(function(w,d,s,l,i){w[l]=w[l]||[];w[l].push({'gtm.start': new Date().getTime(),event:'gtm.js'});var f=d.getElementsByTagName(s)[0], j=d.createElement(s),dl=l!='dataLayer'?'&l='+l:'';j.async=true;j.data-privacy-src= 'https://www.googletagmanager.com/gtm.js?id='+i+dl;f.parentNode.insertBefore(j,f); })(window,document,'script','dataLayer','GTM-N6BWXT9');

Anne Olmadan Önce Psikolojik Sağlamlığınız Nasıl Olmalıydı?

Uzman Görüşleri|

Anne olmak, sadece biyolojik bir süreç değil, aynı zamanda psikolojik olarak da büyük bir dönüşümdür. Bu dönüşüm, kişinin geçmiş yaşantıları, içsel dayanıklılığı ve duygusal farkındalığıyla doğrudan ilişkilidir. Annelik süreci çoğu zaman doğumdan sonra ele alınsa da, aslında psikolojik hazırlık çok daha önce başlamalıdır. Peki, anne olmadan önce psikolojik sağlamlığınızı nasıl değerlendirmeliydiniz? 1. Kimlik ve Kendi Benliğini Tanıma Anne olmadan önce de bir kimliğiniz vardı. O süreçlerde nasıl ilerliyordunuz? Herhangi bir zor olayla karşılaştığınızda tepkileriniz, hisleriniz, düşünceleriniz ve aldığınız aksiyonlar nelerdi? Aslında burada önemli olan vereceğiniz cevaplar, çünkü bazen anne olmadan önce bir kimliğinizin olduğunu dahi fark etmeyebilirsiniz. Yeteneklerinizi keşfedememiş,

Makyajın Gücü: İletişim Aracı Olarak Güzellik

Uzman Görüşleri|

Son dönemde popülerleşen Turkish Delight makyaj stili, sadece estetik bir tercihten öteye geçiyor. Bu renkli ve cesur stil, kadınların toplumsal hayatta kendilerini ifade etme biçimlerinin bir yansımasıdır. Makyaj, yalnızca dış görünüşü güzelleştirmek için değil, bireylerin toplumsal duruşlarını, kimliklerini ve değerlerini iletmek için kullanılan güçlü bir iletişim aracına dönüşmüştür. Renklerin Gücü Turkish Delight stilindeki canlı renkler, kadınların içsel güçlerini ve özgüvenlerini dışarıya yansıtmalarının bir yolu olabilir. Örneğin, parlak pembe, özgüven ve feminenliği simgelerken, kırmızı ve turuncu gibi enerjik renkler toplumsal normlara karşı bir duruş ve güç gösterisi olarak kabul edilebilir. Bu renkler, toplumsal cinsiyet normlarına ve güzellik anlayışlarına karşı bir

Çocuklar Depresyona Girebilir Mi?

Uzman Görüşleri|

Son bir aydır 9 yaşındaki kızlarının karın ağrısı, baş ağrısı şikayetleri ile okula gitmek istememe, gerekli gereksiz her şeye  ağlama, kendi yatağında yatmak istememe gibi davranış değişiklikleri üzerine çocuk hekimine başvuran aileye ; yapılan muayene ve tıbbi tahlillerin normal olduğu, çocuğun şikayetlerinin psikolojik olabileceğini söylenmişti. Aileyle  yaptığımız görüşmelerde daha ayrıntılı öykü aldığımızda yemek yeme probleminin de olduğunu, hatta son iki haftadır geceleri alt ıslattığını öğreniyoruz. Annesi : kızım  “ okulda arkadaşlarım beni sevmiyor, kimse benimle oyun oynamak istemiyor, ben evde seninle kalmak istiyorum diyerek her sabah ağlıyor “ diyordu. Öğretmenden alınan bilgi de ise ; ”okulda arkadaşlarıyla asıl kendisi

Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı: Yaşam Boyu Büyüme ve Kimlik Yolculuğu 2

Uzman Görüşleri|

4. Başarı vs. Aşağılık Duygusu (Orta Çocukluk: 6-12 Yaş) → Yetkinlik Temel Soru: “İyi bir şeyler yapabilir miyim?” • Çocuklar akademik başarı, spor, sanat ve sosyal etkileşimler aracılığıyla kendilerini değerlendirirler. Bu dönemde başarı duygusu, çocuğun öz güvenini ve yetkinlik hissini artırır. • Eğer çocuk sürekli başarısızlık hisseder, fazla eleştirilir veya yeterince desteklenmezse, yetersizlik ve aşağılık duygusu geliştirebilir (Erikson, 1963). Ebeveynler Ne Yapabilir? ✔ Çocuğunuzun çabasına ve ilerlemesine odaklanarak motive edin. ✔ Büyüme zihniyetini teşvik edin—hataların öğrenmenin bir parçası olduğunu öğretin. ✔ Çocuğunuzu başka çocuklarla kıyaslamak yerine, onun bireysel gelişimine odaklanın. Araştırma Bulgusu: Carol Dweck’in (2006) araştırmaları, büyüme zihniyetine sahip

Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramı: Yaşam Boyu Büyüme ve Kimlik Yolculuğu 1

Uzman Görüşleri|

Gelişim, hayat boyu süren bir süreçtir ve deneyimlerimiz, ilişkilerimiz ve karşılaştığımız zorluklar tarafından şekillenir. Erik Erikson’un psikososyal gelişim kuramı, insanın yaşam boyu nasıl geliştiğini anlamamıza yardımcı olan en kapsamlı çerçevelerden biridir. Freud’un psikoseksüel gelişime odaklandığı yaklaşımından farklı olarak, Erikson bireylerin hayatlarının farklı dönemlerinde karşılaştıkları sosyal ve psikolojik zorluklara vurgu yapmıştır (Erikson, 1950). Erikson’un modelinde yer alan sekiz aşamanın her biri, bireyin sağlam bir benlik algısı ve iyi oluş hali geliştirmesi için çözmesi gereken bir psikososyal çatışmayı içerir. Bu aşamalar başarıyla tamamlandığında birey, güçlü ve dengeli bir kişilik geliştirir. Ancak bu çatışmalar çözülemediğinde, ilerleyen yaşlarda psikolojik ve sosyal sorunlara yol

Çocuğun Cinsel Gelişimi İle İlgili Sorular

Uzman Görüşleri|

Soru: “Çocukların anne-babaları ile aynı odada yatmaları doğru mudur?”   Cevap: Yatak odanız size aittir. Üstelik çocukların yaşları ne kadar küçük olurlarsa olsunlar, cinsel ilişki sırasında duyacaklarından ve göreceklerinden etkileneceklerdir. Çocuğun kendine olan güven duygusunun gelişebilmesi için erken yaşlarda kendi odasında tek başına yatabilmeyi başarması gerekir. Aynı zamanda evliliğin kurallarını ve anne baba rollerini de öğrendiğinden anne babaların özel bir odası olması gerektiğini öğrenmelidir. Çocuğunuzu her açıdan korumak için aynı odada yatmamalısınız.   Soru:  Çocuğumla birlikte banyoya girmem sakınca yaratır mı?   Cevap: Genellikle 3 yaşa kadar çocuklar anne babanın çıplaklığını çok fazla önemsemeyebilir. 4-5 yaşından itibaren bunun farkına varacaktır. Bu yaşlarda anne

Yüzü Şekillendiren Makyaj Sanatı: Kontürleme

Uzman Görüşleri|

Makyaj, kişinin yüz hatlarını belirginleştirerek güzellik katar. Kontür, yüz hatlarını belirginleştirmek, ince göstermek ve simetri sağlamak için kullanılan bir tekniktir. Koyu ve açık tonlar kullanılarak doğal ışık ve gölge efektleri yaratılır, böylece yüz hatları belirginleşir. Kontürün Temel Prensibi: Kontür yaparken koyu tonlar kullanarak gölge oluşturulur ve aydınlatıcı ürünlerle yüksek noktalar vurgulanır. Koyu renkler çene hattı, elmacık kemikleri altı ve burun kenarlarına uygulanırken; aydınlatıcı alnın orta kısmı, elmacık kemiklerinin üstü ve burun sırtına sürülür. Hangi Ürün Kullanılmalı? Kontür ürünleri krem, toz veya stik formda olabilir: Krem kontür: Daha doğal ve yumuşak bir sonuç verir. Toz kontür: Daha belirgin hatlar oluşturur

Doğurganlığı Etkileyen Psikolojik ve Duygusal Faktörler

Uzman Görüşleri|

Doğurganlık, yalnızca biyolojik sebeplerin dışında psikolojik bir süreçten de geçer. Günümüzde birçok kadın, biyolojik hiçbir problemi olmamasına rağmen hamile kalamıyor. Duygusal iniş çıkışlar ve stres seviyesindeki artış, hamile kalamamanın psikolojik sebeplerinden biri olabiliyor. Stres ve Anksiyete: Sessiz Bir Düşman Stres ve anksiyetenin, yapılan araştırmalar sonucu yumurtlama döngüsünü etkilediği artık biliniyor. Klinik bir araştırmada Stanford Üniversitesi, yüksek düzeyde stres yaşayan kadınların yumurtlama düzensizlikleri ve hamile kalma oranlarında düşüş yaşadığını ortaya koydu. Sizi en çok rahatlatan nefes tekniklerinden birisini seçip uygulayabilirsiniz. Tabii ki birkaç nefes egzersizi yapıp hemen hamile kalmak bazen zor olabilir. Burada önemli olan, “Stres seviyeniz hamile kalma isteğinizden

Cinsel İsteksizlik

Uzman Görüşleri|

Cinsel isteksizlik nedir? Azalmış cinsel istek, yeterli cinsel uyarı olmasına rağmen cinsel fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması veya hiç olmaması, cinsel arzu duyulmaması durumudur. Halk arasında “frijidite” ya da “cinsel soğukluk” olarak da adlandırılmaktadır.Sebepleri nelerdir? Fiziksel Faktörler:  Yaşlanma ve menopoz,  kullanılan bazı ilaçlar,  böbrek, karaciğer ve kalp yetmezliği, tiroid hastalıkları, şeker hastalığı ve yüksek tansiyon gibi kronik hastalıklar,  multipl skleroz, Parkinson gibi nörolojik problemler,  ameliyatla rahmin alınması, hormonal dengesizlikler,  doğumdan sonraki lohusalık ve emzirme dönemleri,  cinsel organlarının yapı ve fonksiyonlarının bilinmemesi,  Vajen ve rahim ağzı enfeksiyonları, Psikolojik Faktörler:  Vajinismus,  aşırı stres, eşler arasındaki geçimsizlikler ve çatışmalar,

Doğum Sonrası İlk Haftalarda Bebeğinizle Temas

Uzman Görüşleri|

Anne olmak harika bir deneyimdir, ancak doğum sonrası her şeyin mükemmel gitmesini beklemek bazen gerçekçi olmayabilir. Hamilelikte ya da doğum sonrası dönemde depresyon yaşayan anneler için en büyük endişelerden biri, bu ruh halinin bebekleri nasıl etkileyebileceğidir. Ancak yeni bir araştırma, annelerin bebeklerine dokunarak, okşayarak ve sevgiyle temas kurarak bu etkileri azaltabileceğini ortaya koyuyor! Bilim insanları, annelerin hamilelikte ve doğum sonrası dönemde yaşadığı depresyonun, bebeklerin genetik yapısı üzerinde nasıl değişikliklere yol açabileceğini araştırdı. 2014 yılında yapılan çalışma, özellikle NR3C1 adı verilen stresle ilişkili bir genin metilasyon seviyelerini inceledi. Gebelik sırasında düşük depresyon seviyesi olan ancak doğum sonrası yüksek depresyon yaşayan