ZafireZafer kazanan, üstün gelen.
ZahideDinin buyruklarını yerine getiren, haramdan kaçınan kimse, sofu.
Zahire1. Parlak, açık, belli. 2. Dış görünüş, dış yüz. 3. Coşmuş, taşkın.
ZaikaTat alan, tadıcı, tat alan.
ZambakGüzel ve iri çiçekli bir süs bitkisi.
Zamire1. İç, iç yüz. 2. Yürek, vicdan. 3. Gönülde gizli olan sır.
ZatinurAydınlık, nurlu kişi.
ZatiyeKendiyle ilgili, kendine ait, özel.
ZebercetZümrütten daha açık yeşil olan, zümrüt kadar değerli olmayan bir süs taşı.
ZehraYüzü pek beyaz ve parlak olan kimse.
ZekireBelleği güçlü olan, unutmayan.
ZekiyeAnlayışlı, kavrayışlı, zekâ sahibi.
ZemzemKâbe çevresindeki ünlü kuyu ve bu kuyunun Müslümanlarca kutsal sayılan suyu.
ZennişanÜnlü, tanınmış kadın.
Zerafetİncelik, güzellik, zariflik.
Zerefşan1. Altın saçan, altın saçıcı. 2. Altın kakmalı. 3. Bir lale türü.
ZeriaVesile, bahane, sebep, fırsat.
ZernişanKılıç, kalemtıraş gibi şeylerin üzerine kakma altınla yapılan işleme süs.
Zerrin1. Altından yapılmış. 2. Altın gibi sarı, parlak. 3. Fulya.
ZerrinkârAltınla süslenmiş.
ZerrişteAltın tel, sırma.
ZeynepDeğerli taşlar, mücevherler.
ZeynoZeynep adının bozulmuş biçimi.
ZicanCanlı, cana yakın, candan.
ZihniyeZihinle, akılla ilgili.
ZinnureNurlu, ışıklı, aydınlık.
ZühreÇulpan, Çoban yıldızı, Venüs.
ZühtiyeHer türlü zevke karşı koyarak kendini ibadete veren.
ZülâlSaf, tatlı, hafif, güzel, soğuk su.
ZülfübarDağılmış, saçılmış saç.
ZülfüyarSevgilinin zülfü, saçı.
ZülfüzarSaçı gür, bol saçlı.
ZümrütCam parlaklığında, yeşil renkte, saydam, değerli bir süs taşı.