluİyi tanınmış, köklü bir aileden gelen kimse.
Soylubayİyi tanınmış, köklü bir aileden gelen kimse.
Soylubeyİyi tanınmış, köklü bir aileden gelen bey.
Soyluerİyi tanınmış, köklü bir aileden gelen kimse.
SoysalSoyun genişlesin, yayılsın anlamında kullanılan bir ad.
SoysaldıSoyu genişledi, tanındı anlamında kullanılan bir ad.
SoysaltürkSoyu geniş olan Türk.
SoysanTanınmış soydan olan kimse.
SoyselçukGüzel konuşma yeteneği olan, uz dilli bir soydan gelen kimse.
SoytekinHükümdar soyundan gelen kimse.
SoyuerYiğit soydan gelen kimse.
SoyugürGeniş, kalabalık soydan gelen kimse.
SoyupakSoyu temiz, soylu kimse.
Soyurgalİhsan, bağış, hediye, armağan.
SözalSöz iste, konuş anlamında kullanılan bir ad.
SözenGüzel konuşan, söylev veren, hatip.
SözerSözünde duran kimse.
SözmenGüzel, etkili konuşan kimse.
SuCanlıların yaşamında önemli bir yeri olan, rengi, tadı, kokusu olmayan sıvı.
SuaviHerkesin işine koşan, yardım eden.
SuaySu gibi saf ve temiz kimse.
Şuayp1. Cemaat, kabile. 2. Kızıldeniz’den çıkarılan taşlar. 3. Medyen halkına Tanrı tarafından gönderilmiş bir peygamber.
Subaşı1. Bir şehirde suyu dağıtımına ve şehrin su işlerine bakan kimse. 2. Çiftlik kâhyası.
SubaySilahlı kuvvetlerde asteğmenden orgeneral veya oramirale kadar rütbedeki asker.
SubegiAskerin başı, komutan.
SubutayTarihte Cengiz Hanın ünlü Moğol generalinin adı.
SudanSu gibi güzel, berrak olan.
Sude1. Sürülmüş.2. Boyanmış, sürmeli.
SudiYararlı, faydalı, kazançlı.
SudiyeYararlı, faydalı, kazançlı.
SüedaKutlu, uğurlu insanlar.
SüelEli güçlü olan kimse.
SüerdenTemiz, dürüst asker.
SüerenGüçlü, kuvvetli yiğit.
SüerkanSoylu kandan gelen asker.
SüersanYiğitliğiyle ünlü asker.
SühaBüyükayı yıldız kümesinden en küçük yıldız.
SühandanGüzel, iyi konuşan.
SüheylGüney yarımküresinde yer alan parlak yıldız.
SüheylâYumuşak huylu, sakin kadın.
SükanYiğit, güçlü bir soydan gelen kimse.
Şükranİyilik bilme, gönül borcu, minnettarlık.
Şükûfel. Açmamış çiçek, tomurcuk. 2. Süslemede çiçek motiflerine dayanan bir tarzın adı.
Sükûn1. Erinç, huzur, rahat. 2. Durgunluk, dinginlik.
SukuşuSu kıyılarında yaşayan bir tür kuş.
SükûtSessizlik, sakinlik.
SükûtiSusmayı seven, az konuşan kimse.
SulbiyeBirinin soyundan gelme.
SülemişDüşmana karşı asker gönderen, savaş yapan.
Süleyman1. Huzur, sükûn.2. Kur’an-ı Kerim'de adı geçen peygamberlerden biri.
SulhiBarışa özgü, barışla ilgili, barış.
SulhiyeBarışa özgü, barışla ilgili, barış.
Sultan1. Padişah, hükümdar. 2. Hükümdar ailesinden olan kadınlara verilen ad. 3. Sevilen, beğenilen, baş tacı edilen.
SülüSüleyman adının bozulmuş biçimi.
Sülün1. Sülüngillerden, kuyruğu çok uzun, eti yenilen bir kuş.2. Uzun boylu, endamlı.
SülünayUzun boylu, endamlı güzel.
SülünbikeUzun boylu, endamlı kadın.
SümbülZambakgillerden, soğanla üretilen, 15-20 cm yükseklikte, çiçekleri kuvvetli kokulu ve türlü renkli, çok yıllık bir süs bitkisi.
SümbülveşSümbüle benzeyen, sümbül gibi güzel.
SümerkanSümer soyundan gelen kimse.
Sümeyre1. Meyve çağlası. 2. Kıvrılmış yaprak.
SumruBir şeyin yüksek yeri, tepesi, üst tarafı.
Sun1. Yapma, yapış. 2. İş, yapıt. 3. Gün, etki. 4. T. Sunmak eyleminin emir biçimi.
Suna1. Bir tür yaban ördeği, erkek ördek. 2. Boylu, güzel, yakışıklı.
SunalSunma, sunuş ile ilgili.
SunalpGüçlü, etkili yiğit.
SunarSaygılı bir biçimde verir, takdim eder anlamında kullanılan bir ad.
SunayAy gibi parlak olan, parıltı veren.
Sünbüle1. Başak. 2. Başak burcu. 3. Türk müziğinde bir makam.
SündüsParlak renkli, çiçekli altın veya gümüş telle işlemeli, nakışlı dokunmuş ipek kumaş.
SunelEl sun, ilgilen, yardım et anlamında kullanılan bir ad.
SunguArmağan, bağış, ihsan.
SungunArmağan, bağış, ihsan.
Sungur1. Soğukkanlı, sakin kimse. 2. Akdoğan.
SunguralpSoğukkanlı ve doğan gibi güçlü yiğit.
SungurbayDoğan kuşu gibi güçlü kimse.
SungurtekinSoğukkanlı ve doğan gibi güçlü hükümdar.
SüngütaySüngü takmış, savaşmaya hazır kimse.
SünterKırmızı renkli, çavdara benzer bir tür sert buğday.
Sunu1. Armağan, hediye. 2. Sunulan, takdim edilen şey. 3. Geline verilen armağan.
SunullahTanrı'nın gücü, kudreti.
SüphanDoğu Anadolu´da Van Gölü´nün kuzey kıyısındaki sönmüş volkanik dağ.
SuphiSabah vaktiyle, şafak ile ilgili.
SuphiyeSabah vaktiyle, şafak ile ilgili.
Sürmeli1. Gözleri sürme çekilmiş gibi güzel olan kimse. 2. Bir tür buğday.
SürsoySoyun sürsün, genişlesin anlamında kullanılan bir ad.
SüruriSevinen, neşelenen.
SüsenÇiçekleri iri, güzel görünüşlü ve kokulu bir süs bitkisi.
SüslüSüslenmiş, bezenmiş, süsleri olan, güzel.
Suudi1. Kutsal yıldızlarla ilgili. 2. Yükselme ile ilgili.
Suut1. Kutsal sayılan yıldızlar. 2. Yukarı çıkma, yükselme.
Süvari1. Atlı. 2. Gemi kaptanı.
SüveydaKalbin ortasında var olduğuna inanılan siyah benek.
Suyurgamış1. Lütufta, ihsanda bulunan, bağış yapan kimse. 2. Acıyan, merhamet eden.
Suyurgan1. Bağışta, ihsanda bulunan. 2. Merhametli.
Suzan1. Yakan, yakıcı. 2. Ateşli, coşkulu.
SuzidilGönül ateşi, gönül sıcaklığı.
SüzülayNazlan, süzül, nazlı nazlı salın anlamında kullanılan bir ad.
TabendeParlayan, ışık veren.
Taç1. Soyluluk, iktidar, güç veya hükümdarlık sembolü olarak başa giyilen, değerli taşlarla süslü başlık.2. Gelinlerin başlarına takılan süs.
TacalÜstün ol, baş ol anlamında kullanılan bir ad.
TaçeserDeğerli, nitelikli yapıt.
TacimNoktalama, noktalama.
TacirTicareti meslek edinmiş olan kimse.
TaciserBaş tacı, en çok sevilen, sayılan kimse.
TaçlıyıldızTaç takınmış olan, saygı duyulan ünlü, tanınmış kimse.
TaçnurIşıktan, nurdan taç.
TacverTaç sahibi padişah.
TaflanGülgillerden, kışın yaprağını dökmeyen bir bitki.
TağalpDağ gibi gösterişli, heybetli, güçlü yiğit.
TagangülGüvercin gibi uçarcasına hareketli olan güzel.
TağarKap, çanak, küp, çömlek.
Tagay1. Silah. 2. Annenin erkek kardeşi, dayı.
TağmanDağ gibi iri yarı, gösterişli kimse.
TahaKur´an-ı Kerim'in yirminci surenin adı.
Tahsin1. Beğenme, alkışlama. 2. Güzelleştirme.
Tahsine1. Beğenme, alkışlama. 2. Güzelleştirme.
TakdirBeğenme, değer verme.
TakiGünahtan, haramdan kaçınan, dinine bağlı kimse.
TakiyeGünahtan, haramdan kaçınan, dinine bağlı kimse.
Talas1. Yelin kaldırdığı toz. 2. Fırtına, kasırga. 3. Can sıkıntısı. 4. Köşe. 5. Oğuzların 24 boyundan biri.
Talât1. Yüz, surat, çehre. 2. Güzellik.
Talay1. Deniz, büyük nehir. 2. Çok, fazla.
TalayerDeniz eri, denizci.
TalayhanDenizlerin hükümdarı.
TalaykanDenizci bir sydan gelen kimse.
TalaymanDeniz adamı, denizci.
TaliaTalih, şans, kısmet.
Taliye1. Sonradan gelen, bir şeyin arkası sıra giden. 2. Kur’an okuyan.
Talu1. Seçkin, seçilmiş, güzel. 2. İki kürek kemiği arası.
TamalBütünüyle ele geçir anlamında kullanılan bir ad..
TamamArka arkaya doğan kız çocuğundan sonra erkek çocuk olması dileğiyle konulan bir ad.
TamayAyın bütün durumu, dolunay.
Tamaydınİlerici, her yönüyle aydın kimse.
TamçelikÇelik gibi güçlü kimse.
TamerTümüyle nitelikli kişi.
TamerkGüçlü, kuvvetli kimse.
TamgülGerçekten gül gibi güzel olan kimse.
TamkanSaygın bir soydan gelen kimse.
TamkoçKoç gibi güçlü kimse.
TamkurtKurt gibi güçlü kimse.
TamkutÇok mutlu, talihli kimse.
TamtürkTürklüğün bütün niteliklerini taşıyan kimse.
Tan1. Güneş doğmadan önceki alaca karanlık, şafak vakti. 2. Sabah akşam esen serin rüzgâr.
TanaçanSabah vaktindeki alaca karanlık.
TanaçarSabah vaktindeki alaca karanlık
TanağarSabah vaktindeki alaca karanlık.
TanakGarip, tuhaf, şaşırtıcı.
TanalŞafak gibi aydınlık insan.
TanalpŞafak gibi aydınlık yiğit.
TanaltanŞafak gibi aydınlık hükümdar.
TanaltayŞafak gibi aydınlık hükümdar.
TanayŞafak gibi aydınlık insan.
TanaydınŞafak gibi aydınlık insan.
TanbayŞafak gibi aydınlık insan.
TanbekŞafak gibi aydınlık bey.
TanberkŞafak gibi aydınlık, güçlü insan
TanbeyŞafak gibi aydınlık bey.
TanboğaŞafak gibi aydınlık, güçlü insan
TanbolatŞafak gibi aydınlık, güçlü insan
TancanÖzü aydınlık kimse.
TandanTan vaktinde doğan kimse.
TandoğanŞafak vaktinde doğan kimse.
TandoğduŞafak vaktinde doğan kimse.
TandoğmuşŞafak vaktinde doğan kimse.
TandorukŞafak vaktinde doğmuş gururlu kimse.
TanelŞafak gibi aydınlık, güçlü eli olan kimse.
TanelginŞafak gibi aydınlık, gurbette yaşayan kimse.
TanerŞafak vakti gibi aydınlık, güçlü kimse.
TanerkŞafak vakti gibi aydınlık, güçlü kimse.
TanferŞafak vakti gibi aydınlık, güçlü kimse.
TangörŞafak vaktinin parlaklığını gör anlamında kullanılan bir ad.
TangüçŞafak vakti gibi parlak, güçlü kimse.
TangülŞafak vakti gibi parlak olan güzel.
TangünŞafakla başlayan aydınlık gün.
TangünerŞafak vakti gibi parlak, güçlü kimse.
TanhanŞafak vakti gibi parlak, güçlü hükümdar.
TanhatunŞafak vakti gibi parlak, güçlü kadın.
TanınÜnlen, herkes adını duysun anlamında kullanılan bir ad.
Tanır1. Anımsayan. 2. Bilip ayıran, seçen.
TanırcanAnımsayan, bilip ayıran, seçen kimse.
TanırerAnımsayan, bilip ayıran, seçen kimse.
TanışBildik, tanıdık, dost.
TanjuTürk hükümdarlarına Çinliler tarafından verilen san.
TankanŞafak gibi aydınlık, temiz soydan gelen kimse.
TankoçŞafak vakti gibi aydın, güçlü kimse
TankurtŞafak vakti gibi parlak, güçlü kimse.
TankutŞafak vakti gibi parlak, mutlu kimse.
TankutluŞafak vakti gibi parlak, mutlu kimse.
TanmanŞafak vakti gibi parlak, güçlü kimse.
TanörenŞafak vaktinde de çalışan kimse.
TanpınarŞafak vakti gibi parlak, temiz kimse.
TanrıkorurTanrı'nın koruduğu kimse.
TanrıöverTanrı'nın övdüğü, Tanrı'nın beğendiği kimse.
TansalŞafakla ilgili, şafağa ait.
TansanTan gibi aydınlık, temiz adı olan kimse.
TanselŞafak seli, ışık seli.
TansenSen şafak gibi aydınlık ve parlaksın anlamında kullanılan bir ad.
TanserŞafak vakti gibi aydınlık saç anlamında kullanılan bir ad.
TansesSesi güzel olan kimse.
TansevTan vakti gibi olan parlaklığı ve güzelliği sev anlamında kullanılan bir ad.
TansevenSabahı, ışığı, aydınlığı seven.
TanseverSabahı, ışığı, aydınlığı seven kimse.
TansıŞafak vaktini andıran.
Tansık1. İnsanın aklının alamayacağı şaşırtıcı, olağanüstü olay, mucize. 2. Özlem, hasret. 3. Değerli, kıymetli. 4. Tatlı, nefis.
TansoyŞafak gibi aydınlık soyu olan.
TansuŞafağın aydınlattığı su gibi parlak ve temiz olan.
TantuğTan ışığı gibi çevresini aydınlatan kimse.
TantürkTan ışığı gibi çevresini aydınlatan Türk.
TanuğurUğurlu şafak vakti.
TanverŞafak gibi ışık saç, aydınlat anlamında kullanılan bir ad.
TanyeliŞafak vakti esen rüzgâr.
TanyeriGüneş doğmak üzereyken ufukta hafifçe aydınlanan yer.
TanyolaçAydınlığa götüren, yol açan.
TanyücelŞafak gibi temiz ve parlak ol anlamında kullanılan bir ad.
TanyüzYüzü şafak gibi aydınlık ve parlak olan.
TanzerSarı altın renginde tan yeri.
Tapık1. Saygı, hürmet. 2. İkram, hizmet.
Tapınç1. Geniş alan. 2. İn. 3. Kuş veya balık kümeleri.
Taplı1. Doğru, düzgün. 2. Uygun, yerinde. 3. Şişman.
TaptukDoğumuna çok sevinilen çocuklara "bulduk" anlamında konulan bir ad.
Tarçın1. Defnegillerden, genellikle Asya'nın güneyinde yetişen ve değişik türleri bulunan bir ağaç.2. Bu ağacın, içinde kokulu bir yağ bulunması dolayısıyla baharat gibi kullanılan kabuğu.
TarhunHekimlikte kullanılan ıtırlı bir bitki.
TarikTerk eden, bırakan, vazgeçen.
Tarı1. Soy, nesil, 2. Ekin. 3. Darı, tahıl. 4. İyi, güzel.
TarıkSabah yıldızı, Venüs.
Tarım1. Göllere, kumluklara dökülen çay kolları. 2. Verim almak için toprak üzerinde yapılan çalışmaların tümü.
TarımanTarımla uğraşan kimse, rençper.
TarımbikeTarımla uğraşan kadın.
TarımerTarımla uğraşan kimse.
Tarkan1. İslâmlıktan önce verilmiş vekil, vezir, bey gibi san. 2. Ayrıcalıklı, saygın kişi.
TaşanCoşkulu, taşkın kimse.
TaşarCoşkulu, coşkun kimse.
TaşboğaTaş gibi sert, boğa gibi güçlü kimse.
TaşbudakGüçlü, kuvvetli kimse.
TaşcanTaş gibi sağlam kimse.
TaşdemirTaş ve demir gibi sağlıklı, sağlam kimse.
Taşdövenİş bilen, becerikli, kuvvetli kimse.
TaşelSağlam, güçlü eli olan kimse.
TaşerSağlam, güçlü kimse.
TaşhanGüçlü, kuvvetli hükümdar.
TaşkanSağlam, güçlü soydan gelen kimse.
TaşkentTaş-kent. Özbekistan´ın başkenti.
Taşkın1. Coşkulu, coşkun. 2. Su baskını.
TaşkınelCoşkulu, coşkun kimse.
TaşkınerCoşkulu, coşkun kimse.
TaşkıranGüçlü, kuvvetli kimse.
TaştekinGüçlü, kuvvetli kimse.
Tasvir1. Resim, figür. 2. Yazıyla anlatma, betimleme.
Tatar1. Bir Türk kavmi. 2. Posta sürücüsü. 3. Gül, zambak vb. çiçeklerin açılmamış goncaları.
TatarhanTatar soyundan olan han.
TatarkanTatar soyundan olan kimse.
Tatlı1. Lezzetli. 2. Hoşa giden, şirin.
Tav1. Şişman. 2. Harlı. 3. Orman 4. Hız. 5. Boyun eğme.
Tavlı1. İstekli. 2. Boyun eğmiş. 3. Hızlı.
TavusSülüngillerden, erkeğinin tüyleri uzun, kuyruğu parlak, güzel renkli, acı ve tiz sesli, süs hayvanı olarak beslenen bir kuş
Tay1. Eşit, denk, yaşıt. 2. Tek, eşsiz. 3. Yan, taraf. 4. Toy. 5. Atın yavrusu. 6. Çift olan şeyin teki. 7. Çocuk.
Tayak1. Dayanılacak şey, destek. 2. Koruyan, koruyucu.
TayançDayanma gücü, sabır.
TayaydınAydınlık, parlak yüzlü çocuk.
TaybekGüçlü kuvvetli çocuk.
TayberkGüçlü kuvvetli çocuk.
TayboğaGüçlü kuvvetli çocuk.
TaycanGenç ve güçlü kimse.
TaydemirGüçlü kuvvetli kimse.
TayfunÇin Denizi'nde ve Hint Denizi'nde görülen güçlü kasırga.
TayfurKüçük bir kuş türü.
TaykaraEsmer, kara yağız çocuk.
TaykoçGüçlü, kuvvetli çocuk.
TaykurtGüçlü kuvvetli çocuk.
TaykutKutlu, uğurlu çocuk.
Taylak1. Yeni doğmuş at yavrusu. 2. Biniye gelmiş iki yaşında at yavrusu. 3. Deve yavrusu. 4. Yaramaz çocuk.
Taylan1. İnce, kibar, güzel, uzun ve düzgün boylu. 2. Çok yağmur yağmasına karşın işlenebilir durumdaki toprak.
Taylanerİnce, kibar, güzel, uzun ve düzgün boylu kimse.
TaymanGenç, taze, toy kimse.
TaymazDüşmeyen, kaymayan, dengeli kimse.
TayparsPars gibi güçlü kimse.
Tayyibe1. İyi, güzel, hoş. 2. Çok temiz.
Tayyip1. İyi, güzel, hoş. 2. Çok temiz.
TazegülGenç, körpe güzel.
Teber1. Küçük balta. 2. Dervişlerin kullandıkları uzun saplı küçük balta. 3. Meşin kesmek için kullanılan araç.
Teberdar1. Baltacı.2. Yeniçeriler arasında baltalı asker sınıfı.
TeberhunKızıl söğüt, tarhun.
TeberrükKutsal ve uğurlu sayma.
Tebrik1. Kutlama. 2. Bereket.
Tecelli1. Görünme, belirme. 2. Kader, talih. 3. Allah’ın lütfuna kavuşma.
TecerenBecerikli, tasarruflu.
Tecimen1. Ticaret adamı, tüccar. 2. Tutumlu, idareli.
TecirSürü hayvanlarının alım satımını yapan kimse.
TedüBilge, zeki, anlayışlı kimse.
Tek1. Biricik, eşi olmayan. 2. Sessiz, hareketsiz, uslu.
TekalBir tane al anlamında kullanılan bir ad.
TekalpEşsiz, benzersiz yiğit.
TekbayÇok değerli, eşsiz, saygın kimse.
TekbekÇok değerli, eşsiz, saygın kimse.
TekbeyBiricik, eşsiz bey.
TekbirAllah büyüklüğünü hatırlama ve "Allahu ekber" deme.
TekcanÇok değerli, eşsiz kimse.
Tekçe1. Bir topluluk oluşturan şeylerin her biri. 2. Tek başına, yalnız. 3. Yegâne, eşsiz, benzersiz.
TekdoğanEşsiz, benzersiz doğmuş olan.
Teke1. Evcil keçinin erkeği. 2. Mert, sözünün eri. 3. Hazar Denizi´nin doğusunda yaşayan bir Türkmen oymağı.
TekebaşMert, sözünün eri olan kimse.
TekebayMert, sözünün eri olan kimse.
TekebeyMert, sözünün eri olan bey.
TekecanMert, sözünün eri olan kimse.
TekerBiricik, eşsiz kimse.
Tekin1. Tek, eşsiz. 2. Uyanık, tetikte. 3. Uslu. 4. Şehzade, prens. 5. Uğurlu.
TekinalTek ve eşsiz kimse.
TekinalpTek ve eşsiz yiğit.
TekinayBiricik ve uğurlu kimse.
TekinelEli uğurlu olan kimse.
TekinerTek, eşsiz ve uğurlu kimse.
TekinhanTek, eşsiz ve uğurlu hükümdar.
TekinsoyUğurlu soydan gelen kimse.
Tekir1. Daire, yuvarlak. 2. Çevre, etraf, dolay. 3. Postu siyah çizgili ve benekli, kül renkli kedi. 4. Aralık ayı.
Tekiş1. Her şeyin sonu, bitimi. 2. Boynuzsuz keçi.
TekizKar üzerindeki adım adım yol.
Tekmil1. Tam, eksiksiz, hep. 2. Kemale erdirme, tamamlama.
TeknurBiricik, ışık saçan güzel.
TekokOk gibi hızlı harekete eden biricik kimse.
TeköktemGüçlü, gururlu biricik kimse.
TekolTek ve benzersiz ol anlamında kullanılan bir ad..
TeközÖzü benzersiz nitelikler taşıyan kimse.
TeközerÖzü benzersiz nitelikler taşıyan erkek.
TeksenSen teksin, eşsizsin anlamında kullanılan bir ad.
TeksoyEşsiz bir soydan gelen kimse.
TekyayGüçlü ve kuvvetli biricik kimse.
Telek1. Armağan. 2. Dilek. 3. Kuş vb. hayvanların kanat tüyleri.
TelliNazlı, alıngan, çabuk küsen kimse.
TellibeyNazlı, alıngan, çabuk küsen bey.
TelvinRenk verme, boyama.
Temel1. Bir şeyin gelişimi için ilk ögeler. 2. En önemli, belli başlı, ana, esas. 3. Dayanıklı. 4. Bir yapının sağlam dayanak buluncaya kadar toprak içinde aşağıya doğru uzatılan dip duvarları.
Temelli1. Temeli olan 2. Geçici ve eğreti olmayıp sonuna kadar sürecek olan.
TemenniDileme, arzulama, dilek.
TemimeNazarlık, nazar boncuğu.
TemirbayDemir gibi sağlam kimse.
Temiz1. Kirli olmayan, pak. 2. Ahlak yönünden temiz, nezih. 3. Özenle yapılmış, güzel.
Temizalpİyi ahlaklı yiğit.
Temizcanİçi temiz olan kimse.
TemizkalHer zaman doğru ve dürüst ol anlamında kullanılan bir ad.
TemizkanDoğru ve dürüst soydan gelen.
TemizolDoğru ve iyi ahlaklı ol anlamında kullanılan bir ad.
TemizözÖzü temiz, dürüst olan kimse.
TemizsanDoğruluğu ve dürüstlüğüyle tanınan kimse.
TemizsoyTemiz ve dürüst soydan gelen kimse.
TemrenOk, kargı gibi silahların ucundaki sivri demir.
TenayAy gibi beyaz, parlak tenli.
TendübayYiğit, cesur kimse.
TenigülTeni gül gibi güzel olan.
TennurTeni nur gibi aydınlık, berrak olan, güzel.
TennureMevlevi dervişlerinin sema ayini sırasında giydikleri giysi.
TenvirAydınlatma, ışıklandırma.
TeomanHun İmparatoru Mete´nin babası.
TepedelenYalçın kayalar üstüne yapılmış şato.
Tepegöz1. Gözleri yukarı doğru kalkmış kimse. 2. Sağa sola çarpan sakar kimse. 3. Yaramaz çocuk. 4. Herkese çatan, kavgacı.
Tepel1. Bir şeyin en üstteki kısmı. 2. Küçük dağ.
Tepir1. Tahılın taşını ayıklamaya yarayan elek. 2. Ağaç tepesi.
Tercan1. Genç, taze, delikanlı. 2. Kırmızı buğday.
Terekl. Raf, sergen. 2. Merdiven gibi set set olan dağ.
TeremKıl keçisi ile tiftik keçisinin çiftleşmesinden doğan oğlak.
Terken1. Kraliçe. 2. Güzel kız. 3. Bir tür ok.
TerlanSarı renkli, büyük pençeli, kartala benzeyen bir kuş.
TeşrifŞereflendirme, onurlandırma.
TeşrifeŞereflendirme, onurlandırma.
Tetik1. Uyanık, açıkgözlü. 2. Çabuk davranan, çevik. 3. Becerikli. 4. Kedi, köpek vb. hayvanların pençeleri. 5. Önder, kılavuz. 6. Ateşli silahları ateşlemek için çekilen küçük manivela.
TetikerUyanık, çevik, becerikli kimse.
TevekkülHerhangi bir işte elinden geleni yapıp daha sonrasını Allah'a bırakma.
Tevfik1. Uydurma, uygun düşürme. 2. Başarıya ulaştırma. 3. Tanrı'nın yardımına kavuşma.
Tevfika1. Uydurma, uygun düşürme. 2. Başarıya ulaştırma. 3. Tanrı'nın yardımına kavuşma.
TevhiddinDinin birliği, birleştiriciliği.
Tevhide1. Birkaç şeyi bir araya getirme, birleştirme. 2. Allah’ın birliğine inanma.
Tevhit1. Birkaç şeyi bir araya getirme, birleştirme. 2. Allah’ın birliğine inanma.
Tevir1. Çeşit, tür. 2. Renk.
TevratDört kutsal kitaptan, Hz. Musa’ya indirilen, Allah’ın emirlerini kapsayan kitap.
Tevs1. Sakinlik, dinginlik, durgunluk. 2. Barış, sulh.
Tevsen1. Başı sert at. 2. Dik başlı, inatçı.
Tez1. Keskin. 2. Çabuk, hızlı.
TezalÇabucak al anlamında kullanılan bir ad.
TezalpÇabuk, hızlı yiğit.
TezcanTelaşlı, heyecanlı, beklemeye dayanamayan, sabırsız.
TezelÇabuk iş gören, becerikli.
TezelliÇabuk iş gören, becerikli.
TezerÇabuk, hızlı, çevik kimse.
TezerolÇabuk iş gören, becerikli biri ol anlamında kullanılan bir ad.
TezkanKanı kaynayan, heyecanlı kimse.
TezokAcele eden güçlü, kuvvetli kimse.
TezolÇabuk davran, daima hareketli ol anlamında kullanılan bir ad.
TibetÇin´in batısında özerk bir bölge.
TilbeAbdal, derviş, gezginci ozan.
TimuçinKatı, sağlam demir.
TimurlenkBir ayağının aksak olması nedeniyle "Aksak Timur" anlamındaki bu adla anılan Timurlular Hanedanı'nın kurucusu ve ilk hükümdarı (1336-1405).
Tin1. Ruh, can. 2. Sağlam vücutlu. 3. Tepe, zirve.
TinerSağlam, güçlü, canlı kimse.
TinkutÖzü uğurlu, kutlu, şanslı kimse.
Titiz1. Çok dikkat ve özenle davranan veya böyle davranılmasını isteyen memnun edilmesi güç kimse.2. Temizliğe aşırı düşkün olan kimse.3. Huysuz, öfkeli kimse.
Titizer1. Çok dikkat ve özenle davranan veya böyle davranılmasını isteyen memnun edilmesi güç kimse.2. Temizliğe aşırı düşkün olan kimse.3. Huysuz, öfkeli kimse.
Tın1. Can, ruh, öz.2. Nefes, soluk.
TınalSoluk al, yaşamını sürdür anlamında kullanılan bir ad.
TınazOt veya saman yığını.
Tok1. Doymuş, aç olmayan. 2. Kalın ve gür sesli. 3. Kibirli.
TokalanOlgunlaşmış, erginleşmiş.
TokalpDoymuş, gözü tok yiğit.
Tokay1. Dolunay. 2. Zengin, yiğit dövüşçü. 3. Nehir kıvrımı. 4. Orman.
TokdemirDemir gibi sağlam ve güçlü olan kimse.
TokelEli açık, cömert kimse.
TokkanGözü tok bir soydan gelen kimse.
ToközGözü ve gönlü doymuş olan kimse.
ToktaDur, yerleş, uzun süre kal anlamında kullanılan bir ad..
ToktahanSürekli olan hükümdar.
Toktamış1. Bir yere yerleşmiş, oturmuş kimse. 2. Dinmiş, sakinleşmiş kimse.
ToktaşGözü tok sağlam yapılı ve güçlü kimse.
ToktuğGözü tok, savaşçı kimse.
TokuşhanSavaşçı hükümdar.
Tokuz1. Dokuz. 2. Kalın ve sık dokunmuş kumaş.
TokyayGözü tok, kuvvetli ve sağlam yapılı kimse.
TokyürekYürekli, cesur kimse.
TokyüzAçgözlü olmadığı yüzünden anlaşılan kimse.
Tola1. Dolu, boş olmayan. 2. Güçlü, korkusuz. 3. Keyif, neşe.
TolgaSavaşçıların başlarına giydikleri demir başlık.
TolgahanSavaşa hazır hükümdar.
TolunAyın on dördü, dolun.
TolunbayAyın on dördü gibi güzel olan kimse.
TolunbikeAyın on dördü gibi parlak ve güzel olan kadın.
ToluntiğinAyon on dördü gibi güzel olan hükümdar.
Tömek1. Ekin yığını. 2. Kaba. 3. Alçak, kısa. 4. Top gibi, toprak.
TomrisPeçenek Türklerinden bir kadın kahraman. Tarihte, Pers Kralı II. Keyhusrev’le savaşmış olan Massagetlerin ünlü kraliçesi. “Tomur veya temir, demir” kelimeleriyle ilgi kuranlar vardır.
TomurcukBir bitkinin üzerinde bulunan ve ileride sap, çiçek veya yaprak verecek olan filiz.
Tongal1. Zengin kimse. 2. Yaşlı erkek.
Tongar1. Büyük, güçlü. 2. Yaşlı.
Tonguç1. En büyük çocuk. 2. Bir tür kuş, baykuş.
Tongur1. Zor anlayan, kalın kafalı. 2. Çirkin sesli. 3. Yuvarlak. 4. Düğünleri yöneten kimse.
Topa1. Beceriksiz. 2. Kötü.
Topaç1. Çocukların sicim sarıp salarak çevirdikleri armut biçimindeki oyuncak. 2. Sağlıklı, gürbüz çocuk.
TopazAlüminyum silikatı ve florinden oluşan, kahverengi veya soluk sarı renkte değerli taş.
TopçamToplu ve düzenli çam türü.
TopçayKıvırıla kıvrıla akan ırmak.
TopelEli sıkı, fazla cömert olmayan kimse.
Toprak1. Yer kabuğunun canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. 2. Ülke, memleket. 3. İşlenmiş arazi.
Topuz1. Ucu top biçiminde eski bir silah.. 2. Top biçiminde toplanmış saç.
Tor1. Toy, deneyimsiz. 2. Ürkek, çekingen, utangaç. 3. Mağrur, gururlu. 4. Fidan. 5. Tok sözlü. 6. Balık ağı.
ToramanGüçlü, kuvvetli kimse.
Toran1. Güçlü, kuvvetli, iri yarı kimse. 2. Yiğit, kahraman.
TorcanÇekingen, utangaç kimse.
Töre1. Eğitim, görgü, gelenek. 2. Soyluluk, asalet. 3. Eksiksiz, mükemmel. 4. Geline verilen armağan.
TöregünEksiksiz, kusursuz kimse.
TörehanEksiksiz, kusursuz hükümdar.
Töreli1. Güzel. 2. İyi. 3. Konuk ağırlamayı seven. 4. Soylu.
TörenAnma, kutlama gibi amaçlarla yapılan toplantı.
TorkalHep utangaç ve çekingen ol anlamında kullanılan bir ad.
TorkanGururlu ve tok sözlü soydan gelen kimse.
Torlak1. Güzel, genç, yakışıklı. 2. İyi gelişmiş ağaç fidanı.
TorosAnadolu´nun güney kesiminde Akdeniz kıyıları boyunca uzanan sıradağ.
TorumtayYırtıcı bir kuş türü.
TorunBir kimseye göre çocuğunun çocuğu.
TosunSağlıklı, tıknaz delikanlı.
TosunbeySağlıklı, tıknaz bey.
TotukEski Türklerde askerî vali.
Toy1. Genç olduğu için deneyimsiz, beceriksiz. 2. Ziyafet, yemekli eğlence. 3. Göçebe kuşlardan kızıl tüylü, eti yenir bir kuş.
ToyboğaGüçlü, kuvvetli, deneyimsiz kimse.
ToycanÇok genç ve deneyimsiz kimse.
ToydemirÇok genç ve deneyimsiz güçlü kimse.
ToydenizÇok genç ve deneyimsiz kimse.
Toygun1. Genç delikanlı. 2. Çakırdoğan.
Tozan1. İnce toz tanesi. 2. Tozu çok olan yer. 3. Kar fırtınası.
Tözüm1. Sabırlı.2. Alçak gönüllü.
Tuba1. Güzellik, iyilik, hoşluk. 2. Cennette bulunduğuna inanılan, kökü yukarıda, dalları aşağıda büyük bir ağaç.
Tufan1. Nuh Peygamber zamanında yağan ve bütün dünyayı su altında bırakan şiddetli yağmur.2. Şiddetli yağmur.
Tuğ1. Bazı kuşların tepelerinde bulunan uzunca tüy, sorguç.2. Padişahların ve vezirlerin başlarına taktıkları başlıkların ön tarafında bulunan tüy veya püskül biçimindeki süs.
TuğalTuğ takın anlamında kullanılan bir ad.
TuğalpTuğ takınmış yiğit.
TuğaltanTuğ takınmış hükümdar.
TuğaltayTuğ takınmış değerli, yüce kimse.
TugayAlayla tümen arasındaki askerî birlik.
TuğbayEskiden tugay komutanlığı yapan albay.
TuğcuOsmanlı döneminde savaşlarda padişahın tuğlarını taşıyan kimse.
TuğhanTuğu olan hükümdar.
TuğkanSoyu savaşçı olan kimse.
Tuğkunİzinsiz yanına varılmayan varlıklı, saygın.
Tuğlu1. Bayraklı, sancaklı. 2. Şımarık.
TuğraOsmanlı padişahlarının imza yerine kullandıkları, özel bir biçimi olan sembolleşmiş işaret.
TuğrultekinGözü pek hükümdar.
TuğsanTuğuyla ünlü olmuş kimse.
TuğsavTuğuyla ünlenmiş kimse.
TuğsavaşSavaş için tuğunu takınmış olan kimse.
TuğsavulTuğla uzaklaş anlamında kullanılan bir ad.
TuğsavunTuğunla savun anlamında kullanılan bir ad.
TuğtaşTuğ takınmış güçlü kimse.
TuğtayTuğ takınmış benzersiz kimse.
TuğtekinTuğ takmış hükümdar.
TuğyanCoşma, taşma, coşkunluk.
Tuhfe1. Armağan, hediye. 2. Hoşa giden, güzel şey.
Tükel1. Tam, bütün.2. Mükemmel.
Tulca1. Tül kadar ince olan. 2. Hayalden de güzel olan.
Tülek1. Kumaz, açıkgöz, düzenci. 2. Efe. 3. Çok genç, delikanlı. 4. Zengin. 5. Saygın kimse. 6. Sakin.7. Gururlu.
Tülenİlk kez çocuk doğuran genç kadın.
Tülin1. Kimi kez ayın çevresinde oluşan dairesel hale. 2. Ayna.
TülinayKimi kez ayın çevresinde oluşan dairesel hale
Tulum1. Bazı yiyecek ve içecekler için koruyucu kap olarak kullanılan, önü yarılmadan bütün olarak yüzülmüş hayvan derisi. 2. Gövdesi bu deriden yapılmış üflemeli çalgı, gayda.3. Şişman, tombul.
Tuman1. Nem, çiy. 2. Duman, sis. 3. Şalvar.
TümbayGerçekten zengin olan kimse.
TümcanGerçekten dost olan kimse.
Tümen1. On bin. 2. Pek çok. 3. Yığın, küme, sürü.
TümenboğaÇok güçlü ve kuvvetli.
TümkalOlduğun gibi kal, bozulma" anlamında kullanılan bir ad.
TümkanKanlı canlı, sağlıklı.
TümkoçGerçekten yiğit olan kimse.
TümkorSıkıntılara göğüs geren kimse.
TümkurtGerçekten güçlü olan kimse.
TümkutÇok talihli, kutlu.
Tuna1. Çok, bol. 2. Yavru. 3. Görkemli, gösterişli.
TunacanGörkemli, gösterişli kimse.
TunaerGörkemli, gösterişli kimse.
TunahanGörkemli, gösterişli hükümdar.
TünakIşıklı, mehtaplı gece.
TunakanGörkemli, gösterişli soydan gelen kimse.
TünalGeceleyin al anlamında kullanılan bir ad.
Tunay1. Sessiz, sakin. 2. Gece görünen aydınlık.
TünaydınAkşamları söylenen iyi dilek ve selâmlama sözü.
TunçKoyu kızıl renkte olan, bakır, çinko ve kalay alaşımı, bronz.
TuncaBalkan yarımadasında Meriç ırmağının kolu.
TunçalınGüçlü, kuvvetli kimse.
TuncalpTunç gibi güçlü, kuvvetli yiğit.
TunçaralBirine destek olan güçlü kimse.
TunçaslanGüçlü, kuvvetli kimse.
TunçbayGüçlü, kuvvetli kimse.
TunçbilekBileği güçlü olan kimse.
TunçboğaSağlam, güçlü olan kimse.
TunçbörüSağlam, güçlü kimse.
TunççağZamanının sağlam ve güçlü kimsesi.
TunçdemirGüçlü ve kuvvetli kimse.
TuncelTunç gibi güçlü eli olan kimse.
TuncerTunç gibi güçlü kimse.
TunçhanGüçlü, kuvvetli hükümdar.
TunçkanGüçlü soydan gelen kimse.
TunçkayaGüçlü ve sağlam yapılı kimse.
TunçkılıçGüçlü ve kuvvetli olan kimse.
TunçkolGüçlü kuvvetli kimse.
TunçkurtGüçlü, kuvvetli kimse.
TunçokGüçlü, kuvvetli kimse.
TunçövenGüçlüleri öven kimse.
TunçsoyKöklü, güçlü soydan gelen kimse.
TunçtanTunç gibi güçlü kimse.
TunçtürkSağlam ve güçlü Türk.
Tüney1. Öğle güneşi alan yer. 2. Güneş battıktan sonraki zaman. 3. Güneşli yer.
Tunga1. Görkemli, kuvvetli, muazzam. 2. Yiğit, kahraman. 3. Rütbe, unvan.4. Bir tür kaplan.
Tur1. Delikanlı, genç. 2. Gelir, kazanç, verim. 3. Ar. Dağ. 4. Fr. Devir, dolaşma.
Tura1. Tuğra. 2. Kalkan, siper.
TürabiTopraktan yaratılmış.
TuraçKeklik cinsinden eti yenir bir av kuşu.
TuralpGenç, delikanlı yiğit.
Turan1. Turancıların dünyadaki bütün Türkleri birleştirerek kurmayı amaçladıkları ülkenin adı.2. Türklerin Orta Asya'daki en eski yurtları.
TuratekinTuğralı hükümdar.
Türe1. Görenek, gelenek, töre. 2. Subay, komutan. 3. Hak ve hukuka uygunluk, adalet.
TürehanTörelere bağlı hükümdar.
TürekTepeliklerin ortasındaki çıkıntı.
TürelHukukla ilgili, hukuksal.
TüremenYasa adamı, hukukçu.
TürevOluşan, ortaya çıkan, türeyen.
TurfaAz bulunur, nadir, değerli.
TurgayBoz renkli, küçük, ötücü, tarlalarda yuva yapan bir tür serçe, toygar.
TurgutKonut, oturulacak yer.
Turhan1. Soylu ve seçkin kimse. 2. Eski Türklerde vergi ödemeyen, hükümdar huzuruna izinsiz girebilen, saygın kişi.
TurhatunKız çocuk doğumuna son vermek için konulan bir ad.
Türk1. Güç, kuvvet. 2. Güzel, civan. 3. Türk soyundan gelen halk. 4. Adam, insan.
TürkaslanAslan gibi güçlü Türk.
TürkayAy gibi parlak, aydınlık Türk.
TürkdoğanTürk olarak doğan.
TürkdoğduTürk olarak doğdu anlamında kullanılan bir ad..
TürkiyeTürkiye Cumhuriyeti’nin yer aldığı ülke.
TürkizArkasında Türk gibi onurlu iz bırakan.
TürkkanTürk soyundan gelen.
TürkmenTürk’e benzer, Türk’e benzeyen.
TürkolHer zaman Türk kal anlamında kullanılan bir ad.
TürközÖzü, aslı Türk olan.
TürksanAdı duyulmuş, Türk gibi ünlü.
TürküHece ölçüsüyle yazılmış ve halk ezgileriyle bestelenmiş koşuk.
TürkyılmazAzimli, yılmayan Türk.
TurnaTurnagillerden, Avrupa ve Kuzey Afrika'da toplu olarak yaşayan, göçebe, iri bir kuş
TutelEl tut, yardım et anlamında kullanılan bir ad.
TuterYiğitliği, cesareti sürdür anlamında kullanılan bir ad.
Tuti1. Papağan. 2. Konuşmayı seven, konuşkan.
Tutku1. İrade ve yargıları aşan güçlü bir coşku, ihtiras.2. Güçlü istek ve eğilimin yöneldiği amaç.
Tutkun1. Gönül vermiş.2. Bir şeye alışmış, bağlanmış, düşkün.
TutuhanRehin alan hükümdar.
Tutuk1. Akıcı, rahat konuşamayan.2. Eski işlevini göremez duruma gelmiş. 3. Kısılmış, tutulmuş, kesik. 4. Kapalı, tıkalı. 5. Çekingen, sıkılgan. 6. Sıkıntılı.
Tutuş1. Çekişme, tartışma. 2. Savaş, mücadele. 3. Tamam, hepsi, bütün.
Tuyan1. Semiz, şişman. 2. Zengin. 3. Kibirli, gururlu.
Tuygun1. Genç, güçlü. 2. Çılgın, şımarık. 3. Duygulu, hassas.
TüzelTüzeye uygun, hukuksal.
Tüzemen1. Adaletli kimse. 2. Yasa adamı, hukukçu.
TüzenurAdaletiyle ışık saçan.
TüzünYumuşak huylu, sakin, soylu, asil kimse.
TüzünalpYumuşak başlı, asil, sakin yiğit.
TüzünkanSoylu, asil kandan gelen.
TüzüntürkSoylu, asil Türk.
Übük1. İbibik kuşu. 2. İbik.
Uç1. Son, nihayet. 2. Kıyı, kenar. 3. Sınır, hudut. 4. Neden, sebep.
Uca1. Sırt, arka. 2. Yüksek, yüce.
UcaerDeğerli, yüce kimse.
Uçan1. Uçma eylemini yapan. 2. İki yelkenli gemi.
UçanokOk gibi uçarak giden kimse.
UçantekinÇok sevinen kimse.
UçantürkÇok sevinen Türk.
UçarlıGerçekçi olmayan, hayaller peşinde koşan kimse.
UcatekinUYücelikte eşsiz kimse.
UçbaySon derece zengin olan kimse.
UçbeyiUçların sivil ve askerî yönetiminden sorumlu olan görevli.
Üçe1. Yüce, yüksek. 2. Arka.
Uçkun1. Kıvılcım. 2. Pahalı, yüksek. 3. Uçan, çapkın. 4. Becerikli, eli tez.
Uçma1. Dağın karla örtülmüş dik yamacı. 2. Olay.
Uçmak1. Cennet. 2. Yar, uçurum.
ÜçokOğuz Destanı'na göre sol kolda bulunan 12 Oğuz boyuna verilen ad.
Uçuk1. Uçmuş, soluk renk. 2. Çökmüş yer, toprak. 3. İyi. 4. Sivri dağ tepesi.
Uçur1. Vakit, an, 2. Fırsat. 3. Mevsim.
Üftade1. Tutkun, âşık, sevdalı.2. Düşmüş, düşkün.
Ufuk1. Düz arazide veya açık denizde gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer. 2. Anlayış, kavrayış, görüş, düşünce gücü. 3. Çevre, dolay.
UğanbikeGüçlü, kuvvetli kadın.
ÜgeŞöhretli, tanınmış, ünlü.
Ügü1. Baykuş. 2. Boş, ıssız.
Uğur1. Bazı olaylarda görülen ve insana iyilik getirdiğine inanılan belirti veya bazı nesnelerde var olduğuna inanılan iyilik kaynağı.2. Bu nitelikte olduğuna inanılan şey.3. İyilik, şans, talih, baht. 4. Fırsat, tesadüf.
UğuralUğur al anlamında kullanılan bir ad.
UğurcanUğurlu, hayırlı kimse.
UğurelEli uğurlu olan kimse.
UğurluUğurlu olan, iyilik getirdiğine inanılan kutlu, kutsal.
UğurolMutlu ve bereket getir anlamında kullanılan bir ad.
UğursalUğur dağıt, uğur sal anlamında kullanılan bir ad.
UğursanUğuruyla tanınan kimse.
UğursayUğur olarak kabul et anlamında kullanılan bir ad.
UğurselUğuru çok olan kimse.
UğurserUğur dağıt anlamında kullanılan bir ad.
UğursoyUğurlu soydan gelen kimse.
UğurtanTan vakti gibi uğurlu olan.
UğurtayBenzersiz biçimde uğurlu olan kimse.
Uğut1. Baygın, kendinden geçmiş. 2. Renksiz, solgun. 3. Kuru. 4. Yağmuru bol yılların buğdayı.
UhuvvetKardeşlik, dostluk, arkadaşlık.
Ukuş1. Anlayış, zekâ. 2. Benzeyiş. 3. Soy sop, kabile, soy.
Ulaç1. Bağlayan, bağlayıcı. 2. Sınır.
Ulaçhanİnsanları birbirine kaynaştıran hükümdar.
Ulaçkanİnsanları birbirine kaynaştıran bir soydan gelen kimse.
Ulak1. Haber götüren kimse, postacı. 2. Yardımcı. 3. Amaç, hedef. 4. İri yarı, güçlü kimse. 5. Ek, yama. 6. At.
UlakbeyYardım eden, yardımcı olan bey.
Ulam1. Kesintisiz, sürekli. 2. Aralarında herhangi bir bakımdan ilgi veya benzerlik bulunan şeylerin tümü. 3. Yetenekli, becerikli. 4. Grup, demet, topluluk, kategori.
UlaşAmacına ermiş, isteğine kavuşmuş kimse.
Üleş1. Bölüşme, paylaşma. 2. Pay.
Ülez1. Batmakta olan güneş. 2. Salgın.
Ülfet1. Alışma, kaynaşma. 2. Görüşme, konuşma. 3. Dostluk, arkadaşlık.
Ülgen1.Yüce, yüksek, ulu. 2. Eski Türklerde Gök Tanrı'ya verilen ad.
Ülger1. Şeftali, kumaş vb.ndeki ince tüy. 2. Vecize.
Ülgü1. Yakışıklı kimse. 2. Pay, hisse. 3. Tutum, tavır.
Ülke1. Bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümü.2. Devlet.
ÜlkemYurdum, vatanım anlamında kullanılan bir ad..
ÜlkenSenin yurdun, senin vatanın anlamında kullanılan bir ad.
ÜlkenurYurdu aydınlatan ışık.
ÜlkerBoğa burcunda yedi yıldızdan oluşan takım.
ÜlküAmaç edinilen, ulaşılmak istenen şey.
ÜlkücüBir ülküye bağlı olan.
ÜlküdeşAynı ülküye bağlı olanlardan her biri.
ÜlkühanBir ülküsü, amacı olan hükümdar.
ÜlkümAmacım, ulaşmak istediğim şey anlamında kullanılan bir ad.
ÜlkümenÜlküsü olan, bir ülküye bağlı olan kimse.
ÜlküselÜlkü ile ilgili, ülkü niteliğinde olan.
ÜlkütanÜlküsü tan vakti gibi aydın olan.
ÜlküyeÜlkü adına yanlış olarak Arapça dişillik getirilerek elde edilmiş bir ad.
ÜlmenDenizci, deniz adamı.
Ulu1. Erdemleri bakımından çok büyük, yüce. 2. Zengin.3. Saygın.
UlualpÇok erdemli, yüce yiğit.
UluantKutsal, büyük yemin.
UlubayYüce, saygın, erdemli kişi.
UlubekErdemli, saygın bey.
UluberkErdemli, saygın, güçlü kimse.
UlubeyYüce, saygın, değerli bey.
UlucaÜstte, üst derecede bulunan kimse, önder.
UluçağHayırlı, uğurlu dönem.
UluçamYüce, erdemli ve saygın olan kimse.
UlucanErdemli, saygın, yüce kişi.
UluçkanYüce, saygın ve erdemli bir soydan gelen kimse.
UludağDağlar kadar yüce, erdemli olan kimse.
UludoğanUDoğuştan yüce, uğurlu olan kimse.
UluerSaygın, uğurlu, yüce kimse.
UluerkanSaygın, yüce, soylu kimse.
UluferSaygın ve aydın olan kimse.
UluhanBüyük, saygın hükümdar.
UlukaanBüyük, saygın hükümdar.
UlukanSoylu, yüce soydan gelen kimse.
UlukayaSaygın, erdemli ve güçlü kimse.
UlukutÇok uğurlu, kutlu kimse.
UlumUluluk, haşmet, büyük gösteriş.
UlumanUlu, yüksek, saygın kimse.
UlumeriçMeriç Irmağı gibi coşkun olan kimse.
Ulun1. Büyük, ulu. 2. Temrensiz ok. 3. Buğday, arpa kökü.
UlunayDeğerli, saygın, erdemli kimse.
UluözÖzü yüce, saygın kişi.
Ulus1. Millet, halk, insan topluluğu. 2. Göçebe. 3. Oba, aşiret kavim.
UluşahinŞahin gibi güçlü ve saygın olan kimse.
UlusalUlusla ilgili, ulusa özgü.
UlusanAdı yüce tanınmış kişi.
UlusoySoyu yüce ve saygın olan kimse.
UlusuSu gibi değerli olan kimse.
UlutanYüce, erdemli ve saygın kişi.
UlutaşDeğerli, yüce ve güçlü kimse.
UlutayDeğerli, yüce ve benzersiz kimse.
UlutekinSaygın, değerli, yüce hükümdar.
Uma1. Armağan, hediye. 2. Konuk, misafir.
Umaç1. Amaç, hedef. 2. Umulan şey, umut.
UmanUmudu olan, bekleyen, umutlu.
Umay1. Orhun Yazıtları´nda geçen, çocukları ve hayvan yavrularını koruduğuna inanılan kadın Tanrı. 2. Devlet kuşu.
UmmanUlu, büyük, engin deniz, okyanus.
Ümmet1. Bir peygambere inananların tümü. 2. Müslüman dinine bağlı olanların tümüne verilen ad.
ÜmmiyeAnneye ait, anneyle ilgili olan.
UmniseAna kadın, kadınana.
Ümniye1. Umut. 2. İstek, arzu. 3. Niyet.
UmuUmut, istek, arzu, beklenen şey.
UmurGörgü, bilgi, deneyim.
UmuralGörgülü, bilgili ol, deneyim kazan anlamında kullanılan bir ad.
UmuralpGörgülü, bilgili yiğit.
UmurbayGörgülü, bilgili, saygın kişi.
UmurbeyGörgülü, bilgili bey.
UmutUmmaktan doğan güven duygusu, ümit.
UmutluUmudu olan, umut besleyen.
Ün1. Yüksek ses, ses. 2. Şöhret, şan.
ÜnalAdın duyulsun, tanın, ün kazan anlamında kullanılan bir ad.
ÜnalanÜn-alan. Adı duyulmuş, ün kazanmış.
ÜnaldıÜnlü, tanınan, meşhur.
ÜnalmışTanınmış, meşhur, şöhretli.
ÜnalpTanınmış, ünlü yiğit.
Unan1. Sadakat, bağlılık. 2. Hak.
Unat1. Doğru yol tutan. 2. Akıllı. 3. Ergin.
ÜnayAy gibi tanınmış, ünü parlak, şöhretli.
Ünek1. Kahraman, yiğit. 2. Ünlü, tanınmış.
ÜnerTanınmış, ünlü kimse.
Ungan1. Onmuş kişi, mutlu. 2. Yürekli, yiğit kişi.
ÜngördüTanınan, şöhretli, ünlü.
ÜngörenTanınan, ünlü, meşhur.
ÜngörmüşTanınmış, ünlü, meşhur.
ÜngünTanınmış, ünlü, meşhur.
ÜnkanTanınmış soydan gelen kimse.
ÜnkayaGücüyle, kuvvetiyle tanınan kimse.
Ünlem1. Ses, seda.2. Çağrı.
ÜnlenÜn kazan, meşhur ol anlamında kullanılan bir ad.
ÜnlüTanınmış, adı duyulmuş, şöhretli, şanlı.
ÜnlüerTanınmış, ünlü kimse.
ÜnlüolAdın duyulsun, ün kazan anlamında kullanılan bir ad.
ÜnlüsoyTanınmış soydan gelen kimse.
ÜnsaçAdın duyulsun, ünlen anlamında kullanılan bir ad.
ÜnsalAdın duyulsun, ünlen anlamında kullanılan bir ad.
ÜnsanAdını duyuran, ünlü.
ÜnsayÜnlen, adın duyulsun anlamında kullanılan bir ad.
ÜnselÇok ünlü, çok meşhur.
ÜnsevÜnlü olmayı sev anlamında kullanılan bir ad.
ÜnsevenÜnlü olmayı, tanınmayı seven kimse.
ÜnseverÜnlü olmayı, tanınmayı seven kimse.
ÜnsevinÜnlü olmayı, tanınmayı sevin anlamında kullanılan bir ad.
Ünsi1. Alışmış, sokulgan. 2. Arkadaş, dost.
Ünsiye1. Alışmış, sokulgan. 2. Arkadaş, dost.
ÜnsoySoyu ünlü olan kimse.
ÜntürkTanınmış, ünlü Türk.
ÜnübolÜnü yayılmış olan, çok tanınan kimse.
ÜnüdeğerÜnüne yakışır nitelikte olan kimse.
ÜnüvarÜnlü, tanınmış kimse.
ÜnverÜnlen, tanınmış bir insan ol anlamında kullanılan bir ad.
ÜnverdiTanınmış, ünlü kimse.
ÜnverenTanınmış, ünlü kimse.
ÜnvermişTanınmış, ünlü kimse.
ÜnyayÜnünü yay, ünün duyulsun anlamında kullanılan bir ad.
Ünzileİndirilmiş, inzal olunmuş.
Ur1. Kale hendeği. 2. Şehir, kent. 3. Yüksek ve korunaklı yer.
UralKale, şehir, kent al, ele geçir" anlamında kullanılan bir ad.
UraltanŞehirli, kentli hükümdar.
UraltayŞehirli saygın kişi.
UranYetenekli, usta, becerikli kimse.
Uraza1. Hediye, armağan. 2. Konuğa çıkarılan yiyecek.
Ürek1. Çok üreyen, çoğalan. 2. Eli çabuk, çok iş çıkaran, hızlı. 3. At, kısrak sürüsü.
ÜremArtma, çoğalma, faiz.
Üren1. Kurak, susuz yer. 2. Şimşek. 3. Soy.
ÜresinÇoğalsın, soyu genişlesin anlamında kullanılan bir ad.
Urgun1. Vurulan, vurulmuş. 2. Vurgun, âşık. 3. Gizli.
UrhanŞehir, kale hükümdarı.
Urı1. Dere, yol. 2. Oğul. 3. Genç, delikanlı. 4. Ses, gürültü.
UrkanŞehirli bir soydan gelen kimse.
Urluk1. Aile, soy sop. 2. Tohum.
Ürpek1. Ürperen, ürpermiş. 2. Mazı ağaçlarının üstündeki tüylü nesne.
Uruk1. Tane, tohum.2. Nesil, kuşak, soy.
ÜrünayÇok parlak, çok aydınlık olan.
Urundu1. Seçkin, seçilmiş. 2. Hayırlı.
ÜründübaySeçkin nitelikli, saygın kimse.
UruşÇarpışma, savaş, mücadele.
Us1. Akıl, zekâ. 2. Yarar, çıkar. 3. Sessiz, yavaş.
Uşak1. Ufak, küçük. 2. Çocuk. 3. Genç, delikanlı. 4. Erkek hizmetçi.
Usal1. Gamsız, kedersiz, keyfine düşkün. 2. Önemsiz.
UsbayAkıllı, saygın kişi.
UsberkAklı sağlam, akıllı kimse.
Üsgen1. Yüksek. 2. Gelişmiş. 3. Birine göre yüksek aşamada olan kimse.
UskanAkıllı soydan gelen kimse.
UsluAkıllı, zeki, uysal, sakin kimse.
Ustaİşinin eri, becerikli kimse.
Üstat1. Bir bilim veya sanat alanında üstün bir yeri olan kimse. 2. Öğretmen.3. Usta.4. Sanatçı.
ÜstayAy gibi yüksek, yüce.
ÜsterSaygın, değerli kimse.
ÜstolDeğerli ol, yücel anlamında kullanılan bir ad.
Üstün1. Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan. 2. Yenen, galip gelen. 3. Sayıca çok, fazla.
ÜstünbaySeçkin, başarılı kimse.
ÜstünerSeçkin, başarılı kimse.
ÜstüngüEn üstteki, en yüksekteki.
UsukAnlayışlılık, çabuk sezme yeteneği.
Utkan1. Zafer kazanmış, muzaffer. 2. Şerefli, onurlu soydan gelen.
UtmanŞerefli, edepli, terbiyeli kimse.
Uyar1. Uygun, yerinde. 2. Boyun eğen, uysal, nazik kimse.
UyaralpBoyun eğen, uysal, nazik yiğit.
UyarelBoyun eğen, uysal, nazik kimse.
UyarerUyumlu, nazik kimse.
ÜyeHerhangi bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri.
UygarKültürlü, eğitimli, görgü kurallarına uyan, medeni kimse.
Uygun1. Yakışır, yaraşır, elverişli, yararlı. 2. Oranlı.
UygunelYakışır, yaraşır, elverişli, yararlı kimse.
UygunerYakışır, yaraşır, elverişli, yararlı kimse.
UyguralpUygar, medeni yiğit.
Uysal1. Yumuşak başlı, uyumlu, boyun eğen. 2. Terbiyeli.
Uz1. İlyi, güzel. 2. Uygun, doğru. 3. Usta. 4. Temir, dikkatli. 5. Becerikli, akıllı, anlayışlı. 6. Yakın, içten.
Uzalpİyi, temiz, akıllı, anlayışlı yiğit.
UzayBütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk.
Uzbayİyi, becerikli, temiz, akıllı ve saygın kişi.
UzcanUysal, uyumlu, iyi insan.
UzelUsta, becerikli kişi.
UzerBecerikli, akıllı kişi.
ÜzeyirKutsal kitaplarda geçen bir ad.
UzgörenGerçeği önceden görebilen kimse.
Uzhanİyi, temiz, akıllı, anlayışlı hükümdar.
UzkanErdemli bir soydan gelen kimse.
UzmanBelli bir işte, belli bir konuda bilgi, görüş ve becerisi çok olan kimse.
UzsanBecerisi ve diğer iyi nitelikleriyle tanınan kimse.
Uzsoyİyi nitelikli soydan gelen kimse.
UztanYetenekli, becerikli kimse.
UztaşYetenekli, becerikli ve güçlü kimse.
UztavYetenekli, becerikli kimse.
UztayYetenekli, becerikli kimse.
UztekinYetenekl, becerikli hükümdar.
UztürkBütün iyi nitelikleri kendinde toplayan Türk.
VacibeYapılması gerekli olan.
Vacide1. Meydana getirici, yaratıcı. 2. Varlıklı, zengin.
VacipYapılması gerekli olan.
Vacit1. Meydana getirici, yaratıcı. 2. Varlıklı, zengin.
VafiSözünde duran, sözünün eri.
VahaÇöllerin su bulunan kesimlerinde oluşan bitkili alan.
VahapBağışlayan, ihsan eden.
Vahdet1. Yalnızlık, teklik, birlik. 2. Allah'a yakınlık, Allah'a ulaşma.
VahdettinDinin tekliği, birliği.
VahibeBağışlayan, bağışlayıcı.
VahipHibe eden, bağışlayan.
VahittinDinin tekliği, tek din.
VaizDinsel öğütlerde bulunan kimse.
Vâkıf1. Bir şeyi elde eden, bir işten haberli olan. 2. Duran, ayakta duran.
VakurAğırbaşlı, temkinli.
VaralGit ve al anlamında kullanılan bir ad.
VaraşAnlayış, akıl, zekâ.
VardarYugoslavya ve Yunanistan´da Selânik körfezine dökülen ırmak.
VargınUlaşan, isteğine erişen.
Varlık1. Zenginlik, para, mal mülk. 2. Önemli, yararlı, değerli. 3. Yaşam, hayat. 4. Var olan her şey.
VarolYaşa, uzun ve sağlıklı bir yaşamın olsun anlamında kullanılan bir ad.
VasıfVasfeden, bildiren, öven.
VasılErişen, ulaşan, kavuşan.
VasılaErişen, ulaşan, kavuşan.
VassafNiteliklerini bildirerek anlatan veya öven.
Vecahet1. Güzel yüzlülük, gösterişlilik, güzel yüz. 2. Saygınlık.
VecahettinDinin yüceliği, onuru.
VecdetZenginlik, varsıllık.
VecdiCoşkunlukla ilgili, coşkunlukla oluşan.
VechiYüzle ilgili, yüze ait.
VechiyeYüze ait, yüzle ilgili.
VecibeÖdev, boyun borcu, vazife.
Vecihl. Bir kavmin büyüğü, başkanı, şefi. 2. Güzel, hoş.
VecihiGüzellik, hoşlukla ilgili.
Vecit1. Bir şeyin güzelliği karşısında kendini kaybedecek dereceye gelmek, coşkulanmak. 2. Tanrı sevgisinden dolayı duyulan coşkunluk, sevinç.
VedaSevilen birinden veya yerden ayrılma.
VediBaşkasının malını saklamakla görevli kimse.
VediaSaklanılması, korunması için birine veya bir yere bırakılan emanet.
VefaiVefalı, sözünde duran.
VefakârSevgisi geçici olmayan, vefalı.
Vefi1. Vefalı, bağlı. 2. Tam, mükemmel, eksiksiz.
Vefia1. Vefalı, bağlı. 2. Tam, mükemmel, eksiksiz.
VefikArkadaş, yoldaş, aynı fikirde olan.
VefikaArkadaş, yoldaş, aynı fikirde olan.
VehbiyeTanrı bağışı olan.
VehipBağışlama, bağış, vergi.
VekilBirinin, işini görmesi için kendi yerine bıraktığı veya yetki verdiği kimse.
Veli1. Sahip. 2. Ermiş, eren. 3. Bir çocuğun her türlü durumundan sorumlu olan kimse.
VelicanCan sahibi, canlı.
Velide1. Yeni doğmuş çocuk. 2. Köle, kul, cariye.
Velit1. Yeni doğmuş çocuk. 2. Kul, köle. 3. Erkek çocuk.
VeliyüddinDindar, dinine sımsıkı bağlı kimse.
VeliyullahErmiş kimse, Tanrının sevgili kulu.
VenüsMerkür’den sonra Güneş’e en yakın olan gezegen, Çoban Yıldızı.
VeralVer ve al anlamında kullanılan bir ad.
VerdîGüle ait, gül ile ilgili.
VergiBir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik.
VerginVerici, özverili kimse.
VerimOrtaya çıkan, beklenilen, istenilen sonuç.
VerşanÇevreye şan ver, ünlen, ünlü ol anlamında kullanılan bir ad.
VeyisYoksulluk, muhtaçlık.
VicdanKişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç.
Vicdani1. Duygu ile, vicdan ile ilgili. 2. Vicdanlı.
Vildan1. Yeni doğmuş çocuklar. 2. Kullar, köleler.
VisamDamga, nişan, işaret.
VuralVur ve al anlamında kullanılan bir ad.
VurgunBirine tutkun, âşık.
Vuslat1. Ulaşma, yetişme. 2. Kavuşma, sevgiliye kavuşma.
Yabalak1. Yabancı. 2. Issız kır,ova. 3. Dışan, başka ülke, gurbet. 4. Ekin Tarlası.
Yaban1. Yabancı. 2. Issız kır,ova. 3. Dışarı, başka ülke, gurbet. 4. Ekin tarlası.
YabguYol gösterici, kılavuz.
Yada1. Büyü,sihir, afsun. 2. Kutsal.3. Türklerde geçmişte büyü yapımında kullanılan yeşim taşı.
Yadacı1. Büyücü, sihirbaz.2. Hekim.
YafesHz. Nuh'un üçüncü oğlu.
YağışYağmur, kar, dolunun yağması.
YağısıyanDüşmanı yenen, zafer kazanan.
Yağız1. Esmer. 2. Doru. 3. Yiğit. 4. Bakımlı hayvan.
YağızalpEsmer, güçlü yiğit.
YağızboğaGüçlü, esmer kimse.
YağızkanEsmer bir soydan gelen kimse.
YağızkurtEsmer, güçlü kimse.
YağmanazGönülleri çalan, yağma eden güzel.
YağmurHavadaki su buğusu-nun yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumunda olanı.
Yağmurca1. Bir tür geyik. 2. Dağ keçisi.
Yahşiİyi, güzel, çok güzel.
Yahşibayİyi tanınan, saygın kimse.
Yahşiboğaİyi, güzel, güçlü kimse.
Yahşihanİyi, güzel hükümdar.
Yahşikanİyi, soylu bir sülaleden gelen kimse.
Yahşitayİyi, güzel kimse.
YahyaTanrı lütufkârdır anlamında bir söz.
Yakup1. Erkek keklik. 2. İbr. Takip eden, izleyen.
Yalabuk1. Güzel, yakışıklı, sevimli. 2. Parlak, ışıltılı. 3. Şimşek. 4. Çevik, atik, işgüzar. 5. Kavgada üstün gelen.
Yalap1. Parıltı. 2. İvedi, hızlı, çabuk. 3. Sarı renkli bir kuş.
YalazabayAlevli, coşkun kimse.
YalazahanAlevli, coşkulu hükümdar.
YalazakanAlevli, coşkulu bir soydan gelen kimse.
YalazalpAlev gibi parlak yiğit.
YalazayAlev gibi parlak olan.
Yalçın1. Dik, sarp. 2. Düz, kaygan. 3. Parlak, cilalı.
YalçınkayaSert, güçlü kimse.
Yalçuk1. Parlak, parlayan. 2. Elçi.
YaldızBir şeye altın veya gümüş görünümü vermek için kullanılan sıvı veya yaprak durumundaki altın, gümüş veya bunların benzeri madde.
Yalgı1. Büyü, sihir. 2. Yalnız.
Yalgın1. Serap, ılgın. 2. Alev.
YalgınayAlev gibi parlayan kimse.
Yalım1. Alev, ateş. 2. Kılıç, bıçak vb.nin kesici yüzü. 3. Kaya. 4. Sarp yer, uçurum. 5. Şimşek. 6. Kuvvet, kudret. 7. Orun, derece. 8. Çalım, gurur onur.
Yalın1. Gösterişsiz, süssüz, sade. 2. Alev, ateş. 3. Taş, büyük kaya. 4. Çıplak, örtüsüz.
YalınalpGösterişsiz, sade yiğit.
YalınayGösterişsiz, sade kimse.
Yalkı1. Yalın, tek. 2. Işın
YalmaçKarışık olmayan, sade, yalın, yapılması ve anlaşılması kolay olan.
Yalman1. Kılıç, kama, bıçak, mızrak vb.nin ağzı veya ucu. 2. Sarp, dik. 3. Eğik, eğinik.
Yaltırak1. Işık, parıltı. 2. Kuyruklu yıldız.
YaltırayAy gibi parlak olan.
Yamaç1. Dağın veya tepenin herhangi bir yanı. 2. Karşı. 3. Yan, yakın.
Yaman1. Kötü, korkulan, şiddetli. 2. Cesur, güçlü. 3. Kurnaz, becerikli.
YamanerCesur, güçlü kimse.
YamansoyGüçlü soydan gelen kimse.
YamanyiğitCesur, güçlü yiğit.
Yamçı1. Sürücü. 2. Bir yüzü uzun tüylü, kalın yün dokumadan yağmurluk.
Yanal1. Yanda olan, yana düşen. 2. Alaca, değişik renkli. 3. Kırmızı, pembe. 4. Nehir yatağı.
Yanar1. Parlayan, parıldayan. 2. Kaplıca. 3. Aralık ve ocak ayı.
YanbekArkadaşları sağlam olan kimse.
YanbeyArkadaşı bey olan kimse.
YandilGönül arkadaşı, sevgili.
YangârÇok vefalı arkadaş.
Yanık1. Yanmış olan. 2. Duygulu, dokunaklı. 3. Kavruk, gelişmemiş. 4. Âşık.
YanıkerÂşık, vurgun kimse.
YankıSesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, ses yansıması.
Yapalak1. Gürbüz, güçlü. 2. Sevimli, şirin 3. Baykuş, puhu kuşu.
YapıncakSeyrek taneli, kırmızı benekli bir tür üzüm.
YaprakBitkilerin solunumunu sağlayan, çoğunlukla yeşil ve türlü biçimlerdeki bölümü.
Yâr1. Sevilen, sevgili. 2. Dost, arkadaş. 3. Yardım eden, destekleyen.
Yaraşık1. Yakışır, uygun, layık. 2. Yakışıklı. 3. Süs, ziynet, güzellik.
YârcanÇok sevilen, sevgili.
YârenArkadaş, yakın dost.
Yargı1. Hüküm, muhakeme. 2. Adalet.
YârıdilGönül dostu, sevgili.
YarkanYüksek devlet mahkemesi.
YarkayaSarp, uçurumlu kaya.
Yarkın1. Şimşek, ışık2. Işıklı.
Yarlık1. Buyruk, ferman. 2. Yasa, kanun. 3. Yoksul. 4. Bağış, lütuf.
YarpuzNane türünden, güzel kokulu bir bitki.
YarukIşık, aydınlık, parlaklık, parıltı.
YaşamDoğumdan ölüme kadar geçen süre, hayat.
Yasan1. Tertip, düzen. 2. İm, belirti. 3. Bir işi yapma isteği, karar. 4. Öngörü.
YaşanurAydınlık ve huzur içinde yaşamını sürdür anlamında kullanılan bir ad.
Yaşar1. Doğan çocuğun uzun ömürlü olması dileğiyle konulan bir ad.2. Yaşında.
Yasavul1. Koruyucu, muhafız. 2. İlhanlılar devrinde ordu müfettişliği görevini yapan kimse.
YaseminBeyaz, kırmızı veya sarı renkli, kokulu çiçekler açan bir ağaççık.
YaserBolluk, varlık, zenginlik, varsıllık.
YasinKur'an surelerinden biri.
YaşıkIşık, parıltı, parlaklık.
Yaşın1. Işık, parlaklık. 2. Şimşek. 3. Gizli.
YaşıyanIşıldayan, parlayan.
Yaşlak1. Yaşlı, ömürlü, ihtiyar. 2. Gizli.
Yasun1. Tarz, üslup.2. Töre 2. Doğa, tabiat.
YatmanBoyun eğen, uysal, yumuşak başlı kimse.
Yatuk1. Kanun, santur vb. sazların genel adı. 2. Saklanan, kullanılmayan şey. 3. Tembel.
Yavaş1. Ağırbaşlı, yumuşak huylu, sakin. 2. Şefkatli, sevecen.
Yavuz1. İyi, güzel. 2. Mert, cesur. 3. Becerikli, hamarat. 4. Yumuşak huylu.
YavuzalpCesur, güçlü yiğit.
YavuzayCesur, güçlü kimse.
YavuzbayCesur, güçlü kimse.
YavuzboğaCesur, güçlü kimse.
YavuzcanGüçlü kişiliği olan kimse.
YavuzerCesur, güçlü erkek.
YavuzhanCesur, güçlü hükümdar.
YavuzsoyCesur, güçlü soydan gelen kimse.
Yay1. Ok atmaya yarayan, iki ucunun arasına kiriş gerilmiş eğri ağaç veya metal çubuk. 2. Yaz, sıcak mevsim.
YayakYürüyerek giden, yaya, piyade, binitsiz.
YayalpSert, kuvvetli yiğit.
YaybörüSert, güçlü, kuvvetli kimse.
YaylaDeniz yüzeyinden yüksek, yaz mevsiminde oturulan serin ve yüksek yerler.
YaylagülYaylada oturan güzel.
YazarYazın, bilim veya sanat alanında yapıt veren kimse.
YazganalpYazarlık yapan yiğit.
YazgıKader, talih, alın yazısı.
YazgülüBaharın ilk günlerinde doğan kız çocuğuna verilen bir ad.
YazırOğuzların Bozok kolunun Ayhan soyundan gelen bir Türkmen boyunun adı.
YedigerBüyükayı takımyıldızı.
YediverenYılda birkaç kez çiçek açan gül.
Yegâh1. Bir, tek. 2. Türk müziğinde makam adı.
Yeğin1. Zorlu, katı, şiddetli 2. Baskın, üstün. 3. Yiğit, güçlü, çalışkan. 4. Bereketli, bol. 5. İyiliği seven. 6. Yakışıklı, güzel, ince.
YeğinerGüçlü, kuvvetli kimse.
Yeğrek1. İyiliksever, hayırlı. 2. Güzel. 3. Fazla, çok.
YelalRüzgâra karşı dur, serinle anlamında bir ad.
YelbayRüzgârlı havayı seven kimse.
YelboğaRüzgâr gibi hareketli ve güçlü kimse.
YeldaYılın en uzun gecesi.
Yelen1. Arzu, istek. 2. Fırtına.
YelerYel gibi hızlı, çabuk kimse.
YelesenYel gibi hızlı, çabuk kimse.
YeleserYel gibi hızlı, çabuk kimse.
YelizGüzel, aydınlık, havadar.
YeltekinYel gibi hızlı, çabuk kimse.
Yemen1. Sağ, sağ taraf. 2. Mutluluk.
YenalAmacına ulaşan kimse.
YenayYeni ay, hilal, ayça.
YenenÜstün gelen, kazanan.
YenerÜstün gelen, kazanan.
YeneralYenen, kazanan, üstün gelen kimse.
YenerolHer zaman kazan, üstün ol anlamında kullanılan bir ad.
YengiYenme, alt etme, zafer, utku.
Yepelekİnce yapılı, zarif, narin.
YerelBelirli bir yer ile ilgili olan.
YerginHüzünlü, tasalı, kaygılı.
YerikUygun, elverişli, yaraşan.
YerselYerle ilgili, yere ait.
YertanŞaşılacak kadar güzel olan yer.
Yesari1. Sol, solla ilgili, sol tarafa ait. 2. Zenginlikle ilgili.
Yeşil1. San ile mavinin karışımından oluşan, çoğu bitki yapraklarında görülen renk. 2. Genç, taze.
YeşimAçık yeşil ve pembe renkli, kolay işlenen, değerli bir taş.
YesügeyCengiz Han´ın babası. Kubilay Han´ın kardeşi olan Türk-Moğol hükümdarı.
Yeten1. Yetişen, ulaşan. 2. Olgun, olgunlaşan 3. Süresi dolan, günü gelen. 4. Tüm canlılar, herkes.
YeterSonuncu olması istenen çocuklara verilen bir ad.
YeterkızArka arkaya doğan kız çocuklarından sonra erkek çocuk olması dileğiyle verilen bir ad.
Yetik1. Yetişmiş, erginleşmiş, büyümüş. 2. Bilgili, olgun. 3. Güç işleri başaran, becerikli. 4. Delikanlı. 5. İri, büyük.
Yetim1. Babası ölmüş çocuk. 2. Yalnız, tek, eşsiz.
YetişAmacına ulaş, isteğine kavuş anlamında kullanılan bir ad..
YetişalYetiş de al anlamında kullanılan bir ad.
YetkinGerekli olgunluğa erişmiş, olgun, ergin.
YetkinerGerekli olgunluğa erişmiş, olgun, ergin kimse.
Yezdan1. Zerdüştlerin iyilik Tanrısı. 2. Allah.
Yiğit1. Güçlü, yürekli, kahraman, alp. 2. Delikanlı, genç erkek. 3. Gözü pek, düşüncelerini açıkça söylemekten çekinmeyen kimse.
YiğitcanGüçlü, korkusuz, kahraman kimse.
YiğitelGüçlü, korkusuz, kahraman kimse.
YiğiterGüçlü, korkusuz, kahraman kimse.
YiğithanGüçlü, korkusuz, kahraman hükümdar.
YiğitkanGüçlü, korkusuz, kahraman bir soydan gelen kimse.
YılbayYılın zengini olan kimse.
YıldanurYılın en parlak, güzel kızı.
YıldırParlak, parlayan, ışıklı, ışık.
YıldıralpYıldız gibi parlayan yiğit.
YıldıranParlayan, ışıldayan, ışık saçan.
YıldıranerParlayan, ışıldayan, ışık saçan kimse.
YıldırayParlak, ışık saçan ay.
YıldırerParlak, ışık saçan kimse.
Yıldırım1. Gök gürültüsü ve şimşekle görülen, hava ile yer arasındaki elektrik boşalması. 2. Çok hızlı, canlı.
Yıldız1. Gökyüzündeki ışıklı gök cisimlerinin her biri. 2. Baht, talih, yazı.
YıldızhanTalihi güzel olan hükümdar.
YılgülYılın en güzel gülü.
YılkanYılan, çekinen kimse.
YılmaVazgeçme, korkma, doğru bildiğin yoldan yürü anlamında kullanılan bir ad.
YılmazYılmayan, bıkmayan, azimli, sebatlı.
YılmazokYılmayan, bıkmayan, azimli, sebatlı kimse.
YılşenYılın en şen insanı.
Yoğun1. Oylumuna oranla ağırlığı çok olan. 2. Dolu, sık. 3. Kalabalık. 4. İri, kaba, kalın.
YolaçYol gösteren, kılavuz.
YolalMesafe katet, yüksel anlamında kullanılan bir ad.
YolbulGideceğin yolu ara, bul anlamında kullanılan bir ad.
Yoldaş1. Arkadaş, dost, yol arkadaşı. 2. Ortak bir görüşü benimseyenlerden her biri.
Yön1. Yüz, cephe, taraf. 2. Neden, sebep. 3. İyi.
YönalBir tarafa git anlamında kullanılan bir ad.
YoncaBaşak durumundaki çiçekleri kırmızı veya mor renkli, çayır bitkisi.
YönerBir tarafa yönelen kimse.
Yönet1. Uygun, doğru. 2. İyi, güzel. 3. Uysal. 4. Becerikli, yatkın. 5. Biçim, tarz, usul.
Yönetken1. Yönetme yeteneği olan, becekli.2. Düzenli, tertipli.
Yönetmen1. İdareci, yönetici. 2. Bir kuruluşu yönetme yetkisi olan kimse.
Yöntem1. Yol, tarz, metot. 2. Yetenek. 3. Uygun, kolay.
Yordam1. Kılavuz, rehber. 2. Beceri, yatkınlık. 3. Gelenek, görenek. 4. Anlayış, yerinde davranış. 5. Kural, yöntem, düzen.
Yordamlı1. Yakışıklı, gösterişli. 2. Giyimli kuşamlı. 3. Eğitim görmüş, incelikli. 4. Becerikli.
Yörük1. Göçebe. 2. Çabuk yürüyen, hızlı.
Yosma1. Zarif, kıymetli. 2. Edalı, işveli. 3. Şen, güzel.
YosunÇoğu sularda yetişen, ilkel yapıdaki bitkilerin genel adı.
YücebaşYüksek, büyük, ulu kimse.
YücedağYüksek, büyük, ulu kimse.
YüceerYüksek, büyük, ulu kimse.
YücelYüksel, yüce bir duruma gel, başarı kazan, ilerle anlamında kullanılan br ad.
YücelayYükselen, başarı kazanan kimse.
YücelenYükselen, yüce bir duruma gelen.
YüceltYükselt, yüce bir duruma getir anlamında kullanılan bir ad.
YüceltenYükselten, yüce bir duruma getiren.
YücenurAydınlık saçan yüce kimse.
YücesanSaygın bir adı olan kimse.
YücesoySaygın, ulu bir soydan gelen kimse.
YücetekinKahraman, büyük, ulu hükümdar.
YücetürkBüyük, ulu, değerli Türk.
YüğrükÇevik, hızlı giden, koşan.
YükselYükseklere çık, yücel, başarı kazan, ilerle anlamında kullanılan bir ad.
YükselenYükseklere çıkan, yücelen, ilerleyen.
Yuluğ1. Mutlu, mesut. 2. Hak, adalet.
YülükSaygıyla eğilen, saygılı.
Yumlu1. Uğurlu, kutlu. 2. Kutsal, mübarek.
Yumuk1. Açılmamış çiçek, gül goncası. 2. Uysal, sessiz, ağırbaşlı.
Yümun1. Uğur, mutluluk. 2. Bereket.
Yunt1. At, kısrak. 2. At sürüsü. 3. Orman.
YunusIlık ve sıcak denizlerde yaşayan etçil memeli hayvan.
YurdaalYurda kabul et anlamında kullanılan bir ad.
YurdaayYurdu aydınlatan kimse.
YurdacanYurda canlılık veren kimse.
YurdaerYurdu için doğmuş kimse.
YurdagülYurduna güzellik katan kimse.
YurdakulYurdu için canını veren kimse.
Yurdal;Türkçe;Erkek;Yurdal;Kendine yurt edin"" anlamında kullanılan bir ad." YurdanurYurdun ışığı olan kimse.
YurdaşenYurdu şenlendiren kimse.
YurdaserVatana önder, lider olan kimse.
YurdatapYurduna hizmet et anlamında kullanılan bir ad.
YurdumÜlkem, memleketim anlamında kullanılan bir ad.
YurduşenÜlkesi sevinçli olan kimse.
YurdusevYurdunu sev anlamında kullanılan bir ad.
Yürekli1. Kostak, çalımlı, iyi giyinmiş, güzel, yakışıklı. 2. Kendini beğenen, onurlu. 3. Yiğit, kabadayı,
Yurt1. Oturulan yer, ev. 2. Ülke, vatan memleket.
YurtbayÜlkenin zengini olan kimse.
YurtcanÜlkesine canlılık katan kimse.
YurterÜlkenin yiğit insanı.
YurtgüvenÜlkene güven anlamında kullanılan br ad.
YurtkuluÜlkesine hizmet eden kimse.
YurtkuranÜlkeyi yöneten kimse.
YurtmanYurdunu çok seven kimse.
YurtsalYurtla ilgili, yurda ait.
YurtsanÜlkenin en tanınmış kimsesi.
YurtsayYurduna değer ver anlamında kullanılan bir ad.
YurtsevÜlkeni sev anlamında kullanılan bir ad.
YurtsevenÜlkesini seven kimse.
YurtseverÜlkesini seven kimse.
YurtsevilÜlkendekiler tarafından sevil anlamında kullanılan bir ad.
YurtsevinÜlkenizi sevin anlamında kullanılan bir ad.
YurttaşYurtları veya yurt duyguları aynı olanlardan her biri.
YürükerHızlı giden, koşan kimse.
Yusuf1. İnleyen, ah eden.2. İnilti.
YüzüakDürüst, doğru, namuslu, suçsuz kimse.
Zade1. Evlat, oğul. 2. Dürüst, doğru adam.
Zafer1. Amaca ulaşma, başarma. 2. Düşmanı yenme, üstün gelme, utku.
ZafirZafer kazanan, üstün gelen.
ZafireZafer kazanan, üstün gelen.
ZağnosBir tür doğan kuşu.
ZahideDinin buyruklarını yerine getiren, haramdan kaçınan kimse, sofu.
Zahir1. Parlak, açık, belli. 2. Dış görünüş, dış yüz. 3. Coşmuş, taşkın.
Zahire1. Parlak, açık, belli. 2. Dış görünüş, dış yüz. 3. Coşmuş, taşkın.
ZahitDinin buyruklarını yerine getiren, haramdan kaçınan kimse, sofu.
ZaikTadıcı, tadan, tat alan.
ZaikaTat alan, tadıcı, tat alan.
ZakiSaf, katışıksız, temiz, pak.
ZambakGüzel ve iri çiçekli bir süs bitkisi.
Zamir1. İç, iç yüz. 2. Yürek, vicdan. 3. Gönülde gizli olan sır. 4. Adın yerini tutan sözcük.
Zamire1. İç, iç yüz. 2. Yürek, vicdan. 3. Gönülde gizli olan sır.
Zarif1. Güzel, şık, ince,kibar tavırlı. 2. İnce esprili, esprilerle konuşan.
Zati1. Kendiyle ilgili, kendine ait, özel. 2. Özle ilgili.
ZatinurAydınlık, nurlu kişi.
ZatiyeKendiyle ilgili, kendine ait, özel.
ZebercetZümrütten daha açık yeşil olan, zümrüt kadar değerli olmayan bir süs taşı.
ZehraYüzü pek beyaz ve parlak olan kimse.
ZekâiZekâyla ilgili, zekâya ait.
ZekiAnlayışlı, kavrayışlı, zekâ sahibi.
ZekireBelleği güçlü olan, unutmayan.
ZekiyeAnlayışlı, kavrayışlı, zekâ sahibi.
Zemin1. Yer, yeryüzü. 2. Temel, dayanak. 3. Konu, tema.
ZemzemKâbe çevresindeki ünlü kuyu ve bu kuyunun Müslümanlarca kutsal sayılan suyu.
Zengin1. Parası, malı çok olan, varlıklı. 2. Verimli. 3. Gösterişli.
ZennişanÜnlü, tanınmış kadın.
Zerafetİncelik, güzellik, zariflik.
Zerefşan1. Altın saçan, altın saçıcı. 2. Altın kakmalı. 3. Bir lale türü.
ZerenAnlayışlı, kavrayışlı, zeki.
ZeriaVesile, bahane, sebep, fırsat.
ZernişanKılıç, kalemtıraş gibi şeylerin üzerine kakma altınla yapılan işleme süs.
Zerrin1. Altından yapılmış. 2. Altın gibi sarı, parlak. 3. Fulya.
ZerrinkârAltınla süslenmiş.
ZerrişteAltın tel, sırma.
ZeycanCandan, cana yakın.
ZeyneddinDinin ziyneti, süsü.
Zeynelabidinİbadet edenlerin süsü.
ZeynepDeğerli taşlar, mücevherler.
ZeynoZeynep adının bozulmuş biçimi.
Zeyrek1. İlgi çekici. 2. Eli uz, usta. 3. Akıllı, zeki.
ZeyyatYağ yapan, zeytinyağı yapan kimse.
ZicanCanlı, cana yakın, candan.
ZihniZihinle, akılla ilgili.
ZihniyeZihinle, akılla ilgili.
Zikir1. Anma, anılma. 2. Bildirme. 3. Kur'an-ı Kerim.
ZikrullahAllah'ın anılması.
ZinnurNurlu, ışıklı, aydınlık.
ZinnureNurlu, ışıklı, aydınlık.
ZiyaettinDinin ışığı, aydınlığı.
ZiynetullahAllah´ın süsü, bezeği
Zobu1. İri yarı, kalın, kaba. 2. Delikanlı. 3. Zor, sıkıntılı. 4. Eski vezir konaklarındaki hizmetli.
ZoralZoru başar anlamında kullanılan bir ad.
Zorlu1. Güzel, çok güzel, iyi. 2. Yakışıklı. 3. Güçlü, dayanıklı. 4. Sert, keskin. 5. Yürekli, cesur. 6. Girgin, girişken.
ZüheyrÇiçekçik, küçük çiçek.
ZühreÇulpan, Çoban yıldızı, Venüs.
ZühtiyeHer türlü zevke karşı koyarak kendini ibadete veren.
ZühtüHer türlü zevke karşı koyarak kendini ibadete veren.
ZuhurGörünme, meydana çıkma, baş gösterme.
ZuhuriOrta oyununda komik rolü yapan kimse.
ZülâlSaf, tatlı, hafif, güzel, soğuk su.
ZülfüSaç ile, lüle ile ilgili, saça ait.
ZülfübarDağılmış, saçılmış saç.
ZülfüyarSevgilinin zülfü, saçı.
ZülfüzarSaçı gür, bol saçlı.
ZülküfYüce, makam sahibi.
ZümrütCam parlaklığında, yeşil renkte, saydam, değerli bir süs taşı.
ZürriyetSoy, bir soydan gelenler.